• Sonuç bulunamadı

1844 – 1845 Tarihli Temettuat Defterlerine Göre Şuhud Kazası’nın Sosyo - Ekonomik Yapısı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "1844 – 1845 Tarihli Temettuat Defterlerine Göre Şuhud Kazası’nın Sosyo - Ekonomik Yapısı"

Copied!
351
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1844 - 1845 TARİHLİ TEMETTUAT

DEFTERLERİNE GÖRE ŞUHUD KAZASI’NIN

SOSYO-EKONOMİK YAPISI

Mustafa ÖZKÖSE

Yüksek Lisans Tezi

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Mehmet GÜNEŞ

Mart, 2014

Afyonkarahisar

(2)

T.C.

AFYON KOCATEPE ÜNVERSTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

YÜKSEK LİSANS TEZİ

1844 – 1845 TARİHLİ TEMETTUAT DEFTERLERİNE GÖRE

ŞUHUD KAZASI’NIN

SOSYO- EKONOMİK YAPISI

Hazırlayan

Mustafa ÖZKÖSE

Danışman

Yrd. Doç. Dr. Mehmet GÜNEŞ

(3)

ii

Yüksek Lisans Tezi olarak sunduğum “1844 – 1845 Tarihli Temettuat

Defterlerine Göre Şuhud Kazası’nın Sosyo - Ekonomik Yapısı” adlı çalışmanın,

tarafımdan bilimsel ahlak ve geleneklere aykırı düşecek bir yardıma başvurmaksızın

yazıldığını ve yararlandığım eserlerin Kaynakça’da gösterilen eserlerden oluştuğunu,

bunlara atıf yapılarak yararlanmış olduğumu belirtir ve bunu onurumla doğrularım.

28/03/2014

(4)
(5)

iv

ÖZET

1844 – 1845 TARİHLİ TEMETTUAT DEFTERLERİNE GÖRE ŞUHUD

KAZASI’NIN SOSYO - EKONOMİK YAPISI

Mustafa ÖZKÖSE

AFYON KOCATEPE ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

TARİH ANABİLİM DALI

Mart 2014

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Mehmet GÜNEŞ

Osmanlı Devleti, Tanzimat Fermanı ile tüm alanlarda yeniden yapılanma

sürecine girmiştir. Bu amaçla mali alanda halktan vergi mükellefi olanların sahip

oldukları mal ve mülklerin yıllık gelirleri üzerinden temettü vergisi alınması esası

benimsenmiştir. Bu vergi kayıtları temettuat defterleri adı verilen defterlere

yazılmıştır. Bu defterlerde vergi mükellefi hane sayıları, ilgili bölgedeki arazi

miktarları, arazinin durumu, yetiştirilen ürünler, tüm gelirler, ödenen vergiler,

hayvan sayıları, ticari faaliyetler ve dolayısıyla da halkın ekonomik durumu ile ilgili

detaylı bilgiler bulunmaktadır.

Bu çalışmada İstanbul Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde bulunan Temettuat

defterlerinden, Şuhud’a ait BOA, ML.VRD.TMT.

9299-09354-09362-09365-09372-09375-09385-17754-17790

numaralı defterler incelenerek değerlendirilmesi

yapılmıştır.

(6)

v

ABSTRACT

1844 – 1845 DATED ACCORDING TO THE TEMETTUAT NOTEBOOKS

ŞUHUD TOWN’S SOCIAL-ECONOMIC STRUCTURE

Mustafa ÖZKÖSE

AFYON KOCATEPE UNİVERSİTY

INSTİTUTE OF SOCIAL SCIENCES

DEPARTMENT OF HISTORY

March 2014

Advisor: Asistant Professor Dr. Mehmet GÜNEŞ

Ottoman Empire entered a reorganization period in all fields with the

Declaration of Reorganization. With this aim, getting an income tax basis from

properties of the taxpayers living in public according to their annual income was

considered. Those tax records were written in profit notebooks.

In those notebooks there is detailed information about the numbers of the

taxpayers houses, the amount of the fields in the related area, the condition of the

land, grown crops, aii income rates, paid taxes, numbers of the animals, commercial

activities and thereby the economic condition of the public.

In this research, an evaluation was done by searching Suhud’s BOA, ML.

VRD. TMT.9299-09354-09362-09365-09372-09375-09385-17754-17790 numbered

notebooks in the profit notebooks of Istanbul Prime Ministry Ottoman Archive.

(7)

vi

ÖNSÖZ

Tanzimat devrinde, Osmanlı Devleti, idari, ekonomik ve sosyal birçok alanda

köklü değişiklikler yapmıştır. Yapılan bu değişiklikler ve bunların belirtilen alanlara

yansımasının araştırılması incelenmesi gerekmektedir. Bu nedenle, Hüdâvendigâr

vilayetine bağlı Karahisar-ı Sahib Sancağı kazalarından olan Şuhud’un 1844-1845

yılları arasındaki sosyal ve ekonomik yapısı araştırılmıştır.

Bu çalışmada, ana kaynak olarak Temettuât defterlerinden yararlanılmıştır.

Bu defterler Tanzimat sonrası dönemde Osmanlı Devletinin en küçük yerleşim

yerlerine kadar tahrir-sayım çalışmaları sonucu hazırlanmıştır. Hazırlanma amacı

yeni vergi düzenlemesidir. Tezin temelini oluşturan Temettuât Defterleri, ait olduğu

yerlerin sosyal ve ekonomik yapısını aydınlatacak bilgiler vermektedir.

Tez çalışması giriş ve dört bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde kazanın idari

yapısından bahsedilmiştir. İkinci bölümde ekonomik yapıdan bahsedilmiştir. Üçüncü

bölümde ise, tarım ve hayvancılıkla ilgili bilgiler ele alınmıştır. Dördüncü bölümde

incelemiş olduğumuz temettuat defterlerinin transkriplerine yer verilmiştir. Tez

çalışmam sırasında en başta yardımlarını hiçbir zaman esirgemeyen Tez Danışman

hocam Yrd. Doç. Dr. Mehmet GÜNEŞ’e, ayrıca katkılarından dolayı değerli hocam

Doç. Dr. Hasan BABACAN’a ve aileme teşekkür ederim.

(8)

vii

İÇİNDEKİLER

YEMİN METNİ ...ii

TEZ JÜRİSİ KARARI VE ENSTİTÜ MÜDÜRLÜĞÜ ONAYI ...iii

ÖZET ...iv

ABSTRACT ...vi

ÖNSÖZ……….………...…..vii

İÇİNDEKİLER ...viii

TABLOLAR LİSTESİ ...xiii

GRAFİKLER LİSTESİ……….……….……….………….xv

KISALTMALAR DİZİNİ ...xvi

GİRİŞ ...1

BİRİNCİ BÖLÜM

19. ASRIN ORTALARINDA ŞUHUD’UN İDARİ, DEMOGRAFİK VE

SOSYAL YAPISI

1. İDARİ YAPI... ...23

1.1. ŞUHUD’UN MAHALLELERİ...23

1.2.ŞUHUD’UN KÖYLERİ ...25

2. DEMOGRAFİK VE SOSYAL YAPI...26

2.1. NÜFUS YAPISI...27

2.2. ŞAHIS İSİMLERİ, LAKAP VE ÜNVAN LAR………..…29

3. MESLEKLER ... 38

3.1.KAMU GÖREVLİLERİ………...38

(9)

viii

3.3.ESNAF VE TİCARET ERBABI...42

3.4.DİĞER MESLEKLER ...45

İKİNCİ BÖLÜM

19. ASRIN ORTALARINDA ŞUHUD’UN EKONOMİK YAPISI

1. GELİR KAYNAKLARI………..………49

1.1.TARIM GELİRLERİ………49

1.2.HAYVANCILIK GELİRLERİ………...58

1.3.TİCARET GELİRLERİ………60

1.4.İŞÇİLİK GELİRLERİ………..61

1.5.DİĞER İŞ KOLLARI GELİRLERİ……….62

2. GELİR DAĞILIMI……….………...65

2.1.MESLEKLERE GÖRE GELİR DAĞILIMI………65

2.2.HANELERE GÖRE GELİR DAĞILIMI………...67

3. VERGİLER VE VERGİLERİN DAĞILIMI………..…...69

3.1. ÖŞÜR VERGİSİ VE DAĞILIMI………70

3.2. VERGİ-Yİ MAHSÛSA DAĞILIMI………...71

3.3. AĞNAM VERGİSİ VE DAĞILIMI………72

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

19. ASRIN ORTALARINDA ŞUHUD’DA TARIM VE HAYVANCILIK

1. TARIMSAL FAALİYETLER ...73

(10)

ix

1.2.YETİŞTİRİLEN

ÜRÜNE

GÖRE

TOPRAĞIN

DEĞERLENDİRİLMESİ……….74

2. HAYVANCILIK……….……….………...75

2.1.BÜYÜKBAŞ HAYVANCILIK………75

2.2.KÜÇÜKBAŞ HAYVANCILIK………78

2.3.YÜK VE BİNEK HAYVANCILIĞI………79

2.4.ARICILIK ………81

2.5.GENEL HAYVAN SAYISI ………..…………...82

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

9299 – 9354 – 9362 – 9365 – 9372 – 9375 – 9385 – 17754 – 17790 NOLU

ŞUHUD TEMETTUAT DEFTERLERİNİN TRANSKRİBİ

1. 9385 NO’LU TEMETTUAT DEFTERİ TRANSKRİBİ - BAŞ

MAHALLESİ………..………...84

1.1.ÜST BİLGİ TRANSKRİPLERİ………84

1.2. ALT BİLGİ TRANSKRİPLERİ………...87

2. 9362 NO’LU TEMETTUAT DEFTERİ TRANSKRİBİ – HACI MUSA

MAHALLESİ ………..………..101

2.1.ÜST BİLGİ TRANSKRİPLERİ………..101

2.2. ALT BİLGİ TRANSKRİPLERİ……….108

3.

9354 NOLU TEMETTUAT DEFTERİ TRANSKRİBİ – HİSAR

MAHALLESİ ………..………...126

3.1.

ÜST BİLGİ TRANSKRİPLERİ………126

3.2.

ALT BİLGİ TRANSKRİPLERİ………...131

4. 9365 NOLU TEMETTUAT DEFTERİ TRANSKRİBİ - HOROS

MAHALLESİ ………..…………...…………144

4.1. ÜST BİLGİ TRANSKRİPLERİ.………...….144

4.2.ALT BİLGİ TRANSKRİPLERİ.………...…..158

5. 9299 NOLU TEMETTUAT DEFTERİ TRANSKRİBİ - İPLİK

MAHALLESİ………..……….. 181

(11)

x

5.2.ALT BİLGİ TRANSKRİPLERİ……….………190

6. 9375 NOLU TEMETTUAT DEFTERİ TRANSKRİBİ - KAYIŞ

MAHALLESİ ………..………...208

6.1. ÜST BİLGİ TRANSKRİLERİ………...208

6.2. ALT BİLGİ TRANSKRİPLERİ……….225

7. 9372 NOLU TEMETTUAT DEFTERİ TRANSKRİBİ - PAZAR

MAHALLESİ …………..……….………..…………...269

7.1. ÜST BİLGİ TRANSKRİLERİ………...269

7.2. .ALT BİLGİ TRANSKRİPLERİ………284

SONUÇ ...313

KAYNAKÇA ...316

EKLER ...320

(12)

xi

TABLOLAR LİSTESİ

Sayfa

Tablo I. Temetuat Defterleri Verileri Doğrultusunda Hane Sayısının Mahallelere

Göre Dağılımı…...24

Tablo II. Temetuat Defterleri Verileri Doğrultusunda Hane Sayısının Köylere Göre

Dağılımı………..………... 25

Tablo III. Hicri 1260 Yılı (1844) Şuhud’a Ait Tahmini Nüfus………….…………28

Tablo IV. Şuhud’da Kullanılan İsimler ve Yüzdelik Oranları……..……..……..…29

Tablo V. Şuhud’da Kullanılan Kadın İsimler……….…………..……….31

Tablo VI. Şuhud’da Kullanılan Dini ve Sosyal Statü Belirten Unvanlar……..…....33

Tablo VII. Şuhud’da Kullanılan Fiziki Özellik İfade Eden Lakaplar…….…..……34

Tablo VIII. Şuhud’da Kullanılan Meslek İsimleri ile Anılan Unvanlar………36

Tablo IX. Şuhud’da Kullanılan, Yer İsimleri ile Anılan Unvanlar………….……...37

Tablo X. Şuhud’daki Kamu Görevlileri……….…..………..39

Tablo XI. Şuhud’da Tarım ve Hayvancılıkla Uğraşanlar…………..….…………...41

Tablo XII. Şuhud’daki Ticaret Erbabı……….…..………...43

Tablo XIII- I. Şuhud’da İcra Edilen Meslekler ………...…….45

Tablo XIII-II. Şuhud’da İcra Edilen Meslekler…………..………..…………46

Tablo XIV. Şuhud’un Tarımsal Ürün ve Miktarları………..………...51

Tablo XV. Şuhud’da Ekili Arazilerin Dönüm Olarak Miktarları………..………..54

Tablo XVI. Şuhud’da Ekili Arazilerin Yıllık Geliri (kuruş)…………..…………...55

Tablo XVII. Şuhud’da Hane Basına Düşen Mezru Tarla ve Yıllık Geliri(M.1844).56

Tablo XVIII. Şuhud’da Hane Basına Düşen Gayr-i Mezru Tarla………...…..57

Tablo XIX. Şuhud’da Hane Başına Düşen Hayvancılık Gelirleri……….60

Tablo XX. Şuhud Mahallelerinde Ticaret Gelirleri(kuruş)’nin Hanelere Göre

Dağılımı………..61

(13)

xii

Tablo XXI. Şuhud’daki İşçilik Gelirleri(kuruş)’nin Mahalle ve Hanelere Göre

Dağılımı………..62

Tablo XXII. Şuhud’da Diğer İş Kolları Gelirleri(kuruş)’nin Hanelere Göre

Dağılımı………..63

Tablo XXIII. Şuhud’da Nakit Para, Faiz ve Zuhurat Temettuatları (kuruş)……….65

Tablo XXIV. Şuhud’da Mesleklere Göre Gelir Dağılımı………..……...66

Tablo XXV. Şuhud’da Hanelere Göre Gelir Dağılımı………...68

Tablo XXVI. Şuhud’da Öşür (Aşâr) Vergisinin Hanelere Göre Dağılımı………....70

Tablo XXVII. Şuhud’da Vergî-yi Mahsûsa’nın Hanelere Göre Dağılımı……..…..71

Tablo XXVIII. Şuhud’da Ağnam Vergisinin Hanelere Göre Dağılımı…………....72

Tablo XXIX. Şuhud’da Tarım Topraklarının Miktarları ve Dağılımı…..………....73

Tablo XXX. Büyükbaş Hayvanların Mahalle ve Hanelere Göre Sayısal Dağılımı..76

Tablo XXXI. Küçükbaş Hayvanların Mahalle ve Hanelere Göre Sayısal Dağılımı.78

Tablo XXXII. Yük ve Binek Hayvanların Mahalle ve Hanelere Göre Sayısal

Dağılımı……….……….80

Tablo XXXIII. Şuhud’da Mahallelere Göre Arı Kovanı Sayıları………….……...81

Tablo XXXIV. Şuhud’da Genel Hayvan Sayılarının Mahallelere Göre Dağılımı...82

(14)

xiii

GRAFİKLER LİSTESİ

Sayfa

Grafik I. Şuhud’da Üretilen Tahıllar ve Yüzdelik Oranları………..…….…………52

Grafik II. Şuhud’da Üretilen Bakliyat Sebze-Meyve vs. Yüzdelik Oranları……....53

Grafik III. Şuhud’da Mezru ve Gayr-i Mezru Tarla Oranları………..…….58

Grafik IV. Şuhud’da Mevcut Gelirlerin Mesleklere Göre Dağılımı………...67

Grafik V. Şuhud’da Hanelere Göre Gelirler Dağılımı (kuruş)………..…...69

Grafik VI. Şuhud’da Toplam Hayvanların Türlere Göre Dağılımı………….……..83

(15)

xiv

KISALTMALAR DİZİNİ

a.g.e: Adı geçen eser

a.g.m: Adı geçen makale

bkz: Bakınız

BOA ML. VRD. TMT: Başbakanlık Osmanlı Arşivi Maliye Varidat Temettuat

C: Cilt

Çev: Çeviren

d.nr.: Derleme numarası

Ed.: Editör

MEB: Milli Eğitim Bakanlığı

s: Sayfa

S: Sayı

TTK: Türk Tarih Kurumu

TDV: Türkiye Diyanet Vakfı

vb:Ve benzer

Yay.: Yayın

yy.: Yüzyıl

(16)

1

GİRİŞ

Osmanlı Devleti hakkında özellikle mali alanda bilgiler elde edeceğimiz en

önemli kaynaklardan birisi de temettuat defterleridir. Bu defterlerin son zamanlarda

sıklıkla araştırmalara ve tezlere konu olduğu görülmektedir. Bu çalışmada,

çalışmamızın temel kaynağı olan Temettuat Defterlerinin ışığında 19. Asrın

ortalarında Hüdâvendigâr Eyaleti Karahisâr-ı Sâhib Sancağı’na bağlı Şuhud

Kazası’nın ekonomik ve sosyal yapısı incelenmiştir.

Bu araştırmanın temel amacı, Temettuat Defterleri ışığında 19. Yüzyılın

ortalarına tekabül eden Hicri 1261, Miladi 1845 yılında Şuhud’un sosyal ve

ekonomik durumunu incelemek ve bu durumu etkileyen faktörleri ortaya koymaktır.

Konu olan dönemde Şuhud’un ekonomik ve sosyal oluşumlarında; bölgenin

doğal yapısı, ziraat ve hayvancılıkla ilgili faaliyetleri, icra edilen meslekler ve elde

edilen gelirlerin dağılımının etkisi muhakkaktır. İşte tam bu noktada Temettuat

defterleri imdada yetişiyor. Çünkü bunlar, muhteviyatları itibarıyla mezkûr konulara

açıklık kazandıracak mahiyette kaynaklardır. Yani bu defterler incelenmeden

bahsedilen konuların tam olarak aydınlatılması pek mümkün olamayacaktır.

Özellikle ekonomik ve sosyal konularda 19. yüzyıl için temettuat defterleri

yeterli bilgileri içermektedir. Hassasiyetle tetkik edilip değerlendirildiği takdirde

bahsi geçen dönem hakkında tatmin edecek seviyede bilgilere ulaşılmaktadır.

Çalışmanın aşama ve yöntemi şu şekilde gerçekleşmiştir: Öncelikle Şuhud

kazası mahallelerine ait Temettuat Defterlerinin dijital kopyaları İstanbul’daki

Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nden alınarak yoğun bir çaba ve titizlikle

transkripsiyon çalışmaları yapılmıştır. Tereddüde düşülen noktalarda düzenli olarak

konunun uzmanları ile istişareler yapılarak elde edilen veriler ayrı ayrı başlıklar

halinde detaylı tablo, şekil ve grafiklerle değerlendirilmiştir.

Genelden özele doğru gitmek suretiyle önce Şuhud’un tarihçesi hakkında

bilgiler verilmiştir. Daha sonra Osmanlı Devleti’ndeki vergi sistemine kısaca

değinilmiştir. Akabinde Temettuat vergisi ve temettuat defterleri hakkında bilgiler

verildikten sonra defterlerden elde edilen ekonomik ve sosyal veriler tahlil edilmiştir.

Ayrıca çalışmamızın ana kaynağını teşkil eden Temettuat Defterlerinin

(17)

2

transkrıpsiyonu tablolaştırılarak verilmiştir. Tezin sonuna ek olarak temettuat

defterlerinin orijinal nüshalarından örnekler ve bir harita konulmuştur.

1. KAYNAKLAR VE ARAŞTIRMA METODU

1844 – 1845 Tarihli Temettuat Defterlerine Göre Şuhud Kazası’nın Sosyo -

Ekonomik Yapısı adlı çalışmamız için temel kaynaklar temettuat defterleridir.

Temettuat Defterleri, Başbakanlık Osmanlı Arşivi Maliyeden Varidat Temettuat

(BOA. ML.VRD.TMT) katalogları içerisinde bulunmaktadır. Bu defterler Osmanlı

Devleti’nin Tanzimat’tan sonraki dönemlerinin sosyal ve ekonomik yapısı hakkında

bilgiler ihtiva eden kaynaklardır. Yeni vergi düzeni oluşturmak amacıyla tebanın mal

varlığının tespit edilmesi gerekliliğinin sonucunda bahsini ettiğimiz temettuat

defterleri ortaya çıkmıştır.

Şuhud Kazası için hazırlanmış olan defterlerin en üstünde şöyle bir giriş

cümlesi yer almaktadır. Bu giriş ifadesi her mahalleye ait defterin başında, o

mahallenin adına göre yazılmıştır:

“Hüdâvendigâr Eyaleti Mülhakatından Karahisâr-ı Sâhib Sancağında vâki

Şuhud Kasabasında Pazar Mahallesi ahalisinin bermûcib talimât-ı seniyye tahrir

olunan emlak ve arazi ve temettuatlarını mübeyyin defteridir ki zikr olunur

1

.”

Bu cümlede tahrir çalışmasının neden yapıldığı, defterlerin neden tutulduğu

detaylı bir tarzda olmasa da “bermûcib talimât-ı seniyye” ifadesiyle açıklanmaktadır.

Halkın her türlü iktisadi teşebbüsleri, gelirleri ve arazilerinin kayıt altına

alındığı/alınmak istendiği belirtilmektedir. Bununla vergi kaçağının önüne geçmek,

vergileri artırmak, vatandaşlar arasında vergi hususunda eşitlik ve adaleti sağlamak

gibi durumlar amaçlanmış olmalıdır.

Defterlerin sonu tahrir yapılan mahallenin İmamı, Birinci Muhtarı, İkinci

Muhtarı ve sayım için merkezden görevlendirilen yetkili kişi tarafından birlikte

mühürlenmiştir. Bu durum o mahalle ile ilgili işlemlerin tamamlandığı anlamına

gelmektedir

2

.

1 ML.VRD.TMT.d.,nr. 09372, s. 4. 2 ML.VRD.TMT.d.,nr. 09372, s. 34.

(18)

3

On dokuzuncu yüzyıl ortalarında yapılan temettuat tahrirleriyle ilgili olarak

Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde Şuhud Kazası’na ait dokuz tane defter vardır. Bu

defterler aşağıda gösterilmiştir:

1- BOA. ML.VRD.TMT. 9299 İplik Mahallesi 1261 (M.1845) tarihli defter

(23 sayfa).

2- BOA. ML.VRD.TMT. 17754 İplik Mahallesi 1261 (M.1845) tarihli defter

( 4 sayfa).

3- BOA. ML.VRD.TMT. 9354 Hisar Mahallesi 1261 (M.1845) tarihli defter

(15 sayfa).

4- BOA. ML.VRD.TMT. 9362 Hacı Musa Mahallesi 1261 (M.1845) tarihli

defter ( 27 sayfa).

5- BOA. ML.VRD.TMT. 9365 Horos Mahallesi 1261 (M.1845) tarihli defter

( 29 sayfa).

6- BOA. ML.VRD.TMT. 9372 Pazar Mahallesi 1261 (M.1845) tarihli defter

(35 sayfa).

7- BOA. ML.VRD.TMT. 17790 Pazar Mahallesi 1261 (M.1845) tarihli defter

( 36 sayfa).

8- BOA. ML.VRD.TMT. 9375 Kayış Mahallesi 1261 (M.1845) tarihli defter

(43 sayfa).

9- BOA. ML.VRD.TMT. 9385 Baş Mahallesi 1261 (M.1845) tarihli defter

(21 sayfa).

İncelemiş olduğumuz 1845 yılı temettuat defterlerin muhtevasına

baktığımızda hane reislerinin isimlerinin yanında sülale ismi ya da lakaplara yer

verildiği görülmektedir. Fiziki özellik bildiren lakaplar hariç olmak üzere kişilerin

fiziki özellikleri ile ilgili herhangi bir bilgi mevcut değildir. Vergi mükellefi olan

hane reisinin ürettiği ürünler detaylarıyla verilmiş ve bir önceki sene ödenen vergiler

yazılmıştır. Hayvanatın sayıları hâsılatları yazılmış ancak hayvanların

fiyatları/kıymetleri yazılmamıştır. Bunlardan sonra diğer gelirleri yazılmıştır. En

sonunda kişiye ait toplam bir senedeki temettuatı verilmektedir.

Temettuat defterlerinin incelenmesi sonucunda şu bilgilere ulaşılmaktadır: Bir

mahalle veya köyde yaşayan vergi yükümlüsü hane sahiplerinin lakap ve/veya sülale

(19)

4

isimleri, meslekleri, önceki yılda ödedikleri vergileri, ekili/nadas –

kirada/kiraladıkları tarlaları, bu tarlalardan elde edilen ürünler, hayvan türleri/sayıları

ve hayvanlardan elde edilen gelirler. Aynı şekilde ticaret ve işçilik gelirlerine ait

bilgiler de mevcuttur.

Temettuat Defterlerinin incelenmesinde çok dikkatli olmak gerekmektedir.

Çünkü bazı yazı ve rakamlarda yıpranma, okunamama vb. gibi nedenlerden dolayı

maddi hatalar oluşması muhtemeldir. Bunun yanında hesaplamalarda da hatalarla

karşılaşmak mümkündür.

Burada değinmemiz gereken diğer bir husus da şudur: ML.VRD.TMT. 17754

İplik Mahallesi’ne ait defter, aynı mahallenin 9299 numaralı defterinin dört

sayfasının tekrarıdır, farklı bir bilgi içermemektedir. Yine aynı şekilde

ML.VRD.TMT. 17790 Pazar Mahallesi’ne ait defter de aynı mahallenin 9372

numaralı defterinin tekrarıdır, bunda da farklı bir bilgi olmadığı gibi mühür de

bulunmamaktadır.

İncelediğimiz temettuat defterleri incelenirken öncelikli olarak bu konuda

yapılmış çalışmalar taranarak fikri alt yapı ve çalışmamızın taslağı oluşturulmuştur.

Araştırma yöntem ve teknikleri ile ilgili eserlerden istifade edilerek çalışmamıza yön

verilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın amacı, kapsamı ve sınırlılıkları tespit edilerek bu

çerçeveye uygun hareket edilmiştir. Belgeler titizlikle transkrip edilerek, mümkün

mertebe makul değerlendirmeler yapılmaya çalışılmıştır. Çalışma alanımızla ilgili

çeşitli kaynaklardan faydalanarak bunlar dipnotlarda ve kaynakçada gösterilmiştir.

2. ŞUHUD KAZASI’NIN COĞRAFİ YAPISI VE TARİHİ

İç Ege bölgesinin en doğusunda yer alan Şuhut, Afyon’un güneyindedir. Batı

Anadolu’yu İç Anadolu’ya bağlayan eşik arazi üzerinde olup, 1151 m. rakımıyla

Afyon’un en yüksek yerleşim merkezlerinden biridir.

İlçenin kuzeyinde Afyon ili, batısında Dinar, Sandıklı, Sincanlı ilçeleri,

doğusunda Çay, güneyinde ise Isparta ilinin Yalvaç ve Senirkent ilçeleriyle

çevrilidir

3

.

(20)

5

Sandıklı ile Şuhut arasında 2447 m. yüksekliğinde Kumalar Dağı bulunur.

Şuhut Ovası diye isimlendirilen Kumalar, Kocakal ve Kayrak dağlarıyla çevrili bir

ovası vardır. Yayla olarak: Kumalar, Kavaklı ve Bedeş yaylaları vardır. Akarsu

olarak Kali Çayı vardır, bu çayın üzerine Selevir Barajı inşa edilmiştir

4

.

2.1. ŞUHUD’UN TARİHİ

2.1.1. OSMANLILARDAN ÖNCE ŞUHUD

Şuhud; şehrin bugünkü ismidir. Burada ilk kurulmuş olan şehrin asıl adı

Synnada’ dır. Synnada’nın kuruluşu hemen hemen M.Ö. 1180 yıllarında olmuştur

5

.

Şehrin adını Roma döneminde Synnada olarak görüyoruz

6

.

Meşhur Truva Savaşını “tahta at” hilesiyle İyonların kazanması sonucunda

Dorlara yardım eden Akamas ve diğer birlikler başlarında komutanlarıyla İç

Anadolu’ya özellikle Frigya’ya yayıldılar ve şehirler kurdular.

Ünlü ozan Homeros’un “İlyada” destanında sözünü ettiği Trova savaşlarına

Anadolu’nun çeşitli devletleri katıldı. Frigler de bu savaşa katılarak Trovalıların

yanında yer aldılar. Uzun süren savaşlarda Akalılar yenemeyeceğini anlayınca “tahta

at” hilesine başvurarak Trovalıları yendiler. Yenilginin ardından şehri boşaltan

kahramanlar (komutanlar), Anadolu topraklarına özellikle Frigya toraklarına

yayıldılar

7

.

Synnada’nın yani Şuhud’un kurucusu Akamas da bu komutanlardan biridir.

Akamas Turoya savaşının umulmadık bir biçimde sona ermesi üzerine Torlar

(Dorlar) dan, Trakyalı ve Makedonyalı ve Ahiya (Aka-İyon) lı birliklerin başında İç

Anadolu’ya çekilerek Afyon ili Şuhud ilçesinin yerinde Synnada adı ile bir şehir

kurdu. Şehrin milli kahramanı oldu. Uzun süreler Synnada halkının gönüllerinde

yaşadı.

Şehrin yarı egemen olduğu ilk Roma çağlarında basılan paralarda Akamas’ın

resmini koydu. Synnada’lılar paralarında “Dorların, Makedonyalıların, İyonların

4Afyon 2001 Yıllığı, s.32-44.

5 Süleyman Gönçer, Afyon İli Tarihi, c.1, İzmir 1971, s.66.

6 Musa Seyirci ve Refik Başyılmaz, Her Yönüyle Akamas’ın Şehri Şuhut, Afyon 1982, s.32. 7 Seyirci ve Başyılmaz, a.g.e., s.42.

(21)

6

Synnada’sı” diyerek üç büyük halktan meydana gelen bir şehir olduklarını

açıklamışlardır

8

.

Etiler döneminde Şuhut bölgesinde Mira Kuvalya Krallığının hâkim

olduğunu görüyoruz. Mira Kuvalya toprakları hemen hemen Afyon ve Kütahya illeri

dâhilindedir. Mira Krallığına bağlı bir prenslik olan Kuvalya’nın başkenti Şuhut

ilçesi Hisar Hüyük’tür

9

. Daha sonraki yıllarda ise Synnada Lidya ve Pers

hâkimiyetine girmiştir.

Hellenistik Çağda Şuhut, Büyük İskender’in Anadolu’yu fethetmesiyle onun

hâkimiyetine girdi ve vergiye bağlandı. İskender’in Gelene (Dinar) Valisi (satrabı)

olan Antigon’un Synnada (Şuhut) Valisi veya komutanı Dokimos, Synnada kalesini

savaşsız (Trakya Kralı) Lizimahos’a bıraktı ve bu bölgenin yine komutanı oldu.

Yönetimindeki Makedonyalı askerlerin önemli bir parçası da Synnada’da yerleşmiş

bulunuyordu. Romaçağında bu Makedonyalı halk, şehir yönetimine katıldılar ve

başkanlığı ellerine geçirdiklerinde bastıkları paralarda “Synnadeon Makedenon”

(Makedonyalıların Synnada’sı) deyimini kullandılar

10

.

Afyon ve Afyonlular için büyük bir öneme sahip olan haşhaş (afyon)

bitkisinin Afyon bölgesine gelmesi de bu dönemde olmuştur şöyle ki;

M.Ö. 333’de Büyük İskender’in gelişi ile yarı egemen olan şehirler, İlk Roma

Cumhuriyeti çağında basmaya başladıkları şehir sikkeleri arasında Synnada (Şuhut)

da basılmış bir tip sikke üzerinde bir haşhaş kellesi resmi bulunmuştur. Ayrıca diğer

bir tip sikke üzerinde, elinde haşhaş kellesi, buğday başağı ve keten bitkilerinde bir

demet tutan şehir tanrıçası resmi de bulunmuştur. Yukarıda adı geçen sikkelerden

Afyon Arkeoloji Müzesinde sikke koleksiyonu içinde birkaç tane vardır.

Sonraki dönemlerde ise Synnada’nın Romalılarca Bergama Krallığından

alındığı ve kent M.Ö. 72’den M.S. 396’ya kadar süren Roma egemenliğinin başladığı

bilinmektedir. Bu dönemde 80.000 nüfuslu olan şehir Romalı bir komiser tarafından

yönetilmekte ve bağlı 22 ilçe yer almaktadır

11

.

8Gönçer, Afyon İli Tarihi, c.1, İzmir 1971, s.66. 9Gönçer, a.g.e., s.52.

10Gönçer, a.g.e., s.145.

11Ferhat Erdoğan, Şuhut ve Yöresi Ağızları, Afyon Kocatepe Ün. Sosyal Bilimler Enstitüsü

(22)

7

Roma Cumhuriyeti ilk çağında Roma’dan gönderilen komiserler kurulu, Orta

Frikya’ya (Synnada’ya- Şuhud) gelerek, Synnada baş il merkezi olmak üzere

Synnadik “Santral Firikya” adı ile bir il kurulmuş 22 şehir (ilçe) bu ile bağlanmıştır.

Bu kuruluş İmparatorluk çağında da 325 yılına kadar aynı kalmıştır

12

.

İmparator Diokletianus zamanında (M.S. III. yüzyılın sonları) ise Asya

eyaleti yedi kısma bölünmüştü. Bu yeni mülki teşkilat Frigya’yı “Frigya Salutaris”

ve “Frigya Prima” diye ikiye ayırmıştı. Afyon’un büyük kısmını bu parçalardan

Frigya Solataris’in içerisinde görmekteyiz ve merkezi de Synnada’dır.

Gene bu şehir Romalılar devrinde “Synnada Mermerleri” diye ün almış fakat

aslında Synnada’ya bağlı Dokimeia (İscehisar) ın pek kıymetli, çeşitli renkte damarlı

mermerleri sayesinde de ayrıca şöhret yapmış, tanınmış bir merkezdi. Merkezi

Synnada olan Frigya Salutaris gene şifalı kaplıca ve maden sularıyla da daha o

zamanlar ün kazanmıştı. Esasen(Salutaris) kelimesi Latincede “şifalı” anlamındadır.

Böyle olunca da Frigya Salutaris’e “Şifalı Frigya” demek Afyon için iyi bir tercih

olur

13

.

Öte yandan Synnada’nın toplumsal ve ekonomik yönden çok geliştiğini

bastığı paralardan da anlamak mümkündür. Afyon Arkeoloji Müzesinde

Synnada’dan gelen sikkeler bir koleksiyonda toplanmıştır

14

.

Şuhud’un çevresindeki o dönem yerleşim merkezlerini şöyle sıralayabiliriz:

Senir Köyündeki Bin İnler, Balçıkhisar’ın Harım arası mevkiinde yer alan Tinnara

Çiftliği yine Balçıkhisar’ın ekim alanı içindeki Melissa Çiftliği ve Balçıkhisar –

Anayurt yerleşim alanı anılmağa değerdir

15

.

Roma İmparatorluğunun M.S. 395’de ikiye ayrılmasıyla Synada’da Bizans

hâkimiyeti dönemi başlamıştır. Bizans döneminde “cfut” olan adı

16

Türklerin

hâkimiyetinde değişecektir. Bizans yönetimi devam ederken çok defalar İslam

ordularının (Emeviler) seferlerine maruz kaldılar.

12 Gönçer, a.g.e., s.158.

13 Haydar Özdemir, Afyon Vilayeti Tarihcesi, Afyon 1961, s.8. 14

Seyirci ve Başyılmaz, a.g.e, s.55.; Bu konuda daha geniş bilgi için bkz. Süleyman Gönçer, Afyon İli

Tarihi, s.160.

15 Seyirci ve Başyılmaz, a.g.e., s.56.

(23)

8

Emevi orduları Miladi 739’da Afyon’u aldılar. Sonra Bizans ordusuyla Afyon

(Akron) önlerinde savaşmaya başladılar. Bu arada tarihimizde meşhur kahraman

Battal Gazi de İslam ordularının içinde bulunuyordu. İslam orduları Synnada’ya

çekilerek kaleye kapandılar daha sonra da buradan da ayrılıp Yalvaç tarafında diğer

İslam ordularına katılarak gittiler.

Şuhud, Türkler tarafından 1150 yılında ele geçirilmiştir. Orta Asya’nın

güneyinden gelen Emir Sanduk ve Emir Afşin komutasındaki Akhan Türkmenleri

şehri fethetmişlerdir. Fetih sonrası çevreye yerleşen Türkmen boyları ova kenarında

göçebe hayat yaşarken zamanla yerleşik hayata geçmişlerdir. Bu dönemde

Afyonkarahisar “samak” yani valilikti, Şuhut da buraya bağlı 10 Subaşılıktan birisi

olarak idari yapıda yer alıyordu. Selçuklu egemenliğinden sonra Şuhut 1321-1346

yılları arasında Sahipataoğulları Beyliğinin egemenliği altında kalmıştır

17

. Sonra

Germiyanoğulları Şuhut’a hâkim olurlar. Kısa süreliğine Hamitoğulları Şuhut’a sahip

olmuşlar sonra tekrar Germiyanoğullarına geçmiştir.

Burada Şuhud’un adı meselesine dönüp “Şuhud” adını nasıl aldığı konusuna

açıklık getirelim. Şehir ilk kurulduğunda adı Synnada idi. Bizanslılarda ise cfut veya

çıfud iken Müslümanlar tarafından alındıktan sonra İslam askerlerinin içerisinde

Şeyh Şuhudi ÖmerEfendi de hazır bulunduğundan (ona izafeten - o zamanda) Çıfud

Kasabası “Şuhud” kasabasına dönüşmüştür

18

. Böylece Şuhud kasabası veya şehri

Türkler tarafından kendi isimleriyle birlikte yeniden kurulmuştur diyebiliriz.

2.1.2. OSMANLILAR DÖNEMİNDE ŞUHUD

Şuhut ve çevresi 1392 yılında Yıldırım Bayezid zamanında Osmanlı

topraklarına katıldı. Osmanlı döneminde Şuhut, Karahisar (Afyon)’a bağlı bir

Anadolu kasabasıdır

19

. Yıldırım Bayezid Timur’la yaptığı Ankara savaşında

yenilince (1402) Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılan Beylikler yer yer

beyliklerini ilan etmeye başladılar, Şuhut topraklarının Hamitoğullarına geçtiğini

görüyoruz. Fakat yönetimi elinde toplayan Çelebi Sultan Mehmet, Akşehir, Konya

üzerine askerleriyle yürüdü. Bu yürüyüş esnasında Hamitoğullarına ve

17

Aydın Ayan, Afyonkarahisar Şuhut Atatürk Evi Kurtuluş Savaşı Panoraması, İstanbul 2005, s.32. (Bu eserde sayfa numarası yoktur. Sayfalar sayılarak bu sayı elde edilerek yazılmıştır.)

18Seyirci ve Başyılmaz, a.g.e., s.33. 19 Ayan, a.g.e., s.33.

(24)

9

Karamanoğullarına geçen toprakları geri aldı. Afyon ve çevresini dayısı II. Yakup

Çelebi’ye bırakırken Antalya’ya giden yollar üzerindeki Emirdağ, Bolvadin, Şuhut,

Çay, Çölovası bölgesini kendine alıkoydu. Şuhut ve çevre yollarının korunması ile de

Sarı Demirtaş Paşa oğlu Hamza Bey görevlendirildi. Büyük zelzelede yıkılan Şuhut

Çarşı Camii’ni ve Hamza Paşa hamamını Hamza Bey yaptırıyor. Bu tarihten sonra

bu bölgeye zaman zaman Hamitoğulları saldırsa da başarılı olamaz. Fatih Sultan

Mehmet’le beraber bölge tamamen Osmanlı İmparatorluğunun topraklarına

girer(1451)

20

.

Dünyaca tanınmış Türk gezgini Evliya Çelebi Şuhut’tan da geçmiş ve burayı

Seyahatname’sinde şöyle anlatıyor: “Hızırlık arkasından giden Kadın Ana Suyu’nun

başına varıp üç saat gittik Şuhut, 150 akçe kazadır. Bazen Karahisar Kadısına ilave

olur. 40 köyü vardır. Karahisar Paşasının hassıdır. Yüksekçe bir yerde havası güzel

bir yerdir. Sulu üzüm Karahisar’a buradan gider. Halk dilinde Cifud derler ama

doğrusu Şuhud’dur. Çünkü dört tarafında binlerce şehid gömülüdür. 9 mahalle, 9

mihrabdır. Çarşı içinde Germiyan Camii toprak örtülüdür. Mescidi, hanı, hamamı,

mektebi, 1200 evi vardır. Buradan batıya bir sahrada gittik”

21

.

II. Bayezid döneminde tutulmuş olan maliyeden müdevver katalogunda 230

numarada kayıtlı Mufassal Tahrir defterindeki bilgilere göre Şuhud Kazası

(Karahisar-ı Sahib Sancağı içinde) mevcut kazaların en büyüğüdür. Şuhud kasaba

mahiyetinde olup 9 mahalleden oluşmaktadır. Bu kazaya bağlı 86 köy, 21 mezraa, 8

yaylak ve 4 çayır bulunmaktadır. Anadolu vilayetine bağlı bir kadı defterinden, II.

Bayezid ve Yavuz Sultan Selim zamanlarında Şuhud’un kadılığının olduğu

anlaşılmaktadır

22

.

Şuhut bu arada doğal afetlerden de nasibini almış, 1862 yılında büyük bir

deprem yaşamış. Şehirde bulunan birçok tarihi yapı ve anıt yıkılmış ya da ciddi zarar

görmüştür

23

.

20 Seyirci ve Başyılmaz, a.g.e., s.63. 21

İrfan Ünver Nasrattınoğlu, Folklor-Edebiyat- Tarih Araştırmaları, Afyonkarahisar 2003, s.253-254.

22 Mustafa Karazeybek, “Osmanlı Taşra Teşkilatında Karahisar-ı Sahib Sancağının İdari Yapısı”,

Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, c. II, S. I, Afyon 2000, s.105-106.

(25)

10

Bunlardan başka Şuhut’un 1884 yılında nahiye, 1896 yılında köy, 1912

yılında tekrar nahiye olduğu bilgilerine ulaşıyoruz. İlk nahiye müdürü olarak da Hacı

Hüseyin Efendi atanmıştır

24

.

Osmanlı tarihi için Salnameler önemli birer kaynaktırlar. Salname yıllık

demektir ve Tanzimat’tan sonra yayınlanmaya başlanmıştır. İlk vilayet salnamesi

1847 de sonuncusu da 1918 de yayınlanmıştır. Afyon ile ilgili salnamelerin ilki 1869

tarihlidir. Karahisar-ı Sahib adında bir sancak merkezi olan Afyon Hüdavendigar

(Bursa) Vilayetine bağlıdır. Salnamelerde yayınlandıkları zamanlardaki genel ve

mahalli yöneticiler hakkında bilgiler verilmektedir. Hüdâvendigâr Vilayeti

salnamelerinde Karahisar-ı Sahib Sancağı’ndan Şuhud Kazası ile ilgili bazı bilgiler

aşağıda verilmiştir.

Şuhud, Salnamelerde Miladi 1870’den başlayarak 1884 tarihine kadar

Bolvadin Kazasına bağlı bir Nahiye’dir ve Nahiye Müdürleri tarafından idare

edilmektedir. 1884 tarihli salnamede merkez livaya bağlı Şuhut Nahiyesi

25

olarak

görüyoruz. Bu tarihten sonra merkez livaya bağlı kalmaya devam etmiştir.

1885 tarihli salnamede Şuhud Nahiyesi hakkında şu bilgiler bulunmaktadır:

“Karahisar’ın doğu tarafında beş saat mesafede bir nahiyesi olup Sandıklıya 8,

Bolvadin’e 8, Geyikler Nahiyesine 10, Isparta’ya bağlı Bora kasabasına 10 saat

mesafededir. Kadın-Erkek 10.450 nüfusu vardır. 121770 dönüm hububat alanı, 178

dönüm bağ, 419 dönüm bahçe, 20.070 dönüm mera, 38 köy ve 1700 ev, 160 dükkân,

2 han 1 hamam, 35 cami ve 43 mektebi vardır. Havası ve suyu latif ve mutavassıttır.

Suları batı tarafındaki kıraç Kumalar dağından gelir. Kereste ve odun kesilen dağlar

12 saatlik mesafededir. Kasabada Ulu cami ve İlk (Eylik) cami nam ile iki önemli

cami bulunur. Arap Dede, Müezzin İbrahim, Hacı Ömer Efendi, Tuti Sancaklı Küçük

Cami, Kebabcı Kara Yunus namı ile 9 adet medresesi ve 80 de tekkesi vardır.

Köylerinde bazı ziyaret edilen yerler bulunur”

26

.

1888 tarihli salnameye göre Afyonla ilgili bilgiler verildikten sonra Liva’ya

bağlı köyler yazılmış; bunların yanında, mukaddima Şuhud diye bir nahiye teşkil

edildiği halde daha sonra müdürlüğü kaldırılarak doğrudan doğruya liva merkezine

24 Seyirci ve Başyılmaz, a.g.e., s.64.

25 İsmail Hızal ve M. Saadettin Aygen, Osmanlı Salnamelerinde Afyonkarahisar, Afyon 1987, s.57. 26 Hızal ve Aygen, a.g.e, s.69.

(26)

11

bağlı ve ilhak edilen bir takım köyler daha vardır ki şunlardır. Şuhud Kasabası:

Dadak, Burni, Sekir, Kurtlar, Aydın, İsrail, Tekke, Başviran, İlaslı, Balçıkhisar, Alga,

Kulak, Karaadilli, Karacaviran, Oynağan, Arızlı, Çori(Uzunbikler), Aksultan, Yazlar,

İsalı, İnli, Büzan, Selevir, İncikli, Çobankaya, Kazlık, Atlıhisar, Anayurt, Bedaş,

Ağın, Mahmut, Hallaç, Ağzıkara

27

adlı köyler yazılmıştır.

Bugün de olduğu gibi Osmanlı Devleti zamanında da Anadolu şehirlerinin

geçim kaynakları ve gelirleri ziraata dayanmaktaydı. Özellikle de hububat üretimi en

önemli bir husustu. Bir tarım ülkesi olmasına rağmen Osmanlı Devleti zamanın

şartları gereği bazen İstanbul halkının ve ordunun ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük

çekmekteydi. Bu ihtiyaçların karşılanması için Anadolu’nun muhtelif yerlerine

müracaat etmekteydi. Bu amaçla Afyon’dan da çok miktarda buğday ve arpa talep

edilmiştir.

Afyon ve kazaları ziraat açısından her zaman önemli bir yerdi. Sandıklı,

Şuhut ve Sincanlıda geniş ovaların ve küçük-büyük çok sayıda akarsuyun bulunması

bu bölgedeki tarım ürünlerinin miktar ve çeşit olarak daha zengin olmasına imkân

vermekteydi. Afyon’dan kendi ihtiyacı yanında, ordunun ve İstanbul halkının iaşesi

için sürekli İstanbul’a zahire gönderilmesi, buranın zahire üretimi bakımından yeterli

bir sancak olduğunun göstergesidir.

Belgelerde geçen “öteden berü Karahisar Sancağı kazaları zahire yatağı yerler

olduğu” ifadesi de bölge arazisinin zahire istihsali bakımından son derece mümbit

olduğunu teyid eder mahiyettedir

28

.

Afyon’dan talep edilen hububat merkez ve kazalara uygun şartlarda

paylaştırıldığını belgelerden görüyoruz. Şuhud da Afyon’a bağlı olduğuna göre

payına düşen miktarı ödemeye çalışmıştır. Mahsulün az olduğu yıllarda ödeme

güçlüğü çekildiği anlaşılmaktadır. Mesela 1824-25 yıllarında mahsulün az olması

sebebiyle Şuhud kazası, hissesine düşen miktarı ödeyememiş ve bunun için kaza ileri

gelenleri mahkemeye gelerek kendilerine indirim ve yardım talebinde

bulunmuşlardır.

27

Hızal ve Aygen, a.g.e, s.104.

28 Mehmet Güneş, “1822-1830 Yılları Arasında Afyon’da Ziraî Faaliyetler ve İstanbul ile Ordunun

İâşesi Temininde Afyon’un yeri”, Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, c. II, S. I, Afyon 2000, s.72-73.

(27)

12

1825- 26 yıllarında Şuhud’dan: (İstanbul kilesiyle) 1030,5 kile, 1828-29

yıllarında: 777,5 kile, 1829-30 yıllarında: 466,5 kile buğday talep edilmiştir.Yine

Şuhud’dan 1827-28 yıllarında 311 kile, 1829-30 yıllarında 233 kile arpa talep

edilmiştir

29

. Bu bilgilerden de anlaşılacağı üzere Şuhud kazası Osmanlı ordusu ve

İstanbul halkının ihtiyaçlarının karşılanması için üzerine düşeni imkânları nispetinde

yapmaya çalışmıştır.

2.1.3. KURTULUŞ SAVAŞI’NDA ŞUHUD

Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşından yenik çıkmasından sonra

Afyonkarahisar, 9 Nisan 1919 tarihinde 5 İngiliz subayın kontrolündeki Senegalli

askerler, ardından 16 Nisan 1919 tarihinde Fransızlar, 21 Mayıs 1919 tarihinde

İtalyanlar tarafından mütareke gereği “kontrol memuru” adı altında sessiz ve örtülü

işgale uğramış, bu işgal 19 Mart 1920 tarihinde sona ermiştir. Afyonkarahisar

Yunanlılar tarafından ilk kez 27 Mart 1921 tarihinde işgal edilmiş, fazla uzun

sürmeyen bu işgal, I. ve II. İnönü savaşlarının kazanılmasının ardından 7 Nisan 1921

tarihinde işgal kuvvetlerinin çekilmesiyle sona ermiştir. Yunanlılar tarafından ikinci

kez 13 Temmuz 1921 tarihinde işgal edilen Afyonkarahisar’da 14 ay süren esaret

günleri, Büyük Taarruz’un başlamasından 1 gün sonra 27 Ağustos 1922 günü, Türk

kuvvetlerinin kente girmesiyle sona ermiştir

30

.

Kurtuluş Savaşımızda yeri tartışılmayan şehrimiz Afyon’dan sonra Şuhut

ilçemiz de Kurtuluş Savaşı’ndaki rolüyle tarihimizde önemli bir yere sahiptir.

Şuhut’ta önemli olaylar cereyan etmiştir. Mustafa Kemal Atatürk Şuhut’a gelerek

burada kalmış savaşla ilgili bazı hazırlık ve planlamaları burada yapmıştır.

25 Ağustos 1922 günü Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, Genelkurmay

Başkanı Fevzi Paşa (Çakmak), Başyaveri Salih (Bozok) ve İkinci yaveri Muzaffer

(Kılıç) ile birlikte Sultandağı - Çay üzerinden Şuhut’a gelen Gazi Mustafa Kemal

Hacı Velioğlu Evi’nde, İsmet ve Fevzi Paşalar bu evin karşısındaki evde, karargâhın

bir kısmı da Mollazade Hacı Hüseyin Evi’nde misafir edilmişlerdir. Batı Cephesi

Komutanı İsmet Paşa’nın “26 Ağustos 1922 sabahleyin düşmana genel taarruz icra

29 Güneş, a.g.m., s.80-81.

30 İbrahim Yüksel, Afyonkarahisar’da Canlanan Tarih, Ankara 2005, s.14. ; İsmail Talipoğlu, Büyük

(28)

13

olunacaktır” emrini verdiği 93 nolu cephe emri 25 Ağustos 1922 günü Şuhut’taki

karargâhtan verilmiştir. Gazi Mustafa Kemal, konakladığı Hacı Velioğlu Evi’nde(*)

silah arkadaşlarıyla önemli bir toplantı yapmış ve Anadolu ile dış dünya arasındaki

bütün haberleşmelerin kesilmesi emrini verdikten sonra, 26 Ağustos’un ilk saatleri

olan 00.30’dan önce Kocatepe’de olmayı düşündüğünden gece, el ayak çekildikten

sonra at, araba, kağnı gibi ilkel araçlarla Kocatepe’ye hareket etmiş, burada

yatmamıştır

31

.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk Nutuk adlı eserinde bu olayı şöyle anlatır: “24

Ağustos 1922’de karargâhımızı Akşehir’den, taarruz cephesi gerisindeki Şuhut

Kasabasına getirttik, 25 Ağustos sabahı da Şuhut’tan savaşı idare ettiğimiz

Kocatepe’nin güneybatısındaki çadırlı ordugâha naklettik 26 Ağustos sabahı

Kocatepe’de hazır bulunuyorduk. Sabah saat 5.30’da topçu ateşimizle taarruz

başladı”

32

. Mustafa Kemal’in Şuhut’tan ayrıldığı gecenin sabahında Kocatepe’den

başlayan Büyük Taarruz’un neticesinde savaş kazanılmış, Yunan orduları bozguna

uğratılarak 9 Eylül 1922 de İzmir’den geldikleri yere gönderilmişlerdir.

Afyon’un Yunanlılar tarafından işgal edildiği sırada Şuhut halkı, çevre ile

haberleşmeyi sağlayamayınca bazı insanlar korku içinde ailesini alarak arabalarıyla

Afyonkarahisar ve Ankara’ya göç etmek üzere yola çıkmışlar; ancak bu kişiler yolda

Yunanlılar tarafından esir alındıkları görülmüş bir daha haber alınamamıştır

33

.

3. OSMANLI DEVLETİNDE VERGİ SİSTEMİ VE TANZİMAT

DÖNEMİNDE YAPILAN DÜZENLEMELER

Vergi, bir devletin tebaasının yıllık gelirlerinden belirli kaideler çerçevesinde

talep ettiği ve almakta olduğu ücretlerdir. Alınan bu vergiler tarih boyunca çok

çeşitlilik arz etmekle birlikte her devlet için vazgeçilmez bir husustur.

Osmanlı iktisat sisteminin oluşmasında, ilkeler ve kurumlar açısından İslam

ekonomisinin ve İslam devletlerinin büyük bir önemi vardır. Özellikle Selçuklular, İlhanlılar,

Eyyûbîler, Memlûkler ve Anadolu Beylikleri bunların en yakınlarıdır. İkta-tımar, mukataa,

(*)Şuhut ilçesi Yalı Mahallesi İsmail Bey Sokağı no: 12 A ve B de bulunur.

31Yüksel, a.g.e., s.19.

32 Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, c.II, Meb. Yay. İstanbul 1962. s.674.

33 Yusuf İlgar, “Milli Mücadele Döneminde Afyonkarahisar’da Yunan Mezalimi”, 5.Afyonkarahisar

(29)

14

fütüvvet-ahilik-esnaf, hisbe-ihtisap gibi kurumların İslam devletlerinden tevarüs edildiğini

biliyoruz

34

.

Osmanlı maliyesi çok geniş topraklar üzerinde kurulmuş bir devlet yapısı

içerisinde esnek bir özellik arzetmektedir. Fethedilen yerlerdeki mahalli gelenekler

değerlendirilerek malî bütünleşme sağlanmıştır

35

.

Osmanlı Devleti daha beylik döneminden itibaren sistemli bir mali teşkilata

sahip olmuştur. İlk maliye teşkilatının I. Murad zamanında Çandarlı Kara Halil ile

Karamanlı Kara Rüstem tarafından yapıldığı belirtilmektedir.

Merkez maliyesi, tımar ve vakıflar Osmanlı malî sistemini oluşturan üç

kesimdir, bir başka açıdan ülkenin gayr-i safi milli hâsılasının önemli bir kısmı bu üç

kesim tarafından yansıtılmaktadır

36

.

Tımar kesimi içerisinde devletin ziraattan elde edeceği gelirin büyük bir kısmı belli

gider alanlarına tahsis edilmektedir. Buna göre devlet ziraattan alacağı vergiyi, kendisi araya

girmeden doğrudan doğruya büyük bir kısmı asker olan tımar sahiplerine bırakıyordu.

Osmanlı ekonomisi temelde ziraî bir ekonomidir. Tımar sistemi ise ziraî ekonominin

dolayısıyla Osmanlı ekonomisinin esasıdır. Bu sistem teknolojik bir gelişme olmamasına

rağmen, ülkedeki yüksek ziraî üretim için gerekli ortamı sağlamıştır

37

.

Osmanlı Devleti’nde vergiler, şer’i ve örfî olarak iki kısım altında

toplanmıştır. Zekât, öşür, haraç ve cizye ile bunların kısımları olarak seksene yakın

vergi şer’î vergiler içerisinde yer almaktaydı

38

. Şer’î vergiler kaynağını İslam’dan

almaktadır. Örfî vergiler ise kanun ve fermanlara dayanmakla beraber genellikle

olağanüstü zamanlarda toplanan vergilerdir.

Zekât; belli bir malın belli bir kısmını Allah tealâ’nın belirlediği belli bir

şahsa, Allah rızası için temlik etmektir

39

.

34

Ahmet Tabakoğlu, “Osmanlı İktisadî Yapısının Ana Hatları”, Yeni Türkiye Ansiklopedisi Osmanlı

Özel Sayısı, C.3, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s.17.

35 Ahmet Tabakoğlu, “Klasik Dönemde Osmanlı Ekonomisi”, Türkler Ansiklopedisi, C.10, Yeni

Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s.668.

36

Tabakoğlu, a.g.m., s.668.

37

Tabakoğlu, a.g.m., s.673.

38

Yusuf Halaçoğlu, “Osmanlı Devlet Teşkilatı”, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, C.12, Çağ Yayınları, İstanbul 1993, Ed. Hakkı Dursun Yıldız, s.354.

39 Vehbe Zuhaylî, İslam Fıkhı Ansiklopedisi, C.3, Çev: Nurettin Yıldız, Risale Yayınları, İstanbul

(30)

15

Öşür; sözlükte “onda bir” anlamına gelen uşr(çoğulu uşûr, a’şâr) kelimesinin

Türkçeleşmiş şekli olan öşür fıkıhta toprak ürünlerinden tahsil edilen zekâtı ifade

eder

40

.

Haraç; Arapça harc kökünden gelen ve sözlük anlamı “topraktan çıkan şey”

olan harâc kelimesinin Arapçaya Akkadca veya Ârâmîce’den geçtiğine dair farklı

görüşler vardır. Talmut’ta “baş vergisi”, Pehlevîce’de “vergi” (özellikle araziden

alınan) ve Ârâmîce’de yine “vergi” anlamlarına gelen söylenişleri birbirine yakın

kelimelere rastlanmaktadır. İslam fütuhatından önce Arapça’da yer aldığı bilinen

kelimeye toprak, bina, hayvan, köle gibi kaynakların ürün, kira, ücret türü getirileri

ve devlet gelirleri olmak üzere birbiriyle alakalı çeşitli anlamlar yüklenmiştir. Genel

olarak tebaanın mal varlığından alınan vergileri ifade eden harâc zaman içinde

özellikle toprak vergisi için kullanılmıştır

41

. Haraç, Müslüman olmayan halktan

alınan toprak vergisidir. Bu tür topraklara da “arazi-i haraciye” denir.

Haraç iki türlüdür: harac-ı vazife, harac-ı mukaseme. Harac-ı vazife, toprağa

konulan sabit bir vergidir. Harac-ı mukaseme, tarım ürünlerinden alınan maktu bir

vergidir

42

.

Cizye; İslam devletlerindeki gayr-i Müslim tebanın, can ve mal güvenliğine

kavuşturulmasına karşılık erkeklerinden alınan baş vergisi

43

dir.

Osmanlı devleti kaynaklarını bilme ve malî yapıyı kurma amacıyla sayımlar

yapıyordu. Sayımlarla ülkenin gelir kaynakları tespit edilirdi. Aslında devlet sayım (tahrir)

geleneğinin olduğu ülkelerde yayılmıştı. Sasanî, Roma, Bizans, Emevi, Abbasi, Selçuklu ve

Memlûk Devletleri nüfus ve vergi sayımları yapıyorlar, böylelikle ülkelerinin maddi

imkânlarını tespit ediyorlardı

44

.

Osmanlı Devleti, tahrir adı verilen gerek fethettiği topraklarda gerekse tüm

ülke genelinde belli zamanlarda; toprağın tasarruf biçimini belirlemek ve alınacak

vergileri tespit etmek için sayım çalışmaları yaptırmıştır. Bu tahrirlerde mahalle ve

köylerdeki vergi mükellefleri ile bunlara ait arazi, hayvan, bağ-bahçe miktarları,

40 Mehmet Erkal; “Öşür”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.34, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları, İstanbul 2007, s.97-100. ; Ayrıca bu konularda bkz. Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu

Toplum ve Ekonomi, İstanbul 1996, s.21-23.

41 Cengiz Kallek; “Haraç”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.16, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları, İstanbul 1997, s.71-88.

42Zuhaylî, a.g.e., s.322.

43 Mehmet Erkal, “Cizye”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C.8, Türkiye Diyanet Vakfı

Yayınları, İstanbul 1993, s.42.

44

(31)

16

ödenecek vergi miktarları kaydedilmiştir. Bunlar mufassal ve icmâl adı verilen

defterlere yazılmıştır. Mufassal defterlerde vergi yükümlüsünün ismi, ödeyeceği öşür

ve diğer vergi miktarları, bölgede yetiştirilen ürünler ve miktarları köy ve mezra

isimleri yazılırken, icmal defterlerinde her köyün adı ve toplam alınacak vergi

miktarı yazılırdı. Her iki defterden ikişer suret hazırlanır biri eyalet merkezine diğeri

defterhaneye giderdi. İlk tahririn sonuçlarını gösteren defter-i âti, yeni yapılan

deftere de defter-i cedîd adı verilirdi. Günümüze sadece 2.000 tanesi kalabilmiştir

45

.

XIX. yüzyıldaki temettuat sayımları da benzer şekilde devletin malî

imkânlarını tespit amacına yönelikti. II. Mahmud bu amaçla 1829 yılında önce

İstanbul’da, 1831 yılında da tüm ülkede sayımlar yaptırdı

46

.

Tahrir konusunda Tanzimat’ın ilanından bir yıl önce de bazı çalışmalar

yapılmış ve bu çalışmalar Tanzimat uygulamasına öncü olmuştur. Muhassıllar

denetiminde 1256 tarihinde başlayan ve devam eden sayımlar ile verginin, adil

ölçüler içerisinde tarh ve tahsili mümkün olamamıştır. Sayımlarda yolsuzluklar ve

uygunsuzluklar görülmüş ve bu sebeple tutulan söz konusu defterler itibara şayan

görülmemiştir. Verginin tadil ve tesviyesi ancak müslim ve gayrımüslim bütün

tebanın “hal ve kudret ve temettu ve ticaretlerinin” layıkıyla bilinmesine bağlı

görülmüş ve bu sebeple hakkaniyet üzere yeniden bir tahrir yapılması

kararlaştırılmıştır. 1261 tarihli sayımı öncekinden ayıran en önemli husus kişinin

sahip olduğu menkul ve gayrımenkul mallarının 1260 (1840) yılı gerçek geliri ile

1261 (1845) yılı tahmini gelirinin verilmesidir. Daha önceki sayımda sahip olunan

menkul ve gayrimenkul malların kıymetleri veriliyordu

47

.

Osmanlı ekonomisinin klasik dönemdeki özellikleri zamanla esnekliklerini

kaybetmiş ve yerini XIX. yüzyıl boyunca batılılaşmaya dayanan yeni bir zihniyet ve

yapıya bırakmıştır

48

. İşte bunun sonucunda Tanzimat Fermanı ilan edilmiş (3 Kasım

1839) ve tüm alanlarda etkisini gösteren yeni bir dönem başlamıştır. Tanzimat

döneminde geleneksel şer’i ve örfi tekâlif ayrımı, “doğrudan doğruya alınan tekâlif” ,

“bilvasıta alınan tekâlif ve rüsumat” şekline dönüşmüş, vergi konuları belirgin bir

45 Mehmet Ali Ünal, Osmanlı Müesseseleri Tarihi, Isparta 2002, s.144.

46 Ahmet Tabakoğlu, “Yenileşme Dönemi Osmanlı Ekonomisi”, Türkler Ansiklopedisi, C.14, Yeni

Türkiye Yayınları, Ankara 2002, s.211.

47http://www.osmanli.org.tr/yazi-4-141.html#top, 16.03.2014, saat.14.51. 48

(32)

17

değişim izleyerek gelir (temettu) ve emlak vergileri, damga resmi ve içki, tütün, tuz

gibi mallar üzerine konulan özel tüketim vergileri ortaya çıkmıştır

49

.

Tanzimat Döneminde kişi başına cizye toplanması yerine toplu olarak

toplanmasına karar verildi. Fakat bunda başarılı olunamayınca tekrar eski usule

dönüldü. Nihayet 1856 Islahat Fermanıyla cizye yerine bedel-i askerî getirildi

50

.

Tanzimatın ilanından hemen sonra başlayan reform çalışmaları ve yapılan

düzenlemeler, bir taraftan kamu giderlerinin artmasına, diğer taraftan gelirlerin

tahsilinde gecikmelere neden olur, dolayısıyla ilk yıldan itibaren finansman

güçlükleriyle karşılaşılır

51

.

XVIII. yüzyıldan itibaren tımar sistemi bozulmaya başlamıştı. Tanzimat zaten

etkisizleşmekte olan tımar sistemini ortadan kaldırmıştır

52

.

Örfi vergiler ve buna bağlı muafiyetler kaldırılıp herkesten ödeme gücüne göre

ancemaatin vergi alınmaya başlayınca çıkarları zedelenenler tarafından toplumda

huzursuzluklar çıkarılmıştır. Tanzimat dönemi boyunca değiştirilmeye çalışılan eski

kurumlar ve girilen yeni toplumsal değişim süreci; Batı etkisi altında gelişen Osmanlı vergi

sisteminin uygulanabilmesi için gerekli yapısal değişiklikleri yeterince sağlayamamıştır.

Yapılan vergi reformlarının uğradığı başarısızlıklarda bu noktanın da önemli ölçüde payı

vardır

53

.

4. TEMETTU’ VERGİSİ VE TEMETTUAT DEFTERLERİ

Osmanlı Devletinin Tanzimat döneminde birçok alanda olduğu gibi mali

alanda da ciddi bir yeniden yapılanmaya girmiş olduğu görülmektedir. Vergi

konusundaki düzenlemeler, özellikle “temettu’ vergisi” bunun sadece küçük bir

bölümüdür.

Temettu’, Arapça kâr etme, faide görme

54

demektir. Çoğulu temettuâttır.

Temettu’ vergisi ise; tüccar ve esnafın senelik kazançları üzerinden alınan vergi

hakkında kullanılır bir tabirdir

55

. Bu vergilere kaynak teşkil etmek için hazırlanmış

49

Abdüllatif Şener, “Tanzimat ve Meşrutiyet’te İktisadî ve Malî Politikalar”, Yeni Türkiye

Ansiklopedisi Osmanlı Özel Sayısı, C.3, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara 1999, s.551.

50 Tabakoğlu, a.g.m., s.213. 51 Şener, a.g.m., s.552. 52 Tabakoğlu, a.g.m., s.215. 53 Şener, a.g.m., s.555.

54 Şemseddin Sami, Kâmûs-ı Türkî, İstanbul 1998, s.437.

55 Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C.3 MEB Yayınları, İstanbul

(33)

18

olan, hane halkının mali durumunu gösteren defterlere de “temettuat defterleri”

denilmektedir. Bu defterler 19. Yüzyılın ortalarının sosyo-ekonomik durumu

hakkında bize bilgi veren ciddi kaynaklardır. Bu defterler Başbakanlık Osmanlı

Arşivlerinde muhafaza edilmektedirler ve bunların büyük bir kısmı dijital ortama

aktarılarak istifadeye sunulmuştur.

5. 9299 – 9354 – 9362 – 9365 – 9372 – 9375 – 9385 – 17754 – 17790 NOLU

ŞUHUD TEMETTUAT DEFTERLERİ

Şuhud’a ait temettuat defterlerinde her mahalle ayrı bir deftere yazılmıştır.

Defterlerin ilk sayfasında mahalle isminden başlayarak sırasıyla kaza ve sancak ismi

yazılmış olduğunu görüyoruz. Mesela, “Mahalle-i İplik an Kasaba-i Şuhud der Liva-i

Karahisar-ı Sahib” şeklinde dizilmektedir

56

. Buna karşılık defterlerin ikinci

sayfasında idari birim olarak yukarıdan aşağıya doğru, “Hüdâvendigâr eyaleti

mülhakatından Karahisar-ı Sahib Sancağında vâki’ Şuhud Kasabasında İplik

Mahallesi” bir sıralama yapılmaktadır

57

.

Şuhud, için; İplik, Hisar, Hacı Musa, Horos, Pazar ve Kayış Mahallelerinin

temettuat kayıtlarında “kasaba” idari birim ismi kullanılmış sadece Baş Mahallesinin

temettuat defterinde “kaza” ismi “Hüdâvendigâr eyaleti dâhilinde kâin Karahisar-ı

Sahib Sancağı Kazalarından Şuhud Kazası” – “Şuhud Kazasına tâbi’ Baş Mahallesi”

şeklinde kullanılmıştır

58

.

Defterlerde bu giriş ifadelerinden sonra kişilerin sahip oldukları hanelere birer

numara verilmiş olup, birden fazla hanesi olanlar ise ilk verilen numaranın içinde

yeniden numaralandırılmıştır. Devamında kişinin ismi, lakabı veya ünvanı

gelmektedir. İsim satırının üst kısmında da hane sahibinin mesleğinin yazıldığı

görülmektedir. Mesela; “Hane: 8 numara: 1 Yunus Çelebi oğlu Süleyman / Erbâb-ı

zirâatden idüğü

59

. İncelemiş olduğumuz defterler kaza merkezine ait olması

hasebiyle ziraat ve hayvancılığın yanında berberlik, manavlık, leblebicilik, demircilik

ve ırgatlık gibi diğer mesleklerin de yoğun bir şekilde varlığını görmekteyiz. Az da

olsa imamlık, müezzinlik, müderrislik, muallimlik, hizmetkârlık, nalbandlık, terzilik,

56 ML.VRD.TMT.d.,nr. 09299, s. 1. 57 ML.VRD.TMT.d.,nr. 09299, s. 4. 58ML.VRD.TMT.d.,nr.09385, s.2. 59 ML.VRD.TMT.d.,nr.09299, s.8.

(34)

19

kasaplık, hamamcılık, ekmekçilik, değirmencilik, semercilik, çerçicilik, koyunculuk,

çobanlık, helvacılık, eskicilik, duhancılık, dülgerlik, yağcılık, bakkallık ve manavlık

mesleği mensupları da vardır. Arazisi olmayanların arazi kiraladıkları, bazı

kimselerin ise merkepleriyle kiracılık yaptığı görülmektedir. Kişilerin asıl

mesleklerinden hariç başka alanlardan da geliri varsa bunlar da en sonda beyan

edilmektedir. Mesela; “Hatab füruhti ve kiracılık ticaretinden temettuâtı 800 kuruş,

yağcı işçiliği ücürâtından temettuâtı 700 kuruş, ırgatlıktan temettuâtı 600

kuruş

60

şeklinde yazılarak diğer gelirlerine dâhil edilmektedir.

Kişilerin kimlik ve meslek bilgilerinden sonra, kimlik bilgilerinin üst

kısmında meslek bilgisinin hizasında; “sene-yi sâbıkada vergi-yi mahsûsadan bir

senede vermiş olduğu 60 kuruş

61

”şeklinde bir önceki yılda ödemiş olduğu vergi-yi

mahsusa yazılmıştır. Bunun hemen devamında “a’şar ve rüsûman olarak sene-yi

sabıkada vermiş olduğu” ifadesinin altında bahse konu olan kişinin yetiştirmiş

olduğu; hınta (buğday), şair (arpa), afyon, haşhaş, nohut, burçak, mercimek gibi

ürünler kaydedilmiştir. Bunların miktarları ve ödenmiş olan vergi miktarları

yazılmıştır. Meselâ, Şuhud’un İplik Mahallesinde 20 nolu hanede ikamet eden Ayas

oğlu Ali bin Hasan’ın yetiştirdiği ürünler ile vergileri şöyledir:

kile*

28

kile

14

öşrü(kuruş)

167

öşrü(kuruş)

56

drem*

200

dönüm

2

öşrü(kuruş)

75

öşrü(kuruş)

40

hınta

şair

afyon

haşhaş

Burada görüldüğü gibi yetiştirilen ürün ile miktarları veya kaç dönüm ekildiği

ve bunlardan kaç kuruş öşür vergisi ödendiği kaydedilmiştir

62

. Ekilmiş olan tarlalar

mezru tarla olarak yazılıp miktarı dönüm ölçü birimi ile ifade edilmiş, ekili olmayan

veya o yıl nadas olan araziler de gayr-i mezru tarla diye yazılmış ve miktarı yine

60

ML.VRD.TMT.d.,nr.09299, s.16-17.

61

ML.VRD.TMT.d.,nr.09299, s.12.

*Kîle (keyl): Tahıl, hububat ölçüsü olup bölgesel farklılıklar arz etmektedir. Karahisar kilesi takriben 77 kg dır. Bkz. Mehmet Güneş, Afyonkarahisar’ın 563 No’lu Şer’iyye Sicili, Afyonkarahisar Belediyesi Yay., Afyonkarahisar 2012, s.161. ; Cengiz Kallek, “Kile”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam

Ansiklopedisi, Cilt 25, TDV Yay., Ankara 2002, s.568.

*Drem (dirhem): Bir ağırlık ölçüsü birimidir. İslami dirhemin teorik ağırlığı: 2,97 gramdır. Bu konuda daha geniş bilgi için bkz. Halil Sahillioğlu, “Dirhem” Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 9, TDV Yay., İstanbul 1994, s.368.

Referanslar

Benzer Belgeler

Gelir Getiren Hayvan çeşitleri: Sağmal İnek, Sağmal Camus, Sağmal Ağnam, Sağmal Keçi, Kısrak, Erkek Ağnam, Karasığır Öküzü, Erkek Keçi, Buzağı, Camus

Kar etme, kazanma anlamlarına gelen temettu; Osmanlı Devletinde Gülhâne Fermanı’nın ilânından sonra devletin gelirlerinin kontrol altında tutulması, vergi ko- nusunda

Osmanlı Devleti‟nde tanzimat sonrasında kurulan ve günümüze kadar bütün özelliklerini devam ettiren yönetim kademesinin en alt birimini oluĢturan bu kurum II.

Sapanca kasabasına ait Müslüman ve gayrimüslim iki mahallenin temettuat defterlerini incelediğimizde bu iki mahallede Adapazarı kazası ve köylerinden farklı olarak

Süleymanlı kazası 1261 yılı temettuat defterleri genel olarak değerlendirildiğinde, bazı hane reislerinin mesleği yazılıp, gelirinin ne olduğu

başka kazada en çok yapılan mesleklerden biri olan amelelik ve işçilikten elde edilen gelir 71341 kuruş olup, mesleği işçilik yazılan 118 hane temel alınarak

Kovan başõna elde edilen gelir ortalama olarak 4,43 kuruş ve arõcõlõkla uğraşan hane sayõsõ kaza genelinde 22 olduğuna göre, arõcõlõktan hane başõna düşen ortalama

1) Vergi Oranı Çalışması; Gelibolu’ da İzmit sancağında olduğu gibi vergi tarifesi için girişimler yapılmamıştır. Çalışmalara, Meclis-i Vâlâ’ da sabit