• Sonuç bulunamadı

Şanlı Yavuz:ve şanlı Yavuz'un sonu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Şanlı Yavuz:ve şanlı Yavuz'un sonu"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

S A N L I Y A V U Z

' ^70U'4''r

...V E SANLI YAVUZ'UN SONU

Yıllar boyu Deniz Kuvvetleri Kuman­ danlığı ile Millî Emlâk’in büyük bir problemini teşkil etmişti «Yavuz» zırhlısı. Onarımı imkânsız, restore edilmesi ise ayrı bir dert olan bu heybetli gemiyi çeliğinden jilet, ma­ deninden ise çeşitli dökümler yap­ mak üzere satın alacak firma da bu­ lunmamıştı.

Yabancı firmaların da katıldıkları i- hale, tahmin bedelinin çok altında bir meblâğda kalmıştı. Hem de «Ya vuz»un jilet haline gelmesine gö

Oramiral Kemal Kayacan'ın eşi Ba­ yan Kayacan, 15. oKlordu Kumanda­ nı Korgeneral İhsan Gürkan, Türk Donanma Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Emekli Koramiral Refet Ar- nom. Kuzey Deniz Saha Komutanı Tümamiral Rıza Akol, Gölcük Üs Kumandanı Tümamiral Ahmet Çakır, Donanmamızın yüksek rütbeli su­ bayları, «Yavuz»un eski kumandan­ ları, hayatta kalan eski personeli de bu hazin törende hazır bulunuyorlar­ dı.

Cumhurbaşkanı ile yurt gezisinde bulunan Deniz Kuvvetleri Komutam Oramiral Kemal Kayacan, bu törene katılamamış; şu mesajı göndermişti: «Sayın Cumhurbaşkanımızın yurt gezisinde refakatlerinde bulundu­ ğumdan bu önemli törene katılama­ dığımdan üzgünüm.

Türk Donanmasına kırk yıllık hiz­ met hayatı bulunan Yavuz muhare­ be kruvazörünün Donanma camia­ sından ayrılışı hepimizin kalplerin­

de büyük bir teessüre sebep olmak­ tadır.

Anadolu'nun en ücrâ köşelerinde dahi taş basması resimlerine rastla­ mak mümkün olan Yavuz, gönderine Türk sancağı çekildiği gün olan 16 Ağustos 1914'de devrin Başko­ mutan Vekili Enver Paşa'dan, ünlü Türk büyüğü Yavuz Sultan Selim'e izafeten bu ismi almıştı. Hizmet sü­ resi içinde yaptıkları ile taşıdığı is­ me her zaman lâyık olan bu güzel geminin en kutsal görevi Ulu ö n ­ der Atatürk'ün aziz nâşını Haydar­ paşa'dan İzmit'e kadar taşıması ol­ muştur.

Uzun yıllar, donanmamıza ait gemi­ lerin faaliyetini emektar ve iyi bir denizci edâsıyla Gölcükte seyreden Yavuz, bugün aramızdan ayrılacak ve bizlere sadece ismini bırakacak­ tır.

Tarihe mal olan kişilerin unutulma- dıkları gibi bizim denizcilik tarihi­ mizde büyük bir yeri olan Yavuz gemisi de daima hatırlanacak, bah- riyemizin kalbindeki müstesna ye­ rini her zaman muhafaza edecektir. Bu güzel ve kudretli gemimizde şe­ refle görev yapan komutan, subay, astsubay ve erlerden şehit olanları rahmetle anar, sağ olanlara en iyi dileklerimle saygılarımı sunarım. Güle güle Şanlı Yavuz... Seni şeref­ le uğurlarken duyduğumuz teessü­ rün tek tesellisi, senin ismine lâyık bir

gemiye en

kısa bir zamanda sa­ hip olma ümididir.»

istiklâl marşımızın çalınmasiyle baş­ layan törende ilk konuşmayı Deniz Ordonat Merkezi Kumandanı Gv. Alb. Fahir Saydam yaptı ve «Ya- vuz»un tarihini dile getirdi. Sonra «Yavuz»un eski kumandanlarından emekli Tümamiral Necati Özdeniz

YAVUZ GİDİYOR YAVUZ GÖNÜLLERİ YARA YARA

nüller razı olmuyordu bir türlü. Nihayet bunun da formülü bulundu. «Şanlı Yavuz», Makine Kimya En­ düstrisi Kurumu tarafından, kahra­ man Türk Silâhlı Kuvvetlerinin hiz metinde kullanılacak silâhlar imâl etmek üzere 19 milyon liraya satın alındı.

Artık gönüller sultanı «Şanlı Ya- vuz»un akibeti belli olmuştu... 18 Aralık 1969 günü bu satış yapıl­ dı. Fakat koca «Yavuz», o heybetli gövdesiyle 7 Haziran 1973 gününe kadar kıçtan kara bulunduğu Göl­ cük'teki Poyraz iskelesinde yattı. Yıllar yılı bakımsız bir halde duran koca Yavuz, o gün tıpkı eski gün­ lerindeki gibi nazlı bir gelin gibi süslenmiş; güvertelerinde martıları andıran bembeyaz giysileri içindeki bahriyeliler dolaşmaya başlamıştı, iskelede de bir fevkalâde hal vardı o gün. Etraf donanma bayrakları ve sancaklarla donatılmıştı.

Türk Donanmasına kırk yıl hizmet eden «Yavuz»un donanmadan ayrı­ lışı münasebetiyle bir tören te rtip ­ lenmişti. Etraf bir bayram günü gi­ bi donanmıştı ama törene katman­ ların yüzlerinde bir hüzün ifadesi vardı. «Yavuz» ile birlikte gönüller­ den çok şeyler kopup gidiyordu... Kocaeli Valisi Ertuğrul Ünlüer, Do­ nanma Kumandanı Koramiral Hilmi

Fırat, Deniz Kuvvetleri Kumandanı Türk donanmasına 40 yıl hizmet etmiş olan Yavuz'un son mürettebatı güvertede...

(2)

uğurlarken duyduğumuz teesssürün tek tesellisi senin ismine lâyık bir gemiye en kısa zamanda sahip olma «Güle güle Şanlı Yavuz... Seni şerefle

ümididir...»

ile emekli Tuğamiral Asım Şinik, o- na ait hâtıralarını anlattılar. Sonra Donanma Komutanı Koramiral Hilmi Fırat konuştu. Deniz Kuvvetleri Ko­ mutanı Oramiral Kemal Kayacan'ın yukarıdaki mesajı okundu.

Konuşmalardan sonra Donanma Ko mutanı tarafından «Yavuz»un eski komutanları ile personeline hâtıra armağanları verildi. Ve «Yavuz»un Şeref Defteri'ne son satırlar yazılıp imzalandı.

Bandonun çaldığı İstiklâl marşı ile «Yavuz»un kıç gönderindeki sancak arya edildi. Bu sırada bu koca ge­ minin iki eski komutanı emekli Tüm­ amiral Necati özdeniz ile emekli Tuğamiral Asım Şinik ve Donanma Komutanı Koramiral Hilmi Fırat, bu tarih olmuş gemiyi iskeleye bağla­ yan palamarları çözerek denize at­ tılar. Gözler buğulanmış, manzara flûlaşmıştı...

«Şanlı Yavuz»u, yedeğindeki römor­ körler çekmeye başlamışlardı. İskeledeki Bahriye Bandosu «Kara­ deniz» marşını çalıyordu. Koca Ya­ vuz'un yarım yüzyıl önce olanca a- zametiyle dolaştığı ve etrafa dehşet saçtığı Karadeniz'in marşını... «Yavuz» iskeleden açılmaya başla­ mıştı.

Bahriye Bandosu bu sefer yeni bir marşa; «Yavuz»un dillerde yücelen türküsüne geçti:

Yavuz geliyor Yavuz, Denizi yara yara Kız ben seni alacağım Başına vura vura Yavuz geliyor Yavuz Vona burnundan beri Kız Allahını seversen A t başından çevreni...

«Yavuz» türküsünün kıvrak nağme­ lerine, Gölcük'teki bütün gemilerin çaldıkları düdük sesleri karışmıştı. Adına türküler yakılmış, taşıdığı heybetli ve şerefli isim dahi ken­ disine lâyık görülmeyerek halkın di­ linde bir de «Şanlı» diye sıfatlandı­ rılmış «Yavuz» ağır ağır tarihe doğ­ ru gidiyordu...

Ona kumanda etmiş, onda vatan görevlerini yapmış kimselerin değil, herkesin bütün bir milletin gönlün­ den bir parça kopmuş, onunla bir­ likte gidiyordu sanki. Gözlerden sı­

cak gözyaşları akıyordu...

Bahriye Bandosu «Sivastopol» mar­ şını; «Yavuz»un amansız bombar­ dımanına sahne olan Sivastopol için yapılan türküyü çalıyordu şimdi de. Evet, milletin gönlünce yüceleşmiş sembolleşmiş «Yavuz»un sırtında heybetli bacalarından boğum boğum fışkıran o kapkara dumandan peleri­ ni yoktu. Etrafını sarmış birkaç bü­ cür romörkör o heybetli gövdeyi, o koca tarihi sürükleyip götürüyordu. Ne kadar hazin bir tabloydu bu... Durduğu yerde her an tonlarca kö­ mürü yutan o dev kazanlar sönmüş, bacalar dinmiş, heybetli toplar ebe­ diyen susmuştu. Bir zamanlar saat­ te 29 mil yapan heybetli gemi bu muydu?..

«Yavuz», Seymenler mevkiinde sö­ küleceği yere götürülüyordu. Evet.

koca «Yavuz» sökülecekti. Fakat is­ mi onun aşkıyla dolu gönüllerden sökülemiyecekti.

Nesiller, kendilerinden sonra gele­ cek nesillere ondan bahsedecekler­ di. Tıpkı bir önceki nesillerin ken­ dilerine yaptığı gibi... Ve «Yavuz» gönüllerde yine «Şanlı Yavuz» ola­ rak olanca ihtişamı ile yaşıyacaktı.. Resimleri yine Anadolu'nun en ücrâ köylerine kadar kahvehaneleri süs­ lemeye devam edecekti. Adına ya­ kılan türküler yine dillerde olanca tazeliği ile dolaşacak ve onda vatan borcunu ödeyenler ömürlerinin so­ nuna kadar bunun haklı gururu için­ de yaşayacakları gibi çocukları ve torunları da bununla övüneceklerdi. Yavuz gidiyor Yavuz, suları yara

yara

Bu gidiş günülerde açtı bir derin yara Bu gidiş, bir çıkıştır dönülmeyen

yollara O zafer kartalının bu son bahtı ne

kara! Koca dritnot Yavuz! Sökülsen de

adın var Deniz tarihimizde o kartal kanadın

var! Yüce Türk milletinin yüreğinde

yâdın var. Arkanda seni anan milyonlarca

erkek, kadın var! Güle güle, ŞANLI YAVUZ. Adın, bu milletin gönlünde ölmüsüzleşmiştir. Kendin gitsen de arkanda bırakaca­ ğın koskoca bir adın var ya, işte o dahi bizlere yeter...

B i t t i

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha To ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Yani tüm anlatı kahraman- ları özde bir Hilmi Yavuz, Hilmi Yavuz ise anlatı kahramanlarının hepsidir.. Anlatı üçlemesinin sonuncusu Kuyu ise, anlatı yazarının bir ku-

Hacı Bekir ustalarından Celal Okuyucu, lokum ve akide şekerinin nasıl ya­ pıldığını tarif ediyor. Babadan oğula lezzet

Fakat meşbun bir illet, bu güzide kemaniyi gözlerinden mahrum etmiş Kör Subuh, bun­ dan sonra kemanına daha büyük bir vecd ile sarılmış, Muslkii Hü­ mayun

Keriman Hanım'a göre eşi, Halk Müziği konusunda çok hassas, iyi bir eş ve iyi bir baba.. Hak ettiği

İki grup karşılaştırıldığında hem çoklu hem de tek kosta fraktürü PTT grubunda anlamlı olarak daha azdı (sırasıyla p<0,001 ve p<0,001).. Eşlik eden intraabdo-

Çal›flmam›zda prospektif olarak 6 ayl›k süreç içinde KOAH akut atakla baflvuran 86 olguda iki viral ve üç atipik ajana ait çift serum örnek- lerinde Enzyme ‹mmune Assay

W&S (Wisdom and Sense – Bilge ve His), Los Alamos Ulusal Laboratuarlarında geliştirilen bir saldırı tespit sistemidir. Saldırı tespitinde kullandığı yönteme göre

Şekil 7’de Kumaş yüzeyindeki nem miktarına paralel olarak, kumaş yüzey sıcaklıkları arttıkça ısı transfer katsayısına bağlı olarak kütle transfer katsayısı