• Sonuç bulunamadı

2. 3. ve 4. Sınıflar Önce Okuyoruz Sonra Online Sınav Oluyoruz “Çılgın Orman” Kurt İzi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "2. 3. ve 4. Sınıflar Önce Okuyoruz Sonra Online Sınav Oluyoruz “Çılgın Orman” Kurt İzi"

Copied!
48
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1

On kitaplık “Çılgın Orman” hikâye serisinin yayın ve

te-lif hakları Hâkim Yayıncılık Tic. Ltd Şti’ne aittir.

Yazan

Tuna DURAN

Editör

Hülya ÇAĞIRAN AYDIN

Resimleyen Murat SEVİNÇ Düzenleyen Emin SARI BASIM YERİ ???????

2. Sınıf - Tüm Dersler Kazanımlı Soru Bankası

Hakim Yayıncılık HÂKİM YAYINLARI ANKARA Editör-Yazar Çağlar Bozoğlu Yayına Hazırlık Hakim Yayıncılık Baskı - Cilt

Ankara Özgür Web Ofset Matbaacılık Ostim Organize Sanayi Bölgesi 1250. Sok. No: 24

Yenimahalle/ANKARA

ISBN

978-605-9439-36-7

Hâkim Yayıncılık Tic. Ltd. Şti.

www.hakimyayincilik.com

Melih Gökçek Bulvarı Eminel İş Merkezi No: 18/121 Yenimahalle/ANKARA Tel: 0505 773 6892

E-posta: hakimyayincilik@gmail.com

© 5846 sayılı Yasa’ya göre eserin tüm yayın, çeviri ve iktibas hakları Hâkim Yayıncılık Tic. Ltd. Şti.’ye aittir.

Hâk m

Yayýnlarý

(2)

Atılgan, bir orman kedisidir. Kurumuş bir ağacın içinde yaşar. Çok çalışkandır. Her soruna çözüm bulur.

ATILGAN

Güçlü, bir bozayıdır. Çok güçlüdür. Çok iyi koku alır. En sevdiği yiyecek baldır. Bal görünce hemen ye-mek ister.

GÜÇLÜ

Bilgin, bir sincaptır. Her ko-nuda bilgisi vardır. Bir ne-feste bütün bildiklerini an-latabilir. Çok zekidir.

(3)

KIRMIZI KAPLAN

SİYAH FİL

MOR BAYKUŞ

BEYAZ GORİL

(4)

MAVİ BÜLBÜLLER

KIRMIZI FOK

Gökkuşağı Ağacı’nın dallarında yaşarlar. Acil durum çağrısını on-lar yapar.

Kırmızı Fok, deniz kıyısındaki mağara-da yaşar. Oraya bir ağacın içinden inilir. Çok iyi tamirat yapar.

(5)

Gökkuşağı Ağacı, Çılgın Orman’ın orta-sında bulunur. Yaprakları da kökleri de gövdesi de rengârenktir. Çılgın Orman’ın toplanma yeri, bu ağacın önüdür. Ne zaman bir sorun olsa ağaç birden par-lamaya başlar.

(6)

Havanın bu kadar güzel olmasını bekle-meyen Güçlü, nehir kıyısına inmişti. Tabii ki de nehir kıyısına inmesinin en büyük nedeni baldı. Bal yemeyi çok sevdiği için her fır-satta bal yemeye koşardı. Bugün de öyle olmuştu. Bal yemek için nehir kıyısında yuva yapan kırmızı arıların yanına gelmiş-ti. Kırmızı arılar çok güzel bal üretirdi. Bu balı bir kez yiyen bir daha gelmek için sa-bırsızlanırdı. Bu yüzden de Güçlü, epeyce acıkmış bir hâlde nehre doğru bakıyordu. Galiba bir tuhaflık vardı. Her zaman bu-rada olan arılar, şu an yoktu.

(7)

Kırmızı arılar

çok güzel bal ya-parlardı ama pek de ortalarda görün-mezlerdi. Bu yüzden de onları bulmak için sa-bırla beklemek

gere-kiyordu. Güçlü bu konuda çok sabırlıydı. Bir keresinde sabahtan akşama kadar kırmızı arıları beklemişti. Nihayet hava karardığında arılar Güçlü’nün yanına gel-mişti. Tabii ki de Güçlü bol bol bal yegel-mişti.

Güçlü geldiğinde henüz sabahın erken saatleriydi. Bu yüzden de

etraf-ta kimse yoktu. Aslında bu saat-te kuşlar ortaya

çıkardı ama bu-gün bir tuhaflık var gibiydi.

(8)

Güçlü nehir kenarında arıları bekler-ken Atılgan da yeni uyanmıştı. Yuvasından çıkıp etrafa göz gezdirerek ilerlerken tuhaf bir durum fark etti. Hiç kuş sesi yoktu. Oysaki

Çılgın Orman

’da her saat kuş cıvıltıları olurdu. Bu yüz-den Atılgan çok şaşkındı. Şaşkınlığı devam ederken aniden duyduğu ses ile kendine

geldi:

Atılgan! Bu taraftayım!

Sesin sahibi Bilgin’di. Bilgin bir ağaç dalının üzerinde fındık yemekle meşguldu. En sevdiği kahvaltılıklardan biri fındıktı. Tabii ki ilk sırada fıstık geliyordu. Bilgin fındık yerken Atılgan’ı görmüş, ona seslenmişti. Atılgan ani bir hareketle ağacın dalına atladı. Bil-gin ile aynı dala gelmişti. İlk konuşan Atıl-gan oldu:

(9)
(10)

— Bilgin, erken kalkmışsın. Peki ama Güçlü nerede? Her zaman senden önce kalkardı.

Bilgin biraz düşünceli bir şekilde cevap verdi:

Sabah ilk iş olarak mağarasına gittim

ama onu göremedim. Çok erken kalkmış.

Biliyorsun ki Güçlü’nün erken

kalkması-nın tek bir amacı vardır.

Atılgan da Bilgin aynı anda haykırdılar: —

Baaaaal!

Bilgin elindeki fındığı bitirip yeniden ko-nuştu:

Ben onu nerede bulacağımızı biliyorum.

Beni takip et!

Bilgin birdenbire koşmaya başlayınca Atılgan da onun peşinden koştu. Bilgin bir-çok dalın üstünden atlaya zıplaya ilerledi. Nihayet ağaçların bittiği bir yere gelince de çimlerin üstüne atladı. Artık nehir

(11)

gö-züküyordu. Atılgan da Bilgin’in nereye gittiğini anlamıştı: —

Bilgin, galiba

kır-mızı arıların yanına

gidiyoruz.

Bilgin bir yandan koşuyur, bir yandan da bağırıyordu:

Tabii ki de kırmızı arıların

ya-nına gidiyoruz. Güçlü böyle bir

günde başka nereye gider ki?

Bilgin bir süre koştuktan sonra ani-den durdu. İleride duran kayalara

baktı. Az sonra da yeniden koştu. Kayaların yanına gelince haykırdı:

Güçlü! Güçlü!

Güçlü çok beklediği için yorulmuştu. Dinlenmek için bir kayaya yaslanmış,

(12)

uyukluyordu. Birdenbire Bilgin’in sesini du-yunca, o tarafa baktı. Yanında Atılgan ile koşan Bilgin’i görünce de çok mutlu oldu. Artık tek başına durması gerekmiyordu. Bilgin, Güçlü’nün yanına geldiğinde ne-fes nene-fese kaldığı için bir süre konuşma-dı. Atılgan tabii ki de daha dayanıklıykonuşma-dı. Bu yüzden de nefesi kısa süre içinde yerine gelmişti. Hemen konuşmaya başladı:

Güçlü, galiba kırmızı

arıları bekliyorsun.

Bu-gün hava çok güzel

ol-duğu için yeni çiçekleri

geziyorlardır. Mis kokulu

çiçeklerden çiçek özü

topladıkları için öğlene kadar gelmezler.

Bugün çok erken yola çıkmışsın.

Güçlü arkadaşlarını gördüğü için çok sevinmişti ama arıların geç geleceği-ni duyduğu için çok üzülmüştü. Güçlü ve Atılgan konuşurken Bilgin de söze girdi:

(13)

Mademki buraya kadar geldik. Nehre

girip biraz yüzelim mi?

Atılgan da Güçlü de bu fikri sevmişti. İlk koşan Güçlü oldu. Hem koşuyor, hem de arkadaşlarına bağırıyordu:

— Hadi, acele edin!

Kır-mızı kayaya

ilk varan yarışı kazanır.

Bilgin de Atılgan da bir süre durakladılar. Kırmı-zı kaya nehrin alt kıs-mındaydı. Oraya epeyce

yol vardı. Bu yüzden de oraya

yüzmek biraz yorucuydu. Neyse ki daha önce oraya çok kez yüzmüşlerdi. Hemen nehre doğru koşup suya girdiler. Üçü de nehrin içinde yüzmeye başladılar.

Bir süre yüzdükten sonra ilk döne-mece geldiler. Dönemeç epeyce keskin-di. Nehrin bu kısmında çok yüksek kaya-lar vardı. Zaten Çılgın Orman da geride

(14)

kalmıştı. Güçlü en önde olduğu için yarışı birinci bitirmek üzereydi. Hızla yüzerek arayı açmayı düşünürken birdenbire bir gürültü duydu. Hemen yan tarafında du-ran kaya aşağıya doğru çöküyordu. San-ki kırılmış gibi duran devasa kaya nehrin

içine düşmeye başla-mıştı. Arkadaşlarının bu durumu fark et-meleri için Güçlü’nün tek yapabileceği

bağır-maktı:

— Atılgan! Dikkat

edin! Kaya düşüyor. Bu tarafa gelin!

Bana tutunun.

Bilgin, Güçlü’nün ne demek istediğini an-ladığı için hemen o tarafa doğru yüzdü. Atılgan da ne yapması gerektiğini anla-mıştı ama bir türlü o tarafa gidemiyor-du. Suyun içinde bir

girdap

oluşmuştu. Oysaki bu nehir çok sakin bir nehirdi.

Bu

(15)
(16)

girdap da nereden çıkmıştı?

Atılgan gir-daptan kurtulmak için hızlıca sağa doğru yüzmeye başladı. Bu yaptığı işe yaramış, girdaptan kurtulmuştu. Bu kez de arka-daşlarından uzak kalmıştı. Güçlü de Bilgin de tehlikeyi atlatmış, suyun ortasındaki bir kayaya tutunmuşlardı.

Atılgan arkadaşlarının nerede olduğunu gördüğünde bir süre düşündü. Bu sırada

Bilgin, ona seslendi:

— Atılgan,

girdabın

soluna

doğ-ru gelmelisin. Seni

yakala-yabiliriz. Güçlü seni

tutacak-tır.

Güçlü de söze girdi:

Atılgan, Bilgin haklı! Su

çok hızlandı. Hemen yanımıza

gelmelisin. Ben, seni yakalarım.

Tek yapman gereken bu tarafa ulaşmak.

Güçlü de Bilgin de haklıydı ama bir so-run vardı. Atılgan girdabın soluna doğru

(17)

giderse girdaba da kapılabilirdi. Bu yüzden çok dikkatli olması gerekiyordu. Başka yöne gitmesi de çok zordu. Nehrin et-rafındaki kayalar bir bir kırılarak nehre düşüyordu. Atılgan son bir hamleyle ileri-ye yüzüp girdabın kenarına geldi. Tam da bu sırada Güçlü haykırdı:

— Atılgan! Patini uzat!

Atılgan son bir çeviklikle patisini kaldı-rınca Güçlü de onu bir çırpıda yakaladı. Artık üçü de nehrin ortasındaki kayaya sığınmışlardı. Nehir birdenbire hızlanmış, etrafındaki kayalar da içine düşmeye başlamıştı. Peki ama neler oluyordu? Bu duruma ne sebep olmuştu?

Atılgan hızla yüzerek az ileride bulunan sağ-lam bir kayanın üzeri-ne çıktı. Az sonra yanı-na gelen arkadaşları da

(18)

neler olduğunu merak ediyordu. İlk ko-nuşan Bilgin oldu:

Galiba bir toprak kayması oluştu. Bu

yüzden de dev kayalar bir bir aşağıya

yu-varlandılar. Bu çok büyük bir toprak

kay-ması olmalı. Yoksa bu kadar büyük

kaya-lar aşağıya yuvarlanamazkaya-lar. Hemen Çılgın

Orman’a geri dönmeliyiz. Bize ihtiyaçları

olabilir.

Bilgin konuşması biter bitmez hızla koşmaya başlayınca Güçlü de Atılgan da hızla koştular. Çok geçmeden de Çılgın Orman’a vardılar. Ormana girer girmez etrafta bir sessizlik olduğunu fark ettiler. Acaba ne-den bu kadar sessizdi? Oysaki bu saatte her yer kuş sesleri ile dolu olurdu. Atılgan bu duruma anlam veremezken birdenbire bir ses duydu:

(19)

Atılgan sesin ne anlama geldiğini biliyor-du. Bu yüzden de hemen arkadaşlarına seslendi:

Acil durum çağrısı! Mavi bülbülleri

du-yuyorum. Acele edin!

G

ö

k

k

u

ş

a

ğ

ı

Ağa-cı’na gidelim!

Atılgan adımlarını hızlandırıp kısa süre içinde

G

ö

k

k

u

ş

a

ğ

ı

Ağacı’nın yanına geldi. Bilgin ve Güçlü de kısa süre sonra Atılgan’ın yanında yerlerini aldılar. Hepsi de ağacın yanına gelmişti ama bir sorun var gibiydi. Ormanın liderlerinden hiçbiri yoktu. Bu çok tuhaf bir durumdu.

Peki

ama ne olmuştu?

Atılgan bu sorunun ce-vabını düşünürken birden bir

mavi bülbül

konuşmaya başladı:

(20)

Büyük bir toprak kayması oldu.

Ar-dından da ormanın bir bölümü aşağıya

doğru kaydı. Nehrin aşağı kısmı kapandı.

Büyük kayalar her yanı kapattılar. Artık

nehir başka tarafa doğru akıyor.

Orma-nın liderleri yardıma gittiler. Sizden de

istekleri var.

Atılgan, bülbülün anlattıklarını dinlerken çok şaşırmıştı. Bu kadar kısa süre içinde nasıl olmuştu da nehir yer değiştirmişti? Şaşkınlığı devam ederken mavi bülbül

konuşmaya devam etti:

Çılgın Orman’da

yaşa-yan canlıların hayatı

tehli-ke altında... Nehri tekrar eski

yerine çevirmeliyiz. Bu yüzden de bir

çö-züm bulmalısınız. Çok vaktimiz kalmadı.

Atılgan, mavi bülbülün anlattıklarını dik-katle dinlemişti. Şimdi bir karar vermesi gerekiyordu. Peki ama ne yapacaktı? Az sonra aklına bir fikir geldi:

(21)

Bu durumun çözümünü Kırmızı Fok

bi-lir. Hemen yanına gidelim. Acele edin!

Atılgan hızla koşup eski ağacın yanına geldiğinde, gördüklerine inanamadı. Eski ağaç yerinde yoktu. Kırmızı Fok’un ma-ğarasına inmek için en kısa yol buydu. Güçlü de Bilgin de çok şaşkındı. Yıllardır yerinde duran ağacın olduğu yerde sa-dece çalı çırpı vardı. Güçlü bir süre etra-fa baksa da ağacı bulamadı.

Atılgan, Kırmızı Fok’a ulaşmanın çaresini düşünürken aniden bir ses duyuldu:

Bu taraftayım!

Atılgan, sesin Kırmızı Fok’a ait olduğunu bili-yordu. Keskin kulakları sayesinde hemen sesin

kaynağını buldu. Burası da başka bir eski ağaçtı. Gövdesi sağlam kalmış bu ağacın içine giren Atılgan, aşağıya doğru inmeye başladı. Az sonra da Kırmızı Fok’u

(22)
(23)

gör-dü. Bilgin ve Güçlü de aşağıya indiklerin-den çok sevindiler. Kırmızı Fok çok iyiydi.

Toprak kayması

onun mağarasına zarar vermemişti. Kırmızı Fok çok düşünceli görünü-yordu. Bu yüzden de hemen konuşmaya başladı:

Büyük bir toprak kayması oldu.

Çıl-gın Orman’ın çok yakınında bir patlama

olmuş. Bu yüzden de toprak kaydı. Bu

patlamaya insanlar sebep olmuş. Neden

böyle yaparlar ki? Doğayı bozmasalar

ol-maz mı? Neyse, biz şimdi bu soruna bir

çözüm bulmalıyız. İlk olarak nehri eski

ha-line döndürmeliyiz.

Atılgan birden söze girdi:

Taşları

kaldırabiliriz. El

(24)

Kırmızı Fok, Atılgan’ın söylediklerini dik-katle dinlemişti. Vakit kaybetmeden ona cevap verdi:

O kadar vaktimiz yok.

Bu iş yıllarca sürer. Zaten o

kadar güçlü canlılar da

bu-lamayız. Tek bir yol var...

O da büyük barajı açmak

. Atılgan da diğerleri de çok şaşkındı. Peki ama büyük baraj da ney-di?

Kırmızı Fok

, merakla kendisine bakan Atılgan ve arkadaşlarına cevap verdi:

Büyük baraj aslında eski bir

nehir-dir. Bu nehir en yüksek dağ olan

Gök

Dağ

’da bulunur. Çok eskiden Çılgın

Or-man’ı kuranlar, bu nehrin önünü

kapat-mışlar. Çünkü her yerde çok fazla su

varmış. Etraf

bataklık

hâldeymiş. Kısa

sü-rede sular çekilince Çılgın Orman

yeşer-miş. Artık suyumuz kalmadığı için eski

nehrin önünü açmalıyız.

(25)

Atılgan bir süre Kırmızı Fok’un dedikle-rini düşündü. Ardından da ona seslendi:

Peki ama bu nehrin

yerini nasıl bulacağız?

— Nehrin yerini sa-dece Siyah Kurt bi-lir. Siyah Kurt, Gök

Dağ’da yaşar. O hem nehrin yerini hem de barajın nasıl açıla-cağını bilir. Baraj açılınca dağdan aşağıya sular dökülecektir. Bu sular kısa sürede kayaları alıp götürecek, böylece de nehir eski hâline dönecektir.

— Peki ama

Siyah Kurt

’u nasıl bula-cağız?

— Tabii ki de

kurt izini

takip ederek...

Kurt izi

mi?

— Gök Dağ’a tırmanmaya başlayınca sizi

kurtlar bulacaktır. Her seferinde

(26)

fark-lı bir kurt sizi doğru yola çıkaracaktır.

Unutmayın, kurtlara her zaman doğruyu

söyleyin. Yoksa size yukarı çıkmak için

izin vermezler.

Atılgan, Kırmızı Fok’un anlattıklarını dikkatle dinledikten sonra gerekli malze-meleri alıp yola çık-maya karar verdi. Bilgin de Güçlü de onu takip ettiler. Yola çıktıktan kısa süre sonra Gök Dağ’ın ya-macına vardılar. Gök Dağ, çok yüksekti. O kadar yüksekti ki tepesinde hiç canlı yaşamazdı. Buraya bu yüzden pek fazla canlı da gelmezdi.

Atılgan, dağın yamacına geldiğinde bir süre dağın zirvesine baktı. Karla kaplı bir zirveydi. Çok yüksekti. Atılgan bir süre daha arkadaşlarına baktı. Ardından da onlara seslendi:

(27)

Bu görev oldukça zor olacak.

Birbiri-mizden ayrılmayalım. Unutmayın,

kurt-lara her zaman doğruyu söyleyeceğiz.

Şimdi beni takip edin.

Bilgin de Güçlü de Atılgan’ı takip etme-ye başladılar. Az sonra Bilgin bir yandan dağa tırmanırken bir yandan da konuş-maya başladı:

— Biliyor musunuz?

Kurtlar

15 yıla

kadar yaşayabilirler.

2 metreye

kadar

boyları

uzayabilir.

45 kg

ağırlıktadır-lar.

Gri

,

Beyaz

, Siyah

renklere sahiptirler.

Bir günde

200 km

yol yürüyebilirler.

42

adet dişleri vardır. İnsanlardan

20 kat

daha iyi koku alırlar. Bilgin konuşmasını bitirince bu kez de Güçlü konuştu:

(28)

— Bu kadar iyi koku aldıklarına göre şu an bizim de kokumuzu almışlardır. Çok dikkatli olalım.

Güçlü’nün konuşması bitince birdenbire her yanda sesler duyuldu:

Uuuuuu! Uuuuuu!

Atılgan birden tırmanmayı bıraktı. O da bir kedi olduğu için iyi duyardı. Bu yüzden de seslerin nereden geldiğini anlamaya çalıştı. Az sonra da arkadaşlarına ses-lendi:

Galiba her

ta-rafta kurtlar var.

Kokularını

alabili-yorum.

Atılgan bir süre beklemeye karar vermişti ki bir ses daha duyuldu:

(29)
(30)

Burası

kurtların

dağıdır. Buraya

başka canlılar giremez.

Atılgan da diğerleri de biraz çekindikleri için bir süre sessizce beklediler. Az sonra ilk konuşan Atılgan oldu:

— Biz

Siyah Kurt

’u arıyoruz. Onun yar-dımına ihtiyacımız var.

Atılgan konuşmasını tamamladığında ortaya bir gri kurt çıkmıştı. Bir kez ulu-yan kurttan sonra yüzlerce uluma sesi duyuldu. Gri kurt, Atılgan’a yaklaşıp

ko-nuşmaya başladı:

Demek

Siyah Kurt

’u

arıyorsu-nuz. Doğruyu

söylediğini-zi biliyorum. Bu yüzden

size yolu tarif edeceğim.

İlk olarak beyaz

kurtla-rı bulmalısınız. Beyaz

kurtlar daha da

yuka-rıda yaşarlar. Onları

bulmak için beyaz taşları takip edin.

(31)
(32)

Atılgan konuşmak istese de gri kurt birden ortadan kayboldu. Artık uluma sesi de yoktu. Bu sırada Bilgin arkadaş-larına seslendi:

— Galiba tırmanmaya devam etmeliyiz. Acele edelim! Hangimiz beyaz taş görür-sek haber verelim.

Bilgin bu kez öne geçip tırmanmaya baş-ladı. Ardından da Güçlü ve Atılgan geliyor-du. Yukarı çıktıkça rüzgâr da hızını art-tırıyordu. Bir ara o kadar

şiddetli

esti ki

kimse önünü bile görememiş-ti. Rüzgâr aniden kesilince Atılgan gözlerini ovuşturup etrafa bakmaya başladı. Bu-rası aşağıya hiç benzemiyordu. Yemyeşil çimenler her yanı kaplamıştı. Üstelik de hiç kar yoktu. Atılgan bir süre gözlerine inanamasa da kendine gelip arkadaşları-na seslendi:

(33)
(34)

Bilgin’in de söyleyecekleri vardı:

Burada olsalardı onları görürdük.

Hem zaten etrafta hiç beyaz taş da yok.

Bilgin haklıydı. Etrafta beyaz taş da başka taş da yoktu. Her yer çim ile kap-lıydı. Bilgin ve Atılgan ne yapacaklarını dü-şünürken Güçlü, az ileride bir kaya gör-dü. Kayanın rengi beyaz değildi ama çok büyüktü. Yavaşça kayaya doğru gidince, buranın bir mağara olduğunu anladı. İçe-ri girecekti ki Atılgan’ın sesini duydu:

Güçlü! Nereye gidiyorsun? Bizi de

bek-le!

— Tamam bekliyorum. Burada bir ma-ğara var. İçeriye bir göz atacağım.

Atılgan cevap verecekti ki Güçlü’nün sesi kesildi. Artık görünmüyordu. Atıl-gan hızla koşup mağaranın önüne geldi. Az sonra Bilgin de geldi. Tam da bu sırada Güçlü’nün sesi duyuldu:

(35)
(36)

Sesi duyar duymaz içeri giren Atılgan loş ışık altında bir süre koştu. İçerisi bi-raz kötü kokuyordu ama ışık yeterin-ce vardı. Atılgan bir süre sonra Güçlü’yü gördü:

Güçlü, neler oluyor? Nereye

bakıyor-sun?

Bak! Beyaz

taşlar!

Atılgan, Güçlü’nün işaret ettiği yere bakınca taşları gördü. Ardından gelen Bilgin de taşları görmüştü. Zaten bu yüzden hemen konuştu:

— Bakın taşların üzerinde kurt izleri var. Taşlara oyulmuş kurt

(37)

Bilgin’in fark ettiği izleri görünce Atılgan da Güçlü de gözlerine

inanamadı-lar. Gerçekten de taşların üstünde kurt patileri vardı. Bunlar kurt

iz-leriydi. Atılgan bir süre izlere bakıp arka-daşlarına seslendi:

Galiba bu taşlara basarak yolumuza

devam edeceğiz. Beni izleyin!

Atılgan yavaşça taşlara basarak ilerledi. Bir süre sonra geniş bir odaya girdi. Burası ışıl ışıldı. İzler burada son bulduğu için Atılgan konuşmaya başladı:

İzler bitti! Beyaz kurtlar burada

ol-malı.

Bu sırada Bilgin yeni bir keşif daha yapmıştı:

Bakın! İzlerin bittiği yere bakın!

Orada bir merdiven var. Taşa oyulmuş.

Atılgan da merdiveni fark etmişti. He-men koşup tırmanmaya başladı. Çok geçmeden de dışarıya çıktı. Güçlü de

(38)

Bil-gin de az sonra onun yanına geldiler. Bu-rası karla kaplı bir yerdi. Çok da soğuktu. Atılgan da diğerleri de neler olduğunu çok merak ediyorlardı.

Güçlü etrafa dikkatle bakınca tuhaf bir durum fark etti. Etraftaki karlar sanki hareket ediyordu. Bir süre gözle-rine inanamadı. Az sonra arkadaşlarına seslendi:

Galiba karların içinde birileri var.

Karlar hareket ediyor.

Bilgin de Atılgan da Güçlü’nün ne demek istediğini anlamamıştı. Bilgin bu sırada bir yere dikkat kesilmişti. Atılgan arkadaş-larının tuhaf hâllerinin nedenini merak ediyordu. Çok geçmeden de konuşmaya başladı:

Bilgin nereye bakıyorsun? Güçlü, ne

gördün? İyi misiniz?

Atılgan arkadaşlarının şaşkın hâlleri-ne alışık değildi. Etraf karla kaplı olduğu

(39)
(40)

için her yer bembeyazdı. O kadar beyazdı ki gözlerin bile alışması zor oluyordu. Bu yüzden Atılgan gözlerini ovuşturdu. Ar-dından bir çift göz gördü. Arkadaşları gibi tuhaf bir duruma düşmüştü. Karın içinde gözün ne işi olabilirdi? Atılgan hayal gör-düğünü sanıp yeniden gözünü ovuşturdu. Bu kez iki çift göz gördü. Peki ama ne-ler oluyordu? Hepsi de şaşkın şaşkın dü-şünürken birden karların arasından dev cüsseli kurtlar çıktı. Bunlar beyaz kurt-lardı. Karların arasında sadece gözleri belli oluyordu. Ne kadar da tuhaftı...

Atılgan, kurtları görür görmez hemen konuşmaya başladı:

Siz, beyaz

kurt-larsınız. Biz de sizi

arıyorduk.

Kurtların içinden bir tanesi öne çıkıp

(41)

Bizi mi

arı-yordunuz? Burada

bizden başka canlı

yaşamaz. Neden

bu-raya geldiniz?

— Biz Siyah Kurt’u arıyoruz. Onun yerini siz bilirmişsiniz.

Beyaz kurtlar,

Siyah Kurt

’un adını du-yunca birden

ulumaya

başladılar. O kadar uludular ki karlar aşağıya düşme-ye başladı. Bir süre sonra da bir kaya göründü. Bu

kaya bir kapıya

benziyordu. Ulumalar kesilince Atılgan ko-nuştu:

Bu kapı da

ne-reye açılıyor?

Yok-sa Siyah Kurt, bu

kapının ardında mı?

(42)

Evet, Siyah Kurt bu kapının ardında...

Kapıdan geçmek için kapının önüne geçip

ne istediğinizi söyleyin. Eğer Siyah Kurt

is-teğinizi kabul ederse kapı açılacaktır.

Atılgan, hemen kapının önüne geçip haykırdı:

Biz Çılgın Orman’dan

geliyoruz. Nehrimiz yer

değiştirdi. Artık

suyu-muz yok. Tek çaremiz

eski nehrin yeniden

ak-masıdır. Barajı açıp

suyu serbest bırakmanızı istiyoruz.

Atılgan isteğini söylemişti ama hiçbir ses yoktu. Ne kapı açılmıştı, ne de Siyah Kurt ortaya çıkmıştı. Atılgan bir süre bekledikten sonra umutsuzca geri dö-nüyordu ki birden bir uluma duyuldu. Bu ulumanın ardından her yanı kurtlar kap-ladı. Atılgan da diğerleri de neler olduğunu anlamamıştı. Bütün kurtlar birden

(43)
(44)

ulu-mayı kesince kapı da açıldı. Siyah Kurt dev gibi cüsse ile ortaya çıkmıştı. Hemen ko-nuştu:

İsteğinizi yerine

ge-tireceğim. Şimdi gidin!

Atılgan da diğerleri de geri döndüler. Peki ama ne olacaktı? Baraj açılacak mıydı? Atılgan kafasındaki sorularla aşa-ğıya indi. Diğerleri de aşaaşa-ğıya inince Gök Dağ’a doğru bir süre baktılar. Bilgin tam

da bu sırada haykırdı:

Su! Su!

Bakın dağdan

aşa-ğıya doğru su akıyor.

Hepsi de dağın o tarafına bakınca suyu gördüler. Su bir süre az aktı. Ardından bir şelale gibi gürlemeye başladı. Bu sırada her yanı uluma ses-leri kapladı. Atılgan da diğerses-leri

(45)

de çok sevindiler. Hemen Çılgın Orman’a koştular. Onları Kırmızı Fok karşıladı. Hep birlikte

G

ö

k

k

u

ş

a

ğ

ı

Ağacı’nın yanına geldiler. Ağaç birden parladığında tüm orman ışıl ışıl oldu. Bu sırada Kırmızı Fok konuştu:

— Sizin sayenizde artık yeni bir nehri-miz oldu. Su, kısa sü-rede nehri doldura-cak. Ormanımız eskisi gibi yemyeşil kalacak.

Bu sırada orman li-derleri de gelmişti. Kırmızı Kaplan olan-ları duyduğu için çok mutluydu. Az sonra da haykırdı:

Orman bizim

evi-mizdir!

(46)

Çılgın Orman’daki bütün canlılar da aynı şekilde bağırdı:

(47)

... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ... ...

Hikâyenin Ana Fikri

Hikâyenin Karakterleri Hikâyenin Konusu

Hikâyenin Adı

Hikâyenin Geçtiği Yer Hikâyenin Geçtiği Zaman Aşağıdaki hikâye haritasını tamamlayalım.

(48)

DEĞERLENDİRME

Aşağıdaki soruları, okuduğunuz hikâyeye göre yanıtlayınız. 1. Değiştirmek istediğiniz bir bölüm var mı?

... ... ...

2. Siz olsaydınız kitaba ne ad verirdiniz? Neden?

... ...

3. En sevdiğiniz bölüm hangisidir? Niçin?

... ... ...

4. Kitaptan çıkardığınız sonuç nedir?

... ... ...

5. Size ilginç gelen olay ve kişiyi yazar mısınız?

... ... ...

Referanslar

Benzer Belgeler

Aşağıdaki denklemlerin köklerinin simetrik olup olmadığını inceleyiniz. Bu durumda çözüm kümesi bir elemanlıdır. Denklemin çakışık iki kökü vardır denir. İfade

BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE YAZILIM DERSİ ÖĞRETİM PROGRAMI’NIN UYGULANMASINDA DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR .... BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE YAZILIM DERSİ ÖĞRETİM

Bunun sonucu olarak manto yaprakları arasındaki büyük açıklık, iki veya daha fazla aralığa bölünmüş olur.. En basit halde arkadan itibaren kısa bir mesafeden sonra bir

Zira davalı, dâvacı tarafından ileri sürüldüğü üzere t dâvacı tarafından bahis konusu inşaata para sarf edildiği olayını red ve inkâr etmekle bu paranın kendisine

A~~z kenar~~ içe do~ru katland~ ktan sonra düzle~tirilmi~; silindir boyun altta bir bo~umla uzun ve damla biçimli gövdeye ba~lanmakta. Sivri ve içi dolu bir damlac~k

Tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmede taraflardan birinin temerrüde düşmesi halinde, diğeri kural olarak süre tayini yoluyla sözleşmeyi feshederek müspet

Türkiye’nin en büyük vakıf üniversitelerinden biri olan Yeditepe Üniversitesi; Diş Hekimliği, Eczacılık, Eğitim, Fen-Edebiyat, Güzel Sanatlar, Hukuk, İktisa- di ve

Ziyaretçinin belli bir özelleştirmenin hedeflemesine dahil olduğunu belirlemek için