• Sonuç bulunamadı

7'den 70'e hizmet ediyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "7'den 70'e hizmet ediyor"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Müjdat Gezen'e tüm bu onur verici faaliyetlerinde eşi Leyla Gezen destek

oluyor...

7’den 70’e

met

KSE

Yoğun bir tempoda çalışan Gezen'i

günün belli saatlerinde Çocuk Merkezi'nde

görebilirsiniz.

Hayatını sanata adayan Müjdat

Gezen, gençlerden sonra şimdi de

çocuklar için bir merkez kurdu...

Ali EYÜBOĞLU

İ

stanbul'un Anadolu ya­ kasındaki Kayışdağı Caddesi’nde dolaşırken, Maslak’tan Belgrad ormanla­ rına giderken, büyük alışve­ riş merkezlerinin yenilerin­ den Capitol’ü gezerken, on- ca neon, tabelalar arasından tanıdık bir isim çarpar gözü­ nüze.. Tiyatrodan, TV’den, mizah köşelerinden ve ba­ sından tanıdığınız, aşina ol­ duğunuz biridir o tabelalar­ daki isim... Evet, Müjdat Ge- zen’dir o.

Milyonların tanıyıp, sevdiği Müjdat Gezen, birkaç yıldan beridir pekçok kimse tarafın­ dan bilinmeyen işlerle uğra­ şıyor. Kendini o işlere ada­ mış, o yola baş koymuş ade­ ta. Ünlü sanatçıyla, Capi- tol’deki Müjdat Gezen Çocuk Merkezi’nde bunları konuş­ tuk.

• Müjdat Bey, isterseniz sohbete, adınızı taşıyan ta­ belaların nerelerde asılı ol­ duğundan, oralarda neler yapıldığından başlayalım?

Şu anda içinde bulunduğu­ muz yer Müjdat Gezen Ço­ cuk M erkezi. Yan tara fta M üjdat Gezen Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu var. Onun yanında Müjdat Gezen Ki­ taplığı.. Müjdat Gezen Orma­ nı var. Müjdat Gezen Sanat Merkezi’miz var. Bir de Müj­ dat Gezen Huzurevi’nin te­ melini attık. Müteahhit arka­ daşım Hüseyin Ekşioğlu, yaptığı binanın altındaki 30 odayı benim yapacağım hu­ zurevine bağışladı. Böylece yapacaklarımı tamamladım.

SAYFA 16 FİESTA - 5 HAZİRAN 1994

Sadece, öğretmenlerime ve çalışanlarıma yapacağım bir yapı kooperatifi kaldı.

• M ü jd a t G e z e n S a n a t M erkezi’yle başladınız işe. Sonrası nasıl gelişti?

Müjdat Gezen Sanat Mer­ kezi’nde ücretsiz eğitim ver­ mekti amaç. 4. yılımıza giri­ yoruz. Bugüne kadar öğren­ cilerimizden bir kuruş alma­ dık. Hiç kimseden bağış al­ madık. Müjdat Gezen Sanat Merkezi, vakıf oldu. Bundan sonra yardım sevenlerden bağış kabul edebiliriz ama bugüne kadar bağış mağış da gelmedi. Sadece Japon Mitsubishi Prensliği her yıl bir

ülkeden bir eğitim kurumunu seçiyormuş. Bu yıl bizi seç­ miş. Bize piyano, org, gitar gibi hayli pahalı olan enstrü­ manlar bağışlayacak.

9 P a ra a lm a d a n n a s ıl

döndürüyorsunuz bu çar­ kı?

Müjdat çalıştı. Reklamlara çıktı. Oraya buraya film, tele­ vizyonlara dizi yaptı. Parası­ nın, yılda 1 milyar lirasını o- raya ayırdı. O parayla perso­ nel ve öğretmenlerinin mas­ rafını karşıladı. Öğretmenle­ rim çok büyük bir özveriyle çalışıyor. Her birinin maaşı 1 milyon lira. 56 öğretmenimiz var. Personelimizle birlikte yılda 1 milyar masrafımız var. Capitol’deki Çocuk Mer- kezi'ni de oraya bir ufak kat­ kı olsun diye kurduk. İşsizlik bizi de etkiledi. Buradan ora­ ya henüz para götüremedik.

• Yani burada çocuklar­ dan kazanıp, gençleri mi o- kutacaktınız?

Evet. Aynen öyle. Ama bu­ nu da sıfıra indirelim diye he­ men yanında ücretsiz bir ço­ cuk kitaplığı açtık. Sabahtan akşama kadar, her yaştan çocuğa ücretsiz kitap. He­ men onun yanında Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu var. Bura­ nın sahnesinden konservatu­ ar öğrencileri para vermeden yararlanacak. İki çocuk

(2)

tiyat-rosu var. Bir de belki kendim oynayacağım.

• M S M ’den bugüne ka­ dar kaç öğrenci yararlan­ dı?

Şu ana kadar 170 öğren­ ci... 400 civarında öğrenci geldi ama deneme sınıfında başarılı olamayanları diğer konservatuarlarda olduğu gi­ bi biz de çıkardık.

• S an at M e rk e zi’nin te ­ m e lin i a ta rk e n bu k ad a r geniş bir kitleye hizmeti a- maçlamış mıydınız?

7’den 70’e diye düşündük. İlk başlarken hedefimiz de­ ğildi bunlar. Ama kendi ken­ dini doğurdu. Gençlere bir- şey yapınca, 'Çocuklara yok mu?’ dediler. Çocuklara bu­ rayı yaptık. 'Arada kalan ya­ şa yok mu?’ dediler. Şimdi burası 2 yaşından alıyor, 7 yaşına kadar getiriyor. 8 ya­ şından 13 yaşındakilere ço­ cuk tiyatrosu var. 15’ten 18 yaşına gençlik tiyatrosu var. 17 yaşından itibaren Sanat Merkezi. Geriye kalıyor yaşlı­ lar.. 70 yaşına gelmiş sanat­ çılara eğer geliri yoksa, 15 kadın, 15 erkek seçip Huzu- revimde misafir edeceğim.

• 2 y a ş ın a ltın d a k ile r e birşey yok mu?

Düşünüyorum. Huni takıp delirmeyi!.. Çocuk dergimiz var. Milliyet Çocuk. Her yaş­ taki çocuğa hitap ediyor. O- rada yazı yazmak. Milliyet Çocuk’un her devrinde yazı yazdım. Yine M illiyet Ço- cuk’tayım. Çocuklara yararı olacak. Bir iyi tarafı da, be­ nim gibi parasız olması.

• M SM ile ilg ili b irş e y so rm ak istiyo ru m . Neden böyle bir okul açmayı iste­ diniz?

83’ten 91’e kadar hocalık yaptığım Konservatuarda bir olay yaşadım. Bir gün baktım bir öğrencim koridorda kıvra­ nıyor. 'Ne oldu Mustafa’ de­ dim. 'Harç paramı yatırama­ dığım için sınava giremiyo­ rum’ dedi. 'Kaç para’ dedim. 25 bin lira. Cebimde 40 bin li­ ra vardı. Verdim harç parası­ nı, girdi sınava. O anda be­ nim kafamda bir şimşek çak­ tı. Bir insan, cebinde 25 bin lirası olmadığı için üniversite hayatını terketmek zorunda kalabiliyordu. Ben böyle bir­ şey yaparsam bedava yapa­ cağım dedim. Allah verdi.

Kısmet etti bana. Evim vardı, arabam vardı. Yazlığım var­ dı. Dükkanım vardı. Bunların hepsini sattım. Mutlu aküleri­ nin reklamında oynadım. Ka­ bare yaptım. Elde ettiğim pa­ ralarla o binayı aldım. Öğret­ men arkadaşlarımla anlaş­ tım. MSM’yi açtım. Alternatif bir eğitim diye tanımlandı. Ki­ mini, oto galerisi sahibi ol­ mak tatmin eder, kimini, son model bir araba... Beni de bu iş mutlu ediyor. Zaten 51 ya­ şma gelmişim. Neden mutlu oluyorsam onu yapmak isti­ yorum. Huzurevinin temelini attığımda, iki gözüm iki çeş­ me ağladım. Huzurevimle mutlu oluyorum.

• S an at M e rk e zi’nin, ti­ y atro e ğ itim in e a lte rn a tif o lduğunu sö yled in iz. Hu- zureviniz de devletin sos­ yal g ü ven lik şem siyesine mi alternatif?

Ben hiçbir şeyi alternatif ol­ sun diye yapmıyorum. Ama yaratılışımda muhalefet var. Bu bir karşı çıkma değil, ya­ pım bu. Bir mizah sanatçısı- yım. Mizah sanatçısı, herke­ se, 'haklısınız paşam’ diyen tavırda olmamalı. Aksi halde

mizah çıkmaz. Mizah kon- trastan çıkar. Kontras da bu ülkede çok. Her şeyde var.

• Merkez, günde kaç ço­ cuğa hizmet veriyor?

Cumartesi, pazar günleri 800 çocuğa kadar çıktığı olu­ yor. Buradaki çocuk tiyatro­ su eğitici bir tiyatrodur. Her ne kadar içinde illüzyon o- yunları varsa da kitap arma­ ğan ederiz her birine. Ço­ cukları bir diyaloga hazırla­ rız. Boyama kitapları veririz onlara.

• Kaç kişinin işverenisi­ niz?

Vakıfta 20 personel var. Yazın 10’a iniyor. Capitol’de 24 kişi. Vakıfta yalnız gider var. Hiç gelir yok. Ben bura­ da ticari olarak istediğimi bu­ lamadım. Ben istedim ki bu­ radan gelen parayla vakıf dönsün. Zaman geldi buraya ben dışardan para getirdim. Vakıf böyle giderse geliri ol­ madığı için bu sene kapanır. Ama ben başka birşey yap­ tım. Satılık yerlerim var. Yaz­ lık gibi. Eğer onları satabilir­ sem o gelecek parayla bir küçük işhanı gibi sürekli gelir getirecek bir yer alacağım.

5 HAZİRAN 1994 - FİESTA SAYFA 17

(3)

Vakfa bağışlayacağım mül­ künü. Biz öldükten sonra devralanlar, oradan gelen parayla vakfı çevirebilirler.

• Sanat Merkezi’nde eği­ tim görenler parayla tiyat­ ro yapsalar, oradan bir ge­ lir gelse olmuyor mu?

İki kere yaptık onu. Parayla oyun oynadı çocuklar. Ama kazanılan parayı çocuklara bölüştürdük. Zengin aile ço­ cukları değil öğrencilerimiz.. Onlara bilet paralarını bölüş­ türdük. Vergisini de ben ver­ dim. Ama o çocuklar ileride bizde asistan olacaklar ve ücret almayacaklar.

Ben tiyatro yapmıyorum. Onlara tiyatro yapıyorum. Yandaki yer de Müjdan Ge­ zen Tiyatrosu değil, Müjdat Gezen Çocuk ve Gençlik ti­ yatrosu. Yaptım. Onlara ba­ ğışladım. Onlar kendileri geli­ riyle geçinecekler. Kirada mi­ rada mülküm de yok. TV’den iş çıkınca onla geçinebilirim. Şu anda belli bir paranın fai­ ziyle geçiniyorum. Büyük bir refah içinde olmayabilirim ama sıkıntı da çekmiyorum.

• Kendinizi biraz da olsa m o d ern D o n k iş o t o la ra k görüyor musunuz?

Hayır görmüyorum. Ben bununla mutlu oluyorum. Bir şövalye gibi ortaya çıkarsam bu beni mutlu değil, mutsuz yapar. Bir arkadaş da söyle­ di bana. 'Sende hazreti bil­ mem ne kompleksi var’ diye. Ben de dedim ki, ben böyle bir kompleks duymuyorum. Farkında da değilim. 1953 yı­ lında ilk defa sahneye çıkmı­ şım. Ben, bir anda ünlü ol­ madım. Çok tuğla koydum. Onun için kendi şöhretimin farkına varamadım.

• Sizin için, 'p arayı çok sever, yapacağı iş için bü­ yük paralar ister’ deniyor.

O imaj doğru. Ben bir iş yaparsam, en yüksek parayı almalıyım. Para, değer karşı­ lığı verilen birşeydir. Kimse­ den daha aşağı boyutta bir sanatçı olduğumu zannetmi­ yorum. Çok çalışıyorum çün­ kü. İşimi yaparken de, en yüksek para neyse onu al­ malıyım. Paraya sevgim yok­ tur benim. Ben parayı kulla­ nabilmeliyim. Para beni hiç­ bir zaman kullanmaz.

Gezen’le Capitol’deki Ço­ cuk Merkezi’nin daracık oda­ sında söyleşirken eşi yanın­ da küçük bir kız çocuğuyla i- çeri giriyor. Leyla Hanım eşi­ ne, “Seni öpmek, imzalı bir

51 yaşındaki Müjdat Gezen, bugünlere

herşeyi hazmede hazmede geldiğini

söylüyor...

fotoğrafını almak istiyor” di­ yor. Küçük Pelin, sanatçıyı ö- püyor. Ardından da Müjdat Gezen’den imzalı fotoğrafını alıyor ama gitmiyor. Arkadaşı Tuğçe için de bir fotoğraf isti­ yor. Sanatçı, bir fotoğraf da­ ha imzaladıktan sonra ko­ nuşmaya devam ediyor:

Çocuklar çok enteresan. O kadar ilginç yaratıklar ki!.. Ben belki de mutluluğu ço­ cuk yanımı yitirmemekte bu­ luyorum. Çocuk yanını yitirdi­ ğin zaman yaşlanmaya başlı­ yorsun. Benim ustam Sadık Ş endil’dir. Bana bir gün, 'Sen yaşlanıyorsun, artık ço­ cuğunla arkadaşlık edece­ ğim’ dedi. Elif o zamanlar 12- 13 yaşındaydı. Niye dedim. 'Fikirlerin, Elif kadar dinç ol­ mamaya başladı.’ Sadık ahi­ nin karısı kendisinden 33 yaş küçüktü. (Müjdat Gezen’in de 'ustam’ dediği Sadık Şen- dil gibi kendi­

sinden yaşça oldukça küçük bir eşi var. Leyla Hanım sanatçıdan 23 yaş küçük) Sa­ dık abi hep kendinden 25- 30 yaş küçük insanlarla ar­ kadaşlık eder­ di. i 12 Eylül’den sonra insanlar­ da çabuk kö­

şeyi dönme, çabuk biryerlere ulaşma ve menfaatçilik çok ağır basmaya başladı. Tabii şöyle birşey oldu. Bu çocuk­ lara da yansıdı. Birçok ço­ cuk, genç, hasletlerin, öz­ lemlerin, erdemin ne olduğu­ nu unuttu. Bu, bütün dünya­ da hızla böyle oldu. Ben ken­ di hayatım içinde, kendi ya­ şama biçimimi seviyorum. Kendime çok zarar veren yö­ nüm var. Bunu ilk defa bura­ da açıklıyorum. Ben bir per- feksiyonist oldum. Doğrucu Davut. Anlatabiliyor muyum? O zaman da vardı ama. O zaman gençtim. Dik başlı, sivri, anarşist diye gazetede haberler çıkardı. Halbuki ne dikbaşlılık, ne sivrilik, ne a- narşi. O değildi o. Kendine yetememe ve doğruları ara­ maydı o. Duvardaki tabloları düzeltirim. Birinin yakası ya­ muksa düzeltirim. Kravatını düzeltirim. O- muzunda ke­ pek varsa sil­ kelerim. Evde evvela perde­ ler düzgün mü diye bakarım. © T ü rk iy e ’­ n in k o ş u lla ­ rında bu has­ talığın tedavi­ si m ü m k ü n mü?

Hah hah ha.. Sence m üm­ kün mü? Ya i­

nanılır şey değil. Bütün kri­ terler değişmiş. İnsanlara, neyin doğru, neyin yanlış ol­ duğu, şaşırtıcı bilgilerle verili­ yor. O kadar ayıp şeyler ya­ pılıyor ki. İnsan olduğumdan utandığım zaman oluyor. Bu benimle bu konuda yapılan ilk röportaj. Benim orada 4 yılına giren bir okulum var. Burada 6 ayını bitirmiş bir o- layım var. Herkes bana, 'H angi yemeği se versin’ , 'Şunun hakkında ne düşünü­ yorsun’, onu bilmem ne?.. Dikkat edin bakın benim pek röportajım çıkmaz. Artık o kadar ekonomik hale getir­ mişler ki telefonla röportaj yapıyorlar. Yahu telefonla rö­ portaj olur mu? Ben spor muhabiriyim Milliyet’te. Didi ile röportaj yapabilmek için uçağa bindim, taa Nice’e, Cannes’a gittim. Sonra bana sormuyorlar. Bu Sanat Mer­ kezi ne? Nasıl vakıf oldu?. Ne yaptın? Bu konuda ya ilk, ya İkincidir benimle röportaj yapılıyor. Ama ben isterdim ki, daha çok bu konuya yer verilsin. Giydiğim bluejean, reklamlardan kaç para aldı­ ğım çok mu önemli yaptıkla­ rımın yanında!.. Sitem de et­ miyorum. Yanlış anlaşılma­ sın. Bizde toplum olarak var yüzeysellik.

© İlerde başka neler yap­ mayı planlıyorsunuz?

21 tane yazılı kitabım var. Daha yazacağım. Sonuncu­ su 'Komikler Ağlamaz’ altı baskı yaptı. Benim yaşam öykümü anlatıyordu. Onun bir yere kadar gelmişliği var­ dı. Nereye kadar? 1991 yılı­ na kadar. Sonra yine komik olaylar geldi başıma. Okul açmaktan dolayı 2 yıl hapis cezasıyla yargılandım. Onları yazacağım. Okulun kapan­ ma durumunu yazacağım. Onları mizahi bir dille anlata­ cağım. Kabare hayatımı ka­ padım. Artık kabarede sah­ neye çıkmayacağım. İyi TV dizisi projelerinde oynamayı düşünüyorum. İyi sinema fil­ mi projesi olursa oynayaca­ ğım. Bunun dışında yine 'Ko­ mikler Ağlamaz’ı Savaş Din- çel oyunlaştırıyor. Gelecek yıl benim sahneye çıkış ha­ yatımın 35. yılı olacak. Yan­ daki tiyatroyu açıp onu oyna­ mayı düşünüyorum. En has­ talık halim olan öğretmenli­ ğim. Okulda o devam ede­ cek. Bizden sonra yetişecek olanları yetiştirmeye devam edeceğim.

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Şimdilik görebildiklerimizin yalnızca yıl- dızına yakın olanlar olduğunu düşününce, yıldız başına belki de bizim sistemimizdeki gibi çok sayıda gezegen düştüğü

cha et.de Soliman-Pacha. Dernière Sccne des Petites Danaïdes, VEnJer; le père Sournois et Pincé. Vues extérieure et intérieure. du

F i g .3 Late postoperative angiography showing the patent saphenous graft and improved distal flow due to resolution of edema.. th ickn e ss skin g ra fts from the

Di¤er taraftan, klasik bir oyuncak konseptinin yeni bir yo- rumunun ya da çok bilinen yayg›n bir türün yenilik içeren “yeni” bir ürün grubu olarak ortaya

gibi "elyak” (layık, liyakatli) sahaftı onlar. Kitabı satmak için hele eski harflerle yazılmışsa, içeriğini de bilmek lazım. Müzayedelerde 2-3 kişinin

Kendisi iyi ta hsli etmiş, güzel söyliyen ve yazan b ir insandı.. Bu son vasfı hiç hoşa

Endülüs hadis şerh geleneğinin önemli temsilcilerinden biri olan Kurtubî, Müslim’in Sahih’i üzerine erken dönemde şerh yazmış âlimlerden biridir. İlk eğitimini

Belirlenen muşmula ağaçlarından 30’ar adet meyve ve yaprak örneği alınarak laboratuarda fiziksel ve kimyasal (meyve ağırlığı, meyve eni, meyve boyu, meyve hacmi, meyve