• Sonuç bulunamadı

Bolu ili Seben ilçesi geleneksel el dokumaları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bolu ili Seben ilçesi geleneksel el dokumaları"

Copied!
242
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

BOLU İLİ SEBEN İLÇESİ GELENEKSEL EL DOKUMALARI

ZEYNEP KORKUTATA

YÜKSEK LİSANS TEZİ

GELENEKSEL TÜRK EL SANATLARI BİLİM DALI

GAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

(2)

i

TELİF HAKKI ve TEZ FOTOKOPİ İZİN HAKKI

Bu tezin tüm hakları saklıdır. Kaynak göstermek koşuluyla tezin teslim tarihinden itibaren 12 (on iki) ay sonra tezden fotokopi çekilebilir.

YAZARIN

Adı : Zeynep

Soyadı : KORKUTATA

Bölümü : Geleneksel Türk El Sanatları Bilim Dalı İmza :

Teslim tarihi :

TEZİN

Türkçe Adı : Bolu İli Seben İlçesi Geleneksel El Dokumaları

(3)

ii

ETİK İLKELERE UYGUNLUK BEYANI

Tez yazma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyduğumu, yararlandığım tüm kaynakları kaynak gösterme ilkelerine uygun olarak kaynakçada belirttiğimi ve bu bölümler dışındaki tüm ifadelerin şahsıma ait olduğunu beyan ederim.

Yazar Adı Soyadı : Zeynep KORKUTATA İmza : ………..

(4)

iii Jüri onay sayfası

Zeynep KORKUTATA tarafından hazırlanan “Bolu İli Seben İlçesi Geleneksel El Dokumaları” adlı tez çalışması aşağıdaki jüri tarafından oy birliği ile Gazi Üniversitesi Geleneksel Türk El Sanatları Bilim Dalı, El Sanatları Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans olarak kabul edilmiştir.

Danışman: (Unvanı Adı Soyadı)

Başkan: (Unvanı Adı Soyadı)

Üye: (Unvanı Adı Soyadı)

Tez Savunma Tarihi: …../…../……….

Bu tezin ………Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans tezi olması için şartları yerine getirdiğini onaylıyorum.

Unvan Ad Soyad

(5)

iv

BOLU İLİ SEBEN İLÇESİ GELENEKSEL EL DOKUMALARI

(Yüksek Lisans Tezi)

Zeynep Korkutata

GAZİ ÜNİVERSİTESİ

EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

Temmuz, 2014

ÖZ

Araştırma konusu olarak; Bolu İli Seben İlçesi Geleneksel El Dokumaları alınmıştır. Bu yerlerde el dokumacılığı ile uğraşan bireylerden tesadüfî örneklem yöntemiyle 40 birey seçilmiş ve karşılıklı görüşme tekniği uygulanmıştır. Ayrıca yörede yapılmış el dokuma örneklerinden, kirkitli düz dokumalar ve mekikli dokumalardan toplamda 70 tanesinin fotoğrafı çekilmiş ve bu dokumaların boyut, araç - gereç, kompozisyon, motif, teknik özellikleri incelenmiş ve her bir ürün için hazırlanan bilgi formlarında bu özellikler belirtilmiştir.

Geleneksel kültürümüzü en güzel şekilde temsil eden el dokuma sanatları günümüz şartlarına yenik düşmeye başlamıştır. Bu araştırma ile Bolu İli Seben İlçesinde bulunan el dokuma örnekleri belgelenmiş ve bu alanda eksikliği hissedilen bilimsel bir doküman hazırlanmıştır.

Yörede el dokumacığı ile uğraşan bireylerin çoğunluğu orta yaş ve üstü olduğu görülmektedir. Bunun sebebi ise genç nesil bireyler tarafından bu el sanatı fazla önemsenmemekte ve gittikçe önemini kaybetmektedir. Eğitim durumları incelendiğinde, bireylerin çoğunluğunun, okuma yazma bildikleri ve ev hanımı oldukları tespit edilmiştir. Bireylerin çoğunluğu dokumayı ailesinden öğrenmiş ve bu bir gelenek olarak devam ettirilmiştir.

Yörede çoğunlukla ana renklerin, canlı ve koyu tonlarının kullanıldığı; ara renklere ve tonlamalara birkaç renk dışında, az yer verildiği görülmektedir. Çözgü renkleri ise genellikle beyaz olmakla birlikte gri, kahverengi ve siyah nadiren kullanılmıştır. Yörede geometrik, sembolik motifler ağırlıkta olup, figürlü motifler az kullanılmıştır. Tespit edilen dokuma örneklerinde en çok; kırmızı, yeşil, lacivert, pembe, mavi, sarı, beyaz, siyah, bordo, gri, açık mavi, açık yeşil, mor, renklerinin kullanıldığı tespit edilmiştir.

Bölgede, düz dokumalar yöre halkı tarafından “ıstar” adı verilen dikey tezgâhlarda, mekikli dokumalar ise “çulfalık” adı verilen tezgâhlarda dokunmaktadır. Yörede düz

(6)

v

dokumalarda çok büyük ebatlı dokumalara rastlanmamıştır. Yörede yapılan Mekikli dokumalara ise “alaca” adı verilmektedir. Bu dokumalar “iç donluk”, “dış donluk” adı altında iki şekilde üretilmektedir.

Bilim Kodu :

Anahtar Kelimeler : Dokuma, mekikli dokuma, kirkitli dokuma

Sayfa Adedi : 229 sayfa

(7)

vi

TRADITIONAL HAND-WOVEN FABRICS OF BOLU PROVINVE

SEBEN DISTRICT

(Master Thesis)

Zeynep Korkutata

GAZI UNIVERSITY

GRADUATE SCHOOL OF EDUCATIONAL SCIENCES

July, 2014

ABSTRACT

The Traditional Hand-woven Fabrics of Bolu Province, Seben District were chosen as the subject matter of this study. Forty individuals involved in hand weaving in these areas were selected with random sampling method and face-to-face interviewing technique was applied. Furthermore, seventy combed plain fabrics and shuttle fabrics were chosen from the hand woven fabric samples produced in the area were photographed, characteristics of these fabrics including size, tools and kits used, motifs, and technical characteristics were analyzed and all these characteristics are indicated in the information forms separately prepared for each product.

The hand woven fabric handicraft that represent our traditional culture in the best was possible have started to be defeated by the contemporary conditions. With this study, the hand woven fabrics of the Bolu Province, Seben Dsitrct have been documented and a scientific document lacking in the area has been prepared.

It is seen that most of the individuals involved in hand weaving in the area are middle-aged or older. The reason for this is that this handicraft is not weighted much by the members of the younger generations and this handicraft is losing its importance gradually. When educational statuses are considered, it is seen that most of the individuals are literate and housewives. Most these individuals have learned weaving from their parents continued as a kind of tradition.

It is seen that mostly main colors, vivid or darker colors are used; and intermediary colors and shades are included less except for a few colors. While the warp colors are mostly white; other colors including gray, brown or rarely, black have also been used. Geometric and symbolic motifs are common in the area, and motifs with figures are used rarely. It was found that the most common colors detected in the selected fabrics include red, green, navy blue, pink, blue, yellow, white, black, maroon, gray, light blue, light green and purple.

(8)

vii

In the area, the plain fabrics are woven in vertical looms called “ıstar” by the local people, while shuttle loom fabrics are woven in looms called “çulfalık”. Fabrics of very large size have not been encountered in the area. The fabrics produced in the area with shuttle looms are called “alaca” (multicolored). These fabrics are produced under two names, as “inner underwear” and “outer underwear”.

Science Code :

Key Words : weaving, shuttle weaving, weaving kirkitli

Page Number : 229 pages

(9)

viii

İÇİNDEKİLER

ÖZ ... iv

ABSTRACT ... vi

TABLOLAR LİSTESİ ... xii

ŞEKİLLER LİSTESİ ... xiii

BÖLÜM I ... 1 1.GİRİŞ ... 1 1.1. Problem ... 1 1.2. Araştırmanın Amacı ... 3 1.3. Araştırmanın Önemi ... 4 1.4.Varsayımlar ... 4 1.5. Sınırlılıklar ... 4 BÖLÜM II ... 5 2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE ... 5

2.1. Bolu İli Hakkında Genel Bilgi ... 5

2.2. Seben İlçesi Hakkında Genel Bilgi ... 7

2.2.1. Seben İlçesinin Tarihçesi ... 7

2.3. El Sanatları ... 8

2.4. Dokumanın Tanımı ve Tarihçesi ... 9

2.5. Dokumanın Çeşitleri ... 11

2.5.1. Kirkitli Dokumalar ... 12

2.5.1.1. Kirkitli Düz Dokumalar ... 12

2.5.1.1.1. Kilim ... 12

2.5.1.1.1.1. İlikli Kilim ... 13

2.5.1.1.1.2. Desen Sınırları Eğik Olan Kilimler ... 13

2.5.1.1.1.3. Eğri Atkılı Kilim Dokuma ... 14

2.5.1.1.1.4. Normal Atkı İpliklerinin Arasına Ek Atkı İplikleri Sıkıştırılan Kilimler ... 15

(10)

ix

2.5.1.1.1.6. Atkı İpliklerinin Aynı Çözgü İpliği Üzerinden

Geri Dönmesi ile Yapılan Kilimler ... 16

2.5.1.1.1.7. Sarma Konturlu Kilimler ... 17

2.5.1.1.1.8. Eğri Atkılı Kontur Kilimler ... 17

2.5.1.1.2. Cicim ... 18

2.5.1.1.3. Zili ... 19

2.5.1.1.4. Sumak ( Kayma ) ... 20

2.5.1.2. Havlı Kirkitli Dokumalar ... 21

2.5.1.2.1. Halı ... 21

2.5.1.2.2. Tülü ... 21

2.6. Düz Dokumalarda Kullanılan Araç ve Gereçler ... 21

2.6.1. Düz Dokumalarda Kullanılan Araçlar ... 21

2.6.1.1. Temizleme ve Kabartma Araçları ... 21

2.6.1.2. Eğirme, Bükme ve Sarma Araçları ... 22

2.6.1.3. Çözgü ve Hazırlık Araçları. ... 24

2.6.1.4. Dokuma Araçları ... 26

2.6.2. Düz Dokumalarda Kullanılan Gereçler ... 28

2.6.2.1. Yün İpliklerin Özellikleri ... 28

2.6.2.2. Pamuk İpliklerin Özellikleri ... 28

2.6.2.3. Sentetik İpliklerin Özellikleri. ... 28

2.7. Düz Dokumalarda Kullanılan İplerin Boyanması ... 29

2.8. Çözgünün Hazırlanıp Istara Gerilmesi ... 29

2.9. Dokumanın Yapılması ... 29

2.5.2. Mekikli Dokumalar ... 30

2.5.2.1. Mekikli El Dokumacılığında Kullanılan Araçlar ... 30

2.5.2.1.1. Dokuma Tezgahları ... 30 2.5.2.1.1.1. Dokuma Tezgahı ... 30 2.5.2.1.1.1.1. Çözgü Levendi ... 31 2.5.2.1.1.1.2. Yan Tahtalar ... 31 2.5.2.1.1.1.3. Dokuma Tarağı ... 32 2.5.2.1.1.1.4. Gücü Çerçeveleri ... 32 2.5.2.1.1.2. Armürlü Tezgahlar ... 32 2.5.2.1.2. Çözgü Tezgahı ve Dolabı ... 32

(11)

x

2.5.2.1.3. Mekik ... 33

2.5.2.1.4. Gücü Tığı ... 33

2.5.2.1.5. Tarak Tığı ... 33

2.5.2.2. Mekikli Dokumalarda Kullanılan Atkı İplik Çeşitleri ve Özellikleri ... 33

2.5.2.2.1. Mekikli Dokumada Atkı İplikleri ... 33

2.5.2.2.2. Atkı İplikleri Çeşitleri ve Özellikleri ... 33

2.5.2.3. Dokuma Örgü Çeşitleri ... 34

2.5.2.3.1. Bezayağı Örgüsü ... 35

2.5.2.3.2. Dimi Örgüler ... 36

2.5.2.3.3. Saten (Atlas) Örgüler ... 36

2.5.3. Çarpana Dokumalar ... 37

BÖLÜM III ... 38

3.YÖNTEM ... 38

3.1.Araştırmanın Modeli ... 38

3.2.Evren ve Örneklem ... 38

3.3.Veri Toplama Teknikleri ... 38

3.4.Verilerin Analizi ... 39

BÖLÜM IV ... 40

4. BULGULAR VE YORUM ... 40

4.1. Görüşme Formundan Elde Edilen Sonuçlar ... 40

4.1.1. Dokuma Yapan Bireylerin Genel Özellikleri ... 40

4.1.2. Dokumalarda Kullanılan Renk, Ebat, Kompozisyon ve Motif Özellikleri .... 44

4.2.Yöre Dokumaları ve Genel Özellikleri ... 52

BÖLÜM V... 218 5.SONUÇ VE ÖNERİLER ... 218 5.1.Sonuç ... 218 5.2.Öneriler ... 220 KAYNAKÇA ... 221 EKLER ... 224

Ek 1. Kirkitli Dokuma Bilgi Formu ... 225

Ek 2. Mekikli Dokuma Bilgi Formu ... 227

(12)

xi

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1. Bireylerin Yaş Dağılımı ... 40

Tablo 2. Desen Sınırları Eğik Olan Kilim ... 41

Tablo 3. Dokuma Yapan Bireylerin Meslekleri ile İlgili Dağılımı ... 42

Tablo 4. Bireylerin Dokumaya Başlama Yaşı ile İlgili Dağılımı ... 43

Tablo 5. Bireylerin Dokumayı Kimden Öğrendikleri ile İlgili Dağılım ... 44

Tablo 6. Yörede Yapılan Dokumaların Ebat Özellikleri ile İlgili Dağılım ... 45

Tablo 7. Yörede Yapılan Kirkitli Dokumaların Renk Özellikleri ile İlgili Dağılım ... 46

Tablo 8. Yörede Yapılan Mekikli Dokumaların Renk Özellikleri ile İlgili Dağılım ... 47

Tablo 9. Yöredeki Dokumalarda Kullanılan Geometrik Bezemeler ile İlgili Dağılım ... 48

(13)

xii

ŞEKİLLER LİSTESİ

Şekil 1. İlikli Kilim ... 13

Şekil 2. Desen Sınırları Eğik Olan Kilim ... 14

Şekil 3. Eğri Atkılı Kilim... 14

Şekil 4. Normal Atkı Arasına Ek Atkı Sıkıştırılması ... 15

Şekil 5. Çift Kenetleme ile İliklerin Yok Edilmesi... 16

Şekil 6. İliksiz Kilim ... 16

Şekil 7. Sarma Kontur ... 17

Şekil 8. Eğri Atkılı Kontur ... 18

Şekil 9. Cicim Tekniği ... 19

Şekil 10. Zili Tekniği ... 20

Şekil 11. Düz Sumak ... 20

Şekil 12. Bez ayağı Örgüsü ... 36

Şekil 13. Atkı Dimisi ... 36

Şekil 14. Çözgü Dimisi ... 36

Şekil 15. İki Taraflı Dimi ... 36

Şekil 16. Atkı Atlası ... 37

(14)

1

BÖLÜM 1

1.GİRİŞ

1.1. Problem

İnsanlar var oluştan günümüze kadar yaşadıkları coğrafyada birçok izler bırakarak doğar, yaşar ve ölürler. Her insan veya toplumu meydana getiren unsurların, farklı farklı kaynaklardan beslenmesi sonucunda ise bırakılan bu izler çeşitli değişimlere uğrayarak şekillenir. Öyle ki aynı topluma ait izler, zaman, mekân ve etki kaynaklarına bağlı olarak da farklı biçimlere dönüşebilir. Geçmişte bırakılan bu ürünler yapıldığı dönemin belgeleri ve kültür öğesi olarak günümüze ulaşır (Sözen, 1998). Bu ürünlerden veya kültür varlıklarından birisi de kuşkusuz toplumların yaşamlarının sonucunda var olan el sanatlarıdır.

El sanatları bir milletin; milli kültürünü simgeleyen, tanıtan en önemli unsur ve kültürel birliğinin en canlı belgeleridir. İnsanların çeşitli ihtiyaçlarını karşılamak amacı ile ortaya çıkan el sanatları, toplumların yaşayış biçimleri ve doğal çevre koşullarına göre değişimler göstermiş ve o toplumun kültürel özelliklerini yansıtır hale gelmiştir (Yağan, 1998). Bu el sanatları ürünlerinin yerel özelliklere sahip olmasından da kaynaklanmaktadır. Doğal hammaddeler, basit aletlerle el becerisi birleşir ve belli bir ihtiyacı karşılamak amacıyla el sanatları ürünleri ortaya çıkar. Bu ürünler teknolojiden çok fazla yararlanılmadan tamamen geleneksel malzemeyle yapılmış işlevsel eşyalardır.

Anadolu sahip olduğu el sanatlarının çeşitliliği ve üretim miktarları bakımından oldukça zengindir. Anadolu birçok el sanatı ürününün yapıldığı, çeşitlendiği, dünyaya tanıtıldığı çok önemli bir uygarlık beşiğidir. Hemen her yörede, birbirine coğrafi olarak çok yakın olan en küçük yerleşim birimlerinde dahi el sanatları konusunda zenginliği ve çeşitliliği görmek mümkündür (Yazıcıoğlu ve Tezel, 1996, s. 1).

El sanatlarının içerisinde dokuma sanatının önemli bir yeri vardır. İnsanoğlu tabiat şartlarından korunmak üzere yapmaya başladığı dokumayı yüzyıllar sonra bir sanat haline getirmeyi başarmıştır. En ilkelinden, en gelişmişine dokumacılıktaki temel işlem hiç

(15)

2

değişmemiştir. Zaman içinde renkler ve motiflerle zenginleşmiş, dokuma sanatı kültürlerin simgesine dönüşmüştür.

Dokumalar onu üreten toplumların kültür özelliklerini taşıyarak ait olduğu dönemin ekonomik, sosyal ve kültürel boyutlarını yansıtmıştır. Dokuma ürünlerinde tüm toplumlar hammadde olarak, hayvan ve bitki liflerinden faydalanmış, böylece yetiştirdikleri küçükbaş hayvanların yünleri de atık ham madde olmaktan çıkıp kullanılabilir hale gelmiştir.

Çok eski çağlardan beri gıda ve konut gibi giyiminde insan soyunun devamında çok önemli bir yeri vardır. İnsanların giyinme ihtiyaçlarının karşılanması ve dış etkenlerden korunması yaşadıkları çevrenin istenilen şekilde döşenmesini sağlamak üzere yapılan dokumacılık eski sanat dallarından birisidir (Kaya ve Ergenekon, 1989).

Dokuma; çözgü denilen yan yana duran ipliklerin gücüler ile bir kısmının yukarıya kaldırılması, diğer kısmının aşağıya çekilmesi suretiyle açılan aralıktan ki bu aralığa ağızlık denir, mekik yardımıyla atkı denilen ipliklerin geçirilmesiyle oluşturulan yüzeylerdir (Kaya ve Ergenekon, 1989).

Dokuma; kullanılan araçlara göre çarpana, kirkitli ve mekikli dokumalar olmak üzere üç grupta toplanabilir.

Mekikli dokumacılıkta kullanılan temel örgüler bezayağı, dimi, atlas ( saten ) dokumalar ve bunların türevlerinden oluşmaktadır.

Mekikli dokumacılıkta kullanılan tezgâhlar ise; kamçılı, kamçısız, armürlü ve jakar tezgâhlardır.

Yapıldığı yöre halkının ihtiyacını karşılamanın yanında kendini anlattığı, duygularını ifade ettiği, renk ve motif zenginliği ile Anadolu insanının dili, zevki, hediyesi, sermayesi ve simgesi olan gerektiğinde ekonomik kazanç elde ettiği el dokumalarından biride kirkitli el dokumalarıdır.

Dokuma esnasında çözgüler arasından ve dokumanın enine geçirilen atkı iplikleri ve düğümleri döverek sıkıştırmaya yarayan; ağaç, demir v.b. maddelerden yapılan el veya çatal gibi dişli alete “kirkit”; bu aletin kullanılması ile dokunan dokumalara kirkitli el dokumaları adı verilmiştir (Aytaç, 1982).

(16)

3

Dokundukları tekniklere göre halı, kilim, cicim, zili ve sumak gibi isimlerle çeşitlilik gösteren kirkitli el dokumacılığı havlı ve düz kirkitli dokumalar olmak üzere iki gruba ayrılır. Yapıldığı yörede Anadolu insanının simgesi ve yaşam biçiminin bir parçası haline gelen geleneksel el dokumaları günümüzde emeğinin karşılığında ekonomik olarak teknoloji ile yarışamayarak önemini yitirmiş olup üretimi de azalmıştır. Bu yörelerden biri de Bolu ili Seben ilçesidir.

Geleneksel özellik taşıyan el sanatlarının ve unutulmaya yüz tutmuş kültürel unsurların gelecek nesillere iletilebilmesi için arşiv çalışmalarına ihtiyaç vardır. Bu nedenle Bolu ili, Seben ilçesi geleneksel el dokumaları çalışmasıyla yörede çeşitli nedenlerle unutulmakta olan dokuma geleneğinin tespiti ve gelecek kuşaklara tanıtılması hedeflenmektedir.

1.2. Araştırmanın Amacı

Yapılan bu araştırmanın genel amacı; Türk kültür ürünlerinden kaybolmak üzere olan, Bolu ili, Seben ilçesine ait geleneksel el dokumalarında kullanılan teknikler, iplikler, renk ve motif özelliklerini inceleyerek tespit etmek ve bilimsel bir kaynak ortaya koymaktır. Araştırma kapsamında, belirlenmiş olan bu genel amaç çerçevesinde aşağıdaki sorulara cevap aranacaktır.

Alt Amaçlar:

1-Yöredeki, kirkitli ve mekikli dokuma yapan bireylerin demografik özellikleri nelerdir?

2-Yörede dokunan kirkitli ve mekikli dokuma çeşitleri nelerdir?

3-Yöredeki kirkitli ve mekikli dokumalarda kullanılan hammaddeler nelerdir?

4-Yörede dokunan, kirkitli ve mekikli dokunmalarda kullanılan teknikler nelerdir?

5-Yöredeki kirkitli ve mekikli dokumalarda kullanılan renkler nelerdir?

6-Yörede dokunan kirkitli ve mekikli dokumalarda kullanılan motifler ve kompozisyonlar nelerdir?

(17)

4 1.3. Araştırmanın Önemi

Ekonomik gelişim, yaşam şartlarının değişmesi ve hızlı tüketimin olumsuz etkilerinden el dokumacılığı da kurtulamamıştır. Günümüzde bunun sonucu olarak çok az üretilen dokumalarda eski kaliteye rastlanmamaktadır.

Yörede, kirkitli düz dokumalar ile mekikli dokumaların eski önemini kaybetmesi, yöre insanının elinde olan dokuma örneklerini satarak elden çıkarması; yörenin el dokumacılığı açısından önemli bir sorundur.

Dokumalar Türk kültüründe önemli yere sahiptir. Bu yüzden kültürel değerlerimizin literatüre kazandırılması ve tanıtımının yapılması için elde kalan örneklere ulaşılıp belgelenmesi gerekmektedir.

Yöre insanının hayatında önemli yeri olan bu dokumalarda kullanılan renk ve motiflerin, ayrıca kullanım alanlarının belgelenmesi, böylece daha geniş kitlelere tanıtılabilmesi için gerekmektedir.

Ayrıca günümüzde çok az ürün kalması ve bu ürünler hakkında bilgi alacak kaynak kişilere ulaşmada çekilen sıkıntılar belki de ilerde bu çalışmanın yapılamayacak hale geleceği düşünüldüğünde araştırmanın önemini arttırmaktadır.

1.4. Varsayımlar

1- Araştırmada kullanılacak kaynaklar problemi ortaya koyma açısından yeterlidir.

2- İncelenen örnekler evreni temsil edecek özelliktedirler.

3- Araştırmada ulaşılabilen kaynak kişilerin yörenin dokuma kültürü hakkında yeterli bilgiye sahip olduğu kabul edilmektedir.

4- Araştırmada yararlanılan yazılı kaynaklardaki bilgiler doğru ve yeterlidir.

1.5. Sınırlılıklar

1- Araştırma kapsamında kullanılacak kaynaklar Türkçe kaynaklarla sınırlıdır.

2- Araştırma Bolu ili, Seben ilçesindeki kirkitli ve mekikli dokuma yapan bireyler ve yaptıkları ürünlerle sınırlandırılmıştır.

(18)

5

BÖLÜM II

2. KAVRAMSAL ÇERÇEVE

2.1. Bolu İli Hakkında Genel Bilgi

Batı Karadeniz Bölgesinde ormanlarla kaplı dağlarla çevrili olan Bolu ili; doğusunda Çankırı, kuzey doğusunda Karabük, kuzeyinde Zonguldak, batısında, Düzce ve Sakarya, güneybatısında Bilecik ve Eskişehir, güneyinde ise Ankara illeri ile sınır komşusudur. 8720 km2yüzölçümü olan Bolu ilinin nüfusu 280.000’dir. Bolunun merkez ilçe dışında 8 ilçesi ile beldesi ve 512 köyü bulunmaktadır (Meydan Larausse, 1972).

Bolu tarihi ve kültürel zenginliklerinin yanı sıra muhteşem doğal güzellikleri ile de her mevsimde turizm merkezi olma özelliğini taşımaktadır. Ankara ve İstanbul’a yakınlığı ile büyük bir avantaja sahip olan Bolu’da; kış ve dağ turizmi, yayla turizmi, gençlik ve öğrenci turizmi, kongre turizmi, sağlık turizmi, kamp ve av turizmi yapılmaktadır. Gölleri, yaylaları, dağları, av hayvanları, kaplıcaları, fizik tedavi ve rehabilitasyon hastanesi önemli bir yer tutmaktadır (Meydan Larousse, 1972).

Bolu yöresine ilk yerleşenlerin Bebrikler olduğu sanılmaktadır. Bebrikya adıyla anıldığı sanılan bu yöreye M.Ö. 8.yy sonra batıdan gelen Bithynialılar yerleşti. Daha sonra Bithynia olarak adlandırılan bu topraklardaki başlıca yerleşme yerleri Kienos (daha sonra Prusias, bugün Konuralp) ile Bithynion (bu günkü Bolu)’du. İskender’in ölümünü izleyen dönemde Bolu yöresinde bağımsız Bithynia Krallığı kurulmuştur.

Roma döneminde önemi artan Bithynia, Bizans yönetimi altındayken elverişli doğal konumu sayesinde 7. ve 9. yüzyıllardaki Arap akınlarından etkilenmemiştir. Roma döneminde Bithynium olarak anılan kente İmparator Cladius’un hüküm sürdüğü yıllarda Cladiopolis adı verildi. Bir piskoposluk merkezi olan ve Bizans döneminde Polis denen kenti, 11.yy’da yöreye gelmeye başlayan Türkmenler Bolu olarak adlandırdılar.11.yy’dan sonra Bizanslılar ile Anadolu Selçuklular arasında el değiştiren yöre 13. yüzyılda Anadolu Selçuklularının, daha sonra İlhanlıların eline geçti. Osman Gazi döneminde (1299-1324)

(19)

6

Konur Alp tarafından Osmanlı topraklarına katılarak sancak merkezi yapılmıştır. 1324-1692 dönemine Bolu'yu yöneten sancak beyleri arasında Konur Alp, Gündüz Alp, I. Süleyman ( Kanuni ) ve Zor Mustafa Paşa sayılabilir (Meydan Larausse, 1972).

II. Meşrutiyetten ( 1908 ) Cumhuriyet dönemine kadar bağımsız sancak olarak yönetilen Bolu, 1923’te Vilayet haline getirilmiştir. Bolu’nun son Mutasarrıfı Ahmet Fahrettin Bey, Bolu’nun ilk valisi olmuştur.

Fotoğraf 1. Bolu İlinin Genel Görünümü

Bolu ilinin ilçeleri; Dörtdivan, Gerede, Göynük, Kıbrısçık, Mengen, Mudurnu, Seben ve Yeniçağa'dır.

(20)

7 Fotoğraf 2. Bolu İlinin İlçeleri

2.2. Seben İlçesi Hakkında Genel Bilgi 2.2.1. Seben İlçesinin Tarihçesi

Araştırma bölgesi olan Seben ilçesinin, kesin bilgi olmamakla birlikte Friglerin yerleşim yeri olduğu tahmin edilmektedir. ( MÖ XIII ve VIII. Yüzyıllar aralığında) . Öyleki kayalara oyulmuş Frigyalılara ait mağara evleri bulunması bu fikri desteklemektedir. Bu kaya evleri Ancak, Solaklar, Musalar, Çeltikdere, Yuva ve Karca köyleri etrafında bulunmaktadır. Pavil kaplıcaları inşaat alanında yapılan kazılarda banyo havuzu hamam çıkması ise burasının Bizans hâkimiyetin de olduğunu göstermektedir. Ayrıca ulaşılan yapı kalıntılarının üzerinde Roma döneminin var olduğu yıllara ait tarihler de bulunmaktadır. Ayrıca Çeltikdere köyü yakınlarında bir kilise kalıntısı bulunmuş olup bu kilisenin Bizanslılara ait olduğu zannedilmektedir. Bizanslılardan sonra yörede Selçukluların hâkimiyet kurduğu ve Osmanlı topraklarına katıldığı ( 1324 ) bilinmektedir. Vitalciuret 1894 yılında Bolu ve etrafında incelemeler yapmış, bölgeyi haritalandırmıştır. Bugün kaplıcaların bulunduğu yerde bir yerleşim şehri olduğu belirtilmiştir. Seben, 1911 yılının öncesinde Mudurnu’ya bağlı olup, 1911 yılında ise nahiye olmuş ve Çarşamba adını almıştır. 1957 yılında ilçe statüsüne kavuşmuştur (Meydan Larousse, 1989).

(21)

8 Fotoğraf 3. Seben İlçesinin Genel Görünümü

2.3. El Sanatları

Bir kültür öğesi olarak “el sanatları” o toplumun yaşam seviyesinin ve zekâsının bir göstergesidir. Daha genel anlamda bir toplumun, kuşaktan kuşağa aktarılmaya değer sosyal yaşam tarzları ve simgeler bütünüdür. Bu yüzden el sanatları bir toplumun yüzyıllar boyu süregelen kuşaktan kuşağa aktarılan, gelenekler ile devam eden en önemli değerleridir. El sanatları tarihtir, o toplumun uygarlığının ve zekâsının, çağda ulaştığı seviyenin göstergesidir (Barışta, 1998).

El sanatları ürünleri geçmişte, ülkenin coğrafi yapısına, doğal kaynaklarına dayalı olarak basit tezgâhlarla, bir geçim aracı olarak ortaya konmuştur. Bu nedenle, el sanatları ürünleri, aile içi gelir kaynağı olarak, aile işletmelerinde üretilmiştir. Bu ürünlerle aile bireylerinin diğer ihtiyaçlarını gidermeye yönelik, büyük ölçekli üretime geçilmemiştir. Bu durum kültürel zenginliklerimizin bozulmadan, özünü koruyarak günümüze kadar gelmesini sağlamıştır (Öztürk, 1998).

Farklı bir değimle el sanatları ürünleri; kendine özgü teknoloji ile yapılan, üretimde yoğun makine kullanımı olmayan ve gerektiğinde basit el araçları kullanılarak yapılan, üretimde

(22)

9

kullanılan hammaddeler standardize edilmiş olsalar bile standart üretim olmayan, birbirinden farklı ürünler olarak tanımlanabilir (Öztürk, 1998, s. 8).

Çeşitli medeniyet ve kültürlerin beşiği olan ve içinde eşsiz tarihi eserleri saklayan ülkemiz, el sanatları yönünden çok zengin bir geçmişe sahiptir. El sanatları bir milletin milli kültürünü ve medeniyetini tanıtan en önemli unsurdur. Gelenek görenek ve yaşam biçiminin nesilden nesil’e aktarılmasında hiç şüphesiz en büyük rol el sanatlarınındır (Büyükdikmen, 2006).

Kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze ulaşan, geleneksel Türk el sanatları içerisinde önemli yeri olan el dokumaları, yaşanılan çevre ve kültürel ortam gereği, ülkenin değişik yörelerinde, çok çeşitli, birbirinden güzel örnekler üretilmiştir. Böylece bu sanat dalı var olana yenilerini ekleyip, toplumun değişen zevkine cevap vererek, yüzyıllar boyu Türk toplumunda ve dünyada değerini koruyabilmiştir (Öztürk, 1992, s. 173).

2.4. Dokumanın Tanımı ve Tarihçesi

İki veya daha çok iplik grubunun çeşitli düzenlerde birbiri arasından (üstünden-altından) geçerek birbiriyle kenetlenmesi işlemine ve bu kenetlenme sonucu oluşan mamullere dokuma denir ( Aytaç, 1982).

Cilalı taş devrinde ilk tekstil örnekleri, iplik elde edilmesinde kullanılan iğler, taş, kil ve kemik ağırşakların bulunması Neolitik devirde insanların dokumacılığı bildiklerini gösterir. Dokumacılığın temelini ip oluşturur. Bu çağlara ait en ilkel dokumalarda bataklık otu, hasır otu, saz gibi otlar ile uzun at kıllarının kullanıldığı düşünülmektedir. Bu bitkiler örülerek ip elde ediliyordu. Bu buluş sayesinde uzun ipler, ev eşyaları imal edilmeye başlandı. Hayvanların ehlileştirilmesi ve yünlü dokumaların başlangıcı yine neolitik çağa aittir (Yağan,1978, s. 9).

Giyimi meydana getiren dokumacılığın ne zaman ve nerede başladığı tam olarak bilinmemektedir. Mısır medeniyeti dokumacılığın en eski merkezi olarak bilinirken, yerini Mezopotamya’ya devretmiştir. Daha sonra 1962 yılında Çatal Höyükte yapılan kazı sonucu M.Ö. 6000’lere dayanan dokuma parçalarının bulunmasıyla Anadolu bu konuda ön plana çıkmıştır. Bulunan bu dokuma parçalarının teknik yönden çok ileri olması, daha

(23)

10

ilkellerinin bulunabileceği kanısıyla, dokumacılığın daha eskilere dayandığını düşündürmektedir ( Aslanapa, 1992).

Türklerde çok eski çağlardan beri dokuma sanatının gelişmiş olduğu, yapısal tarih ve arkeolojik çalışmalardan anlaşılmaktadır. Orta Asya’nın çeşitli yörelerinde yapılan arkeolojik araştırmalar sırasında çıkan kumaşlardan, ipliklerin Çin’den getirildiği öne sürülmekteyse de, yünlü ve özellikle üzeri yün ipliği ile aplike edilmiş keçe parçalarının Türklere ait olduğuna kesin gözüyle bakılmaktadır ( Aslanapa, 1992).

Göçebe bir toplum olan Türkler, günümüzde Balkanlar’dan Çin Seddi’ne kadar uzanan çok geniş bir alanda yaşamışlardır. Göktürkler, Hazarlar, Uygurlar gibi Türk toplulukları göçebe çadır yaşamının bir geleneği olan dokumacılık geleneğini sürdürmüşlerdir. Hatta ipekli dokumaları kendi ihtiyaçları dışında ticaret yaparken para yerine kullanmışlardır. Anadolu’ya gelişte konargöçer özelliklerini taşıyan Türk milletinin ekonomisi başlarda tarıma ve hayvancılığa bağlıdır. Göçebe toplumların dokuma ile ilgili sanatlarının ortaya çıkmasında ve gelişmesinde evcil hayvanların ürünlerinin önemli rol oynadıkları kabul edilmektedir.

Dokumacılık sanatı Türklerin sadece günlük yaşantılarına değil, sosyal yaşantılarına, yapıtlarına kadar girmiştir. Uzun yüzyıllar birçok kültürün faydalandığı bir kaynak olmuş, birçok medeniyetin çeşitli sanat kollarından silinmeyecek derin izler bırakmıştır. Türkler Anadolu’nun çeşitli kaynaklarından köklü bir geçmişe sahip Türk dokumacılığında en eski dokuma hammaddelerini büyük bir ustalıkla kullanmışlar, başarılı eserler ortaya koymuşlardır.

Türklerin gerek önceki yerleşimlerinde gerekse Anadolu’da kurdukları medeniyet yoluyla büyük kültür birikimlerinin olması ve gittikleri her yere götürmeleri, Anadolu’nun el sanatları ve kültür merkezi olarak tanımlanmasında önemli bir etken olmuştur.

Orta Asya’da, Türklerin yaşadığı bölgede ortaya çıktığı ve geliştiği kabul edilen halı ve düz dokuma yaygı geleneği, Selçuklular yoluyla, Anadolu’ya gelmiş ve gelişimini burada sürdürmüştür (Yetkin, 1974).

(24)

11

Osmanlı dönemi düz dokuma yaygıları, şema ve motif açısından, Selçuklu dönemi geleneğini sürdürmüştür. Bu motiflerin büyük bir kısmı Selçuklu ve Beylikler dönemi halılarında kullanılan motiflerle aynı karakteri taşımakla birlikte, bir kısmı da Orta Asya Türk gelenekleri ve mitolojisi’nden kaynaklanan motifler hâkimdir. Büyük bir bölümünde ise, Klasik Osmanlı Dönemi süslemeleri görülür (Deniz, 2000).

Anadolu’da düz kirkitli dokumacılığı her dönem gelişerek devam etmiştir. Yeni farklı örnekleri, çeşitli teknikleri, zengin desen, renk ve kültür anlayışıyla yapılan dokumalar zamana damgasını vurmuştur.

Son yıllara kadar teknolojiye duyulan hayranlıkla toplumda geleneksel yetenekler körelmiş, ihmal edilen el sanatları giderek zayıflamış, yöresel sanatlar ve geleneksel örnekler yok olma durumuna gelmiştir. El sanatı örnekleri taşıdığı kültür unsurlarında habersiz kullanmaya, saklanmaya ve özellikle müzelerde sergilenmeye değer bulunmamıştır. Sonuçta çoğu yörede geçmişe ait pek çok el sanatı ile ilgili örnek yok olmuş, geçmiş kültürümüzü yansıtacak olan geleneksel meslekler müzelere giremeden kaybolmuştur.

2.5. Dokumanın Çeşitleri

Dokumaları yöntemlerine göre 3 sınıfa ayırabiliriz.

Kirkitli Dokumalar Mekikli Dokumalar Çarpana Dokumalar

A. Düz Dokumalar A. Bezayağı 1. Kilim B. Dimi 2. Cicim C. Atlas 3. Zili 4. Sumak B. Havlı Dokumalar 1. Halı 2. Tülü

(25)

12 2.5.1. Kirkitli Dokumalar

Atkı ve ilme veya desen ipliklerinin ağaçtan veya demirden yapılmış kirkit adı verilen alet ile vurularak sıkıştırılmasıyla yapılan kirkitli el dokumalarına kirkitli dokuma denir. Kirkitli dokumalar yatay tezgâhta ve dikey tezgâhta dokunabilir (Onuk, Akpınarlı, Ortaç, Alp, 1998).

Kirkitli dokumalar teknik açıdan kirkitli havlı ve kirkitli havsız dokumalar olarak iki ana başlık altında kümelenebilir. Kirkitli havlı dokumalar halı, tülü ve bezayağı tülü bileşimleriyle oluşturulan yaygı, kirkitli havsız dokumalar ise çul, heybe, atlamalı, çalgı, cicim, zili, sumak vb. isimlerle bilinir (Barışta, 1998).

2.5.1.1.Kirkitli Düz Dokumalar

Düz dokuma yaygılar kendi arasında, teknik açıdan, kilim, cicim, sili, sumak (verneh) gibi isimlerle çeşitlilik gösterirler. Bu dokumaların her birinin kendine özgü dokuma tekniği, süsleme özelliği ve türleri vardır. Hatta kullanım yerleri birbirinden farklıdır (Deniz, 1998). Yatay ve dikey tezgâhlarda doğal boyalarla boyanmış yün, pamuk iplikle dokunmuş yaygılar kirkitli dokumalar kapsamında yer almakla birlikte, halılardan ve tülüden düğümsüz olmalarıyla ayrılmaktadır. Diğer bir ifadeyle havsız kirkitli dokumalar olan düz dokuma yaygılar uygulanan teknik açısından tülü ve halılardan farklı dokumalardır. Kilim, çul, heybe, cicim, çalgı, atlamalı, zili, sumak v.b. gibi bazen yörelere göre değişen bu yaygılar yörelere göre isimlendirilmektedir (Acar, 1975).

2.5.1.1.1.Kilim

Motiflere göre renkli atkı ipliği çözgülerin bir altından bir üstünden geçerek motifin sınırı içinde gidip döndükten sonra kirkit ile dövülerek çözgüler görülmeyecek şekilde sıkıştırılarak yapılan dokumalardır (Akpınarlı, 2004).

Havsız düz yüzeyli yer yaygısı olarak kullanılan bütün atkı yüzlü dokumalara verilen isimdir. Ancak akademik bir tanım olarak; atkı yüzlü bezayağı dokuma örgüsüne sahip ve her motifi ayrı bir atkı ile dokunan atkı bezemeli, çift yüzlü, tersi ile yüzü aynı görünüme sahip bir dokumadır. Aynı zamanda iki iplikli bir dokuma türüdür. Kilim dokumaya atkı hâkimdir, çözgüsü yüzeyde görünmez sadece saçaklarda görülür (Soysaldı, 2009).

(26)

13

Kilim dokumada çeşitli teknikler kullanılmaktadır. Bunlar; ilikli kilim, desen sınırları eğik olan kilimler, eğri atkılı kilimler, normal atkı ipliklerinin arasına ek atkı iplikleri sıkıştırılan kilimler, çift kenetleme ile yapılan kilimler, atkı ipliklerinin aynı çözgü ipliği üzerinden geri dönmesi ile yapılan kilimler, sarma konturlu kilimler ve eğri atkılı kontur kilimlerdir.

2.5.1.1.1.1. İlikli Kilim

Desen oluşturmak için çözgü ipliklerinin bir üst ve bir altından geçen atkı iplikleri, komşu desenin sınırına gelince en son çözgü ipliğine dolanarak geri döndüğünde iki renkteki atkının karşılaştığı dikey çizgilerde birer ilik ( yarık ) meydana gelir. Bu tür iliklerin meydana geldiği kilimlere “ilikli kilim” denilmektedir.

Kilimde ilik sayısının fazla ve 1 cm’den uzun olması tercih edilmez. Bu nedenle motifler genellikle köşeli, çapraz, enine ve kesik çizgilerden oluşmaktadır (Onuk ve Akpınarlı, 2003, s. 19). Kilimde ne kadar ilik bulunursa kilimin yapısı ve değeri o derece zayıflar. Bu ilikleri yok etmek içinde çeşitli teknikler kullanılır (Deniz, 1998).

Anadolu’da bir desenden diğer desene geçerken meydana gelen iliklere farda, gedirge, kirtik, yırtık, yarık gibi isimler verilmektedir (Deniz, 1998).

Şekil1. İlikli Kilim (Acar, 1982). Fotoğraf 4. İlikli Kilim (Acar, 1982).

2.5.1.1.1.2. Desen Sınırları Eğik Olan Kilimler

İliklerin meydana gelmesini önlemek amacıyla kullanılan bir tekniktir. Bu teknikle genelde çapraz ve enine çizgilerden oluşan desenler dokunur (Acar, 1975, s. 21).

(27)

14

Şekil 2. Desen Sınırları Eğik Olan Kilim (Acar, 1982).

Fotoğraf 5. Desen Sınırları Eğik Olan Kilim (Acar, 1982).

2.5.1.1.1.3. Eğri Atkılı Kilim Dokuma

Bu kilim dokuma tekniğinde atkı iplikleri çözgü ipliklerinin arasından düz bir hat şeklinde geçirilir. Atkı ipliklerini motife göre şekillendirmek amacıyla bazı yerlerde kuvvetli, bazı yerlerde de hafif bir şekilde sıkıştırılır ve atkı iplikleri motife göre uygun eğrilik verilerek şekillendirilir. Atkı ipliklerinin gergin ve gevşek sıkıştırılmasından dolayı eğik ve yuvarlak çizgiler meydana gelir (Onuk, Akpınarlı, Ortaç ve Alp, 1998, s. 13).

Geometrik keskinliği olmayan bir çiçeğin, eğri hatlı bir dalın, bir yaprağın realist bir şekilde dokunabilmesi ancak çok kesin bir dokuma desenin varlığı ile mümkündür (Acar, 1982).

(28)

15

2.5.1.1.1.4. Normal Atkı İpliklerinin Arasına Ek Atkı İplikleri Sıkıştırılan Kilimler

Kilim dokuma düzgün bir şekilde çözgü iplerinin arasında ek atkı iplerinin arasından geçirilen atkı iplikleri kirkitle sıkıştırıldıktan sonra tekrar üzerine ek atkı ipleri ile küçük bir atkı atılması ve desene göre bu atkı sıralarının çoğaltılması ile de eğri çizgiler elde edilebilir. Desene göre bu eğim verildikten sonra tekrar düzgün bir şekilde atkı iplik atılarak sağlamlaştırılır. Ancak bu teknik geometrik desenli olmayan kilimlerde kullanılmaktadır (Aytaç, 1982, s. 46; Onuk, Akpınarlı, Ortaç ve Alp, 1998, s. 13).

Şekil 4. Normal Atkı Arasına Ek Atkı Sıkıştırılması (Acar, 1982).

Fotoğraf 7. Normal Atkı Arasına Ek Atkı Sıkıştırılması (Acar, 1982).

2.5.1.1.1.5. Çift Kenetleme ile Yapılan Kilimler

Desen oluşturmak için atılan atkı iplikleri kendi desen alanı bitip komşu desen alanına gelince komşu desenin atkı ipliği ile karşılıklı kenetlenir. Çift kenetlemenin yapıldığı bu teknik ile sağlam ve iliksiz bir dokuma meydana gelmiş olur.

(29)

16

Şekil 5. Çift Kenetleme ile İliklerin Yok Edilmesi (Acar, 1982).

Fotoğraf 8. Çift Kenetleme ile İliklerin Yok Edilmesi (Acar, 1982).

2.5.1.1.1.6. Atkı İpliklerinin Aynı Çözgü İpliği Üzerinden Geri Dönmesi ile Yapılan Kilimler (İliksiz Kilim) Dokuma yapılırken desen oluşturan atkı iplikleri, kendi desen alanından geriye dönüş yaparken karşılaştıkları aynı tek çözgü üstünden geri dönüş yaparlar. Böylece dikey desen sınırları içerisinde çift gruplar halinde birbirinden ayrılan çözgüler, birbirine bağlanmış olur. Bu teknik geleneksel Türk kilimlerinde kullanılmayan bir tekniktir (Acar, 1982).

(30)

17

2.5.1.1.1.7. Sarma Konturlu Kilimler

Atkılar arasında meydana gelen boşluklar ve iliklerin aynı renkteki bir çerçeve ipliği ile, arada kalan çözgülere teker teker, yukarıya doğru dikey, çapraz veya enine sarılması ile dokumanın yüzünde iğne ile işlenmiş görüntüsü vardır. Oysa her atkı sırasının geriye dönüşünden sonra, arada kalan bir çift çözgüye ayrı renkteki bir desen ipliği dolanır. Bu iplik boşlukta ikinci sıranın doldurulmasına kadar bekletilip, tekrar bir çift çözgüye dolanarak desen boyunca devam eder (Acar, 1982).

Şekil 7. Sarma Kontur (Acar, 1982). Fotoğraf 10. Sarma Kontur (Acar, 1982).

2.5.1.1.1.8. Eğri Atkılı Kontur Kilimler

Bu tekniği uygulayabilmek için dokuma esnasında desenler arasında geniş bir boşluk bırakarak motifin kenarında bir kontur ipi ile ( aynı renkte) paralel olarak bir alt bir üst şeklinde dokunarak boşluklar doldurulur ( Acar, 1975; Onuk ve Akpınarlı 2003, s. 23 ).

(31)

18

Şekil 8. Eğri Atkılı Kontur (Acar, 1982). Fotoğraf 11. Eğri Atkılı Kontur (Acar, 1982).

2.5.1.1.2. Cicim

Bezayağı dokumaların üzerine renkli iplerle yapılan ya da farklı tekniklerle dar ve uzun dokunan, kesilen kilim parçalarının yan yana eklenmesiyle meydana getirilen sergi, örtü, perde vb. amaçlar için kullanılan, havsız (tüysüz) bir dokuma çeşididir. Cicim, halı ve diğer düz dokuma yaygılar gibi Türklerin eskiden beri bildikleri bir dokuma türüdür (Deniz, 2000).

Cicim kelimesinin, kaynaklarda, Farsçadan geldiği söylenirse de, Türkçe bir kelimedir. Günümüzde halk arasında cicim, cecim, çeçim, cacım, çalma, çelme gibi değişik isimlerle bilinir (Deniz, 2000).

Cicim bir veya iki kişi tarafından dokunur. İki kişi dokuduğunda bunlardan biri önde, diğeri arkada oturur. Dokumanın asıl yönü dokuyan kişiye göre ters kısmıdır. Burada ipler dağınık ve karışıktır, tersine ise ipler düzgündür.

Arkada oturan kişi deseni meydana getiren renkli ipleri, desenin durumuna göre, iki veya üç çözgü üzerine sarıp, öndeki dokuyucuya verilir. Halk arasında bu işleme “çalma” veya “çırpma” denir.

(32)

19

Şekil 9.Cicim Tekniği (Acar, 1982). Fotoğraf 12. Cicim Tekniği (Acar, 1982).

2.5.1.1.3. Zili

Cicim tekniğinde olduğu gibi, atkı ve çözgüden ayrı olarak bir desen ipliğin hiç boş yer bırakmadan süsleme oluşturulmasıdır. Desen ipliği çözgülerin 3 veya 5 üstünden, bir altından geçerek, değişik renkteki ipliklerinin kendi alanlarında gidip gelerek yüzeyde bir fitil görüntüsü bırakmasıdır (Acar, 1982).

İlk bakışta sık motifli cicimlere benzetilmekle beraber, aslında cicim dokumalardan tamamen ayrı bir dokuma türüdür. Zili’leri cicimlerden ayıran en önemli özelliklerden biri olarak çözgü çiftlerinin bozularak üç veya beş üstten, bir alttan geçen değişik renkteki desen iplikleri, kendi alanlarında bir boydan bir boya giderler ve tüm zemin 2-1, 3-1, veya 5-1 atlamalarla doldurulmuş olur. Bir sıra böyle dokunduktan ve araya iki sıra atkı atılıp sıkıştırıldıktan sonra, ikinci sıra yine atlamalarla boydan boya doldurulur. Zili dokuma türlerinde, enine ve boyuna çizgiler kolayca dokunabilir ( Acar, 1982, s. 69 ).

(33)

20

Şekil 10. Zili Tekniği (Acar, 1982). Fotoğraf 13. Zili Tekniği (Acar, 1982).

2.5.1.1.4. Sumak ( kayma )

Cicim ve zililer de olduğu gibi, çözgü ve atkılar dışında renkli desen iplikleri ile dokunan sumak; renkli desen ipliklerinin çözgü çiftlerine devamlı olarak sarılması ve araya atkı atılarak veya atılmadan dokunur. Bazı yörelerde araya atkı atılmadan dokunan çeşitleri de bulunmaktadır. Renkli desen iplikleri motiflerin içerisini doldurduktan sonra, arkadan başka renkteki, bir desene atlanır veya bir üst sıraya geçilir (Acar, 1982).

(34)

21 2.5.1.2. Havlı Kirkitli Dokumalar

2.5.1.2.1. Halı

Tezgâh üzerinde dik uzanan iplere ( çözgü ) düğüm atılır ve yatay ipler ( atkı ) belirli bir yönde gidip, geri döndürülüp, sıkıştırılırsa, yüzeyde havlı ( tüylü ) bir dokuma meydana gelir. Bu tür dokumalara da halı ( düğümlü dokuma ) denir. Halının diğer dokumalardan farkı havlı ve düğümlü olması, ters ve düz yüzünün değişik görünmesidir (Deniz, 2000, s. 58).

2.5.1.2.2. Tülü

Tülü dokuma tekniği, kullanılan ilme ipliği veya küçük filik demetinin uzunluğu oranında, ilme sıraları arasına fazla sayıda atkı sırasının uygulanmasına dayanmaktadır. Dolayısıyla hav boyu fazla, düğüm sıklığı ise oldukça azdır (Barışta, 1998).

2.6. Düz Dokumalarda Kullanılan Araç ve Gereçler

2.6.1. Düz Dokumalarda Kullanılan Araçlar

2.6.1.1. Temizleme ve Kabartma Araçları

Yay ve Atacak : Yörede; yün, kıl ve pamuğun liflerinin birbirlerinde ayrılmasında ve kabartılmasında kullanılan halaç araçlarıdır.

Yay; genellikle kavak ağacından yapılan, yaklaşık olarak 150 cm uzunluğunda olan ağaç parçasının bir ucuna 30 cm uzunluğunda başka bir ağaç parçasının tutturulması ile ve iskeletin iki ucu arasına, ince bir iplik görünümündeki hayvan bağırsağından elde edilen, “kiriş” adı verilen bir malzemenin bağlanmasından oluşur. Yay şeklini verebilmek için, yani ağacın biraz yuvarlanması için, kavak ağacı yaş iken kiriş ile bağlanır. Kirişler yayın ucuna “üzengi” adı verilen metal halkalar ile tutturulur. Kirişin ritmik olarak hareketini, dolayısı ile yünün teller halinde ayrılmasını sağlayan, yaklaşık olarak 50-60 cm uzunluğunda “çırpı” adı verilen bir çubuk ve bu çubuğun işlevini yerine getirebilmesi için bir de “tokmak” bulunur. Tokmağın karşılıklı iki ucu birbirine ters istikamette tırnak şeklinde oyulmuş şekildedir (Durul, 1985).

(35)

22

Atacak; iki ucu tokmaklı şekilde hazırlanan ağaçtır. Yayın altına konulan yün, kıl ve pamuk atacakla yaya vurularak kabartılmaktadır.

Fotoğraf 15. Yay, çırpı, tokmak

2.6.1.2. Eğirme, Bükme ve Sarma Araçları

İğ: Ağaçtan yapılan, yukarıdan aşağıya incelerek uzayan, takriben 4 cm çapında, 30 cm uzunluğunda kalın ucu üstte ve “ger” adı verilen metal kancalı yün eğirme aletidir.

Kirman: Bu alet, çınar ağacından bir mile geçirilmiş dört kanattan meydana gelmektedir. Bu işe yün eğirme, pamuk eğirme ismi verilmektedir.

Kirmanın kullanımı; kirmen ile bükülecek iplerin yünleri sol kol bileğine bilezik gibi geçirilir ve sağ el ile kirmen döndürülür. İp büküldükten sonra kirmenin kanatlarının üstüne sarılır (Bkz. Fotoğraf 16).

(36)

23 Fotoğraf 16. Kirman

Çıkrık: Bu alet iplik bükme ve sarma işlerinde kullanılmaktadır Eğrilen yünün masuralara sarılmasında kullanılır. Bir tarafında elle döndürülen bir çark, diğer tarafında ise masuraların takıldığı sarma kısmı bulunur. Elle döndürülerek çalıştırılır ( Bkz. Fotoğraf 17).

(37)

24

Dikey Dolap ( Gülcan ): Yumak halinde olan iplikler şayet boyanacak ise “gülcan” adı verilen basit yapılı ahşaptan yapılmış bir alet yardımı ile veya elde “çile” haline getirilir. Gülcan adı verilen alet iki parça ahşaptan imal edilmiş olup dört parça görünümündedir. Bir tahtanın üzerine tutturulmuş olan ince uzun bir çubuğa (ahşap veya demirden olanları mevcuttur) ortası delik olan yamuk şeklindeki tahtaların geçirilmesi ile meydana gelmiştir (Bkz. Fotoğraf 18 ).

Fotoğraf 18. Keceve, Gülece

2.6.1.3. Çözgü ve Hazırlık Araçları

Çağ (Çağlık): Yörede “çözgü ağacı” olarak adlandırılan çağlık çözgü hazırlanırken üzerindeki çubuklara masuraların takıldığı ağaç çerçevedir. Çağın önündeki “peke” diye adlandırılan çerçeve kısmındaki yatay çubukların ortaları deliktir. Bu deliklerinden ve her iki yatay çubuğun arasından çözgü iplikleri geçirilmektedir. Çözgü ağacının geri kısmında tahta zemin ve bu zeminin üzerinde, çözgü iplikleri masuralarının bulunduğu dikey çubuklar bulunmaktadır ( Bkz. Fotoğraf 19).

(38)

25 Fotoğraf 19. Cağ ( Cağlık )

Çözgü Direği ( Çözgü kazığı ): Yerde çözgü hazırlamaya yarayan tahta veya metal kazıklardır. Belirli aralıklarla çakılan tahta veya metal çubukların arasında çözgü iplerinin dolanmasıyla çözgülerin hazırlandığı yöntemdir.

Çözgü Tahtası: Bobinlerin takılmasına yarayan bir çerçeve üzerine zikzaklı olarak tahta çubukların takıldığı iki yan tahta ve çözgü ağızları için alt tahtadan belirli aralıklarla çivi çakılmış iki yan tahtadan oluşan çözgü aletidir (Aytaç, 1982).

(39)

26 2.6.1.4. Dokuma Araçları

Tezgâhlar:

Dokumanın üzerinde dokunduğu araçlara genel olarak tezgâh denir. Anadolu’da tezgâhlar, yörelere göre değişmekle birlikte, tezgâhlara; ıstar, hana, halı ağacı, ip ağacı ve ağaç gibi isimler verilmektedir.

Istar genellikle ahşaptan yapılır ve duruş şekline göre isimler alabilmektedir. Anadolu’da genellikle üç tür tezgâh kullanılır. Bunlar, dik tezgâh, yarı yatık tezgâh ve yer tezgâhıdır. Dik ve yarı yatık tezgâhlar, genellikle yerleşik yaşayanlarda, köy ve kasabalarda kullanılmaktadır. Dik ve yarı dik ya da yarı yatık tezgâh ıstarlar göçebelikte de çok kullanılan tezgâh türüdür. Dokuyacağı yaygıya göre dik veya yatık ıstar türü seçilir. Dik tezgâhların bir ucu yere gömülü, diğer ucu tavana çakılıdır. Sabit bir şekilde durur. Bu nedenle bunlara sabit tezgâh da denir. Çoğu yerde bu tür tezgâhlara, ayakları yere gömülü olduğu için gömme ıstar veya kenarları kertikli olduğu için kertme ıstar adı da verilir. Yarı yatık tezgâhlar yere 45 derece meyillidir. Dik tezgâhlar gibi, sabit değildir. Bir yerden başka bir yere taşınabilir. Bu nedenle yarı göçer ve yerleşik yaşayanlar tarafından kullanılmaktadır. Düz dokuma yaygılar ıstar, üçayak ve çulfalık denilen, pedallı tezgâhlarda dokunur. Halının dokunduğu ıstar veya hana ile düz dokuma yaygılar da dokunur (Deniz, 2000, s. 68).

(40)

27

Kirkit: Çok dişli bir alettir. Dokuma sırasında, halıda atkı, düz dokuma yaygılarda ise desen iplerini sıkıştırmak için kullanılır. Halk arasında tarak, ıstarın eli, ıstarın tarağı gibi isimlerle de anılır (Deniz, 2000, s. 70-71).

Fotoğraf 22. Kirkit

Bıçak: Düğüm veya desen iplerini ( yüz ipi ) kesmek için kullanılır. Genellikle, karga ağızlı bıçaklar tercih edilir. Halk arasında buna “inmeci” bıçağı da denir.

Makas: Halk arasında “sındı” diye bilinir. İki el yardımıyla kullanılan ve ayarlanabilen özel bir alettir. Dokumanın kısımlarındaki hav’ı kesmeye yarar.

Tarak: Kemik saplı ve demir dişli bir alettir. Anadolu’da, köylerde yakın zamanlara kadar hanımların saçlarını taradığı taraklara benzer. Kesilen düğümlerin veya desen iplerinin geride kalan pisliklerini temizlemeye yarar (Deniz, 2000, s. 70–71).

(41)

28

2.6.2. Düz Dokumalarda Kullanılan Gereçler

Anadolu’da düz dokuma yaygıların malzemesi yündür. İlkbaharda ve sonbaharda kırkılan yünler, yıkandıktan sonra, yün tarağı ile taranıp temizlenir. Kirmen, iğ ve çıkrık ile iplik haline getirilir. Geleb ( büyük yumak ) şekline sokulan ipler boyanmak üzere hazırlanır (Deniz,1998, s. 4).

2.6.2.1. Yün İpliklerin Özellikleri

Bazı otçul hayvanların ( koyun, keçi, lama, deve ) vücudunu örten, dokuma sanayinde yatak, yastık, yorgan içi yapmakta kullanılan yumuşak kıl demetidir (Aytaç, 1982, s. 3). Ülkemizde, kıvırcık, dalgıç, karaman ve karakaya gibi dört ana grupta toplanan yerli koyunların ırkları karışmıştır. Koyunların bakımları da yetersizdir. Bu yüzden bu koyunlardan elde edilen yünler kaba, sert ve karışık elyaflıdır (Atay, 1982, s. 53).

Yünler genellikle beyazdır. Fildişi, gri, siyah ve kahverengi olanları da vardır. Yünün rengi yapısını etkilemez. Yün lifleri kıvrımlıdır. Düz, normal ve çok kıvrımlı olarak gruplandırılır. Yünün parlaklığı hayvan cinsine, yetiştiği iklim ve bölgeye göre değişir. Kopmaya karşı dirençlidir, esnektir. Nem çekme özelliği yüksektir. Sıcak suda keçeleşir, sıcak etkisi ile sararır. Yakılınca saç kokusu verir, eriyormuş gibi yanar, kömürleşmiş bir atık bırakılır (Sönmez, 1995, s. 28).

2.6.2.2. Pamuk İpliğinin Özellikleri

Anadolu’da endüstri hareketinin yayılmasından sonra, özellikle İngilizlerin Anadolu’da halı dokutturmaya başladıktan sonra yaklaşık 1944 yıllarından sonra yaygınlaşmıştır. Genellikle çözgü ipi olarak kullanılmıştır (Deniz, 2000, s. 62).

2.6.2.3.Sentetik İpliklerin Özellikleri

Petrol atıkları ve tabii gazların senteziyle elde edilirler. Yakıldığında eriyormuş gibi yanar ve sert atık bırakır. Kolay temizlenir, kolay kurutulur, yumuşak, hafif ve dayanıklıdır. Suni, iplikleri el dokumacılığında kullanılması kaliteyi düşürür (Sönmez, 1991, s. 9).

(42)

29

2.7. Düz Dokumalarda Kullanılan İplerin Boyanması

Boya yapılmadan önce çarkta bükülen ipler çileler haline getirilir. Gelepler uçlarına bağlanır ve birbirine karışması engellenir. Doğal boyar maddeler; doğadan bazı bitkiler ve hayvanlardan elde edilmektedir. Bitkilerin kök, gövde, yaprak ve çiçekleri taze kullanıldıkları gibi kurutularak da kullanılmıştır. Boyamada kullanılan böcekler ise kurutulup ezilerek kullanılmıştır.

Anadolu’da doğal boyamacılık çok eski ve köklü bir uygulamadır. Birçok el sanatı ürünlerimiz için gerekli boyayı, uzun yıllar bitkilerden almışız. 1882’den itibaren, ülkemize giren suni boyalardan önce kullanılan doğal boyalar arasında, bitki boyaları önemli yer tutar. Uzun süre devam eden doğal boyacılıkta, boyar madde olarak sayıları belli olan bazı maden, toprak, hayvan çeşitleri ve bitkiler kullanılmıştır (Öztürk, 1998). 2.8. Çözgünün Hazırlanıp Istara Gerilmesi

Hazırlanacak çözgü boyuna göre yere iki adet kazık çakılmaktadır. Çözgü çözme sırasında bir kişi çözme işlemini yapar iki kişi de kazıkların olduğu yerde çözgü başlarını örer. Çözgü düz çözülür. Çözgü bitince varan gelen ağacı tellerin arasına çözgünün karışmaması için takılır. Üst ağacın geleceği yere çıbık demir takılıp burulur. Çözgü telleri birbiriyle katlanıp çıbık demir üzerine örülür. Çıbık demiri üst ağaca takılıp ağacın üzerine sarılır. Daha sonra çözgü alt ağaca takılır. Istara sabitlenen çözgülere varan gelen geçilir. Daha sonra gücü ağacı takılıp gücüleme işlemi yapılır. Böylelikle ıstar dokunmaya hazır getirilmiş olur.

2.9. Dokumanın Yapılması

Hazırlanan çözgünün üzerine atkı ipleri ile zincir örülüp dokumaya hazırlanır. Genellikle düz bezayağı tekniği ile biraz dokuma yapan kişinin karşısına bir kişi sıkıştırma işlemini yapmak, tarak vurmak için oturur. Dokuma biraz ilerledikten sonra dokuma gevşetilip alt ağaca sarılır.

Dokuma bittikten sonra çözgü ipleri kesilip uçları ya kapatılır ya da çözgülerle saçaklar oluşturulur.

(43)

30 2.5.2. Mekikli Dokumalar

Tezgâha gerilmiş çözgü ipliklerinin adı verilen çerçeveler ile yukarıya kaldırılıp indirilmesiyle açılan farklı ağızlıklardan atkı ipliğinin mekik aracılığı ile geçirilmesi sonucu oluşturulan yüzeylere mekikli dokumalar denir (Akpınarlı, 1996).

Atkı ve çözgü ipliklerinin değişik bağlantıları ile çeşitli örgüler oluşturulur. Dokuma örgüler bezayağı, dimi ve saten olmak üzere üç ana grupta toplanır. Diğer dokuma örgüleri bu üç ana dokuma örgüsünden türetilmiştir.

2.5.2.1. Mekikli El Dokumacılığında Kullanılan Araçlar

2.5.2.1.1. Dokuma Tezgâhları

Anadolu’nun tarih öncesi derinliklerinden devam etmekte olan el dokumalarının tarihi geçmişi yanında, kullanılan tezgâh ve araçların da büyük önemi vardır.

İlk insanlar iki çatal sopa üzerine uzun yatay bir sopa yerleştirmek ve üstünden çözgü iplikleri sarkıtıp, her birinin uçlarına ağır taşlar bağlamak suretiyle aralarından el yardımıyla atkı ipliklerini çapraz olarak geçirmişlerdir (İmer, 1997).

Daha sonra bu ilkel dokumaya bağlı mekanik yöntem her geçen devirde gelişme göstermiş, temelini muhafaza ederek bugün daha geliştirilmiş ve teknik bakımdan her türlü imkâna sahip dokuma makinelerinin esasını oluşturmuştur.

Bölgede, mekikli dokumalar “çulfalık” adı verilen tezgâhlar da dokunmaktadır. 2.5.2.1.1.1. Dokuma Tezgâhı

Kamçısız tezgâhlar çerçeve sayılarının arttırılıp eksiltilmesine ve çerçevelerin hareket düzeninin el ve ayakla yapılmasına göre farklı yapılarda olabilir. En az iki çerçeveye sahip olması gereken mekikli dokuma tezgâhlarında çerçeve sayıları farklılık gösterebilir. Her bir çerçevenin hareketi bir ayağa ( pedala ) bağlıdır.

(44)

31 Fotoğraf 23. Çulfalık Tezgâh

Mekikli dokuma tezgâhı şu bölümlerden meydana gelmiştir.

2.5.2.1.1.1.1. Çözgü Levendi

Çözgü ipliklerini bağlamaya ve germeye yarayan parçalardır. İki adet çözgü levendi bulunur. Çözgü iplikleri karşılıklı duran ve kendi ekseni etrafında istendiği zaman dönebilen çözgü levendleri arasında gerilir. Birbirine paralel ve gergin duruma getirilen çözgü ipliklerinin aralarından atkı ipliği geçirilmek suretiyle dokumanın yapılması sağlanır (Kaya ve Ergenekon, 1989, s. 19).

2.5.2.1.1.1.2. Yan Tahtalar

Çözgü levendleri, gücü çerçeveleri ve tarağın iki yanında yer alan ve dokuma tezgâhının yapısını oluşturmada önemli olan parçalardır. Yan tahtalar hem tezgâhın çatısının kurulmasında hem de tarağın hareketini sağlamada dolayısıyla dokuma işleminin yapılmasında yardımcı olur.

(45)

32

2.5.2.1.1.1.3. Dokuma Tarağı

Çözgü ipliklerini düzenli aralıklarla tutmaya, dokuma yaparken atkı ipliğini sıkıştırmaya yarayan parçadır. Kumaş genişliğini sağlar ve mekiğe yön verir. Tarakların numaralandırılması 10 cm’ deki diş boşluğu ile belirlenir. Örneğin 10 cm’ de 60 diş boşluğu varsa 60’ lı veya 60 numara tarak olarak tanımlanır. Yalnız ipekle yapılan dokumalarda taraklar 1 cm’ deki diş boşluğuna göre numaralandırılır. Bunun nedeni ipek ipliğinin çok ince olmasıdır.

Dokuma tezgâhında takılı durumdadır. Çoğunlukla ince demir çubukların eşit aralıklarla birbirine paralel olarak yerleştirilmesi ile yapılan parçadır. Çözgü iplikleri bu ince çubukların arasındaki boşluklardan geçirilir (Kaya ve Ergenekon, 1989).

2.5.2.1.1.1.4. Gücü Çerçeveleri

Tezgâhın en önemli parçalarından birisidir. Üzerinde bulunan gücü telleri yardımı ile çözgü ipliklerini taşıyan ve armürden almış olduğu hareketle çözgü iplikleri arasında ağızlığın meydana gelmesini sağlayan çerçevelerdir. Çerçevelerin sayısı dokunacak kumaşın özelliğine göre değişmekle beraber kamçısız tezgâhlar da en az iki gücü çerçevesinin kullanılması gerekmektedir. Örgülerin oluşmasına birinci derecede etki eden parçadır.

2.5.2.1.1.2. Armürlü Tezgâhlar

El dokuma tezgâhların da her türlü düz dokuma dokunabilmektedir. Ancak 8 gücüden fazla gücü gerektiren karışık desenlerin dokunmasında gücülerin hareketi zorlanmaktadır.

Böyle dokumalar, gücülerin hareketini daha açık bir ifadeyle çözgü ipliklerin hareketini hem kolaylaştırmak hem de hızlandırmak için 8 gücüden 24 gücüye kadar gücü gerektiren dokumalar armür tezgâhlar da dokunur (Kaya ve Ergenekon, 1989, s. 22).

2.5.2.1.2. Çözgü Tezgâhı ve Dolabı

Basit bir çerçeve görünümünde olan çözgü tezgâhının üst kenarında bobinlerin takılmasına yarayan kısım bulunur. Çerçevenin alt kenarına çözgü ağızları almaya yarayan iki tahta çubuk; sağ ve sol kenarına ise zikzak vari şekilde tahta çubuklar çakılmıştır.

(46)

33

Çözgü dolabı; birbirinin içine girebilecek biçimde çıtalardan yapılmış iki dikdörtgenin oluşturduğu dikey dolap görünümündeki bu araç bir eksen etrafında dönebilmektedir. Uzun kenarları üzerinde çözgü tellerini geçirmeye yarayan çiviler bulunmaktadır.

2.5.2.1.3. Mekik

Çözgü iplikleriyle atkı ipliklerinin bağlantı yapabilmesi için, dokuma esnasında gücü çerçevelerinin hareket ettirilmesiyle çözgü ipliklerinin arasında meydana gelen aralıktan ( ağızlıktan ) atkı ipliğinin geçmesini sağlayan araçtır (İmer, 2001).

2.5.2.1.4. Gücü Tığı

Çözgü ipliklerinin, gücü gözlerinden tahar planına uygun olarak geçirilmesini sağlayan alettir.

2.5.2.1.5. Tarak Tığı

Gücü taharı yapılmış çözgü ipliklerini, dokuma tarağı dişlerinin arasından geçirmek amacıyla kullanılan el aletidir.

2.5.2.2. Mekikli Dokumalarda Kullanılan Atkı İplik Çeşitleri ve Özellikleri

2.5.2.2.1. Mekikli Dokumada Atkı İplikleri

Atkı iplikleri dokuma işlemi sırasında çok az bir gerilimle karşı karşıya kalırlar. Ayrıca tarak dişleri ve gücü deliklerinde geçmediği için iplik kalınlıkları ve yapıları değişken olabilir. Bu nedenlerle de fazla bükümlü ve mukavemetli olmasını gerektirmez. Yapılacak olan kumaşın özelliğine göre de değişir. Mekikli dokumada kullanılan atkı ipliklerine örnek olarak aşağıdaki iplikleri verebiliriz (İmer, 2001).

2.5.2.2.2. Atkı İpliği Çeşitleri ve Özellikleri

Pamuk İpliği: Pamuk bitkisinin kapsülündeki ( koza ) tohumlarından alınan elyafların işlenmesi ile elde edilen pamuk iplikleri çok yaygın olarak kullanılır. Pamuk iplerinin daha mukavemetli olması istendiğinde südkostik ile merserizasyon işlemi yapılır.

Keten İpliği: Keten elyafı bitkinin sapından elde edilir. 55-90 cm uzunluğundaki elyaflar parlak, sağlam, dayanıklı, değişik kalınlıkta, açık sarı veya gümüşi renktedir.

(47)

34

Viskoz İpeği ( flament olarak floş, kesikli elyaf olarak viskon ) : Elde edilmesinde genellikle odun selülozu kullanılmakla beraber pamuk artıkları da kullanılır.

Asetat İpeği: Odun ve pamuk liflerden elde edilen selüloz ham maddesinin asitlendirilmesinden sonra asetil selülozun çözündürülmesi ve çökeltinin püskürtülmesi ile elde edilir. Asetatlı kumaşlar dökümlü durur. Kolay buruşmaz. Yumuşak tutumludurlar. Şişmez, çekmez, güve yemez ve çabuk kururlar.

Akrilik (Orlon) : Orlon akrilonitril den oluşmuş bir polimerdir ve polimerizasyon yolu ile elde edilir. Diğer sentetik veya tabii liflerle bilhassa yünle karıştırılarak kullanılır. En önemli özelliği ise termoplastikleşme ( sıcaklık karşısında katılaşma ) özelliğidir.

2.5.2.3. Dokuma Örgü Çeşitleri

Dokuma işleminde kumaş meydana getirilirken, çözgü ve atkı ipliklerinin belirli bir düzende bağlantı yapması gerekir. Atkı ve çözgü ipliklerinin çeşitli şekillerde birbirlerinin altından ve üstünden geçerek bağlantılar oluşturma düzenine dokuma kumaşların örgüsü adı verilir (İmer, 2001).

Çözgü ve atkı iplikleri bu örgü düzenine göre hareket ederek kumaş yüzeyini oluştururlar. Belirlenen örgü kumaşın tüm eni ve boyunca olabileceği gibi, kumaşın herhangi bir bölgesinde bölgesel olarak veya istenilen kalınlığa ve modele göre kumaş eni ve boyunca da olabilir. Bu düzen, tamamen tahar ve armür raporu ile ilgilidir. Yani kumaşımızı, farklı bölgelerde ve farklı kalınlıklarda örgülerle zenginleştirmek, yapacağımız tahar düzenine ve armür raporuna bağlıdır.

Örgüler isimlendirilirken, tahar ve armür raporları çıkarılırken çözgü ipliğinin hareketi esas alınmıştır. Zaten çözgü ipliği belirli bir örgü düzenine göre hareket ederken, atkı ipliği de buna bağlı olarak kendine bir örgü düzeni çıkarmış olacaktır.

Örgülerin şematize edilmesi küçük kareli dokuma kâğıtları üzerinde yapılır. Dikey sütun ve yatay satırların her biri bir ipliği temsil eder. Dikey olanlar çözgü, yatay olanlar ise atkı iplikleridir. Bu karelerden her bir tanesi çözgü ve atkı ipliğinin birleşme ( kesişme ) noktasını gösterir. Dolu olarak işaretlenen kare, çözgü ve atkı ipliğinin kesişmesi esnasında çözgü ipliğinin üstte olduğunu gösterir. Eğer çözgü ipliği atkı ipliğinin altından geçiyorsa bu kesişme noktası boş kare olarak belirtilir (İmer, 2001).

(48)

35

Dokuma kumaşlarda kullanılan ve birbirlerinden farklı özelliklere sahip olan 3 temel örgü vardır. Diğer bütün örgüler bu örgülerden türetilerek özel adlar almışlardır. ( Panama, Ribs, Etamin, Krep, Balıksırtı, Kord gibi ).

1. Bezayağı örgüsü, 2. Dimi örgüsü, 3. Saten örgüsü.

Kumaşta tekrar eden en küçük örgü, renk veya desen birimine rapor denir. Bir örgü raporunun sol tarafındaki ilk çözgü ipliği 1. çözgü ipliği; en alttaki atkı ipliği 1. atkı ipliği olarak kabul edilir. Dokuma kumaş örgülerinin oluşturduğu bağlantı şekilleri direkt olarak kumaş yapısını, özelliklerini ve kullanımını etkiler.

2.5.2.3.1. Bezayağı Örgüsü

Dokuma örgüleri içerisinde en basit örgü bezayağı örgüsüdür. Atkı ipliğinin kumaş eni boyunca, çözgü ipliklerinin bir altından, bir üstünden geçerek diğer atkı ipliğinin ters hareket yaparak oluşturduğu örgüdür.

Bezayağı örgüsü, en küçük raporlu dokuma örgüsüdür. Örgü çeşitlerinin en eskisi, en çok kullanılanı, sağlamı ve küçük raporlu olan çeşididir. Örgü birimi 2x2, daha açık ifadeyle 2 çözgü, 2 atkı ipliğinden oluşur.

Dokuma kumaşlarda atkı ve çözgü ipliklerinin yüzme yapmadığı tek örgü şeklidir. Yüzme ( atlama ) dokumada bir ipliğin diğer iplik sisteminde iki ve daha fazla sayıda iplik üzerinden ya da altından geçerek bağlantı yapmasıdır. Bezayağı örgülü kumaşın her iki yüzü de aynıdır. Kumaşa herhangi bir desen oluşturma işlemi uygulanmamışsa bezayağı örgünün desen etkisi yoktur (Kaya ve Ergenekon, 1989).

Bezayağı dokuma örgüsüyle amerikan bezi, gazlı bez, yemenilik, tela, patista, tentenelik, poplin, batis, şifon, jorjet gibi dokumalarla, el dokuma tezgâhlarında yün, tiftik, pamuk, keten, kenevir ve ipekten yörelere özgü dokumalar dokunmaktadır.

(49)

36 Şekil 12. Bezayağı Örgüsü 2.5.2.3.2. Dimi Örgüler

Dimi örgü; atkı ve çözgü ipliklerinin tekli, ikili, üçlü vb. atlamalarla kurdukları bağlantılardan ortaya çıkan bir örgü türüdür.

Dimi örgüde, bağlantıların atlamalarla soldan sağa veya sağdan sola kaymasından dimi çizgileri adı verilen diyagonal çizgiler ortaya çıkar. Diyagonal çizgileri oluşturan kaymanın iplik veya kare olarak birimine “adım” denir (Kaya ve Ergenekon, 1989).

Şekil 13. Atkı Dimisi Şekil 14. Çözgü Dimisi Şekil 15. İki Taraflı Dimi

2.5.2.3.3. Saten ( Atlas ) Örgüler

Saten örgüler özellikle yüksek çözgü ve atkı sıklıklarının istenildiği durumlarda tercih edilen örgü türüdür. Bu örgü türünde dokumanın yüzü ve tersi farklı görünümdedir. Bağlantı noktalarının birbiriyle ilişkisi yoktur. Bu nedenle de diğer örgülerle dokunmuş kumaşlardan mukavemetsizdir (Kaya ve Ergenekon, 1989, s. 103).

Saten dokumalarda atkı ve çözgü ipliklerinin bağlantılarındaki atlamalardan ötürü çok yüksek iplik sıklığıyla çalışma olanağı vardır.

Şekil

Şekil 2.  Desen Sınırları Eğik Olan Kilim (Acar, 1982).
Şekil 4.  Normal Atkı Arasına Ek Atkı Sıkıştırılması (Acar, 1982).
Şekil 5. Çift Kenetleme ile İliklerin Yok Edilmesi (Acar, 1982).
Şekil 7. Sarma Kontur (Acar, 1982).             Fotoğraf 10. Sarma Kontur (Acar, 1982)
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

Overall, the combined MRC CR07/NCIC-CTG C016 trial randomized 1350 patients with rectal cancer to preoperative short-course radiation of 25 Gy (5×5 Gy) or selective

5- Biyomikrit: Bu grup çakıllar ise.» aynı for- masyonun en üst düzeyi olan,, Ticinella sp.'leri, Globigerinella sp.'leri ve çeşitli bentonik foramin- iferalar ile

olmadığı yerde ilim de olmaz. Bu çatışmanın ta- rafları da Kur’an’ın mahlûk olduğunu benimse- yen Mu’tezile mensupları ile Kur’an’ın mahlûk

Concept of culture is transmitted through generations, includes the values created human beings. While concept of culture provides convenience to individuals at the stage of being

Araştırma örnekleminde yer alan kadınlar çorap örücülüğünden gelir elde etmediklerini daha çok hatır ya da hediye için ve çeyiz için yaptıklarını

Üst Jura'nm filiş tipi ardalanmalı derin deniz ve yeniden çökelme özellikli kireçtaşları yamaç - havza fa- siyesinde depolanmışlardır.. Pelajik kireçtaşları, Akdeniz

Cephe özellikleri, plan özellikleri, malzeme ve yapım teknikleri ile süsleme açısından Sapanca evlerinin değerlendirdiğimizde Türk evi özelliklerini yansıtmakta

Bu çekirde¤in çevresi de yine Jüpiter’deki gibi s›v› metalik hidrojenden (Hidrojen, çok yüksek bas›nç alt›nda s›v› metal gibi davran›r.) oluflan bir “iç manto”,