HANEDÂN-I SALTANAT NIZAMNAMESI
VE UYGULANMASI
CEVDET KIRPIK*
Giri~~
Osmanl~~ hanedan üyelerinin sosyal hayat~n~, ya~ay~~~m ve aile huku-kuyla ilgili baz~~ meselelerini düzenleyen ilk nizamname 16 Kas~m 1913 tari-hinde ç~kar~ld~. Nizamname, hanedan azas~n~~ ilgilendiren birçok meseleyi etrafl~ca ele almaktayd~. Düzenlemede yer alan hususlar~n önemli bir k~sm~~ teamül-ü kadimden olup baz~lar~~ ise kendi devrinde ortaya ç~kan bir tak~m sorunlar~n çözümüne yönelik yeni konulard~.
Yüzy~llar boyu belirli geleneklerin ~~~~~nda ya~ay~p giden Osmanl~~ ha-nedarnyla ilgili bir nizamname ç~karmay~~ gerekli k~lan sebepler nelerdi? Nizamname kimler tarafindan, niçin haz~rland~, içeri~inde neler vard~~ ve en önemlisi de nas~l uyguland~?
Hanedân-~~ Saltanat ~izâs~n~n~~ Hâl ve Mevkileri ile Vazâifini Tayin Eden Nizamnâme ad~yla haz~rlanan Nizamname, padi~ah~n 16 Kas~m 1913 tarih ve
243 say~l~~ iradesiyle yürürlü~e girdi2.
Nizamname, kanun mahiyetinde düzenlenmedi~inden Meclis-i Meb'ilsân ve Meclis-i Ayân'da müzakere edilmemi~, dolay~s~yla da esbâb-~~
Erciyes Üniversitesi, E~itim Fakültesi Ö~retim Üyesi.
Hanedan-1 saltanat ~izlis~ndan kas~t; padi~ah, ~ehzadeler ve onlar~n k~z ve erkek çoculdar~d~r. Ni-tekim bu husus Hanedan-1 Abi Osman Umüru Hakk~nda Kararname'de padi~ah ve ~ehzadelerin hanedan sicilinde kay~tl~~ zevceleri ile sultanlar~n k~z ve erkek çocuklar~~ ve e~leri "efrad-~~ hanedandan olmayub haned5n-1 saltanata mensup" olarak adland~r~lmaktayd~. BOA, Hanedan Defteri, No:2, s.60. Yine ~ehzade Ali Vas~b Efendi, hanedan mensuplar~~ ile dzds: aras~nda fark~~ ~u ~ekilde dile getirmekte-dir: "Haneclarum~zda erkek nesline verilen ehemmiyetin bariz i~aretlerinden biri, padi~ah veya ~eh-zade k~z~~ olan sultanlar~n çocuklar~n~n hanedan azas~~ de~il, hanedan mensubu say~lmas~~ ve bu men-subiyetin kendi çocuklar~na intikal edememesidir." Ali Vas~b Efendi, Bir ~ehztule'nin Hdtirdt~~ Vatan ve Menfdda Gördid~lerim ve i~ittilderirn, Haz~rlayan: Osman Selaheddin Osmano~lu, ~stanbul, 2005, s.12.
BOA (Ba~bakanl~k Osmanl~~ Ar~ivi), ~.DU~T (Dosya Usulü ~radeler), 2/51, 3 Te~rinisani 1329/16 Kas~m 1913. Nizamnamenin ad~~ her ne kadar Haned5n-1 Saltanat Azasmm Hal ve Mevkileri ile Vazaifini Tayin Eden Nizamname ise de birçok resmi evrakta Haned5n-1 Saltanat Nizamnamesi olarak geçmektedir. BOA, ~.DU~T, 2/52, Lef:1, 12 Kanunusani 1329/25 Ocak 1914; BOA, ~.DU~T, 5/104, Lef:1, 5 Te~rinievvel 1332/18 Ekim 1916; BOA, ~.DU~T, 5/142 Lef:2, 1 Mart 1336/1 Mart 1920.
mucibe layihas~~ bulunmamaktad~r'. Bu durum, Nizamname'nin haz~rlanma
gerekçesine ula~may~~ zorla~t~rmaktad~r. Nizamname'nin yürürlü~e girme-siyle ilgili ~radede; "hanedân-~~ saltanat-~~ seniyyeye âid husûsât ve muâmelât~n temin-i intizam ve ~tt~râd~~ z~mn~nda baz~~ kavâid ve zavâb~ta rabt~~ muktezi görünmesiyle olbabda tanzim..." ettirildi~i yaz~l~d~r4. Buradan hanedan üyeleriyle ilgili bir tak~m hususlarda Nizamname'yi haz~rlayan yahut haz~rlatanlar~~ rahats~z eden baz~~ meselelerin oldu~u anla~~lmaktad~r.
Rahats~zl~k verici sebeplerden ilki hanedan üyelerinin halk nazar~nda itibarlar~n~n zay~flamas~yd~. itibar kayb~na yol açan en önemli sebep ise ha-nedan üyelerinin e~itimindeki yetersizlikler yahut e~itimden büsbütün mahrum kalm~~~ olmalarlyd~. Hanedan üyelerinin bu durumu, II. Abdülhamid devrindeki yasaklar nedeniyle pek gün yüzüne ç~kmam~~, do-lay~s~yla bilinmiyordu. Ancak Me~rutiyet'le, hanedan üyelerinin halk aras~na kar~~mas~~ gerçek durumu ortaya koydu. Sultan Re~ad devrinde Mabeyn
Ba~kâtipli~i yapan Ali Fuat Türkgeldi, bu hususu ~u ~ekilde dile
getirmekte-dir: "Abdülhamid zaman~nda ~ehzadeler bir yere ç~kamaz ve hariçten kimse ile ihtilat edemez olduklar~ndan hâl ve ~anlar~~ enzâr-~~ nâsdan mestûr kal~-yordu. Me~rutiyet ilan olunup ta bunlar meydana at~l~nca her halleri bütün üryânl~~~~ ile zâhire ç~kt~~ ve baz~lar~n~n büsbütün tahsilden mahrumiyetleri anla~~ld~."' Ayn~~ konuya dair Naciye Sultan'~n de~erlendirmeleri de ilgi çekicidir: "Di~er saraylarla, di~er aile mensuplar~m~zla, akrabalar~m~z olan ~ehzadeler ve sultanlarla kar~~l~kl~~ ziyaretler olmazd~. /.../ Yan yana olan karde~~ saraylar~n~n aras~nda bile yüksek duvarlar vard~. Her aile kendi hustisi âleminde ya~ard~. Bir aile, di~eri ile alâkadâr olmazd~. Padi~ah, bay-ramdan bayrama ziyaret edilirdi." Naciye Sultan, karde~lerinin II. Me~ruti-yet öncesinde okula gidemediklerini de dile getirir6.
Esas~nda II. Abdülhamid döneminde sarayda ilkö~retimden yüksekö~-retim düzeyine kadar dersleri içeren ~ehzadegân Mektebi ya da Mekteb-i Ali
3 Bu husus Meclis-i Ayân'~n 1 Kânunuevvel 1332 (14 Kas~m 1916) tarihli oturumunda meclis rei-sinin; "Hanedân-~~ Saltanat Nizamnâmesi kanun ~eklinde tanzim olunmad~g~~ için bize gelmedi." ~eklindeki konu~mas~ndan da kolayl~kla anla~~lmaktad~r. Meclis-i ~iyân Zab~t Ceridesi, ~ctima:12, 1 Kânunuevvel 1332, I, Ankara, 1990, s. 155.
BOA, ~.DU~T, 2/51, Lef:1, 3 Te~rinisani 1329/16 Kas~m 1913. 5 Ali Fuat Türkgeldi, Görüp ~~ittiklerim, Ankara, 1987, s.124.
6 ~evket Süreyya Aydemir, Makedonya'dan Ortaasya'ya Enver Pa~a, cilt: II, ~stanbul, 1971, s. 203- 205.
HANEDAN-1 SALTANAT NIZAMNAMESI VE UYGULAMASI 183 ad~yla bir okul vard~. Ö~retmenlerin nitelikleri de devrin ~artlar~~ dikkate al~nd~~~nda iyi say~l~rd~~ ama yeterli de~ildi'.
Mehmet Re~ad döneminde Mabeyn Ba~katipli~i yapan ünlü yazar Halid Ziya U~akl~gil ile yine ayn~~ dönemde saray mabeyncisi olan Lütfi Simavi, padi~ah~n yeterli bir e~itim görmedi~ini belirtmektedirler. U~akl~gil, padi-~ah~n ve hanedan üyelerinin e~itim durumuyla ilgili ~u görü~lere yer ver-mektedir: "Sultan Re~ad tahsil görmü~, görü~~ ufkunu geni~letecek malumat edinmi~, memleketin muhtelif k~talar~~ hakk~nda tetkikât yapm~~, dünya tarihine dair tetebbularda bulunmu~, harici siyasete müteallik görü~lere vas~l olmu~~ bir zat de~ildi elbette; hanedandan hiçbiri öyle de~ildi ki o öyle olsun."'
U~akl~gil, ifa etti~i görev nedeniyle padi~ah~n ve baz~~ ~ehzadelerin e~i-timlerinin ne derece yetersiz oldu~unu yak~ndan mü~ahede etmi~ti. Yaza-r~n, tahsil durumlar~~ hakk~nda bilgi verdi~i ~ehzadeler; padi~ah~n Edirne ve Selanik gezisinde birlikte olduklar~~ veliaht Yusuf ~zzeddin, Vahdeddin, Ziyaeddin ve Ömer Efendilerdi9.
U~akl~gil'e göre ~ehzadelerin e~itimi son derece yetersiz olup, çok s~-radan ~eyleri bile bilmemekteydiler. O, ~ehzadelerin bu durumda olmalar~-n~n mesuliyetini idarecilere yüklemekte ve "~ehzadeler öyle bir mai~et tarz~-
Bu okul, ilk dönemlerde hanedan~n birçok üyesine hitap ederken sonra bundan vazgeçilmi~, neredeyse tamamen II. Abdülhamid'in çocuklar~na münhas~r kalm~~t~. Abdülhamid ve sonras~ndaki ~ehzade e~itimi hakk~nda geni~~ bilgi için bkz. Cevdet Kirpik, "~ehzade E~itimini Ça~da~la~t~rma Te~ebbüsleri", Belleten, say1:261, A~ustos 2007, s. 575-612. Il. Abdülhamid döneminde mabeyn ba~kt2-!ipli~i yapan Tahsin Pa~a, hat~ralar~nda padi~ah~n kendi ~ehzadelerinin e~itimine büyük itina göster-mesine ra~men yeterli olmad~~~n~~ belirtmektedir. Tahsin Pa~a bunu ~ehzadelerin saray d~~~na ç~kma-lar~= yasak denebilecek derecede k~s~tlanm~~~ olmas~na ba~lamaktad~r. Zaten padi~ah da onlar~n e~itimlerinin yetersizli~inden s~k s~k ~ikayet etmekteydi. Tahsin Pa~a, Tahsin Pa~a'n~n Y~ld~z Hat~ralar~~ Sultan Abdülhamid, ~stanbul, 1999, s.29-39,172.
Halid Ziya U~akl~gil, Saray ve Ötesi, ~stanbul, 1965, s.336,343-344. Lütf~~ Simavi, Son Osmanl~~ Sa-ray~nda Gördüklerim Sultan Mehmed Re~ad Han~n ve Halifenin SaSa-ray~nda Gördüklerim, Günümüz Türkçesi: Sami Kara-Nurer U~urlu, ~stanbul, 2004, s.218-219.
Simavi, Son Osmanl~~ Saray~nda Gördüklerim, s.123,125 ve 143. U~akl~gil, ~ehzadelerle ilgili 1910 y~l~nda gerçekle~en Edirne seyahati esnas~ndaki gözlemini ~öyle aktar~r: "Ya~lanmaya ba~lam~~~ bir ~ehzade Meriç nehrinden bahsederken bana: 'Meriç F~rat'la kar~~~ r de~il mi? Bu iki nehir nerede bulu~urlar?' dedi. E~er Dnieper ve Dniester nehirlerinden bahsedilseydi belki mazur görülebilirdi. Tashihe lüzum görmedim. Latife ediyor yahut beni imtihana çekiyor zann~nda bulunmu~ças~na güldüm ve öyle geçi~tirdim". 1911 y~l~na ait ikinci konu~may~~ ise U~akl~gil ~öyle anlatmaktad~r: "Bu Selanik yolculu~unda idi bu sefer genç ~ehzadelerden biri bana sordu: '~imdi Çanakkale Bo~az~'ndan gk~l~nca Marmara'ya girmi~~ olaca~~z de~il mi?' Gülmemeye çal~~arak: 'Evet Selanik'ten dönerken Çanakkale'den geçip Marmara'ya girece~iz' dedim, anlad~~ m~~ bilmiyorum." U~akl~gil, Saray ve Ötesi, s.245-247.
na mahkum idiler ki, saray muhitinden ba~ka bütün ufuklar kendileri için tamam~yla kapal~~ hükmündeydi" demektedir10 .
II. Abdülhamid döneminde özgürlüklerin s~n~rland~r~lmas~~ noktas~nda padi~ah~n çocuklar~~ istisna tutulmam~~t~. Y~ld~z Saray~'nda oturan ~ehzade-ler, babalar~n~n ~iddetli disiplini alt~nda ya~ar, halk aras~nda serbestçe gezip dola~amazlard~. ~ehrin muhtelif yerlerine nadiren ancak izin alarak gidebi-lir fakat gidi~lerinden dönü~lerine kadar her ayr~nt~~ padi~aha derhal bildiri-lirdi".
II. Me~rutiyet'in ilan~~ ve bilhassa Abdülhamid'in tahttan inmesi, hane-dan üyelerinin eskiye oranla daha serbest hareket etmelerine yol açt~. Naci-ye Sultan, Me~rutiNaci-yet'in hanedan üNaci-yelerine etkisini ~u ~ekilde dile getirmek-tedir: "Hürriyet hepimiz için büyük bir de~i~iklik oldu. Bu kelimenin ta~~-d~~~~ mefhumu tam manas~yla kavrayamamakla beraber, bunun hayat~na getirebilece~i yenilikleri çocuk ruhum seziyordu. Kelimenin manas~n~~ an-lam~yorduk ama de~i~iklikleri seziyorduk. /.../ Hürriyet bizlere saadet ge-tirdi. Art~k arabaya binerek mesire yerlerine gitmek, ~ehir içinde dola~mak adet olmu~tu. Dünya yüzünde görülecek birçok ~ey oldu~unun ancak o zaman fark~na varabildik. Aile ziyaretlerine gitmeler ve ~ehir içindeki do-la~malar bizim için yepyeni e~lenceleri te~kil etti.' II. Abdülhamid döne-
U~akl~gil, Saray ve Ötesi, s.245-247.
A.R (Ahmet Refik Alt~nay), "Son Devrin Osmanl~~ ~ehzadeleri Ne Hallere Dü~tüler?", Resimli Tarih, say~:12, 1950, s.481. Padi~ahl~~~~ s~ras~nda II. Abdülhamid, kendi çocuklar~n~n yan~nda haneda-n~n bütün erkek üyelerinin yap~p ettiklerini, günlük faaliyetlerini yak~ndan takip etmekteydi. Buna dair bir örnek ~öyledir:
"Üsküdar Mutasarr~fl~~~~ Aded 790
Devletlü necâbetlü Vahideddin Efendi hazretlerinin dünkü gün bir tarafa ç~kmayub kö~küne saat ikide Doktor Mirliva Re~ad Pa~a gelüb yedide gitdi~i.
Devletlü necâbetlu Yusuf ~zzeddin Efendi hazretlerinin dünkü gün saat dokuzda Hekimba~~~ Çift-li~i'ne azimet ve ak~am yar~mda avdet eyledi~i ve kö~küne haricten kimsenin gelmedi~i.
Devlethl nacâbetlü Seyfeddin Efendi hazretlerinin dünkü gün saat be~de Üsküdar ~skelesi'nden vapurla Kabata~'a azImet ve ak~amüzeri avdet eyledi~i ve kö~küne hâricden kimsenin gelmedi~i ma'rüzdur olbâbda emr ü ferman hazret-i men-leh-ülemrindir.
16 ~evval (1)323 Üsküdar Mutasarr~fi Hamdi".
BOA, Y.PRK. UM (Y.PRK: Y~ld~z Perakende Evrak~, UM: Umum Vilayetler Tahrirat~), 80/51, 16 ~evval 1323/13 Aral~k 1905. Abdülhamid zaman~nda ~ehzade takibine dair bkz. BOA, Y.PRK. AZI (AZJ:Arzuhal ve Jurnaller), 17/42, 24/Z /1297/ 27 Kas~m 1880; 11/40, 19/5 /1303/ 23 May~s 1886; 13/39, 13/Za/1305/ 22 Temmuz 1888.
12 Naciye Sultan, Enver Pa~a'n~n E~i Naciye Sultan'~n Hat~ralar~: Ac~~ Zamanlar, Yay~na Haz~rlayan:
O. Gazi A~iro~lu, ~stanbul, 1990, s. 20-21; Aydemir, Enver Pa~a, s. 205-206. Ashnda hanedan men-suplar~n~n d~~ar~ya aç~lmas~~ daha önce Abdülmecid zaman~nda söz konusu olmu~tu. Bu dönemde kad~nefendiler ve sultanlar, saray d~~~nda gezip tozmaya ba~lam~~lar, hesaps~z ah~veri~~ yaparak hazi-
HANEDAN-I SALTANAT NIZAMNAMESI VE UYGULAMASI 185 minde di~er ~ehzadeler gibi gözalt~nda ya~ayan Abdülaziz'in o~lu Yusuf ~zzeddin Efendi de II. Me~rutiyet'le birlikte hür ve rahat bir hayata kavu~-mu~~ olup, günlerini Dolmabahçe Saray~'ndaki dairesinden ziyade d~~ar~da geçirmekteydi". V. Murad'~n o~lu Selahaddin Efendi ve onun çocuktan da II. Abdülhamid'in tahttan inmesinin ard~ndan ~stanbul'un Anadolu yaka-s~ndaki de~i~ik yerlerde kö~kler kiralayarak ikamet etmeye ba~lam~~lard~".
Bir süre Mehmet Rerad'~n Ba~yaverli~ini yapan Hur~id Pa~a'n~n de~i-~imle ilgili ifadeleri de ilgi çekicidir: "Sultan Hamid devrinde ~ehzade ve sultanlar birbirlerini ziyaret etmeye bile korkarlarken, Me~rutiyet'ten sonra durum de~i~ti. ~frattan tefrite gidildi. Baz~~ ~ehzadelerin en alelâde halk tabakalar~~ aras~nda dola~t~klar~, e~lence yerlerine gittikleri görüldü."'
Mehmet Re~ad'~n 1909'da tahta ç~kmas~yla bir yandan ~ehzadelerin özgürlükleri artarken bir yandan da ilginç ~ekilde toplum nezdinde itibar kayb~na u~ramaya ba~lad~lar. Yetersiz e~itim ve sosyal hayattan soyutlan-m~~l~k, hanedan üyelerinin beklenilen düzeyde davran~~~ olgunlu~-i~na sahip olmad~~~n~~ gösterdi. ~ehzadelerden baz~lar~~ dikkatten kaçmayacak derecede ölçüsüz davranmaya ve bu nedenle tepki çekmeye ba~lad~lar. Bu da hane-dan~n topyekün itibar kayb~na yol açmaktayd~.
Ahmet Refik Alt~nay'~n aktar~m~na göre itibar kayb~na u~rayanlar~n ba-~~nda Mehmet Re~ad'~n o~ullar~~ gelmekteydi. Adeta birer "~ehir külhanbeyisi" gibi yeti~tirilen Ömer Hilmi ile Ziyaeddin Efendiler, bilhassa babalar~n~n tahta geçmesinin hemen ard~ndan e~lence yerlerinde boy gös-termeye ba~lam~~lard~. Bunlar, "Beyo~lu'nun âdl sefahât evlerine postu sermi~ler; bu yüzden de ecnebiler aras~nda birçok dedikodulara sebebiyet vermi~lerdi."'
nenin büyük miktarlarda borçlanmas~na sebebiyet vermi~lerdi. Abdülmecid bunun önüne geçmek için büyük çaba sarf etmi~se de istedi~i sonucu elde edememi~ti. Nitekim bu gerçe~i padi~ah, Her-sek'e gidecek olan Serdar-~~ Ekrem Ömer Pa~a veda için huzuruna ç~kt~~~nda ~öyle dile getirmi~ti: "Allah selamet versin. In~allah n~uvaffak olup gelirsin. Lâkin beni bulamayacaks~n. Yak~n vakitte gelsen de bulamazs~n. Beni kar~lar~m ile k~zla= bitürdü." Cevdet Pa~a, Maruzat, Yay~na Haz~rlayan: Yusuf Halaço~lu, ~stanbul, 1980, s. 8, 11-12, 19, 25. Ayn~~ konuyla hakk~nda bkz. Cevdet Pa~a, Tez~thir, 13-20, Yay~na Haz~rlayan: Cavid Baysun, Ankara, 1991, s. 54-59.
13 Berri Sehsuvaro~lu, "Veliahd Yusuf ~zzeddin Efendi'ye Dair", Hayat Tarih, Haziran 1974, s. 13-16.
"Ali Vâs~b Efendi, Bir ~ehzade'nin Hâttrât~, s. 33-34.
15 Hur~id Pa~a, "Sultan Re~ad'~n Ba~yaveri Hur~id Pa~a'n~n Saray Hat~ralar~", Hayat Tarih, say~:4, 1965, s. 89.
Ziyaeddin Efendi bir gün Kad~köy'deki Kel Hasan'~n tiyatrosuna gitmi~, burada a~a~~~ tabaka-dan bir kad~nla ili~ki kurmu~, durumunun kad~n~n dostu olan Kel Hasan taraf~ntabaka-dan ö~-renilmesiyle,
~ehzadelerin sergiledikleri davran~~lar, hükümet çevrelefini ve saray~~ rahats~z etmekteydi. Nitekim Mehmet Re~ad'~n o~ullar~= davran~~lar~n-dan rahats~z olan mebuslar~n Meclis-i Mebusan Reisi Ahmed R~za Bey'e müracaatla rahatsal~klar~n~~ dile getirmeleri üzerine o, durumu padi~aha arz etmi~ti. Padi~ah, Ahmed R~za Bey'e "ça~~r~n da nasihat edin, isterseniz Mahmud ~evket Pa~a da birlikte olsun" demi~ti. Onlar, bir vesile ile söz konusu ~ehzadeler Ömer Hilmi ve Ziyaeddin Efodi'ye nasihat ettiler. Tav-siyeler kar~~s~nda ~ehzadelerden birinin "Ahmed R~za Bey, sizin gibi hürri-yet için bu kadar çal~~m~~~ ve bu memlekete hürrihürri-yet vermi~~ bir zat tarafin-dan hürriyetimizin tahdid edilmek istenilmesini acâib gördüm" demesi üze-rine Ahmed R~za Bey; "dünyan~n en hür memleketi olan Paris'te, insanlar~n en hür ve hürriyetperver olan~~ Mösyö Clemanceau ki bugün ba~vekildir bir kahveye gidip oturamaz, sokakta bir ~ey içemez, hürriyeti, vazifesine mevki-ine ait kay~tlarla s~n~rl~d~r. O makamda bulundukça istedi~i gibi hareket edemez. Siz de padi~ahmuz~n o~ullar~~ olmak ~erefinden ç~kar~m, istifa ediniz, halk~n aras~na geçiniz o vakit istedi~iniz gibi harekette, sokakta herkesin içinde gezip oynamakta hürsünüz"
Söz konusu ~ehzadelerin d~~~ndaki hanedan mensuplar~n~n da ~ikâyete de~er davran~~lar~~ olmal~yd~. Nizamname'nin ç~kar~lmas~ndan yakla~~k iki buçuk ay kadar sonra yay~nlanan bir ~radede18 Nizamname'nin ç~kar~lma sebeplerine i~aret eden baz~~ hususlar dikkati çekmektedir. Öyle anla~~l~yor ki önceden devreden ve Mehmet Re~ad'~n tahta geçmesiyle daha da belirgin hale gelen hanedan mensuplar~n~n durum, tutum ve davran~~lar~ndan kay-naklanan rahats~zl~k devam etmekteydi. ~radede ~ehzadelerin halk nazann-da a~~r ba~hhk ve ~ereflerini korumalarma itina etmeleri gere~i vurgulan-d~ktan sonra bunu temin için yap~lmas~~ gerekenler s~ralanm~~~ ve baz~~ yasak-lar getirilmi~ti. Bu yasakyasak-lar, istenmeyen muhtemel davran~~yasak-lar~n önüne geçmekten çok, al~~kanl~klar~~ engelleme çabas~na yönelik gibi görünmekte-dir'.
ad~~ geçen tarafindan dövülmü~tü. Bu esnada kendisinin ~ehzade oldu~unu söyleyen Ziyaeddin Efendi'ye Kel Hasan: "H41... Sen ~ehzade de~il, adi bir külhanbeyisin... Hem âlemin gözleri önün-de böyle bir halt yiyorsun hem önün-de ~ehzaönün-deli~e iftira ediyorsun ha..." önün-demi~~ ve ilave etmi~ti: "Ça~~r~n ~uradan bir polis, ~ehzadeli~e iftira eden ~u herifi teslim edeyim." Alt~nay, "Son Devrin Osmanl~~ ~ehzadeleri Ne Hallere Dü~tüler?" Resimli Tarih, s.483.
17 Bülent Demirba~~ (Yay~nlayan), Meclis-i Mebusan ve Ayd ~l Reisi Ahmed R~za Bey'in Andan, ~stanbul, 1988, s. 50-51.
BOA, ~.DU~7', 2/53, 19 Kanunusani 1329/1 ~ubat 1914.
19 Nitekim nizamnamenin ç~kar~lmas~ndan sonra içki içmekten dolay~~ II. Abdülhamid'in o~lu ~ehzade Abdülkadir Efendi ev hapsine çarpur~lm~~t~. BOA, ~.DU~T, 4/42. 23 Rebiyülâh~r 1332/9 Mart
HANEDAN-I SALTANAT NIZAMNAMESI VE UYGULAMASI 187
Hanedan üyelerinin sergiledikleri davran~~lar dikkatleri üzerlerine çekmelerine neden olmaktayd~. Alderson'a göre imparatorlu~un sonlar~na do~ru hanedan üyeleri "sosyal ahlâk çöküntüsü ile lekelenmi~ti." Hatta ona göre "halk~n bu ahlâks~zl~~~~ reddetmesi, milliyetçilerin hanedan~~ y~kma amaçlar~n~~ büyük ölçüde kolayla~t~rm~~t~r."'
~ehzadeler, bu davran~~lara ilave olarak Me~rutiyet'in getirdi~i özgür-lük ortam~nda siyasi faaliyetlerin içerisine de girmeye ba~lad~lar. Özellikle 23 Ocak 1913'teki Bab-~~ Ali Bask~n~'ndan sonra ülke idaresini ele geçiren Ittihat ve Terakki hükümeti döneminde ~ehzadelerin faaliyetlerinden yöne-ticiler son derece rahats~z oldular. Bu dönemde veliaht Yusuf ~zzeddin Efendi ile karde~i Abdülmecid Efendi mevcut padi~ah~n yetersiz oldu~unu belirterek tahttan indirilmesini istiyorlard~. Bu konuda özellikle Yusuf ~zzeddin Efendi, Sadaret ve Harbiye Naz~rl~~~~ vazifelerini yürüten Mahmut ~evket Pa~a'ya birçok defa müracaat etmi~ti. Ittihat ve Terakki yöneticileri ise hükümet darbesinden sonra bir de padi~ah de~i~ikli~i ile u~ra~mak is-temediklerinden bu istekleri kesin bir dille reddetmi~lerdi. Bab-~~ Ali Bask~-n~'ndan sonraki dönemde siyasi faaliyetlerinden en fazla rahats~z olunan ~ehzade ise ikinci veliaht Vahdeddin Efendi idi. iktidar partisi yöneticileri, ~ehzadenin kendi aleyhlerinde çe~itli tertipler içerisine girdi~ini dü~ünüyor, bundan dolay~~ da aralar~nda bir gerilim bulunuyordu.
Mahmut ~evket Pa~a bir gün padi~aha: "Böyle, ~ehzadelerin siyasetle u~ra~t~~~~ devlette ben sadrazaml~k edemem" demi~ti. Padi~ah ona Vahdeddin ile konu~mas~n~~ tavsiye edince Sadrazam ~ehzadeyle bir görü~-me yapt~~ fakat iki buçuk saat süren görü~görü~-me daha çok bir münaka~a ~eklin-de geçti. Görü~me~eklin-de Mahmut ~evket Pa~a ~ehza~eklin-delerin siyasetle u~ra~mas~-na bir sadrazam olarak müsaade edemeyece~ini, Rumeli'nin elden ç~kt~~~~ bir dönemde bunun sak~ncal~~ oldu~unu, isterse bir kanun yahut padi~aha müracaatla bir irade ç~kartabilece~ini belirttikten sonra "fakat her halde ~ehzadeleri siyasetle u~ra~maktan men edece~im" demi~ti.
Böylece ~ehzadelerin faaliyetlerinden rahats~z olan hükümet, onlar~n faaliyetlerine s~n~rlama getirecek bir kanundan söz etmeye ba~lam~~t~. Öte yandan Mahmut ~evket Pa~a Ahmed R~za Bey'le ~ehzadelerin durumlar~n~~ düzeltmeleri konusunda daha önceden onlara nasihat veren bir ki~iydi. Üstlendi~i vazife icab~~ hanedan~n durumunu yak~ndan bilmekteydi. Kanun 1330/22 Mart 1914. BOA, DH. KMS (DH: Dâhiliye Nezareti Belgeleri, KMS: Kalem Mahsus Müdüriyeti Belgeleri), Lef:4, 17/23, 24 Rebiyülâh~r 1332/9 Mart 1330/22 Mart 1914.
20
ç~kar~lacak' yolundaki ifadeler ~ehzadelerin hiç ho~una gitmemi~ti. Vahdet-tin ile Abdülmecid Efendiler, kanunla ilgili olarak "biz bunu kendimize hakaret telakki ederiz" demi~lerdi. Sadrazam ise an:damda Vahdeddin'i siyasetle u~ra~maktan vazgeçirmeye kararl~~ oldu~unu belirtmektedir.
Mahmut ~evket Pa~a, Vahdeddin'i siyasetten men etmenin yolunu sa-ray~nda göz hapsine mahküm etmek suretiyle buldu. Bu konudaki karar~n~~ veliaht Yusuf ~zzeddin Efendi'yle payla~t~. Daha sonra padi~aha da bilgi ula~t~rdd~. Fakat göz hapsinde tutulmayanlar~~ kontrol etmek mümkün ol-muyordu. Örne~in Abdülmecid Efendi, Istanbul'un ~ngiltere Büyükelçisi ile bir görü~me yapm~~, görü~me gazete sütunlarma yans~m~~t~. Sadrazam bu görü~meden son derece rahats~z olmu~tu'.
~ehzadelerin giri~tikleri siyasi' faaliyetler nedeniyle hükümette onlar~n hareket alanlar~n~~ sm~rland~r~a düzenleme yap~lmas~~ konusunda bir fikir olu~maya ba~lam~~t~. Bu durumdan en fazla rahats~zl~k duyan da ~üphesiz Mahmut ~evket Pa~a'yd~. Ancak sadrazam~n 11 Haziran 1913'te bir silahl~~ sald~r~~ sonucu öldürülmesi bu dü~üncenin hayata geçirilmesini engelledi. Mahmut ~evket Pa~a döneminin Hariciye Naz~r' Sait Halim Pa~a, onun yerine geçince ayn~~ hususa dair çal~~malar~~ devam ettirdi.
Ülke yönetiminde aktif rol alanlar~n dü~üncelerinin yan~nda de~i~ik kesimlerden insanlar hanedan~n durumuyla ilgili farkl~~ çözüm önerileri sundular. Saray çevresinden Mehmet Re~ad'~n Ba~yaveri Hur~id Pa~a da bir hanedan kanunu tasla~~~ haz~rlam~~~ fakat önerileri pek dikkate al~nmam~~-t~". Nizamname'nin haz~rl~k ve yay~n a~amas~nda Mabeyn Ba~klaibi görevini sürdüren Ali Fuat Türkgeldi'nin konuyla ilgili dü~ünceleri ~öyleydi: "Bir milletin re's-i idaresinde bulunan bir hanedan efrad~mn muhafaza-y~~ haysi-yederi elzem oldu~undan bu hale kar~~~ bir çare bulunmas~n~~ çok dü~ündüm ve dü~ündüklerimi bir gün tafsilanyla Sultan Re~ad'a arz ettim..." Ba~kati-bin çözüm önerileri ~unlard~: 1. ~ehzadelerin tahsillerine önem verilmesi. Çünkü onlar~n halk nazar~nda mevkilerini yükseltmek öncelikle ça~~n ge-reklerine göre bir tahsil almalanyla mümkün olabilecekti. 2. Sultan ve ~eh-zadelerin denkleri olmayan ki~ilerle evlenmelerinin engellenmesi. 3. Sultan-larla ~ehzadelerin birbiriyle evlendirilerek müreffeh bir hayat ya~amalarm~n temin edilmesi. Türkgeldi'nin son önerisinin dayan* hanedanm ekono-
21 Mahmut ~evket Pa~a, Sadrazam ve Harbiye Naz~m Mahmut ~evket Pa~a'n~n Güttlügü, ~stanbul,
1988, s. 33, 37, 42-43, 47, 49, 56, 58-60, 63-64, 87, 105-106.
rz 13 Eylül 1911 tarihli taslakta hanedan aras~n~n tahsilleri ve evlilikleri gibi konulara de~inilmek-le birlikte daha çok saray~n i~de~inilmek-leyi~i ide~inilmek-le ilgili mesede~inilmek-lede~inilmek-ler yer almaktayd~. Hur~id Pa~a, "Sultan Re~ad'~n Ba~yaveri Hur~id Pa~a'n~n Saray Hat~ralar~", Hayat Tarih, say~: 5, 1965, s.64.
HANEDAN-I SALTANAT NIZAMNAMESI VE UYGULAMASI 189 mik anlamda ya~ad~klar~~ s~k~nt~y~~ gidermeye yönelikti. Çünkü ona göre hanedan~n itibar kayb~na yol açan di~er bir durum da hanedan~n ya~ad~~~~ ekonomik zorluklard~. Me~rutiyet'ten önce yeterli maa~~ alan üyeler, "tensIkat-~~ umûmiye" s~ras~nda tahsisatlar~n~n azalmas~yla geçim s~k~nt~s~~ ya~amaya ba~lam~~lar, bundan dolay~~ da borçlanma yoluna gitmek zorunda kalm~~lard~23.
Hanedan~n durumunun iyile~tirilmesi konusu, saraya yak~n çevrelerin d~~~ndaki fikir adamlar~ndan baz~lar~n~n da ilgi alan~na girmekteydi. Örne-~in II. Me~rutiyet döneminde Dr. Abdullah Cevdet'in ç~ kard~~~~ ~ctihat mec-muas~~ etraf~nda toplanan Garpç~lar, 1912 y~l~nda Bat~l~la~ma konusunda "sistematik bir plan" haz~rlam~~lard~. Yerli ve yabanc~~ pek çok yazar taraf~n-dan Abdullah Cevdet'e atfedilen bu plan~n ilk maddesi, hanetaraf~n-dan üyelerinin ve bilhassa ~ehzadelerin e~itimi ile ilgiliydi. Bu konuda Avrupa'n~n örnek al~nmas~~ gerekti~i belirtilerek, ~ehzadelerin Avrupa'da oldu~u gibi orduda görevlendirilmesi önerilmekteydi". ~ctihat'~n hanedan üyelerine olan ilgisi 1913 y~l~nda da devam ediyordu.
Mahmut ~evket Pa~a ile ~ehzadeler aras~nda sürtü~menin cereyan etti-~i ve pa~an~n hanedan üyelerini siyasetle u~ra~maktan men etmeyi planla-d~~~~ günlerde Celal Nuri'nin ~ctihaetaki yaz~s~n~n ba~l~~~~ "Hanedân-~~ Saltanat Kanunu"ydu. 20 Mart 1913 tarihindeki yaz~s~nda" Celal Nuri böyle bir kanuna duyulan ihtiyac~n her geçen gün biraz daha fazla hissedildi~ini be-lirttikten sonra ~u sat~rlara yer veriyordu: "Bu hanedan~~ hüsn-ü muhafaza bir vazIfe-i milllyedir. Dünyada her ~ey tanzim, her madde bir kanuna idhal edildi~i halde maa-t-teessüf, hanedân-~~ hükümdariye âid husûsat mühmel b~rak~lm~~t~r. Avrupa hanedânlarm~n mektub veya gayri mektub kanunlar~, an'aneleri, zab~ta usûlleri, âdetleri, intizamlar~~ var iken teessüf olunur ki bizde bu cihet dahi bir çok husûsat gibi unutulmu~~ kalm~~d~r. .... Osmanl~~ Devleti Osmanl~~ hanedamna merbuttur ve bizde yap~lacak terakkiyâta yu-kar~dan, makam-~~ saltanattan ba~lamak iktizâ eder." Celal Nuri ç~kar~lacak kanunun "devletin kuvve-i te~rilyesinden geçmi~~ bir kanun" olmamas~~ ve alelade bir kanun muamelesi görmemesi gerekti~ini ileri sürmü~tü.
Celal Nuri milletin hanedan üyelerine maa~~ verdi~ini, bundan dolay~~ hanedan üzerinde hakk~~ oldu~unu, bu hakk~n Osmano~ullar~~ ailesinin va-
" Türkgeldi, Görüp ~~ittiklerim, s.124-125.
24 M. ~ükrü Hanioglu, "Baultla~ma", Türkiye Diyanet Vakf~~ ~slam Ansiklopedisi, cilt: V, ~stanbul, 1992, 150-151.
25 Celal Nuri, "Hanedân-1 Saltanat Kanunu", ~ctihad, 7 Mart 1329/20 Mart 1913, nr:57,
kar ve azametini daima muhafazadan ibaret bulundu~unu belirtmi~ti. Yazar yaz~s~n~n devam~nda; "Millet padi~ahlanm büyük mevkide ve bi-hakk~n vazife-i saltanat~~ ifaya kadir bir ehliyette görmek hakk~na mâlik de~il mi-dir?" diye soruyordu. Hanedan üyelerinin sosyal hayatlar~n~n belirli snur-lamalara tabi olmas~~ gerekti~ini belirten yazar hanedan~n bir anlamda dev-leti, milleti ve ~slâmiyeei temsil etti~ini belirtiyordu: "insaf ile dü~ünelim: Hiçbir usille hiçbir kaideye merbut olmayan bir aile efrâd~~ nas~l tereddi etmez? Böyle bir adam nas~l vaktini geçirir? Can~~ s~k~lmaz m~? Hanedan kanunu olmamas~~ her nev'i serbestiye mahall verebilir. Bundan da pek bü-yük fenahldar zuhur eder. Haysiyeti muhal ~eyler olur. Erkân-~~ saltanattan birinin bir münasebetsiz hareketi devleti, milleti, ~slandyeei pek küçültür."
Celal Nuri, hanedan üyelerinin evlilikleri ile e~itimlerindeki yetersiz-liklere ve düzensizli~e de vurgu yapt~ktan sonra ~unlar~~ dile getirmi~ti: "Bu gün erkan-~~ saltanattan bir ~ehzade pespâye bir adam~n k~z~na varabilir mi? Kezâlik bir sultan fiinl-maye bir H~ristiyan'~~ Müslüman edip onunla izdivac etse caiz mi? Bir ~ehzadeyi pederi, Katolik papazlanmn Kad~köy'deld mek-teplerine veya bir manast~ra bera-y~~ tahsil gönderse acaba caiz olur mu?" Yazar, Almanya ve Avusturya hanedanlanm örnek göstererek bu ülkelerde bir hükümdar evlad~m-1 sadece kendi iste~i ile evlenemeyece~ini, dengi olmayan biriyle evlenmesinin mümkün olmad~~~n~, bir ~ehzadenin istedi~i yere gidemeyece~ini, istedi~i sanat~~ icra edemeyece~ini, dükkan açamaya-ca~m~~ özellikle siyas~ilerle irtibata geçerek onlar~n meclislerine kaula~nayaca-~~n~, kurallara uymayan üyelere hükümdann ceza verme yetkisinin bulun-du~unu daha ba~ka misallerle anlatmakta, luyaslamalarma devam etmek-teydi.
Celal Nuri, hanedan üyelerinin gündelik ve siyasi hayatlar~n~n, evlen-me-bo~anma usullerinin velhas~l her nevi hususun kanunla düzenlenmesi gerekti~ini dile getirmi~ti. Yazar~n makalede de~indi~i ve önerdi~i hususla-nn önemli bir k~sm~~ adeta Nizamname'nin gerekçelerini ve tasla~~n~~ olu~tu-rur nitelikteydi. Makalede dile getirilen çekinceler Nizamname'de a~a~~~ yukar~~ giderilmi~, ba~lant~l~~ konularda da düzenlemeye gidilmi~ti. Nizam-name, makalenin yaymlanmasmdan yakla~~k sekiz ay kadar sonra yürürlü~e girmi~ti. Zamanlama dikkate al~nd~~~nda Nizamname'yi haz~rlayanlar~n Celal Nuri'den etkilenmesi kuvvede muhtemelse de dönemde kamuoyunun benzer bir beklenti içinde oldu~u göz ard~~ edilmemelidir. Bu hususta Ittihat ve Terakki F~rkas~'n~n kararl~~ tutumu, dü~ünceden icraata geçilmesi nokta-s~nda etkili oldu. Partinin Bâb-~~ Ali Bask~nt'yla ülkede iktidar~~ mutlak surette ele ald~~~~ s~rada bask~n~n lideri Enver Bey, hanedandan merhum ~ehzade
HANEDAN-! SALTANAT NIZAMNAMESI VE UYGULAMASI 191 Süleyman'~n k~z~~ Naciye Sultan'la ni~anhyd~. Ni~anl~s~na yazd~~~~ mektuplar-dan anla~~ld~~~na göre Enver Bey, ~ehzadelerin e~itimi ve genel anlamda da hanedan i~leriyle ilgilenmekteydi'. Enver Bey bu mektuplar~~ yazd~~~~ s~rada bir yandan evlilik planlar~~ yaparken bir yandan da Harbiye Naz~rl~~~~ için giri~imlerini sürdürmekteydi. Mektupta ~ehzadeler için u~ra~t~~~n~~ dile getirmesi ve daha sonraki dönemde ~ehzadelerle ve genel anlamda hanedan i~leriyle yak~ndan ilgilenmesi, onun Nizamname'nin haz~rlanmas~nda etkili olmas~~ ihtimalini kuvvetlendirmektedir.
Enver Pa~a'n~n tutumu, Türkgeldi'nin önerileri ve bu konuda Celal Nuri gibi bir k~s~m dü~ünürün fikirleri ve nihayet dönemin sadrazam~~ Said Halim Pa~a'n~n giri~imleriyle Nizamname haz~rland~. Nizamname hüküm-lerinin olu~turulmas~nda Osmanl~~ teamülhüküm-lerinin yan~nda Avrupa'dan da yararlan~lm~~t~. Türkgeldi, bu hususla alâkah olarak; "Said Halim Pa~a (n~n) Avrupa saray-~~ hükümdarllerinde merlyy-ül-icra olan hanedân nizamnâme-terini celb ile bunlardan iktibas ve ahkam-~~ esâsiyemize tevfik sûretiyle, aza-y~~ hanedan~n velâdet ve izdivac ve vefatlar~nda tatbik olunacak ahkam~~ cami bir nizamnâme tertip ettirmi~..." oldu~unu belirtmektedir".
Haz~rlanarak yürürlü~e girmesinde ~ttihat ve Terakki F~rkas~'mn aktif rol almas~, dönemde Nizamname'ye duyulan ihtiyac~n giderilmesine yönelik bir giri~imdi ve kamuoyu ile parti önde gelenlerinin beklentilerine de cevap 2' Enver Pa~a'n~n nizamnamenin ç~kar~lmas~ndan on gün sonra 26 Kas~m 1913 tarihinde Naciye
Sultan'a yazd~~~~ mektubundaki ~u ifadeleri hanedan meseleleriyle yak~ndan ilgilendi~inin aç~k bir göstergesidir: "E~er tarihimizi harita üzerinde takib ederek okusan~z, ecdad~n~z~n o yorulmak, y~lmak bilmeyen azimleriyle Viyana'ya nas~l gittiklerini görüp, o azim fütilhat~~ seyreder, sonra da hanedâmn zevk ve sefahâte meyli ve milletin fedakarl~kta kendilerine peyrev olacaklara uyarak ne kadar gerile-di~ini anlard~n~z. Bu gün hani o Kosova meydan muharebesinde ~ehid olan Murad Hüdavendigar, hani onu Macaristan dahilinde Viyana'ya kadar ilerledikten sonra, son seferinde art~k pek ihtiyar oldu~u halde Zigetvar kalesini muhasarada vefat eden Sultan Süleyman Kanuni. Fakat bunlar nas~l bizim için meclar-~~ fahr bundan sonra da hepimiz onlar~n ahfacl~na lay~k olacak surette çal~~mam~z için hep bunlar~~ bilmek laz~m de~il mi güzelim? ~~te biraderleriniz ~ehzadeler hazretleri için u~ra~-mam hep bu esasa mebnidir. Hele siz onlardan geri de~ilsiniz ve geri kalmayacaks~n~z ruhum!" Ar~~ ~nan (Yarma Haz~rlayan), Enver Pa~a'n~n Özel Mektuplar~, Ankara, 1997, s. 281-283. Aydemir, Enver Bey'in Naciye Sultana yazd~~~~ mektuptaki bu ifadeleri yorumlarken ~unlar~~ dile getirmektedir: "Gö-rünüyor ki Enver Bey, e~er saraya girer ve hele kabinede de tek söz sahibi olursa, önünde bir de hanedan meselesi olacakt~r. Hanedan~~ ~slah etmek, okutmak, onlara yeniden, Viyana'ya kadar yürü-mü~~ olan atalar~n~n azim ve karar gücünü vermek!" (Aydemir, Enver Pa~a, s.424-425). Enver Bey, Edirne'den 24 A~ustos I913'te Naciye Sultan'a yazd~~~~ bir ba~ka mektubunda da "Büyük Efendi hazretlerini (Abdülhalim Efendi C.K) Avrupa'ya göndertmek istiyorum. Kendilerinin iyili~inden ba~ka bir ~ey dü~ünmedi~imden sizin de bu hususta bendenize yazman~z~~ isterim ruhum." (~nan, Enver Pa~a'n~n Özel Mektuplar~, s. 332-333). Gerçekten de ~ehzadenin 1915 y~l~~ itibariyle tahsil için Almanya'da bulundu~u anla~~lmaktad~r (BOA, I.DÜ~T, Lef:12,27 Te~rin-i evvel 1331/9 Kas~m 1915).
veriyordu belki ama Nizamname'nin haz~rlanmas~~ ile parti, ülke yönetimin-den sonra hanedan i~lerinde de söz sahibi olmaktayd~.
Netice itibariyle hanedan üyelerinin e~itimlerindeki eksiklikler, sosyal hayata kat~l~mla birlikte ya~ad~klar~~ sorunlar, siyaset adamlar~yla ters dü~me-leri ve ekonomik durumlar~n~n yetersizli~i gibi nedenler Nizamname'nin haz~rlanmas~nda etkili olmu~tu. 16 Kas~m 1913'te yürürlü~e giren Nizam-name'de 1914 y~l~~ ba~lar~nda baz~~ küçük de~i~iklikler yap~ld~. Nizamname, Sultan Vahdeddin zaman~nda haz~rlanan Hanedân-~~ Al-i Osman Umüru Hakk~nda Kararnâme'nin 7 ~ubat 1922 tarihinde yürürlü~e girmesine ka-dar uygulamada kald~~ ve Kararname'ye de temel te~kil etti.
Nizamname 24 madde ve bir de "madde-i münferide"den olu~mak-tayd~. Bu çal~~mada konu bütünlü~ü içeren maddeler ve uygulamalar belirli ba~l~klar halinde incelenecektir.
Padi~ah
Nizamname'nin birinci maddesinde padi~ah~n hanedan nezdindeki yeri ~u ~ekilde belirtilmi~ti: "Zât-~~ hazret-i padi~âhi hanedân-~~ hümâyunlar~mn bil-cümle âzâs~~ üzerinde bir tefti~~ ve nezâret ve inzibat hak ve salâhiyetini hâiz olup bunun da ba~l~ca ahkâm~~ i~~ bu nizamnâme ile tayin olunmu~dur."
Veliahd-1 Saltanat
Nizamname'de padi~ahtan sonra veliahd~n statüsünün belirlenmesine dair de ba~~ms~z bir madde konulmu~tu. "Madde-i münferide" ad~yla konu-lan madde ~öyleydi: "Veliahd-~~ saltanat~n mevkii ve s~fat-~~ resmiyesi taayyün etmi~~ oldu~undan merâsim-i devlete i~tirak ve süferâ ve ricâl-i siyâsiyenin ziyarât-~~ resmiyelerini kabul hakk~n~~ hâizdir." Her ne kadar veliahtla ilgili bu ~ekilde do~rudan bir madde bulunsa da Nizamname'nin de~i~ik madde-lerinde veliahtla irtibatl~~ bir tak~m di~er hususlar da bulunmaktayd~. ~kinci maddenin son cümlesinde; "Usül ve teamül-ü mahsus-~~ kadlini vechile vâ-ris-i saltanat olacak olan ~ehzade "veliahd" unvan~n~~ ihraz eder." denilmek-teydi. Veliahd unvanl~~ ~ehzade Hanedân Umürunun Rü'yetine Mahsus Meclis'in do~al üyesi oldu~u gibi Meclis'e ba~kanl~kta yapabilmekte, Mec-lis'in toplanmas~~ hususunda padi~aha arz ve takrirde bulunabilmekteydi.
Veliahd~n statüsünün belirlenmesi önemliydi. Çünkü veliahtlar öteden beri padi~ahlar için s~k~nt~~ kayna~~~ olmu~tu. Bilhassa Kafes Sisteminin gev-~emesi, bir tak~m devlet adam~yla görü~meyi ve belki de etkilenmeyi müm-
HANEDAN-! SALTANAT NIZAMNAMESI VE UYGULAMASI 193 kün k~ld~~~ndan padi~ahlar~n tedirginlikleri artm~~t~. Bu nedenle Sultan Abdülmecid, sadrazam Mehmet Ali Pa~a'ya bir gün dönemin velihad~~ Abdü-laziz'i kast ederek "Pa~a, ben efendiden s~k~l~r oldum" deyince sadrazam, ‘`gece çiftlikten gelürken kur~un ile" vurdurmay~~ teklif etmi~, fakat padi~ah bu öneriyi kabul etmemi~ti. Cevdet Pa~a'ya göre Abdülaziz'in tahta geçme-sini engellemek için saltanat~n büyükten büyü~e geçmesi usulünün kald~-r~lmas~~ hususu ~ngiliz elçisi Canning'e sorulmu~~ fakat elçi buna kar~~~ ç~km~~-t~".
II. Abdülhamid de karde~i veliaht Mehmet Re~ad'~~ di~er ~ehzadelere göre daha s~k~~ bir ~ekilde kontrol etmi~", hatta 19 y~l boyunca yüzünü bile görmemi~ti». Dolay~s~yla II. Me~rutiyet öncesinde veliahd~n devlet mera-simlerine kat~lmas~, bir k~s~m devlet adamlar~na resmi ziyarette bulunmas~~ mümkün olmam~~t~.
II. Abdülhamid'in tahttan indirilmesinden sonra bu konuda köklü bir de~i~ime gidildi. Yeni dönemin veliahd~~ Yusuf ~zzeddin Efendi s~k s~k padi-~ahin yan~ nda görülmeye ba~lad~. Veliaht, Mehmet Re~ad'~n tahta ç~ k~~~n-dan k~sa bir süre sonra gerçekle~en törenlere kat~ld~, yurt gezilerinde padi-~ahin yan~nda yer ald~. Hatta padi~ah~~ temsilen Avrupa seyahatlerine ç~ kt~, bir k~s~m ülkelere resmi ziyaretlerde bulundu. Örne~in 1910 y~l~~ bahar~nda VII. Edward'in cenaze merasiminde bulunmak üzere Ingiltere'ye ve 1911 y~l~nda da yaz sonu askeri manevralar~n~~ izlemek üzere Alman imparatoru Wilhelm'in davetlisi olarak Almanya'ya gitti. Bu ülkeye giderken Roman-ya'ya da u~rayarak kralla görü~tü. Yusuf ~zzeddin Efendi'den sonraki veli-aht Vahdeddin ise 1916 y~l~n~n Ekim ay~nda Avusturya imparatoru ve Ma-caristan kral~~ François Joseph'in cenaze merasiminde bulunmak üzere bu ülkeye ve 1918 y~l~nda bu kez imparatorun daveti üzerine Almanya'ya git-ti'.
" Cevdet Pa~a, Maruzat, s.26-27.
29 Veliaht Mehmet Re~ad, Be~ikta~'taki saray~ndan ç~karak Zincirlikuyu'da kendisine tahsis edil-mi~~ olan kasr~na giderdi. ~ehzadenin gidi~i, geli~i ve kas~rdaki faaliyetleri memurlar taraf~ndan gözet-lenir ve padi~aha rapor edilirdi. Ali Said, Saray Hat~ralar~~ Sultan Abdülhamid'in Hayat~, Haz~rlayan: Ahmet Nezihi Galitekin, ~stanbul, 1994, s. 141-142. Veliahd~n günlük faaliyetlerine dair jurnaller için bkz. BOA, Y PRK. AZI(Y.PRK:Y~ld~z Perakende Evrak~, AZJ: Arzuhal ve Jurnaller), 2/87, 5.C.1296/26 May~s 1879; Y.PRK. AZ], 5/31, 10.C. 1299/28 Nisan 1882.
" Aydemir, Enver Pa~a, s. 205.
s' Yusuf ~zzeddin Efendi, 14 A~ustos'ta Harbiye Mektebi'ndeki mükâfat tevzii törenine, padi~a-h~n Bursa ve Izmit seyahatine ve Meclis-i Mebusan'~n aç~l~~~ törenine padi~ahla birlikte kat~lm~~t~. Veliaht daha sonraki yurt gezilerine de padi~ahla birlikte kat~ld~. Simavi, Son Osmanl~~ Saray~nda Gör-düklerim, s.52-53, 55-56, 69, 100, 158-159, 239-244, 247-254.
Sonuçta veliaht, Me~rutiyet döneminde ülke d~~~ndaki geli~meleri, memleketi, milleti, devleti, devlet yönetimini ve devlet erkan~n~~ daha yak~n-dan tan~maya ba~lad~. Nizamname ile veliahd~n yeri padi~ah~n ki~isel özel-likleri ve inisiyatifine b~rak~lmayarak hukuki bir zemine oturtulmu~~ olmas~~ son derece önemliydi. Hanedan-1 Saltanat Umûrunun Rü'yetine Mahsus Meclis'in do~al üyesi olmas~~ ve bazen Meclis'e ba~kanl~k etmesi, padi~ah oldu~unda devlet çark~n~n i~leyi~inden haberdar olmas~na vesile oldu.
Hanedan-~~ Saltanat ve Kullanacaklar~~ Unvanlar
Padi~ah ve veliahttan sonra hanedanla ilgili di~er kavramlara yer ve-rilmi~ti. ~kinci maddede hanedan-~~ saltanat kavram~~ ile hanedan azas~mn kullanacaklar~~ unvanlar zikredilmekteydi: "Hanedan-1 saltanat: Evvela hanedân-~~ 'Abi Osman'~n hükümdaran-~~ i'zam~~ sulbünden sûret-i me~ruada has~l olan ve evlad ve ahfâd; saniyen bu hanedan-1 z~-~an evlad-~~
zükûrundan me~ruada has~l olan nisvândan mürekkebtir. Her iki
cihete dahil olanlar~n "~ehzade", "sultan" unvamna ve "devletlü necabetlü", "devletlü ismetlü" lakab~na istihkaklar~~ vard~r."
Madde, unvan ve lakaplar~n kullan~lmas~~ bak~m~ndan bir yenilik ge-tirmiyor var olan~~ yaz~l~~ hale getirmi~~ bulunuyordu".
Hanedan Umûrunun Rü'yetine Mahsus Meclis ve ~craatlar~~ Kas~m 1913'e gelinceye kadar hanedan~~ ilgilendiren meselelere dair karar mercii ba~kalar~~ de~il padi~aht~. En az~ndan teorik olarak bu böyleydi. Fakat ~imdi yeni olu~turulan Nizamname'ye göre hanedana ait her tür me-sele Hanedân Umûrunun Rü'yetine Mahsus Meclis'in gündemine gelebile-cekti. Bu vesile ile o güne kadar Osmanl~~ ailesinin d~~~ndakilerce bilinmesi istenilmeyen mahrem konular da hanedan mensubu olmayan baz~~ meclis
32
Nizamnamenin haz~rlanmas~ndan önceki muhtelif vesikalarda ~ehzadeler için ~u ifadelerin kul-lan~ld~~~~ görülmektedir: "Devletlü nacâbetlü efendiler hazerât~..." BOA, ~.DH (Irade Dâhiliye), nr: 65638, Selh-i Ramazan 97/23 A~ustos 1296/ 2 Eylül 1880; Ayn~~ ifadeler için bkz. BOA, Y.PRK. MF(MF: Marif Nezareli Maruzah), 2/78, Lef:2, 11 Zilkade 1310/27 May~s 1893; BOA, Y. PRK. SGE(SGE: Mabeyn Erkönz ve Saray Görevlileri Evrakt), 5/25, Lef:1, 2, 3, 30 Receb 1310 / 17 ~ubat 1893. Yine nizamnamenin ç~kar~lmas~ndan k~sa bir süre önceki Meclis-i Mahsus kararmda "~ehzade devletlü nacâbetlü Selahaddin Efendi hazretleri..." ifadesi kullan~lm~~t~. BOA, ~.DU~T, 3/84, 2 Te~ri-nievvel 1329/ 15 Ekim 1913. "Devletlü ismetlü ~adiye Sultan hazretleri..." BOA, ~.TAL(~radeler Taltifat), 1322/Z.42, 7 ~ubat 1320/20 ~ubat 1905. Nizamnamenin kabulünden sonraki döneme ait kullan~mlara dair örnekler de ~öyledir: 21 May~s 1916 tarihli bir belgede; "devletlü ismetlü Emine Sultan hazretlerine..." denilmekteydi. BOA, LDU~T, 5/140, Lef:1, 8 May~s 1332/18 Receb 1334/ 21 May~s 1916. II. Abdülhamid'in o~lu için "~ehzade devletlü nacâbetlü Abdülkadir Efendi hazretleri" ifadesi kullan~lm~~t~. BOA, ~.DU~T, 4/44. 9 Haziran 1331/22 Haziran 1915.
HANEDAN-! SALTANAT NIZAMNAMESI VE UYGULAMASI 195 üyelerince ö~renilecekti. Hatta meclis üyeleri hanedan hakk~nda bir tak~m kararlara imza atacakt~. Neden böyle bir meclise ihtiyaç duyuldu? Meclis kimlerden meydana geliyordu? Yap~s~~ ve i~leyi~i nas~ld~? Görev ve yetkileri nelerdi? Hanedana ait hangi konular~~ ele alarak görü~tü ve çözümler üretti?
Kurulu~u
Meclis'in olu~turulmas~~ bir bak~ma Me~ruti idarenin saraya, hanedan üyelerinin yönetimine yans~mas~yd~. II. Abdülhamid'in tahttan indirilme-sinden sonra 1909'daki Anayasa de~i~ikli~i ile padi~ah~n yetkisi önemli öl-çüde k~s~tlanm~~~ durumdayd~. K~sa bir aradan sonra Bab-~~ Ali Bask~nlyla iktidar~~ ele geçiren ~ttihad ve Terakki F~rkas~~ bu kez yapt~~~~ düzenlemeyle ülke yönetimindeki varl~~~na ve a~~rl~~~na bir yenisini daha eklemi~ti. Ülke yönetiminden sonra ~imdi de kurulan Meclis vas~tas~yla padi~ah~n hanedan üzerindeki otoritesi de zay~flat~lm~~~ oluyordu. Meclis'e tan~nan yetkilerle hanedan üyelerinin i~lerine belirli bir düzenleme getiriliyor fakat padi~ah~n hanedan üyeleri üzerinde söz söyleme ve karar alma noktas~ndaki yetkileri-ne ciddi s~n~rlamalar getiriliyordu.
Nizamname ilk düzenlendi~inde ad~~ "Hanedân Meclisi" idi. Ancak da-ha sonra 25 Ocak 1914 tarihli irade ile "Hanedân Um~lrunun Rü'yetine Mahsus Meclis" olarak de~i~tirildi. De~i~tirilme nedeni ~radede; "Hanedân Meclisi unvan~n~n adem-i vuzuh ve kifâyeti anla~~lmas~na mebn~..." ~eklinde aç~klanm~~t~". Gerçekten de ilk haliyle sanki sadece hanedan üyelerinden te~ekkül eden bir meclismi~~ gibi alg~lanabilirdi. Oysa Meclisi olu~turan üye-ler aras~nda hanedan üyesi olmayan hükümet temsilciüye-leri ve ba~kalar~~ da bulunmaktayd~.
Ba~kan ve Üyeler
Nizamname'nin 21. maddesinde Hanedân Umilrunun Rü'yetine Mah-sus Meclis'in üyeleri ile kitabet konusu aç~kl~~a kavu~turulmaktayd~. Madde ~öyleydi: "Hanedân Umiirunun Rü'yetine Mahsus Meclis, veliahd-~~ saltanat, sadr-~~ a'zam, ~eyhülislam ve harbiye naz~rlyla cenab-~~ celil-i padi~ahiden müntehâb âzâdan mürekkebtir. Bu meclise zat-~~ hazret-i padi~ah! veyahud vekâleten veliahd-~~ saltanat riyaset eder. Mabeyn-i hümâyun ba~kitabeti de vezâif-i kitabeti ifa eyler." Meclis'in do~al üyelerinin kimler olaca~~~ aç~klan-d~ktan sonra padi~ah taraf~ndan atanacak azadan bahsedilmekte fakat bun-lar~n say~s~n~n ne kadar olaca~~~ ve di~er özelliklerine de~inilmemekteydi.
Toplant~~ Yeri ve Zaman~~
Meclis sarayda toplanacakt~. Meclis'in toplanmas~na padi~ah do~rudan do~ruya karar verdi~i gibi veliaht yahut sadrazam~n arz ve takriri de dikka-te almmaktayd~. Meclis ba~lang~çta belirli bir gün ve zamanda de~il, görü-~ülmeye de~er mevzu oldu~unda toplanmaktayd~. 25 Ocak 1914 tarihinde yay~nlanan bir irade ile yani Nizamname'nin yürürlü~e girmesinin üzerin-den yakla~~k iki buçuk ay geçtikten sonra "bidâyet-i muamele" olmas~~ sebe-biyle i~leri yoluna koymak ve düzenlemek için haftada iki gün yani Cumar-tesi ve Sal~~ günleri toplanmas~~ kararla~t~r~ld~". Söz konusu tarihten itibaren toplant~n~n düzenli yap~lmas~~ tesadüf de~ildi. 25 Ocak 1914 tarihli irade, 1 Ocak 1914'te Harbiye Naz~r~~ olan ve bu s~fatla Meclis'in do~al üyesi du-rumuna gelen Enver Pa~a'n~n Meclis'e i~lerlik kazand~rma giri~iminin bir neticesi olmal~yd~. Gerçekten de bu tarihten itibaren Meclis, hanedan mese-leleriyle ilgili birçok karara imza att~. Daha sonralar~~ ise Meclis, ayn~~ s~kl~kta toplanmamaktayd~. 1916 y~l~~ may~s ay~ndaki bir irade içeri~inden anla~~ld~-~~na göre Meclis, müzakere edilecek evrak~ n birikmesiyle padi~ah iradesi üzerine toplan~yordu".
Görev ve Yetkileri:
Hanedanla ilgili hemen her konuya bakma yetkisine sahip olan Meclis, faaliyette bulundu~u zaman dilimi içerisinde hanedan~~ ilgilendiren çe~itli ve çok önemli meseleleri gündemine alarak halletmi~ti". Me~rutiyet dönemin-de meclislerin ön plana ç~kar~lmas~, saraya da yans~m~~t~. Meclis-i Mebusan ve Meclis-i Ayan, ülke meselelerini çözmekle u~ra~~rken, Hanedân Um6runun Rü'yetine Mahsus Meclis de hanedan~~ ilgilendiren her tür ko-nuda karar al~p çözüm üretebiliyordu. Bununla birlikte hanedan aras~nda ç~kacak her tür anla~mazl~k ~ehzadelerin e~itim-ö~retimi, evlilik izinlerinin karara ba~lanmas~, vesayet, haciz kararlar~~ gibi konular do~rudan do~ruya " BOA, ~.DU~T, 2/52, Lef:1, 12 Kânunusani 1329/23 Ocak 1914; BOA, Haneddn Defteri, No:2, s.5, 12 Kânunusani 1329/23 Ocak 1914.
BOA, ~.DU~T, 5/140, Lef:1, 8 May~s 1332/21 May~s 1916.
'Örnegin hanedan üyelerinin yurt d~~~na ç~k~~lar~~ da Meclis'te karara baglanm~~u. BOA, ~.DU~T, 5/129, 28 Nisan 1334/28 Nisan 1918. Meclisin ilgilendi~i alanlar ve ald~~~~ kararlarla ilgili olarak çal~~man~n bundan sonraki k~sm~nda birçok örnege yer verilecektir. Ancak meclis toplant~s~~ münase-betiyle önemli ~ahsiyetlerin bir araya gelmesi nedeniyle gündem d~~~na ç~k~larak yine dikkate de~er mevzulara girildigi oluyordu. Toplant~lara kat~lan Türkgeldi, meclis üyeleri aras~nda tan~k oldu~u bir konu~may~~ ~u ~ekilde aktarmaktad~r: "(Veliaht Yusuf ~zzeddin Efendi) Bir gün hanedan meclisinde ~eyhülislam Esad Efendi'ye ~er'an veliahdin hukuku nedir diye sordu. Esad Efendi komisyonda hiçbir hususta a~z~n~~ açmaz iken o gün agz~ndan öyle bir söz kaç~rd~~ ki efendinin büsbütün vehmini art~rd~. ~er'an veliahdlik yoktur ki hukuku olsun demesi üzerine beti benzi sapsar~~ olarak b~y~klar~n~~ yeme~e ba~lad~." Türkgeldi, Görüp i~iuiklerim, s.119-120.
HANEDAN-I SALTANAT N~ZAMNÂMES~~ VE UYGULAMASI 197 meclisin görev sahas~~ içinde yer almaktayd~. Öte yandan Nizamname'de Meclis kararlar~n~n al~nmas~nda aranacak usulün ne oldu~u belli de~ildi. Yani kararlar oy çoklu~u ile mi yoksa oybirli~i ile mi al~n~yordu ve üyelerin oylar~n~n a~~rl~~~~ neydi? Bu hususlar Nizamname'de belirtilmemi~ti. Belge- lerde sadece "meclis-i mezkûr karar~yla" gibi ifadelere rastlanmakta- d~r". Meclis kararlar~n~n yürürlü~e girmesi ise padi~ah iradesiyle mümkün olabilmekteydi.
Mehmet Re~ad döneminde Ittihat ve Terakki'nin iki güçlü temsilcisi-nin yani Said Halim Pa~a ile Enver Pa~a'n~n bulundu~u bir Meclis'te onlar~n iradelerinin aksine bir karar~n ç~kmas~~ çok zordu. Padi~ah~n zapfli~~mn baz~~ sebepleri vard~. Öncelikle padi~ah bir anlamda ~ttihat Terakki'nin sayesinde tahta oturmu~tu. ~kinci olarak her iki tarafin ~ahsi özellikleri dikkate al~nd~-~~nda ve di~er uygulamalara bak~ld~al~nd~-~~nda padi~ah~n parti yöneticilerine ra~men karar almas~~ çok zordu. 1916'ya kadar veliaht olarak Meclis'e kat~-lan ve topkat~-lant~lara ba~kanl~k eden Yusuf ~zzeddin Efendi ise Mehmet Re~ad'~n ölümü halinde padi~ahl~~~n kendisine verilmeyece~i vehmiyle türlü s~k~nt~lar ya~ayan biriydi. Dolay~s~yla parti kar~~s~nda onun da dik durmas~~ söz konusu de~ildi.
Ittihat ve Terakki F~rkas~'mn mutlak iktidar~~ döneminde faaliyete ge-çen Meclis'in bir benzeri Mehmet Vahdeddin'in giri~imiyle 1922 y~l~nda haz~rlanan Hanedân-~~ Osman Umuru Hakk~nda Kararname'de" de yer ald~.
Kararname'nin 6. maddesinde Encümen-i Hanedan ad~yla bir Meclis te~ekkül etmi~ti. Bu Meclis'te Harbiye Naz~r~~ gkanlm~~, veliahd~n yan~nda padi~ah~n uygun gördü~ü ~ehzadelerin Meclis üyesi olaca~~~ belirtilmi~ti. "Vükelâ-y~~ devletten bir zat dâhi" padi~ah~n uygun görmesi halinde Meclis'e kat~labilecekti. Bu ki~inin kim olaca~~~ kesin de~ildi. Meclis'te dört y~la yak~n bir süre ile Enver Pa~a tarafindan temsil edilen Harbiye Nezareti'nin Meclis üyeli~inden ç~kar~lmas~~ manidard~. Yeni Meclis'e padi~ah kat~lmayacak ba~-kanl~~~~ vekâleten veliaht yürütecekti. Öte yandan sadrazam ile ~eyhülisla-m~n üyelikleri devam ediyordu.
5. Do~um Tutanaldan
Nizamname, hanedan üyelerinin hayatlanyla ilgili önemli hadiseleri düzenlemeyi hedefledi~inden do~umlar~n da kay~t alt~na al~nmas~~ kagn~l-
" BOA, ~.DU~T, 4/44. 9 Haziran 1331/22 Haziran 1915.
" BOA, Hanedan Defteri, No:2, s.60-67, 7 ~ubat 1338/1922; BOA, ~.DU~7', 2/67, Lef:4, 5 ~ubat 1338/5 ~ubat 1922.
mazd~. 9. maddeye göre do~umla ilgili tutanaklar sadrazam ile ~ahit maka-m~nda olmak üzere padi~ah tarafindan seçilecek iki Meclis-i ikyân üyesi tara-findan düzenlenecekti.
Do~um tutanaklar~n~n yap~lmas~nda birçok amaç vard~. Öncelikle Os-manl~~ veraset hukuku gere~ince en ya~l~~ üyenin tahta geçmesi söz konusu oldu~undan do~um tarihlerinin do~ru bir ~ekilde kaydedilmesi gerekiyor-du. ~kinci olarak do~an çocu~un 3. ve 4. maddeler gere~ince izne tabi bir evlilik neticesinde dünyaya gelmesi gerekiyordu. Raporla çocu~un böyle bir evlilik neticesi dünyaya gelip gelmedi~i kontrol edilmi~~ oluyordu. Nitekim izinsiz evlilik sonucunda do~an ~ehzade Abdülkadir Efendi'nin çocuklar~~ Ertu~rul Necib ve Alâeddin Kadir hanedan üyesi yani "~ehzade" olarak kaydedilmemi~ti". Üçüncü önemli sebep de maa~~ ödemeleriydi. Belirli bir ya~a ula~an üyelere maa~~ ba~land~~~ndan do~um tarihlerinin sa~l~kl~~ bir ~ekilde kaydedilmesi gerekmekteydi. Nitekim 1 A~ustos 1914 tarihli kanu-nun 2. maddesinde; "~ehzadegân ve selâtin hazerât~na maa~~ tahsisinde sinn esas ittihaz olunmu~dur." denilmekteydi'. Bu nedenle Maliye Nezareti, hanedan üyelerinin isim ve baba ismine ilave olarak do~um tarihlerini de mutlaka gerekli görmekteydi. Nitekim bazen Sadaret'e sunulan bilgilerle, Divan-~~ Hümayun evrak~nda kay~tl~~ bilgiler aras~nda tezat meydana geliyor, bu durumda Divan-~~ Hümayun evrak~ndaki kay~tlar esas al~n~yordu'''. Yine hanedan üyelerinin kökeni konusunda ~aibeye yer vermemek de böyle bir tutana~~n haz~rlanmas~n~n sebepleri aras~ndayd~.
Daha önce de do~umlar ve ölümlerden Bâb-~~ Ali, saray taraf~ndan ha-berdar edilirdi". Fakat bu formatta bir tutanak haz~rlanmas~~ yeni bir uygu-lamayd~. Sultan ve ~ehzadelerin do~umlar~nda haz~rlanan evrak belirli ifa-deleri içermekteydi. Vesikaya, do~an çocu~un baba ad~, anne ad~, do~um
BOA, ~.DU~T, 5/116, 6 A~ustos 1333/6 A~ustos 1917. 6 A~ustos 1917'de düzenlenen sultan ve ~ehzadeleri ihtiva eden listede söz konusu ~ehzadenin ismi yer almamaktayd~. Hatta listede baz~~ eksik ve yanl~~l~klar~n oldu~u yolundaki yaz~~malar neticesinde olu~turulan düzeltme evrak~nda da Ertu~-rul Necib'in ad~~ yer almamaktayd~. BOA, ~.DU~T, 5/115, 11 Zilkade 1335/ 30 A~ustos 1333/30 A~ustos 1917.
BOA, ~.DU~T, 3/19, Lef:1, 19 Temmuz 1330/1 A~ustos 1914.
41 BOA, ~.DU~T, 5/115, 11 zilkade 1335/ 30 A~ustos 1333.
42 Raporlar~n Meclis-i Ayan defterine kay~t yapur~lmas~~ mevzuu etraf~nda yap~lan tart~~malar es-nas~nda söz konusu mecliste yapt~~~~ konu~mada Abdurrahman ~eref Efendi: "Bizde ~imdiye kadar böyle bir usül yoktu, yaln~z eskiden tevellüdat ve vefiyât vukuunda bir Hatt-~~ Hümayun ile Bab-~~ Aliye bildirilir (di)..." demektedir. Meclis-i ~iydn Zab~t Cericlesi, cilt:1, ictima:12, 1 Kanunuevvel 1332 (1916), Ankara, 1990, s. 155-156; Örne~in 13 Safer 1279/ 9 A~ustos I862'de do~an k~z~~ Saliha Sul-tan'~n do~umu Abdülaziz Han taraf~ndan Bab-~~ Aliye bir Hatt-~~ Hümayun ile bildirilmi~ti. BOA, ~.DU~T, 5/115, 11 zilkade 1335/ 30 A~ustos 1333/30 A~ustos 1917.
HANEDAN-! SALTANAT NIZAMNAMESI VE UYGULAMASI 199 tarihi ve saati ile e~er konulmu~sa ad~~ yaz~lmaktayd~. Haz~rlanan tutanak padi~aha sunulmakta, buras~~ konuyla ilgili gerekli i~lemlerin yap~lmas~~ için Sadaret'e havale etmekteydi. Bazen de do~um haberi do~rudan padi~aha iletilmekte, bu durumda padi~ah çocu~un ad~n~~ da vermekte, tutanak daha sonra düzenlenmekteydi. Elimizde bulunan çok say~daki do~um kay~tlar~n-dan biri ~ehzade Cemaleddin Efendi"'nin yeni do~an o~luyla ilgili olup ~u ~ekilde düzenlenmi~ti:«
"~ehzade devletlü nacabetlü Cemaleddin Efendi hazretlerinin bin üç yüz otuz alt~~ sene-i hicrilyesi cemâziyelâhiresinin onuncu ve bin üç yüz otuz dört senesi martuun yirmi üçüncü gecesi ezâni saat dörtte zevceleri ismetli Cemile Destâviz Hammefendiden bir mahdumlan tevellüd eyledi~i hâk-i pay-1 muallâ-y~~ cenâb-~~ tâc-dârlye arz edilmesiyle nevzâd-~~ mü~ârünileyh taraf-~~ e~ref-i hazret-i padi~ahlden Süleyman Saadeddin Efendi tesmiye buyrulmu~~ oldu~undan Hanedan-~~ Saltanat Nizamnamesi'nin mevadd-~~ mahstisâs~~ ahkâm~na tevfikan muamele-i muktezlye Ifa olunmak üzere i~~ bu vesika tanzim ve tarafim~zdan imza olundu. 20 Cemaziyelâhire sene 1336/2 Nisan sene 1334.
kandan kandan Sadr-~~ a'azam
Mahmud Abdülhak Hamid Mahmed Talat"
Söz konusu tutanak mabeyne sunulmu~, buras~~ da gere~inin yap~lmas~~ için Sadaret'e havale etmi~ti'.
Çocuklar~n do~umu babalar~~ taraf~ndan haber verilmekte, böylece kayda geçmekteydi. Do~an çocuklar~n hepsine padi~ah isim vermiyor, isim-ler aile taraf~ndan da belirlenebiliyordu. Tutanaklarm tarihi, haber verilme zaman~na göre de~i~iyordu. Do~umun hemen arkas~ndan düzenlenen tu-tanaklar oldu~u gibi daha geç gerçekle~enlere de rastlamyordu. Örne~in
" Cemaleddin Efendi, merhum ~ehzade ~evket Efendi'nin o~lu olup 29 Ekim 1890 do~umlu idi. BOA, ~.DU~T, 5/116, 6 A~ustos 1333/6 A~ustos 1917.
BOA, ~.DU~T, 5/108 Lef:1, 2 Nisan 1334/15 Nisan 1918; BOA, Hanediki Defteri, No:2, s.43.
45 BOA, ~.DU~T, 5/108 Lef:2, 2 Nisan 1334/15 Nisan 1918. ~ehzadenin 1916 y~l~nda do~an bir
ba~ka o~lu için tanzim edilen tutanak da ~öyleydi: "~ehzade devledü necabetlü Cemaleddin Efendi Hazretlerinin 20 Zilkade 1334 ve 19 A~ustos 1332 tarihine müsadef Cuma gecesi ezant saat be~de zevceleri ismedü Cemile Destaviz Hammefendiden bir mahd~timu dünyaya geldi~i hâk-i p5y-1 mualiS- y~~ tâc-darlye arz edilmesiyle neviad-~~ mü~arünileyh taraf-~~ e~ref-i hazret-i padi~aMden Hüsameddin Efendi tesmiye buyrulmu~~ oldu~undan Hanedan-~~ Saltanat Nizamnâmesinin mevadd-~~ mahsasas~~ ahkamma tevfikan muamele-i muktedye ifa olunmak üzere i~~ bu vesika tanzim ve taraf~-m~zdan imza olundu. kandan Nuri, kandan Faik, Sadr-~~ a'azam Mehmed Said. 20 Zilhicce sene 1334/5 Te~rinievvel sene 1332." BOA, i.DU~7', 5/104, Lef:1, 5 Te~rinievvel 1332/18 Ekim 1916; BOA, Haneddn Defteri, No:2, s.36, 5 Te~rinievvel 1332/18 Ekim 1916.
~ehzade Cemaleddin Efendi'nin çocu~uyla ilgili tutanak do~umun üzerin-den 45 günüzerin-den fazla bir zaman geçtikten sonra haz~rlanm~~, padi~ah çocu~a Hüsameddin ismini vermi~ti". Ayn~~ ~ehzadenin 1918 y~l~~ 6 Nisan~nda dün-yaya gelen o~luna yine padi~ah taraf~ndan isim verilmi~, bu sefer tutanak dokuz gün sonra tanzim edilmi~ti'. ~ehzade ~brahim Tevfik Efendi'nin 2 ~ubat 1920 gecesi do~an o~luna Burhaneddin Cem ismi konulmu~, durum ~ehzade taraf~ ndan haber verilmi~, tutanak ise ayn~~ y~l~ n 1 Mart~nda haz~ r-lanm~~t~".
Bir ba~ka örnekte de son halife Abdülmecid'in o~lu Ömer Faruk Efen-di'yle son padi~ah Vahdeddin'in k~z~~ Rukiye Sabiha Sultan'~n k~zlar~~ Fatma Nesli~ah Sultan'~n do~umu, üzerinden iki aya yak~n bir zaman geçtikten sonra kaydedilmi~ti".
6. ~ehzadelerin E~itim-Ö~retimi
Do~um tutanaklar~mn tanziminden sonra bir di~er konu da ~ehzade-lerin e~itim-ö~retimine dair düzenlemeydi. Esas itibariyle bu konu Nizam-name'nin haz~rlanmas~n~n gerekçelerinden birini te~kil etmi~ti. Nizamna-me'nin 16. maddesiyle ~ehzadelerin tahsil ve talimleriyle ilgili bütün husus-lar~~ düzenleme yetkisi, Hanedân Umûrunun Rü'yetine Mahsus Meclis'e verilmekteydi. Maddenin ilk bölümünde; "~ehzadegân~n tahsil ve talimine aid kaffe-i hususât~~ tanzim ve emr-i tahsil ve tâ'lime memur olanlar~~ azl ve nasb Hanedân Umûrunun Rü'yetine Mahsus Meclis'e aitdir." denilmektey-di. Maddenin devam~nda "~ehzadegân Türkçe ile Arapçay~~ sûret-i mükemmelede tahsil etdikten mâ-adâ Hanedân Umûrunun Rü'yetine Mah-sus Meclis'in tensib edece~i ecneb1 lisandan birini okuyup yazma~~~ dahi ö~reneceklerdir." Yine ayn~~ maddeye göre ~ehzadelerin Türkçe ve Arap-ça'n~n d~~~nda ö~renecekleri dili tespit etmek de Meclis'in yetkileri aras~n-dayd~.
~ehzadelerin e~itimindeki yetersizliklerin giderilmesi dü~üncesi esas itibariyle Nizamname'nin haz~rlanma gerekçelerinden birini te~kil etmi~ti. Nizamname'nin haz~rlanmas~n~n üzerinden henüz bir y~l geçmeden I. Dün-
46 BOA, Hanedân Defteri,
No:2, s.36, 5 Te~rinievvel 1332/18 Ekim 1916; BOA, ~.DU~T, 5/104, Lef 1, 5 Te~rinievvel 1332/18 Ekim 1916.
BOA, ~.DU~T, 5/108 Lef:1, 2 Nisan 1334/15 Nisan 1918. BOA, ~.DU~T, 5/142 Lef:2, 1 Mart 1336/1 Mart 1920.
BOA, ~.DU~T, 5/13, Lef:2, 31 Mart 1337/31 Mart 1921; BOA, Hanedân Defteri, No:2, s.51, 31 Mart 1337/31 Mart 1921; Sultan, 4 ~ubat 1921'de do~mu~, kay~t 31 Martta tanzim edilmi~ti. Uluçay, sultan~n do~um gününü 2 ~ubat 1921 olarak vermektedir. M. Ça~atay Uluçay, Padi~ahlar~n Kad~nlar~~ ve K~zlar~, ~stanbul, 2001. s. 187.
HANEDAN-I SALTANAT NIZAMNAMESI VE UYGULAMASI 201 ya Sava~~'n~n ç~kmas~~ bu konuda ciddi ad~mlar~n at~lmas~n~~ engelledi. Buna ra~men gerek Meclis'in ve gerekse Meclis üyelerinden özellikle Enver Pa~a ve padi~ah~n bu konudaki giri~imleri dikkate de~erdir.
18 ~ubat 1914 tarihinde ~ehzadelerle ilgili ç~kar~lan irade içeri~i Mec-lisçe kararla~t~r~lm~~t~. Meclis karar~, ~ehzadelerden ya~lar~~ 8-20 aras~~ olan-lar ile 20 ya~~n üzerinde bulunup da askeri s~n~fa mensup olanolan-lar~~ ilgilendi-riyordu. Bu ~ehzadelerin terbiye ve tahsillerine "nezâret etmek için" "mütekâidin-i zâb~ta-y~~ askeriyeden" Refakat Zabiti görevlendirilecekti. Bu ba~lamda askeri s~n~fa mensup olan Cemaleddin (24), Abdürrahim (20), Abdülhalim (20), Fuad (19) Efendilere birer tane, ya~lar~~ 20'nin alt~nda bulunan Ali Vas~b (11), ~erefeddin (10), Abdülkerim (8) Efendilere yine birer tane ve Abdülaziz (13), Mahmud ~evket (11) ile Tevhid (10) Efendile-rin ise üçüne tek subay görevlendirilecekti. Söz konusu emekli askerler, Harbiye Nezareti taraf~ndan güzel ahlâkl~~ ve "vukuf-~~ muâmelât" sahibi ki~iler seçilecek, Meclis tasvip ederse padi~ah~n onay~na sunulacakt~".
1915 y~l~~ A~ustosunda e~itim amac~yla Almanya'da bulunan ~ehzade-ler, Abdülhalim, Abdürrahim ve Fuad Efendi'ye yap~lan ödemelerle ilgili bir mesele Meclis gündemine gelmi~ti. Maliye Nezareti, ~ehzadelere ödenen paran~n bir k~sm~n~n hanedan-~~ saltanat bütçesinden ödenmesine dair al~-nan karar~n uygulanmad~~~n~~ dile getirdi~inden konu usulüne uygun ola-rak Meclis gündemine geldi. Meclis, hakk~nda bir karar al~nmas~~ için mese-leyi Meclis-i Vükelâ'ya havale etti". Meclis-i Vükelâ da söz konusu ~ehzade-lere "geçen seneden beri Harbiye bütçesinden verilen mebâli~den münbais fazla-y~~ me'huzât~mn Harbiye Nezaret-i celfiesi tahsisât-~~ mestûresinden tesviyesi" yönünde karar ald~~ ve bu karar Maliye Nezareti'ne bildirildi".
7. Hanedan Üyelerinin Evlilikleri ve Bo~anmalar~~
Hanedan üyelerinin do~um ve e~itim-ö~retiminden sonra hayatlar~n-daki önemli dönüm noktalar~ndan di~eri de evlilik süreci ve bununla ilgili meselelerdi. Üçüncü madde hanedan üyelerinin evlenmelerini tamam~yla padi~ah~n iznine ba~lamaktayd~. Maddede; "Kaç ya~~na vâs~l olurlarsa ol-sunlar hanedân-~~ saltanat âzâs~~ zât-~~ hazret-i padi~âffinin muvâfakat-~~ hümâyunlar~~ inzimam etmedikçe akd-i izdivac edemez." denilmekteydi.
" BOA, ~.DU~T, 4/88, 5 ~ubat 1329/18 ~ubat 1914; ~ehzadelerin ya~lar~~ için bkz. BOA, ~.DU~T, 5/116, 6 A~ustos 1333/6 A~ustos 1917.
BOA, ~.DU~T, 3/20, Lef:12-13, 22 A~ustos 1331/4 Eylül 1915; 27 Te~rinievvel 1331/9 Kas~m 1915.
Asl~nda sultanlar~n evlili~i öteden beri padi~ah~n izniyle gerçekle~mek-teydi. Daha kurulu~~ döneminden itibaren padi~ahlar, k~zlar~n~~ ya da k~z karde~lerini kom~u devlet/beyliklerin yöneticileriyle ve daha çok da önde gelen devlet adamlar~yla evlendirmekteydiler". Padi~ahlar, yaln~z kendi k~zlar~n~~ de~il, di~er sultanlar~~ evlendirme sorumlulu~unu da üstlenirlerdi. Örne~in XVIII. yüzy~l~n ba~lar~ndan III. Ahmet, kendi k~z~~ Fatma Sultan'~~ görkemli bir dü~ünle evlendirirken karde~i II. Mustafa'n~n k~z~~ Safiye Sul-tan'~~ da ayn~~ ~ekilde evlendirmi~ti". Dü~ün törenlerini tertip etmenin öte-sinde padi~ahlar damad~n kim olaca~~n~~ da belirlerlerdi".
II. Abdülhamid devrine gelindi~inde de sultanlar yine padi~ah tara-findan evlendirilmeye ve dü~ün masraflar~~ da saray taratara-findan kar~~lanma-ya devam edilmi~ti". Bu dönemde damatlar~n tahsil görmü~, "asâlet ve nezâhat sahibi, hatta güzel gençlerden seçilmesine dikkat edilmi~~ idi." Yeni padi~ah Mehmet Re~ad da kendisinden evvelkiler gibi hanedan üyesi k~zlar~~ evlendirmeyi dü~ünüyor, ailenin reisi s~fat~yla onlara bir nevi "babal~k" yapmas~~ gerekiyordu'.
Sultanlar aç~s~ndan uygulaman~n uzun y~llar boyu padi~ah~n izniyle gerçekle~ti~i göz önüne al~nd~~~nda, maddenin Nizamname'de yer almas~, teamülün yaz~ya geçirilerek sa~lama al~nmas~ndan öte bir anlam ta~~m~yor-du. Ancak Nizamname'nin yürürlü~e girmesinin üzerinden yakla~~k iki ay kadar sonra evlilik müracaatlar~n~n de~erlendirilmesi konusunda bir de~i-~ikli~e gidildi. Izin için takip edilecek yol ve yöntemler be~inci maddeye 25 Ocak 1914 tarihinde eklendi". Be~inci maddeye ilave yap~lan k~s~m ~öyley- Sultanlar, XVI. asr~n ba~lar~ndan itibaren yaln~zca Osmanl~~ vezir ve beyleriyle evlenmeye ba~-lad~lar. Hatta baz~lar~~ örnegin III. Murad'~n kalar~ndan bir k~sm~~ divan çavu~lar~~ ve sipahilerle bile nikahlanm~~lard~. ~smail Hakk~~ Uzunçar~~h, Osmanl~~ Devleti'nin Saray Te~kilat~, Ankara, 1988, s.159. Ayr~ca sultanlar~n evlilikleri hk. bkz. Alderson, Osmanl~~ Hanedan:n~n Yap~s~, 5.154-159.
5' Ça~atay Uluçay, "Fatma ve Safiye Sultanlar~n Dü~ünlerine Ait Bir Ara~t~rma," ~stanbul Enstitüsü Mecmuast, IV, 1958, s.143-152.
Sultan~n kiminle evlenmesi uygun görülmü~~ ise ona tebligat yap~l~r, dü~ün için haz~rl~klara ba~lan~rd~. Padi~ah~n iradesiyle sultanla evlendirilen damat evliyse eski kar~s~n~~ terk etmeye mecbur-du. Uzunçar~~h, Saray Te~kilat:, s.159,163.
." Bu dönemde padi~ah~n karde~leri Behice, Seniha, Mediha, Naile; Sultan Abdülaziz'in k~zlar~~ Saliha, Nazime, Esma, Zekiye, Emine; kendi k~zlar~, Naime, Naile; Sultan Murad'~n k~zlar~~ Hatice, Fehime, Fatma ile ~ehzade Kemaleddin Efendi'nin k~z~~ Münire sultanlar evlendirildiler. Dönemde sultanlar~n ikametgâhlar~~ ile çeyizleri de padi~ah taraf~ndan haz~rlaul~rd~. Sultanlar evlendiklerinde onlar~n hazinedar ustalar~, ikinci hazinedarlar~, kahveci, kilerci, ibrikdâr, çe~niyâr, çama~~rc~~ ustalar~~ olurdu. Ay~e Osmano~lu, Babam Sultan Abdülhamid (Hat~ralanm), Ankara, 1986, s. 68-69,89.
Abdülhamid bu hususa pek ziyade dikkat etmekle birlikte istisnai evlilikler de olmu~tu. Sultan Murad'~n k~zlar~na birer koca bulmak gerekti~inde Darü~~afaka mezunlar~ndan iki genç bulunmu~tu. U~akl~gil, Saray ve Ötesi, s.201.
HANEDAN-I SALTANAT NIZAMNAMESI VE UYGULAMASI 203
di: "~ehzadegffil ve selâtin hazerâtm~n izdivaçlan için taleb-i müsaade-i seniyeyi mutazamm~n vuku' bulacak mürâcaât üzerine taraf~~ e~ref-i hazret-i padi~al~klen Hanedân Umürunun Rü'yetine Mahsus Meclis'in mütâlaat~~ ba'de-l-isfifsar izdivac-~~ mezkftrun icras~na müsaade-i cenab-~~ mülükâne ~âyan buyruldu~u hâlde mabeyn-i hümâyun ba~~ kitâbetinden tarafeyne tahriren tebli~-i keyfiyet olunur."'
Burada hanedan üyelerinin evlili~ini padi~ah iznine ba~layan 3. mad-de hükmü zarflat~lm~~~ oluyordu. Ba~ka bir ifamad-de ile izin konusunda padi~a-h~n yaln~z ba~~na karar vermesi engellenmi~, Meclis'e dan~~ma adeta zorun-lu hale getirilmi~ti. Halbuki 22. maddede bir meselenin Meclis gündemine gelmesi için; padi~ah~n kendi karar~~ ya da veliahd-~~ saltanatm veya sadra-zam~n arz ve tak~-iri gerekliydi. Fakat yap~lan ilave ile evlilik izni müracaat~-n~n de~erlendirilmesi bahsi istisna tutulmu~tu.
Maddeye böyle ilave bir hükmün konulmas~nda Nizamname'nin haz~r-lanmas~n~~ sa~layan Ittihat ve Terakki F~rkas~'n~n ve bu arada Enver Pa~a'n~n etkisi olmal~d~r. Çünkü o, be~inci maddeye yap~lan ilaveden bir süre önce 1 Ocak 1914'te Harbiye Naz~~-~~ atanmas~~ nedeniyle söz konusu Meclis'in üyesi durumuna gelmi~ti. Öte yandan pa~a, Naciye Sultanla nikahl~~ olmas~~ hase-biyle bir damatt~'. ~mparatorlukta söz sahibi olan Enver Pa~a'n~n Harbiye Naz~n olmas~ndan k~sa bir süre sonra Nizamname'de de~i~ikli~e gidilmesi tesadüf olmasa gerektir.
Bu de~i~iklikten bir süre sonra Hanedan Umürunun Rü'yetine Mah-sus Meclis'in gerek görmesiyle 28 Mart 1914 tarihinde nikâh k~y~lnr~a usu-lüyle ilgili bir de~i~ikli~e daha gidildi61. Nizamname ilk düzenlendi~inde 5. maddeye göre nikah k~y~laca~~~ zaman sultan ve damatlarm bir vesika imza-lamalara esasa ba~lanm~~t~. Vesikada; e~lerden biri aralar~nda meydana gelen herhangi bir kavga veya ihtilaf~n tetkiki için padi~aha ba~vurmalan halinde bo~ama yetkisini padi~aha verdiklerini belirteceklerdi. Daha sonra 28 Mart 1914 tarihinde madde tadil edildi. Maddenin yeni hâlinde; "Hanedan-~~ saltanata mensup her sultamn akdi icra edilece~i zaman zevceyne imza ettirilecek vesikaya sultan-~~ mü~ârünileyh tarafindan emr-i talâk yedinde olmak ~art~yla nefsini tezvic etti~ini ve beyn-ez-zevceyn hüsn-ü muâ~eretin devam~~ mhüsn-ümkhüsn-ün olmad~~~~ nezd-i hhüsn-ümâyunda tahakkuk eyle-di~i taktirde i~~ bu salâhiyeti isti'mâl etmek üzere zat-~~ hazret-i padi~âhiyi
" BOA, Hanedlin Defteri, No:2, s.5. Aydemir, Enver Pa~a, s.427-428.
tevkil eyledi~i derc olunacakt~r." denilmekteydi". Yani Nizamname'nin ilk halinde bo~anma için her iki taraf da padi~aha ba~vurabilirken yeni düzen-lemeyle evlili~in sona ermesi için padi~aha sadece sultanlar ba~vurabilmek-teydi. Vekil s~fat~yla padi~ah duruma bakarak bo~anmay~~ gerçekle~tirecekti. Bir ba~ka deyi~le damatlar~n bo~anma yetkisi ellerinden al~nm~~~ olup bu konuda sultanlar son derece güçlü hale getirilmi~lerdi.
Yap~lan son de~i~ikliklerle birlikte hanedan üyelerinin evlenme ve ni-kâh usulleri tamamen belirlenmi~~ oluyordu. Nini-kâh~n gerçekle~mesi için bir dizi i~lem yap~lmaktayd~~ ki bu husus 3., 4., 5. ve 10-14. maddelerde düzen-lenmi~~ olup nikâh i~lemlerinde ~u i~lem basamaklar~~ takip edilmekteydi. 1. izin ba~vurusunun yap~lmas~~ 2. Ba~vurunun Hanedân-~~ Umurunun Rü'yetine Mahsus Meclis'te de~erlendirilmesi 3. Nikâh günü ve yerinin belirlenmesi 4. Nikâh vesikas~n~n haz~rlanmas~~ ve nikâh~n k~y~lmas~~ 5. Ha-nedan üyelerinin nikâh kay~tlar~n~n, her bir yapra~~~ sadrazamca onayl~~ olan bir deftere kaydedilmesi, ard~ndan bir nüshas~n~n, Meclis'in kendi defterine kaydedilerek muhafazas~~ için Meclis-i Ayân'a gönderilmesi. Nizamname'de evlili~in yasal sürecinin tamamlanmas~~ konusundaki en son i~lem "Deftere kayd ve tescili ikmâl olunca kapad~l~p Divân-~~ Hümâyun evrak~~ meyan~nda h~fz olunur." ~eklinde yer almaktayd~.
Hanedân Defteri'nde yer alan nikâh ve bo~anma kay~tlar~~ incelendi-~inde Nizamname'de belirlenen usullere titizlikle uyuldu~u mü~ahede edilmektedir. Bir misal olmak üzere Behiye Sultan'~n evlenme ve bo~anma i~lemlerine göz atabiliriz. Dönemin padi~ah~~ Mehmet Re~ad'~n torunu ve ~ehzade Ziyaeddin Efendi'nin k~z~~ Behiye Sultanla, Sadrazam Said Halim Pa~a'n~n o~lu Ömer Bey evleneceklerdi. Süreç nikâh öncesinde izin i~lemiy-le ba~lad~63. 1 Nisan 1916 tarihli Mabeyn Ba~kitabeti'nden Sadaret'e yaz~lan yaz~da nikâh~n Per~embe günü sarayda k~y~laca~~~ ve izdivaç vesikas~n~n da burada düzenlenece~i belirtilerek, kararla~t~r~lan tarihte Nizamname ah-kâm~na göre i~lemlerin yap~lmas~~ için durumun ~eyhülislaml~~a yaz~lmas~~ istendi. Ard~ndan nikâhta haz~r bulunmas~~ için sadrazama yaz~~ yaz~ld~. Sad-razam~n nikâha davet edilmesi di~er nikâhlarla k~yasland~~~nda istisna te~kil eder. Ayn~~ gün Sadaret'ten ~eyhülislaml~k makam~na yaz~lan yaz~da nikâhla
BOA, ~.DU~T, 2/54, Lef:2. 15 Mart 1330/28 Mart 1914.
HANEDAN-I SALTANAT NIZAMNAMESI VE UYGULAMASI 205 ilgili bilgiler verildikten sonra Nizamname hükümlerine göre gere~inin yap~lmas~~ istendi".
6 Nisan 1916'da ise nikâh gerçekle~ti ve izdivaç vesikas~~ tanzim edildi. 5. madde icab~~ vesikada yer almas~~ istenen ibarelerin yaz~lmas~na özel bir önem verildi. Bu k~s~m ~öyle düzenlenmi~ti: "Z'irde vâz'ül imza sultan-~~ mü~arünileyhamn emr-i talâk yedinde olmak ~art~yla ve icab sultan-~~ mü~arünileyhan~n vekili cânibinden olarak zirde vâz'ül-imza mü~ârünilehy Ömer Bey'e bin bir kise mihr-i muaccel mukabilinde tezvic ve mü~arüniley-hin vekili dâhi bu ~artla kabul etmi~~ ve beynlerinde hüsn-ü mua~eretin de-vam~~ mümkün olmad~~~~ nezd-i hümâyun-~~ mülükânede tahakkuk eyledi~i takdire sultan-~~ mü~arünileyhaya vekâleten ika-y~~ talâk buyurmak üzere zât-~~ hazret-i padi~ahi sultan-zât-~~ mü~arünileyha cânibinden tevkil k~l~nmzât-~~~ oldu-~unu mübeyyin i~~ bu vesika/.../ Y~ld~z Saray-~~ Hümâyununda iki nüsha olarak bi-t-tanzim imza edildi." Belgenin alt~nda gelin ve damad~n yan~nda ~eyhülislam Hayri ile ~uhüdül-hal ba~l~~~~ alt~nda taraflar~n vekil ve ~ahitle-rinin isimleri yer almaktayd~.
Nikahla ilgili prosedürler yerine getirildikten sonra nihai olarak izdi-vaç vesikas~n~n muhafazas~na de~inilmi~ti. Buna dair kaleme al~nan yaz~da vesikan~n Nizamname hükümleri gere~i iki nüsha haz~rland~~~, bir nüshas~-n~n "defter-i mahsüsuna kayd ve tescil" edildi~i, di~er nüshanüshas~-n~n ise gere~i-nin ifas~~ için Sadaret'e gönderildi~i belirtilmi~ti'.
Dönemin Mâbeyn Ba~kâtibi olup Hanedân Defteri' ndeki nikâhlarla ilgili yaz~~malar~n alt~nda imzas~~ bulunan Türkgledi'nin nikâh kay~tlarlyla ilgili ~u ifadeleri uygulaman~n içeri~ini daha da belirgin hale getirmektedir: "Sul-tanlar~n akdinde ~er'an tefvfx-i talâk" usulü kabul olunarak damad emr-i talak~~ sultana tefviz eder, o da bu hakk~n isti'maline padi~ah~~ tevkil eylerdi. Tarafeynden vekalet al~n~rken bu ~art ile vekalet verdiklerine dair sicile imza ettirilir, ba'dehil zat-~~ ~ahaneye takdim edilirdi. Hünkâr da balas~na berveçh-i me~ruh vekaleti kabul ettim ibaresini ~eyhülislam~n muvacehesin-de olarak tahrir ve imza emuvacehesin-derdi." Türkgeldi, bir sultan~n nikâh kayd~~ için
BOA, Hanedân Defteri, No:2, s.30, 19 Mart 1332/1 Nisan 1916; 20 Mart 1332/2 Nisan 1916; 20 Mart 1332/2 Nisan 1916.
" BOA, Hanedân Defteri, No:2, s.30-31, 24 Mart 1332/4 Nisan 1916.
"Tefviz-i talâk: Zevcin talâk~~ zevcesine temlik ve havale etmesi veya talâk~~ vekiline veya resulü-ne veya zevcesinin velisiresulü-ne tevdr eylemesidir ..." Ömer Nasuhi Bilmen, Hukuk-~~ islâmiye ve Ist~halât-~~ F~khiyye Kam usu, II, ~stanbul, 1968, s. 177.