V E S
o3 £ 3 i
Londra'da Thames nehrinin altından geçen bu tünel 200 m etre derinlikte açılm ıştır. Bu tünelden günde 400 0 0 vasıta g eç e r .
UH ARU trenlerin üzerinde yürüdüğü
demiryolları büyük bir hızla bütün dünyayı ağ gibi sarmaya başladığı zaman, yolları kapayan dağları oyarak geçitler açmak zorunluğu du yuldu. Böylece hem yollar çok daha kısalmış olacak, hem de geçit vermez yüce dağlara de miryolu döşeyip de tren tırmandırmak gibi akıl almaz bir işi başarmaya çalışmak gerekmiye- cekti.
Bu konuda Avrupa cidden çok şanssız bir du rumda bulunuyordu. Tam orta yerde yükselen o koskoca Alp dağları, demiryolları ile ülkeleri bağlamak konusunda pek büyük bir engel teş kil ediyordu. Bu fikir etrafında toplanan mü hendisler inceden inceye hesaplar yaptılar. An cak o ucu bucağı olmayan kayaları delmenin hiç de kolay bir şey olmadığını anladılar. Bu delik açma faaliyeti için yalnız teknik plânlara ihtiyaç yoktu. Çok kuvvetli delici makineler, sert kayaları parçalamak için patlayıcı madde ler, havalandırma tertibatı ve dehlizleri su bas kınlarından korumak çarelerini de araştırıp bul mak gerektiği anlaşılmıştı.
Tanrı’nm insanlara bahşettiği azmin elinden kurtulacak şey yoktu. İnsan zekâsı bu prob lemlerin tümünü halletmeye yetti. 1860 yılında açma faaliyetine başlanan Mont Cenis tüneli on
TÜNEL
bir yılda tamamlanarak 1871 yılında hizmete girdi. 12 kilometre 800 metre uzunluğundaki tünel modern tekniğin ilk zaferi olmuştu.
Bundan sonra dünyanın her yanında tünel ler birbirini izlemeye başladı. Dağları ve kaya ları delerek açılan tünellerle yollar kısaldı ve ulaşım daha hızlandı. Bu arada 1906 yılında dünyanın en büyük tüneli tamamlanarak hiz mete girdi. Bu 20 kilometre uzunluğundaki
Siınplon tüneliydi...
Bu arada trafiğin yükünü yer altına çekip, caddelerin yükünü hafifletmek ve şehir içi ula şımda sürat sağlamak için yer altında elektrik le işleyen trenler çalıştırılması konusu ele alın dı. Bu konuda öncülüğü İngilizler yaptılar ve 1890 yılında Londra’da dünyanın ilk «metro»su çalışmaya başladı.
Türkiye’nin ilk ve tek metrosu olan «Tünel» adıyla anılan İstanbul’daki metro ise bir Fran sız mühendisinin icadıdır. Sıcak bir yaz günü Yüksekkaldırım yokuşunu kan ter içinde tır manırken buraya bir yeraltı metrosu konulma sının çok yerinde bir iş olacağını düşünen genç Fransız mühendisi Henri Gavan, bu buluşunu plânlamış ve devrin padişahına da kabul ettire rek Karaköy ile Beyoğlunu birbirine bağlayan tüneli 17 Ocak 1875 te halk hizmetine soktu.
Yıllar önce İ s tanbul sokakla rında atlı tram vaylar görülür dü. İşte Dolmar bahçe rıhtımın da dolaşan bir atlı tramvay. ..
r ^ A L D IR IM L A R arasına ortası çukur ray
lar döşeyip bu raylar üzerinden bir araba işlet me fikri, Loubat admda bir Fransız mühendi sinin zihninde belirdiği zaman takvimler 1840 yılını gösteriyordu. Genç Fransız mühendisi olanca gayretine rağmen bu fikrini kendi mem leketinin yöneticilerine kabul ettirememişti. Bunun üzerine kalkıp Amerika’ya kadar gitmiş, koltuğunun altında götürdüğü plânlarını orada gösterip buluşunu New York şehri yöneticile rine kabul ettirmişti.
Milâttan sonra 1842 yılında Loubat’ın kur duğu sistem ile dünyanın ilk atlı tramvayları New York sokaklarını dolaşmaya başlamıştı. Şehir içi ulaşımda büyük bir reform olan bu sistem çok geçmeden Amerika’nın diğer şehir lerinde de benimsenmiş ve 1854 yılında Lou- bat’ın memleketi olan Fransa da kapılarını bu önemli buluşa açmıştı. Avrupa kıtasında ilk
TRAMVAY
atlı tramvaylar 1854 yılında Paris’te işlemiş, 1860 yılında da Londra sokaklarında görülme ye başlamıştı.
Atlı tramvaylar ortaya çıkışından 27 yıl son ra İstanbul’a kadar ulaşmış bulunuyordu. 3 E y lül 1869 günü Tophane’de yapılan büyük bir merasimde kurbanlar kesilerek ve etrafı doldu ran mahşerî kalabalığın «Maaşallah» sesleri arasında hizmete giren bu yeni araçlar bütün şehrin ilgisini çekmiş ve İstanbul’a apayrı bir hava getirmişti.
1879 yılında Berlin’de büyük bir fuar kurul muş, Alman mühendisi Werner Siemens, pana yır sahası içinde döşenmiş rayların üzerinde iş leyen ve elektrikle çalışan tramvay yapmıştı.
Atlı tramvay şirketi ile olan mukavelenin durmadan uzun vadeler halinde uzatılması ne deniyle elektrikli tramvayın yurdumuza gelişi ancak 33 yıl sonra mümkün olabildi. 20 Şubat 1914 günü Karaköy Meydam’nda yapılan bir merasimle ilk elektrikli tramvay Ortaköy - Ka
raköy hattında seferine çıkmıştı.
Ancak Werner Siemens 2 yıl sonra dünyanın ilk elektrikli tramvaylarını Berlin sokaklarında çalıştırmayı başarmıştı. Berlin’deki Lichterfeld hattında çalışmaya başlayan tramvaylar iki yıl sonra Londra’ya sıçradı.
1927 yılında Kadıköy yakasına da geçen elek trikli tramvaylar, 1 Ocak 1928 gününden iti baren Üsküdar ile Kısıklı arasında çalışmaya başlamıştı.
Tramvaylar 12 Ağustos 1961 yılında, 47 yıl İstanbullulara hizmet etmenin gururu ve yor gunluğu içinde görevlerini troleybüslere dev rederek. «Taşıt Müzesi»ne verlestiler.
118
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi