• Sonuç bulunamadı

Bakıra yansıyan yaşam

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bakıra yansıyan yaşam"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

17 ŞUBAT 1998 SALI CUMHURİYET n 5 7 0 T 4 U .

KULTUR

Aliye Berger ’in sergisi 6 M art tarihine dek Yapı Kredi Kâzım Taşkent Sanat Galerisi ’nde izlenebilir

O rhan Peker’in Aliye Berger portresi (üstte). O rhan Pe- ker, Aliye B erger’in portresini yaparken A ra G üler’in objektifine poz veriyor (yanda).

Bakıra yansıyan yaşam

A H U A N T M E N ___________________

Ressam Orhan Peker’in geçen yıl son­ larında Portakal Müzayede Evi’nce Ame-

lie-FeritEdgü müzayedesinde satışa sunu­ lan Aliye Berger portresi, Türk sanatında kendine özgü bir yeri olan bu sıradışı ka­ dının görsel bir yaşamöyküsüdür sanki:

“Gravürcünün bakışlarında bir duygulu­ luk vardır. Özellikle zorlu bir çalışmanın gözlere oturmuş yorgunluğu” diyen Ali­ ye Berger’i ilk ele veren, bu portredeki mahmur gözleridir. Peker, Aliye Ber­ ger’in varlığına sinmiş hüzün duygusunu açığa vurur portresinde, üstelik onun renkli kişiliğini hiç gölgede bırakmadan... Aslında bir renk ve süs cümbüşüdür ilk göze çarpan; incik boncuklar, fularlar, bo­ yalar! Oysa siyaha bürünmüştür Aliye Berger ve sanki çok uzaklardadır... Bu yo­ ğun atmosfer izleyiciyi öylesine içine çe­ ker ki, Berger’in parmakları arasındaki sigarayı tütüyor sanırız...

Aliye Berger, bu portre tamamlandık­ tan üç yıl sonra, 1974 yılında 71 yaşınday­

ken Büyükada’da öldü. Geride bıraktığı gravür, desen ve yağlıboya resimlerden oluşan zengin bir koleksiyon, şu sıralar Yapı Kredi Kâzım Taşkent Sanat Galeri- si’nde bazı mektupları ve Ara Güler'in çektiği fotoğraflarıyla birlikte 6 Mart ta­ rihine dek sergileniyor. Berger’in farklı ruh hallerini yansıtan otoportreleri, sev­ diği ressamlardan Munch’u çağrıştıran bazı gravürleri (İkili Portre, İstanbul, Dr. Berger Büyükada’da, Leda, Çıplak, Ölüm gibi), ailesinin - Halikamas Balıkçısı, Fah-

relnissa Zeid, Nejad Devrim - portreleri ve 1954 yılında Türk sanat ortamına ade­ ta bomba gibi düşen ünlü resmi “Hasat”, serginin dikkat çeken yapıtları arasında.

“Hasat”tan söz açılmışken; Uluslara­ rası Sanat Eleştirmenleri Sempozyumu çerçevesinde Yapı Kredi Bankası’nın onuncu kuruluş yıldönümü nedeniyle dü­ zenlenen “Türkiye’de İş ve İstihsal” baş­ lıklı yarışmalı sergide aralarında İtal­ ya’dan Lionello Venturi, İngiltere’den

Herbert Read ve Fransa’dan Raymond

Cogniat’nın bulunduğu seçici kurul tara­

fından birincilik ödülüne değer görülen bu resim, Aliye Berger’in sanat dünyası­ na attığı ilk önemli adım olmuştu. Oysa zorlu bir adım olacaktı bu; sanat çevresin­ den bazı kişiler, sanat yaşamına epey geç başlayan ve gerçekleştirdiği ilk büyük boyutlu yağlıboya resim ile birincilik ödü­ lü alan bu kadına ateş püskürüyordu! Fe­ rit Edgü yazıyor: “Resim yapmak sanki

bazı kişilerin (akademilerde terehantin koklamışlann) tekelindeydi ve herkes had­ dini bilmeliydi. Aliye’nin o küçük gravür­ leri yapmasını bağışlıyorlardı. Ama resim, ‘peinturrrre!..’ Hayır! Hele hele ödiillük bir tablo, asla!”

Gerçi Berger, gravürcülüğünden hiç vazgeçmedi. Sanat yaşamına, yirmi yılı aşkın bir süre aşk yaşadığı, evlendikten al­ tı ay sonra ise yitirdiği Kari Berger’in ölü­ münden sonra girdiği bunalımdan arın­ mak için, bir tür katarsis olarak başlayan Aliye Berger’in Kari Berger’e olan sev­ gisi, onun ölümünden sonra sanat aşkına dönüşmüştü. Kendisini ifade etmenin en uygun yolunu gravürde bulmuştu Aliye

.-.rai U. ı«il . ._____aJ-ıi r I___ia r l ım ırfm im L it::

Berger: “...ıstırabım çok büyüktü. Dünya­

yı renkli olarak göremiyordum. İkinci bir sebep daha vardı. Bunu izah etmek güç: Gravürde bakır üzerine çalışıyordum ve bakırın ışığın altındaki parıltısı beni çeki­ yor, yaratmak istediğim şekillere hayat ve­ riyordu. Aslında sadece benim hayalimde mevcut olan şekiller, o parıltıda bir serap gibi beliriyor ve ben bakırın üzerinde ça­ lıştıkça o serap hakikat oluyordu. Hayat­ ta büyük bir felakete uğramıştım, şekiller bakın nasıl kaplıyorsa, sanabm da benim hayatımı aynı şekilde dolduruyordu ade­ ta. Bakır levhayla, boşalan ve doldurma­ ya çalıştığım hayatımın ahengi aynıydı.” (Aliye Berger Anlatıvor, Vatan. 19 Eylül

1954

)

Sanat üretimine geç başlamıştı ama, Türkiye’nin en çok sanatçı yetiştirmiş ai­ lelerinden Şakirpaşa ailesinin bir ‘ürü- nü’ydü Aliye Berger de. Kari Berger ile yıllarca süren ilişkisini de sanki ‘sanatsal

birikiminin’ bir parçası sayıyordu, Ed- gü’nün Aliye Berger kitabında yazdığı gi­ bi “Yalnız bir müzik öğretmeni değildi

Berger onun için. Edebiyatın, şiirin, res­ min, tek bir sözcükle dünyanın kapılarını açan bir aşktı”.

Yapı Kredi Kâzım Taşkent Sanat Gale­ risi’ndeki serginin merkezinde. Aliye Berger’in, Van Gogh’u çağrıştıran o dev- boyutlu renk ve hareket şiiri, “Hasat” bu­ lunuyor. “İstihsal sembolü diye büyük bü­

yük koyunlar yapamazdım ya!” demiş Berger bir söyleşisinde... Bu resmindeki renk çeşitliliği, hareket ve parlaklıktan, gravürlerinin dingin, hüzünlü atmosferi­ ne geçiyor izleyici... Büyükada ve İstan­ bul görüntülerinden, folklorik öğeler ta­ şıyan resimlere, yaşadığı iç mekânların ayrıntılarından Boğaz Köprüsü yapımı­ na, duyarlılığını yansıttığı bir dizi farklı içerik yer alıyor Berger’in yapıtlarında.

Kari Berger’in ölümünden sonra “ha­

yatta onun için arzulanacak tek şey bir şeyler yaratabilmek için çırpınmaktı”...

Aliye Berger’ in sanatı, işte o çırpınışın iz­ lerini taşıyor. Yaratabilmek için yaşamış, yaşamak için yaratmış. Galiba sanatçı di­ ye, böylelerine deniyor...

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Aslında bundan çok daha önce, yani günümüzden yaklaşık bir milyar yıl sonra Güneş’in parlaklığı okyanuslardaki suları bu- harlaştıracak kadar yükselmiş ve Dünya

gerekse azınlıklar ile Müslüman ahali arasındaki düşmanlığı körüklediği yadsınamaz. Her ikisi de İstanbul’daki suç oranlarının artmasında doğrudan

Enterobacter-Klebsiella grubu amoksisilin-klavulanik asid (%72), piperasilin (%65), seftazidim (%53) ve sefotaksime (%52) yüksek oranlarda direnç gösterdi¤i halde, imipenem

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), sadece evlenmeden önceki soyadını taşıma talebiyle başvuran Bahar Leventoğlu’nu haklı buldu.. Türkiye'nin “ayrımcılık

İrfan Çakın’a armağan olarak hazırlanan bu kitaba birçok kişi katkıda bulunmuştur.. Böyle bir kitap hazırlama düşüncesi ilk kez 2014 yılının Ağustos ayında İrfan

Giri şimimiz ile doğrudan ilgili olmamakla birlikte, onun anlayışına ciddi destek olmasını beklediğimiz Ekolojik Restorasyon & Permakültür Kursu, 14-22 A

"Develi Köyü yolları çöpçülere kapalı" yazılı pankart açarak Atatürk Bulvarı’nda yürüyüşe geçen grup, temsili imam e şliğinde, "Hakkımı

savunurken, TOKİ ise hazırladığı raporda "plan notu değişikliğinin Gül-Keleşoğlu konsorsiyumunun satın aldığı parseller için geçerliyken Bahçe şehir