H afta
içinden
E ld e mevcut bulunan kitapların başlıca kusurları, bütün
edebî kavrayış ve kavratışlarda bir nevi taş kesilmiş haldedir
Y azan : H a lli Fahri Ozansoy
Milli Eğitim Bakanlığının ser îerin «biyografya notları» ndan.' çek ve kudretli bir bölgede sak best olarak basılacak edebiyat
kitplan hakkında yayınladığı genelgede, edebî devir ve okulla rın en sistemli bir şekilde öğre tilmesi ve lâzımgelen bilgilerin kısa çizgiler halinde verilmesi tavsiye olunuyor. Biz, ileride şimdikilerden daha iyi hazırla nabilecek olan yardımcı kitap larda geniş açıklamalara ve mi
sallere imkân verilebileceği i- çin, sınıf kitaplarındaki bu kısa çizgili bilgiler kaydi üzerinde şimdilik duracak değiliz.
Fakat bu edebi bilgiler veri lirken, eski edebiyat kitapları hm daima bulanık bıraktıkları köşelere bundan sonra olsun ta mbir aydınlık serpilmesi lü zumuna bilhassa işaret ederiz.. Çünkü bunun aksi, şimdiye ka dar olduğu gibi, daima müphem tefsirlere yol açmaktadır. Bu da esasında müphem, yarım yahud dübedüz hatalı olan anlayışla rın, anlatışta da kendini belli eden neticesidir ki, bugün elde mevcud bulunan kitapların baş hca kusuru da budur. Bunla, rın hangisini tetkik etseniz gö rü sünüz ki, hemen hemen bü tün edebî bahisleri kavrayış ve kavratışta bir nevi taş kesilmiş haldedirler. Bunun için İçtimaî sahada olduğu kadar edebî sa hada da yeni görüşlerin ve ince içmelerin yanından bile geçe - oıezler. Bu, bugün, fikir tarlası m adetâ karasapanla sürmek gibi bir şey olur.
t selâ trajedi halisini ele ala hm. Trajedi nedir? Edebiyat ki tephirimiz bunu nasıl tarif edi yoılav? Bu suale derhal cevap verelim: Kifayetsiz bir şekilde!
İşte birkaç kitabın tarifi: «Mahiyeti itibarile piyesler ya facialı ve kederli, yahud neşe li ve güldürücü, yahud her iki si karışık olur. O zaman bu ti yatro eserlerine sırasile «traje di), 'komedi», «dram» denir.
EDEBİYAT BİLGİLERİ — İs mail Habib Sevük
Trajedi, insanların merak ve endişe duygularım hareketlen diren bir tiyatro eseridir.
EDEBÎ BİLGİLER — Nihad Sami Banarlı
Klâsiklerin facialı tiyatroları na trajedi, romantiklerin bu türlü eserlerine dram denir.
GÜZEL YAZILAR: I — Süley man Şevket Tanlı
Trajedinin amacı seyircinin korku ve acıma duygularını coş ' turmaktır Konusunu mitoloji - den ve seçkin insanların haya tından alır.
Millî Eğitim Bakanlığının fi ce! bir komisyonu tarafından hazırlanmış olan Türkçe
metin-Bu kadar misal yeter. Görülü yor ki bütün bu tarifler trajedi için yalnız acıklı ve korkulu ol mak vasfım şart ve dram türü nü trajedi türünden ayırmak j
için de sadece dramın komedi unsuru ile karşılaşabileceğini söylüyor, o kadar!
Bütün bu tarifler eksiktir ve hiç biri trajedi ile dram arasın daki büyük farkı belirtecek kud rette değildir.
Niçin?
Önce biraz garip gelecek am ma, bir operadan bahsedece ğiz, hani şu, bizim Devlet Ope i rasımn da oynadığı çok meşhur ■ Madam Butterfly operasından! I Henri Gouhier isimli bir tiyatro i terkidcisinin pek güzel bir ta bi le belirttiği gibi, bu eser, mu sikili bir zabıta vakasıdır.
Hele ne acaipliktir o, kucağın da çocuğu ile bırakıp gittiği ilk karısı Madam Butterflyin yanı na ikinci meşru karısını koluna j takıp gelen Amerikalı subayın hareketi! sonra, ne korkunç sah j nedir o, yalnız kalan zavallı J a ; pon kadınının uzun ve hazin musikili harakirisi!
Bununla beraber bu eserin ba şında -eğer öyle devam edebil- seytii- bir trajedi konusu, bir trajedi ihtimali vardı. Çünkü o birinci perdenin sonunda, Ja • pon nikâhı kıyılırken, bir rahip geliyor vc bir yabancı ile birleş , mek suretile Tanrılarına ihanet eden kadını lanetliyor. Bu tema, yaııi dine karşı bu küfür, bu kudsiyet1 çiğneyiş ve arkasın dan bir ¿¿izin, bir mukaddesin bu gazabı, çok kuvvetli bir tra jedi konusu yaratabilir. Madam Butterfly, tabiat üstü kudret lere kafa tutmuştur; evlenmesi tanrılara karşı gelişidir; fakat Tanrılar yerin ve göğün Hâki midirler; genç kadının başına gelen felâketler, bu tanrıların hâzır ve n&zır olduklarmı belli etmektedir; velhasıl bu suretle yukarıda söylediğimiz zabıta va kasından çok ileriye gidilmiş, vaka her balcımdan «trajik» bir derinlik almıştır.
Gördünüz ya, bu dram, böyle ce, yalnız bu birinci perdesinde ne suretle trajediye çevrilmiş ol du?
Bir «transceııdance», bir ulu luk sayesinde. Zaten hiç bir o - lay kendiliğinden «trajik» de ğildir. Trajik tema, ancak, o olayın içine bir «ululuk» unsu ru girerse ortaya çıkabilir.
Bütün olaylar, trajik nisbetle rini, kendi hareket alanların* dan çok uzakta, kendi plânların dan çok ötede, esrarlı, fakat ger
larlar. Yorumlama da ancak o , radan alırlar.
Meselâ Yunan mitolojisindeki Oidipus efsanesi.
Oidipus, aslını aramak için dağlar bayırlar aşarak yollara düştüğü günlerden bir gün, ta mmadığı bir kimse ile kavga e- diyor ve onu öldürüyor; bu, ba basıdır. Demek ki ortada, bir cinayet, bir zabıta vakası var.. Fakat araya «mukadderat» karı şıp da buna mâna vermeğe baş iayınca iş değişiyor ve o zaman hâdise «trajik» bir hal alıyor. Görülen olay, görülmeyenle a- çıklanıyor.
Birçok trajedilerde bu ulviyet müdahalesi dinî sebeblerle vu kua gelebilir. Fakat sadece bu kudrete de bağlı kalmaz. Ulu luk tema’sı ayrı ayrı trajediler de değişebilir. Gelecek makale mizde bu değişiklikleri misalleri ile incelemeğe çalışacağız.