Bir iyice bakmalı o eve. İçine girmeye gerek yok. Her şey dışından belli. Sokak hizasından saçağına kadar şöyle bir göz gezdirmek. A lt ka tı, orta katı, üst katı, belki bir üst katı daha olan, ama orada biten, çatısı ile sınırlandırılan eski bir ev. içinde oturacak aileye göre konak da olabilir, iki-üç katlı, görkemli; küçücük de olabilir, mütevazi. Ama bütünü ile tek başına bir ev, bir yuva. Bitmiş. Üstüne, yanına eklenti yapılamaz, tamamlanmış evlerdir bunlar. Kapı sı, pencereleri saçağı, çatısı ile bitmiş evler dir. Apartman stilinde de yapılmış olsa bu bit miş yapı izlenimi hepsinde vardır. Bu izlenimi kapı, pencere, saçak elemanları kadar cephe deki süslemenin de uyumunu sağlar. Daha ön ceden kalan, ya da İstanbul'dan uzak yöreler de bulunan yapılarda cephe süslemesinden söz etmek mümkün müdür? Tabii. Ancak bir kaç yüzyıl öncesine kadar içe dönük, dışa kapalı aile hayatı sürdüren Osmanlı-Türk evinde cep he süslemesini aramak pek doğru olmasa ge rek. Cepheye hareket veren bir kaç eleman ise, sadece evin içinde fonksiyonu olan bir unsu run dışa yansımasından doğmuştur. Anadolu' nun çeşitli yörelerinde farklı görünümlerde or taya çıkan cepheler, o bölgede kullanılan yapı malzemesiyle yakından ilgilidir. Doğu Karade niz bölgesinde ahşap, Niğde, Kayseri dolayla rında taş, Orta Anadolu'da kerpiç, pek çok yer de kullanılan ağaç taşıyıcı ve kerpiç dolgu, ya pıların genel görünümlerinde bölgeler arası far kı meydana getiriyor.
İstanbul evleri diğer kentlerimizdekilerden fark lılık gösterir. Malzemesi öteden beri ahşap, son ra kısmen kârgirdir. Ama hepsinin ortak yanı, cephelerinin hareketliliğidir. Bunda İstanbul'un başkent olmasının rolünü kabul etmek gerekir. Yakın çevresinde benzerleri yapılmış olmakla birlikte kendine özgür bir İstanbul evinden söz edilir daima. Nasıl olmasın?
Hep biliriz Yirmisekiz Çelebi Mehmet Efendi'nin Fransa'ya, Avrupa medeniyetini ve siyasî duru munu görmeye gittiğini ve daha oradayken, gör düklerini İstanbul'a yazdığı mektuplarda dile ge tirdiğini. Hep biliriz, sanatımızdaki yabancı et kilerin bundan sonra gerçekleştiğini. III. Ahmet
(1782), Tophane (1730) daha sonra Hekim- oğlu Ali Paşa (1733) çeşmelerinde görülen ilk yabancı motiflerin, akant yaprakları, deniz ka buğu şekilleri, (S) ve (C) kıvrımlarının gide rek yoğun biçimde ve her yapıda kullanıldığını biliriz. Sayıveririz bir çırpıda Barok, Rokoko, Am pir... diye, yabancı sanat akımlarını. Soğuk- çeşme'de Beşirağa Sebilini (1745), Nuruosma- niye Camii ni (1755), Lâleli (1763), Beylerbeyi
Ankara’nın kaleiçi evlerinden biri. Çıkmayı tutan üç ka
demeli konsol sistemi dikkati çekiyor - One of the
houses in the Ankara Citadel. Note the three-stepped bracket supporting the overhang.
Büyükdere’de bir evin dantel inceliğindeki ahşap dış
süslemeleri - Buyukdere. External wood decoration of
m
*
Bu cephedeki balkon detayı dini mimarlıktaki ke mer ve revakların sivil mimariye yansıdığını be
lirtiyor. Ev, Yeşilköy'dedir. - The balcony on this
facade shows the application of the arch and colonnade of religious architecture to domestic use. Yeşilköy.
Ayni cephe üzerinde tamamiyle değişik motifler kullanı
larak yapılmış ahşap süsleme örneği (Yeşilköy). - Ex
ample of wooden decoration on the same facade using quite different motifs (Yeşilköy).
I n Y o n ı~|
F
'
k 'tm
~~ I I «? ı i 9 H Lr
IV fe iiia fıJ B IM
r
(1778), Nusretiye (1826) Camilerini, Fatih'te Nakşidil Sultan Türbesini (1818), daha nice lerini bu sanat akımlarına örnek diye sıralayıve- ririz. 19. asırda İstanbul'un görünümünü etkile yen yapılardan söz ederken Balyan'ların Dolma- bahçe Sarayını (1853), Beykoz ve Küçüksu Kasırlarını (1855), Balyan'ların Çırağan Sarayı nı (1864), d'Aronco, Va'aury işbirliği ile yapı lan Düyun-u Umumiye binasını, Galata'da Osmanlı Bankası'nı Valaury'nin Arkeoloji Müze si binasını unutmayınız. Bu yıllarda yabancı mi marî, yabancı mimar hayranlığının sonucu ülke mize gelen pek jok mimardan biri olan ve 189'ü da başmimarlığa getirilen Raimondo d'Aronco denince aklımıza A rt Nouveau, hemen ardından Yıldız, Serencebey deki Şeyh Zâfir Türbesi geli verir.
Yüzyılımıza girdiğimizde eserleriyle İstanbul'a Yeni Klâsik yapılar armağan eden Mimar Ke- maîettin'i, Mimar Vedat'ı unutmayız. 4. Vakıf Hanı, Sirkeci'de Büyük Postane Binası, Lâleli'- de Harikzedegân (Hava Hurumu) apartmanları bu dönemin yapıtları olarak aklımızdadır. Bütün bu eserler yapıldıkları dönem sanat an layışının birer temsilcisidir şüphesiz. Ancak za manla her birinin bir İstanbul sembolü haline geldiğini kabul etmek gerekir, içlerinden hangi sini feda edebiliriz? Bir düşünmeli. Hiç çeşmesi olmadan Tophane olur mu, suyu akmasa da?.. Çatısı olmasa da Çırağan Sarayı'ndan vazgeçe bilir miyiz, yalnızca dört duvarı kalan. Boğaziçi olmazsa İstanbul, İstanbul olur mu? Yahut Bo ğaziçi, ahşap yalıları olmasa Boğaziçi olur mu? Düşünülebilir mi Üsküdar, ahşap konakları ol madan? Beykoz, Yeşilköy, Arnavutköy ahşap evleri olmadan özlenir mi?
Eskilere sormak gerek eski İstanbul'u. Konuş mayan, hareketsiz resimlerden anlamaya çalış- maktansa, şırıl şırıl akan çeşmelerden su içe bilmiş, Arnavut kaldırımlı yollarda trafik derdi olmadan korkusuzca yürüyebilmiş, herşeyi ile hayata uymuş, gürültüsüz evinde yaşayabilme mutluluğuna erişmiş eski İstanbulludan dinle mek gerek.
Ahşap evlerdeki bu süslemeler de nereden çık tı birdenbire? Pek birdenbire de sayılmaz...
Yeşilköy'den bir ahşap süsleme detayı - Yeşilköy. Ex-
ample of wooden decoration.
Ankara'da, kullanılan malzemenin cepheye yansımasını
gösteren bir örnek - Ankara. Example showing how the
dünyası geniş ve ilginç eski Türk evleri... Acıları, sevinçleri dört duvar arasında titiz lik le gizlenen saygın Türk evleri...
Her bir yanı gereksinmelerle donanmış çoğu gösterişten uzak eski Türk evleri... Ne yazık ki bütün bu özellikleri bir arada toplayan mi mari mirasımız acımasızca katlediliyor. Her gün bir, üç, beş yıkılıp yakılıyor. Mutlak ko runması gereken kıymetlerin yok edilmesiyle Türklere has geleneklerde tarihe gömülüyor. Devletin, belediyelerin ve ilg ili kuruluşların lâkaydisi veya kanunların yetersizliği birinci neden, eski ev sahiplerinin parasal sorunu i- kinci neden, arsa spekülâsyonu, kırsal bölge lerden şehirlere akın, sanayiin kentlerde oluş turulması, kısa yoldan para kazanma v.s. ne denler.. nedenler... Tarihsel bir kentin karak terini değiştirmek, mimari miras katliamıdır. Dünyada ender rastlanan yapı tekniği ve özel likleri olan gereksinmelerle donatılmış başlıba- şına bir sanat değeridir Türk mimarisi.
Geleneksel Türk mimarisi, kendine özgü yaşa mına uygun biçimde, iç ve dış görünümler arz- eder. Harem, selâmlık, divanhane gibi bü yük bölümler dışında, sofa, hayat, kiler, oda içlerinde: ocak, yüklük, güsülhane gibi gerek sinmelerle bütünleştirilm iş eski Türk evleri... Sürme pencere, tepe pencere, kafes, cumba, çıkma, saçak, geleneksel Türk mimarisini ta mamlayan aksesuarlardır. Ayrıca her Türk evinin küçük de olsa mutlak bir bahçe vardır.
Bütün bu bölümler, her biri Türk yaşantısının vazgeçilmez parçalarıdır. Türk tem izliği, ter tib i, çiçek sevgisi, karşılıklı saygı, bu evle rin gizliliğinde saklıdır.
Türk evleri: Tip olarak genellikle yapıldığı yö renin iklimine uygun inşa edildiği halde, bil hassa genel hatlar dafma içe dönük Türk ya şantısın gösteren özellikler taşır. Bina sahibi nin parasal durumu, sosyal yaşantısı, özel zev ki ve yüzyıl çeşitlemesine göre süslü veya da ha sade biçim ler arzeder.
Osmanlı yaşantısının içe dönük, mahremiyeti olması yaşantıyı yüksek bahçe duvarlarının ar dına gizlemiştir. Avrupadaki umumi parklar ye rine her eve bir bahçe yapılmıştır.
Anadolu evlerinin karakteristik yapı özelliği: Ahşap kar
kas ve dolgu. - Typical Anatolian house construction:
Döner dolap. Ahşaptan. Harem dairesiyle selâmlık ara
sında bulunur ve yemek vermekte kullanılırdı. - Revol-
vin cupboard. Wood. This is located between the harem
and the selamlık and is used for passing though the food.
Ahşap bir dolap kapağı ve hücre (niş). Ahşap iç de
korasyon örneği. - Door of a wooden cupboard and
niche. Example of interior wood decoration.
a) Yörenin iklim i, b) Örf ve adet, c) Bina sahi binin ekonomik durumu, d) Yaşanılan yüzyıl tesiri.
Mimarinin yapı tekniği: Yığma ve karkas. Mimarinin ana malzemesi: Taş ve ahşaptır. İstanbulda ahşap mimari çoğunluktadır. Deniz ve rutubet, tahtayı zorunlu kılmıştır. Kula ev lerinde ahşap duvar dolguları, o yörede bol çıkan siyah renkli volkanik taşlardan örülmüş tür. Genellikle Anadolu evlerinde, alt kat yığ ma taş veya moloz örgülü yığma duvar; üst katlar bağdadi denen ahşap karkas ve dolgu olup üstü sıvalıdır. Taban ve tavan daima ah şaptır. Tavanlar çok sade veya süslemeli, bor- dürlü, nakışlı, göbekle yapılmıştır. Türk evle rinde ahşap işçilik çok ileridir. Ayrıca, oda larda kalem işi boyalı nakışlar ve manzara tas virlerine rastlanır. 18. yüzyıl başlarından iti baren batı etkisine giren Osmanlı mimarisi süsleme ve dekorasyonda Avrupa m otiflerine özen göstermiştir.
Türk evlerinin özelliklerinden biri de sokak kapılarıdır. Çoğunlukla sade bir ağaç işçiliği olan kapıların üzerindeki madeni süslemelerin herbiri birer sanat eseridir. Madeni kapı k ilit leri, menteşeler, tokmaklar, mandallar, halka lar tezyinat bakımından fevkalâde işçiliğe sa hiptir. Bunlar döğme demir veya tunç döküm dür. Süslü kapı tokmakları Anadolu Selçukla- rından gelm iştir. Hayvan m otifleri, insan el- baş m otifleri, karışık bitkisel m otifler, ya pan ustanın sanatını ve maharetini göste rir. Ege yöresinde, görülen bazı kapı tokmak ları ev sahibinin mesleğini belirtir.
Eski Türk evlerinin yaşantısı dışa kapalıdır. Bunun için Anadolu evlerinin giriş katlarında pencere yoktur. İkinci katlar ise çok pence reli, çıkmalı, cumbalı yaşantısı olan katlardır. Dış kapıdan genellikle avluya g irilir. Bu kat ta oturulmaz, fakat günlük işler burada gö rülür. Ortada sofa ve yine genellikle sim etrik odalar dikkati çeker. Odalarda, şömine yeri ne geçen ocaklar, içlerinde yatakların muha faza edildiği yüklüler, lâmba, vazo veya süs eşyası koymaya yarayan duvar içine yapılmış
Ta h a Toros Arşivi