• Sonuç bulunamadı

Türkün Ruh Eseri Topkapı Sarayı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türkün Ruh Eseri Topkapı Sarayı"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

i

MEDENİYETİ İ

L U

VAKIFLAR DERGİSİ ÖZEL SAYISI

Hilmi AYDIN

Kültür Bakanlığı İstanbul 6 Nolu Koruma Kurulu M ü d ü r ü

Türicün Ruh Beri

Topkapı Sarayı

Cihana h ü k m e d e n padişahların yaşadıkları, adeta bir gölgelik gibi bir t e k k e gibi mütevazi, ancak manevi ve uhrevi havasıyla v a k u r ve ihtişamlı Topkapı Sarayını gezmek ve incelemek bize Osmanlıyı tanımakta y e t e r l i olacaktır. Osmanlı Devleti medeniyetini k u r a n t a r i h t e k i e n d e r d e v l e t l e r d e n d i r .

Cihana hükmeden

padişahların yaşadıkları,

adeta bir gölgelik gibi bir

tekke gibi mütevazi, ancak

manevi ve uhrevi havasıyla

vakur ve ihtişamlı Topkapı

Sarayı'nı gezmek ve

incelemek bize Osmanlıyı

tanımakta yeterli olacaktır.

Osmanlı Devleti medeniyetini

kuran tarihteki ender

devletlerdendir.

Yahya K e m a l Beyatlı'nın ifadeleri ile " bazı e s e r l e r vardır ki r u h e s e r ' d e r l e r . Topkapı sarayında bir gün geçiren insan bu sözün kuvvetini d e r i n d e n d e r i n e duyar. Son ikibuçuk senenin ü z ü n t ü l ü g ü n l e r i n d e n bir kaçını Topkapı Sarayının odalarında; sofalarında; bahçelerinde geçirdim. Her ziyaretimde r u h u m bu saraydan soğuk bir d e m i r kızgın bir ateşten nasıl çıkarsa öyle ç ı k t ı m . B u saray devletten ziyade saltanat, T ü r k ' t e n ziyade Osmanlı, Asya'dan ziyade Sark'tır. T ü r k ü n at sırtından inip Hareme kapandığı günden başlamayan bir s e r e n c a m ı var. Çünkü T ü r k ' ü n cibilli sarayı otağdır. Osmanlı T ü r k padişahları önce seyyar idiler.

Ç o c u k l u k l a r ı n d a n ö l ü m l e r i n e kadar at sırtından inecek vakit b u l a m ı y o r l a r d ı . . ? "

Topkapı sarayını h e m y ö n e t i m m e r k e z i h e m de i k â m e t g â h olarak k u l l a n a n Osmanlı padişahları hayatları boyunca, A l l a h R a s û l ü n ü n yolundan gitmeyi k e n d i l e r i n e şiar e d i n m i ş l e r d i . Kendisine H â k i m ü ' l Haremeyn diye hitap eden hatibe itiraz e d e r e k " Hayır biz ancak H â d i m ü ' l Haremeyniz" diyen koca Türk cihangiri Yavuz Sultan Selimin bir beytinde;

i

(2)

" Padişah-ı â l e m o l m a k bir k u r u kavga imiş / Bir veliye bende o l m a k hepsinden âla imiş..." dediğini de biliyoruz.

Hz. M u h a m m e d (s.a.v)'e sınırsız sevgi ve saygı duyan, padişahlık kavuğunun altına Hz. P e y g a m b e r i n ayak izinin r e s m i n i yaptıran Sultan III. A h m e d bir nâatında;

" Zat-i pak-i Mustafa'ya aşıkım Can ile F a h r ü ' l veraya aşıkım. M u k s i m - i feyz-i nevadır ol şerif

Menba-i cûdü atâya a ş ı k ı m . " d e r k e n kendinden evvelki atalarının duygularına da t e r c ü m a n o l u y o r d u .

Sultan Abdülaziz, Medine-i Münevvere'den gelen bir dilekçe kendisine uzatıldığında hasta yatağından fırlamış ve " H a r e m e y n d e n Allah Resulünün k o m ş u l a r ı n d a n gelen t a l e p l e r yatarak edebe aykırı halde d i n l e n m e z ! " diyerek

Hz. Peygambere olan m u h a b b e t i n i n ve h ü r m e t i n i n s o n s u z l u ğ u n u g ö s t e r m i ş t i .

Abdülhamid Han, Haremeyn'e karşı gönülden duyduğu bağlılığı, d e m i r y o l l a r ı y l a m a d d e t e n de g e r ç e k l e ş t i r i p , İstanbul-Hicaz demiryolunu yaptırdığında, raylar Medineye yaklaşınca " m ü m k ü n olan bütün aletlerin üzerine keçeler sarınız k i , fazla g ü r ü l t ü o l m a s ı n ve Ehl-i Beyt'in burada yatanların r u h l a r ı rahatsız o l m a s ı n " diye e m i r v e r m i ş , bu e m i r üzerine raylara keçeler döşenmiş, Ravza-i Tahire'nin azametine gölge d ü ş m e s i n diye t r e n l e r ş e h r e çok yavaş bir hızla giriş y a p m ı ş l a r d ı . Osmanlıyı dünya tarihinde çok özel k o n u m a ulaştıran elbetteki bu r u h t u .

Osmanlı Devletinin y ö n e t i m m e r k e z i ve padişahların i k â m e t g â h l a r ı olan Topkapı sarayı'nın Fatih Sultan M e h m e d ' i n İstanbulu f e t h e t m e s i n d e n kısa bir s ü r e s o n r a , U 7 8 yılında t a m a m l a n d ı ğ ı bilinmektedir.^

17. yy seyyahı Evliya Çelebiye'ye göre ise Sarayın yapımına H. 863 M. l U 5 8 5 9 ) ' t e başlanıp H.872 M . ( U 6 7 -681 de t a m a m l a n m ı ş t ı r .

Çeşitli d ö n e m l e r d e , değişik s u l t a n l a r ı n yaptırdığı ek binalar ve yenilemelerle g ö r k e m l i bir boyut kazanan saray, bu g ö r ü n ü n m ü ile Osmanlı devletinin m e r k e z i y ö n e t i m

s i s t e m i n i n e v r e n s e l boyutu ile de p a r a l e l l i k g ö s t e r i r . Osmanlı Saray protokol ve hiyerarşisinin zamanla kazandığı çok ünitelilik Topkapı Sarayı m i m a r i s i n e de aynen yansımıştır. Hatta denilebilir ki devletin yükselişi ve çöküşü de sanat ifadesini Topkapı Sarayında bulmuştur.'^ Topkapı Sarayı dünya m ü z e l e r i arasında tarihi ile g ü n ü m ü z e u l a ş a b i l m i ş ender ö r n e k l e r d e n biridir.

i s t a n b u l topoğrafyasını o l u ş t u r a n M a r m a r a denizi. Boğaziçi ve Haliç arasındaki tarihi i s t a n b u l yarımadasının ucunda, Fatih vakfiyesine göre (Zeytin ağaçları olan bir yer) "zeytinlik" b u g ü n k ü adıyla " S a r a y b u r n u " adı verilen mevkide Bizans a k r o p o l ü n ü n bulunduğu yer üzerinde inşa edilen saray; Kara tarafından Fatih'in yaptırdığı " S û n - u S u l t a n i " , deniz yönünden ise Bizans sahil s u r l a r ı ile ş e h i r d e n ayrılmıştır.

Çeşitli kara ve deniz içinde f a r k l ı işlevlere sahip Sarayın ana girişi Ayasofyanın H ü m a y u n (Saltanat kapısıdır), kapının üzerinde evvelce bir g ö r ü l m e k t e d i r . Bu köşkte i z l e n m e s i n i n , yanı sıra özel saklandığı da

Bu kapıdan birinci avluya olup, buraya halk Kapı sabah namazı açılır, namazı kapatılırdı, nişlerin m e r m e r kaplanmasıyla, kapının dış cephesi gerçek oranlarını k a y b e t m i ş t i r . Sarayın "l.yer" o l a r a k adlandırılan en genişavlusu, Haliç ve M a r m a r a ^ yönünde uzanan Hasbahçe'den kapılarıyla, Saray kapılar dışında arkasındaki Bâb-ı Kaynaklarda köşk b u l u n d u ğ u alay t ö r e n l e r i n i n hazinelerinde b i l i n m e k t e d i r , g e ç i l m e k t e g i r e b i l i r d i , a k ş a m 1 8 6 8 ' d e y a n

.f

(3)

191

. Ahmet Kütüphanesi

yapılarının başladığı B â b - ü s S e l a m arasında yer alan bu alanda iki yanda Sarayın büyük ölçüde g ü n ü m ü z e u l a ş a m a m ı ş olan ve bostancılar d e n e t i m i n d e k i B i r u n (dışl hizmet binaları vardır. Solda odun a m b a r l a r ı , " c e b e h a n e " olarak k u l l a n ı l a n Hagia Eirene kilisesi, XVIII. yy'da yapılan ve g ü n ü m ü z e ulaşabilen d a r p h a n e binaları, "Deavi K a s r ı " vezirin, halkın şikayetlerini dinlediği yer g ö r ü l ü r d ü . Sağda ise sırası ile Gülhane

hastahanesi. Has Fırın ve sarayın su s i s t e m i n i o l u ş t u r a n Dolap ocağı, birinci avluyu sınırlayan yapılardı.

Hasbahçede çeşitli k ö ş k l e r b u l u n m a k t a y d ı . Bu k ö ş k l e r d e n ilki Bâb-ı Âli karşısında çokgen bir burç üzerinde III. M u r a d d ö n e m i n d e n beri v a r o l d u ğ u bilinen "Alay K ö ş k ü " d ü r .

S u l t a n l a r ı n esnaf alaylarını

seyrettikleri bu mekan XIX. yy başında A m p i r ü s l u b u n a uygun o l a r a k y e n i l e n m i ş t i r .

Haliç yönünde ve sirkeci tarafında Padişahların D o n a n m a n ı n denize çıkışını seyrettikleri ve çokgen biçimde seyir köşkü niteliğinde yalı k ö ş k ü b u l u n m a k t a idi. XIX. yy sonlarında d e m i r y o l u n u n Topkapı Sarayı Hasbahçesinden g e ç i r i l m e s i ile yıktırılan bu tarihi k ö ş k t e n sonra, g ü n ü m ü z e ulaşan ve XVII.yy yapısı olan Sepetçiler Kasrından ise H a r e m halkının bu t ö r e n l e r i izlediği t a h m i n e d i l m e k t e d i r .

Fatih Sultan M e h m e t ' i n saray ile b e r a b e r yaptırdığı Çinili köşkte bu alanda b u l u n m a k t a d ı r . Bu k ö ş k ü n geniş arsasına daha s o n r a l a r ı

A r k e o l o j i (düzeleri y e r l e ş t i r i l m i ş t i r . Uzun bir s ü r e Sahray-ı Cedid olarak adlandırılan yapı k o m p l e k s i

S a r a y b u r n u n d a b u l u n a n kuleli ve t o p l u bir yapı yüzünden XVIII.yy s o n l a r ı n d a n itibaren Topkapı ismini almıştır.

Sarayın B â b - ü s S e l a m denilen ve yapısıyla çağdaş Avrupa kulelerini andıran ikinci ana portalının

belirlediği asıl saray b ö l ü m ü S u r - u Sultanî içinde ikinci bir d ö r t g e n alan oluşturur. Çeşitli yapıların sur benzeri düz ve s a ğ l a m bir duvarla sınırladığı bu alan a r k a arkaya üç değişik avlu çevresindeki yapılarla sarayın b ü t ü n ü n ü o l u ş t u r u r .

Sultandan başka k i m s e n i n atla g i r e m e d i ğ i "Divan Meydanı" denilen ön avlu çevresindeki yapılarla birlikte saraydaki devlet y ö n e t i m i n i n g e r ç e k l e ş t i ğ i ve t e m s i l edildiği bir alandır. Bu avluda çeşitli hayvanların da gezdiği m i n y a t ü r l e r d e n

anlaşımaktadır.*

Bahçe t a k s i m a t ı arasındaki e k s e n l e r d e n en ö n e m l i s i karşıda Sultanı t e m s i l eden B â b - ü s Saâde eksenidir. Meydana işlevini veren ve gövdesi Fatih Sultan M e h m e t d ö n e m i n d e n kalan Adalet Kulesinin altındaki üç kubbeli ve revaklı Divan-I H ü m a y u n ise sol kanatta yer alır. Burada devletin işleri ve halkın davaları g ö r ü ş ü l ü r d ü . Aynı zamanda burada kabine toplantıları dışında, e l ç i l e r i n d e k a b u l edildiği

b i l i n m e k t e d i r . Defterhane b ö l ü m l e r i nişancıların k a r a r l a r ı yazdığı yerdir. Bu yapının arkasındaki çok kubbeli ve nasif duvarlı dış hazine, devletin r e s m i hazinesini s a k l a m a k amacıyla yapılmıştır. Sadrazam tarafından kullanılabilen bu hazinede ayrıca yeniçerilere üç ayda bir ulûfe dağıtılırdı. Saray müze işlevini kazandıktan sonra bu b ö l ü m e r k e n i s l a m d ö n e m i n d e n XX.yy başlarına kadar i s l a m , T ü r k ve Ortadoğu kaynaklı s i l a h l a n da içeren Saray silahlarının s e r g i l e n m e s i n e ayrılmıştır.

Kubbealtı Haliç y ö n ü n d e n , H a r e m dairesinin " A r a b a l a r Kapısı" ile ayrılmaktadır. Divan meydanını da Haliç yönündeki Hasbahçe'ye s u l t a n l a r ı n saraydan çıkışlarında kullandıkları hasahır s i s t e m i bağlar. Kendine ait daha alçaktaki bir avluda yer alarak sarayı sınırlayan

(4)

I

az miktarda seçme atlarının barındığı bu ahır, saray yaşantısında " i m r a h o r " denilen bir yöneticinin

s o r u m l u l u ğ u n d a başlı başına bir at k o ş u m takımı hazinesi olan Raht Hazinesini de içerirdi.

Divan meydanının bu yöndeki diğer bir yapı g r u b u da, baltacılar k o ğ u ş u d u r . Güçlü g e n ç l e r d e n d e v ş i r m e u s u l ü ile saraya g e t i r i l e n bu kadro, sarayda teşrifatçılığın yanı sıra her t ü r l ü taşıma görevlisi olarak, s e l a m l ı k d a ve h a r e m d e h i z m e t e d e r d i . XVI.yy s o n l a r ı n d a g e n i ş l e t i l e r e k son ş e k l i n i alan Baltacılar k o ğ u ş u . Divan Meydanı, H a r e m ve Hasahır y ö n ü n e çeşitli şekillerde açılan bir avlu çevresindeki h a m a m ı , k o ğ u ş u , c a m i i ve çocuk odası ile özgün bir XVI.yy m a h a l l e s i g ö r ü n ü m ü n d e d i r .

Divan meydanında g e r ç e k l e ş e n ve t e m s i l edilen y ö n e t i m ve devletin k u d r e t i , a v l u n u n sağ kenarında bir revak arkasındaki m u t f a k yapılarıyla a n l a m kazanır. Boydan boya uzanan uzun a v l u n u n M a r m a r a t a r a f ı n d a k i yapıları g ü n ü m ü z d e sırasıyla; Saray Arşivi ve K u m a ş deposu o l a r a k k u l l a n ı l a n yağhane ve kiler, bakır deposu. Ahşap ahçılar Mescidi ve bacalarının o l u ş t u r d u ğ u g ö r k e m l i cephesiyle ş e h r e g i r i ş t e sarayı v u r g u l a y a n m u t f a k l a r d ı r , H a r e m e , S a d r a z a m a ve E n d e r u n halkıyla b i r l i k t e Sultana ait üç ana b ö l ü m halinde hizmet v e r e n bu dev yapıda n o r m a l günlerde sarayın 5000 kişiden aşağıya d ü ş m e y e n halkına s ü r e k l i y e m e k çıktığı b i l i n m e k t e d i r .

G ü n ü m ü z d e Osmanlı t a r i h i boyunca Sarayda itibar gören ve devamlı ithal edilen veya hediye o l a r a k gelen Cin ve Japon p o r s e l e n l e r i bu yapılarda s e r g i l e n m e k t e d i r .

Divan meydanını, sarayda padişahların özel hayatı ve iç saray teşkilatı ile ilgili, Enderun avlusundan ayıran k u b b e l i ve revaklı B a b - ü s Saâde ( kapısı) s u l t a n ı n k u d r e t i n i v u r g u l a y a n ö n e m l i bir yerdir. S u l t a n l a r burada tahta ç ı k a r l a r , d e v l e t l i l e r burada kendisine " b i a t " eder, b a y r a m l a ş m a t ö r e n l e r i burada yapılırdı. Ölen Sultanların cenazeleri burada t ö r e n l e kaldırılır ve

y e n i ç e r i l e r i n y ö n l e n d i r m e s i ile

i s t a n b u l halkının karşısına s u l t a n l a r burada "Ayak D i v a n f n a ç ı k a r l a r d ı . Bu olayların dışında s u l t a n l a r bu kapıyı ve divan meydanını

k u l l a n m a z l a r d ı . Soyut bir s e m b o l o l a r a k t u t u l a n bu kapının arkasına izinsiz g e ç m e k de s u l t a n ı n şahsi hayatına m ü d a h a l e sayılan bir h u k u k ihlaliydi. Bab-üs Saâde ağası denilen, sarayın en yetkili s o r u m l u s u n u n k o n t r o l ü n d e k i bu geçit, g ü n ü m ü z d e XIX. yy başında yapılan ş e k i l d e u l a ş m ı ş t ı r .

E n d e r u n " H a r e m - i H ü m â y û n " o l a r a k da a d l a n d ı r ı l ı r d ı . Bu b ö l ü m Selamlık ve Haremden oluşmaktadır. Sultana ait yapılar avlunun ortasında ve k ö ş e l e r i n d e k i odak n o k t a l a r ı n d a toplanmış olup, kenarlar eğitim gören

Yemiş Odası

E n d e r u n ağalarının k o ğ u ş l a r ı n a ayrılmıştır.

B a b - ü s Saâde'nin h e m e n karşısında ü ç ü n c ü avlu içinde padişahın divan üyeleri ile e l ç i l e r i k a b u l ettiği Arz odası, o n u n h e m e n arkasında, sarayın kütüphane olarak yapıldığı bilinen tek yapısı III. A h m e d veya E n d e r u n k ü t ü p h a n e s i yer almaktadır. Üçüncü avlunun sağından b a ş l a m a k üzere sırasıyla son d e v i r l e r d e hastane olarak k u l l a n ı l a n bir yapı s e f e r l i k o ğ u ş u , S u l t a n II. S e l i m i n H a m a m ı , E n d e r u n Hazinesi ( Fatih Köşkü), Kiler K o ğ u ş u , Hazine Kethüdalığı Dairesi, Has Oda ( H ı r k a -i Saadet Da-ires-i), A ğ a l a r Cam-i-i ( B u g ü n saray k i t a p l a r ı n ı n b u l u n d u ğ u K ü t ü p h a n e - d i k d ö r t g e n planlı tonozla

id

(5)

* • 1^ • 4 • f i f « 1 2

Örtülü bu yapı sarayın en eski bölümlerindendir.) ve Harem Kuşene kapısı yer almaktadır.^

Harem dairesi Topkapı Sarayı ikinci avlusunun solunda kubbealtı binasının hemen arkasında yeralan devirleri ve üslupları değişik yapılar topluluğudur, ikinci avludan arabalar kapısı, üçüncü avludan Kuşhane Kapısı ( Mutfak Kapısı) ile iki geçişi vardır. Harem dairesinin kimin zamanında kurulduğu kesin olarak bilinmemektedir. Bir iddiaya göre; Fatih döneminde bu harem binalarının var olduğu, ancak ne maksatla kullanıldığı bilinmemekle birlikte, haremin padişahın evi olarak kullanılmasının, 16.yy'ın ikinci yarısından sonraya tarihlenebileceği ifadesi ve padişahın evinin 16.yy'a kadar çeşitli yerlerdeki Osmanlı

g

sarayları olduğu ifadesi vardır. Bir diğer iddaya göre ise; 9

Fatih devrinde bir harem dairesi vardı.

Aynı zamanda bir eğitim ve öğretim kurumu niteliğini

de taşıyan harem, sarayın diğer kısımlarından ayrıdır, idari kısmın, haremden ayrı tutulması eski bir geleneğin devamıdır. Harem dairesinin bazı bölümleri ise şunlardır: Kara Ağalar Koğuşu (Kara Ağalar, Ak Ağalar gibi kapı nöbeti tutarlardı.) Kızlar Ağası Dairesi, Şehzadeler Mektebi, Cariyeler Dairesi, Valide Sultan Odası, Mimar Sinan'ın Yaptığı Hünkâr Hamamı, III. Selim Meşk Odası, III. Murat Köşkü, I. Ahmed Okuma Odası, ahşap üzerine meyve ve çiçek resimleriyle dikkati çeken III. Ahmed Yemek Odası, Cift Kasırlar (Veliaht Dairesi), Gözdeler Dairesi, Havuz ve Altın Yol vs. yer almaktadır. İlginç mimari düzeni yanı sıra harem dairesi, klasik devrin zarif çinileri ile de dikkati çekmektedir.

Üçüncü avludan (Enderun meydanından) sonra dördüncü avlu gelir ki Marmara'ya doğru setler halindedir. Has Odadan (Hırka-i Saadet Dairesinden) bu avlunun en

(6)

i

MEDENİYETİ

i

-4. - 1

A

Saray ve Boğaz

yüksek seti olan havuzlu taşlığa ç ı k ı l m a k t a d ı r . Bu taşlıkta çinili çephesi ile Sünnet Odası, padişaha özel bir yer olan iftariye kameriyesi IV. M u r a d tarafından inşa e t t i r i l m i ş dört eyvanlı Bağdat Köşkü ve üç eyvanlı Revan Köşkü yer a l m a k t a d ı r . Taşlığın sağında H a r e m dışında, saray içindeki tek ahşap yapı olan Sefa K ö ş k ü , H e k i m b a ş ı Odası, Sefa Camii ve Topkapı Sarayının son yapısı olan Sultan A b d u l m e c i d ' i n 1850 t a r i h l i Mecidiye Köşkü s ı r a l a n m ı ş t ı r .

Sahil boyunda g ü n ü m ü z e u l a ş a m a y a n K ö ş k l e r Serdab K ö ş k ü , M e r m e r Köşk, Topkapı Sahil Sarayı, ishakkiye K ö ş k ü , Sinan Paşa K ö ş k ü , Yalı K ö ş k ü , İncili K ö ş k t ü r .

Huzur veren bir manzaraya sahip olan Topkapı Sarayı; Köşkleri, daireleri, ç e ş m e l e r i ve m e y d a n l a r ı ile her d ö n e m i n ihtiyacı karşısında yapılmış ek yapılarıyla b i r l i k t e bir b ü t ü n ü o l u ş t u r m u ş t u r .

Topkapı Sarayı bir defada yapılmış, bir elden çıkmış yapı t o p l u l u ğ u o l m a s a bile

kronolojisiyle m i m a r i ve d e k o r a t i f n i t e l i k l e r i ve değişik işlevleri ile i n c e l e n d i ğ i n d e , IS.yy'dan 19.yy'a kadar çeşitli

I

• S i

i

devirlerin üslûplarına ışık tutacak çok muazzam ve zengin bir kompozisyona sahip olduğu g ö r ü l ü r . Osmanlı klasik devrinin sivil m i m a r i ve saray anlayışını s e r g i l e d i ğ i n d e n eşsiz bir u y g u l a m a o l a r a k da k a b u l edilebilir.

185^'te Sultan A b d ü l m e c i d , D o l m a b a h ç e Sarayını yaptırıp r e s m i sarayı buraya taşıyınca, Topkapı Sarayı artık m u k a d d e s e m a n e t l e r i n ve iç h u z u r u n k o r u n d u ğ u , belli g ü n l e r d e padişah t a r a f ı n d a n ziyaret edilen bir m e k a n a d ö n ü ş m ü ş t ü r . 3 Nisan 192^'te ise m ü z e haline g e t i r i l m i ş t i r . ^ "

DİPNOTLAR:

1. Altındağ Ülkü,"Topkapı Sarayı, Birinci Avlu. ikinci Avlu, Üçüncü Avlu (Enderun)" Sanat, IKültür ve Turizm Bakanlığı YayınlanI, sayı 7, Nisan 1982. s,12

2. Danışman,Zuhuri lyayi Evliya Celebi Seyahatnamesi, Cilt 1, istanbul, 1971,s.117

3. Eldem, Sedat, H. Akozan, Feridun Topkapı Sarayı: Bir Mimari Araştırma, Kültür ve Turizm Bakanlığı, istanbul, 1982, s.93

A. Anafarta, Nigar, Hünernâme Minyatürleri ve Sanatçıları, istanbul 1969

5. Altındağ, Ülkü a.g.e, s . U 6. Altındağ, Ülkü a.g.e, s. 7. Altındağ, Ülkü a.g.e, s.36

8. Eyüboğlu Mualla Anhegger, "Fatih devrinde yeni sarayda da Harem Dairesi (Padişahın evi) var mıydı?." Sanat Tarihi Yıllığı, VİN, 1978, s.23

9. Ayverdi Ekrem, Hakkı- i.Aydın Yüksel ilk 250 senenin Osmanlı Mimarisi, istanbul, 1976, s. U 1

10. Simşirgil, Ahmet, Topkapı Sarayı, İstanbul 2005

Referanslar

Benzer Belgeler

«Gûya bedesten tanzim edildikten sonra dükkân dolaplar bir müddet ders hocalarına, harçlıklarını temin maksadı ile tahsis edilmiş bedesten esnaf-tüccar-

dizilerinde, hattâ iyi konulara daya­ lı yerli film lerde az olm ası koşuluyla yine yerim i

Belirtmek istediğim şu: Batı- lılar çoğu zaman cahillikle ce­ surluğu eş anlamda benimsedik­ leri için, değer yargılarında ve ileriye dönük tahminlerinde

Oy­ sa Osmanlı’danberi, Devlete sahip olanlar sınıfı, insanları “havas” ve “avam” olarak ikiye ayırmış, “avam” dediği “halk”a, değer ver­

Systemic CS medication in ISSHL and BP pa- tients with HT did not alter the antihypertensive doses, however, diabetic patients needed antidiabetic drug alteration.. Therefore,

kan ‘Sürekli Bir ilkbahar’ birkaç şairi içermektedir; bunlar Ara- gon, N azım Hikm et, Mayakovski, N eruda, Yahya Kemal, Kara- caoğlan ve Fuzuli’dir?. Zaten

TSRM 2018 - Ulusal Üreme Sağlığı ve İnfertilite Kongresi SÖZEL BİLDİRİLER Proforma 1 Proforma 3 Reproductive Biology S-072 Abstract referance: 127.. ERK1/2 ACTIVITY IN

Dolgu taneciklerinin nm boyutunda olması sebebiyle nano kompozitler yüksek alan/hacim oranlarına sahiptir. Polimer matrisler içine eklenen çok düşük yoğunluktaki nano