1844 - 1845 TARİHLİ TEMETTUAT
DEFTERLERİNE GÖRE ŞUHUD KAZASI’NIN
SOSYO-EKONOMİK YAPISI
Mustafa ÖZKÖSE
Yüksek Lisans Tezi
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Mehmet GÜNEŞ
Mart, 2014
Afyonkarahisar
T.C.
AFYON KOCATEPE ÜNVERSTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TARİH ANABİLİM DALI
YÜKSEK LİSANS TEZİ
1844 – 1845 TARİHLİ TEMETTUAT DEFTERLERİNE GÖRE
ŞUHUD KAZASI’NIN
SOSYO- EKONOMİK YAPISI
Hazırlayan
Mustafa ÖZKÖSE
Danışman
Yrd. Doç. Dr. Mehmet GÜNEŞ
ii
Yüksek Lisans Tezi olarak sunduğum “1844 – 1845 Tarihli Temettuat
Defterlerine Göre Şuhud Kazası’nın Sosyo - Ekonomik Yapısı” adlı çalışmanın,
tarafımdan bilimsel ahlak ve geleneklere aykırı düşecek bir yardıma başvurmaksızın
yazıldığını ve yararlandığım eserlerin Kaynakça’da gösterilen eserlerden oluştuğunu,
bunlara atıf yapılarak yararlanmış olduğumu belirtir ve bunu onurumla doğrularım.
28/03/2014
iv
ÖZET
1844 – 1845 TARİHLİ TEMETTUAT DEFTERLERİNE GÖRE ŞUHUD
KAZASI’NIN SOSYO - EKONOMİK YAPISI
Mustafa ÖZKÖSE
AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TARİH ANABİLİM DALI
Mart 2014
Danışman: Yrd. Doç. Dr. Mehmet GÜNEŞ
Osmanlı Devleti, Tanzimat Fermanı ile tüm alanlarda yeniden yapılanma
sürecine girmiştir. Bu amaçla mali alanda halktan vergi mükellefi olanların sahip
oldukları mal ve mülklerin yıllık gelirleri üzerinden temettü vergisi alınması esası
benimsenmiştir. Bu vergi kayıtları temettuat defterleri adı verilen defterlere
yazılmıştır. Bu defterlerde vergi mükellefi hane sayıları, ilgili bölgedeki arazi
miktarları, arazinin durumu, yetiştirilen ürünler, tüm gelirler, ödenen vergiler,
hayvan sayıları, ticari faaliyetler ve dolayısıyla da halkın ekonomik durumu ile ilgili
detaylı bilgiler bulunmaktadır.
Bu çalışmada İstanbul Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde bulunan Temettuat
defterlerinden, Şuhud’a ait BOA, ML.VRD.TMT.
9299-09354-09362-09365-09372-09375-09385-17754-17790
numaralı defterler incelenerek değerlendirilmesi
yapılmıştır.
v
ABSTRACT
1844 – 1845 DATED ACCORDING TO THE TEMETTUAT NOTEBOOKS
ŞUHUD TOWN’S SOCIAL-ECONOMIC STRUCTURE
Mustafa ÖZKÖSE
AFYON KOCATEPE UNİVERSİTY
INSTİTUTE OF SOCIAL SCIENCES
DEPARTMENT OF HISTORY
March 2014
Advisor: Asistant Professor Dr. Mehmet GÜNEŞ
Ottoman Empire entered a reorganization period in all fields with the
Declaration of Reorganization. With this aim, getting an income tax basis from
properties of the taxpayers living in public according to their annual income was
considered. Those tax records were written in profit notebooks.
In those notebooks there is detailed information about the numbers of the
taxpayers houses, the amount of the fields in the related area, the condition of the
land, grown crops, aii income rates, paid taxes, numbers of the animals, commercial
activities and thereby the economic condition of the public.
In this research, an evaluation was done by searching Suhud’s BOA, ML.
VRD. TMT.9299-09354-09362-09365-09372-09375-09385-17754-17790 numbered
notebooks in the profit notebooks of Istanbul Prime Ministry Ottoman Archive.
vi
ÖNSÖZ
Tanzimat devrinde, Osmanlı Devleti, idari, ekonomik ve sosyal birçok alanda
köklü değişiklikler yapmıştır. Yapılan bu değişiklikler ve bunların belirtilen alanlara
yansımasının araştırılması incelenmesi gerekmektedir. Bu nedenle, Hüdâvendigâr
vilayetine bağlı Karahisar-ı Sahib Sancağı kazalarından olan Şuhud’un 1844-1845
yılları arasındaki sosyal ve ekonomik yapısı araştırılmıştır.
Bu çalışmada, ana kaynak olarak Temettuât defterlerinden yararlanılmıştır.
Bu defterler Tanzimat sonrası dönemde Osmanlı Devletinin en küçük yerleşim
yerlerine kadar tahrir-sayım çalışmaları sonucu hazırlanmıştır. Hazırlanma amacı
yeni vergi düzenlemesidir. Tezin temelini oluşturan Temettuât Defterleri, ait olduğu
yerlerin sosyal ve ekonomik yapısını aydınlatacak bilgiler vermektedir.
Tez çalışması giriş ve dört bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde kazanın idari
yapısından bahsedilmiştir. İkinci bölümde ekonomik yapıdan bahsedilmiştir. Üçüncü
bölümde ise, tarım ve hayvancılıkla ilgili bilgiler ele alınmıştır. Dördüncü bölümde
incelemiş olduğumuz temettuat defterlerinin transkriplerine yer verilmiştir. Tez
çalışmam sırasında en başta yardımlarını hiçbir zaman esirgemeyen Tez Danışman
hocam Yrd. Doç. Dr. Mehmet GÜNEŞ’e, ayrıca katkılarından dolayı değerli hocam
Doç. Dr. Hasan BABACAN’a ve aileme teşekkür ederim.
vii
İÇİNDEKİLER
YEMİN METNİ ...ii
TEZ JÜRİSİ KARARI VE ENSTİTÜ MÜDÜRLÜĞÜ ONAYI ...iii
ÖZET ...iv
ABSTRACT ...vi
ÖNSÖZ……….………...…..vii
İÇİNDEKİLER ...viii
TABLOLAR LİSTESİ ...xiii
GRAFİKLER LİSTESİ……….……….……….………….xv
KISALTMALAR DİZİNİ ...xvi
GİRİŞ ...1
BİRİNCİ BÖLÜM
19. ASRIN ORTALARINDA ŞUHUD’UN İDARİ, DEMOGRAFİK VE
SOSYAL YAPISI
1. İDARİ YAPI... ...23
1.1. ŞUHUD’UN MAHALLELERİ...23
1.2.ŞUHUD’UN KÖYLERİ ...25
2. DEMOGRAFİK VE SOSYAL YAPI...26
2.1. NÜFUS YAPISI...27
2.2. ŞAHIS İSİMLERİ, LAKAP VE ÜNVAN LAR………..…29
3. MESLEKLER ... 38
3.1.KAMU GÖREVLİLERİ………...38
viii
3.3.ESNAF VE TİCARET ERBABI...42
3.4.DİĞER MESLEKLER ...45
İKİNCİ BÖLÜM
19. ASRIN ORTALARINDA ŞUHUD’UN EKONOMİK YAPISI
1. GELİR KAYNAKLARI………..………49
1.1.TARIM GELİRLERİ………49
1.2.HAYVANCILIK GELİRLERİ………...58
1.3.TİCARET GELİRLERİ………60
1.4.İŞÇİLİK GELİRLERİ………..61
1.5.DİĞER İŞ KOLLARI GELİRLERİ……….62
2. GELİR DAĞILIMI……….………...65
2.1.MESLEKLERE GÖRE GELİR DAĞILIMI………65
2.2.HANELERE GÖRE GELİR DAĞILIMI………...67
3. VERGİLER VE VERGİLERİN DAĞILIMI………..…...69
3.1. ÖŞÜR VERGİSİ VE DAĞILIMI………70
3.2. VERGİ-Yİ MAHSÛSA DAĞILIMI………...71
3.3. AĞNAM VERGİSİ VE DAĞILIMI………72
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
19. ASRIN ORTALARINDA ŞUHUD’DA TARIM VE HAYVANCILIK
1. TARIMSAL FAALİYETLER ...73
ix
1.2.YETİŞTİRİLEN
ÜRÜNE
GÖRE
TOPRAĞIN
DEĞERLENDİRİLMESİ……….74
2. HAYVANCILIK……….……….………...75
2.1.BÜYÜKBAŞ HAYVANCILIK………75
2.2.KÜÇÜKBAŞ HAYVANCILIK………78
2.3.YÜK VE BİNEK HAYVANCILIĞI………79
2.4.ARICILIK ………81
2.5.GENEL HAYVAN SAYISI ………..…………...82
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
9299 – 9354 – 9362 – 9365 – 9372 – 9375 – 9385 – 17754 – 17790 NOLU
ŞUHUD TEMETTUAT DEFTERLERİNİN TRANSKRİBİ
1. 9385 NO’LU TEMETTUAT DEFTERİ TRANSKRİBİ - BAŞ
MAHALLESİ………..………...84
1.1.ÜST BİLGİ TRANSKRİPLERİ………84
1.2. ALT BİLGİ TRANSKRİPLERİ………...87
2. 9362 NO’LU TEMETTUAT DEFTERİ TRANSKRİBİ – HACI MUSA
MAHALLESİ ………..………..101
2.1.ÜST BİLGİ TRANSKRİPLERİ………..101
2.2. ALT BİLGİ TRANSKRİPLERİ……….108
3.
9354 NOLU TEMETTUAT DEFTERİ TRANSKRİBİ – HİSAR
MAHALLESİ ………..………...126
3.1.
ÜST BİLGİ TRANSKRİPLERİ………126
3.2.
ALT BİLGİ TRANSKRİPLERİ………...131
4. 9365 NOLU TEMETTUAT DEFTERİ TRANSKRİBİ - HOROS
MAHALLESİ ………..…………...…………144
4.1. ÜST BİLGİ TRANSKRİPLERİ.………...….144
4.2.ALT BİLGİ TRANSKRİPLERİ.………...…..158
5. 9299 NOLU TEMETTUAT DEFTERİ TRANSKRİBİ - İPLİK
MAHALLESİ………..……….. 181
x
5.2.ALT BİLGİ TRANSKRİPLERİ……….………190
6. 9375 NOLU TEMETTUAT DEFTERİ TRANSKRİBİ - KAYIŞ
MAHALLESİ ………..………...208
6.1. ÜST BİLGİ TRANSKRİLERİ………...208
6.2. ALT BİLGİ TRANSKRİPLERİ……….225
7. 9372 NOLU TEMETTUAT DEFTERİ TRANSKRİBİ - PAZAR
MAHALLESİ …………..……….………..…………...269
7.1. ÜST BİLGİ TRANSKRİLERİ………...269
7.2. .ALT BİLGİ TRANSKRİPLERİ………284
SONUÇ ...313
KAYNAKÇA ...316
EKLER ...320
xi
TABLOLAR LİSTESİ
Sayfa
Tablo I. Temetuat Defterleri Verileri Doğrultusunda Hane Sayısının Mahallelere
Göre Dağılımı…...24
Tablo II. Temetuat Defterleri Verileri Doğrultusunda Hane Sayısının Köylere Göre
Dağılımı………..………... 25
Tablo III. Hicri 1260 Yılı (1844) Şuhud’a Ait Tahmini Nüfus………….…………28
Tablo IV. Şuhud’da Kullanılan İsimler ve Yüzdelik Oranları……..……..……..…29
Tablo V. Şuhud’da Kullanılan Kadın İsimler……….…………..……….31
Tablo VI. Şuhud’da Kullanılan Dini ve Sosyal Statü Belirten Unvanlar……..…....33
Tablo VII. Şuhud’da Kullanılan Fiziki Özellik İfade Eden Lakaplar…….…..……34
Tablo VIII. Şuhud’da Kullanılan Meslek İsimleri ile Anılan Unvanlar………36
Tablo IX. Şuhud’da Kullanılan, Yer İsimleri ile Anılan Unvanlar………….……...37
Tablo X. Şuhud’daki Kamu Görevlileri……….…..………..39
Tablo XI. Şuhud’da Tarım ve Hayvancılıkla Uğraşanlar…………..….…………...41
Tablo XII. Şuhud’daki Ticaret Erbabı……….…..………...43
Tablo XIII- I. Şuhud’da İcra Edilen Meslekler ………...…….45
Tablo XIII-II. Şuhud’da İcra Edilen Meslekler…………..………..…………46
Tablo XIV. Şuhud’un Tarımsal Ürün ve Miktarları………..………...51
Tablo XV. Şuhud’da Ekili Arazilerin Dönüm Olarak Miktarları………..………..54
Tablo XVI. Şuhud’da Ekili Arazilerin Yıllık Geliri (kuruş)…………..…………...55
Tablo XVII. Şuhud’da Hane Basına Düşen Mezru Tarla ve Yıllık Geliri(M.1844).56
Tablo XVIII. Şuhud’da Hane Basına Düşen Gayr-i Mezru Tarla………...…..57
Tablo XIX. Şuhud’da Hane Başına Düşen Hayvancılık Gelirleri……….60
Tablo XX. Şuhud Mahallelerinde Ticaret Gelirleri(kuruş)’nin Hanelere Göre
Dağılımı………..61
xii
Tablo XXI. Şuhud’daki İşçilik Gelirleri(kuruş)’nin Mahalle ve Hanelere Göre
Dağılımı………..62
Tablo XXII. Şuhud’da Diğer İş Kolları Gelirleri(kuruş)’nin Hanelere Göre
Dağılımı………..63
Tablo XXIII. Şuhud’da Nakit Para, Faiz ve Zuhurat Temettuatları (kuruş)……….65
Tablo XXIV. Şuhud’da Mesleklere Göre Gelir Dağılımı………..……...66
Tablo XXV. Şuhud’da Hanelere Göre Gelir Dağılımı………...68
Tablo XXVI. Şuhud’da Öşür (Aşâr) Vergisinin Hanelere Göre Dağılımı………....70
Tablo XXVII. Şuhud’da Vergî-yi Mahsûsa’nın Hanelere Göre Dağılımı……..…..71
Tablo XXVIII. Şuhud’da Ağnam Vergisinin Hanelere Göre Dağılımı…………....72
Tablo XXIX. Şuhud’da Tarım Topraklarının Miktarları ve Dağılımı…..………....73
Tablo XXX. Büyükbaş Hayvanların Mahalle ve Hanelere Göre Sayısal Dağılımı..76
Tablo XXXI. Küçükbaş Hayvanların Mahalle ve Hanelere Göre Sayısal Dağılımı.78
Tablo XXXII. Yük ve Binek Hayvanların Mahalle ve Hanelere Göre Sayısal
Dağılımı……….……….80
Tablo XXXIII. Şuhud’da Mahallelere Göre Arı Kovanı Sayıları………….……...81
Tablo XXXIV. Şuhud’da Genel Hayvan Sayılarının Mahallelere Göre Dağılımı...82
xiii
GRAFİKLER LİSTESİ
Sayfa
Grafik I. Şuhud’da Üretilen Tahıllar ve Yüzdelik Oranları………..…….…………52
Grafik II. Şuhud’da Üretilen Bakliyat Sebze-Meyve vs. Yüzdelik Oranları……....53
Grafik III. Şuhud’da Mezru ve Gayr-i Mezru Tarla Oranları………..…….58
Grafik IV. Şuhud’da Mevcut Gelirlerin Mesleklere Göre Dağılımı………...67
Grafik V. Şuhud’da Hanelere Göre Gelirler Dağılımı (kuruş)………..…...69
Grafik VI. Şuhud’da Toplam Hayvanların Türlere Göre Dağılımı………….……..83
xiv
KISALTMALAR DİZİNİ
a.g.e: Adı geçen eser
a.g.m: Adı geçen makale
bkz: Bakınız
BOA ML. VRD. TMT: Başbakanlık Osmanlı Arşivi Maliye Varidat Temettuat
C: Cilt
Çev: Çeviren
d.nr.: Derleme numarası
Ed.: Editör
MEB: Milli Eğitim Bakanlığı
s: Sayfa
S: Sayı
TTK: Türk Tarih Kurumu
TDV: Türkiye Diyanet Vakfı
vb:Ve benzer
Yay.: Yayın
yy.: Yüzyıl
1
GİRİŞ
Osmanlı Devleti hakkında özellikle mali alanda bilgiler elde edeceğimiz en
önemli kaynaklardan birisi de temettuat defterleridir. Bu defterlerin son zamanlarda
sıklıkla araştırmalara ve tezlere konu olduğu görülmektedir. Bu çalışmada,
çalışmamızın temel kaynağı olan Temettuat Defterlerinin ışığında 19. Asrın
ortalarında Hüdâvendigâr Eyaleti Karahisâr-ı Sâhib Sancağı’na bağlı Şuhud
Kazası’nın ekonomik ve sosyal yapısı incelenmiştir.
Bu araştırmanın temel amacı, Temettuat Defterleri ışığında 19. Yüzyılın
ortalarına tekabül eden Hicri 1261, Miladi 1845 yılında Şuhud’un sosyal ve
ekonomik durumunu incelemek ve bu durumu etkileyen faktörleri ortaya koymaktır.
Konu olan dönemde Şuhud’un ekonomik ve sosyal oluşumlarında; bölgenin
doğal yapısı, ziraat ve hayvancılıkla ilgili faaliyetleri, icra edilen meslekler ve elde
edilen gelirlerin dağılımının etkisi muhakkaktır. İşte tam bu noktada Temettuat
defterleri imdada yetişiyor. Çünkü bunlar, muhteviyatları itibarıyla mezkûr konulara
açıklık kazandıracak mahiyette kaynaklardır. Yani bu defterler incelenmeden
bahsedilen konuların tam olarak aydınlatılması pek mümkün olamayacaktır.
Özellikle ekonomik ve sosyal konularda 19. yüzyıl için temettuat defterleri
yeterli bilgileri içermektedir. Hassasiyetle tetkik edilip değerlendirildiği takdirde
bahsi geçen dönem hakkında tatmin edecek seviyede bilgilere ulaşılmaktadır.
Çalışmanın aşama ve yöntemi şu şekilde gerçekleşmiştir: Öncelikle Şuhud
kazası mahallelerine ait Temettuat Defterlerinin dijital kopyaları İstanbul’daki
Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nden alınarak yoğun bir çaba ve titizlikle
transkripsiyon çalışmaları yapılmıştır. Tereddüde düşülen noktalarda düzenli olarak
konunun uzmanları ile istişareler yapılarak elde edilen veriler ayrı ayrı başlıklar
halinde detaylı tablo, şekil ve grafiklerle değerlendirilmiştir.
Genelden özele doğru gitmek suretiyle önce Şuhud’un tarihçesi hakkında
bilgiler verilmiştir. Daha sonra Osmanlı Devleti’ndeki vergi sistemine kısaca
değinilmiştir. Akabinde Temettuat vergisi ve temettuat defterleri hakkında bilgiler
verildikten sonra defterlerden elde edilen ekonomik ve sosyal veriler tahlil edilmiştir.
Ayrıca çalışmamızın ana kaynağını teşkil eden Temettuat Defterlerinin
2
transkrıpsiyonu tablolaştırılarak verilmiştir. Tezin sonuna ek olarak temettuat
defterlerinin orijinal nüshalarından örnekler ve bir harita konulmuştur.
1. KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMA METODU
1844 – 1845 Tarihli Temettuat Defterlerine Göre Şuhud Kazası’nın Sosyo -
Ekonomik Yapısı adlı çalışmamız için temel kaynaklar temettuat defterleridir.
Temettuat Defterleri, Başbakanlık Osmanlı Arşivi Maliyeden Varidat Temettuat
(BOA. ML.VRD.TMT) katalogları içerisinde bulunmaktadır. Bu defterler Osmanlı
Devleti’nin Tanzimat’tan sonraki dönemlerinin sosyal ve ekonomik yapısı hakkında
bilgiler ihtiva eden kaynaklardır. Yeni vergi düzeni oluşturmak amacıyla tebanın mal
varlığının tespit edilmesi gerekliliğinin sonucunda bahsini ettiğimiz temettuat
defterleri ortaya çıkmıştır.
Şuhud Kazası için hazırlanmış olan defterlerin en üstünde şöyle bir giriş
cümlesi yer almaktadır. Bu giriş ifadesi her mahalleye ait defterin başında, o
mahallenin adına göre yazılmıştır:
“Hüdâvendigâr Eyaleti Mülhakatından Karahisâr-ı Sâhib Sancağında vâki
Şuhud Kasabasında Pazar Mahallesi ahalisinin bermûcib talimât-ı seniyye tahrir
olunan emlak ve arazi ve temettuatlarını mübeyyin defteridir ki zikr olunur
1.”
Bu cümlede tahrir çalışmasının neden yapıldığı, defterlerin neden tutulduğu
detaylı bir tarzda olmasa da “bermûcib talimât-ı seniyye” ifadesiyle açıklanmaktadır.
Halkın her türlü iktisadi teşebbüsleri, gelirleri ve arazilerinin kayıt altına
alındığı/alınmak istendiği belirtilmektedir. Bununla vergi kaçağının önüne geçmek,
vergileri artırmak, vatandaşlar arasında vergi hususunda eşitlik ve adaleti sağlamak
gibi durumlar amaçlanmış olmalıdır.
Defterlerin sonu tahrir yapılan mahallenin İmamı, Birinci Muhtarı, İkinci
Muhtarı ve sayım için merkezden görevlendirilen yetkili kişi tarafından birlikte
mühürlenmiştir. Bu durum o mahalle ile ilgili işlemlerin tamamlandığı anlamına
gelmektedir
2.
1 ML.VRD.TMT.d.,nr. 09372, s. 4. 2 ML.VRD.TMT.d.,nr. 09372, s. 34.
3
On dokuzuncu yüzyıl ortalarında yapılan temettuat tahrirleriyle ilgili olarak
Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde Şuhud Kazası’na ait dokuz tane defter vardır. Bu
defterler aşağıda gösterilmiştir:
1- BOA. ML.VRD.TMT. 9299 İplik Mahallesi 1261 (M.1845) tarihli defter
(23 sayfa).
2- BOA. ML.VRD.TMT. 17754 İplik Mahallesi 1261 (M.1845) tarihli defter
( 4 sayfa).
3- BOA. ML.VRD.TMT. 9354 Hisar Mahallesi 1261 (M.1845) tarihli defter
(15 sayfa).
4- BOA. ML.VRD.TMT. 9362 Hacı Musa Mahallesi 1261 (M.1845) tarihli
defter ( 27 sayfa).
5- BOA. ML.VRD.TMT. 9365 Horos Mahallesi 1261 (M.1845) tarihli defter
( 29 sayfa).
6- BOA. ML.VRD.TMT. 9372 Pazar Mahallesi 1261 (M.1845) tarihli defter
(35 sayfa).
7- BOA. ML.VRD.TMT. 17790 Pazar Mahallesi 1261 (M.1845) tarihli defter
( 36 sayfa).
8- BOA. ML.VRD.TMT. 9375 Kayış Mahallesi 1261 (M.1845) tarihli defter
(43 sayfa).
9- BOA. ML.VRD.TMT. 9385 Baş Mahallesi 1261 (M.1845) tarihli defter
(21 sayfa).
İncelemiş olduğumuz 1845 yılı temettuat defterlerin muhtevasına
baktığımızda hane reislerinin isimlerinin yanında sülale ismi ya da lakaplara yer
verildiği görülmektedir. Fiziki özellik bildiren lakaplar hariç olmak üzere kişilerin
fiziki özellikleri ile ilgili herhangi bir bilgi mevcut değildir. Vergi mükellefi olan
hane reisinin ürettiği ürünler detaylarıyla verilmiş ve bir önceki sene ödenen vergiler
yazılmıştır. Hayvanatın sayıları hâsılatları yazılmış ancak hayvanların
fiyatları/kıymetleri yazılmamıştır. Bunlardan sonra diğer gelirleri yazılmıştır. En
sonunda kişiye ait toplam bir senedeki temettuatı verilmektedir.
Temettuat defterlerinin incelenmesi sonucunda şu bilgilere ulaşılmaktadır: Bir
mahalle veya köyde yaşayan vergi yükümlüsü hane sahiplerinin lakap ve/veya sülale
4
isimleri, meslekleri, önceki yılda ödedikleri vergileri, ekili/nadas –
kirada/kiraladıkları tarlaları, bu tarlalardan elde edilen ürünler, hayvan türleri/sayıları
ve hayvanlardan elde edilen gelirler. Aynı şekilde ticaret ve işçilik gelirlerine ait
bilgiler de mevcuttur.
Temettuat Defterlerinin incelenmesinde çok dikkatli olmak gerekmektedir.
Çünkü bazı yazı ve rakamlarda yıpranma, okunamama vb. gibi nedenlerden dolayı
maddi hatalar oluşması muhtemeldir. Bunun yanında hesaplamalarda da hatalarla
karşılaşmak mümkündür.
Burada değinmemiz gereken diğer bir husus da şudur: ML.VRD.TMT. 17754
İplik Mahallesi’ne ait defter, aynı mahallenin 9299 numaralı defterinin dört
sayfasının tekrarıdır, farklı bir bilgi içermemektedir. Yine aynı şekilde
ML.VRD.TMT. 17790 Pazar Mahallesi’ne ait defter de aynı mahallenin 9372
numaralı defterinin tekrarıdır, bunda da farklı bir bilgi olmadığı gibi mühür de
bulunmamaktadır.
İncelediğimiz temettuat defterleri incelenirken öncelikli olarak bu konuda
yapılmış çalışmalar taranarak fikri alt yapı ve çalışmamızın taslağı oluşturulmuştur.
Araştırma yöntem ve teknikleri ile ilgili eserlerden istifade edilerek çalışmamıza yön
verilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın amacı, kapsamı ve sınırlılıkları tespit edilerek bu
çerçeveye uygun hareket edilmiştir. Belgeler titizlikle transkrip edilerek, mümkün
mertebe makul değerlendirmeler yapılmaya çalışılmıştır. Çalışma alanımızla ilgili
çeşitli kaynaklardan faydalanarak bunlar dipnotlarda ve kaynakçada gösterilmiştir.
2. ŞUHUD KAZASI’NIN COĞRAFİ YAPISI VE TARİHİ
İç Ege bölgesinin en doğusunda yer alan Şuhut, Afyon’un güneyindedir. Batı
Anadolu’yu İç Anadolu’ya bağlayan eşik arazi üzerinde olup, 1151 m. rakımıyla
Afyon’un en yüksek yerleşim merkezlerinden biridir.
İlçenin kuzeyinde Afyon ili, batısında Dinar, Sandıklı, Sincanlı ilçeleri,
doğusunda Çay, güneyinde ise Isparta ilinin Yalvaç ve Senirkent ilçeleriyle
çevrilidir
3.
5
Sandıklı ile Şuhut arasında 2447 m. yüksekliğinde Kumalar Dağı bulunur.
Şuhut Ovası diye isimlendirilen Kumalar, Kocakal ve Kayrak dağlarıyla çevrili bir
ovası vardır. Yayla olarak: Kumalar, Kavaklı ve Bedeş yaylaları vardır. Akarsu
olarak Kali Çayı vardır, bu çayın üzerine Selevir Barajı inşa edilmiştir
4.
2.1. ŞUHUD’UN TARİHİ
2.1.1. OSMANLILARDAN ÖNCE ŞUHUD
Şuhud; şehrin bugünkü ismidir. Burada ilk kurulmuş olan şehrin asıl adı
Synnada’ dır. Synnada’nın kuruluşu hemen hemen M.Ö. 1180 yıllarında olmuştur
5.
Şehrin adını Roma döneminde Synnada olarak görüyoruz
6.
Meşhur Truva Savaşını “tahta at” hilesiyle İyonların kazanması sonucunda
Dorlara yardım eden Akamas ve diğer birlikler başlarında komutanlarıyla İç
Anadolu’ya özellikle Frigya’ya yayıldılar ve şehirler kurdular.
Ünlü ozan Homeros’un “İlyada” destanında sözünü ettiği Trova savaşlarına
Anadolu’nun çeşitli devletleri katıldı. Frigler de bu savaşa katılarak Trovalıların
yanında yer aldılar. Uzun süren savaşlarda Akalılar yenemeyeceğini anlayınca “tahta
at” hilesine başvurarak Trovalıları yendiler. Yenilginin ardından şehri boşaltan
kahramanlar (komutanlar), Anadolu topraklarına özellikle Frigya toraklarına
yayıldılar
7.
Synnada’nın yani Şuhud’un kurucusu Akamas da bu komutanlardan biridir.
Akamas Turoya savaşının umulmadık bir biçimde sona ermesi üzerine Torlar
(Dorlar) dan, Trakyalı ve Makedonyalı ve Ahiya (Aka-İyon) lı birliklerin başında İç
Anadolu’ya çekilerek Afyon ili Şuhud ilçesinin yerinde Synnada adı ile bir şehir
kurdu. Şehrin milli kahramanı oldu. Uzun süreler Synnada halkının gönüllerinde
yaşadı.
Şehrin yarı egemen olduğu ilk Roma çağlarında basılan paralarda Akamas’ın
resmini koydu. Synnada’lılar paralarında “Dorların, Makedonyalıların, İyonların
4Afyon 2001 Yıllığı, s.32-44.
5 Süleyman Gönçer, Afyon İli Tarihi, c.1, İzmir 1971, s.66.
6 Musa Seyirci ve Refik Başyılmaz, Her Yönüyle Akamas’ın Şehri Şuhut, Afyon 1982, s.32. 7 Seyirci ve Başyılmaz, a.g.e., s.42.
6
Synnada’sı” diyerek üç büyük halktan meydana gelen bir şehir olduklarını
açıklamışlardır
8.
Etiler döneminde Şuhut bölgesinde Mira Kuvalya Krallığının hâkim
olduğunu görüyoruz. Mira Kuvalya toprakları hemen hemen Afyon ve Kütahya illeri
dâhilindedir. Mira Krallığına bağlı bir prenslik olan Kuvalya’nın başkenti Şuhut
ilçesi Hisar Hüyük’tür
9. Daha sonraki yıllarda ise Synnada Lidya ve Pers
hâkimiyetine girmiştir.
Hellenistik Çağda Şuhut, Büyük İskender’in Anadolu’yu fethetmesiyle onun
hâkimiyetine girdi ve vergiye bağlandı. İskender’in Gelene (Dinar) Valisi (satrabı)
olan Antigon’un Synnada (Şuhut) Valisi veya komutanı Dokimos, Synnada kalesini
savaşsız (Trakya Kralı) Lizimahos’a bıraktı ve bu bölgenin yine komutanı oldu.
Yönetimindeki Makedonyalı askerlerin önemli bir parçası da Synnada’da yerleşmiş
bulunuyordu. Romaçağında bu Makedonyalı halk, şehir yönetimine katıldılar ve
başkanlığı ellerine geçirdiklerinde bastıkları paralarda “Synnadeon Makedenon”
(Makedonyalıların Synnada’sı) deyimini kullandılar
10.
Afyon ve Afyonlular için büyük bir öneme sahip olan haşhaş (afyon)
bitkisinin Afyon bölgesine gelmesi de bu dönemde olmuştur şöyle ki;
M.Ö. 333’de Büyük İskender’in gelişi ile yarı egemen olan şehirler, İlk Roma
Cumhuriyeti çağında basmaya başladıkları şehir sikkeleri arasında Synnada (Şuhut)
da basılmış bir tip sikke üzerinde bir haşhaş kellesi resmi bulunmuştur. Ayrıca diğer
bir tip sikke üzerinde, elinde haşhaş kellesi, buğday başağı ve keten bitkilerinde bir
demet tutan şehir tanrıçası resmi de bulunmuştur. Yukarıda adı geçen sikkelerden
Afyon Arkeoloji Müzesinde sikke koleksiyonu içinde birkaç tane vardır.
Sonraki dönemlerde ise Synnada’nın Romalılarca Bergama Krallığından
alındığı ve kent M.Ö. 72’den M.S. 396’ya kadar süren Roma egemenliğinin başladığı
bilinmektedir. Bu dönemde 80.000 nüfuslu olan şehir Romalı bir komiser tarafından
yönetilmekte ve bağlı 22 ilçe yer almaktadır
11.
8Gönçer, Afyon İli Tarihi, c.1, İzmir 1971, s.66. 9Gönçer, a.g.e., s.52.
10Gönçer, a.g.e., s.145.
11Ferhat Erdoğan, Şuhut ve Yöresi Ağızları, Afyon Kocatepe Ün. Sosyal Bilimler Enstitüsü
7
Roma Cumhuriyeti ilk çağında Roma’dan gönderilen komiserler kurulu, Orta
Frikya’ya (Synnada’ya- Şuhud) gelerek, Synnada baş il merkezi olmak üzere
Synnadik “Santral Firikya” adı ile bir il kurulmuş 22 şehir (ilçe) bu ile bağlanmıştır.
Bu kuruluş İmparatorluk çağında da 325 yılına kadar aynı kalmıştır
12.
İmparator Diokletianus zamanında (M.S. III. yüzyılın sonları) ise Asya
eyaleti yedi kısma bölünmüştü. Bu yeni mülki teşkilat Frigya’yı “Frigya Salutaris”
ve “Frigya Prima” diye ikiye ayırmıştı. Afyon’un büyük kısmını bu parçalardan
Frigya Solataris’in içerisinde görmekteyiz ve merkezi de Synnada’dır.
Gene bu şehir Romalılar devrinde “Synnada Mermerleri” diye ün almış fakat
aslında Synnada’ya bağlı Dokimeia (İscehisar) ın pek kıymetli, çeşitli renkte damarlı
mermerleri sayesinde de ayrıca şöhret yapmış, tanınmış bir merkezdi. Merkezi
Synnada olan Frigya Salutaris gene şifalı kaplıca ve maden sularıyla da daha o
zamanlar ün kazanmıştı. Esasen(Salutaris) kelimesi Latincede “şifalı” anlamındadır.
Böyle olunca da Frigya Salutaris’e “Şifalı Frigya” demek Afyon için iyi bir tercih
olur
13.
Öte yandan Synnada’nın toplumsal ve ekonomik yönden çok geliştiğini
bastığı paralardan da anlamak mümkündür. Afyon Arkeoloji Müzesinde
Synnada’dan gelen sikkeler bir koleksiyonda toplanmıştır
14.
Şuhud’un çevresindeki o dönem yerleşim merkezlerini şöyle sıralayabiliriz:
Senir Köyündeki Bin İnler, Balçıkhisar’ın Harım arası mevkiinde yer alan Tinnara
Çiftliği yine Balçıkhisar’ın ekim alanı içindeki Melissa Çiftliği ve Balçıkhisar –
Anayurt yerleşim alanı anılmağa değerdir
15.
Roma İmparatorluğunun M.S. 395’de ikiye ayrılmasıyla Synada’da Bizans
hâkimiyeti dönemi başlamıştır. Bizans döneminde “cfut” olan adı
16Türklerin
hâkimiyetinde değişecektir. Bizans yönetimi devam ederken çok defalar İslam
ordularının (Emeviler) seferlerine maruz kaldılar.
12 Gönçer, a.g.e., s.158.
13 Haydar Özdemir, Afyon Vilayeti Tarihcesi, Afyon 1961, s.8. 14
Seyirci ve Başyılmaz, a.g.e, s.55.; Bu konuda daha geniş bilgi için bkz. Süleyman Gönçer, Afyon İli
Tarihi, s.160.
15 Seyirci ve Başyılmaz, a.g.e., s.56.
8
Emevi orduları Miladi 739’da Afyon’u aldılar. Sonra Bizans ordusuyla Afyon
(Akron) önlerinde savaşmaya başladılar. Bu arada tarihimizde meşhur kahraman
Battal Gazi de İslam ordularının içinde bulunuyordu. İslam orduları Synnada’ya
çekilerek kaleye kapandılar daha sonra da buradan da ayrılıp Yalvaç tarafında diğer
İslam ordularına katılarak gittiler.
Şuhud, Türkler tarafından 1150 yılında ele geçirilmiştir. Orta Asya’nın
güneyinden gelen Emir Sanduk ve Emir Afşin komutasındaki Akhan Türkmenleri
şehri fethetmişlerdir. Fetih sonrası çevreye yerleşen Türkmen boyları ova kenarında
göçebe hayat yaşarken zamanla yerleşik hayata geçmişlerdir. Bu dönemde
Afyonkarahisar “samak” yani valilikti, Şuhut da buraya bağlı 10 Subaşılıktan birisi
olarak idari yapıda yer alıyordu. Selçuklu egemenliğinden sonra Şuhut 1321-1346
yılları arasında Sahipataoğulları Beyliğinin egemenliği altında kalmıştır
17. Sonra
Germiyanoğulları Şuhut’a hâkim olurlar. Kısa süreliğine Hamitoğulları Şuhut’a sahip
olmuşlar sonra tekrar Germiyanoğullarına geçmiştir.
Burada Şuhud’un adı meselesine dönüp “Şuhud” adını nasıl aldığı konusuna
açıklık getirelim. Şehir ilk kurulduğunda adı Synnada idi. Bizanslılarda ise cfut veya
çıfud iken Müslümanlar tarafından alındıktan sonra İslam askerlerinin içerisinde
Şeyh Şuhudi ÖmerEfendi de hazır bulunduğundan (ona izafeten - o zamanda) Çıfud
Kasabası “Şuhud” kasabasına dönüşmüştür
18. Böylece Şuhud kasabası veya şehri
Türkler tarafından kendi isimleriyle birlikte yeniden kurulmuştur diyebiliriz.
2.1.2. OSMANLILAR DÖNEMİNDE ŞUHUD
Şuhut ve çevresi 1392 yılında Yıldırım Bayezid zamanında Osmanlı
topraklarına katıldı. Osmanlı döneminde Şuhut, Karahisar (Afyon)’a bağlı bir
Anadolu kasabasıdır
19. Yıldırım Bayezid Timur’la yaptığı Ankara savaşında
yenilince (1402) Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılan Beylikler yer yer
beyliklerini ilan etmeye başladılar, Şuhut topraklarının Hamitoğullarına geçtiğini
görüyoruz. Fakat yönetimi elinde toplayan Çelebi Sultan Mehmet, Akşehir, Konya
üzerine askerleriyle yürüdü. Bu yürüyüş esnasında Hamitoğullarına ve
17
Aydın Ayan, Afyonkarahisar Şuhut Atatürk Evi Kurtuluş Savaşı Panoraması, İstanbul 2005, s.32. (Bu eserde sayfa numarası yoktur. Sayfalar sayılarak bu sayı elde edilerek yazılmıştır.)
18Seyirci ve Başyılmaz, a.g.e., s.33. 19 Ayan, a.g.e., s.33.
9
Karamanoğullarına geçen toprakları geri aldı. Afyon ve çevresini dayısı II. Yakup
Çelebi’ye bırakırken Antalya’ya giden yollar üzerindeki Emirdağ, Bolvadin, Şuhut,
Çay, Çölovası bölgesini kendine alıkoydu. Şuhut ve çevre yollarının korunması ile de
Sarı Demirtaş Paşa oğlu Hamza Bey görevlendirildi. Büyük zelzelede yıkılan Şuhut
Çarşı Camii’ni ve Hamza Paşa hamamını Hamza Bey yaptırıyor. Bu tarihten sonra
bu bölgeye zaman zaman Hamitoğulları saldırsa da başarılı olamaz. Fatih Sultan
Mehmet’le beraber bölge tamamen Osmanlı İmparatorluğunun topraklarına
girer(1451)
20.
Dünyaca tanınmış Türk gezgini Evliya Çelebi Şuhut’tan da geçmiş ve burayı
Seyahatname’sinde şöyle anlatıyor: “Hızırlık arkasından giden Kadın Ana Suyu’nun
başına varıp üç saat gittik Şuhut, 150 akçe kazadır. Bazen Karahisar Kadısına ilave
olur. 40 köyü vardır. Karahisar Paşasının hassıdır. Yüksekçe bir yerde havası güzel
bir yerdir. Sulu üzüm Karahisar’a buradan gider. Halk dilinde Cifud derler ama
doğrusu Şuhud’dur. Çünkü dört tarafında binlerce şehid gömülüdür. 9 mahalle, 9
mihrabdır. Çarşı içinde Germiyan Camii toprak örtülüdür. Mescidi, hanı, hamamı,
mektebi, 1200 evi vardır. Buradan batıya bir sahrada gittik”
21.
II. Bayezid döneminde tutulmuş olan maliyeden müdevver katalogunda 230
numarada kayıtlı Mufassal Tahrir defterindeki bilgilere göre Şuhud Kazası
(Karahisar-ı Sahib Sancağı içinde) mevcut kazaların en büyüğüdür. Şuhud kasaba
mahiyetinde olup 9 mahalleden oluşmaktadır. Bu kazaya bağlı 86 köy, 21 mezraa, 8
yaylak ve 4 çayır bulunmaktadır. Anadolu vilayetine bağlı bir kadı defterinden, II.
Bayezid ve Yavuz Sultan Selim zamanlarında Şuhud’un kadılığının olduğu
anlaşılmaktadır
22.
Şuhut bu arada doğal afetlerden de nasibini almış, 1862 yılında büyük bir
deprem yaşamış. Şehirde bulunan birçok tarihi yapı ve anıt yıkılmış ya da ciddi zarar
görmüştür
23.
20 Seyirci ve Başyılmaz, a.g.e., s.63. 21
İrfan Ünver Nasrattınoğlu, Folklor-Edebiyat- Tarih Araştırmaları, Afyonkarahisar 2003, s.253-254.
22 Mustafa Karazeybek, “Osmanlı Taşra Teşkilatında Karahisar-ı Sahib Sancağının İdari Yapısı”,
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, c. II, S. I, Afyon 2000, s.105-106.
10
Bunlardan başka Şuhut’un 1884 yılında nahiye, 1896 yılında köy, 1912
yılında tekrar nahiye olduğu bilgilerine ulaşıyoruz. İlk nahiye müdürü olarak da Hacı
Hüseyin Efendi atanmıştır
24.
Osmanlı tarihi için Salnameler önemli birer kaynaktırlar. Salname yıllık
demektir ve Tanzimat’tan sonra yayınlanmaya başlanmıştır. İlk vilayet salnamesi
1847 de sonuncusu da 1918 de yayınlanmıştır. Afyon ile ilgili salnamelerin ilki 1869
tarihlidir. Karahisar-ı Sahib adında bir sancak merkezi olan Afyon Hüdavendigar
(Bursa) Vilayetine bağlıdır. Salnamelerde yayınlandıkları zamanlardaki genel ve
mahalli yöneticiler hakkında bilgiler verilmektedir. Hüdâvendigâr Vilayeti
salnamelerinde Karahisar-ı Sahib Sancağı’ndan Şuhud Kazası ile ilgili bazı bilgiler
aşağıda verilmiştir.
Şuhud, Salnamelerde Miladi 1870’den başlayarak 1884 tarihine kadar
Bolvadin Kazasına bağlı bir Nahiye’dir ve Nahiye Müdürleri tarafından idare
edilmektedir. 1884 tarihli salnamede merkez livaya bağlı Şuhut Nahiyesi
25olarak
görüyoruz. Bu tarihten sonra merkez livaya bağlı kalmaya devam etmiştir.
1885 tarihli salnamede Şuhud Nahiyesi hakkında şu bilgiler bulunmaktadır:
“Karahisar’ın doğu tarafında beş saat mesafede bir nahiyesi olup Sandıklıya 8,
Bolvadin’e 8, Geyikler Nahiyesine 10, Isparta’ya bağlı Bora kasabasına 10 saat
mesafededir. Kadın-Erkek 10.450 nüfusu vardır. 121770 dönüm hububat alanı, 178
dönüm bağ, 419 dönüm bahçe, 20.070 dönüm mera, 38 köy ve 1700 ev, 160 dükkân,
2 han 1 hamam, 35 cami ve 43 mektebi vardır. Havası ve suyu latif ve mutavassıttır.
Suları batı tarafındaki kıraç Kumalar dağından gelir. Kereste ve odun kesilen dağlar
12 saatlik mesafededir. Kasabada Ulu cami ve İlk (Eylik) cami nam ile iki önemli
cami bulunur. Arap Dede, Müezzin İbrahim, Hacı Ömer Efendi, Tuti Sancaklı Küçük
Cami, Kebabcı Kara Yunus namı ile 9 adet medresesi ve 80 de tekkesi vardır.
Köylerinde bazı ziyaret edilen yerler bulunur”
26.
1888 tarihli salnameye göre Afyonla ilgili bilgiler verildikten sonra Liva’ya
bağlı köyler yazılmış; bunların yanında, mukaddima Şuhud diye bir nahiye teşkil
edildiği halde daha sonra müdürlüğü kaldırılarak doğrudan doğruya liva merkezine
24 Seyirci ve Başyılmaz, a.g.e., s.64.
25 İsmail Hızal ve M. Saadettin Aygen, Osmanlı Salnamelerinde Afyonkarahisar, Afyon 1987, s.57. 26 Hızal ve Aygen, a.g.e, s.69.
11
bağlı ve ilhak edilen bir takım köyler daha vardır ki şunlardır. Şuhud Kasabası:
Dadak, Burni, Sekir, Kurtlar, Aydın, İsrail, Tekke, Başviran, İlaslı, Balçıkhisar, Alga,
Kulak, Karaadilli, Karacaviran, Oynağan, Arızlı, Çori(Uzunbikler), Aksultan, Yazlar,
İsalı, İnli, Büzan, Selevir, İncikli, Çobankaya, Kazlık, Atlıhisar, Anayurt, Bedaş,
Ağın, Mahmut, Hallaç, Ağzıkara
27adlı köyler yazılmıştır.
Bugün de olduğu gibi Osmanlı Devleti zamanında da Anadolu şehirlerinin
geçim kaynakları ve gelirleri ziraata dayanmaktaydı. Özellikle de hububat üretimi en
önemli bir husustu. Bir tarım ülkesi olmasına rağmen Osmanlı Devleti zamanın
şartları gereği bazen İstanbul halkının ve ordunun ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük
çekmekteydi. Bu ihtiyaçların karşılanması için Anadolu’nun muhtelif yerlerine
müracaat etmekteydi. Bu amaçla Afyon’dan da çok miktarda buğday ve arpa talep
edilmiştir.
Afyon ve kazaları ziraat açısından her zaman önemli bir yerdi. Sandıklı,
Şuhut ve Sincanlıda geniş ovaların ve küçük-büyük çok sayıda akarsuyun bulunması
bu bölgedeki tarım ürünlerinin miktar ve çeşit olarak daha zengin olmasına imkân
vermekteydi. Afyon’dan kendi ihtiyacı yanında, ordunun ve İstanbul halkının iaşesi
için sürekli İstanbul’a zahire gönderilmesi, buranın zahire üretimi bakımından yeterli
bir sancak olduğunun göstergesidir.
Belgelerde geçen “öteden berü Karahisar Sancağı kazaları zahire yatağı yerler
olduğu” ifadesi de bölge arazisinin zahire istihsali bakımından son derece mümbit
olduğunu teyid eder mahiyettedir
28.
Afyon’dan talep edilen hububat merkez ve kazalara uygun şartlarda
paylaştırıldığını belgelerden görüyoruz. Şuhud da Afyon’a bağlı olduğuna göre
payına düşen miktarı ödemeye çalışmıştır. Mahsulün az olduğu yıllarda ödeme
güçlüğü çekildiği anlaşılmaktadır. Mesela 1824-25 yıllarında mahsulün az olması
sebebiyle Şuhud kazası, hissesine düşen miktarı ödeyememiş ve bunun için kaza ileri
gelenleri mahkemeye gelerek kendilerine indirim ve yardım talebinde
bulunmuşlardır.
27
Hızal ve Aygen, a.g.e, s.104.
28 Mehmet Güneş, “1822-1830 Yılları Arasında Afyon’da Ziraî Faaliyetler ve İstanbul ile Ordunun
İâşesi Temininde Afyon’un yeri”, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, c. II, S. I, Afyon 2000, s.72-73.
12
1825- 26 yıllarında Şuhud’dan: (İstanbul kilesiyle) 1030,5 kile, 1828-29
yıllarında: 777,5 kile, 1829-30 yıllarında: 466,5 kile buğday talep edilmiştir.Yine
Şuhud’dan 1827-28 yıllarında 311 kile, 1829-30 yıllarında 233 kile arpa talep
edilmiştir
29. Bu bilgilerden de anlaşılacağı üzere Şuhud kazası Osmanlı ordusu ve
İstanbul halkının ihtiyaçlarının karşılanması için üzerine düşeni imkânları nispetinde
yapmaya çalışmıştır.
2.1.3. KURTULUŞ SAVAŞI’NDA ŞUHUD
Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşından yenik çıkmasından sonra
Afyonkarahisar, 9 Nisan 1919 tarihinde 5 İngiliz subayın kontrolündeki Senegalli
askerler, ardından 16 Nisan 1919 tarihinde Fransızlar, 21 Mayıs 1919 tarihinde
İtalyanlar tarafından mütareke gereği “kontrol memuru” adı altında sessiz ve örtülü
işgale uğramış, bu işgal 19 Mart 1920 tarihinde sona ermiştir. Afyonkarahisar
Yunanlılar tarafından ilk kez 27 Mart 1921 tarihinde işgal edilmiş, fazla uzun
sürmeyen bu işgal, I. ve II. İnönü savaşlarının kazanılmasının ardından 7 Nisan 1921
tarihinde işgal kuvvetlerinin çekilmesiyle sona ermiştir. Yunanlılar tarafından ikinci
kez 13 Temmuz 1921 tarihinde işgal edilen Afyonkarahisar’da 14 ay süren esaret
günleri, Büyük Taarruz’un başlamasından 1 gün sonra 27 Ağustos 1922 günü, Türk
kuvvetlerinin kente girmesiyle sona ermiştir
30.
Kurtuluş Savaşımızda yeri tartışılmayan şehrimiz Afyon’dan sonra Şuhut
ilçemiz de Kurtuluş Savaşı’ndaki rolüyle tarihimizde önemli bir yere sahiptir.
Şuhut’ta önemli olaylar cereyan etmiştir. Mustafa Kemal Atatürk Şuhut’a gelerek
burada kalmış savaşla ilgili bazı hazırlık ve planlamaları burada yapmıştır.
25 Ağustos 1922 günü Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, Genelkurmay
Başkanı Fevzi Paşa (Çakmak), Başyaveri Salih (Bozok) ve İkinci yaveri Muzaffer
(Kılıç) ile birlikte Sultandağı - Çay üzerinden Şuhut’a gelen Gazi Mustafa Kemal
Hacı Velioğlu Evi’nde, İsmet ve Fevzi Paşalar bu evin karşısındaki evde, karargâhın
bir kısmı da Mollazade Hacı Hüseyin Evi’nde misafir edilmişlerdir. Batı Cephesi
Komutanı İsmet Paşa’nın “26 Ağustos 1922 sabahleyin düşmana genel taarruz icra
29 Güneş, a.g.m., s.80-81.
30 İbrahim Yüksel, Afyonkarahisar’da Canlanan Tarih, Ankara 2005, s.14. ; İsmail Talipoğlu, Büyük
13
olunacaktır” emrini verdiği 93 nolu cephe emri 25 Ağustos 1922 günü Şuhut’taki
karargâhtan verilmiştir. Gazi Mustafa Kemal, konakladığı Hacı Velioğlu Evi’nde(*)
silah arkadaşlarıyla önemli bir toplantı yapmış ve Anadolu ile dış dünya arasındaki
bütün haberleşmelerin kesilmesi emrini verdikten sonra, 26 Ağustos’un ilk saatleri
olan 00.30’dan önce Kocatepe’de olmayı düşündüğünden gece, el ayak çekildikten
sonra at, araba, kağnı gibi ilkel araçlarla Kocatepe’ye hareket etmiş, burada
yatmamıştır
31.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk Nutuk adlı eserinde bu olayı şöyle anlatır: “24
Ağustos 1922’de karargâhımızı Akşehir’den, taarruz cephesi gerisindeki Şuhut
Kasabasına getirttik, 25 Ağustos sabahı da Şuhut’tan savaşı idare ettiğimiz
Kocatepe’nin güneybatısındaki çadırlı ordugâha naklettik 26 Ağustos sabahı
Kocatepe’de hazır bulunuyorduk. Sabah saat 5.30’da topçu ateşimizle taarruz
başladı”
32. Mustafa Kemal’in Şuhut’tan ayrıldığı gecenin sabahında Kocatepe’den
başlayan Büyük Taarruz’un neticesinde savaş kazanılmış, Yunan orduları bozguna
uğratılarak 9 Eylül 1922 de İzmir’den geldikleri yere gönderilmişlerdir.
Afyon’un Yunanlılar tarafından işgal edildiği sırada Şuhut halkı, çevre ile
haberleşmeyi sağlayamayınca bazı insanlar korku içinde ailesini alarak arabalarıyla
Afyonkarahisar ve Ankara’ya göç etmek üzere yola çıkmışlar; ancak bu kişiler yolda
Yunanlılar tarafından esir alındıkları görülmüş bir daha haber alınamamıştır
33.
3. OSMANLI DEVLETİNDE VERGİ SİSTEMİ VE TANZİMAT
DÖNEMİNDE YAPILAN DÜZENLEMELER
Vergi, bir devletin tebaasının yıllık gelirlerinden belirli kaideler çerçevesinde
talep ettiği ve almakta olduğu ücretlerdir. Alınan bu vergiler tarih boyunca çok
çeşitlilik arz etmekle birlikte her devlet için vazgeçilmez bir husustur.
Osmanlı iktisat sisteminin oluşmasında, ilkeler ve kurumlar açısından İslam
ekonomisinin ve İslam devletlerinin büyük bir önemi vardır. Özellikle Selçuklular, İlhanlılar,
Eyyûbîler, Memlûkler ve Anadolu Beylikleri bunların en yakınlarıdır. İkta-tımar, mukataa,
(*)Şuhut ilçesi Yalı Mahallesi İsmail Bey Sokağı no: 12 A ve B de bulunur.
31Yüksel, a.g.e., s.19.
32 Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, c.II, Meb. Yay. İstanbul 1962. s.674.
33 Yusuf İlgar, “Milli Mücadele Döneminde Afyonkarahisar’da Yunan Mezalimi”, 5.Afyonkarahisar
14
fütüvvet-ahilik-esnaf, hisbe-ihtisap gibi kurumların İslam devletlerinden tevarüs edildiğini
biliyoruz
34.
Osmanlı maliyesi çok geniş topraklar üzerinde kurulmuş bir devlet yapısı
içerisinde esnek bir özellik arzetmektedir. Fethedilen yerlerdeki mahalli gelenekler
değerlendirilerek malî bütünleşme sağlanmıştır
35.
Osmanlı Devleti daha beylik döneminden itibaren sistemli bir mali teşkilata
sahip olmuştur. İlk maliye teşkilatının I. Murad zamanında Çandarlı Kara Halil ile
Karamanlı Kara Rüstem tarafından yapıldığı belirtilmektedir.
Merkez maliyesi, tımar ve vakıflar Osmanlı malî sistemini oluşturan üç
kesimdir, bir başka açıdan ülkenin gayr-i safi milli hâsılasının önemli bir kısmı bu üç
kesim tarafından yansıtılmaktadır
36.
Tımar kesimi içerisinde devletin ziraattan elde edeceği gelirin büyük bir kısmı belli
gider alanlarına tahsis edilmektedir. Buna göre devlet ziraattan alacağı vergiyi, kendisi araya
girmeden doğrudan doğruya büyük bir kısmı asker olan tımar sahiplerine bırakıyordu.
Osmanlı ekonomisi temelde ziraî bir ekonomidir. Tımar sistemi ise ziraî ekonominin
dolayısıyla Osmanlı ekonomisinin esasıdır. Bu sistem teknolojik bir gelişme olmamasına
rağmen, ülkedeki yüksek ziraî üretim için gerekli ortamı sağlamıştır
37.
Osmanlı Devleti’nde vergiler, şer’i ve örfî olarak iki kısım altında
toplanmıştır. Zekât, öşür, haraç ve cizye ile bunların kısımları olarak seksene yakın
vergi şer’î vergiler içerisinde yer almaktaydı
38. Şer’î vergiler kaynağını İslam’dan
almaktadır. Örfî vergiler ise kanun ve fermanlara dayanmakla beraber genellikle
olağanüstü zamanlarda toplanan vergilerdir.
Zekât; belli bir malın belli bir kısmını Allah tealâ’nın belirlediği belli bir
şahsa, Allah rızası için temlik etmektir
39.
34
Ahmet Tabakoğlu, “Osmanlı İktisadî Yapısının Ana Hatları”, Yeni Türkiye Ansiklopedisi Osmanlı
Özel Sayısı, C.3, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s.17.
35 Ahmet Tabakoğlu, “Klasik Dönemde Osmanlı Ekonomisi”, Türkler Ansiklopedisi, C.10, Yeni
Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s.668.
36
Tabakoğlu, a.g.m., s.668.
37
Tabakoğlu, a.g.m., s.673.
38
Yusuf Halaçoğlu, “Osmanlı Devlet Teşkilatı”, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, C.12, Çağ Yayınları, İstanbul 1993, Ed. Hakkı Dursun Yıldız, s.354.
39 Vehbe Zuhaylî, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, C.3, Çev: Nurettin Yıldız, Risale Yayınları, İstanbul
15
Öşür; sözlükte “onda bir” anlamına gelen uşr(çoğulu uşûr, a’şâr) kelimesinin
Türkçeleşmiş şekli olan öşür fıkıhta toprak ürünlerinden tahsil edilen zekâtı ifade
eder
40.
Haraç; Arapça harc kökünden gelen ve sözlük anlamı “topraktan çıkan şey”
olan harâc kelimesinin Arapçaya Akkadca veya Ârâmîce’den geçtiğine dair farklı
görüşler vardır. Talmut’ta “baş vergisi”, Pehlevîce’de “vergi” (özellikle araziden
alınan) ve Ârâmîce’de yine “vergi” anlamlarına gelen söylenişleri birbirine yakın
kelimelere rastlanmaktadır. İslam fütuhatından önce Arapça’da yer aldığı bilinen
kelimeye toprak, bina, hayvan, köle gibi kaynakların ürün, kira, ücret türü getirileri
ve devlet gelirleri olmak üzere birbiriyle alakalı çeşitli anlamlar yüklenmiştir. Genel
olarak tebaanın mal varlığından alınan vergileri ifade eden harâc zaman içinde
özellikle toprak vergisi için kullanılmıştır
41. Haraç, Müslüman olmayan halktan
alınan toprak vergisidir. Bu tür topraklara da “arazi-i haraciye” denir.
Haraç iki türlüdür: harac-ı vazife, harac-ı mukaseme. Harac-ı vazife, toprağa
konulan sabit bir vergidir. Harac-ı mukaseme, tarım ürünlerinden alınan maktu bir
vergidir
42.
Cizye; İslam devletlerindeki gayr-i Müslim tebanın, can ve mal güvenliğine
kavuşturulmasına karşılık erkeklerinden alınan baş vergisi
43dir.
Osmanlı devleti kaynaklarını bilme ve malî yapıyı kurma amacıyla sayımlar
yapıyordu. Sayımlarla ülkenin gelir kaynakları tespit edilirdi. Aslında devlet sayım (tahrir)
geleneğinin olduğu ülkelerde yayılmıştı. Sasanî, Roma, Bizans, Emevi, Abbasi, Selçuklu ve
Memlûk Devletleri nüfus ve vergi sayımları yapıyorlar, böylelikle ülkelerinin maddi
imkânlarını tespit ediyorlardı
44.
Osmanlı Devleti, tahrir adı verilen gerek fethettiği topraklarda gerekse tüm
ülke genelinde belli zamanlarda; toprağın tasarruf biçimini belirlemek ve alınacak
vergileri tespit etmek için sayım çalışmaları yaptırmıştır. Bu tahrirlerde mahalle ve
köylerdeki vergi mükellefleri ile bunlara ait arazi, hayvan, bağ-bahçe miktarları,
40 Mehmet Erkal; “Öşür”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.34, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları, İstanbul 2007, s.97-100. ; Ayrıca bu konularda bkz. Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu
Toplum ve Ekonomi, İstanbul 1996, s.21-23.
41 Cengiz Kallek; “Haraç”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.16, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları, İstanbul 1997, s.71-88.
42Zuhaylî, a.g.e., s.322.
43 Mehmet Erkal, “Cizye”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.8, Türkiye Diyanet Vakfı
Yayınları, İstanbul 1993, s.42.
44
16
ödenecek vergi miktarları kaydedilmiştir. Bunlar mufassal ve icmâl adı verilen
defterlere yazılmıştır. Mufassal defterlerde vergi yükümlüsünün ismi, ödeyeceği öşür
ve diğer vergi miktarları, bölgede yetiştirilen ürünler ve miktarları köy ve mezra
isimleri yazılırken, icmal defterlerinde her köyün adı ve toplam alınacak vergi
miktarı yazılırdı. Her iki defterden ikişer suret hazırlanır biri eyalet merkezine diğeri
defterhaneye giderdi. İlk tahririn sonuçlarını gösteren defter-i âti, yeni yapılan
deftere de defter-i cedîd adı verilirdi. Günümüze sadece 2.000 tanesi kalabilmiştir
45.
XIX. yüzyıldaki temettuat sayımları da benzer şekilde devletin malî
imkânlarını tespit amacına yönelikti. II. Mahmud bu amaçla 1829 yılında önce
İstanbul’da, 1831 yılında da tüm ülkede sayımlar yaptırdı
46.
Tahrir konusunda Tanzimat’ın ilanından bir yıl önce de bazı çalışmalar
yapılmış ve bu çalışmalar Tanzimat uygulamasına öncü olmuştur. Muhassıllar
denetiminde 1256 tarihinde başlayan ve devam eden sayımlar ile verginin, adil
ölçüler içerisinde tarh ve tahsili mümkün olamamıştır. Sayımlarda yolsuzluklar ve
uygunsuzluklar görülmüş ve bu sebeple tutulan söz konusu defterler itibara şayan
görülmemiştir. Verginin tadil ve tesviyesi ancak müslim ve gayrımüslim bütün
tebanın “hal ve kudret ve temettu ve ticaretlerinin” layıkıyla bilinmesine bağlı
görülmüş ve bu sebeple hakkaniyet üzere yeniden bir tahrir yapılması
kararlaştırılmıştır. 1261 tarihli sayımı öncekinden ayıran en önemli husus kişinin
sahip olduğu menkul ve gayrımenkul mallarının 1260 (1840) yılı gerçek geliri ile
1261 (1845) yılı tahmini gelirinin verilmesidir. Daha önceki sayımda sahip olunan
menkul ve gayrimenkul malların kıymetleri veriliyordu
47.
Osmanlı ekonomisinin klasik dönemdeki özellikleri zamanla esnekliklerini
kaybetmiş ve yerini XIX. yüzyıl boyunca batılılaşmaya dayanan yeni bir zihniyet ve
yapıya bırakmıştır
48. İşte bunun sonucunda Tanzimat Fermanı ilan edilmiş (3 Kasım
1839) ve tüm alanlarda etkisini gösteren yeni bir dönem başlamıştır. Tanzimat
döneminde geleneksel şer’i ve örfi tekâlif ayrımı, “doğrudan doğruya alınan tekâlif” ,
“bilvasıta alınan tekâlif ve rüsumat” şekline dönüşmüş, vergi konuları belirgin bir
45 Mehmet Ali Ünal, Osmanlı Müesseseleri Tarihi, Isparta 2002, s.144.
46 Ahmet Tabakoğlu, “Yenileşme Dönemi Osmanlı Ekonomisi”, Türkler Ansiklopedisi, C.14, Yeni
Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s.211.
47http://www.osmanli.org.tr/yazi-4-141.html#top, 16.03.2014, saat.14.51. 48
17
değişim izleyerek gelir (temettu) ve emlak vergileri, damga resmi ve içki, tütün, tuz
gibi mallar üzerine konulan özel tüketim vergileri ortaya çıkmıştır
49.
Tanzimat Döneminde kişi başına cizye toplanması yerine toplu olarak
toplanmasına karar verildi. Fakat bunda başarılı olunamayınca tekrar eski usule
dönüldü. Nihayet 1856 Islahat Fermanıyla cizye yerine bedel-i askerî getirildi
50.
Tanzimatın ilanından hemen sonra başlayan reform çalışmaları ve yapılan
düzenlemeler, bir taraftan kamu giderlerinin artmasına, diğer taraftan gelirlerin
tahsilinde gecikmelere neden olur, dolayısıyla ilk yıldan itibaren finansman
güçlükleriyle karşılaşılır
51.
XVIII. yüzyıldan itibaren tımar sistemi bozulmaya başlamıştı. Tanzimat zaten
etkisizleşmekte olan tımar sistemini ortadan kaldırmıştır
52.
Örfi vergiler ve buna bağlı muafiyetler kaldırılıp herkesten ödeme gücüne göre
ancemaatin vergi alınmaya başlayınca çıkarları zedelenenler tarafından toplumda
huzursuzluklar çıkarılmıştır. Tanzimat dönemi boyunca değiştirilmeye çalışılan eski
kurumlar ve girilen yeni toplumsal değişim süreci; Batı etkisi altında gelişen Osmanlı vergi
sisteminin uygulanabilmesi için gerekli yapısal değişiklikleri yeterince sağlayamamıştır.
Yapılan vergi reformlarının uğradığı başarısızlıklarda bu noktanın da önemli ölçüde payı
vardır
53.
4. TEMETTU’ VERGİSİ VE TEMETTUAT DEFTERLERİ
Osmanlı Devletinin Tanzimat döneminde birçok alanda olduğu gibi mali
alanda da ciddi bir yeniden yapılanmaya girmiş olduğu görülmektedir. Vergi
konusundaki düzenlemeler, özellikle “temettu’ vergisi” bunun sadece küçük bir
bölümüdür.
Temettu’, Arapça kâr etme, faide görme
54demektir. Çoğulu temettuâttır.
Temettu’ vergisi ise; tüccar ve esnafın senelik kazançları üzerinden alınan vergi
hakkında kullanılır bir tabirdir
55. Bu vergilere kaynak teşkil etmek için hazırlanmış
49
Abdüllatif Şener, “Tanzimat ve Meşrutiyet’te İktisadî ve Malî Politikalar”, Yeni Türkiye
Ansiklopedisi Osmanlı Özel Sayısı, C.3, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s.551.
50 Tabakoğlu, a.g.m., s.213. 51 Şener, a.g.m., s.552. 52 Tabakoğlu, a.g.m., s.215. 53 Şener, a.g.m., s.555.
54 Şemseddin Sami, Kâmûs-ı Türkî, İstanbul 1998, s.437.
55 Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C.3 MEB Yayınları, İstanbul
18
olan, hane halkının mali durumunu gösteren defterlere de “temettuat defterleri”
denilmektedir. Bu defterler 19. Yüzyılın ortalarının sosyo-ekonomik durumu
hakkında bize bilgi veren ciddi kaynaklardır. Bu defterler Başbakanlık Osmanlı
Arşivlerinde muhafaza edilmektedirler ve bunların büyük bir kısmı dijital ortama
aktarılarak istifadeye sunulmuştur.
5. 9299 – 9354 – 9362 – 9365 – 9372 – 9375 – 9385 – 17754 – 17790 NOLU
ŞUHUD TEMETTUAT DEFTERLERİ
Şuhud’a ait temettuat defterlerinde her mahalle ayrı bir deftere yazılmıştır.
Defterlerin ilk sayfasında mahalle isminden başlayarak sırasıyla kaza ve sancak ismi
yazılmış olduğunu görüyoruz. Mesela, “Mahalle-i İplik an Kasaba-i Şuhud der Liva-i
Karahisar-ı Sahib” şeklinde dizilmektedir
56. Buna karşılık defterlerin ikinci
sayfasında idari birim olarak yukarıdan aşağıya doğru, “Hüdâvendigâr eyaleti
mülhakatından Karahisar-ı Sahib Sancağında vâki’ Şuhud Kasabasında İplik
Mahallesi” bir sıralama yapılmaktadır
57.
Şuhud, için; İplik, Hisar, Hacı Musa, Horos, Pazar ve Kayış Mahallelerinin
temettuat kayıtlarında “kasaba” idari birim ismi kullanılmış sadece Baş Mahallesinin
temettuat defterinde “kaza” ismi “Hüdâvendigâr eyaleti dâhilinde kâin Karahisar-ı
Sahib Sancağı Kazalarından Şuhud Kazası” – “Şuhud Kazasına tâbi’ Baş Mahallesi”
şeklinde kullanılmıştır
58.
Defterlerde bu giriş ifadelerinden sonra kişilerin sahip oldukları hanelere birer
numara verilmiş olup, birden fazla hanesi olanlar ise ilk verilen numaranın içinde
yeniden numaralandırılmıştır. Devamında kişinin ismi, lakabı veya ünvanı
gelmektedir. İsim satırının üst kısmında da hane sahibinin mesleğinin yazıldığı
görülmektedir. Mesela; “Hane: 8 numara: 1 Yunus Çelebi oğlu Süleyman / Erbâb-ı
zirâatden idüğü
59. İncelemiş olduğumuz defterler kaza merkezine ait olması
hasebiyle ziraat ve hayvancılığın yanında berberlik, manavlık, leblebicilik, demircilik
ve ırgatlık gibi diğer mesleklerin de yoğun bir şekilde varlığını görmekteyiz. Az da
olsa imamlık, müezzinlik, müderrislik, muallimlik, hizmetkârlık, nalbandlık, terzilik,
56 ML.VRD.TMT.d.,nr. 09299, s. 1. 57 ML.VRD.TMT.d.,nr. 09299, s. 4. 58ML.VRD.TMT.d.,nr.09385, s.2. 59 ML.VRD.TMT.d.,nr.09299, s.8.
19
kasaplık, hamamcılık, ekmekçilik, değirmencilik, semercilik, çerçicilik, koyunculuk,
çobanlık, helvacılık, eskicilik, duhancılık, dülgerlik, yağcılık, bakkallık ve manavlık
mesleği mensupları da vardır. Arazisi olmayanların arazi kiraladıkları, bazı
kimselerin ise merkepleriyle kiracılık yaptığı görülmektedir. Kişilerin asıl
mesleklerinden hariç başka alanlardan da geliri varsa bunlar da en sonda beyan
edilmektedir. Mesela; “Hatab füruhti ve kiracılık ticaretinden temettuâtı 800 kuruş,
yağcı işçiliği ücürâtından temettuâtı 700 kuruş, ırgatlıktan temettuâtı 600
kuruş
60şeklinde yazılarak diğer gelirlerine dâhil edilmektedir.
Kişilerin kimlik ve meslek bilgilerinden sonra, kimlik bilgilerinin üst
kısmında meslek bilgisinin hizasında; “sene-yi sâbıkada vergi-yi mahsûsadan bir
senede vermiş olduğu 60 kuruş
61”şeklinde bir önceki yılda ödemiş olduğu vergi-yi
mahsusa yazılmıştır. Bunun hemen devamında “a’şar ve rüsûman olarak sene-yi
sabıkada vermiş olduğu” ifadesinin altında bahse konu olan kişinin yetiştirmiş
olduğu; hınta (buğday), şair (arpa), afyon, haşhaş, nohut, burçak, mercimek gibi
ürünler kaydedilmiştir. Bunların miktarları ve ödenmiş olan vergi miktarları
yazılmıştır. Meselâ, Şuhud’un İplik Mahallesinde 20 nolu hanede ikamet eden Ayas
oğlu Ali bin Hasan’ın yetiştirdiği ürünler ile vergileri şöyledir:
kile*
28
kile
14
öşrü(kuruş)
167
öşrü(kuruş)
56
drem*
200
dönüm
2
öşrü(kuruş)
75
öşrü(kuruş)
40
hınta
şair
afyon
haşhaş
Burada görüldüğü gibi yetiştirilen ürün ile miktarları veya kaç dönüm ekildiği
ve bunlardan kaç kuruş öşür vergisi ödendiği kaydedilmiştir
62. Ekilmiş olan tarlalar
mezru tarla olarak yazılıp miktarı dönüm ölçü birimi ile ifade edilmiş, ekili olmayan
veya o yıl nadas olan araziler de gayr-i mezru tarla diye yazılmış ve miktarı yine
60
ML.VRD.TMT.d.,nr.09299, s.16-17.
61
ML.VRD.TMT.d.,nr.09299, s.12.
*Kîle (keyl): Tahıl, hububat ölçüsü olup bölgesel farklılıklar arz etmektedir. Karahisar kilesi takriben 77 kg dır. Bkz. Mehmet Güneş, Afyonkarahisar’ın 563 No’lu Şer’iyye Sicili, Afyonkarahisar Belediyesi Yay., Afyonkarahisar 2012, s.161. ; Cengiz Kallek, “Kile”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam
Ansiklopedisi, Cilt 25, TDV Yay., Ankara 2002, s.568.
*Drem (dirhem): Bir ağırlık ölçüsü birimidir. İslami dirhemin teorik ağırlığı: 2,97 gramdır. Bu konuda daha geniş bilgi için bkz. Halil Sahillioğlu, “Dirhem” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 9, TDV Yay., İstanbul 1994, s.368.