• Sonuç bulunamadı

Neler oluyor neler?

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Neler oluyor neler?"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

D Ö R T

V

ANKARA NOTLARI

____ MUSTAFA EKM EKÇİ_____/

Neler Oluyor Neler?

N

eral T olluoğlu'nun «Babam N urullah Ataç» kitabım okuyorum.. Y ılla rd ır kitap ların ı elimden düşürm ediğim A ta ç 'ı, kızın ın an lattıkla rıyla daha yakından tanıdım . A taç. «Ben gazeteciyim» dedi, y azılarınd an birinde. O- nun bu sözünden onurlanıverdim , sevdim uğraşım ı, doğ ru doğru, dosdoğru bir yazardı.. Yüzyüze konuşm adım h iç A tac'la.. B elki çekindim , sevdiklerim de olsa ünlü kl şıle re kolay yaklaşam am .. Uzaktan severim onları.. M eral Tolluoğlu, A ta ç ’ın dedikoduları dinlem eyi sevdiğini ya­ zıyor, şöyle diyor:

«— Babam , kim i dedikoduları da dinlem eyi pek s e ­ ver. dedikodunun ço k İnce b ir sanat olduğunu, h erke­ sin y ap am ayacağ ın ı söylerdi..»

«Ankara N o tla r ın d a denem eye ça lıştığ ım , perde a r­ kası ya da sa tır a ra la rın ı okusa sever m iydi ne b ile y im ?-

K itapta, çoğu yaşayan pek co k kişiyle a rka d a şlık la rm ı, d ostlukların ı da severek okudum.. Y a ş a r K em al'le İlgili b ir bölüm ü buraya aktarm ak İstiyorum::

«— B ir gün de annem e geçm iş olsuna Y a ş a r Kem al geldi.. Y an ın d a eşi T ild a da vardı. Annem le ben, T ild a 'yı İlk kez o gün gördük.. C o k zarif b ir hanım dı. Ağam Y a ­ ş a r da co k m utluydu, kahkahaları a tıp duruyordu.. A n ­ kara'dan a yrıla lı birbirim izi görm ediğim iz İçin uzun u- zun kucaklaştık.. Annem , «Yaşar Bey, sizi cok özledim yavrum» dedi.. Babam da, annem do Y a şa r Kem al'i o- ğulları gibi severlerdi.. Benim için de o, b ir ağabeydi.. Y a ş a r Kem al, A nka ra 'd a otururken bizim evin çocu ğu g i­ biydi.. B ir kaç gün gözükm ese babam , annem m erakla­ nır, «acaba b ir şey mi old u ?... Neden gelm edi?...» der­ lerdi.. Babam ona takılır, «Yaşar Bey s iz i tanıdıktan sonra Fahri Kürt o lasım geliyor» dedi. O da ba­ bam a «Nurullah Bey, s iz zaten Kürtsünüz, anneniz M a-

raşlı» diye yan ıt verirdi.

Babam T ild a 'y ı ço k sevm işti.. T ild a İçin «O benim büyük kızım» diyordu.. T lld a ’nın dedesi doktorm uş.. S a ­ ray'ın doktoruym uş.. H asta old ukların d a dedem lere de bakarm ış.. Babam , T ild a 'n ın dedesini tanıyordu.. Hem bu nedenle hem de T ild a 'y ı ço k sevdiği İçin ona «kı­ zım» diyordu.. Burada Y a şa r K em al’den dinlediğim bir a nıyı yazm adan geçem eyeceğim .. O kadar hoşum a gitti kl herkese anlatm ak İstiyorum.. Y a şa r Kem al de a n la tır ken gülm ekten gözlerinden y a şla r geliyordu..

B ir gün babam Y a ş a r K em al'le yolda giderken b ir tan ıd ığ ın a rastlam ış, beyin kim olduğunu oğom Y a ş a r söyledi am a unuttum, anım sayam ıyorum , babam be­ ye, Y a şa r K em al'i «damadım» diye tanıtm ış. Bilm em bey beni ta n ıyor m uydu? Babam ın Y a şa r Kem al için «damadım» dem esine ş a ş ırm ış gibi, «ya öyle mİ? Y a ­ şa r beyin d am ad ınız olduğunu bilm iyordum , h iç duy­ madım» gibi cü m leler yapm ış. Babam hemen, «Bu M eral'in k o ca sı değil, Yahudi kızım ın kocası» demiş..»

A taç, uzun y ılla rın ı öğretm enliğe verm iş. A ta­ türk L is e s i’nde de öğretm enlik yapm ış. O rhan V e ll'le r öğrencisiym iş, öyle duym uştum .

A ynı A tatürk L lse si'n d e şim di neler oluyor, neler? ö rtü lü M C dönem inde, bu oku l yine fa şo la rın k a ­ rargâhı oldu olacak. G eçm işte, Doğan ö z ’ün katil sa ­ nığı İbrahim Ç iftç l'le rin uyguladıkları İşkence yöntem ­ lerini bu kez, bazı güvenlik görevlileri uygulam aya mı b a şla d ıla r ne? O kulun «cam lı oda» denilen bölümünü dem okrat, İlerici ve devrim ci ö ğ ren cileri İçin işkence- haneye mİ çe v ird ile r? Durum Sıkıyön etim Kom utanlı­ ğına yan sıyın ca , işk e n ce cile r görevlerinden a lın d ıla r am a, gelenlerin gidenleri aratm adığı söylen ip duruyor.

G eçm iş yönetim dönem inde, m ilitan fa şo old ukları İçin, tasdiknam e ile u za k la ştırılan öğ re n cile r kayıtları yeniden yapılm ak üzere okula getirildiler. Bunlardan S a c it Ç eyiz ad ın daki öğrenci. Kurtuluş Lisesi'nden gel­ mişti. O kulun koridorunda sa ğ kolunu havaya kald ı­ rarak:

— Davaya hizm et için buraya geldik diye bağırdı. Bu öğrencinin kaydına, tüm m üdür y ard ım cıları kar­ şı çıktıla r. Bu kayıtlar şim dilik durdu. «Davaya hizmet için buraya geldik» diye bağıran genç ülkücü, olaydan iki gün sonra, A n ka ra ’da A bdi ipekçi P arkı'nda öldü­ rüldü. Hem de Bedrettin Cöm ert'i öldüren tabancayla... O kul müdürü M.K.. yeni baskı yöntem leri mi g e ­ liştiriyord u ? M üdür yard ım cıları istifa e tsin le r diye, günde onbir s a a t ça lıştırıyorlar, hizm etlere günde

iki kez tüm okulun cam ları sildiriliyordu. G eçtiğ im iz dönemde, öğrencilere siy a sal düşüncelerine göre not verdiği m üfettişlerce sap tan ıp bu yüzden görevinden alınan M.Ç. adındaki öğretm en okula geri döndü, o, «iyice bilendim ?» diyordu.

Bakanlıktan K. K. okula geldi {onun da adı K. K. idi). Ö ğretm enlerle bir toplantı yaptı. B ir bayan öğretmen bir ara şöyle sordu:

— M a a şla rım ız ortada. Biz artık geçinem iyoruz. K reş ücretleri altıbin lira oldu. Kendim ize mi, yoksa ço cu klarım ıza mı b a ka ca ğ ız? B akanlıktan gelen K. K- T ürkiye'nin zengin b ir ülke olduğunu, B atı'n ın da bu­

nu bildiği İçin yardım ettiğini vurguladı. K a ş ık ç ı e l­ m asları ve benzerlerinin maddi, manevi değerlerini an ­ lattı. Şöyle konuştu:

— B iz otuzbin tane k alitesiz öğretm en otam ası yaptık. Bunların yerine 30 bin polis atam ış olsayd ık Türkiye’nin soru n ların ı kısa sürede çözm ü ş olurduk.

7 m ayıs çarşam b a günü okulda tam b îr yılg ı ha­ vası estirildi. G örevli polisler, «Allah, allah..» diye ba­ ğ ırarak bir anda co p la rın ı çektiler. Ö ğrencilere vurm a­ ya başladılar. Vururken, k ız - e r k e k ayrım ı da yapm ı­ yorlard ı doğrusu. Ana - baba gününe döndü koridor­ lar. Ç ığ lık la rın arasınd a bir se s yükseldi:

— F a şist müdür defol...

O rta lık karıştı. K oşuşan koşuşanaydı. G e rid e öç tek a yakkab ı kaldı sadece. A yakka bıla rın sahipleri bu­ lunam adı. Öğretm enler, müdür yardım cıları, m emurlar, hizm etliler, pansiyon öğrencileri yem ekleri boykot et­ tiler. O kul M üdürünün b askısı, polisin copu kalkm adı­ ğı sü rece yem ek yem iyeceklerdl.

M üdür b aşyardım cılarından bir bayan öğretmenden İstifa d ilekçesinin n asıl a lın d ığ ı okul kulislerinde söy­ lenip duruyor. A n k a ra ’da olayların önlenm esi İçin c a ­ ba harcayan A n ka ra S ıkıyönetim Kom utanı N ihat Pa- şa'n ın , bu okula da eğilm esini istiyor öğrenci velileri. A n ka ra ’da Kurtuluş L ise si M üdür Y a rd ım c ısın ın em ni­ yette İşkence görm esi olayın a n asıl el koym uş, İşken­ ce c ile r saptanm ışsa, Atatürk L lsesi'nd e de b a s k ıc ıla ­ rın ve öğretim i engelleyenlerin saptanm ası isteniyor.

A n kara'd a B e şe vle r’de Yapı - M eslek L is e s i’nde olup bitenleri duydum d a... yere ya tırılm ış k ız - e r­ kek İnsanların üzerine basarak koşa r adım n asıl g i­ der gelir İnsan? Kim in su cu varsa, m ahkem eye veri­ lir, m ahkem e ce za sın ı verir. İşkence yapm aya kim se­ nin hakkı yoktur. Ç a ğ d ış ıd ır çünkü işkence, ça ğ d ışı- d ır eziyet...

Referanslar

Benzer Belgeler

Türkiye Cumhuriyeti'ni anlayabilmek için tarihin gördüğü en büyük imparatorluklardan biri olan Osmanlı İmparatorluğu ’ nun * 1 son iki yüz yılını çok iyi tahlil

2) Yazıt, Ögedey Kaan zamanında yani 1229-1241 yılları arasında bulun- muştur. 3) Ögedey Kaan zamanında; Ordu Balık’ta âdeta arkeolojik bir kazı yapıl- mış, bir taş

A) Döküm parça çok güzel temizlenir. B) Parçaların sağlam olması sağlanır. C) İş parçalarının taşınması kolay olur. D) Zımpara taşının kırılıp ufalanmasına

bedenim mumyalanmış bu yüzden kekemeyim çakıl taşlarıyla nehirde deniyorum kendime bir batık bir rüya çenesi oluyor kafatası konuşurken sıçratarak gevişini zamkın

EĞİTİ Mİ N T OPLU MSAL TEMELLE Rİ.. Eğitim Sosyolojisinin Tanımı,

Yeni Uygur Türkçesi Eski Uygur Türkçesinin devamı olarak Karahanlı Türkçesi ve Çağatay Türkçesi dönemlerinden geçip günümüzdeki şeklini almıştır. Ali Şîr

Günümüzden 200 milyon y›l önce flimdiki gibi alt› tane de¤il, tek ve çok büyük bir k›tan›n var oldu¤u söyleniyor... göre farkl› bölümlere ayr›lan mantonun

yumuşadıkları (ay evet o yeni çıkma- ya başladıkları sert dönemi hatırlıyo- rum, çok kötüydü) ve 2. yılın sonuna doğru da artık tam olarak şekillerini almaya