• Sonuç bulunamadı

POPÜLER KÜLTÜR VE ANNELİK: ANNELİĞİN FARKLI GÖRÜNÜMLERİ

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "POPÜLER KÜLTÜR VE ANNELİK: ANNELİĞİN FARKLI GÖRÜNÜMLERİ"

Copied!
15
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

1

POPÜLER KÜLTÜR VE ANNELİK: ANNELİĞİN FARKLI

GÖRÜNÜMLERİ

Pınar Ezgi Burç1 Annelik görevi yeni sorumluluklarla ağırlaştıkça, özverinin kadın “doğa”sının tamamlayıcı bir parçası olduğu ve mutluluğun en emin kaynağının burada bulunduğu daha yüksek sesle tekrarlanıyordu. 2 Öz

Makale, günümüzde her alana etki eden ve etkisi hızla yayılan popüler kültürün annelik olgusu üzerinde bir farklılaşma yarattığı kabulünden hareket etmektedir. Araştırmanın amacı, popüler kültür ve annelik olgularının tanımlanması ve bu iki kavram arasındaki ilişkiselliğin ortaya konulmasıdır. Bu ilişkisellik bağlamında ortaya çıkan childless (gönülsüz çocuksuzluk), childfree (gönüllü çocuksuzluk) ve blogger anneler (internet üzerinde blog sahibi olan anneler) gibi, annelik olgusunun aldığı yeni görünümler hakkında genel bir çerçeve oluşturulmak istenmiştir. Annelikle birlikte anılan bu yeni kavramlar, popüler kültür ışığında tartışılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Popüler kültür, annelik, farklılık, görünüm, Türkiye Abstract

This article is moved according to acceptance of popular culture, which is affecting and effect the rapidly spreading every area today, create a diversity on the phenomenon of motherhood. The aim of this review, to define phenomenons of popular culture and motherhood and to put forth the interrelations between these two concepts. To create a general framework about a new appearances

1Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sosyoloji Anabilim Dalı, Yüksek lisans öğrencisi.

ezgiburc@gmail.com

2 Elisabeth Badinter, Annelik Sevgisi: 17. Yüzyıldan Günümüze Bir Duygunun Tarihi, Afa Yayınları, 1992, İstanbul, s 214.

(2)

2 phenomenon of motherhood, were asked such as childless (involuntary childlessness), childfree (voluntary childlessness) and mommy bloggers (mothers who have blogs on the internet) which are emerged in this relational context. These new concepts associated to motherhood, are discussed in the light of popular culture.

Keywords: Popular culture, motherhood, diversity, appearance, Turkey Giriş

Toplumun süreğenliği ve kültürün aktarımı, neslin devamıyla sağlanır. Çocuk sahibi olma durumu, toplumun ve kültürün temel taşlarından biridir. Fakat çocuk sahibi olmak ile annelik arasında kurulan koşutluk, cinsiyetler arası bir dengesizliği de zorunlu olarak üretmiştir. Bir başka deyişle, çocuk sahibi olmak hem kadın hem de erkek için geçerli bir durumken, kültürün etkisine bağlı olarak toplumdaki yaygın görüşün bahsedilen durumu annelikle eşdeğer görmesine neden olmuştur.

Tıbbi olanakların gelişmesiyle birlikte doğum, kontrol altına alınabildiği gibi ‘kısır’ kadınlara da doğurganlık fırsatı sunulmuştur. Mevcut sosyokültürel yapıda, aile toplumun temel birimlerindendir ve çocuk da ailenin ayrılmaz bir parçası olarak görülmektedir. Bu nedenle hâlâ çocuksuz çiftler aile olarak kabul edilmemektedir.

Toplumda önemli bir yer edinmiş olan annelik olgusu, anne olmak için bir itici güç oluşturmuştur. Fakat bu itici güç, popüler kültürün etkisiyle değişim göstermeye başlayan anneliğin alternatifi olan ve ikili yapı gösteren kavramların ortaya çıkmasına engel ol(a)mamıştır. Gündelik yaşamın kültürü olan popüler kültür bağlamında, anneliğin görüntüsünün ve içeriğinin değişiyor/değiştiriliyor olması da bunun bir kanıtıdır.

Annelik günümüzde de, yerine getirilmesi gereken birçok görev ve mesuliyeti içeren bir pakettir ve toplum tarafından yüklenen anlamlar anneliği emekliliği olmayan tek ‘iş’ haline getirmiştir. Toplumda yer edinmiş olan annelik kavramı ve beraberinde getirdiği birçok norm da kadınlar tarafından ‘olması gereken’ olarak normal karşılanmış ve kalıplaşmış bir alışkanlıklar dizisi durumuna gelmiştir.

(3)

3 Çalışma dahilinde, popüler kültür kavramı tanımlanacak ve belli özellikleri dahilinde annelik olgusuyla ilişkisi kurulacaktır. “Annelik”in açımlanacağı bölümde ise, bu olgunun kapsamı ve niteliğine odaklanılacaktır. Popüler kültürün oluşturduğu esnek ortamda yer edinen gönülsüz ve gönüllü çocuksuzluk kavramlarına da annelik ve popüler kültür ilişkiselliği bağlamında değinilecektir. Popüler kültürün annelik üzerinde yarattığı biçimsel farklılık örneği olarak, blogger anneler ele alınacak ve araştırmanın genel bir değerlendirmesi niteliğindeki sonuç bölümüyle çalışma sonlandırılacaktır.

Popüler(leştiren) Kültür

Gündelik yaşamın kültürü olan popüler kültür geniş anlamda belirli bir yaşam tarzının ideolojik olarak yeniden üretilmesi için gereken ön koşulları hazırlar. Ve gündelik ideolojinin yaygınlaşması ve onaylanması için uygun ortamı sağlar (Batmaz, 1981: 163’den Akt. Oktay, 1993: 35). Gelenekçiler, popüler kültürün kötü kalitesinden yakınmıştır. Öte yandan liberal ve radikal eleştiriler, halkın beğenisinin otantik bir ifadesi olarak popüler olanı desteklerken; yüksek kültür ürünlerini elitizminden dolayı reddetmişlerdir. Tartışmalara sebep olan popüler kültür, halk bilincini anlamayı sağlamakta ve toplumsal sınıflar içindeki dayanışma ile aralarındaki bölünmenin önemli bir unsurunu temsil etmektedir (Marshall, 1999: 591). Bu bağlamda, tüm kültür türlerinde ve toplumsal sınıflarda yeri olan annelik olgusu, popüler kültürün etkisiyle hem açımlanmıştır, hem de bu olguya yeni özellikler eklemlenmiştir.

Popüler kültürün önemli içeriklerinden olan moda, geçmişi barındıran bir olgudur. Çünkü güncel olan, geçmişte saklıdır. Tarihsel açıdan moda, Marx’ın devrim olarak adlandırdığı diyalektik hamledir. Geçmişin etkisinde ve geleceğin izinde olan moda, egemen sınıfların etkisi altında bulunmaktadır (Benjamin, 1995: 41). Moda, güncel ve geçmiş arasındaki bu sıkı bağ, popüler kültürün etkisi altında farklı görünümlere bürünen anneliğe, adeta atıfta bulunmaktadır. Toplumda egemen olan kültür, egemen sınıfların düşüncelerini empoze etmekte ve pekiştirmektedir. Sosyokültürel bir olgu olan annelik de hem gelenekseli içermekte hem de popüler kültürün pompaladığı modaya göz kırpmaktadır.

Yeni pop kültür biçimlerinin homojen olarak yüksek bir standarda sahip olmasından daha önemli olan, bu pop kültür ürünlerinin nereden geldiği, kimin

(4)

4 tarafından yapıldığı ve hangi gruplar tarafından benimsendiğidir (McRobbie, 1999: 34). Bu çalışma ışığında annelik olgusu üzerinden tanımlanan popüler kültürün bu nitelikleri, toplumsal ve kültürel olarak benimsenen anneliğin yeni görünümlerinde de varlığını hissettirmektedir.

Adorno bireysel olguları, gömülü olan sosyokültürel değerler bağlamında analiz etme konusunda ısrarcı olmaya devam etmiştir. O ayrıca, sosyokültürel ve tarihsel gelişimlere dair iç görüyü, engel olarak anlamak gerektiğini vurgulamıştır (Axeli-Knapp, 1999: 122). Bu bağlamda kişisel bir olgu olan anneliğin, sosyokültürel değerlerden bağımsız düşünülemeyeceği akla gelmektedir.

Bireylerin, popüler kültürden yararlanma sebeplerinden birini de direnişi ifade etmek oluşturabilir. Bu bağlamda insanlar popüler kültürü kullanarak, her gün karşı karşıya kaldıkları eşitsizliklere simgesel olarak direnebilirler. Böylece popüler kültür biçim ve okumaları da bu direnişi ve hoşnutsuzluğu ortaya koyabilir (Kottak, 2001: 608). Burada, bahsedilen direniş kavramının hangi anlamda kabul edildiği önem taşımaktadır. Popüler kültürün etkisiyle gerçekleştirilen direniş, ikircikli bir yapı sergileyebilir. Bu nedenle direnişi, popüler kültürle ilişkili olan anneliğin farklı görünümleri bakımından ele almak, ikircikli yapıyı görünür kılacaktır. Bahsi geçen direniş, gönüllü çocuksuzluk bağlamında, anneliğin sağladığı sosyokültürel statüden feragat eden doğurgan kadınların, anneliğe karşı duruşunda kendisini göstermektedir. Öte yandan bu direniş, annelik olgusunun kadınlara yüklediği sorumlulukların oluşturduğu ezici baskılara karşı, blogger annelerin sanal alemde birbirlerine destekte bulunmalarında da kendini göstermektedir.

Bütünlüğü ve ahengi olmayan popüler kültür, kişilikte parçalanmaya ve çatışmaya yol açtığı gibi, bu duruma çözüm olarak her türlü terapi ve kaçış yolunu da sunmaktadır. Bunu da bireyin kendisiyle yüzleşmesini engelleyen amnezi ve oyalama ile gerçekleştirir. Popüler kültürün etkisi, medya ve enformatik aracılığıyla, gün boyunca sayısız bilgi arasına serpiştirilen ve hiçbiri bilinç düzeyine çıkmayan cazip öğelerle sürer. İkna etme işlevi ile de bilinci her an verilebilecek bir itki için hazır hale getirir. Böylece kişilik birbirinden bağımsız ve farklı biçimlerde kendini göstermeye başlar (Güneş, 2001: 82). Popüler kültürün annelik olgusu üzerinden oluşturduğu yeni formülasyonlardan biri olan blogger anneler, kendilerini göstermek istedikleri şekilde ve miktarda sergilerler. Bu

(5)

5 bağlamda ‘iyi anne’ olduklarını göstererek yaşadıkları psikolojik tatmin, onlara aynı zamanda gerçeği perdeleyerek sunma olanağı vermektedir.

Popüler kültür, kültürel değerlerin ve geleneksel olanın farklı formülasyonlarını oluşturur. Bu, eskinin ikamesi ve alternatifidir. Ve böylelikle, yeni trendi oluşturmuş olur. Popüler kültürün bu özelliklerinin annelik üzerinde nasıl şekillendiği çalışma dahilinde gösterilmeye çalışılacaktır.

Annelik

Çok boyutlu bir olgu olan annelik, herkesin üzerine yorum yaptığı bir

mesele olmuştur. Annelik olgusu, kadın için kaçınılmaz bir durum ve adeta kadının varoluşunu sağlayan zorunlu bir kimlik olarak karşımıza çıkmaktadır.

Marshall “Sosyoloji Sözlüğü”nde annelik olgusunu, “anne olmanın pratik gerçekliklerini ve toplumsal önemini kapsayan bir terim” olarak tanımlamaktadır (Marshall, 1999: 31). Bu tanım bağlamında annelik olgusu, toplumsal değerlerin anneliğe biçtiği rolleri ön planda tutmaktadır. Böylece annelik, sosyokültürel bir kurgu olarak, toplumsal önemini sürdürmektedir.

Çocuğu dünyaya getiren annenin temsil ettiği kadınsı öz, çocuğuna nasıl davranacağı ve sezgilerine nasıl güveneceği konusunda önemli bir rol oynamaktadır. Yetişkin kadınlar ve yetişkin erkekler, annelerinden öğrendikleri özellikle ev ve aileyle ilgili pek çok alışkanlığı sürdürmektedir (Dunn-Mascetti, 2000: 148). Bu durum anneliğin kuşaktan kuşağa aktarılan bir olgu olduğunu göstermektedir. Adeta eğitici ve öğretici bir konumda olan anne, “annelik” gibi kültürel öğelerin aktarımını sağlayarak öğelerin taşıdığı anlamı yeniden üretmektedir.

Annelik olgusu, tanıdık ve önemli bir olgudur. Toplumun devamı ve sosyokültürel değerlerin nesilden nesile aktarımı açısından annelik, adeta değişmez kural ve sorumluluklara tabi tutulmaktadır. Böylece anneliğe atfedilen kutsallık, neredeyse kadın olmayı ikinci plana atarak perdelemektedir.

Welldon’un anneliğin bir doğası olduğunu varsayıp sadece kadınlıkla bağlantılı olduğunu kabul ettiği biyolojik, fiziksel, duygusal, hormonal, sosyal ve kültürel etkenlerle iç içeliği nedeniyle, kadınlığı annelikten ayırmanın zor olduğunu söylemesi de mevcut durumu destekler niteliktedir (Welldon, 2001: 42). Annelik ve

(6)

6 kadınlık arasındaki ilişkisellikten söz eden bu görüş ışığında, özellikle anneliğin kadınlığın önüne geçmesi anlamındaki yaygın durumun, biyolojik, fiziksel, duygusal, hormonal, sosyal ve kültürel gibi sebepler referans gösterilerek meşru kılındığı belirtilmiştir.

Bayraktar, anne-çocuk eğitimi programını içeren bir saha araştırmasında edindiği bilgiler ışığında ‘anne olamamışlık’ı tanımlamıştır. Bu kavram, kadınların çocuk-merkezli bir yaşam sürmelerini normalleştiren bir kavramdır. Anne ve çocuğun neredeyse birbirine yapışık şekilde oluşturacakları bütünlüğün, toplumu kötülüklerden koruyacağı kabulünden hareketle anne ve çocuk ayrılmaz bir parça olarak görülmüştür. Bunu inkar etmek ise anne olamamışlığı beraberinde getirmektedir (Bayraktar, 2011: 84). Annelik uğruna kadın olmaya yabancılaşma, geçmişten günümüze varlığını sürdüren bir sorunsaldır. Toplumun diğer yarısını oluşturan kadınlar, atfedilen görevler dışında da gerçekleştirebildikleri görmezden gelinerek, farkında olarak ya da olmadan toplum tarafından pasifize edilmiş doğurgan birer robot haline getirilmektedir.

Berktay anneliğe, toplumsal cinsiyet açısından bakmıştır. Tarihsel olarak değişen toplumsal koşulların kadının kamusal alana girmesine izin vermesi, erkek kimliği üzerinde tehdit oluşturmuştur. Erkekler de toplumsal inşada simgesel olarak yer verdikleri kadınları ötekileştirerek, onları iyi zevcelik ve annelikle sınırlandırmışlardır (Berktay, 2003: 109). Badinter ise annelik kavramının geçirdiği değişimleri, tarihsel olarak ele almıştır. Özellikle 18. yy’ın son çeyreğinde yaşanan zihinsel devrimin, annenin imajı, rolü ve öneminde köklü bir değişim yarattığını vurgulamıştır. Bu dönemde, günümüzde de varlığını koruyan annelik içgüdüsü ve her annenin kendiliğinden çocuğunu sevmesi efsanesi yaratılmıştır. Böylece kadına atfedilen annelik sevgisi, 18. yy’ın sonunda yeni bir kavram olarak ortaya çıkmıştır (Badinter, 1992: 115). Sosyokültürel değerlerin oluşturduğu kategorilerden olan “anne olma”, annelik sevgisini de içermektedir. Annenin çocuğuna duyduğu sonsuz ve aşırı sevgi kadını anneliğe, anneyi ise çocuğa bağımlı kılmaktadır.

Toplumda genelleştirilmiş ve olumlanmış kısmının yanı sıra görünmeyen yönleri de olan annelik olgusu, sosyokültürel etkiler nedeniyle oldukça kapsamlıdır. Kadın olmanın bir gereği olarak görülen annelik, kısırlığı karşı kutba itmiştir ve annelik üretkenlik, neslin devamını sağlama anlamlarına gelirken; kısırlık yetersizlik, hemen giderilmesi gereken eksikliği tanımlamaktadır. Bu

(7)

7 nedenledir ki kadınlıktaki bu iki uç noktayı uzlaştıracak olan evlat edinme durumu, toplum psikolojisinin etkisiyle pek yaygınlaşamamıştır.

Annelik, çoğu zaman kadının var oluşunu sağlayan bir kimlikken ve sosyokültürel tüm normları taşırken, kimi zaman da istenmeyen bir durum, bir engel olarak belirlenmiştir. Bu nedenle popüler kültürün, annelik olgusunu hem biçimsel hem de içeriksel olarak esneterek değişime uğrattığı sonucuna ulaşılmıştır. Gönülsüz Çocuksuzluk ve Gönüllü Çocuksuzluk (Childless-Childfree Kavramları)

Anneliğe yönelik genel bakış açısı, çocuk sahibi olmanın gerekliliği üzerinden şekillenmekte ve annelik olgusuna önem atfetmektedir. Bu doğrultuda, çocuk sahibi olamamak ve çocuk sahibi olmak istememek arasındaki sosyokültürel uçurumu, gönülsüz çocuksuzluk ve gönüllü çocuksuzluk kavramları aracılığıyla ele almak yerinde olacaktır.

İkiz, kadınların anne olmakla ilgili kendi kararlarını vermelerini sağlayan özgürlükçü ortamı, 1960’larda yaşanan kadın hareketlerinin toplumda yarattığı değişime bağlamıştır (Tunaboylu-İkiz, 2007: 61). Badinter, günümüzde kadınların önünde kişisel çıkarlarına mı yoksa annelik işlevlerine mi öncelik vereceklerine bağlı olarak, anneliği benimsemek, reddetmek ya da müzakere etmek üzere üç olasılık olduğunu belirtmiştir (Badinter, 2011: 12). Bu düşünce önemli bir gelişime işaret etmektedir. Anne olmak genel geçer ve dokunulmaz bir kabul iken, annelik olgusuna dair farklı bakış açıları, bu olgunun biçimsel ve içeriksel anlamda esnek bir hal almasına yol açmıştır.

Badinter, toplumda kültürel değerlerle bezenmiş yaygın annelik olgusunun yanı sıra, anneliğe dair yeni bir gerçekliğe de dikkat çeker. Günümüzde kısır olmadığı halde çocuk yapmayan ya da çocuğu olmayan çift ayrımı yapılabildiğinden söz ederken, bu çiftlerin Anglofonlar tarafından sırasıyla, childless (çocuğu olmayan) ve childfree (çocuk yapmayan) olarak adlandırıldığını belirtir (Badinter, 2011: 135). Childfree (gönüllü çocuksuzluk) olgusu, sosyo-kültürel değerlerin “uygun” gördüğü çocuk sahibi olmanın karşıtı bir durum olduğundan, normalden sapan bir davranış olarak ele alınmaktadır. Tercihli olması nedeniyle gönüllü çocuksuzluk kavramına çok daha eleştirel yaklaşılmaktadır ve çocukluluk teşvik edilmektedir.

(8)

8 Asla çocuk sahibi olmak istemediğini söyleyen yetişkinler, diğer ‘çocuksuz’ yetişkin kategorilerinde bulunmayan biricik niteliklere sahiptir. Gönüllü çocuksuz yetişkinler, özellikle bağımsızlığa, genel olarak da geleneksel olmayan bir yaşama eğilimlidirler (Walker, 2011: 15). Walker’ın vurguladığı şey de, aslında çocuksuz olmanın sosyal ve kültürel olanın dışında bir konum teşkil ettiğidir. Ve çocuksuz çiftler de özellikleri tanımlanması gereken, neredeyse ‘ilginç’ olarak görülen kişilerdir.

Ebeveynlik durumu ve cinsiyet bağlamında, üretkenlik gelişimine yardımcı olacak farklı yollar ve psikolojik olarak iyi olma hali, üzerinde durulması gereken konulardır. Bu konular üzerinde yapılan çalışmalar, çocuksuz yetişkinler için ortaya çıkan gelişimsel sonuçların çocuklu yetişkinlerinkiyle benzer olduğunu ve ebeveynliğin, yetişkinliğin gelişimsel zorluklarını yönetmek ve başarılı bir biçimde yaşlanmak için tek yol olduğunu göstermektedir. Böylece, tesadüfen ve seçerek çocuksuz olan yetişkinlerin sayısındaki artış göz önünde bulundurulmalıdır. Bu durum, çocuksuz yaşam tarzı ile gelişimsel sonuçlar arasında var olan bağlantı hakkındaki kalıp yargıları ve varsayımları ampirik olarak incelemek açısından önemlidir (Rothrauff & Cooney, 2008: 157). Üretkenliğe verilen önem kadınların doğurganlığı ile eşdeğer görülebilir. Kadınların üretkenlikleri sadece doğurganlıkla sınırlandırıldığından, onlara anne olmaktan başka bir yol bırakılmamaktadır. Popüler Kültürün Annelik Biçimlerinden Biri: Blogger Anneler

Popüler kültürün etkisini gösterdiği ve yeni bir görünümü olarak tanımlanabilecek blogger anneler, annelik olgusunda biçimsel değişimlere sebep olmaktadır.

Blogların bir hikaye ve bir marka oluşturması, kelimeler ve görüntüler arasındaki güvenilirlik ve estetik ilişkisine bağlıdır ve onların başarısı büyük ölçüde bu hikaye ve yazarla ilişki içine giren okuyucuya bağlıdır çünkü onlar inandırıcı bulunmaktadır. Şüphe denklemin içine girdiğinde, güven kaybolur ve özgünlük sorgulanır veya tamamen kaybolur (Whitehead, 2012: 50). Blogger anneler bireysel bloglarında, kendileri hakkında bilgi vermekte, hamilelik dönemi ve sonrasındaki deneyimlerini paylaşmakta, çocuklarıyla neler yaşadıklarını anlatmakta, çocuk sağlığı ya da eğitimiyle ilgili deneyimlerine ve herhangi bir ürün kullanımından duyulan memnuniyet ya da şikayetlere yer vermektedirler. Dijital bir

(9)

9 bebek günlüğü tutan blogger anneler, hem anneler arasında bir dayanışma oluşturmakta hem de küçük çaplı bir reklam ve pazarlama örneği sergilemektedirler.

Blogger annelerin bazıları bloglarına kendilerini tanımlayan, kimliklerini ve faklılıklarını ön plana çıkaran “yazan anne3,” “blogcu anne4,” “başka anne5,” “tam zamanlı anne6,” gibi isimler verirken, bazıları ise çocuklarıyla kurdukları bağı ve çocuklarına adanmışlıklarını ifade eden “annesinin prensi7,” “nilsmum8,” “mutlu ikiz annesi9,” “annesinin elası10” gibi isimler tercih etmektedirler. Blogger annelerin bloglarına verdikleri isimler farklı olsa da, sanal dünyada var olmalarını sağlayan blog açma ve yazma nedenleri çocuklarıdır. Annelik kimliğinin blogger anneler için çok özel bir yerinin olduğu, kendilerini “her şeyden önce bir anne”, “çocuğuna âşık” olarak tanımlamaları ve “anneliği hayatlarının en büyük terfisi” olarak görmelerinden anlaşılmaktadır (Gürçayır-Teke, 2014: 37). Blog sahibi annelerin anneliği ‘bir terfi’, ‘en üst makam’, ‘en önemli deneyim’ gibi tabirlerle yüceltip, hayatlarını çocukları doğmadan önce ve çocukları doğduktan sonra olmak üzere bir ayrıma uğrattıkları da görülmektedir. Bu nedenledir ki, blog isimleri de bu durumdan etkilenmiştir.

Anneler arasında sosyal medya ve blog kullanımı artmaktadır. Yeni ebeveynler ve onların yakın aileleri arasındaki coğrafi ayrım, bir faktör olabilir. Anneler, aileleri için birincil sosyal ağlar olarak, bağlantıda kalmak için sosyal medyayı ve blogları kullanmaktadırlar. Pazarlamacılar blog kullanan anneleri not almış ve blogger anneleri istenilen pazara ulaşmak için kullanmaya başlamışlardır (Cornell, 2012: 2). Anneler, blogları iletişim kurmak ve paylaşımda bulunmak için kullanmakta, bloglar ise anneleri pazarlamacılar aracılığıyla istenilen pazara ulaşmak için kullanmaktadır. Böylece blogger anneler, ekonomik piyasanın birer üyeleri haline gelmişlerdir.

3 http://yazananne.blogspot.com.tr 4 http://blogcuanne.com 5 http://baskaanne.com 6 http://tamzamanlianne.blogspot.com.tr/ 7 http://annesininprensi.blogspot.com.tr 8 http://nilsmum.com 9 http://mutluikizannesii.blogspot.com 10 http://annesininelasi.com

(10)

10 Üst düzeyde faal olan ve orta düzeyde blogla ilgilenen blogger anneler, sürekli, akışkan ve dayanıklı bir annelik inşa etmektedirler. Blogger anneler çoklu öznellikleri sunmakta, kendi yarattıkları ikilikleri kesintiye uğratmakta ve iyi anne/kötü anne söylemlerine karşı direnmektedirler. Beyaz orta sınıfa mensup olan blogger anneler, çoklu fikirler ve annelik uygulamaları inşa etmektedir. İyi anne/kötü anne söylemini "Tüm Anneler" söylemine yenik düşürmek, kendi hikayelerini anlatmak ve yeni olanaklar yaratmak için anneler, teşviklerde bulunmaktadır (Powell, 2010: 49). Böylece blogger anneler, adeta annelerin bir araya gelmesini sağlayan dernek niteliğinde bir birlik kurmuş ve dayanışma içinde bulunmalarını sağlayacak bir topluluk oluşturmuşlardır.

Kadın blog topluluğu ve neredeyse imkansız yollarla anneliği üstün kılmak amacıyla anneler üzerinde yoğun baskı oluşturan "yeni annelik" ile blogger anneler marjinalize edilmiştir. Blogger anneler ana akım medyada görüldüğü gibi, anneliğin farklı bir resmini oluşturmaktadır. Sevgi dolu bir anne yerine, yeni doğan bebeğin ihtiyaçlarını karşılamaktan yorulan, çocukları hastalanınca ne yapacaklarına dair bir ipucu olmayan, postpartum depresyon ve kontrolsüz hormonal öfkeden muzdarip olan kadınlar görülmektedir. Büyük bir hayran kitlesine sahip bu kadınlar, yabancılar tarafından eleştirildikleri gibi sürekli desteklenen kadınlardır. Aynı zamanda, blogger anneler eylemlerini sahiplemek için mücadele etmekte ve mücadelelerinde annelik mitlerini daha da çarpıcı bir biçimde açığa çıkarmaktadırlar (Lopez, 2009: 732). Blog sahibi anneler her ne kadar ‘ideal annelik’e ulaşmaya çalışsalar da gerçekte durumun böyle olmadığını gösteren örnekler dahilinde farklı bir gerçeklikle karşı karşıya kalınmaktadır. "Anneküre", uçsuz bucaksızdır, ona ulaşmak ve nüfusunu kesin olarak belirlemek mümkün değildir. Blogların ve mesajların ezici sayısına ek olarak, üretilen ebeveynlik konusundaki çeşitli internet metinlerinde muazzam farklılıklar bulunmaktadır. Tüm bloglar gibi, anne blogları da takip teknik kazanımları paylaşmaktadır: ters kronolojik sırayla görünen ayrık mesajlar, giden bağlantıları göstermek için düzenlenen sütunlar, üyelik rozetleri ve yazar hakkında kısa bir profil. Tüm anne blogları, elbette, aynı zamanda temelde ağ metinleridir: yorumlama, bağlantı ve tasarım ve görsel afişin yanı sıra video ve fotoğraf malzemeleri de dahil olmak üzere. Çoğu anne blogları benzer temaları ele almaktadır: ebeveynlik konusundaki alçakgönüllü hikayeler, çocuklarla ilgili sevimli hikayeler, çağdaş toplumda annenin ne anlama geldiği, ebeveynlik ya da

(11)

11 diğer ikilemleri çözmede tavsiye veya destek çağrıları. Ancak bu özellikleri paylaşan metinler arasında önemli farklılıklar vardır. En önemlisi seyirciye ulaşmak, karşılıklılık derecesi, ve bu farklılıklar, birden fazla sosyal zorunluluğun farklı ağırlıklarına başvurması ile açıklanabilir (Morrison, 2010: 3). Bu bağlamda, blogger annelerin varlıklarını devam ettirmeleri anneliklerini hem gerçek hem de sanal dünyaya uygun halde gerçekleştirmeleri ile mümkün görünmektedir. Her halükarda anneliklerini ‘kanıtlamak’ zorunda olan blogger anneler, aynen popüler kültür gibi daha geniş bir alana yayılarak varlığını ve etkisini sürekli hale getirebilmektedirler.

Popüler kültürün ortaya çıkmasına yardımcı olduğu annelik olgusunun yeni görünümlerinden olan blogger anneler, bazı ortak özellikler taşımaktadır. Bu yeni annelik biçimleri, bireyi enformatik yapıya yakınlaştırmakta, teknolojiyi kullanmaya itmekte ve bir tüketici ya da pazarlamacı olarak ekonomik faaliyette bulunmaya motive etmektedir.

Öte yandan bloglar, içeriksel açıdan popüler kültürden izler taşıyan, söylemsel olarak da annelik olgusuna atfedilen sosyokültürel anlamları pekiştiren bir yapıya sahiptir. Çalışmada konu edilen bloglardan “annesinin elası”, “tam zamanlı anne” ve “blogcu anne”, içerdiği söylemler açısından ele alındığında bu yapıyı gözler önüne seren bir resimle karşı karşıya kalınmıştır. Özellikle bu üç blogger annenin seçilme sebebi, bloglardan birinin çocuğu, birinin anneliği ve diğerinin de blogu ön plana alan isimler taşımasından kaynaklanmaktadır. Bu blogger annelerin neler söylediği, nasıl söylediği, birbirlerini nasıl yönlendirdikleri, nasıl önerilerde bulundukları, nasıl ve hangi sebeplerle bir araya geldikleri, bloglarda yer alan söylemler aracılığıyla incelenmiştir.

Bloglarda kullanılan ifadeler incelendiğinde, anneliğin olumlu ve olumsuz yönleri, annelerin yaşadıkları benzer tecrübeler, bebek bakımı, çocuklu anne, alışveriş gibi temalar dikkat çekmektedir. Mevcut söylemlerde çoğunlukla sahiplik bildiren sözcük ve eklerin kullanılması, anneliğe dair olduğu düşünülen sorumlulukların görev bilinciyle kabul edildiğine işaret etmektedir. Blogger anneler tarafından verilen tavsiyeler de anne olmaya hazırlanan ya da anne olan bireylerin yararlanacağı biçimde kurgulanmıştır. Ayrıca blogger anneler genel olarak, çocuklarıyla ilgili bir konuda öneriye ihtiyaç duyduklarında, blog üzerinden yorumlaşarak bir araya gelmektedirler. Onların ortak noktaları, sahip oldukları

(12)

12 çocukları ve anne olmalarıdır. Blog sahibi olmaları ve bir araya gelmeleri de anne olmalarından ileri gelmektedir. Böylece, blogger annelerin üzerine eğildiği konular, anne olmayı varsayan her şeyi içermektedir.

Popüler kültür, bireysel olanı toplumsal kılan yapısı ile güncel ve geçmiş arasında bir köprü kurmuştur. Blogger annelerin, kişisel bir olgu olan anneliği, sosyal medya aracılığıyla toplumsallaştırması, bu duruma örnektir. Annelik olgusunun, biçimsel değişime uğramasına rağmen sosyokültürel içeriğini taşımaya devam etmesi, anne olmama fikrine fırsat vermemektedir. Böylece, egemen söylemi taşıyan popüler kültür, anneliğin tüm kadınlar için mümkün kılınmasını öngörmektedir.

Sonuç

Annelik, kadının olmazsa olmazı, varoluşunu sağlayan bir kimlik ve neredeyse toplumsal statüsünü belirleyen bir nitelik olarak karşımıza çıkmaktadır. Sosyokültürel bir olgu niteliğindeki anneliğin tabu oluşu, geçmişten günümüze kadın deneyimlerinde kendini göstermektedir. Yine annelik, popüler kültürün esnetici ve dönüştüren etkisine rağmen içeriğini korumaya devam etmektedir. Çalışma çerçevesinde annelik, çoğu zaman sosyokültürel normları taşıyan, yüceltilen ve kutsallık atfedilen bir olgu iken; kimi zaman da istenmeyen bir durum, bir engel olarak belirlenmiştir. Bu bağlamda ele alınan gönülsüz çocuksuzluk (childless) ve gönüllü çocuksuzluk (childfree) olguları da anneliğe yönelik iki farklı bakış açısını ortaya çıkarmıştır. Gönüllü çocuksuzluğa şüphe ile yaklaşılmakta, gönülsüz çocuksuzluk ise giderilmesi gereken bir sorun olmaktadır. Çünkü anne olmak, kadının daimi görevi olarak kabul edilmektedir.

Popüler kültürün anneliğe sunduğu yeni bir görünüm olan blogger annelerin, birbirleriyle bilgi ve deneyim paylaşımında bulunarak ‘ideal anne’ olma çabaları, annelik olgusuna yüklenen nitelikleri pekiştirmektedir. Kendi varoluşunu çocuk sahibi olmak üzerinden tanımlayan ve anneliği önemli bir kimlik olarak kabul eden blogger anneler için anne olmak, bir zaruriyet ve yaşamın rutin bir parçasıdır. Bu nedenle popüler kültürün, annelik olgusunu içerikten ziyade biçimsel bir değişikliğe uğrattığı görülmektedir.

(13)

13

Özetle, Batı literatürünü ve Türkiye’deki mevcut durumu göz önünde

bulunduran çalışma, anneliğin içeriksel olarak değişmeyen bir olgu olduğunu gözler önüne sermiştir. Annelik olgusunun bu yönü, üzerine düşünülmesi gereken bir meseledir. Çalışma dahilinde ele alınan gönülsüz/gönüllü çocuksuzluk kavramları ışığında annelik olgusu, her annenin bir kadın olduğu; fakat her kadının anne olmadığı ya da olmak istemeyeceği gerçeğinin kabulüyle değişime uğramaya başlamalıdır. Çocuk sahibi olmak kadının kendini gerçekleştirmesi durumundan çıkarılmalı ve her kadının anne olmak zorunda olmadığının farkına varılmalıdır.

Kaynakça

AXELI-KNAPP, G. (1999). “Fragile Foundations, Strong Traditions, Situated Questioning: Critical Theory in German-Speaking Feminism”. Adorno, Culture

And Feminism. Edt. Maggie O’Neill. London: Sage Publication. 119-140.

BADINTER, E. (1992). Annelik Sevgisi – 17. Yüzyıldan Günümüze Bir

Duygunun Tarihi. Çev. Kâmuran Çelik. İstanbul: AFA Yayıncılık A.Ş..

BADINTER, E. (2011). Kadınlık mı Annelik mi?. Çev. Ayşen Ekmekci. İstanbul: İletişim Yayınları.

BAYRAKTAR, S. (2011). Makbul Anneler Müstakbel Vatandaşlar – Neoliberal

Beden Politikalarında Annelik. Ankara: Ayizi Yayınları.

BENJAMIN, W. (1995). Pasajlar. Çev. Ahmet Cemal. 2. Baskı. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

BERKTAY, F. (2003). Tarihin Cinsiyeti. İstanbul: Metis Yayınları.

CORNELL, K. H. (2012). The Mommy Blogger Market: Social Media’s Effect

(14)

14 DUNN-MASCETTİ, M. (2000). İçimizdeki Tanrıça: Kadınlığın Mitolojisi. Çev. Belkıs Çorakçı, İstanbul: Doğan Kitapçılık.

GÜNEŞ, S. (2001). Medya ve Kültür: Sessiz Yığınların Kültürel İntiharı. Ankara: Vadi Yayınları.

GÜRÇAYIR TEKE, S. (2014). “Dönüşen Anneliğe Yönelik Netnografik Bir Analiz: Blogger Anneler”. Milli Folklor. 103: 32-47.

KOTTAK, C. P. (2001). Antropoloji: İnsan Çeşitliliğine Bir Bakış. Ankara: Ütopya Yayınevi.

LOPEZ, L. K. (2009). “The radical act of ‘mommy blogging’: redefining motherhood through the blogosphere”. U. S. A: Sage Publication. (5): 729-747. MARSHALL, G. (1999). Sosyoloji Sözlüğü. Çev. Osman Akınhay & Derya Kömürcü. Ankara: Bilim ve Sanat Yayınları.

MCROBBIE, A. (1999). Postmodernizm ve Popüler Kültür. Çev. Almıla Özdek. İstanbul: Sarmal Yayınevi.

MORRISON, A. (2010). “Autobiography in Real Time: A Genre Analysis of Personal Mommy Blogging”. Cyberpsychology: Journal of Psychosocial

Research on Cyberspace. 4(2).

OKTAY, A. (1993). Türkiye’de Popüler Kültür. İstanbul: Yapı Kredi Yayınları. POWELL, R. (2010). “Good Mothers, Bad Mothers and Mommy Bloggers: Rhetorical Resistance and Fluid Subjectivities”. MP: An Online Feminist

Journal. 37-50.

ROTHRAUFF, T. & COONEY, T. M. (2008). “The Role of Generativity in Psychological Well-Being: Does it Differ for Childless Adults and Parents?”.

Journal of Adult Development. 15: 148–159.

TUNABOYLU-İKİZ, T. (2007). “Anne Ol(a)mama”. Psikanaliz Yazıları. İstanbul: Bağlam Yayınları. 14: 61- 68.

(15)

15 WALKER, E. L. (2011). “Childless-Childfree: Complete Without Kids: An Insider's Guide to Childfree Living by Choice Or by Chance”. Greenleaf Book Group: Austin, Texas.

WELLDON, E. (2001). Anne: Melek mi, Yosma mı? – Anneliğin

İdealleştirilmesi ve Alçaltılması. Çev. Semra Kunt Akbaş & Can Kurultay.

İstanbul: Ayrıntı Yayınları.

WHITEHEAD, D. (2012). “Faith, Doubt, and the Search for Truth in the Mommy Blogosphere”. Finding Religion in the Media, Work in Progress on the “Third

Spaces of Digital Religion”. The Center for Media, Religion, and Culture. U.

S. A.: University of Colorado at Boulder. 39-50.

Sanal Kaynaklar

http://baskaanne.com, Son Erişim Tarihi: 28.12.2014 http://blogcuanne.com, Son Erişim Tarihi: 28.12.2014

http://tamzamanlianne.blogspot.com.tr/, Son Erişim Tarihi: 28.12.2014 http://yazananne.blogspot.com.tr, Son Erişim Tarihi: 28.12.2014

http://annesininelasi.com, Son Erişim Tarihi: 28.12.2014

http://annesininprensi.blogspot.com.tr, Son Erişim Tarihi: 28.12.2014

http://mutluikizannesii.blogspot.com, Son Erişim Tarihi: 28.12.2014 http://nilsmum.com, Son Erişim Tarihi: 28.12.2014

Referanslar

Benzer Belgeler

Törene Ankara’da oldu- ğu için katılamayan Muğla Valisi Amir Çiçek yayım- ladığı mesajında “Türki- ye Cumhuriyeti Devleti’ni kurarak bizlere en değerli mirası

Amerika Birleşik Devletleri Kongresi mayıs ayının ikinci pazar gününün Anneler Günü olarak kutlanmasını kararlaştırdı.. Anneler günü ilk kez 1908

Bu- nunla birlikte şiddet içerikli oyun oynayan çocukların ise bu durum- dan daha çok etkilendikleri, oyun oynarken oyunun bir parçası olduk- ları ve şiddete daha çok alet

The median urinary iodine concentrations of mothers and neonates were found as 70.2 µg/l and 100 µg/l, respectively which were markedly higher than those determined before

 Aynı şekilde hem ev sahibi hem göçmen ebeveynlere yönelik olarak okula uyum sürecinde çocuklarının yaşamaları olası bilişsel ve duyuşsal olumsuzluklara

Otuz dört yaşında aklı başında bir insan olarak, kabul ve des- tek görmek ve bir kadın, eş ve anne olarak kendine inanabil- mek için hâlâ annesinden medet umuyordu.. Ve bu

Eğer annem beni yine eskisi gibi kucağına alsa, ben de küçük kuzular kadar uslu,

Çocuğun yaşının gelmesi, harfleri yazabiliyor olması ya da saymayı bilmesi okula hazır olmak için yeterli değildir. Birçok alanda çocuğun bilgi ve