Enver
Paşa'nın
yaşamı
• Y ılla r so nra m ezarının T ü rk iy e ’y e n akliyle yen id en gündem e geldi. • Y a ş a m ı B a tı’dan Doğu’y a
m ü cad eleyle g eçm işti. • B a lk a n d ağ ların d a
kom itacı avla d ı, B ab iali b askın ın ı g erçekleştird i, “H ürriyet K ah ra m an ı” diye ü n le n d i...
• Orhan KOLOGLU'nun
yazı d i/isi 13.sayfad a
Sunuş
İttihat ve T e ra zi'n in üç liderinden biri olan Enver Paşa, 1 8 8 1 'de İstanbul'da doğdu. Osm anlI Ordusunun parlak b ir subayı olarak hızla yükseldi. Birinci Dünya Sa va şı sırasında Harbiye Nazın olarak görev yaptı. Sa va ş sonrasında yurt dışına kaçtı. Tacikistan'ın Belcuvan kentinde Kızılordu birliklerine ka rşı savaşırken 4 A ğustos 1 9 2 2 ’de vurularak öldürüldü. Orada göm üldü. EnverPaşa 'nın m ezardaki sürgünlüğü iki gün sonra bitiyor. Tacikistan ile Türkiye arasında vanlan anlaşm a gereği m ezan pazar günü Türkiye’ye getiriliyor.
H E R
1914'te O sm anlı devletinin Dünya Şavaşı'na girişinin arkasından, bütün İslam toplum larını sömürgecilere karşı ayaklandırm ak gündeme gelm işti. Dünyadaki M üslüm anların yüzde doksanı İngiltere, Fransa, Rusya ve H ollanda'nın sultası altındaydılar. Bu, en az 300 - 400 m ilyonluk kütlenin katkısını sağlamak, şüphesiz bütün dengeleri altüst edebilecek bir unsur du! Cihadı Ekbertin ilan edilişinin erte si günü, askeri hareketler hakkında kendisine bilgi veren, okul arkadaşı Kazım Karabekir'e, Başkumandan Ve k ili Enver Paşa birdenbire sorar:
"Kaşımdaki beyazlığın bir cihangir lik alameti olduğunu söylüyorlar, sen ne dersin?"
Bazı insanlar, yeryüzüne Tanrı tara fından özel bir m isyonla gönderildik lerine inanırlar. Bütün yaşam ları ve davranışları bu inancın biçim lendir m esiyle gelişir. Doğaldır ki bu tür kişi liklere pek seyrek rastlanır. Belirginlik kazanm aları ise toplumun sosyo - eko nom ik yapısıyla bağlantılıdır. Enver'in daha askeri okul sıralarında, çocukluk tan delikanlılığa geçerken kendisinde böyle bir misyon hayal ettiğini kanıtla yan tanıklar var. Bu duyguların, Os- m anlı toplumunun yaşadığı bunalım ın ürünü olduğu bellidir.
• ÖLÜME KADAR
Fen memuru Ahmet Efendi'nin oğlu olarak 22 Kasım 1881'de İstanbul'da dünyaya gelen Enver, 13 yaşında (1894) M anastır Askeri Rüşdiyesi'ni, 18 yaşında (1899) H arbiye'yi bitirdi. Daha sonra siyasi düşüncelerini etkile yecek fikirlerinin oluşmasında 1897'de O sm anlı ordularının Yunanlı lara karşı kazandığı zaferin damgasını hissetmek mümkündür. Yirm i yıld ır
908!de dağa çıkışıyla
. Abdülhamit’i
harekete geçirmiş
| anayasanın
1 yürürlüğe girmesini
| meclisin
i toplanmasını
1 sağlamıştır
her düşmana her fırsatta ödün veren Babıali ilk kez bu savaşta zafer kazan m ıştı. Am a asıl önem lisi Enver ve ya şıtlarının oluşturduğu Jön Türk kuşağı nın, 1877 - 78 Rus yenilgisini, İstan bul'un neredeyse işgalini ve devletin tamamen yok olma tehlikesini yaşa mamış olm alarıydı. Abdülhamit rejim i aşırı baskıcı ve kısıtlayıcı uygulam ala rına karşılık, orduyu modernleştirerek ve güçlendirerek kaybedilen güveni bir ölçüde geri getirmeyi sağlamıştı. O nlar kendilerine güveniyorlardı. İşte böyle bir ortamda, herkesin sorduğu "Batm akta olan devleti nasıl kurtarma lı?" sorusuna yanıt bulmaya çalışırken, Enver de bu misyon için seçilm iş ol duğu inancı yer etm iştir.
Yirmibir yaşında (1902) Erkanı Har biye M ektebi'ni bitirdi ve Selanik'teki 3. Ordu emrine verild i. 1908'e kadarki yaşam ında özel bir tarafa rastlanm az. Bir yandan Selanik'teki gizli Vatan ve Hürriyet Cem iyeti'ne üye olm uş, Talat (Paşa), Cemal (Paşa) ve sonraları İttihat ve Terakki'nin M erkezi Um um isi'nde görev alacak kişilerle sıkı bir işbirliği i- çine girm iştir. Diğer yandan haftaları
Avrupa’da Türkiye’nin Garibaidi’s i olarak anılan Enver P aşa, Harbiye Nezareti önündeki Celadet Topu töreni sırasında kaşındaki beyazlığın bir Cihangirlik alam eti olduğunu düşünüyordu.
Anayasa’nın tekrar ilanını sağlayan Enver ve Niyazi Beyler Mithat P aşa ile Hürriyet Kahramanı ilan edildiler.
ayları, Balkan dağlarında kom itacı avı ile geçer. M akedonya'yı, Selanik'i hat ta İstanbul'u kanlı saldırılarla yıldıran çetecilerin karşısına aynı kararlılıkla çıkar ve başarılı da olur. Zaten ihtilalin teorisinden çok eylem tarafıyla ilg ili dir. 1908'de Binbaşı Enver'in Kolağası Niyazi ile birlikte dağa çıkışı, Köprü- lü'de kendi başına anayasayı ilan edişi ve gönderilen birkaç telgraf, Abdülha- mit'i eylem in ciddiliğine inandırm ış, böylece otuz yıldır askıda bulunan a- nayasanın yeniden yürürlüğe girmesi ve ulusal egemenliğin simgesi olan m eclisin tekrar toplanmasını sağlamış tır. Bir anda ikisi, H ürriyefin baş kah ramanı ilan edilirler.
Bütün ülke Enver ism iyle çalkalana- cak, yeni doğan çocuklara adı verile cek, adına şiirler, m arşlar düzülecek, ism inin bir savaş gemisine konmasına kalkılacaktı. Niyazi görevini tamamla m ış, doymuş bir insan olarak kenara çe k ilir. O ysa Enver misyonunu ne o- lursa olsun sonuna kadar götürmek az m indedir. Köprü- lü'deki konuşmasın da - yaşam ındaki ilk açık miting konuş ması - bunu açıkça belirtm iştir:
"Siz de benimle birlikte, ölünceye ka dar çalışacağınıza söz verir m isiniz? E- ğer içinizde sözünü tutmayan olursa bu rövelver, bu hançer le öldürülürse, kanı
nızı helal eder m isiniz?"
1913'de Babıali Baskını ile iktidarı şahsen ele geçirinceye kadar Enver Bey siyasetten ve İttihat ve Terakki'den kopmamış ama işlerin yürütülmesini fırkanın sivil kanadına (Talat, Cavit, Nazım ve diğerleri) bırakm ıştır. Ber lin'e askeri ataşe olarak atanmasına rağmen her gerektiğinde arkadaşları nın yardım ına koşmuştur. İlk olarak 31 Mart olayları üzerine hemen dönüp M. Şevket Paşa'nın Hareket Ordu- su'na katıldı. Abdülhamit'in yerine tahta geçirilen Sultan Mehmet Reşat'ın yeğeni Naciye Sultan İle sözü kesildi. 1911 sonunda İtalyanlar Trablus'a sal dırınca, kendi kararıyla bölgeye gitti ve Derne cephesinin kum andanlığını üstlendi. Hem hürriyet kahramanı ü- nü, hem de sultan damadı sebebiyle buradaki savaşçı Arap aşiretler üzerin de büyük bir etki yarattı.
Avrupa'da Türkiye'nin Caribaldi'si diye anılan Londra'da bütün bakanla rın yakından tanım ak istedikleri En ver'le en iyi diyalogu Alm anlar kurma yı başardı.
Bunlardan biri kadın, biri erkek ikisiy le sürekli yazışan Enver en gizli düşün celerini onlara açıklam ıştır: "Savaş ve vatanım için yaşıyorum ... Mefkurem sevgili vatanımın büyüklüğü ve refahı d ır... Eğer kurşunların arasında yürürken ölmüyorsam, Allah'ın beni kendi aracı olarak görmesindendir. Eğer halkım ve Allah artık bana ihtiyaç duymuyorlarsa kurşunlar bana isabet edecektir".
Enver'in bu inancı ve İslam dünyası nın ona hayranlığı Alm anlarda, onun İngiliz - Fransız birliğini çökertecek k i
şi olduğu inancını kökleştirm iştir.
• HİLALLİ BAYRAK
İçki alem lerinden, kadın sohbetle rinden fazla hoşlanmayan Enver, üste lik sultan damadı olmanın da etkisiyle (nişanlısı henüz 12 yaşında da olsa) Berlin'de büsbütün perhizkar bir ya şam sürmüştür. Bir Alman prensesi, a- çıkça kendini sunduğu halde bir ilgi göstermeyince "Aman yarabbi, bu bir m anken" demekten kendini alama m ıştır... Kafası neyle meşguldü?.. Bunu büstünü yapmak isteyen bir Alman heykeltraşa önerdiği kompozisyonda belirtm iştir: "H ilalli bayrak yükselirken sağ elim de kılıcım la düşman saldırısı na karşı durur pozda yap." Sanatkar sadece bir büstten bahsediyor o bir a- bide istiyordu.
• HAYALCİ İLE GERÇEKÇİ
Deme cephesinde yanında bir sürü Alm an subay bulunuyordu. Bunlar En ver ve diğer subaylar hakkındaki göz lem lerini aktarm ışlardır. Tek beğendik leri, eyleme geçmek için sabırsızlanan odur. Mustafa Kemal için verilen yargı ise Fabius Cunctator olduğu şeklinde dir. Fabius, Anibal'e karşı oyalama taktiğini kullanan, doğrudan eyleme geçmeyen, her şeyi iyice belirlemeden hareket etmeyen ihtiyatlı biridir. En ver, Alm an dostlarına bu bedevi aşi retleriyle bir imparatorluk kurulabile ceğini yazar, M. Kemal ise Harbiye Nezareti'ne bunların asla düzenli ordu olam ayacaklarını ve güvenilemeyece ğini bildirir.
-SÜRECEK-NE Enver ne de genel olarak ittihatçılar, İngiliz - Fransız düşmanı değildiler. Aksine M eşrutiyetin i- lanıyla birlikte bunlara yaklaşm ak için her türlü yola başvurulm uştur. Am a ö ze llikle İng ilizlerin korkusunu yenmek mümkün olamıyordu.
Daha anayasanın ilanından sonraki ilk raporun da İngiliz elçisi ve onu onaylayarak Dışişleri Baka nı, halk egemenliği ve parlamento uygulamasının M ısır ve Hindistan'a da yayılm asından endişeleri ni ortaya koymuşlardı. Bunun üzerinde güneş bat mayan im paratorluğun sonunu getirebileceğini düşünüyorlardı. Jön Türk örneği sömürge halkları için tehlikeli bir ilaç sayıldığından, Abdülhamitte karşı özgürlük savunuculuğu yapanlar bu kez İtti hatçı aleyhtarı kampanyaya hız verdiler. Eğer En ver'in Alm ancılığı giderek arttıysa bunda İngiliz i- ticiliğinin rolünü araştırmak gerekir.
İç ve dış bunalım ları giderek artan O sm anlı devleti, 1912 sonunda Balkanlıların toplu saldınsı- na uğradığında artık rütbesi kaymakamlığa yüksel tilm iş olan Enver, Deme'de bulunuyordu. İttihatçı aleyhtarı “ Halaskar Zabitler" grubunun belirm e siyle düşmanla değil birbirleriyie mücadele yolu na girmiş olan askerler bütün Rum eli'yi terkedip Ç atalca'd a son savunm aya g eçm işlerd i. İstan bul'un her an Bulgarların eline geçmesinden bah sediliyordu. İhtiyar Kamil Paşa hükümeti her koşu lu kabul ederek elde kalanı kurtarmanın yollarını arıyordu.
• BABIALİ BASKIN!
İstanbul'a dönüp 1 O cak 1913'te orduda göre ve başlayan Enver, İttihat ve Terakki'nin bütün ile
Türk’iin kurtarıcısı
Ziya Sökalp, bir şiirinde onu şöyle över: "Siz h ep im iz şüphelerin içinde / iken, vardı sen d e büyük itminan (güven) /A rş 'ta n sana ya ilahi b ir m üjde / verilm işti, yahut bir kudsi bir ferm an / Biliyordun nedir Hakk'ın m uraĞ / 0 im anla açtın büyük cihadı / Tarih diyor. Bütün büyük fatihler / M illetleri gibi, Hak 'tan m ülhem dir (esinlenir) / Bugün halk da sen in gibi m üb eşşir (m üjdelenm iş) / Yalnız sana vazıh, ona m üphem dir / Selam lardan gelen gizli Hak s e s i/ Türkler arOk kurtuluyor m ü jd esi...'’
Enverland’ın
başkumandanı
B
abıali’yi bastı, sadrazamdan istifasını aldı. Bu eylemle İttihat ve
Terakki’nin askeri kanadının egemenliği başladı. Osmanlı ülkesine
İ artık Enver’in Ülkesi diyenler belirmişti
ri g elen leriyle b irlikte hükümete karşı eyleme geçme kararındaydı. 23 O ca k 'ta , kabine barış koşullarının son şeklini gözden geçirdiği sırada kır bir ata binip altm ış kadar yaya silahşörüyie Babıali'yi basıp, tehditle sadrazam dan istifasını aldı, bunu alelacele pa dişaha yetiştirip ordu nun ad ayı Mahmut Şevket Paşa'nın atan m ası iradesini çıkarttı. Halkın alkışları ve Babı- ali koruma birliğinin se y irc iliğ i arasında ger çekleştirilen bu eylemle İttihat ve Terakki'nin as keri kanadının egemen liği dönemi başlamış ol du. Artık lider Enver'di. O sm anlı ülkesine de a- la y la Enverland - En v e r'in Ü lkesi d iye n le r belirm işti.
Hürriyet ve İtilafçılar
yeni yönetimin seslerini susturan uygulamalarına karşı çıkarken İttihatçıların arasında bile bu tür ey lem leri onaylam ayanlar görülüyordu. Baskının ka muoyu nazarında meşrulaşması için en azından askeri başarılara ihtiyaç hissediliyordu. Sadrazam
M. Şevket Paşa'nın Hürriyetçilerce İstanbul'un or
tasında güpegündüz öldürülmesi (12.6.1913) mu halefetin tamamen tasfiyesine yol açtığı gibi, En ver'in önünü de açtı. Balkanlıların birbirleriyie sa vaşm aları fırsatın ı iyi ku llan arak 22 Tem m uz
1913'te Edirne'nin kur tarılm asını sağladı. Seli m iye C a m ii'n e tekrar Türk bayrağının ç e k il m esi, geçm işin unutul masına yaradı ve tabii o- nu daha da rakipsiz du ruma getirdi.
Artık son adımı atma nın zamanı gelmişti. Bir yandan silah şö rle rin in zo rla m a sı so n u cu üç hafta içinde önce mira lay sonra m irliva (tuğge neral) yani paşalığı elde etti ve Harbiye Nazırlığı ile G en elku rm ay Baş
Bu hızlı yükselişin kıskançlıklar yaratmaması o- lanaksızdı! Ama onun, kendisine aşın güveni, gö zü pekliği ve çevresindekileri yönetmekteki başa rısı bu duygusal davranışlardan etkilenmesini de, bir yaş kompleksine girmesini de önledi. Dünya Savaşı başlam adan ordu yönetim kad ro ların ı gençleştirme ve tabii kendisine bağlılardan kurma operasyonunu tamamlamıştı. G enç ve çağdaş eği tim li komutanları öne çıkarm asının yararı - bunla rın deneyim kazanması sayesinde - özellikle Kur-Alman imparatorunun İstanbul'u ziyaretinde Enver Paşa
Yavuz zırhlısının güvertesinde Boğaziçini geziyorlar.
k a n lığ ı'n ı e le g e çird i. Aynı sırada 15 yaşındaki nikahlısı sultanla evlene rek, durumunu hanedan açısından da pekiştirdi. Böylece 34 yaşında bü tün Osmanlı yönetimine hakim duruma gelmiş o-
luyordu.
• PANİSLAMCIUK
İnönü ’nün değerlendirmesi
Kişi olarak onun meziyetlerini öven ismet İnönü, savaş yöneticiliği konusunda aynı şeyleri söylemez: “Kumandan olarak, diğer vastflannın üstünde kumanda vasıflan gösteremedi. Stratejik anlayışı ve sevk - idare bakımından anlayışı yüksek değildi. Bu bakımlardan anlayışı orta seviyede kaldı... Ama sanıyorum ki kendini o, stratejik anlayış ve sevk - idare anlayışı bahsinde de yüksek olarak kabul ediyordu. M esela, Birinci Dünya Hart>i: Aslında kaybolduktan sonra harbe girdi. Bu harp, Mam Meydan Muharebesi'yle, çabuk bir zafer kazanmak planından esasen kopmuştu. Artık uzun ve sürekli bir savaş safhasına girilmişti." tuluş Savaşı'nda görülmüştür.
Emperyalistlerden destek gören gayrim üslim a yrılıkçı akım lara M üslüman kesim in de (Arap, Arnavut gibi) katılması İttihatçıları, Meşrutiyettin ilk günlerindeki "İttihadı Anasıtt'ı pekiştirme ça balarından tam vazgeçmemekle birlikte Türk un surunu daha çok öne çıkarm aya zorlam ıştı. Ziya Gökalp'in fikriyatını yaptığı bu akım a Enver'in katkısı, orduyu O rtaasya Türklerin i kurtarm aya yönelik eylem lere yöneltmesi (Turancılık) şeklin de olm uştur. Gerçekte Şevket Süreyya'nın belirt tiği gibi ne salt bir Türicçü ne de salt bir Turancıy d ı, ama O sm anlI'nın bütünlüğünü korumaya da yalı Panislam cılığm ın yürümediğini de kendisi A- rapların ayaklanm aları, Müslüman askerlerin sö m ürgeci ordularında bize karşı savaşm alarıyla görmüştü. İlan ettiği Cihadı M ukaddes'in işleme diğini de olaylar kanıtladı. Oysa o dönem yedek- subaylarının marşında bütün İslamın kurtarılması vardı:
"İhtiyat zabitleri! Yol görüntü kalkın / Gidiyo ruz işte / Turan bizi bekliyor / Bir taraftan Kahire, bir taraftan Batum, Kars / Bir taraftan Hint, Afgan / Bir taraftan Farisistan / Bizi bekliyor / Şanlı günler deyiz".
Enver'in cihangirlik, Napoiyon'u aşma özlem i böyleydi, bütün İslam ın kurtulm asını istiyordu. Gelgelelim sorumluluğunu taşıdığı savaşa girişin zam anlam asının iyi olmadığı sonra anlaşılm ıştır. Kışın ortasında Kafkas dağlarında yürütmeye kalk tığı ordunun büyük kayıpları belki Çanakkale ve Kutülamare başarılarıyla unuttumlabildi. Fakat ül kenin dört yıl sonunda direnç gücü sıfıra inmişti ve 1917'den itibaren Filistin, Irak ve Balkan cep helerindeki çözülm eyi o da önleyem edi. O ysa rütbesi 1915'de kor, 1917'de orgenaralliğe yük seltilm işti.
OLSTİKA HABER
Milliyet j r 4 A§ts¡tes 1 8 S 8Ölümünden 74 yıl sonra ana vatanına getirilen Enver Pa- ş a ’nın Türk bayrağına sarılı ta butu tören kıtasının omzunda taşındı. Dedesinin naaşıyla Tacikistan'dan dönen Osman M ayatepek’i Yeşilköy Askeri Havalim am 'ndaki törende e şi Neşe M ayatepek karşılad ı. Fotoğraf: Ercan ARSLAN
74 yıl sonra anavatanında
İhsan YILMAZ - İSTANBUL
TACİKlSTAN’da, 4 Ağustos 1922’de şehit düşen İttihat ve Terakki liderlerinden En ver Paşa, 74 yıl sonra anavatanında.
Enver Paşa'nın, Cumhurbaşkanlığı Baş danışmanı M ünif Islam oğlu başkanlığın daki bir heyet ve torunu Osman M ayate pek tarafından mezarından çıkarılan naaşı dün askeri bir kargo uçağıyla Duşanbe’den İstanbul’a getirildi.
H E R Y Ö N Ü Y L E
S 1W S 1Z
sP
A Ş
Osmanlı İmparatorluğu 1. Dünya Sava- şı’na girdiği sırada Başkumandan Vekili ve Harbiye Nazırı görevlerinde bükmen Enver Paşa’nın naaşım taşıyan Türk Hava Kuv- veüeri’ne ait C -130 tipi uçak, 7 saat AS daki ka süren bir yolculuktan sonra Yeşilköy As keri Havalimanı’na indi. Buradaki törene İstanbul Valisi Rıdvan Yenişen, Merkez Komutanı Tuğgeneral Niyazi Hatipoğlu, 11 Jandarma Alay Komutanı Albay Baki 0- nurlubaş, Enver Paşa’nm torununun eşi Neşe M ayatepek katıldı. Enver Paşa'nın kızı M ahpeyker Enver ise törene gelmedi.
Uçaktan Türk bayrağına sarılı tabutta indirilen naaş, tören kıtasının omzunda ambulansa taşındı. Daha sonra da Gümüş
süyü Askeri Hastanesi’ne götürüldü. E nver Paşa, bugün Cumhurbaşkanı Sü leym an D em irel’in de katılacağı bir tö renle, Kağıthane Hürriyet Parkı içinde it tihat ve Terakki liderlerinden T alat Paşa, M ithat Paşa ve M ahm ut Ş evk et Pa şa’nm kabirlerinin bulunduğu Hürriyet - i Ebediyye tepesindeki amt mezara defne dilecek.
tslam oğlu, cesedin teşhisini şöyle anlat- tı:“Bazı işaretlerden yola çıktık. Dişlerine baktık, Almanya’da iki tane diş taktırmış. Boyuna baktık. Enver Paşa olduğu anlaşıl dı. Başı yana düşmüş şekilde el, ayak, baş, gövde kemikleri duruyordu. Tespit yaptık, kurşun yarası var mı diye.”
ajana?.«.
M
oskova o n u M ustafa K em al’e karşı koz olarak
kullanm aktaydı. Yıllarca herkesi istediği gibi y o ğ u ran
Enver, kendisinin oyuncak haline geldiğini farkedem iyordu
Sürgündeki ihtilalci
İTTİHATÇILARIN dünya savaşına
katılm ası eleştirilm iştir ama o dö nemde bu fırsatın kullanılm asından başka çare bulunmadığını ve bir de, er ya da geç taraflardan birinin katıl maya zorlayacağını düşünenler de yok değildi. İngiliz - Fransızlarla an laşılsa özlenen haklar elde edilebile cek m iyd i?.. O ysa söm ürgecilerin birbirine düşmesinden yararlanılarak kap itü lasyo n ların kald ırılm ası son derece önemli bir adım olmuştu. O s manlInın bu girişimi diğer esir Müs lüm an toplum ları bile um utlandır- m ıştı. Hint'ten Orta asya'ya, M ısır'a ve Tunus'a kadar her taraftan gözler Osm anlı başkentine dönüktü. Bu ey lemi gerçekleştirecek bir lider aranı yordu.
1921'de Hindistan M üslümanları nın bir toplantısında, İngiltere'ye kar şı kurulacak bir ordunun başına geti rilecek kumandan bulunmadığı ileri sürüldüğünde birinin aklına Enver Paşa gelmiş ve yenik bir başkuman dan olduğu halde, öneri alkışlarla kabul edilm işti. Örgütçülük yetene ğini kaybetmiş bu toplumlar, ittihat çıların ve liderlerinin bu alandaki ba şarılarını uzun süre kendilerine ör nek alm ışlardır.
• EYLEMLİ BİR YAŞAM
İttihatçı liderler arasında savaşın
yenilgisini en zor kabul eden Enver o ld u . Talat Paşa hüküm eti 15 E- kim 'de çe kilir, 1 Kasım'da İttihat ve Terakki Fırkası kendini fesheder ve a- yın ortasında ileri gelen yedi lider bir A lm an gem isiyle Alm an işgalinde bulunan Kırım 'a çıkarlar. Yolculuk başlarken Talat Paşa bundan sonrası için düşüncelerini şöyle açıkladı:
"Vicdanlarımıza karşı mahkum
değiliz, çünkü biz, m illetim izi kurtar mak ve yurdumuzu yükseltmek iste dik. Fakat talih bize yar olm adı. Böy le olunca artık vazifelerim izi başka larına devretmemiz gerektir."
Buna Enver dışında herkes katıldı.
Arkadaşlarına da bir şey açıklam adı ve hepsini A lm anya'ya götürecek trene binmek yerine Kırım 'da onlar dan kaçtı, tek başına kaderine yürü d ü. Y en ilg iyi kabul etmediği daha sonraki eylemlerinden anlaşıldı. Ar tık şeref kıtaların ın selam durduğu bir başkumandan değil, sokakta kim senin tanım adığı, herkes gibi g iyi nen, Ali adında b iriyd i. Bazen de Yo ldaş Ali. B ir yelken li tutup K ı rım 'dan Kafkasya'ya geçmeye Halil ve N uri'ye ulaşmaya çalışır. Fırtına da boğulmaktan zorlukla kurtulur, üstelik zatürree olup bir süre köylü ler tarafından tedavi edilir. Sonra ih tilalin karmaşasını yaşayan Rusya i- çinden trenle Berlin'e ulaşmayı başa rır. Orada Talat ve Cemal ile ilişkiye geçer. Kendine göre hala Türk ve İs lam haklarının kurtuluşu için planlar yapmaktadır. İngiliz ve Fransız dev let adam larıyla temas kurup onların desteğini sağlamaya çalıştığı da gö rülür. Tabii onu sadece oyalarlar. İs tanbul'da başka pazarlıklar sürmek te, Ankara'da ise başka dirençler o- luşm aktadır. Ve bunlardan yeterli bilgileri yoktur.
Birkaç kez uçakla deneyip kaza
da geçirdikten ve tutuklanıp cezaev lerine konulduktan sonra nihayet A l manların yardım ıyla M oskova'ya u- laşır. Bolşevik liderlerle temasa ge çer. İslam ih tilal Cem iyetleri İttiha- dı'nı kurmuştur ve bunun da
İııgiliz-Ingiliz Arslanı- Süveyş’te tatlı günler şim di sona erdi (Bu Alman karikatüründe, Osmanlı ordu larının Kanal Se ferl’nin bütün Islam ı ayaklandıraca ğı umudu belirtiliyor.) • •
Ö lüm za p tı
Şehidi Muhterem Enver Paşa HazretleriPek kutsal ve yüce bir amaç peşinde Buhara’yı Şerifin "Belhi Ce- van" vilayetinin “Çegan” nam mahalde 4 Ağustos 19 2 2 ’de Kurban Bayramı'nın ikinci cuma günü gündüz öğle vaktine yakın bir zamanda temiz kanını bu beldenin topraklan üzerine akıta akıta kahramanca ve merdane bir surette şehitlik rütbesine nail olmuştur.
(Mühür ve imza)
Turan İhtilal Ordusu Türkistan Cephesi Kumandanı ve Buhara İslam Askerinin Emiri Enver Paşa'nın naibi Miralay Ali Rıza lere karşı bütün Asya ile Afrika'yı a-
yaklandırmak iddiasındadır. Bolşevik maddi yardım ıyla Alm anya, İsviçre, İtalya'da seyahatler yapar, örgüt kur maya ç a lışır. B ir türlü in a n ırlığ ın ı kaybettiğini kabul edememektedir ve Doğu halkları üzerinde etkili olabile ceğini sanmaktadır. Oysa Kuzey Af rika tem silcisi olarak katıldığı Bakü Şark M illetleri Kurulta/ında Türk ko m ünistlerinin şiddetli suçlam asıyla karşılaşm ıştır. Zaten İttihat da kısa zamanda dağılır.
Ankara'da başlayan örgütlü direnç hareketi hemen ilgisini çeker ve onu kontrolüne alm ak çabasına g irişir. Hatta M ustafa Kem al'i "oraya geli riz" tehdidiyle etkilemeye bile çalışır. Yakın larıyla yazışm alarında büyük bir hayalcilik hissedilmektedir. Bütün Türkistan, Kafkasya, Suriye ve Irak'ın ayaklanm aya hazır olduğu inancın dadır. Bu durumda artık umudu An kara'nın kollarına düşmesine bağlı kalm ıştır. Sakarya Savaşı sırasında (Ağustos - Eylül 1921) Batum'da ba
şarısızlığı bekler. Bu haber gelir gel mez eyleme geçecektir. Oysa o dö nemde yakın işbirliği içinde bulun duğu Şekib Arslan'ın yargısı, Bolşe- viklerin bir oyuncağı haline geldiği şeklindedir. M oskova onu Mustafa
Kemal'e karşı koz olarak kullanm ak
taydı. Y ılla rc a herkesi istediği gibi yoğuran Enver, kendisinin oyuncak haline geldiğini farkedemiyor, Anka ra hareketini hayalcilikle suçluyordu.
Sakarya zaferi kazanılınca bütün
um utları kırılan Enver'in birdenbire Türkistan'a gitme kararı verdiği görü lür. Onu Buhara'da karşılayan Zeki
Velidi (Toğan) ülke ve toplum hak
kında hiçbir bilgisi bulunmamasına şaşırm ıştır. B irkaç ay evvel dünya em peryalizm ine karşı Bolşeviklerle el ele çalışmaktan bahsederken, şim di Basm acılar (Baskıncılar) ile birle- şip Bolşeviklere karşı olm asını anla mamaktadır. Onu uyarır ama sözleri ni dinletemez.
Enver dik başlılığının bedelini ora
aşiretlerinin elinde bir esir haline ge lerek ve silahları alın ıp süründürül- mekle görür. Ona "padişah" derler, kendisini "U lu Turan ihtilal Orduları Kumandanı M erkezler M erkezi Rei si" ilan eder ama, yapılan aşağılama lar karşısında sin irle ri dayanam az, sık sık gözyaşları dökm eye başlar. Bir yandan da İngiliz ajanı olduğunu ileri süren Bo lşeviklerle m ücadele h alin d eyd i. A rtık bütün umudunu kaybettiği anlaşılıyor ki, m itralyöz a- teşinin üzerine k ılıç çekip saldırm ış ve yıllard ır bir türlü kendisini bulma yan kurşunların isabet sağlam asını şahsen kolaylaştırm ıştır. Enver Paşa efsanesi böyle sona erdi.
★ ★ ★
Enver Paşa Türk toplumuna, Ab- dülhamit'in "ödüncülüğü" yerine,
başkaldırıcı, eylem ci olm ayı; ufukla rını genişletm eyi; örgütlü davranırsa dünyanın en güçlülerini bile sarsabi leceğini ve kendisine güvenmeyi öğ retm iştir. Ancak nerede duracağını bilememesi, yeteneklerinin üstünde ki hedeflere yönelmesi kadar dünya nın o dönemdeki koşulları da hayal lerinin gerçekleşmesini engellemiştir.
BİTTİ
-D
oğan
H
eper
Enver Paşa
İstanbul’da
A
N S İK L O P E D İ E n ve r P a şa 'y ı şö yle a n la tm aya b a şlıy o r: "(1881 - 1922), Türk generali ve devlet adamı. İstanbul'da doğmuştur. XX. yüzyıl ba şında Türkiye'nin yetiştirdiği devlet adamları arasında şahsiyetli, faaliyeti ve hizmetleri ko nusunda birbirine uymayan birtakım inançla rın yürütüldüğü meşhur kimselerden biridir. Onu bir kahraman, bir kurtarıcı olarak değer lendirenler olduğu kadar, imparatorluğun yı kılmasını ve 1. Dünya Harbi'nin bütün sorum luluğunu onun om uzlarına yükleyen ve onu yerenlerin sayısı da az değildir..."D o ğrud ur. En ver Paşa ço k ta rtışıla n T ü rk b ü yü kle rin d e n b iri.
V e onun c e n a z e sin in T ü rk iy e 'y e g e tirilm e si de tartışm alara neden o ld u .
A m a tüm bu m ü n akaşalara rağm en Enver Pa- şa'n ın naaşm ın T ü rk iy e 'y e g e tirilm esin d en v a z g eçilm em esi se v in ile c e k b ir d u ru m .
V e bu konuda sona g e lin d i, an ıt m ezar h a z ır la n d ı, bugün o T ü rk b ü yü ğ ü n ü , E n ve r P a şa 'y ı İsta n b u l'd a sa y g ıla rla ye n id en toprağa v e riy o ru z.
★ ★ ★
EN V ER P a şa 'n ın k ab rin in T ü rk ista n 'd a n T ü r k iy e 'y e n a k le d ilm e s in e , o n a , b a ş a rıla rın a v e fe d a k a rlık la rın a d u yd u kla rı saygı n ed e n iyle iti raz ed e n le r de v a rd ı.
İlg in ç b ir itira z B u h a ra C u m h u riy e ti'n in ilk C u m h u rb aşkan ı O sm an H o ca 'n ın oğlu ve Koç Ü n ive rsite si öğretim üyesi D o ç. D r. T im u r Ko- cao ğ lu 'n d an g e lm işti:
K o c a o ğ lu ; "Beicivan'da şehit düşen Enver Paşa'nın kabrinin Türkiye'ye getirilmek isten diğini duyunca üzüldüğünü" b e lirtiyo rd u .
T im u r K o ca o ğ lu : "Enver Paşa, Türkistan'ı ba- msızlığa kavuşturmak gayesiyle o ata toprak- arında şehit düşmüştü. Orada kalması daha
anlamlı olurdu" d iyo rd u .
T a rih y a z a rı, g a z e te c i M u ra t B a rd a k ç ı d a kab rin n a k lin e itira z e d e n le rd e n d i:
"Paşa, hayatının m uhasebesini, O rta A s ya'nın Pamir eteklerinde, Çegan Tepesi'nde toprağa akan kanlarıyla ve dilediğince yazdı... Şimdi gök kubbe altında ondan kalan şada, işte bu son kanlı savaşın, hala o dağlarda yaşayan yankısıdır...
Bırakalım olduğu yerde, Çegan'da evliya tür besine dönmüş mezarında kalsın Enver Paşa». Zira, kemiklerini getirip de bu mezbeleye def netmeye, Çegan Tepesı'ndeki o yankıyı sustur maya artık hiç mi hiç hakkımız kalmadığını Hürriyet Abidesi'nde yaptıklarımızla çoktan is pat ettik..."
M arm ara Ü n ive rsite si p ro fesö rlerin d en Em ine G ü rso y ise d eğ işik b ir görüşün savun u cu su o l d u :
"Tarihçilerin hükmü ne olursa olsun, Enver Paşa 20. yüzyıl tarihimize damgasını vurmuş bir simadır. Bununla kalmayıp kültürümüzden Orta Asya ufuklarında bir nişan bırakmış, bu mesafeyi görmemize vesile olmuştur.
Ancak, Tacikler Enver Paşa'yı verirlerse üzü leceğimi, hayal kırıklığına uğrayacağımı söyle mem gerekir. Çünkü, Enver Paşa bizim olduğu kadar Özbeklerin, Taciklerin, Türkmenlerin de Enver Paşa'sıdır. Hayatını manevi yurdu bildiği o topraklarda yitirmiştir."
★ ★ ★
C U M H U R B A Ş K A N I S ü leym an D e m ire l, En ver P aşa'n ın m e zarın ın T ü rk iy e 'y e g e tirilm e sin i, 10 E ylü l 1995 ta rih in d e T a c ik ista n ziy a re ti sıra sınd a gündem e g e tirm işti.
Sürgünde ö len b irço k d e vle t ad a m ım ızın m e za rı da ö lü m lerin d e n ço k so n raki y ılla rd a T ü r k iy e 'y e g e tirild i.
1 8 8 8 'd e S a k ız A d a sT n d a ö le n N a m ık K e m a l'in m e za rı d a h a so n ra k i y ılla rd a G e lib o lu 'y a n a k le d ild i.
1 8 9 1 'de T a if'te ölen M ith at P a şa 'n ın m ezarı 1951 y ılın d a , B e rlin 'd e ö ld ü rü le n ve İttihat Te- ra k k i'n in üç ö n d e rle rin d e n b iri o lan T a la t Pa- şa'n ın m ezarı ise 1943 y ılın d a T ü rk iy e 'y e g eti rild i.
Bundan sonra da bu uygulam a sü rm e li. S e v a p la rıy la , g ü n a h la rıy la ta rih e m a lo lm u ş am a yu rtd ışın d a ölm ü ş d iğ er ö n e m li T ü rk le rin k a b irle ri de T ü rk iy e 'y e n a k le d ilm e li.
B u n la rın başın d a şa ir N azım H ikm et ve son padişah Sultan V ah d ettin g e liy o r.
Enver Paşa Akıncı Alayı ile birlikte Kudüs'te Mescid-i Aksa önünde.
ideal ‘İslam’
ENVER Paşa M oskova'da iken, eşi Naciye Sultan B erlin'd e üçüncü çocuğu olan tek oğlu A li'y i dünyaya getirm iştir. Eşine yazdığı bir m ektup ta onun geleceğini şö yle an latır:
" O , b iz ih tiyarlad ığ ım ız zam an, başladığ ım ız işi ile ri götürecek! O , İn g ilizle rin , Fran sızla rın İaşeleri ü zerind en, İslam bayrağını ileri götürecek. Bütün şarkı, garbı kurtara c a k ... O değil y a ln ız b izim , ailem izin , belki bugün ben h içb ir iş yap m aya m uvaffak olam adığım halde, beni yin e naci (ku rtarıcı) gibi seven 400 m ilyon M üslüm anın da gözbebeği o lacak."
Yaşadığı hayal k ırık lık la rın a rağmen düşüncelerindeki ısrarı, tutkusunun derecesini gösterir.
Taha Toros Arşivi