• Sonuç bulunamadı

Dördüncü ölüm yılı münasebetiyle:Velid Ebüzziya 1884-1945

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Dördüncü ölüm yılı münasebetiyle:Velid Ebüzziya 1884-1945"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TASVİR S9S»

f Dördüncü ölüm yılı m ünasebetiyle? j

Velid Ebüzziya

T

asvir», banisi ve müessisi olan marhum Ebüzziya Tevfik Beyin hayrülhaleEni teşkil eden iki kardeşten rahmetli Velid Ebüz- ziyanın bugün dördüncü ölüm yıldö­ nümünü elemle, teessürle idrâk ediyor,.

Yalnız matbuat âleminde değil, bütün memleket efkârı umumiyesi nazarında fazilet ve ahlâkının yüksekliği, bilhassa taşkın ve coşkun vatanperverliğile Allahın rahmetine intikal eden ve millî ta­ rihimize temiz ve şerefli bir nam ve sıyte geçen merhum Velid, - aramızdan ayrılalı dört seneye varmış olduğu halde . hâlâ aziz ve sevimli hatıralarile yalnız kendi muhitinde ve yakınlarının gönülle­ rinde değil, bu memlekete yaptığı eşsiz hizmet ve yararlıklarile haya­ lım takip eden herkes indinde - öldüğü günkü teessür ve matem de reeesile yaşıyor. Bu itibarla - henüz genç denilecek bir yaşta öldüğü günün doğurduğu umumî elemin açtığı derin yaralar ve tabu­ tu arkasından akan gözyaşları hâlâ ne kurumuş, ne de kapanmıştır.

Merhum Velidin kendisini mu­ hitine tanıttığı tarihten ölümüne ka dar geçen siyasî, hususî hayatının bütün safhalarının faziletle ve - şahsî menfaatlerin fevkinde - Syalnrz zatî feragatleri feda eden bir memleket ve vatan rabıta ve sevgisile baştan başa dolu olarak geçtiğini anlamak için ömrünün mer balelerine umumî tarzda bakmak kâfidir.

Bununla beraber bütün bu ahlâk tezahürü silsilelerinin mu- hassalasmı tek cümle halinde ifade etmek mümkün olduğu takdirde: «O, mücessem bir fazilet ve ahlâk nümunesi idi.» demek, hiç de ta­ rafgir duygulara kapılmıyarak, dos­ doğru verilmiş âdil bir hüküm o- lur. Eminim ki istikbalin müverrihi de bu diyarların şerefli millî tarihi­ ne dil ve mâna verdiği zaman aynı neticeyi elde etmiş olacaktır.

Zamanın geçici ve ihtiraslı poli­ tikasına âlet olan bazı kalemlerin, hakikatten uzak ve kör iddialarına rağmen, rahmetli söz gö­

türmez vatanseverliğiyle be -

beraber aynı zamanda hürriyet ve

1884 -1945

timlerine, felâketlerine uğramış na­ dir şahsiyetlerimiz arasındadır. Merhum Velidin bütün bayatına, faaliyetine hâkim olmuş bu ka­ rakteri, yaradılışındaki fıtri neca- betten başka çocuk çağındanberi

al-Merhum Velid Ebüzziya dığı baba terbiye ve telkini ile meydana gelmiştir.

Esasen ilk hürriyet inkılâpçıları­ mızdan Şinasi ve büyük

vatanper-z vatanper-z Yavatanper-zan : =

Mehmedaiioğlu

ver Namık Kemalle fikir, kalem ve his arkadaşlığı eden Ebüzziya Tev- fik Bey, memleket dâvaları karşı­ sında ancak bu hürriyet ve vatan bağlılığı tei'biyesini vermekten, ço-' cuklarım bu yolda yetiştirmekten başka bir şey yapamazdı.

Başkalarının babalarının ikbal dolu hayatlarından öınek alarak is- 'tlkbalieri İlcin aynı hayat tarzını seçtikleri halde zamanın değişmele­ ri karşısında birdenbire hiııriyet- perver olan bir çok kimseler aıa sında Ebüzziya zadeleri bulmak mümkün değildir; onlarda mevcut bulunan ruhî asalet, mayalarında bu küçüklüklerin zerresini bile yaşat­ mamıştır.

Bu necip ailenin necabetlerinde gizli ve aşikâr bulunan hasletleri çok yakından tanımak lâzımdır. Bu satırların naçiz muharriri, seksen küsur senelik bir dost ve aşina yakınlığına tevarüs ettiğinden E- büzziya ailesinin fazilet menkıbe­ lerini vicdanında yaşatmak talihine ‘ mazhardır. ’

-Velid merhumun temiz, dürüst ve her hususta kâmil olan mazisini canlandırmak için bu hayalın saf­ halarına kısaca işaret etmek kâfi­ dir:

1884 tarihinde İstanbulda doğan rah metli Velide iyi ve olgun bir tahsil göstermek isteyen babası onu Mek­ tebi Sultaniye (Galatasaray Lisesi) vermişti. İlk tahsilini memleketin bu en mümtaz ^rfan rnüessesesinde tamamlayıp orta tahsil çağına, se­ kizinci sınıfa geçtiği zaman baba­ sının - bir hafiye jurnali üzerine - Konyaya sürülmesi münasebetiyle mektebi terketmeye mecbur olmuş­ tu: 1900.

Ebüzziya Tevfik merhum, aynı mektebin on birinci sınıfında bulu­ nan büyük oğlu Talha merhumu da - babası gibi istibdat hükümetinin aynı siyasî darbesine hedef olduğu için - birlikte Konyaya götürmeğe mecbur olmuştu.

I

Fakat az bir zaman mektepsiz ka lan Velid, bir müddet sonra Sen Benua Fransız Lisesine girmiş ve bu mektebi tamamlıyarak diploma almağa muvaffa kolmuştu.

Lise tahsilini bitiren merhum, yüksek tahsil de yapmak azminde bulunduğundan Hukuk Mektebine girmişti. Lâkin babasile ağabeyisi- nin bir menfa hayatı geçirmeğe mecbur olmaları yüzünden geçim zorluğunda kalan merhum, Düyunu Umumîye tercüme kalemine girme­ ğe mecbur olmuştiı.

1908 Meşrutiyet inkılâbından sonra - mutlakiyet devrinin bütün mağdurlan gibi - babası Ebüzziya zade Tevfik ve ağabeyisi Talha Beylerin İstanbula dönmesi, bir müddet sonra da Tevfik Beyin An­ talya mebusu intihap edilmesi üze­ rine Velid Bey de hukuk tahsilini tamamlamak için Fransayş gitmiş, Pariste Hukuk Fakültesini ta­ mamladığı gibi siyasî ilimler mek­ tebinden de mezun olmuştu.

Meşrutiyet devrinin ilk gürültülü meselelerini memleket dışında geçi­ ren merhum, Balkan Haarbinden sonra tahsilini tamamlayıp İstanbu- j la dönmüş ve babasının 1909 tari- * hindenberi yeniden çıkarmağa baş­

ladığı «Tasviri Efkâr» gazetesi tah­ rir heyeti arasına girerek gazeteci­ liğe başlamıştı.

Lâkin kısa bir müddet sonra 1913 senesinde babasının vefatı üzerine gazetenin başmuharrirliğini üzerine aldığı gibi «Tasvirii Efkâr» m ida­ re işini de . zaten babası zamanın­ da da deruhte eden - ağabeyisi mer hum Talha Bey idare etmekte de­ vam etmişti. Zamanın hükümeti ve bilhassa örfi idaresi tarafından sık sık kapanma vaziyetlerine uğrayan «TaTsviri Efkâr» bu suretle iki kar deşin müşterek mesaî ve idareleri ' ile birinci cihan harbi mütarekesi­

ne kadar çıkmağa muvaffak olmuş­ tu.

1918 sonlarında birinci umumî harp mütarekesi ile başlıyan devir, Velid Bey için büyük bir mücade­ le, vatanın kara talihile uğraşmak j ı devrini teşkil etmişti: Ecnebi işgal

kuvvetlerinin her gün biraz daha istikbalimize, millî varlığımıza kas- deden hareketleri karşısında kük­ reyen Türk milliyetperverleri

arasında Velid Bey de ön safa geçmişti. Bu husus - ta o kadar cesurane ve pervasız hareket etmişti ki 16 Martta İstan­ bulini işgali gününde Şehzadeba- şı inzibat karakolunun basılıp j

bir kaç Türk erinin şehit edilmesi

karşısında fevkalâde galeyana gel- j

iniş, bu hâdisenin fotoğraf- j 1 arını aldırmış ve bunları neşretmişti. Bu o devirde, büyük bir medenî cesaret göstermekti. Lâ­ kin merhumun bu hareketi, karşı­ lıksız kalmamış, kendisi işgal kuv- j vetleri tarafından tevkif edilerek; Maltaya sürüldüğü gibi bir rnüd-: det soma da gazetesi kapatılmıştı. Bu arada ağabeyisi rahmetli Talha Bey de aynı kuvvetler tarafından yakalanarak mahut «Eekiruğa Bö-l lüğü» ne hapsedilmişti ki Talha merhumun bu zindanda geçirdiği günler - şifa bulmıyacak suretle - hastalanmasına ve netice itibarile ölümüne sebep olmuştu.

Bir müddet sonra Maltada ser­ best bırakılıp İstanbula dönen Ve­ lid, tekrar gazetesinin başına gel­ miş, bir taraftan o zamanki hükü­ metle, diğer taraftan işgal kuv­ vetlerde ateşin bir mücadele neş­ riyatına girişmiş, millî mücadelenin en hararetli bir müdafii ve alem­ darı mevkiine geçmişti. Velid Beyin reisliği altında çıkan bu seneler zar fındaki «Tevhidi Efkâr» o zaman diğer hiçbir gazetenin gösteremediği tecellüdü ibraz etmiş, millî müca­ delenin faaliyet ve emellerine ter­ cüman olanak suretiyle bütün mil­ letinin kalbini fetlı ve teshir etme­ ğe muvaffak olmuştu.

Lâkin gazetesiyle yaptığı büyük mücadele onun engin ve asil ru­ hunu tatmin etmiyordu. O, memle­ ketin biran evvel kurtuluşa ve is­ tiklâle kavuşması için şahsen ve fi­ ilen de mücadeleye bir asker gibi atılmak ihtiyacını duydu: O sırada İstanbulda işgal kuvvetleriyle mü­ cadele etmek ve Anadolunun pek muhtaç bulunduğu cepaneyi tedarik ve sevk maksadile teşekkül eden M. M. gurubu azası arasına girmiş, A- nadoluya bizzat malzeme ve cepha­ ne kaçırmağa başlamıştı. Büyük va­ tanperver, bu tehlikeli işleri yai-j nız idare etmekle kalmamış, Istan- buldaki depolardan aşırdığı malze­ me, silâh ve cephaneyi mavnalara doldurmak, Anadolunun belli başlı- iskelesi olan İnebolııya kadar biz-i zat götürmek işini üzerine almıştı. Bütün bu sevkiyat, işgal deniz kuv vetlerinin amansız takibi arasında! yapılıyordu. Merhum mücadele senelerdeki bu yüksek vatanper­ verime hizmetinden dol,-yi .seferdee sonraİstiklâl madalyasile taltif edilen İstanbul'un tek gazetecisi olmak şe­ refini kazanmıştır.

M illî mücadelenin zaferle netice­ lenmesi ve memleketin istiklâle ka­ vuşması üzerine artık zaferin T ü rk1 matbuatına getirdiği hür - i riyetin devamlı olacağını sanan Ve­ lid Beyi memleket dâvaları karşısın daki düşüncelerini pervasızca yaz­ mağa, siyasî kanaat ve fikirlerini yaymağa başlamıştı.

Lâkin mazisi tertemiz bir vatan mücadelesiyle süslü olan bu büyük adam, bu sefer de Millî hükümet tarafından takibe tabi tutuldu: Merhum, irtica töhmeti ile ı evvelâ İstanbulda kurulan, bilahere de Şeyh Sait isyaniyle Diyarıbakırda faaliyete geçen istiklâl mahkemele­ rine sevkedilmiş, fakat her iki istik­ lâl mahkemesinden de beraet ka­ ran almıştı. Hattâ Diyarbakır mah- mahkemesi, kapatılan gazetesinin de çıkmasına müsaade etmişti.

Bir müddet gazetecilikten uzak­ laşmağı tercih eden Velid Bey, 11 Haziran„1935 de «Zaman» gazetesi­ ni tesis etmiş, bu gazetesini 19 Ni­ san 1936 tarihine kadar çıkarmıştı.

Fakat bu tarihten sonra yeni bir inziva hayatına atılan merhum, 1940 senesinde rahmetli kardeşi Talha’nm oğlu Ziyad Ebüzziyamn yeniden tesis ettiği «Tasviri Efkâr» m yazı mesaisine iştirak etmişti.

Fakat o, gazetecilikten ziyade ki- taplarile uğraşmağa, bir yazı heyeti tarafından neşrettirmeğe başladığı «Fen ve Sanat Ans-iklopedisi» ile memleket irfanına hizmet etmeğe başlamıştı.

Diğer taraftan h> ' ûmet «Tasviri Efkâr» ı yeniden kapadığından bu aralık zatürreeye tutulan Velid E- büzziya, Alman hastanesinde tedavi edilirken meraretli ve ıstıraplı geçen bir ömürden sonra ruhunu Allaha | teslim etmişti:

11 Ocak (Kânunusani) 1945. Babadan kalma maddî ve mâne-1 vî verasetle gazeteciliği tek meslek ittihaz eden Velid merhum, ne ya­ zık ki, son nefesini verdiği gün, - bir müddettenberi hükümetin ye­ ni bîr darbesine maruz kalan - gazetesi kapalı bulunuyordu!

Gazetesine ve memleketine karşı derin bir elem ve hasret içinde göz­ lerini dünyaya kapayan merhum Velid, işte bu suretle aramızdan ayrılmış, gazetesini de, kendisini se­ venleri de öksüz bırakmıştı!..

Ölümünün dördüncü yıldönümü münasebetiyle -Tasvir» in sadık ve muhterem okuyucularından Velidin pâk ve masum ruhuna bir «Fatiha» istemek, benim en aziz dinî vecibe­ mi teşkil etmektedir.

ı l ı U l l İ T l l i [ l « « W w S F w « M I « M I M İ r i İ M l W İlli

Sinema meraklıları yarın

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bizans imparatorluğu 1261'de ihya edildiğinde herhalde Ekrem Bey (H. Andreas) adasındaki manastır topluluğu tekrar canlanmış, bu canlanışta pek uzun sürmeyerek

Çalışmada yer almayan, Was- hington Üniversitesi Tıp Okulundan moleküler patolog Colin Pritchard, bu yeni araştırmanın kan plazması temelli kanser tarama testleri ara-

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha

göre, yeni geliştirilen bir tarama teknolojisi sayesinde hastalar kalpteki kan damarla- rının görüntülenmesi ve kalp kasına kan akışının ölçülmesi sırasında hem daha az

İşte, yapımcılığını ve yönetmenliğini Canan Okman Arslan'm üstlendiği "Yahya Kemal Beyatlı’yı Anma Konseri”nde yer alan, sanatçının ünlü

Memleketimizin havasın - dan mıdır, suyundan mıdır bilinemez, son zamanlarda deniz kazalarının çoğu, , bi - zim İstanbul Limanında cere­ yan etti.. Bereket versin

Tabakoğlu, Türklerin ve Osmanlı kamu maliyesi geleneğinin oluşumunda etkili olan İslam ekonomisi ve kamu maliyesini temel esasları ve uygulamaları ile irtibatlı olarak

Yüksek miktarda tekli doymamış yağ asidi içeriğiyle beslenmenin önemli bir parçası olan ancak şimdiye kadar özellikleri incelenmemiş olan Osmaniye Bölgesinden