• Sonuç bulunamadı

Son hokkabazlar:Artık yalnızca sünnet düğünlerinde görünüyorlar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Son hokkabazlar:Artık yalnızca sünnet düğünlerinde görünüyorlar"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Röportaj: Leyla İPEKÇİ / Fotoğraf: Cem il SİĞLİ

'ZMİİlit':

. \ V U V i f t i u ü i i ; iU İİÎÎW ÎİV v Jcll İİVu vvv'

I

f u l l

]λ1

Ϋ w l® iU s

I I U U W ¡¿xxx\\ ViVxww ^vvvvvvV' ' Â ' i i l ^ v i^ jv V v V '.'Â \ ^ W V y i m u i i K i i i >. u i i i ı i i i i i B u t t u n M U W , i i ö \ v \ v v iV m ^ ^ ^ '! : T T İ

is;ox;iUV\\v''r;*’ lvvu

ı ^ x x v v \ x ^ v v y > > > > > ^

" ’ " " __

i i i i x iix x i xi i > < çxxvxx vvîty VXXXXXXX XXX ix »ı ^ i w i u i w

W i i i i i i i i ' i i * jH iin İtt«

n m ^ i u t x t \ ' Ja û û v u v" İu Uh iİvİi'îV f,V\ÎÛ»,UVU

U N & ti

1

t

\

\İ ^ i W \İi

\ L \ i i \ i X V \ \ W v t f i »»v 1 ^ V ^ w r » \ V ' ^ \ \ v i t i » »" ’ 11 * ' 1 î '" u m » I \ X t » İ t V1 1 » 1 * * 1 V IM \ İV Kemal ve Rıfat beylerle ustaları İhsan Bey, asırlarca süren bir geleneğin son temsilcileri...

B

İR ufaklık, çığlık çığlığa atıveriyor kendini; henüz durmamış ara­ badan aşağıya, içindekiler biçare, park yeri mi arasınlar, kaçan çocuğun peşin­ de mi koşsunlar... Arabalar bi­ rer ikişer duruyor Kemal Özkan Sünnet Salonu'nun önünde. Makyaj yapmış anneler araba­ ların kapılarını aralıyor, yanla­ rındaki çocukların hepsinin boy­ ları birbirine yakın, olsa olsa altı yedi yaşındalar. Her birinin ken­ di sevdiği renklerde -futbol ta­ kımlarının renkleri tercih edilir- sünnet kıyafetleri, kimisi gerçek bir Süpermen gibi kahraman;

kendine güvenli ve yüzünde muzip bir ifade... Kimisi ise Sü- permen'i taklit etmeye çalışıyor, ama suratı berbat. Salondan müzik eşliğinde hokkabazların sesi geliyor; “Oldu da bitti ma­ şallah, hoop!..” Sıradaki anons ediliyor derken.

Evlendirme dairelerinde ya­ şananlardan farksız buradaki hengame. Sıradaki, ardından bir sonraki... Hokkabazlar rengârenk giysilere bürünmüş­ ler. Belki de bir tek, ağarmış saçları ele veriyor eğlence dün­ yasının kulisindeki matemi. Bir çocuk gözüyle çok komik, çok eğlendirici. Ama anne babaların gözünden kaçmayan bir gerçek

ARTIK YALNIZCA SÜNNET

DÜĞÜNLERİNDE

GÖRÜNÜYORLAR

TELEVİZYON, VİDEO VE

ÇİZGİ FİLMİN BAŞ

DÖNDÜRÜCÜ ANAFORU,

GELENEKSEL SAHNE

SANATLARINI TEK TEK YOK

EDİYOR. BUGÜNÜN

ÇOCUKLARI İÇİN

ORTAOYUNU, TULUAT

TİYATROSU, HOKKABAZ,

HACİVAT VE KARAGÖZ,

ANLAM I OLMAYAN

SÖZCÜKLER...

var; hokkabazların gözlerindeki o gizli hüzün, dudaklarından dö­ külen traji-komik cümleler, be­ denlerinin o ısrarlı kıpırdanışla- rının ardındaki yorgun gelgit­ ler... Mümkün değil, o anne ve­ ya babanın kahkahalar atarken g özlerinin buğulanm am ası. Çünkü onlar son hokkabazlar!

Sünnet salonunda herkes kendi derdinde; bir an önce sıra kendilerine gelsin de olup biti- versin bu curcuna. Curcunayı yönetenler ise 72 yaşındaki Ke­

mal ile 60 yaşındaki Rıfat Bey­

ler. Ustamız bilir, o konuşur sîz­ le, diyorlar, kendi işleri başla­ rından aşkın, sürekli gülmek, güldürmek zorundalar. Kendile­ rinin komik olduğuna inanmaz-^, larsa kimse gülmeyecektir onla­ ra. Hem üstelik çocuklar da e s - ^ kişi gibi değil ki!.. Sözlerle

(2)

Kemal ve Rıfat beyler, bugün sünnet düğünlerinde ufaklıkların heyecanlarını yatıştırıyorlar. Ama bir süre sonra sünnet salonlarından da çekilecekler ve bir geleneksel sanat yok olacak.

dürmek kolay değil onları. Tele­ vizyon çocukları hepsi; video game, black jack çocukları. Ne bilsinler onlar Karagöz'ü, Haci­ vat'ı, ortaoyununu, ne anlasınlar kukla sanatından!..

Sünnet sezonu boyunca ço­ cukları eğlendirenlerden baş hokkabaz İhsan Dizdar, eskiden sabahlara kadar sünnet düğün­ lerinin sürdüğünü, bir kanama olmasın diye sabaha kadar ço­ cuğun başında beklendiğini an­ latıyor. “Hokkabazlar, kuklacılar, Karagözler sabaha kadar çocu­ ğu uyutmamak gayesiyle eşlik ederler, onu oyalarlardı. Fakat artık sünnet operasyonu değişti. Burada gördüğünüz gibi gayet | modern yapılıyor bu işler. ”

Eskiden Türkiye'de bütün hokkabazlar Museviymiş; Porta- J kaloğulları, Limoncuoğulları... ( Çünkü bu meslek bize İspan- ya'dan gelen Museviler tarafın­ dan beş yüz yıl önce getirilmiş. Biz Türkler de zaman içerisinde | kendi lisanımıza uygun olarak I

30 SHOW

yorumlamak suretiyle benimse- | mişiz bu mesleği. Hokkabazın

j

hokkabazlık yöntemlerine gelin­ ce. Onun bir düdüğü vardır ve minare şeklindedir; hokkabazlı­ ğın sembolüdür bu, bir de şak­ şağı vardır elinde. Evvela oyunu yardakla beraber bir şarkıyla açarlar. Sonra “yardakçı” şakşa­ ğa vurur, başındaki külahı düşü-

j

rür. Böylelikle ilk güldürmece | olur. Sonra oyun devam eder: “Ey oğlum, meydana gelir gel­ mez bir patırtı, bir gürültü, ama usta kim aldı kim götürdü” gibi esprilerle sürüp gider bu curcu­ na...

HOKKA İLE

OYNAYAN...

Kartvizitinde “Kukla, Karagöz ve Ortaoyunu Sanatkârı” yazan

İhsan Bey, hokkabaz oyununu

şöyle anlatıyor: “Şimdiki tabiriy­ le bir illüzyon numarası yapılır

J

oyunu başlattıktan sonra. Eski­ den hokka üç, yuvarlak üç diye

bir oyun vardı; üç top, üzerlerin­ de de üç külah, onları birbirinin altından kaydırırlardı. Hokka­ bazlık da buradan gelir; hokka­ baz, hokka ile oynayan demek­ tir. Ondan sonra bir ibrik vardır, oradan çocuğa kahve içiriyorum diye su içirir, tekrar ibriği boş gösterir ve karnından çıkarır... Böyle başka numaralar da ya­ parız ve oyun sona erer.” İhsan Bey, 14-15 yaşlarındayken kom­ şunun sünnet düğününde gör­ düğü hokkabaza heves etmiş ve bu mesleğe başlamış. 52 yıldır da sürdürüyor bu işi, şimdi tam 68 yaşında. Lise yıllarındayken eski Halkevlerinde tiyatro kolla­ rında çalışmış, Karagöz, kukla oynatmış. Tabii tuluat sanatına da merak sarmış. O vakit İsmail

Dümbüllı7nün yanında bir müd­

det oynamış, derken Zeki Aipan Ortaoyunu Grubu'yla çalışmış, sonra da Nevzat Açıkgöz Orta­ oyunu Grubu'yla Anadolu'da turnelere çıkmış.

Kemal Özkan Sünnet

Salo-j nu'nda curcunabazlık yapan Rı­

fat Gürtaş'in babası Celal Bey

| ise İhsan Bey'in ustası olan

Arap Mehmet in dayısıymış. Ce-

I lal bey de İhsan beyin tabiriyle eski Karagözcülerdenmiş. Ama ! Rıfat la Kem al beyler başka başka ustaların yanında yetiş- 1 misler, şimdi ise sadece yazları j sünnet sezonu zamanı çalışıyor­

lar birlikte; bir de senede iki kez ; özel bir şey çıkarsa Karagöz, kukla oyunları için bir araya ge- 1 liyorlar. İhsan beyin gözleri bu­

lutlanıyor konuşurken: “Bu mes­ lekte zaten bizden başka kimse kalmadı. Bizler son hokkabazla­ rız. Zaten bizim burada çocuk­ lar sünnet olurken yaptığımız şey curcunabazlıktır.”

Peki ama bu geleneksel oyunların unutulmaması için hiçbir şey yapılamıyor mu? Bu sorunun cevabı ne yazık ki pek olumlu değil. “Geleneksel oyun­ lar kitaptan öğrenilmez. Muhak­ kak bir usta-çırak ilişkisi göre­ ceksiniz. Bizim geleneksel oyunlarımızı dedelerimiz asır­ larca oynamış. Şimdi bizim ka­ dar geleneklerine sahip çıkma­ yan millet var mıdır acaba? Kül­ tür Bakanlığı son zamanlarda bu işe el atmaya karar verdi; iki senede bir Karagöz, Kukla ve Ortaoyunu olarak Anadolu'nun çeşitli şehirlerinde festivaller düzenliyor. Güya Kültür Bakan­ lığı bir müdürlük kuracaktı, bizi de devlet sanatçısı yapacaktı. Zaten toplasanız beş-altı kişiyiz. Efendim, karar çıktı, zannediyo­ rum Maliye Bakanlığından fi- nans da çıktı, ama bir türlü mü­ dürlük kurulup da bizleri devlet sanatçısı yapmadı. Bir şeyin alı­ cısı olmazsa satıcısı olur mu?”

içerde curcuna sürüyor, ufak­ lıklar rengârenk giysileriyle gi­ rip çıkıyorlar sürekli. Bir ara bü­ tün curcunayı delen sivri bir ses tırmalıyor kulaklarımızı; tiz bir ağlama, yalvarma... İhsan bey, belli ki çok alışık, dikkatini çek­ miyor bile. Nasılsa hokkabazlar orada, son görevlerini icra edi­ yorlar, bir yolunu bulacaklardır nasılsa, veletleri ikna edecek­ lerdir.

Bir yandan son hokkabazın sözleri eşlik ediyor bu curcuna­ ya: “Şimdi efendim, Kel Haşan, Dümbüllü'ye demiş ki, oğlum ben kırk senedir sen suus, hadi ayran buuz dedim, kırk sene millet bunu dinledi, bir kırk sene de sen götürürsün artık...” Hey­ hat, aynı şeyi bizim usta hokka­ bazlarına hiçbir zaman söyleye­ meyecek. ■

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Ülkemizde dini ve külturel nedenlerle yaygın olan bu operasyon için Kocaeli Sağlık Bakanlığı tarafından düzenlenen karn- panyada sünnet edilen 251 çocuğun ilk

Hayri, İslam Düşüncesinde Sünnet, Erul Bünyamin, Sahabenin Sünnet Anlayışı, Özafşar M.. Emin, Hadisi Yeniden Düşünmek, Görmez Mehmet, Metodoloji Sorunu, Carullah

Ömer, lbn Mes'ud ve Ali tarafından Sünnet tabiri, daha çok ıstılahi anlamda kullanılmışbr.. Gittikçe yaygınlaşan tabir, rivayetlerde de görüldüğü gibi, bazen

Sü ıınetın anla~ılması ve yon ımlıuıına s ıııda da lıir ınc:ıodoloji ıılarnk Usul-i Fıkh 'a ha~\'ltnılmu~ıur Öylc:ysc: sü nnet ve hadısııı anla~ılması

bazı tabiün alimleri sahabenin uygulamalarının ve davranışlarının sünnet olarak nitelendirilmesine bile karşı çıkmışlarefırB. Şu halde sahabenin uy- gulama ve

Namazdan sonra bir kere sağa ve iki kere (sağa ve sola) selam verilmesi rivayetleri gibi…bazen bir adam Resulüllah bir şeyi emrederken hazır bulunur. Sonra Resulüllah o adam

Bekir Kuzudişli, Hadis Tarihi (İstanbul: Kayıhan Yayınları, 2017)4. Özafşar, Mehmet

Anestezi ve lokal anesteziye bağlı komplikasyonlar: apne, aspirasyon pnömonisi, hipoksi, laringeal spazm, konvulsiyon, malign hipertermi, kardiyak arrest, prilocaine