iktibaslars
' S o b a
Halid Ziyanın
ölümü üzerine,*»
Kendisi evde o1madiği zamanlar, büyük kardeşimin kitoplariyle eyu. lanmağt pek severdim İleri metni lerdeı cnlıyabtlecek yaşta olmadı ğTm için, bilhassa resimlere /e küçük fıkralara meraklı idim. En çok karış, t irdiğim critler, Malûmat ve Serye--! Fünun kolleksiyonları idî. Bilmem niçin, Malûmat yczilarını daha çok anlamakla beraber, Servet-i Fü.rjn o c'aha kibar, özentilerime daha ya kın bulurdum. Yalnız şiirlerinin ve nesirlerinin dili uzaklaştırıcı- id’ .
” Mâi ve Siyah” in resimlerindek' Ahmet Cemil’e ısınmıştım. Resim alt. ’ arındaki kısa ve kesik cümlelerden r a ir mi. muharrir mî, âşık mı, hoca mı, ne olduğunu pek de öğ. eneme diğim bu roman kahramanı acaba nasıl bir cdamdı? Hele iz a fe le r üs- iüste yığıldığı vakTt Osmankcctyt henüz heceleme ve kekeleme çağın da isem de, gene anlamağa c-ğraş- tim Edebiyata kapılışım ve katılı şım, o zamanlar. Halik Ziva’ntn nes rini, Fikret’le Cenab’ın şiirlerini ön ce sökerek, sonra taklit etmeğe ö- zenerek olmuştur.
İlk y an heyecanlarımı hatırladık ça, bir Servet-i Fünun sayfası üstü ne. Tİık bahar günlerinde, bir deniz güneşinin pırıltılı ışıklan vurnr. Bü yük kardeşim in odası d en ize kreşi id i Temmuza doğru y a z lığ a göçtü ğümüzden iki üç ay kitaplardan ay- rıhrdım
Gene bu ilk gençliğimin hâtırala- ti arasında tarih ve türkçe hocala rımla, H alit Ziya’rtm hiçbir çizgile ri değişmiyen yüzleri vardır. Halit Ziya’yi sakallı iken, yaşlı iken, ihti yarken. otuz ylldrn her türlü deği şikliklerinde tamdım. Fa ka t, benim için, Servet-i Tunundaki resmini,' çerçevesinden hiç oynamamış gibi dir. ölüm haberini duyduğum so balı, sanki masamın üstünde bu res mi aradım, bulamadım. Gönlümde bir köşe karardı.
alit Ziya bana üniversitede pro fesörlük etti. Onu, Yeşüköydeki bab çes’ ede bütün güllerine bir bir be karken. seneler sonra, bahçesini ta biata bırakıp .içine ve evine doğru çekilirken, uz’^'n ve renkli cümlelerle, ve son ytllarndal, kısa tok ve heî biri., bir ruh yarasının kan damla sını taşıyan sözlerle konuşurken, üs tat, ci.ost ve niheyet baba sesi ile gördüm ve dinledim. Oğlunu key- fcettiğindenberi ,sanatı içinde dur
maksızın çcTişmckla bile avunamv yordu, nsani kaygılarla yıpranmak tan k-ıruyı *u dert islemez bir felse fesi -i'iuğımu sanmış olanlar, şa şırıp VoldrlcT: Hal*t ziya, bir kelb acısından âiuü. Meğer yıllarca ta n ı dıklarını vc lammadıklarinı aldatan mask'ırı Vedat almış, götürmüş!
Bu şeıef b!le yeterken, Halit Ziya, Türk edebiya* nîn yalnız belli başa kuruculcf.ndan biri d e 'ild ir: Çiğ I- nı kendi açtığı Garp romancilığmi-ı yüksek örneklerini de o vermiştir.
Yazan
tFalth Rıfkt At&y
İçer Osmanlıya yaşasaydı, bu. yeni üyen ve ilerleten çağdaşların oaşında gece o sayıla'akt: Halit Z>ya, Osmanlnava, dc-»e doiaşa kıvrıla yayıla, rieripkye genişli-/-', 0 zamana kadar ahşllrm yaı riüşüurı ve duyguları anlatmak gücümü ve uysallığını /ermiştir. Bugün o d il'" şekilce, bütün geleneklerinden uza', ’ aşmış olsak bile, anlatına sanatı-, ca onun bizden öncekilere, bize v? bizden sonrakilere kılavuzluk at-i- ö ’ni unutamayız.
Csnab’ln K u t: şekri yenilikleri
altında eski I- şo va-dt. Hatif Zi » ya'ntn 5iınc: a kadoı eskiyen İma'- sının alu hâlâ çini ve tezedir.
Hiç şüphe yek ki Edebiyot-ı ¿3 dide b’zi dilde çek geıi bırakmış- j tır. Tanzimat’tan beri gelişiyor g ö rünen sadelik hareketi önüne Ser - ^et-i Fünım bir set gibi dikilmiştir. Eğer Fikret’ler ve Halit Z'ya’lar edebiyatta yaptıklarını dilde de yapmış olsalardı, eğer Türkçeye inanabi!selerd>, hiç aşıtrya kaçmak- sizin, şimdi bugünden yarım a ş !' ilerde olacağımızı söv! ivebiliriz. Böyle olmamak onlar için bir suç rfeğ'ldir: bizler için bir talihsizlik tir. Çünkü, meselâ Hali! Ziya, İ iürkçeeil-iğt* nihavet o kadem bağ • l lanmlştır ki eserlerini dil bakımın - ! dan tekrar <e baştan başa gözden S geçiren yalnız odur. H alit Ziya, e- i serlerine kendinden uzun bîr ömür i serebilmek içir., onlar» Hr defita | vazarcasina çaks-tı. Her vakit bizim ; !e b!r fikirde idi: şüphesiz bütün 1 kelime buluşları üstünde an lasa - -j mardık Fakat dâvada brbîrimîz - i den ayrılmıyorduk,
i Hali; Ziya, yaşayışında da yeni üslûplu idi: tartışma ve söyleşme - !ere Garp terbiyesini getirmiş olan-1 ardan dır. Softa ağzı v© Namık Ke mal ile arkadaşlarının bite kurtul-, madikleri şarklıca yetişme ve sövi ş me hiçbir eserinde görünmez, ö f keleri, isyanları hücumları bir ef- dîie» meclisinin edeplerine bürün - müştür. Nezaketi, yapmacık duygu - su verecek kadar fozla îd>. Fok»t keşke fazlalık denen bütün kusU - larımizi, şarklılıktan kalma ayıpla - rimKdan kurtuluşta gösterm:ş o'- sak’
Halit Ziya hizmetinin ve sanatın :n değeri edilm eksizin. eseri tenki - ¿edilebilecek olanlardandır Ten - kld, Halit Ziya’y1 yıkmaz or.u g-; - çeği ile. olduğu gibi vt olduğu ka dar gösterir. Arkadaşlarının çoğu öyle değildir. Onların eserine ten - kid, sahte boyalı kumaş üstüne g ü neş gibi vurnr.
Edebiycrt-ı Leciide mektebinin !c - şinda iki od değiştiğini görürüz: ona Fkret mekteb», veya Halit Z - ya mektebi diyenler vardır. Ben i- kincisini daha doğru bulurum. Tü 'k
edebiyatTrun son ilerleyişlerinde Fi'< r p f:n getirdiklerinden fazla Halit
Halıd Ziyanın
ö!umu üzerine..,
(B aştarafı S üncüde)
Ziyc’ntn öğrettiklerinin tesiri bu * i yüktür.
Eğer Türkçe romcmlordon hâfzra lorda hangi tip ve kahraman adları k aldığı bir mecliste sorulsa, eı. çok Halrr Ziya’dan isim söyleriz. Acaba btı, ona ilk ve hatıraların çab°K
ve iyî tutunduğu zam anlarda oka - muş olmekfrbımizdan midir, yoksa 'iplerine şahsiyet vermekte o har - kesîen daha mı ileri id i? Acele bir tükme varmak istemem. C vokit Ha- ’ it Ziya’ nın Garp romanının yalnız ! urucusu mu yoksa hâle en büyük Türk romancısı mı o!¿«Şu meselesi
nin tartisılm asm a geçmiş oluruz. Sesin> Csmantlco irin işittig’ m “n inanalı frkralardan birine Halit 7i- va’nm adı karışıyor.
On bir yaşlarında bir kız.. Nine- s. sinir hastası ve titiz Ara sıra - keşi tuttuğu vakit, başparmağının kemikli boğumunu torununun başı
- a kakıyor. Halit Ziya \<3 k om şu le n stk sık toplanmakta, bu toplantılar da eski yeni sürler de okunmakta dır. Küçük kız, crrastra * o lsa ’’ ‘ ‘ver sem’' ‘ geldi” gibi ' elimeler fen bankasını anlam adığı bu şiirleri kim bilir mus*ki gib i bir şey sam - yor. Kulağı ile alışa a lışa , bir gü» yatak odasından dört mısralı bir 'lirle ç.kryor. Kene? vaşındakî arka d a ş’ cri hayret içindedirler. Halit Zfva, bunu duvıırca, bîr too'an tıda kütüfük şairi yanına çağırır: ‘‘ Bir sür yazmışsın, yavrum, bize eki'- n a r misin?'
Çotuk önce tereddüdedir. Halit Zıya :un tatlı yüzü ye ahbaplarını» teşvikleri cesaret verir ve iki elim arkasına boğliyarak eserini okur:
Iffıg â n etse d e o l şep s-i ıttahutı blaünaz İ"W>tr d c m - ı sazın o U a da
b î- lftıs a z .
Btı misralarda "ale m '’ ile “ ma • -
ran hoşka ye. kulaktan kapma 'ki kelimeden başka hiçbir kelime ol madiğini görüyorsunuz.
Hepsi gülerler, yanağından ok - şarlar ye kızcağıza sorarlar.
Pekiy yavrum, bu şiirin mâna sı ne?
İyi bir şey yazmış olduğundcsn kendisinin de şüphesi kalmiyan kü çük şoîr cevap verir:
Efendim., m ânası?-. Yani, bu yük enam beni n t kadar dövse d.e ben gene güz-Hm!
Demek ki Nurullah Ataç in şair - ler rıeçlisinde bulunsaydı, gülüne cefc bıı şey söylemiş olmıyacakmiş!
Sakır Türk şiirinin yeni sesini ra- ratış sıtması içinde çırpman şairleri hafifsediğim e hükmetmeyiniz. Ben yeni Türk şiirinin, içli dışlı bu kadar kökten b’ r yaratışa b ağ lı olduğunu bilenlerdenim. İstırap denen ceh ; nem çinde kavrularak ölen uyar - cim, locam ve dostum Halit Z iya nın lon hâtırası üstünde bir çocuk gülüşü dolaştırmak istedim. Çut.kü 1 o, bu dünyadan yeni biı sabah do- j
ha germemek için, ölüm karanlığı nı, bütün eski ytllan m r sabriı a y dınlığı gib i, aran ıp isfiyecek kader, i kahıdonmaşa lâyık değildi
Sor günlerinde, Osmanlı musi - kîsinit: hâtıralori en çok yaşerta-v
Me>hane m* b u «
şorkrşım kimin b esteled iğ in i acab a niçin sormuştu? Bütün eserlerinin, yetmiş oltı yıllık, hayat ve serg”* - zeşfle inin, neşe ve gamlarının, hep sinin üstünde, niçin bu şarkının has ret melodisi beyaz yelkeni Batı e n ginlerine sürer gib i, dalgalanıyor • d».
Kurtulur gibi ölmüş... (Ufrs)
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi