• Sonuç bulunamadı

Atatürk iktidarı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Atatürk iktidarı"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Or<l. P ro f, S a d i Ir m a k

Devrim Tarihi

Yüksek (iğretim için ders kitabı. Tari­ himizde ilerici - muhafa&acı - gerici düşün­ celer nasıl çarpıştı? Kadrolarında kimler vardı? Atatürk'ü hazırlayan sebepler neler­ di? Atatürkçülük nedir? Milli Mücadelenin kadrosunda yer alanlar kimlerdi? Yarı sö­ mürgecilikten bağımsızlığa geçiş savaşı na­ sıl yapıldı? Devrim mevzuatı nasıl kamın- laştt? Fİ ATI: 20.— TL.

Heriş: 741-13690

45. yıl sayı

15910

v

KURUCUSU: YUNUS NADİ

T olgrat ve m ek tu p ad resi: C u m huriyet İstanbul — Posta K u tu su : İstan b u l No. 246

T elefonlar: 22 42 90 — 22 42 96 — 22 42 97 — 22 42 98 — 22 42 99

Pazartesi 11 Kasım 1968

E YAYINLARI SUNAR

işçi Sınıfı Tarihi

B erlin Ü niversitesi P rofesörlerinden ve Alman A kademisi üyesi Jurgen Ktıc- zynski’nin 7 dilde birden yayınlanan ü n ­ lü eseri. H er aydının ve h e r sendikacı­ nın kitaplığında bulunm ası gereken te ­ mel kitap. 224 sayfa, ayrıca birinci h a ­ m ura O fset baskılı 16 sayfa resim li ekiyle 10 lira.

E YAYINLARI / A nkara Caddesi 37/7 İstanbul R eklam cılık (4474 — 13695)

Sunay: Geleceğe büyük bir inançla yürümekteyiz

İnönü: Bir

bunalım

devresinden

geçiyoruz9

dikkatli

olmak

lâzımdır

ANKARA — A n ıt - K a b ir’deki tö re n d e n so n ra C H P G enel Baş­ k a n ı is m e t İn ö n ü doğ ru ca O rta Doğu T e k n ik Ü n iv e rs ite s in e git­ m iş ve b u ra d a d ü z e n le n e n tö re n ­ de M illî M ücadelenin bazı safha­ la rın ı, b u g ü n k ü g elişm eleri ve b u gelişm eler k a rş ısın d a T ü rk i­ y e ’nin d u ru m u n u n n e o ld u ğ u n u , n e olm ası g e re k tiğ in i a n la tm ış­ tır.

K onuşm asına A ta tü r k ’ün e r ­ d em lerin i ve ö lü m ü n d en du y u ­ la n b ü y ü k acıyı a n la ta ra k b a ş­ la y a n İnönü, 1924 y ılın d an b u ta ­ ra f a C u m h u riy etin tem el u n s u r­ la rın ın y erleştiğ in i belirtm iş, dev- rim le rin benim senm esi için çeki­ len güçlüklere değinm iştir.

Lozan A ntlaşm asından önceki m ü z a k e re le r ü z e rin d e de d u ra n İn ö n ü , b u ra d a 1. C ihan H arb i ga­ lip le rin in ç ık a rd ık la rı z o rlu k ları (Arkası Sa. 7, SU. 1 de)

Org. T

ural

Brüksel’deki

törende

konuştu

B RÜ K SEL, a.a (Ö zel) — A ta­ t ü r k ’ün ölü m ü n ü n 30 u n cu y ıl­ d ö n ü m ü dolayısiyle d ü zen len en anm a tö re n in e B elçik a’da g ö rev ­ li b u lu n a n 100 den fazla T ü rk k a tılm ış tır.

B üyükelçi B erk o l’un konuşm a sm d an ve saygı d u ru ş u n d a n son ra, NATO A skerî K om itesi top la n tıs ın d a h azır b u lu n m a k üze re B rüksele gelm iş olan G enel­ k u rm a y B aşkam O rgeneral Ce­ m âl T u ra l da b ir k o nuşm a yap m ış ve özetle d e m iştir k i:

« A ta tü rk ta r ih tir . A ta tü rk ci­ h a n d ır. A ta tü rk siz, ben, h ep i- m izdir. A ta tü rk v a ta n d ır, b ay ­ ra k tır, h erşey d ir. H ü rriy e ttir, k u rtu lu ş tu r. İle rle y iştir, fazilet- « tir, y ü k seliştir.

«K onuş d iy o rla r bana, Bu ne k a d a r zor, ne k a d a r a ğ ır b ir iş. T a rih i bilm ek k a d a r zor, c ih a ­ n a hâkim olm ak k a d a r zor b ir iş. A ta tü rk , d ü n y a y ı a y d ın la ta n b ir güneştir.»

Devrim düşmanı

bir gazeteyi

yırtan Albay

alkışlandı

GÖLCÜK — Ö lüm ünün 30. yıl­ dönüm ünde Büyük A tatürk, G ar nizon Sinem as-nda içten duygu­ la rla anılm ış, Donarfma K om uta­ nı K oram iral K em al Kayacan ve diğer am irallerle, K aym akam ve sivil şahsiyetlerin de katıldığı bü- yük toplantıda G üverte Albayı H ulusi Köseoğlu, A tatürk düş­ m anlığı ve gericiliği teşvik eden yayınlara çatarak, İsta n b u l’da ya ym lanm ış bu ip gazetelerden bi­ rini yırtm ış ve çoşkunlukla ayak­ ta dakikalarca alkışlanm ıştır. G üverte Albayı H u lu si K öseoğlu, özet o larak şöyle d em iştir:

«Susun artık ... Milliyetçi, m u­ k addesatçı, İs ta n b u l’da ve Bur- tc.’da to p lan an m ü lte c ile r, üm ­ m etçiler, A tatürk ve devrim düş­ m anları; y eter artık! Sabrım ız kalm adı! Asil ve necip T ürk m il­ letini aldatm ağa, geriye götürm e­ ye hakkınız ve haddiniz olm adı­ ğı gibi, mecaliniz de olam az. Çün­ kü bizler varız..»

Ölümünün 30.

yılında

ATATÜRK’ten

anılar

Y A ZA N :

Ord. Prof. Dr. Hıfzı

Veldet VELÎDEDEOĞLU

BUGÜN 2. SAYFADA

Büyük Kurtarıcı, Ulu Önder Mustafa Kemal Ata­

türk, aramızdan ayrılışının 30. yıldönümünde

dün,

Anıt - Kabir’de ve bütün yurtta düzenlenen törenler­

le anılmıştır.

Düzenlenen toplantı ve verilen konfe­

ranslarda Büyük Kurucunun eserleri ve kişiliği anla-

tılmış^ dcşiUi kuruluşlar .yayınladıkları bildirilerle gü­

nümüzde Atatürkçülüğün

anlamını açıklamışlardır.

ITU'liler

Atatürk

anıtına NATO

aleyhtarı

dövizler

koydu

A tatürk, ölüm ünün 30. yıldönü­ m ünde dün, şehrimizde yapılan çe­ şitli törenlerle, çeşitli açılardan ele alınm ıştır.

İstanbul T eknik Ü niversitesinde yapılan tören sırasında öğrenciler, «Amerikan üslerini gördükçe senin öldüğünü daha iyi anlıyoruz.», «Mustafa K emal’in Türkiyesinde, NATO’ya, ikili anlaşm alara hayır» yazılı dövizler tutm uşlardır. Ö ğren çiler daha sonra bu dövizleri T ak- sim ’deki A tatü rk A nıtının önüne bırakm ışlardır.

Taksim C um huriyet A nıtı önün­ de, sabah 09’da yapılan askerî tö ­ renden sonra, 1. O rdu K om utanı Orgeneral H aydar Sükan. şeref def terine şunları yazmıştır:

«Atam, aram ızdan ayrılışının 30. yılında seni m innet ve şükran duy guları ile anıyoruz. Şurası b ir ger­ çektir ki, bugün senin ölmezliğin sayesinde b irlik ve beraberlik için­ de yaşıyoruz. E serlerini ebediyete kadar koruyacağız.»

H aydar S ükan O rduevinde yapı­ lan toplantıdaki konuşm asında ise,

(A rkası Sa. 7, Sü. 4 de)

Nixon’u

öldürmek

isteyen

Yemenli

yakalandı

(D IŞ H A B ERLER S E R V İS !) NEW YORK — Brooklyn poli­ si, A m erik a’nın yeni B aşkanı R ichard N ix o n ’u öldürm ek am a­ cıyla düzenlenen b ir kom ployu önceki ece sab ah a k a rş ı o rtay a çık arm ış ve N ew Y o rk ’ta yaşa­ yan 3 Y em enliyi olayla ilgili o- larak tu tu k lam ıştır.

M eçhul b ir şahsın telefon ih­ b a rı üzerine, B rooklyn’nin Doğu kesim inde «Pappas» ad lı b ir b ar­ da, kendisi ile tem as k u ra n po­ lislere, bu şahıs, O rtad o ğ u ’dan gelm iş üç kişinin, «K eskin ni­ şancı» olm ası dolayısıyla kendisi­ ne büyük p a ra teklif ettik lerin i ve bazı d ü rb ü n lü tü fek ler göster­ diklerini b ild irm iştir.

B rooklyn polisi so ru ştu rm ay ı geliştirirken, d u ru m d an h ab er­ d a r edilen gizli servis a jan ları d a, savcılıkça düzenlenm iş tevkif m ü z a k e re le riy le yola çıkm ışlar­ d ı r *

(A rkası Sa. 7, Sü. 4 de)

Am t-K abir’deki tö ren sa a t 9.05 de Büyük Ö n d er’in önünde saygı du ru şu y la başlam ıştır. Törende C um hurbaşkanı Cevdet Sunay, Senato B aşkanı, M illet Meclisi B aşkanı, Anayasa M ahkem esi Baş kanvekili Lütfi C m erbaş, B aşba­ kan D em irel, ana m uhalefet p ar­ tisi Genel B aşkam İnönü, bakan­ lar, siyasi p a rti tem silcileri, yük­ sek rü tb eli subaylar h azır bu­ lu n m u şlard ır. Saygı d u ru şu n d an so n ra C um hurbaşkanı Sunay, Şe­ re f D efterine şu n ları yazm ıştır:

«Büyük A tatürk, kurduğun cum huriyetin ım duğun gelişm e (A rkası Sa. 7, Sü. 1 de)

S a a t 9.05’te A t a ’y a s a y g ı d u r u ş u n d a b u l u n a n b ir iz c i...

(Fotoğraf: Selçuk AYBATAR)

TIP’ten uzaklaştırılanlarla

TİP’liler arasında, kongre

salonu önünde kavga oldu

ANKARA, (C um huriyet Bürosu)

— TİP büyük kongresinin ikinci gününde partiden b ir süre önce u - zaklaştırılan M ihri Belli’nin ta ra f­ ta rla rı olduğu ileri sürülen ve par ti politikasının aleyhinde olan bir grup ile T İP’liler arasında kongre­ nin yapıldığı kapalı spor salonu ö- nünde kavga çıkm ıştır.

«Mihrici ve güçbirliği taraftan» denilen 100 kadar gençten k u ru lu b ir grup, çalışma raporu üzerinde konuşm alar yapılırken ve İstanbul delegesi Metin Bilgen konuşurken

binaya girm işler dinleyiciler arasın­ da topluca oturarak konuşm aları izlemişlerdir. Bu grup, T tP Genel Başkanı Aybarm tutum unu eleşti­ ren Metin Bilgen ile İzm ir delege­ si A yten Okan’ın konuşm alarını sık sık alkışlıyarak dinledikten son­ ra, topluca dinleyicilerin arasından ayrılm ışlar ve bina dışına çıkm ış­ lardır.

B urada bu grup önce «bağımsız Türkiye» diye tem po tutm uşlardır. Daha sonra aynı grup TİP’l ilere dö (A rkası Sa. .. Sü. 4 de)

İÜ □ □

T

HU

Yılmaz

Ç e t ın e r

□ □ □ □

İRAN T Ü R K L E R İ N İ A N L A T I Y O R

Ş ah

Başbakan

olsaydı

•i--.: ;:.:-.,« MÂ Y ılm a z Ç e tin e r , H a z e r k ı y ı l a r ı n d a T ü r k ç e k o n u ş a n « K a r a c a » ile b e r a b e r .. 80’Iik i h t i y a r d e li k a n lı a t ı n ı n ü z e r i n d e n e k a d a r h e y b e tl i | SB almz, Tebriz, Rızaiye ve Ra-

| W zer denizi kıyılarına değil, I 1 İra n ’ın h er köşesine yayılmış Ş tı T ürkler... M eşhed’de, Ş iraz’da | İsfah an ’da nereye gitseniz o ta t 1 lı şivesiyle çık ard ı karşınıza W- | zim kilerden biri... T ah ran d a b ir I m ilyondan fazla insan tü rk çe ko- | nuşuyordu... K apalıçarşıda zaten | b aşk a dille alış-veriş yapm ak | m üm kün değildi...

| H ava sıcak olduğu için dükkân- P 1ar genellikle öğleden so n ra 1 de | kapanıyor, te k r a r 4 de, 5 de açı- | lıyordu... V itrin lerd e h e r çeşit | m alı bulm ak m üm kündü... Pari- | sin, L ondranm en pahalı giyim | eşyaları, parfü m leri, çukulataları, | h e r şey, h e r şey tıklım tıklım do- I lu, insanın gözüne batıyordu... I «Lâlezar» diye o rta hallilerin alış | veriş yaptığı b ir cadde ile kapalı | çarşıd a bile lüks ith al eşyası | vardı...

| Akşam olunca, hafif serinlikte, | geniş caddelerin üzerindeki lüks I b u tik lere özel a rab alı, şoförlü | yaşlı veya genç h an ım lar giriyor- 1 du... Mini etekli, tek bantlı san- | dalda, ayakları çıplak, güzel göz- | lü kızlar, elleri paketlerle dolu I çıkıyorardı oralardan...

| Sonra... T a h ra n ’m lüks sem ti | Ş im rana doğru gidiyordu araba- I 1ar... Ve beş çayından itib aren , o m utlu sem tin b iri diğerinden | güzel «Tee Room» ları, Pıesto- | ran ları, N ight C lupleri

ağırlıyor-du şık kad ın ları, şık erkekleri... Aynı şeh rin içinde öylesine deği­ şik iki hayat yaşanıyordu ki, bu­ n u n benzerini T ürkiyenin h içb ir yerinde görem ezdiniz!..

Şah Başbakan

olsaydı...

Y

ine, b ir dostum dan, ism ini verem iyeceğim Azeri T ü r­ künden dinledim ...

— Şah, dedi... H akikaten yapı­ cı b ir adam ... Şayet dem okratik b ir ülkede B aşbakan olsaydı, pek çok eserler kazandırırdı... Ama, aslına bakarsanız o Iran d a dile­ diğini yapam ıyor... B ir takım kuvvet gruplarının baskısı altın ­ da... 200 aile ve onların etrafın- da çöreklenen m enfaatçilerden ib a re ttir bunların m iktarı... F a­ k a t y ıllard ır böyle gelm iş, böyle

gidiyor bu iş!..

D ostum un sözlerine benzer ha­ k ik atleri bana b aşk aları da an lat­ m ıştı... M eselâ, İra n d a binlerce köy to p ra k ağalarına aitti. Şahıs baskısıyla pek çoğu bunları köy­ lüye d a ğ ıtır gibi görünm üştü... F a k a t aslın d a to h u m alacak, su ­ layacak p a ra s ı olm ayan fa k ir köy­ lü, ağanın esiri olm asın da ne yapsın?..

H em so n ra, a rtık iyice zengin­ leşen ağaların, ağa çocuklarının gözleri büyük şeh irlere çevrilm iş.. H a ttâ bu n u n la da kalm ayıp, Av- ru p an ın eğlence m erkezlerine u- zanm ıştı...

D ünyanın neresinde ünlü ne varsa; konserveden, kâğıda, sa ­ bundan, içkiye k a d a r h e r şeyin p aten tin i alm ıştı eski to p ra k ağa­ ları... Şim di de bununla sö m ü rü ­ y orlardı fa k ir halkı...

(A rkası Sa. 7, Sü. 2 de)

A ta n ı n ö l ü m ü n ü n 30. y ı l d ö n ü m ü n d e e n ç o k z iy a r e t e d ile n y e r l e r d e n b ir i y in e Ş iş li d e k i A t a t ü r k M ü z e s i o ld u . K a s ım p a ş a D e n iz H a s t a n e s i e r l e r i d e b u a n ’a ııe y e u y a r a k d ü n A ta ’- n m m ü z e s in i h e p b i r a r a d a z iy a r e t e t t i l e r . A t a n ı n ö lü m y ıl d ö n ü m ü m ü n a s e b e ti y le y a p ıl a n a n m a t o p l a n t ı s ı n d a n s o n r a , s u b a y l a r ile b ir li k te A t a t ü r k M ü z e s in i z iy a r e t e d e n e r l e r , s u b a y ­ l a r ı n d a n m ü z e d e k i e s e r le r h a k k ı n d a g e n iş b ilg i a ld ı la r .. (Fotoğraf: Tulây DİVİTÇİOĞLU)

EYÜP HAN’A İKİ EL ATE§ EDİLDİ

Pakistan’da olaylar

hızla gelişiyor

(DIŞ HABERLER SERVİSİ)

RAVALPINDI — Pakistan’da öğrencilerle em niyet kuvvetlerini karşı karşıya getiren şiddet olayları hızla Batı P akistan’ın b ü tü n şehirlerine ya­ yılırken, D evlet Başkam Eyüp H an’a P eşaver’deki b ir açık hava toplantı­ sında suikast teşebbüsünde bulunulm uştur. G üvenilir tan ık ların b elirttik ­ lerine göre, b ir şahıs Başkana doğru iki el ateş etmiş, fak at isabet ettırem e- m iştir. O layla ilgili olarak b ir öğrenci tutuklanm ıştır.

Demirel,

Nisan

ayında

Yugoslavya’yı

ziyaret

edecek

Özgen Acar bildiriyor

B ELG RA D — B aşb ak an S ü­ ley m an D em irel N isan ayı so n u n d a Y u g o slav y a'y a re s­ m î b ir z iy a re t y a p a c a k tır. B u ra d a k i b ir y e tk ili ta ra fın d a n

açıklandığına göre, D em irel’ in 5 gün devam edecek bu ge zisine Y ugoslavya H ü k ü m e ­ tin ce b ü y ü k önem v e rilm e k ­ te d ir. G ezinin k esin ta r ih i ve p ro g ram ı k o n u su n d a iki h ü k ü m e t a ra s ın d a d ip lo m a­ tik te m a sla rın ik i b a şk e n tte b ird e n y ü rü tü lm e k te olduğu İfade ed ilm iştir.

D em irel N isan ayında, Y ugos­ la v y a B aşbakanı N ika S p il- y a k ’ın T ü rk iy e'y e yaptığı zi y a r e ti iade e d e c e k tir. B u­ ra d a b e lirtild iğ in e göre, bu

z iy a re t sıra sın d a özellikle iki ülke a ra sın d a k i ilişk ile-

(Arkası Sa 7. Sü 3 de)

PakistaVı H alk P artisi Başkanı Z ülfikâr Ali B utto’n u n geçeceği Ra valpindi - L ahor dem iryolu hattı boyunca toplanan 100 binlerce P a ­ kistanlI, h er istasyonda tre n i d u r­ durm uş ve eski D ışişleri Bakanının, Eyüp Han yönetim ine çatan ateşli konuşm alarını sevgi gösterileri ara smda dinlemiştir.

G ujranw ala garında, binlerce k i­ şiye hitap eden Butto, dem okratik hüküm ete ihtiyaç duyulduğunu be­ lirterek: «Çektiklerimiz yeter» diye bağırmıştır.

(A rkası Sa. 7, Sfl. I de)

Doçent Soysal

Demirel'e

cevap verdi

ANKARA, (Cum huriyet Bürosu) Sosyalist K ü ltü r D em eği M er­ kez Yönetim K u ru lu üyesi ve Si­ yasal Bilgiler Fakültesi Anayasa H ukuku Doçenti Miimlaz Soysal, A P Genel Başkanı Süleym an De- ( Arkası Sa. 7, Sü. 1 de)

DAKİKA:

Kovalamaca

V erilen b ir hab ere göre es ki D em o k rat P a r ti’liler A n­ k a ra ’d a b ir «Oyun» te r tip ­ lem işler. Söyle k i:

R ah m etli M enderes’in oğ­ lu n u n evlenm esi m ü n aseb e­ tiy le A n k a ra ’y a şah itliğ e gi­ den S ayın C elâl B a y a r’ı, b ir p u n d u n a g e tirip S ay ın Baş­ b a k a n la ^ g ö rü ştü recek ler.

B u n u n fa r k ın a v a ra n S a­ y ın S ü ley m an D em irel de, fırla m ış, soluğu S am su n ’da alm ış.

E pîce tu h a f b ir şey. Sim - d iy e k a d a r p a rtile r içinde, M eclisler k u lislerin d e tü rlü «Oyun» la r a alışm ıştık am a, b u n la rın a ra s ın d a , «Köşe k ap ­ m aca» v a rd ı da «Saklam baç» y o k tu .

A n laşılan o da b aşlad ı! D. N.

İn ö n ü , O rta Doğu T e k n ik Ü n iv ersitesin d ek i tö re n d e A ta tü r k ’ü a n la tıy o r (F o to ğ ra f: M ustafa IST E M Î)

ATATÜRK'Ü andık

(2)

SAHİFE İKf

ö

x

t x

T

Ş

i >

x

: x

c

.

I l Kasım 1968

CüM îniRIYET^

Nixon’ un Ekonomi

Politikası ve Türkiye

■■¡ili

■ i :::: :: :: » ■ ■ •

ÖLÜMÜNÜN

YILINDA

ATATÜRK'ten ANILAR

ixon’un A.B.D. C um hurbaşkanlığına seçil- * m esi, Am erikanın, bir çok alanlarda oldu­ ğu gibi, ekonom i politikasını ve dış y ard ım lar ölçüsünü değiştireceği yolunda h aberlerin o rtay a atılm asına sebep olm uştur. Nixon, C um hurbaş­ kanlığı ödevine fiilen başlam adığından ekonom i politikası ve dış yardım lar hakkındaki görüşü kesin ve ayrıntılı olarak açıklanm ış değildir. An­ cak C um huriyetçi P artinin genel eğilim i, N ixon’­ un şahsî görüşleri ve nihayet son seçim konuş­ m alarından bazı sonuçlar çık arıp tahm inlerde b ulunm ak m üm kündür.

N ixon’un m ensup olduğu C um huriyetçi P arti, K ennedy ve Johnson’un D em okrat P artisin e na­ zaran d ah a m uhafazakârdır. Bu sebeple biraz d aha sağ eğilim lidir. Ancak iki p a rti arasındaki bu fark, sın ırları belirli olarak çizilm iş b ir fel­ sefe ve d o k trin farkı değildir. B undan başka, C um huriyetçi P artinin liberal kanadı ile Demok­ r a t P artinin m uhafazakâr kanadında yer alan Se­ nato, Tem silciler Meclisi üyesi ve geniş b ir seç­ m en kitlesi o rtad a yer alm akta ve aşağı yukarı ajmi felsefe ve görüşe sahip b u lu n m ak tad ırlar. N ixon’un C um huriyetçi Parti içinde yeri Rocke- fe lle ı’e nazaran biraz daha m uhafazakâr; 1964 seçim inde, Cum huriyetçi aday olan G oldw ater’e nazaran daha liberaldir. Nixon’un kendisi, Cum­ huriyetçi P artin in önemli b ir kalabalığı ve Nixon’a oy verenlerin büyükçe b ir kısm ı, K en­ nedy - Jo hnson geleneğinder uzaklaşarak vergi ödeyenlere yük olan sosyal yardım ve sigorta p ro g ram ların ın yum uşatılm ası isteğinde b u lu n ­ m a k ta d ırla r.

E isenhow er’in kabul edip uyguladığı, Gold- veater’in inandığı ve belki de Nixon’un katılacağı görüş şudur: Sosyal yardım , sosyal sig o rta ve buna bağlı p ro g ram la rın yarattığı vergi yükü tş hayatına olum suz te s ir yapm akta, gelir ve ka­ zançlar gereken ve m üm kün olan bir güçle ço­ ğ a lm a m a k ta d ır. Yine bu görüşe göre A m erikan ekonom isinde d aha büyük b ir ızla gelişm e po­ tansiyeli vard ır. Sosyal p ro g ra m la r dolayısiyle a rta n vergi yükü gelişmeyi yavaşlatm akta, iş im ­ kânlarını d araltm ak tad ır. Bu sebeple, irili ufaklı iş âlem i sosyal yardım lardan şikâyetçi bulunm ak­ ta d ır. Nixon’un seçilm esinde bu kitlenin büyük b ir rol oynadığı söylenebilir.

Dış yardım ların azaltılm ası için hem Cum­ huriyetçi, hem de D em okrat M eclis üyeleri ile se n a tö rle r tarafından gelen ağ ır b ir baskı vardır. Dış yardım ların Amerikan ekonom isi için ağır b ir y ük teşkil ettiği yaygın b ir in a n ç tır.

Nixon ne yapacak?

ixon’u n C um hurbaşkanı seçilm esinde irili ufaklı iş sahibi o rta tabakanın büyük rolü olm uştur. Bu zü m re, sosyal yardım ve sosyal si­ g o rtalar yüzünden vergi yükünün ağ ır olm asın­ dan ve bundan iş hayatının zarar gördüğünden şikâyetçidir. Nixon’un bu zümreyi ta tm in etm ek için ted b ir alm a yoluna gideceği şüphesizdir, ö te yanda K ennedy - Johnson’un sosyal felsefesi ve uygulam aları geniş bir kitle ta ra fın d a n benim ­ senm iş ve vazgeçilemez bir hale g elm iştir. Bu se­ beple N ixon’uii h er iki grupu da tatm in etm e yo­ lunu seçm esi ve iki g rupun menfaat (grini u zlaş­ tırm ay ı düşünm esi m uhtem eldir. Sonuç oiarasa; ■ vergi yü kü n ü daha da arttıracak gelişm elerin ya- vaşlatılacağı ve orta tabakanın d iğ er ik is a d î ted­ birlerle de tatm ini yoluna gidileceği beftlenebif/r. Genel ekonom ik felsefesi içinde dış yardım ­ la r konusunu yeniden ele alm ası beklenen

Prof. Dr. Ahmet KILIÇBAY

N ixon’un bu bahiste yine vergi m ükellefinin yü­ künü gözönünde bulunduracağı şüphesizdir. Bü­ tü n bunlara rağm en N ixon’un Doğu B loku k a r­ şısındaki tu tu m u n u n daha dik, daha s e r t olacağı şüphesizdir. Bu tu tu m u n silâhlanm a yarışım , hızlandıracağından ve soğuk h arb i kızıştıracağın­ dan endişe edenler vardır. Nixon, m uhtem el en­ dişeleri o rtad an kaldırm ak için m illî savunm a m asraflarım arttırm ayacağını vaadetm iş h a ttâ yaklaşık ra k a m la r bile verm iştir. A.B.D. savun­ m a sistem inin yeniden gözden geçirileceğini, si­ lâhlanm a konusunda Rusyadan b ir kaç m isli ü s ­ tü n güce sahip olm ak gerektiğini b elirten yeni B aşkanın, rak am tahm inleri ne o lu rsa olsun, bü­ yük m alî kü lfet a ltın a gireceği şüphesizdir. Bu a ra d a NATO’nun kuvvetlendirilm esi lüzum una değinen Nixon, A m erikanın bu teşk ilâta m alî kat­ kısı bakım ından bazı zım nî taah h ü tlere girm iş­ tir. Böylece N ixon’u n, A m erikan bütçesinin üç bü­ yük yükünü:

O Sosyal p ro g ra m la n ,

# ) Milli S avunm a harcam aları, ve

& Dış y a rd ım la n yeniden gözden geçirip

o n lara sosyal, ekonom ik ve politik felsefesi çer­ çevesi içinde yeni b ir yön verm esi beklenebilir.

Yeni Çağ

’■ v ’" ennedy ve Johnson, sosyal y a rd ım ların h e r çeşidini A m erikan tarih in d e şim diye kadar görülm em iş b ir seviyeye ç ık a rd ık la « halde sos­ yal huzuru sağlıyam am ışlardır. Sosyal harcam a­ la rla huzursuzluk âdeta atbaşı b erab er g itm iştir. Bu da huzurun p ara ile satın alınam ıyacağını, diğ er sosyal dâvaları halletm eden sadece yardı­ m ın refah getirm iyeceğini g ö sterm iştir. N ixon’­ un bu gerçeği görebildiği şüphesizdir. F akat d ü ­ zeltm e yollarını bulm ada güçlük çekeceği de şüphe gösterm ez. B aşka b ir deyim le A m erikanın sosyal dâvalanm n teşhisi kolay, tedavisi güçtür. N ixon bunu başarabildiği tak d ird e Federal B üt­ çede büyük b ir ferahlam a olacak, çok daha az federal m asrafla d ah a büyük sonuç sağlıyabile- cek tir. B unda ne dereceye k ad ar başarılı olaca­ ğını tahm in etm ek güçtür. F ak at sosyal nitelik­ tek i h arcam aların verim sizliğini anlayıp o n lara yepyeni b ir yön verm esi m illî savunm a ve dış yardım lar bahsinde N ixon’a serbestlik ve ra h a t­ lık sağlıyabilir.

Türkiye ve Dış Yardımlar

""I O i î yılı seçim ta rtışm a la rın d a Ken-n edy, T ürkiyeKen-niKen-n stra te jik öKen-nem i­ ni küçüm sem iş, buna k arşı Njxon konu ü zerin­ de daha büyük b ir ciddiyetle d u rm u ştu r. Doğu B lokuna k arşı daha dik d urm ak gereğini hisse­ den ve «enternasyonalist» o larak tan ın an , yani A- m erikanm dünya ülkeleri ile ilişkilerine çok ö- nem veren, N ixon’un dış yardım lar bahsinde bu siyasî felsefeden ışık alacağı şüphesizdir.

Bu sebeplerle Türkiyeye yapılacak ekonom ik ve askerî yardım ın, onun stra te jik önem ine uy­ gun olm asının sağlanm ası um ulabilir. F akat sa­ yısız güçlüklerin, engellerin ve hilinm iyenlerin bulunduğu b ir âlem de çok çetin b ir görevi üze­ rine alan N ixon’un bazı uzlaştırm a zorunlukları ile k arşılaşarak ufak tefek yön değiştirm eleri yapm ası da im k ân sız değıÎffir. B ü tü n b u n la ra rağ ­ m en yen i B aşkanın daha ucuza m al olacak bir «sosyal huzur ve refah» program ını uygulayıp, böylece ekonom iyi ferah latarak d aha büyük b ir gelişm e hızını sağlam ası ve A m erikan ekonom i­ sini güçlendirm esi im kânsız değildir.

• ■■a

■ l a a

■ ■■■

Ölüm Günlerinde

fa « » » « « » * Ord. Prof. Dr. H. V. VELiDEDEOGLU

1938

ı günleri. H erkes b ir mu- i yılının kasvetli K asım ' cize bekliyor, onun bizi b ırak ıp gideceğine kim se inanm ak istem iyordu. N e v a r ki, ta b ia t ka­ n u n ları zalim di. «Duygu, dilek, dua» gibi taaa insan ru h u n u n de­ rinliklerinden fışk ıran arzu ları dinlem iyordu. N ihayet istenm e­ yen, fak at k o rk u ile beklenen ha­ b er hızla yayıldı: 10 K asım saba­ hı sa a t dokuzu beş geçe O ’nu kay­ betm iştik.

K adını ve erkeği, yaşlısı ve genci, fak iri ve zengini, T ü rk ır ­ k ın d an ve İslâm dininden olanı ve olm ayanıyla b ü tü n b ir halk, T ü rk halkı, O’n u n ölüm üne ağlı­ yordu. Sevinçten sırıta n fa k a t sı­ rıttığ ın ı etrafın d ak ilere göster­ m ek ten k o rk an A ta tü rk ve T ü rk ­ lük düşm anı b irk a ç n an k ö r bay­ k u ş b ir yana b ıra k ılırsa , b ü tü n b ir u lu s hıçkırıyordu. T arih te ko­ ca b ir u lusun b ir D evlet adam ının ard ın d an , te k b ir insan gibi, böy- lesine yürekten ağladığının başka b ir örneği v ar m ıdır? Bilm iyorum . O günler yalnız A ta’nın değil, sanki hepim izin ölüm günleriydi.

0 ’

Darüşşafaka Cemiyetinden

Açık Teşekkür

Emekli G eneral Dr. Sayın NECM ETTİN ŞAR ve eşleri Sayın ALİYE ŞAR 210.000.— lira lık H azine B onosunu Cemiyetimize ba­ ğışlam ışlar ve ayrıca A nkara, K onur sokakta bulunan üç ap artm an dairesi, üç g araj ve b ir bahçe evini, gelirleri veya sa tış bedelleri m ü teb errilerım iz için k u ru lm asın a k a ra r verilm iş olan H u zu r E vi’ne tahsis ve saried ilm ek üzere Cemiyetimize vasiyet etm işlerd ir.

E m ekli G eneral D r. Sayın NECM ETTİN ŞAR ve eşleri Sayın ALİYE ŞAR’a D arüşşafaka’ya k arşı gösterdikleri yakın ilgi ve yap­ tıkları kıym etli bağış ve vasiyet dolayısiyle şükranlarım ızı sunarız.

DARÜŞŞAFAKA CEM İY ETİ Yönetim K urulu C um huriyet — 13722

Mevlid-i Şerif

Sevgili kızım ız

HESNA ŞEHLER in

v e fa tın ın k ırk ın c ı gü n ü m ü - n aseb etile aziz ru h u n a ith a f e d ilm ek üzere, 12.11.1968 S alı günü, B akırköy, Z u h u ra tb a - ba, K onyalı cam ii şerifin d e ik in d i nam azım m ü ta a k ip o- k u n a c a k m ev lid i şe rife a r k a ­ d aşları, a k ra b a , d o st ve d in ­ d aşlarım ızın te ş rif le r i rica o lu n u r. B abası ve an ası C u m h u riy e t - 13720

TÜRKİYEDE İLK

ÖZEL SEKTOR

PROJE YARIŞMASI

____________

dikkat

____________

1 6 - A R A L IK -1 9 6 8 PAZARTESİ, SAAT 18.00 DE

B 1»ttU L DEHAM SİTESİ

PROJE YARIŞMASI SONA ERİYOR

D E Ğ E R L İ M İM A R ve M Ü H E N D İS L E R İM İZ İN B İL G İL E R İN E S U N A R ; İL G İL E R İN İ B E K L E R İZ

1 — Nezih Eidem 2 — Niyazi Duman 3 — Aftan Kirimi A — Maruf Önal 5 — Ertur Yener

YARIŞMA ASLÎ JÜRİ ÜYELERİ

Prof. Y. Mimar; İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi (Jüri Başkanı) Prof. Y. Müh. İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi öğretim üyesi

Y. Mimar

Y. Mimar; T.M.M.O.B. Mimarlar Odası Başkanı; İstanbul Yüksek Teknik Okulu öğretim üyesi

Y. Mimar «Soyadı alfabetik sırası ite»

«G

Derin ıstırap

|> n u n h ay ata gözlerini yum du­ ğunun ertesin d e İstan b u l Ü- niversitesi R ektörü, ra h m e t­ li hocam P ro fesö r Cemil Bilsel beni m akam ına çağ ırtarak nem li gözlerle: «Hıfzı V eldet! Y arın Ü- niversite gençliğine A ta tü rk için 15-20 dakikalık b ir konuşm a ya­ pacaksın. Bu konuşm a m eydanda olacak» dedi.

O zam an İsta n b u l H ukuk F a­ kü ltesin d e d ö rt yıllık D oçent’tim . A ta tü r k ’ü n, yıkılıp kaybolan b ir v atan acısı gibi yüreğim e çöken büyük acısının bendeki düşünm e yeteneğini, geçici olarak, körlete- bileceğini h iç aklım a getirm eden «Pekiy efendim» dedim ve hem en ay rıla ra k o zam anlar F atih ’te kira ile oturduğum uz eve geldim, m a­ sam ın b aşın a geçtim , kalem i alıp yazm aya hazırlandım . F a k a t ne m üm kün! Boğazım tıkanıyor, ku­ ru y o r, gözlerim dolu dolu olu­ y o rd u . B ir tü rlü iki_ uelim eyi b ir

ara y a koyam ıyor, n e ;7as.sanı çizi­ y ordum . T aparcasına sevdiğim A ta için söylenecek söz, yazılacak şey m i yoktu? E lb ette vardı; h em de çok, pek çok şey vardı. F a k a t benim kafam ın içi o an d a bo m ­ b o ştu . A kşam yaklaşıyordu. E rte ­ si günü ne yapacaktım ? B ir b u ­ nalım içinde b ird en hıçkırm aya başladım . Sesim i duyan ve o gü­ ne k a d a r beni h iç ‘-bu d u ru m d a görm em iş olan eşim şaşırm ış, b ir yandan başım a kolonya döküyor, b ir yandan «D oktor çağırayım mı?» diye beni om uzum dan s a r­ sıyordu.

B ir sü re so n ra bunalım geçti. K öşedeki küçük koltuğa o tu rd u m ve başım ı ellerim in arasın a a la ­ ra k düşünm eğe başladım . O s ıra ­ d a k ap ı çalındı. H ukuk F akültesi ikinci sınıfından öğrencim o lan Refet bey (şim di Y argıtay 9. H u ­ k u k D airesi B aşkanı Sayın Refet Ö zdem ir) geldi. Gözleri kızarm ış­ tı. T ek söz konuşm adan b ir sü re k a rş ı k arşıy a o tu rd u k . S onra m a ­ sam a geçm esini rica e ttim ve e r ­ tesi günü yapacağım konuşm ayı d ik te etm eye başladım . 19 sayfa

Ei

tu ta n bu m üsveddeyi bugün, çok değer verdiğim b ir h â tıra olarak, h âlâ saklarım . O acı günün izle­ nim lerini taşıd ığ ı için bu konuş­ m am ın bazı p a rç a la rım buraya ak­ tarıyorum :

Konuşma

eııç Ü niversiteliler! Büyük m illetim ize has olan vasıfla­ n ı n en büyüklerinden b irisi de onun vakarlı sü k û n et ve te m ­ kinidir. Bu tem kin, m etanet ve soğukkanlılığın cn büyük m isali­ n i bize, şim di acısı ile ağladığı­ m ız O büyük T ü rk evlâdı verdi; A ta tü rk , B irinci C ihan H arbi so­ n unda T ürkiyenin uğradığı büyük haksızlık ve felâk et karşısında, h er T ü rk gibi, en büyük acıyı duy­ du. F a k a t b ir an bile şaşırm adı ve bugünkü büyük eserini m eyda­ na getirdi. T ü rk m illeti ve T ü rk gençliği de onun ölüm ü k arşısın ­ da kan ağladı ve ağlıyor. F akat vakar ve tem kinini bozm adı ve bozm uyor. G ençliğin üç günden beri yaslı gözlerinden yüzüne ve yüreğine dökülen h e r dam la göz- yaşm da A ta tü rk ’ü n y arattığ ı esere olan bağlılığın ve kendine em anet edilen eseri k o ru m a hu su su n d a içm iş olduğu a n d ’ın yeni b ir deli­ li sak lıd ır ( ...) N esiller b irb irin i tak ip ettik çe A ta tü rk ’ün T ü rk İç­ tim a î bünyesinde m eydana getir­ diği büyük inkılâbın m ahiyeti ve onun uzağı gören dehası gözleri­ m izde d aha büviik b ir açıklık ve aydınlıkla canlanacaktır...»

Ve 30 yü sonra

vet, aziz okuyucularım , yıllar 1 ve o n la rla b irlik te k u şak lar 'b ir b irin i izledi, iş te 30 yıl so n ra (U lu H akan A b dülham it H an) a sahneden, —A ta tü rk ’ü im â ed erek — «Bu m em lekete ne belâ gelm işse S elanik’te n gelm iştir» d ed irten devrim düşm anlığı ve k a p k a ra irtic a bu .m em lekette a- çık açık kol gezerken, A tatü rk ü n d evrim lerde en küçük b ir taviz kabul etm eyen «Uzak görüşlü de­ h ası gözlerim izde d ah a büyük b ir açıklık ve aydınlıkla canlanm ak­ ta» ve b u dehanın ışıltısı, onun ölüm ünden b u yana b irb irin i izle­ yen çeşitli • olaylar dizisinin a rk a ­ sın d an , san k i so m u tlaşm ış o larak , d a h a göff kafhaştırt'C r b îr "parlak­ lık la p a rla m a k ta d ır. A ta tü rk , bu C um huriyeti o k a d a r sağlam te ­ m eller üzerin e o tu r ttu ve o k a d a r sağlam ellere, devrim ci T ü rk gençliğinin ellerine, teslim e tti ki, onu, değil kızıl S u ltan ın b u ­ g ünkü hafiye, dalkavuk ve k u k la­ ları, doğ ru d an doğruya kendisi h o rtlay ıp gelse, o bile b ir te k ta ­ şın ı y erin d en oynatam az ve bu aziz v atan ı yeniden y arı söm ürge ve bu büyük u lu su yeniden fesli, sarık lı, kalpaklı, cübbeli, şalvarlı, p o tu rlu , disiplinsiz b ir Doğu to p ­ lu m u d u ru m u n a ve T ü rk dilini de, b u dile h iç uym ayan A rap ya­ zılı eski d u ru m a getirem ez ve a r ­ tık geriye dönülem ez. Bunu böy­ le bilmeliyiz!

Son birkaç yüzyıl

M

yıl önce A ta tü rk ’ün ölüm ü­ n ün üçüncü günü Ü niversi­ te gençliğine yapm ış oldu­ ğum konuşm ada ' Osm anlI devri­ n in son b irk aç yüzyıllık tab lo su ­ n u d a ana h a tla n y la çizm eğe ça­ lışm ıştım . Bunu —bugünkü dille— b u ray a ak tarm ay ı, bugün içinde bulunduğum uz k o şu lların benzer­ liği bakım ından, gerekli buluyo­ rum :

«Genç ark a d a şla rım ! A ta tü rk ’ ü n, bu m em lekette üm m etçi ve teo k ratik sistem i y ık arak m illi­ yetçi ve lâik C um huriyeti ku rd u k ­ ta n sonra, yaptığı devrim lerin en önem lileri devletçilik, halkçılık k a ra k te r ve zihniyet devrim idir. B ir insan m ad d î v arlık ların veya bilim in d o ru k la rın a ulaşm ış olsa bile, onda sağlam ve sarsılm az b ir k a ra k te r, vatan ve u lu s sevgi­ si ve halka h izm et ü lk ü sü yoksa, böyle b ir kim se en güçsüz insan­ lard an daha değersiz fa k a t en ca­ hil insanlardan d ah a tehlikelidir. (...) ü lu s hizm etinde sağlam bir k a ra k te r, en trik ay a, haksız ve ba­ yağı çık arlara uzak kalm akta ve U lusun genel çık arların a, yani ka­ m u y ararın a, saygı gösterm ekte, kısacası, ülkücü olm akta kendini

g ö sterir. A tatü rk : (D oğruluk, me­ ta n e t ve n efisten fed ak ârlık zafe­ r e isal eder. Z ira istikbal, arzu ve im anı olana m ev’u ttu r.) dem iş­ ti. Son devir O sm anlı ta rih i m a­ alesef halka hizm et yolunda im an­ sızlık ve ih an et örnekleriyle do­ ludur. D evlet işlerine k arıştırılan bayağı ve çirk ef çıkarlardan do­ ğan e n trik a la r, üzüntü iie de ol­ sa, okunm aya değer. O batış dö­ nem inde kam u y a ra rı, halk m en­ faati diye b ir kavram bile yoktu. P olitika veya p a ra yönünden güç­ lü kişiler halkın en yüksek v arlık ­ larım , y u rd u n doğal ve ta rih se l en zengin hâzinelerini kendileri­ nin en küçük ç ık arların a k urban etm ekten çekinm ezlerdi. Eğer ko­ k u şarak yıkılan ve ta rih y ap rak ­ ların a göçen O sm anlI İm p a ra to r­ luğundan genç T ürkiye C um h u ri­ yetine, vatan olarak, b aştan başa h a ra b e denebilecek yoksul b ir A- nadolu m iras kalm ışsa, bunun nedeni, O im p arato rlu ğ u yöneten­ lerin yüzyıllardan beri sü rü p ge­ len ve 19. yüzyılın ikinci yarısın­ da da yabancılarla o rta k la şa s ü r­ d ürülen sö m ü rü politikası olm uş­ tu r . B ir yanda m ilyonlarca insa­ nın en ilkel ihtiyaçlarım olsun k arşılam ayı kim se düşünm ezken, öte yanda o halkın m eydana ge­ tirdiği zenginlikler Sarayın, saray dalkavuklarının ve yabancıla­ rın cebine giderdi (...). K entlerde kam u y a ra rın a özgülenm esi gere­ ken deniz kıyıları ik tid a r veya varlık sahiplerinden kapanın elin­ de kalm ış, genel park olm ası ge­ reken bahçeler saray veya köşk bahçeleri olm uş; bütün halka a- çık olm ası gereken güzel kıyılar, P adişah, p aşa veya zengin kişile­ rin saray veya yalılarıyla kap atıl­ m ıştı (1). iş te A tatü rk , bu yaslı günde uzun uzadıya anlatılm asına im k ân olm ayan bu zihniyeti, yani özel çık arları kam u y ararın d an ü stü n tu ta n «mütegallibe» zihni­ yetini yıkm ak için çaba harcadı ve k u rduğu p artid ek i «Devletçi­ lik» ilkesini bu zihniyetin k a rşısı­ n a b ir bekçi o larak dikti. Z ira O, T ü rk vatanının h arap ve T ü rk halkının yoksul kalm asının en ön­ deki nedeninin bu sö m ürü zihni­ yeti olduğunu biliyordu (...). Bu günkü d ü stu ru m u z ve ilkem iz halk y ararın ın fe rt çık arm a üstün olm asıdır. Şayet Irugün veya ile­ rid e bu ilkeyi çiğnem eğe kalkışan;, la r çıkarsa, T ü rk gençliği onları ezer ve geçer. T ü rk devrim inin y arattığ ı bu k a ra k te rli ve doğrucu A ta tü rk gençliği, yani sîzler, gele­ ceğin en sağlam dayanağı ve A ta­ tü rk ilkelerinin en güçlü koruyu­ cularısınız. Bu üniversitede, çalı­ şan ve yetişen gençlik A ta tü rk ’ün beklediği m edenî eserleri y a ra ta ­ cak olan gençliktir. M ensup oldu­ ğu m illetin derin ve keskin zekâ­ sından em in olan A tatü rk : «Tek b ir şeye ihtiyacım ız vard ır: Ç alış­ kan olm ak. S ervet ve onun neti- cei tabiiyesi olan refah ve saad et yalnız ve ancak çalışk an ların h ak ­ kıdır» dem işti. Sözlerim i b itirir­ ken aziz ölünün m anevî h u zu ru n ­ da eğiliyorum ve olgun Üniversi- te gençliğinin duygularına tercü ­ m an o larak diyorum ki: A ta tü rk ! Sen bize cn ağ ır ve güç ş a rtla r altın d a çalışm a örneği verdin. Yo­ ru lm ak bilm ez b ir çalışm anın tim sali oldun. Senin evlâtların o- lan bizler de çalışacağız; d u rm a ­ dan, bıkm adan, yorulm adan çalı­ şacağız; san a ve T ü rk m illetine lâyık olduğum uzu gösterecek, aç­ tığın aydınlık m edeniyet yolunda du rm ad an yürüyeceğiz. Bu yolcu­ lu k ta dayanağım ız büyiik T ü rk m illeti, yol göstericim iz ve ilham kaynağım ız sen in sönm ez ışığın olacaktır.»

n un ölüm günlerinde yaptı­ ğım b u konuşm a, ö m rü m ü n en acılı, fak at —aynı duygu ve düşünceleri bugün de daha kuvvetli ve d ah a bilinçli olarak taşıdığım için— hiç u nutam adı­ ğım b ir k o n u şm asıd ır.

0

9 r

i

P

(1) Sahil yağm ası, eskisinden d aha büyük b ir azgınlıkla hâlâ sü rü p gitm ektedir. M illet uyanın- caya k a d a r d a böyle gideceğe ben­ zer. Y A R I N : _____________

Mustafa Kemal

ve ANKARA

D ir e k t s e f e r le r

İSTA N B U L - BUDAPEŞTE

S a d e c e 1 3 0 D a k i k a

M A L E V

Macaristan Hava Yolları

Budapeşte

Mflraceat s Türk Hava Yolları gişeleri Mümessil : 49 16 44

Atatürk düşmanlığı

Adalet Partisinin mesleğidir

Bay S üleym an D em irel’in A d a n a A.P. Î1 K o n g resin d ek i pek p a rla k h itab esin i 10 K asım sab ah ı gazetelerd e oku d u m . Bay S ü­ ley m an D em irel :

«— T ü rk iy e C u m h u riy e ti eğ er so sy alist olsa İdi, b u n u n adını A ta tü rk kordu» d iyor.

Bu lâfın m a n tık ö lçü sü n d ek i gerçek d eğ erin i an la m a k istiy o r­ sanız hem en te rsin e çev irin iz :

«— T ü rk iy e C u m h u riy e ti e ğ er k a p ita lis t olsa idi, b u n u n adını A ta tü rk koyardı.»

B öylece b ir k ü çü k fisk e y le B ay D e m ire l’in lâfı y ık ılıp gidecek­ tir. Bizim p o litik acılarım ız, m aalesef d ev letin en so ru m lu k o ltu k ­ la rın d a b u lu n s a la r da cn b a sit m a n tığ a a y k ırı lâ f la r söylem ekte b irb irle riy le y a rış e d iy o rla r. H ele Bay D em irel, k endisini bildik b ileli, söz söylem iyor, lâ f e d iy o r; k o n u şm u y o r, lâ k ırd ı ediyor. Söz ile lâf, k onuşm a ile lâ k ırd ı a ra s ın d a k i fa rk ı b ile n le r için Bav D e­ m ire l’in y e ri b e llid ir. Sözgelişi b ir lâfın ı d a h a .alalım A .P. G enel B aşk an ın ım A dana t i K o n g resin d e dem iş ki :

«— S o sy alist T ü rk iy e s a v u n u c u la rı h ü r teşeb b ü se, m ü lk iy ete, m ira sa k arşıd ırlar.»

Bu lâ k ırd ı da gerçek d ışıd ır. T ü rk so sy alistleri, m ü lk sü z va­ ta n d a şı m ü lk sahibi e tm ek a m a c ın d a d ırla r. M em lek etin m ü lk le ri­ nin b ir avuç im tiy azlın ın elinde to p lan m ası m illet ço ğunluğunu m ü lk sü z b ıra k m a k ta d ır. T o p rak re fo rm u y a p a ra k to p rak sız köylü­ y ü m ü lk sahibi e tm ek so sy alistlerin am ac ıd ır. B an k a k re d ile rin i h ir av u ç im tiy azlı a ra s ın d a d a ğ ıtılm a k ta n k u rta rıp , k ü çü k m eslek ve to p ra k sa h ip le rin e aç a ra k k ü ç ü k te şe b b ü se im kân v erm ek de so sy alistlerin am ac ıd ır. M iras h a k k ın a da k arşı d e ğ ild ir so sy alist­ ler. B ırak ın ız A v ru p a so sy alistlerin i, k o m ü n ist R u sy a’d a bile kişi­ le r m ü lk sahibi o lu rla r, ve m ira s h a k la rın ı a lırla r.

B ay S ü ley m an D em irel’in lâ k ırd ıla rı çağdışı ve m a n tık dışı b ir k u m a şta n d o k u n m u ştu r. Ne yazık ki, A d an a A d alet P a rtis i K on­ gresin i izliyen v a ta n d a ş la r içinde T ü rk iy e n in ve d ü n y an ın gerçek­ le rin i bilen k işile r y o k tu r. Bu işleri b ile n le r de körolası ç ık a rla rın a b ağ lan m ış o tu r u rla r , B a şk a n la rı n e söylerse a lk ışla rla r. B ir te k A llah ın k u lu çıkıp :

— N e y ap ıy o rsu n D em irel, b u s ö y le d ik le rin ned ir?., diyem ez. D iyem ediği iç in d ir ki. A d alet P a rtis i k o m p rad o r k ap italizm i­ nin şam piyonu o la ra k a rlık iyice o k u n an alın v azısın a u y g u n ad ım ­ la rla fe lâ k e tin e doğru koşar. B ay D em irel, A d an a II K ongresinde istediği k a d a r :

«— H içb ir izm ’in T ü rk iy e y e u y acağ ın ı k a b u l etm iyoruz» diye b a ğ ırsın . A dalet P a rtisi, k o m p ra d o r k ap italizm in in p a rtis id ir. Hem de izm ’lerin en şerefsizin i T ü rk iy e y e u y g u la m a k için ö rg ü tle n m iş­ tir. K o m p ra d o r k ap italizm i, m illî bağım sızlığa a y k ırı b ir izm ’dir. 1 — A ta tü r k ’e ih an et, k o m p ra d o r k a p ita liz m in in y ap ısın d a v a r­ dır..

2 — A d alet P a rtis i k o m p ra d o r k a p ita liz m in in p a rtis id ir. 3 — B u nun iç in d ir ki, A d alet P a rtis i A ta tü r k ’e ih a n e t içindedir. A d a le t P a rtis i b u g ü n T ü rk iy e d e en şid d etli sın ıf m ücadelesi y ap a n p a rtid ir. D ev leti v a s ıta e d e re k d ış a rıy a b ağ lı b ir k o m p rad o r sınıfı y a ra tm a k ta d ır. A d alet P a rtis in in sın ıf m ücadelesi y an ın d a işçi P a rtisin in A n ay asa içinde ö rg ü tlen m esi m asu m ve a m a tö r kal­ m a k ta d ır. Ü m m etçileri b esleyip A ta tü rk ç ü ö ğ re tm e n le re sa ld ırta n A .P.’d ir .. A d alet m ek an izm asın d a Y üksek H âk im ler K u ru lu n d a n en k ü çü k m ahkem e ve sa v c ıla ra k a d a r h e r kad em ed e açık kap alı sınıfı m ü cad e le y ü rü tm e y e ç ab alay an A .P.’d ir... T o p lu m Polisini d e v le tin polisi gibi değil de k o m p ra d o r sın ıfın ın polisi gibi y etiş­ tire n ve k u lla n a n A .P.’dir...

Ü m m etçileri gıdıklayıp irtic a a A n ay asa dışı ta v iz le rle d ev rim ­ le « s a ta n A .P.’dir.. K om ünizm tic a re tin i d e v le t hâzin esin d en bes­ leyip m ü rte c i b asını k a sa la rı ve keseleriy le b esliyen A .P.’dir... M em leket içinde A ta tü rk d ü şm an lığ ı alm ış y ü rü m ü şk e n gözleri b aşk a y e re çekm ek için so sy a listle ri d ilin e d olayan A .P .’d ir...

A laca’da A ta tü rk h ey k elin i d ik tirm e m e k için m ey d an savaşı v eren A .P. te ş k ilâ tıd ır. Ve so ru y o ru z D e m ire l’e :

— A laca’da A ta tü rk h ey k elin i d ik tirm e m e k için m eydan savaşı v eren , p u t istem ezü k diye irtic a b ay rağ ı açan A .P.’li B elediye B aş­ kanı ve ilçe te ş k ilâ tı h a k k ın d a ne gibi te d b ir alın m ıştır?

B u n la r H ay siy et D iv an ın a m ı v e rilm iştir? P a rtid e n m i a tıl­ m ıştır?

Üç-beş oy için A ta tü r k d ü şm a n la rıy la işb irliğ in e g ire n le r, A ta­ tü r k d ü şm a n ıd ırla r. B ay D em irel, A laca’d ak i A ta tü rk düşm anı Be­ lediye R eisini him aye e ttik ç e A ta tü rk ç ü le rin k a rşısın d a söylivece- ğ i te k sözü; y o k tu r - îs ta n b u l d a m e n fa a t k av g ası y o lu n d a b irb irin e giren A .P. te ş k ilâ tı A laca’d a k i A ta tü r k düşm anlığı k a rşısın d a ne-

d e p su su y o r? . .

N eden su s tu ğ u b ellid ir.

A d a le t P a rtis i d ış a rd a y ab an cı k a p ita lis tle rle , içerde A ta tü rk d ü şm a n la rıy la ittifa k h a lin d e d ir. Bu ittifa k T ü rk m ille tin in ve m il­ liy e tç i g ü çlerin in gözlerinde h e r gün b iraz d a h a şek illen iy o r. Bu ittifa k ın ih a n e tin i gözlerden gizlem ek için so sy alistlere h ü cu m ta k ­ tiği B ay D em irel’in irtic a g e lişm e le ri ö nüne gerdiği sav u n m a p a ­ ra v a n a s ın ın k a n a tla rın d a n b irid ir.

jd/vCfaa' ¿ JU u JC .

B

u

g

ü

n

k u ç u k

.

A N S İ K L O P E D İ

g i t

* . .

,

>

____

Fen ve Tabiat Tarih ve Coğrafya Edebiyat ve Sanat Meşhur Atlamiar Büyük Olaylar Keşifler ve İcatlar KASIM i960 ■ ‘ V'

-G e n e l D a ğ ıtım

BATEŞ,

B a y ilik T e ş k ilâ t ı , ^ C a ğ a lo ğ iu , İstanbul

Hediye Pulu İşletmesinden

1 — B ursa ili il h u d u tla rı ile m a h d u t olm ak k ay d iy le Başbâyilik A ta tü rk C addesi 91 n u m a ra d a M. M UTLU URAZ, Tel : 1909 firm asın a,

2 — B an d ırm a, E rd ek , Gönen ve M anyas m ü lk i h u d u tla rı dahi-lin d e olm ak k a y ıt ve şa rtiy le B aşb ây ilik , Ş eh it S üleym an Bey Caddesi 37 n u m arad a SUAT ARIKLAN, Tel: 78 firm asına v e rilm iştir.

(3)

s a h îf e d ö r t

11 Kasım 1968

CUMHURİYET

T U R K

K & T İ D A R I

Milletler

Cemiyetinin

kararından

ı

bir gün

sonra Moskova

ile andlaşma

imzalamıştık

s

lerül T ürklyesI>

III

ğ j l m asına çalışılan der-

rim lerin , tllke b arış 1- çinde bulunduğu tak d ird e ger­ çekleşeceğini bilm ektedir. 24 tem m uz 1923 te im zalanan Lo­ zan anlaşm asından sonra, yeni devletin dünya İçindeki yeri be­ lirlen m iştir. Bu ara d a o rtay a çı­ k an du ru m , T ürkiye’n in s tra te ­ jik önem inin artışıd ır; genç Cum ­ h u riy et, A vrupa'nın blltlln güçlü devletleriyle sın ır kom şusu ol­ m u ştu r.

Ira k m andası ve K ıb rıs aracı­ lığıyla İngiltere, Suriye ile F ra n ­ sa, O niki A da ve Meis dolayısıy­ la da İtaly a hem en yanm azdadır­ la r. Kuzey Doğu’da ise Sovyetler B irliği v ard ır.

Lozan'ın Türkiye Büyük Mil­ le t M eclisinde kabul ta rih i 24 ağustos 1923 tü r. F ak at antlaşm a ancak 6 ağustos 1924 tarih in d e yürürlüğe girer. Çünkü im zacı diğer devletlerin kendi yasam a organlarının b u antlaşm ayı k a ­ bulleri uzun sürecek ve iç m ese­ lelerine eğilm ek İçin h azırlan an A ta tü rk ik tid arı, b u s ü re içinde

İstikbale yönelen bir kadro

b ir de «Teni Lozanlar» endişesi­ n i yaşayacaktır.

30 ekim 1923 teki ilk B aşbakan­ lık konuşm asında İsm et P aşa, d ış politikanın gayesini «Bütün devletlerle dostluk tesis etm ek» şeklinde b elirtm iştir. M ustafa K em al P aşa, 1924 yılı 1 m artın ­ da, Meclis açış n u tk u n d a «Cum­ huriyetin sivaset-i hâriciyede

MODESTY

BLAISE

• •

... ... ■■ ■ - ş

Ş aseler geçiyor MaHccçcglü’mm ;

'

1

girmiyordu

Aum s a a f lerde galenin

b ir

basics

¿?daswdâ ü^kü-ktjw s.^aK kin ¿feba

< Ç o k a e ç Y r \ e d \ , M & \ \ p o ç c g .

lu sîhnme Vuıcum ®dey»i

k o r ( ¿ u n ç d ü ş ü n c e l e r ( n a S ı H ı p v a l c ı n d a

\y1y-

uwpuua daldı-Mumu -

s ö n d ü r m e y e u r u + m u ^ n c .

Musul anlaşmazlığı, Balının bize

düşmanlığını yine canlandırıyor

veçhesi, m fistaldm ane ve halisa­ ne o larak sulhun ve m uahedatın m uhafazasına m üteveccihtir» de­ m ek ted ir.

B arış sağlanm ış, sonunda Lo­ zan ’da yürürlüğe g irm iştir. An­ cak, yabancıların eskiden alıştık­ la rı gibi işlerim ize m üdahaleye k alk ışm aları, T ürkiye’n in uğ ra­ şacak ları konulardandır.

A

ta tü rk problem i M usul m eselesi yü­ik tid arın ın büyük zünden doğacaktır. L ozan’da talep ettiğim iz M usul bizim ol­ m am ış, Lozan an tlaşm asın ın 3 m addesinin 2 nci fık rası, M usul’ un kad erin in tayini işini İngilte­ re ile T ürkiye’ye b ıra k m ıştır. Buna göre, T ü rk - Ira k s ın ın 9 ay içinde çizilecek, olm azsa İş M illetler Cem iyetine havale olu­ n acak tır. İngiltere, Ira k m anda­ sının sahibidir.

T ü rk - İngiliz görüşm eleri 19 m ayıs 1922 de başlam ıştır. T ü rk tezine göre, M isakı Milli s ın ırla n içinde bulu n an ve n üfusu T ü rk ­ lerle K U rtlerden m eydana gelen M usul bizim dir. İngiltere İse M usul’u n İngiliz m andası Ira k ta kalm asını istem ektedir.

1 haziran 1922 e k ad ar çalışa­ bilen kom isyon dağılm ış ve iş M illetler Cem iyetine gitm iştir.

M illetler Cem iyetinde T ürkiye’ yİ tem sil eden Fethi Bey, Musul için p leb isit İstem iş, İngiltere de M usul halk ın ın cahil olduğunu ileri sü rerek plebisite ra z ı olm a­ m ıştır. Bu sıralard a, M usul’da T ü rk ve İngiliz kuvvetlerinin çar- p ış tık la n ve 9 ekim de İn g iltere’ nln bize b ir ü ltim ato m verdiği görülür.

M usul m eselesi, İn g iltere’nin h âk im bulunduğu ve T ü rk iy e’nin henüz üyesi bile olm adığı M illet­ le r Cem iyeti tarafın d an , aleyhim i­ ze çözüm lenecektir. M usul, Ir a k ’

m olacak, yani İn g iltere’ye geçe­

cektir. M usul p etro llerin d en T ü r­ kiye’ye 21 yıl İçin ’-tizde 10 pay verilm esi öngörülm üş, d ah a son­ r a T ürkiye 500 b in sterlin e bu h ak ta n da vaz geçm iştir.

M usul anlaşm azlığı sırasın d a, b ü tü n A vrupa’d a T ü rk aleyhtarı pro p ag an d a a rtm ış, T ü rk iy e’de h ristiy a n la ra k ö tü m uam ele ya­ pıldığı İddialarından, M usul’daki H rlstiy an A su rîlere v aran daya­ naksız p araleller k u ru lm u ştu r.

T ürkiye’yi yeniden İstik lâl Sa­ vaşı havasına sokan M usul yenil­ gisi, P ro f. G önlübol’a göre, A n­ k a ra ’n ın B atık lara k arşı yeni b ir destek aram asın a sebep olm uş­ tu r. M usul’u İngiliz em ellerine terk ed en M illetler C em iyeti k a ­ rarın d an b ir gün sonra. 17 a ra ­ lık 1921 te Sovyetler B irliği 11e T arafsızlar ve S aldırm azlık A n t­ laşm ası İm zalayacaktır.

Sovyetler B irliği ve T ürkiye C um huriyeti, 1921 lerde, yine İs­ tik lâl Savaşı sırasın d a p a ra le ld ir­ ler.

L ocarno an la şm a la rı ile, D ü n ­ ya savaşı g a lip le ri m ağlûp A l­ m a n y a ’yı S o v y etler B irliğ in d e n u z a k la ş tırırk e n , M usul v e sile ­ siyle o rta y a çık an d u y g u lar, T ü k iy e ’yi B atın ın k a rş ısın a i t ­ m e k te d ir. 1925 A ralığ ın d a P a ­ ris ’te im z a la n a n TÜTk-Sovyet an d laşm ası, iki d ev letin B atıy a k a rş ı m ey d an a g e tird ik le ri b ir d ay an ışm a g ö sterisi şek lin d e yo ra m la n a b ilir.

A ta tü r k İk tid a rın ın D ışişleri B ak an ı T ev fik R ü ştü A ra s’ın S o v y et m eslek d aşı Ç içerin ’le y a p tığ ı çeşitli te m a sla rla geçen b ir d e v re d ir bu..

İtalya ve Fransa

M

u su l dolayısıyla o rta y a çı­ kan d iğ er teh lik e de M us-

so lin i’li İta ly a olm uş, İn ­ g ilte r e ile çatışm a h alin d e b u ­ lu n d u ğ u m u z sıra d a , İta ly a ’nın A n a d o lu ’ya a sk e r çık a rta c a ğ ı s ö y le n tile ri o rta lığ ı sa rm ış tır. F ra n s a ile O sm anlI b orçları, ya b an cı o k u lla r ve S u riy e m esele si y ü z ü n d en soğuk iliş k ile r üze rin d e tem as k u ru la b im iştir.

Mübadele Meselesi

C

u m h u riy e t h ü k ü m e tin in k a r şılaştığ ı d iğ er b ir dış p ro b ­ lem , Y u n a n ista n 'la a ra m ız ­ d ak i m übadele m eselesid ir. E- kim 1323 te, L ozan’a göre k u r u ­ lan « K arm a M übadele K om isyo­ nu», İs ta n b u l’d ak i R u m la r ve T ra k y a ’daki T ü rk le rin m übade leşi k o n u su n d a değişik y o ru m ­ la r la h a re k e t e tm iş le r, b u y ü z­ den, ik i ü lk e de m isillem elerle

• • •

oğlu K o n sta n tin M ayıs 1925 te is tifa edecek ve T ü rk -Y u n a n ili? k ile ri b u n d a n sonra norm ale dö n e c e k tir. İlk sefirim iz C ev at Bey 1925 te A tin a ’ya g id er ve 1926 y ılın d a T ü rk -Y u n a n a n la ş­ m ası im zalan ır.

A ncak m ü b ad ele k o n u su n d a ­ ki anlaşm azlık 1930 la ra k ad ar, çok ciddî sa fh a la ra v a rır şekil de devam etm iş, 10 H aziran 1930 daki m ü b ad ele anlaşm ası A ta tü rk -V e n iz e lo s d o stlu ğ u sa­ yesinde im z a la n m ış tır.

Amerika

Atatürk ve toplumdaki yerlerini sağladığı Türk kadınları

a rta n şiddet h a re k e tle rin e g iriş­ m işlerd ir.

S o n u n d a M illetlerarası A dalet D iv an ın ın 1925 Ş u b a tın d a k i isti şa ri m ü ta lâ a s ıy la bu m esele çö­ züm e b a ğ la n m ıştır. B una gö­ re, T ü rk iy e ’den ç ık a rılm a y a ­ cak R u m lar, 1912 k a n u n u y la tes- b it edilen İs ta n b u l B elediyesi s ın ırla rı içinde, E kim 1918 den önce y erleşm iş o lm a la rıd ır.

Bu arad a L o zan 'd a başım ızdan a tm a k istediğim iz F en er P a tr ik hanesi de b ir dış m eseleyi te şk il e tm iş tir. İs ta n b u l’da kalm ası ka b u l o lu n an P a tr ik h a n e ’ye P a tr ik o la ra k , m übadeleye tâ b i A rap - oğlu K o n s ta n tin ’in tâ y in in i A n­ k a ra k a b u l etm em iş ve F en er P a tr iğ i K o n sta n tin sın ır d ışına a tılm ış tır. B ü tü n dış ta z y ik le re rağ m en A n k a ra d iretin ce, A ra p

-S

a v a şta n so n ra ilişk ilerim izin kesildiği A m erik a B irleşik D e v le tle ri ile 6 A ğustos 1923 te, L o zanda y en id en b ir a n la ş ­ m a im z a la n m ış tır. F a k a t W as­ h in g to n bu an laşm ay ı tasd ik e t m ey ec ek tir. Ç ü n k ü , eğ itim d e ya p ılan «Tevhidi ted risat» d e v ri­ m i ile y ab an cı o k u lla rd a k i H ı­ ris tiy a n lık p ro p ag an d asın ın y a ­ sak lan m ası, W a sh in g to n ’da «A- m e rik a n din ve eğitim k u ra m ­ la rın ın h ü rr iy e tin e m ani o lu n ­ du» şeklinde y o ru m la n m a k ta ­ d ır.

A ta tü r k ik tid a rı, ilk y ılla rın ­ da, to p r a k la n ü zerin d e n iy e tle ­ ri o lan B a tılıla rla , sıkı fıkı d e ­ ğildir.

D oğu’da A fg a n is ta n ’la d o stlu k , İ r a n ’la ise y o k lam a d evresi v a r d ır bu y ılla rd a ..

F a k a t T ü rk iy e için d ek i önem ­ li gelişm eler, A ta tü rk ik tid a r ı­ nın en b ü y ü k zam a n ın ı işgal e tm e k te d ir. Y A R I N :

Devrimin imtihanı

H A L İK A R N A S B ALIK Ç ISI

1

Selim in m âsunduk dolu koca gözleri, iki pişkin denizciden korktuğu halde, onlara tüm sığınarak yal varışı iki deniz k u rd u n a dokundu. Denizcilerin yüz leri yumuşayıp, kaşları çözüldükçe, çocuğun kayıkta kalm ak için yakarm ası gitgide daha ve daha candan oluyordu.

İki denizci birbirine döndüler. Beyazı, kara ola­ na:

— Söyle şimdi Bekir dayı; ne yapacağız? Musi­ bet h erif şimdi depozitoda. G ider de haber verirsek, kıyı yakın, hem en kıyıya yanaştırıp çocuğu karaya a ttırır, dedi.

B ekir dayı denilen zindan gibi kara zenci; — V allaha a rtık ellerim tutm uyor. Söylemesi ko­ lay, şu Alyanak denilen meym enetsizin babasıyla, kendisine tam elli y ıld ır hizm et ederim . İşte şu ço­ cuğu alsa ya, bana yardım eder. Ben aylığım ın bir kısm ını ona veririm , dedi.

Selim:

— İşte B ekir amca, burada para var a, diye atıldı. ö b ü rü ;

— Sen o parayı sakla, patron görürse hem en k a ­ par, dedi. Çıkını sarıp çocuğa verdi. B ekir dayı:

«— Bak evlât, sen burada saklan. Şimdi açığa gi­ deceğiz, karadan uzak. Ben am bara inerim de seni siftah am barda bulm uşum gibi bağıra çağıra darılı­ rım. Sen patrona k arın tokluğuna kayıkta miçoluk etm ek üzere gelip uyuya kaldığını söyle. Paranı gös­ term e sakın» dedi.

İki saat sonra B ekir dayının plânı başarıyla sonuç landı. K üçük Selim sevincinden fırlayıp, b ir tekney­ le, gökte b ir delik açabileceğini sanıyordu. G üverte­ de denizi görüyordu. Parçalanan koca suların orta- sm daydı. Bekir dayı: «Ulan Selim, karalardan palam a rı çözdün gayrik», diyordu ona. Ama b ir az sonra de­ niz serteldi. K ayık yalpa vuruyordu. Selimi deniz tu t tu, b ir kustu, iki üç kez kustu. Denizcinin biri: «Hah oldun şimdicik! A m barında (karnında demek istiyor du) karadan arta kalan safranı boşalttın» dedi. Bekir dayı da b ir deniz peksim etiyle yanına vardı: «Al şu takozu (katı galeta), onu da yedin m iydi adam a döner sin» diyerek peksim eti verdi. K üçük Selim depozito­ da görevlendirildi.

Selim h er verilen işi görüyordu. Canla başla işli­ yordu. Şafakleyin kıyı horozlarından önce uyanırdı, güverteyi yıkam aya koyulurdu. K ovalar dolusu te r­ temiz deniz sularını güverteye salar. P ırlan talar gibi dam lalar sıçraşır. P antolonları dizlerine dek sıvan­ mış, serin su lar içinde şapıl şupul koşar, alabandala rm a lt yanındaki punya deliklerinden su ların şırıl şı n l aktığına k u la k verir. Sonra güverteyi kum lam aya koyulurdu.

İşte çok d ik k at etm eliydi ki kum ların arasında denizin k ırık şeytan kuleleri parçaları bulunm asın. O nlar güvertenin kaplam a tah taların ı da, insan ayak ların ın tabanlarını da fena çiziyordu. Sonra güverteyi fırçalam ak, süpürm ek hoş oluyordu şafakleyin. Bu da tam am landı m ıydı, a rtık kimse korkm asındı, pek mez testisini güverteye boşaltsın, ekmeği sürsün ve âfiyetle yesindi.

İşte o sırada B ekir dayı da görünüyordu. Ç ünkü B ekir dayıyı geceleyin görm ek için baykuş olm alıydı. Gecenin karanlığı B ekir dayının karasına öyle b ir ka rışıyordu ki, gece nerede biter, B ekir dayı da nerede başlar belli olm uyordu. Seksen şu k ad ar yılı aşkın B ekir dayı onca yıllık deniz romatizmasıyla oflaya puflaya çıkagelince, b ir gece önce b ir posta çiğnen­ miş süngerleri, b ir daha çiğnem ek gerekiyordu ki, sün g ed erd e deniz südünün gölgesi hile kalm asın. G üver teye serilen süngerlerin üstünde B ekir davı teoinm e- ğe başlardı, önce sağ sonra da sol ayağıyla. Ama tez canlı Selim e b u çiğneme pek yavaş geldiği için, sü .- gerin birinden aldı m ıydı hızını, çekirge gibi yallah fırlayınca güm diye öteki süngerde alırdı soluğu. Öy le ki b u çiğneme işinde Bekir dayı kara b ir güneş, Selim de güneşin çevresinde zıp zıp sıçrayıp dolanan b ir gezegen olurdu. Çocuğun havalanıp b ü tü n y ü ­ küyle inmesi, süngeri daha iyi sıktığı için, bu oyuna B ekir dayı b ü tü n ap ak dişleriyle kırılırdı gülm ek­ ten. Ondan sonra süngerler yıkanır, ve ipe dizilerek k u n ıtu lu rd u . Böylece Selim hayat denilen ve güç şey sanılan işlerle sanki gülüşlü b ir lâstik topmuş gi bi oynayıp duruyordu. ı

Yalnız Selimin, cinine giden bir şey vardı: Bula şık yıkam ak. Çanak çömleği bir kez yıkardı, onlar b ir az sonra gene k u llan ılır, gene yıkanırdı. Böylece bu iş günde üç dört kez yeni baştan yapılırdı. Öyle ki Selim çanak çömleğe karşı özel b ir hınç besleme­ ğe koyuldu. Ne var ki B ekir dayıyı cok sevdiği için bulaşık yıkam ayı -kutsallığını hiç duym adan- k u t­ sal b ir görev sayıyordu.

Selim kısacık b ir sürede, denizciliğe değin bir çok işleri öğrendi. G em inin ayrı ay rı kısım larının ve çeşitli arm alarla yelkenleri ve bînbir iplerinin adlarını ve ne gibi havalarda ne işler gördüklerini: Su ipin bu ipin neye ve nasıl aganta ve laçka edil­ diğini öğrenm işti. H attâ yelkenleri fora, istinga e t­ mek, söndürm ek ve camadana vurm akta yardım ı dokunuyordu. Bağlar, m akaralar, cevizler, yok çatal kasa, yok emzirme kasa, palanga ve ambara istifa­ de âdeta usta oluverm işti. Kimi denizci onun için

çekirdekten yetişiyor diyorlardı.

< Arkam ^ a r )

Toprak Mahsulleri Ofisi

Genel Müdürlüğünden

1 — İran’ın Tebriz şehrinden 20.000 ton çuvallı

buğdayın:

A) Tamamı Tebriz’den Gürbulak’a veya

B) Tebriz’den Erzurum’a 10.000, Kars’a 5000,

Horasan’a 1000, Ağrı’ya 4000 ton olmak üzere veya

C) A fıkrasına göre Gürbulak’a getirilmiş olan

malların buradan Erzurum’a 10.000, Kars’a 5000. Ho­

rasan’a 1000, Ağrı'ya 4000 ton olarak nakli işi eksilt­

meye çıkarılmıştır.

2 — Eksiltme 14.11.1968 Perşembe günü saat 15

de Erzurum ve Ankara Bölge Müdürlüklerinde yapıla­

caktır.

3 — İsteklilerin Tebriz - Gürbulak nakliyatı için

100.000 TL. Gürbuiak-Kars. Erzurum, Ağrı ve Hora­

san nakliyatı için 100.000 TL. Tebriz-Kars, Erzurum,

Horasan ve Ağrı nakliyatı için 200.000 TL. muvakkat

teminatlarını ihale saatinden bir saat önceye kadar

Ofis veznesine yatırmaları ve alacakları makbuzları

ile adı geçen Bölge Müdürlüklerinde teşekkül edecek

komisyonlara başvurmaları gereklidir.

4

— Bu işe ait şartname ve mukavele tasarısı An­

kara ve Erzurum Bölge Müdürlüklerinden 10 TL. kar­

şılığında temin edilebilir.

5 — Ofis ihaleyi yapıp yapmamakta veya diledi­

ğine yapmakta serbesttir

İ L Â N

Maltepe Belediye

Başkanlığından

Belediyemize borçlarından dolayı mahçuz olup

satışına encümenimizde karar verilen 53 39 54 No lu

telefon 10.12.1968 günü saat 15.00 de Belediyemiz En­

cümeninde satılacaktır.

Muhammen bedeli (2500.—) liradır.

Muvakkat teminatı 187 lira 50 kuruştur. Devir ve

nakil ücretleri alıcıya, satış gününe kadar olan bor­

cu ve ilân masrafı eski mal sahibine aittir.

Taliplerin ihale günü olan 10 12.1968 Salı günü

saat 15.00 te Belediye Encümeninde hazır bulunmaları

İlân olunur.

( B a s ı n : 27568/13701)

(B a sın : 27502/13723

700 ton bulonlu çelik

ÇATI İNŞAATINI ve PR0İELERINI

yapabilecek kapasitedeki firmaların aşağıdaki

referans listesi ile müracaatları rica olunur.

P. K. S, Osmanbey - İstanbul

adrese

Isf» Dz, Tek. Mlz. Set. Al. IComs.

B aşk asü ls^ ftd cu ;:

1 — Kapalı zarf usulü ile iki adet Skoç kazanı satın

alınacaktır. Muhammen bedeli 200000 — lira

olup geçici teminatı 11.250— liradır

2 — Şartnameler Komisyonumuzda. K K.K. Ankara

ve İzmir Levazım Amirliklerinde bedelsiz görüle­

bilir.

3 — İhalesi 20 Kasım 1968 günü saat 11,30 da Ka­

sımpaşa’daki Komisyonumuzda yapılacaktır.

4

— İsteklilerin 2490 sayılı kanun hükümlerine göre

hazırlayacakları teklif mektuplarını ihale günü

saat 10.30 a kadar Komisyonumuza vermeleri

■ ■■■■■■■■■■■■{»■■■■■■■■■■■■■■•’■■■■■■■■■■■M

C um huriyet — 13710 B asın : 27120 - 13725

Referanslar

Benzer Belgeler

Rare Earth So rptio n fro m Nitric Acid So lutio ns Using D 2EHPA Impregnated XAD 16 Resin (SIR) Rare Earth So rptio n fro m Nitric Acid So lutio ns Using D 2EHPA Impregnated XAD

Kurucuları arasında Atatürk’ün yakın silah arkadaşları ve bazı eski İttihatçılarında bulun- duğu Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, ilk muhalefet partisi olarak siyasi

Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi

Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi

[r]

[r]

İstanbul Maden ve Metaller İhracatçı Birlikleri Başkanı Türkiye Taş Sektörünün Dünya Taş Ticaretindeki Yeri ve Önemi.. Taş Değer Katar Taşa

SEMİNER DİZİSİ, TMMOB, 19 Nisan 2014, İstanbul. Dünya Miras Alanları hakkında gözlemler”, Seminar for ICOMOS-Turkey Executive Board, 4 July 2011, İstanbul Technical