• Sonuç bulunamadı

Aşılama öncesi Amerikan asma anaçlarına ön bekletme uyğulamalarının fidan randımanı üzerine etkileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Aşılama öncesi Amerikan asma anaçlarına ön bekletme uyğulamalarının fidan randımanı üzerine etkileri"

Copied!
58
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

GAZİOSMANPAŞA ÜNİVERSİTESİ

Bilimsel Araştırma Projeleri Komisyonu

Sonuç Raporu

Proje No: 2011/23

Projenin Başlığı

AŞILAMA ÖNCESİ AMERİKAN ASMA ANAÇLARINA ÖN BEKLETME UYGULAMALARININ FİDAN RANDIMANI ÜZERİNE ETKİLERİ

Proje Yöneticisi

Yrd. Doç. Dr. Adem YAĞCI

Birimi

GOÜ Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü

Araştırmacılar ve Birimleri

Seda SUCU

(GOÜ Fen Bilimleri Enstitüsü)

(2)

ÖZET*

AŞILAMA ÖNCESİ AMERİKAN ASMA ANAÇLARINA ÖN BEKLETME UYGULAMALARININ FİDAN RANDIMANI ÜZERİNE ETKİLERİ

Bu araĢtırma, aĢılı asma fidanı üretiminde aĢılama öncesi anaçları kaynaĢtırma odasında bekletmenin fidan randıman ve kalitesi üzerine etkisini belirlemek amacıyla yürütülmüĢtür. ÇalıĢmada, Amerikan asma anaçlarına ait çelikler (140 Ruggeri, 110 R, Ramsey ve 1103 Paulsen-ġahit) soğuk hava deposundan çıkarıldıktan sonra farklı (4, 8, 10 gün ) sürelerde kaynaĢtırma odasında (27˚C, %80 nem) bekletilmiĢtir. Çelikler Narince üzüm çeĢidine masabaĢında aĢılandıktan sonra, serdada tüplü fidan üretimi gerçekleĢtirilmiĢtir. AraĢtırmada, aĢılı çeliklerde kallus geliĢim düzeyi, aĢı baĢarı oranı; fidanlarda sürgün uzunluğu, kök sayısı, kök uzunluğu, kök geliĢim düzeyi, fidan randımanı ve birinci boy fidan randımanı değerleri saptanmıĢtır. Ġki yıl yürütülen çalıĢma sonunda, Amerikan asma anaçlarına ait çelikleri aĢılama öncesi 8 gün süreyle kaynaĢtırma ortamında bekletmenin fidan randımanı ve kalitesi üzerinde olumlu etkilediği saptanmıĢtır.

Anahtar kelimeler: Tüplü Asma fidanı, Amerikan asma anacı, AĢılama, Ön alıĢtırma, Fidan

randımanı

(*) Bu çalıĢma GaziosmanpaĢa Üniversitesi Bilimsel AraĢtırma Projeleri Komisyonu tarafından desteklenmiĢtir (Proje No: 2011/23)

(3)

ABSTRACT

THE EFFECT OF PRE-GRAFTING APPLICATIONS ĠMPLEMENTED BEFORE THE VACCINATION OF THE AMERIKAN GRAPE VINE ROORSTOCKS ON THE

SEEDLINGS YIELD

The number of grapevines, produced in our country can not meet demands. Although several reasons for this with the amount of vaccine made within one year the number of seedlings obtained from the look, emerges as an important factor in low saplings ratio. There are many factors that grapevine production, and they affect each other significantly. Includes certain stages of grapevine production. Intermediate in the production stage, but a lot of factors can contribute to. As a result of a major part of these ways are applied. American vine rootstock of rooted cuttings of this study difficult (140 Ruggeri, 110 R, Ramsey and 1103 Paulsen-Witness) after the removal of cold rooms with 2 days(control), 4 days, 8 days and 10 days using the retention times of the different rooms, including mainstreaming examined the effects output of seedlings. As a result the level ofcallus growth, shoot length (17.7 cm), root length (8.3 cm), root number (12.2 units), the root level of development (3.5) and total seedling grafts (62.2% ) is effective in terms ofcall waiting bulunuĢtur 8 days.

(4)

ÖNSÖZ

Ülkemizde üretilen asma fidanı miktarı üretici taleplerini karĢılayamamaktadır. Bunun birçok nedeni olmakla birlikte, fidan üreticilerinin elde ettiği fidan randıman değerlerinin düĢük olması önemli bir faktör olarak karĢımıza çıkmaktadır.

Asma fidanı üretimi, birçok uygulamanın bir düzen içerisinde ve eksiksiz olarak yapılmasını gerektirmekte ve her uygulama sonuçta fidan randımanını etkileyebilmektedir. Asma fidanı üretiminde randımanı artırıcı birçok bilimsel çalıĢmalar yapılmıĢtır. Fakat ara uygulama denilen faktörler çoğunlukla tecrübeler eseri uygulanmakta ve bunlar kiĢiye göre değiĢebilmektedir.

Asma fidanı üretiminde ve kalitesinde meydana gelecek artıĢlar Türkiye bağcılığını önemli derecede etkileyebilecektir. Üreticiler daha kaliteli fidanları daha ucuza alabilecek ve tesis edilen bağların alanında önemli oranda artıĢlar yaĢanabilecektir. Fidan üretimi ile ilgili çalıĢmaların yapılması, desteklenmesi ve kullanıcıya aktarılması Türkiye bağcılığı açısından önem arz etmektedir.

Zir. Müh. Seda SUCU’nun Yüksek lisans çalıĢması olarak yürütülen bu çalıĢmada; emeği geçen Prof. Dr. Rüstem CANGĠ’ye, AraĢ. Gör. Neval TOPÇU’ya, Zir. Yük. Müh. Duran KILIÇ’a ve Zir. Müh. Salih AYDĠN’a; Bölüm Öğretim Üyelerine ve özellikle projenin desteklenmesi, mali konuların yürütülmesi ve projenin tamamlanması konusunda yardım ve önerilerini esirgemeyen Üniversitemiz BAP Komisyonuna ve çalıĢanlarına; ayrıca bölümümüze asma fidanı üretim tesisi kurulmasında desteklerini esirgemeyen Tokat Ġl Özel Ġdaresi Genel Sekreterliği’ne

TeĢekkürlerimi sunarım.

(5)

İÇİNDEKİLER ÖZET……… i ABSTRACT………. ii TEŞEKKÜR……… iii İÇİNDEKİLER……… iv ŞEKİLLER LİSTESİ……….. v ÇİZELGELER LİSTESİ……… vi 1. GİRİŞ……… 1 2. KAYNAK ÖZETLERİ………... 4 3. MATERYAL VE YÖNTEM………... 14 3.1. Materyal………...…….…... 14 3.2. Yöntem………..……….………... 15 3.2.1. Uygulamalar ……… 16

3.2.2. Çepeçevre kallus oluĢum oranı………. 17

3.2.3. Kök uzunluğu………... 17 3.2.4. Kök sayısı…. ………...………... 17 3.2.5. Kök geliĢim düzeyi ……….. 17 3.2.6. Sürgün uzunluğunun ………... 17 3.2.7. Fidan randımanı ………... 17 4. BULGULAR VE TARTIŞMA……….……… 19

4.1.AĢılı çeliklerde alınan veriler………. …….. 19

4.1.1.Kallus geliĢim düzeyi ve aĢı baĢarı oranı……….. 19

4.2.Fidanlarda alınan veriler………... 21

4.2.1. Sürgün uzunluğu……… 21

4.2.2.Kök uzunluğu…. ……… 24

4.2.3. Kök Sayısı……… 27

4.2.4. Kök geliĢim düzeyi……… 30

4.2.5.Toplam fidan randımanı……… 33

4.2.6.I.Boy fidan randımanı……… 36

4.2.7. II.Boy fidan randımanı……… 39

5. SONUÇ……… 43

KAYNAKLAR………... 44

EKLER ……… 47

(6)

SİMGE ve KISALTMALAR DİZİNİ

LSD : Asgari önemli fark

ÖD : Önemli değil ppm : Milyonda bir kısım 140 Ru : 140 Ruggeri 110 R 1103 Pa : : 110 Richter 1103 Paulsen

(7)

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil Sayfa

ġekil 3.1. 140 Ruggeri anacı……… 14

ġekil 3.2. 110 Richter anacı………. 15

ġekil 3.3. Ramsey anacı………... 15

ġekil 3.4. 1103 Paulsen anacı……….. 15

ġekil 3.5. Narince üzüm çeĢidi……… 16

ġekil 4.1. Sürgün uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi(2011 yılı-1103 P anacı)………... 22

ġekil 4.2. Sürgün uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi(2011 yılı- Ramsey anacı)……….. 22

ġekil 4.3. Sürgün uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi(2011 yılı- 110 R nacı)………. 22

ġekil 4.4. Sürgün uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi(2011 yılı- 140 Ru anacı)………. 22

ġekil 4.5. Sürgün uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi(2012 yılı- 1103 P anacı)………. 23

ġekil 4.6. Sürgün uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi(2012 yılı- Ramsey anacı)………. 23

ġekil 4.7. Sürgün uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi(2012 yılı- 110 R anacı)……….. 23

ġekil 4.8. Sürgün uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı-140R anacı) ……… 23

ġekil 4.9. Kök uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı-1103 P anacı)………... 25

ġekil 4.10.Kök uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı- Ramsey anacı)……….. 25

ġekil 4.11.Kök uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı- 110 R anacı)……… 25

ġekil 4.12.Kök uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı- 140 Ru anacı)………. 25

ġekil 4.13. Kök uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı- 1103 P anacı)………. 26

ġekil 4.14.Kök uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı- Ramsey anacı)………. 26

ġekil 4.15. Kök uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı- 110 R anacı)……… ….. 26

ġekil 4.16. Kök uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı- 140 Ru anacı)………. 26

ġekil 4.17. kök sayıları üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı- 1103 P anacı……… 28

ġekil 4.18. kök sayıları üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı- Ramsey anacı……… 28

(8)

ġekil 4.19. kök sayıları üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı- 110 R

anacı………. 28

ġekil 4.20. kök sayıları üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı- 140 Ru

anacı………. 28

ġekil 4.21. Kök sayısı üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı- 1103 P

anacı)……… 29

ġekil 4.22.Kök sayısı üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı- Ramsey

anacı)……….. 29

ġekil 4.23. Kök sayısı üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı- 110 R

anacı)………... 29

ġekil 4.24. Kök sayısı üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı-140 Ru

anacı )……… 29

ġekil 4.25. Kök geliĢim düzeyi üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı-1103 P

anacı)……….. 31

ġekil 4.26.Kök geliĢim düzeyi üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı-

Ramsey anacı)……….. 31

ġekil 4.27.Kök geliĢim düzeyi üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı- 110 R

anacı)……… 31

ġekil 4.28.Kök geliĢim düzeyi üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı- 140

Ru anacı)………. 31

ġekil 4.29. Kök geliĢim düzeyi üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı- 1103

P anacı)……… 32

ġekil 4.30.Kök geliĢim düzeyi üzerine uygulamaların etkisi(2012 yılı-

Ramsey anacı)……….. 32

ġekil 4.31. Kök geliĢim düzeyi üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı- 110 R

anacı)……… ….. 32

ġekil 4.32. Kök geliĢim düzeyi üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı- 140

Ru anacı)……….. 32

ġekil 4.33. Toplam fidan randımanı üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı-

110 R anacı) ……… 34

ġekil 4.34.Toplam fidan randımanı üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı-

Ramsey anacı)……….. 34

ġekil 4.35.Toplam fidan randımanı üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı-

110 R anacı)………. 34

ġekil 4.36.Toplam fidan randımanı üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı-

140 Ru anacı) ……….. 34

ġekil 4.37. Toplam fidan randımanı üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı-

1103 P anacı) ……… 35

ġekil 4.38.Toplam fidan randımanı üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı-

Ramsey anacı)………. 35

ġekil 4.39. Toplam fidan randımanı üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı-

110 R anacı)……….. 35

ġekil 4.40 Toplam fidan randımanı üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı-

140 Ru anacı)……… 35

ġekil 4.41. I. boy fidan randımanı üzerine uygulamaların etkisi (2011

(9)

ġekil 4.42. I. boy fidan randımanı üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı- Ramsey anacı)………..

37 ġekil 4.43. I. boy fidan randımanı üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı-

110 R anacı)………. 37

ġekil 4.44. I. boy fidan randımanı üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı-

140 Ru anacı)……….. 37

ġekil 4.45. I. boy fidan randımanı üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı-

1103 P anacı)………. 38

ġekil 4.46. I. boy fidan randımanı üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı-

Ramsey anacı)………... 38

ġekil 4.47. I. boy fidan randımanı üzerine uygulamaların etkisi(2012 yılı- 110

R anacı)………. 38

ġekil 4.48. I. boy fidan randımanı üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı- 140

Ru anacı)………. . 38

ġekil 4.49. II. boy fidan randımanı üzerine uygulamaların etkisi(2011

yılı-1103 P anacı)………... 40 ġekil 4.50. II. boy fidan randımanı üzerine uygulamaların etkisi(2011 yılı-

Ramsey anacı)……….. 40

ġekil 4.51. II. boy fidan randımanı üzerine uygulamaların etkisi(2011 yılı- 110

R anacı)………. 40

ġekil 4.52. II. boy fidan randımanı üzerine uygulamaların etkisi(2011 yılı- 140

Ru anacı)………..……… 40

ġekil 4.53. II. boy fidan randımanı üzerine uygulamaların etkisi(2012 yılı-

1103 P anacı)………. 41

ġekil 4.54. II. boy fidan randımanı üzerine uygulamaların etkisi(2012 yılı-

Ramsey anacı)………. 41

ġekil 4.55. II. boy fidan randımanı üzerine uygulamaların etkisi(2012 yılı- 110

R anacı)………... 41

ġekil 4.56. II. boy fidan randımanı üzerine uygulamaların etkisi(2012 yılı-

(10)

ÇİZELGELER Çizelge

sayfa

Çizelge 4.1. Anaçların kallus geliĢim düzeylerine etkisi (iki yıl

ortalaması-%)……….………... 19

Çizelge 4.2. Uygulamarın kallus geliĢim düzeylerine etkisi (iki yıl

ortalaması-%)………... 19 Çizelge 4.3. Anaç x uygulama interaksiyonun kallus geliĢim düzeyleri (iki yıl

ortalaması-%)………. 20

Çizelge 4.4. Anaçların ve uygulamaların 2011- 2012 ve ortalama sürgün

uzunluğu (cm)……….………... 21

Çizelge 4.5. Anaçların ve uygulamaların 2011- 2012 ve ortalama kök

uzunluğu (cm)……….……… 24

Çizelge 4.6. Anaçların ve uygulamaların 2011- 2012 ve ortalama kök sayısı

(adet) ………. 27

Çizelge 4.7. Anaçların ve uygulamaların 2011- 2012 ve ortalama kök geliĢim

düzeyi ……… 30

Çizelge 4.8. Anaçların ve uygulamaların 2011- 2012 ve ortalama toplam fidan

randımanı (%) ……….……….. 33

Çizelge 4.9. Anaçların ve uygulamaların 2011- 2012 ve I. boy fidan

randımanı (%) ……….……….. 36

Çizelge 4.10. Anaçların ve uygulamaların 2011- 2012 ve II. boy fidan

(11)

gen merkezi olmasının yanı sıra son derece, eski ve köklü bir bağcılık kültürüne de sahiptir (Çelik, 1998). Bu yüzden Anadolu’da bağcılık, tarih boyunca değişik uygarlıkların ekonomik uğraşılarına da katkıda bulunmuştur. Günümüzde bağcılık, Türkiye’nin tarımsal ekonomisine önemli ölçüde katkıda bulunmaktadır (Ağaoğlu ve Çelik, 1985).

Amerika’ya göç eden Fransızların 1863 yılında Avrupa’daki akrabalarına asma üretim materyallerini göndermeleriyle birlikte filoksera zararlısı Avrupa kıtasına taşınarak yayılmış ve tahribata başlamıştır (Morton, 1979). Tahribat nedeniyle 1868-1978 yılları arasında Fransa’daki yerli bağların büyük bir bölümü yok olmuştur. Filoksera zararlısının Avrupa’daki bağlara girişyeri olan Fransa’dan hızla güney, kuzey ve özellikle doğuya doğru ilerleyerek 1872’de İspanya ve Portekiz, 1875’te Almanya, İsviçre Avusturya; 1880’ de Rusya; 1885 yılında ise Kuzey Afrika’ da (Cezayir) görülmeye başlamıştır (Ülgen, 1962).

Asmanın özellikle bir yaşlı dallarından hazırlanan çeliklerin hem kolay köklenme hem de aşılandıktan sonra kolay kaynaşma (kallus oluşturma) özelliklerinden yararlanarak,

vinifera çeşitlerine ait tek gözlü kalemlerin, Amerikan asma anaçlarına ait anaçlık

çelikler üzerine masa başında aşılanmaları ve aşı yerinde kontrollü koşullarda gerçekleşen kaynaşmanın (çepeçevre kallus oluşumu) ardından aşılı çeliklerin fidanlık veya sera koşullarında köklendirilmesi sonucu elde edilen asma fidanlarına ‘aşılı asma fidanı’ denilmektedir (Çelik ve ark., 1998).

Önceleri bağcılıkta yalnızca çeşit değiştirme (çevirme) amacıyla uygulanan aşılama, 1850 yılından itibaren Avrupa bağlarına filokseranın girişinden ve vinifera çeşitlerinin ancak Amerikan asma anaçları üzerinde aşılanarak yetiştirilebileceğinin anlaşılmasından sonra, bağcılığın vazgeçilmez bir çoğaltma tekniği özelliğini kazanmıştır (Çelik ve ark., 1998).

(12)

Vitis vinifera’ nın her tip toprağa iyi adapte olmasına karşın Amerikan asma anaçları

toprağın özelliklerine bağlı olarak seçicilik göstermektedir. Öte yandan anaçlar ile bunun üzerine aşılanan üzüm çeşitlerinde anaç ve kaleme bağlı olarak gerek aşı noktasında gerekse omcanın toprak altı ve toprak üstü organlarında, gelişme bakımından uyum (affinite) önem taşımaktadır (Oraman, 1972). Bu durum ilerde bağın verimine, ürün kalitesine, hastalık ve zararlılara dayanıklılığına ve bağın ekonomik ömrüne etki etmektedir ki; bu da bir bağ kurarken anaç seçiminin ne kadar önemli bir konu olduğunu ortaya koymaktadır (İnal ve ark., 1982).

Bağcılıkta kombinasyon ıslahı ile yeni anaç ve üzüm çeşitlerinin elde edilmesi çalışmalarına Fransa ve İtalya gibi ülkelerde 19. Yüzyılın ikinci yarısında başlanmıştır. Halen ülkemizde de kullanılan asma anaçları ile bazı yörelerimizde yetiştirilen Cardinal, Italia ve Perlettte gibi üzüm çeşitleri bu çalışmaların sonucunda elde edilmiştir. Günümüzde bir çok ülkede hastalık ve zararlılara, soğuğa ve kurağa dayanıklı asma anacı ve üzüm çeşitleri ile erkencilik, çekirdeksizlik, verim ve kalite yönünden daha üstün üzüm çeşitlerinin elde edilmesi üzerinde sistemli ve yoğun çalışmalar yapılmaktadır ( Uslu ve ark., 1995).

Amerikan asma anaçları içerisinde kuraklığa dayanıklı olan türlerin bulunması da bir şans olarak değerlendirilebilir. Fakat kuraklığa dayanıklı olan bu Amerikan asma anaçlarının fidan üretiminde randımanlarının düşük olması, fidan üreticileri tarafından çok kullanılmamasına neden olmaktadır. Örneğin; köklenmesi kolay olan 5 BB, 1103 Paulsen, 1613 C ve SO4 gibi anaçlar fidan üreticileri tarafında tercih edilirken köklenmesi zor olan 140 Ruggeri, 110 R ve Ramsey gibi anaçlar daha az tercih edilmektedir.

Açık köklü asma fidanının yetiştirilmesi ve kullanımı uzun yıllardır yapılmakta olup bu tip fidanlar üzerinde pek çok çalışma yapılmıştır. Tüplü asma fidanı üretimi ise ülkemizde son 30 yıldan beri gerçekleştirilmektedir. Bu tür fidan üretimi ilk önce Almanya, Fransa, ve ABD de klon seleksiyonu sonucu elde edilen az miktardaki kıymetli materyalin kısa zamanda, kontrollü olarak hızla çoğaltılması için kullanılmıştır. Daha sonra sera koşullarında başarılı olarak üretimi geliştirilip yaygınlaştırılmıştır (Winkler ve ark., 1974; Çelik, 1983). Yine Weaver (1976) tüplü fidan kullanılarak

(13)

çeliklerin aşılanmasından itibaren aynı yıl 2-3 aylık dönem içerisinde bağ tesisi yapılabileceğini, bunun yeni bağ kurulmasında herhangi bir zaman kaybına neden olmadığını belirtmektedir.

Yurdumuzda 2010 yılı verilerine göre 477 786 ha bağ alanı bulunmakta ve 4 255 000 ton yaş üzüm üretilmektedir (Anonim, 2010). Bir bağın ekonomik ömrünün 40 yıl olduğu kabul edilirse teorik olarak ülkemizde her yıl 13 375 ha alanda yeni bağ tesisi için fidan ihtiyacı olmaktadır. 1 ha alana 1 660 adet fidan dikildiği düşünüldüğünde yıllık fidan ihtiyacımız yaklaşık 22 milyon adettir. Bu miktar kaynaklara göre 7,5 milyon ile 12,5 milyon arasında değişmektedir. Türkiye de üretilen toplam asma fidanı miktarı yıllara göre büyük değişiklikler göstermektedir. Bu miktar 2009 yılı için 2 500 000 adettir (Anonim, 2009).

Asma fidanı üretiminde birçok aşama bulunmakta ve bunlar birbirlerini önemli derecede etkilemektedir. Her ne kadar fidan üretim aşamaları sınıflandırılabilse de ara uygulamaların çoğunluğu alışkanlıklar ve tecrübelerle ortaya konmuştur. Örneğin; soğuk hava deposundan çıkarılan çelik ve kalemlerin bekletilme süreleri, kaynaştırma odasından çıkarılan materyalin dikim öncesi bekletilme süreleri, bekletme süresince kasalardan talaşın alınması veya alınmaması, ikinci parafinleme öncesi materyalin (talaş veya sürgün) temizlenmesi v.b gibi.

Bu çalışma da, zor köklenen Amerikan asma anaç çeliklerinin soğuk hava deposundan çıkarıldıktan sonra aşı öncesi kaynaştırma odalarında farklı sürelerde bekletmenin fidan randımanı ve kalitesine etkileri araştırılmıştır.

(14)

2. KAYNAK ÖZETLERİ

- Fidan Yetiştirme Ortamı İle İlgili

Türkiye’de yeteri miktarda açık köklü veya tüplü asma fidanı üretilmemektedir. Dolayısıyla bu konudaki talepler de çoğunlukla karşılanamamaktadır. Bağcılığımızın gelişmemesinin nedenlerinden biride fidan üretimindeki yetersizliktir. Yani yeni bağ alanlarının kurulmasına ve genişlemesine engel olan etmenlerin başında fidan üretimindeki yetersizlik gelmektedir (Çelik ve ark., 1989). Kartonaj metodu, uygun olmayan iklim ve toprak şartlarına sahip bağ bölgeleri için kısa sürede daha dar ve kontrollü alanlarda daha fazla aşılı asma fidanı üretimini sağlayan bir tüplü fidan üretme metodudur. Alttan ısıtmalı ortamlarda nem %70, toprak sıcaklığı 25 ˚C ve hava sıcaklığının 28 ˚C’de sabit tutulduğu kontrollü şartlarda uygulanan bu metot yardımıyla fidanlar aşılamadan iki ay sonra bağdaki yerlerine dikilebilmektedir ( Çelik ve Odabaş, 1995).

- Aşı Materyal Muhafazası İle İlgili

Eifert (1965), dış şartlarda muhafaza edilen aşı materyalinde havaların ısınmasıyla solunumun arttığını, bu durumun yedek karbonhidrat kaybına sebep olduğunu, ayrıca açıkta kalan aşı materyalinde su kaybının da ortaya çıktığını kaydetmektedir.

Eifert (1969)’e göre başlangıçta % 45 dolaylarında bulunan yedek besin miktarı aşı materyalinin muhafazası sırasında azalabilir. Su kaybına uğramış çeliklerin su içerisine batırılması sonucu çelikler bünyesine tekrar su alır. Alınan suyun oranı başlangıçtaki su miktarının % 80 nine kadar çıkabilmektedir. Çelikler tekrar su alsalar bile daha önce, başlangıçtaki su miktarının % 20 sini kaybetmişlerse kallus teşekkülü olmamaktadır. Aynı konuda araştırmalar yapan Balo ve Balo (1969), çeliklerin muhafaza sırasında % 30-40 su kaybetmeleri halinde canlılık özelliklerini kaybettiklerini tespit etmişlerdir. Alquier-Bouffard (1969)’ a göre suda eriyebilen organik asitler ve şekerler asma sürgünlerinin boğum aralarında bir yıl boyunca değişiklik göstermektedir. Bunlardan sakkaroz, üzüme ben düşme safhası sırasında yapraklardan sürgünlere taşınarak orada nişasta şeklinde depo edilmektedir.

(15)

Son yıllarda aşı materyalinin modern muhafaza tekniği ile aşılama zamanına kadar saklanması, aşılı asma fidanı üretiminde üstün başarılar sağlamaktadır (Weimer, 1970; Becker, 1971). Bunun için Aralık ayının ortalarından itibaren asmalardan alınan aşı materyali 0 ˚C ile 4 ˚C ler arasındaki sıcaklıkta ve % 90 hava nemi olan soğuk hava depolarında muhafaza edilirler (Becker, 1971; Gerhardt at al., 1971). Depolama sırasında parazit mantarlarının önlenmesi (Becker, 1971) ve solunumun azaltılması (Gerhardt et al., 1971) amacıyla aşı materyali depolanmadan önce % 0.3-0.5 lik Chinosol’lu suya batırılmakta sonra polyetilen torbalara konulmaktadır. Bu şekilde muhafaza, aşı materyalinin nisbi nemi daha düşük olan soğuk hava depolarında saklanma olanağını sağlamaktadır. Bu torbalarda hava nisbi nemi % 96-98 civarındadır (Becker, 1971).

Kısmalı (1978), dışarıda kum içinde muhafaza edilen Yuvarlak Çekirdeksiz 99 R ve 41 B çeşitlerinin bir ay içinde yeterli ve daha iyi kallus oluşturduklarını, Harmony ve Salt Creek çeliklerinde ise kallus oluşum başlangıcının ilk üç çeşide göre 2 haftalık bir gecikmenin olduğunu saptanmış, soğuk hava deposunda saklanan çeliklerde ise yeterli ve daha iyi kallus oluşturma döneminin, kum içinde dışarıda muhafaza edilenlere göre uzadığını belirtmiştir. Araştırıcı soğuk hava deposunda muhafaza edilen çeliklerin kallus oluşturma bakımından daha uzun süre yeterli bir düzeyde saklanabileceğini de vurgulamıştır.

Son yıllarda çok yıllık bahçe bitkilerinin çoğaltılmasında kullanılan fidan üretim materyallerinin ve fidanların, aşı, dikim ve dağıtım zamanına kadar geçen sürede muhafaza edilmesinde soğuk hava depolarından da yararlanılmaktadır. Böylece, gerek üretim materyalinin (çelik, anaç, kalem, çöğür ve fidan) sağlıklı bir şekilde muhafazası ve gerekse dağıtım işlerinin daha rasyonel olarak yürütülebilmesi sağlanmaktadır. Bu nedenle soğuk hava depolarının, fidancılık işletmelerinde yer alması zorunlu hale gelmiştir (Ağaoğlu ve ark., 1991).

(16)

Bunun yanı sıra, asma fidan üretim materyalinin soğuk hava depolarında çok daha uzun süre muhafaza edilmesi mümkündür. Hazırlandıktan sonra dezenfekte edilen ve kalın plastik torbalara demetlenmeden konulan asma çelikleri, yada bir araya getirilen demetler, kalın plastik örtü ile amblajalanmak suretiyle, sıcaklığı 1-4 °C, oransal nemi % 90 dolayındaki soğuk depolarda; herhangi bir su kaybı olmaksızın bir yıl, hatta daha uzun süre muhafaza edilebilmektedir (Çelik ve ark., 1998).

- Aşı Öncesi Uygulamalar İle İlgili

Bağlardan aşılama materyali amacıyla alınan çelik ve kalemler ilaçlı su ile muamele edilerek soğuk hava depolarında veya kum havuzlarında saklandığında; yedek su ve karbonhidrat kaybı önlenmekte (Eifert, 1965), parazit mantarların zararından korunmakta ve soğuk bölgelerde donmaların önüne geçilebilmekte (Sievers, 1971) ve aşı kalemlerinde gözlerin erken uyanması engellenmektedir (Oraman, 1972).

Ilgın ve ark (1989), 110 R ve Kober 5BB Amerikan asma anaçlarında iki farklı dönemde (tasnif sonrası ve dikim öncesi) göz köreltme işlemi uygulamışlardır. Tasnif sonrası göz köreltme uygulaması her 2 anaçta da fidan randımanı düşürmüş, dikim öncesi göz köreltme işlemi ise fidan randıman ve kalitesinde kısmen iyileşme sağlamıştır.

Akman ve ark. (1989), 110R ve Kober 5BB Amerikan asma çeliklerini dikim öncesi farklı suda bırakma süreleri ile parafinli veya parafinsiz olarak dikimin fidan randımanı ve kalitesine etkileri araştırılmıştır. Sonuçta farklı sürelerde suda tutma, toplam fidan randımanı açısından Kober 5BB’ de 48 saat, 110R’de 72 ve 117 saat; 1. kalite fidan randımanı açısından ise Kober 5BB için 72, 110R için 96 saat en olumlu sonuçları vermiştir. Parafin uygulaması ise her iki anaçta da 1. Kalite fidan randımanını bir miktar artırmıştır. Toplam fidan randımanı ise Kober 5BB’ de değişmemiş 110R’ de ise bir azalma olmuştur.

(17)

-Anaç Özellikleri Ve Aşılama İle İlgili

Özçağıran (1974), anaçla kalemin birbiri üzerine önemli fizyolojik etkileri olduğunu bildirmekte ve bu etkileri kalem ve anaç vegetatif gelişmeleri, verim ve meyve kalitesi olarak sıralamaktadır. Araştırıcı, aynı zamanda kalemin gelişme gücünün anacı da geniş ölçüde etkilediğini bildirmektedir.

Aşılı-köklü asma fidanı elde etmek için hazırlanan aşı materyali fidanlıklardaki atölyelerde elle veya aşı makineleri ile aşılanır. Elle yapılan aşılamada dilcikli İngiliz aşısı; aşılı makinalarında lambalı aşı, dilcikli İngiliz aşısı veya omega aşı uygulanır. (Oraman, 1972; Vogt ve Götz, 1977).

Baldıran ve ark. (1982) yaptıkları çalışmada, 6 Amerikan asma anacı (Kober 5BB, 420 A, 41 B, 99 R ve Rupestris du Lot ) üzerine Perlette, Cardinal, Muscat Rein de Vigne, Pance Precose, Buca Siyahı çeşitlerini aşılamışlar ve verimlilik, kalite, gelişme durumlarını ve uyuşma katsayılarını incelemişlerdir. Çalışma sonucunda Kober 5 BB anacının genellikle verim ve gelişmeyi artırdığı, 420 A anacının ise olumsuz sonuç verdiği saptanmıştır.

İnal (1985), Tekirdağ koşullarında 10 farklı Amerikan asma anacı üzerine 13 sofralık üzüm çeşidini, üzüm ve çubuk verimi ile kalite ve affinite yönünden incelemiş, bu çalışma sonucunda her üzüm çeşidi için çeşitli anaç önerilerinde bulunmuştur.

İlhan ve ark. (1990)’nın yaptıkları çalışma da üç farklı kesit yapan (İngiliz, Testereli ve Omega) aşı makineleri ile 110R ve Ramsey çelikleri üzerine Yuvarlak Çekirdeksiz kalemleri aşılanmıştır. Testereli aşı makinesi çepeçevre kallus oranını ve toplam fidan randımanını omega aşı makinesine göre önemli ölçüde artırmıştır. Ramsey anacı üç makinede de düşük fidan randımanı oluşturmuştur. İngiliz aşı makinesi pratik bulunmamıştır.

(18)

Samancı ve Uslu (1992), yaptıkları çalışma da çeşit olarak, Razakı, Hafızali, Çavuş, Müşküle, Hamburg Misketi, Cardinal, Alphonse, İtalya, Balbal, Erenköy Beyazı, Yuvarlak Çekirdeksiz ve Perlette; anaç olarak ise Rupestris du Lot, 99R, 110R, 140 Ruggeri 5BB, SO4 ve 41B kullanılmıştır. Kombinasyonlar randıman ve kalitesi karşılaştırılmıştır. Randıman yönünden Lot anacı üstün bulunurken, fidan kalitesi 140 Ruggeri ve 41 B de daha iyi olmuştur. Kallus oluşumu ve aşı sürgünü gelişmesi kombinasyonlara göre fazla değişiklik göstermemiştir.

Atlı ve Arpacı (1993), Gaziantep’ te 1978-1992 yılları arasında Dımışkı, Dökülgen ve Hönüsü üzüm çeşitleri ile 8 Amerikan asma anacı üzerinde affinite ve adaptasyon çalışması yapmışlar ve sonuçta; Dımışkı üzüm çeşidi için 140 Ruggeri ve 1103 Paulsen, Dökülgen üzüm çeşidi için 1103 Paulsen ve 110 R, Hönüsü üzüm çeşidi için ise 140 Ruggeri, 1103 Paulsen ve 110 R anaçlarının uygun olduklarını saptamışlardır.

Cangi ve ark. (1999) yaptıkları çalışmada, Van ekolojik koşullarında aşılı asma fidanı üretiminde köklü anaç kullanımının aşıda başarı ile fidan randımanı ve kalitesi üzerinde etkisini araştımışlardır. Kober 5 BB, 8 B, 41 B, ve 99 R’nin köklü ve köksüz anaçları üzerine Çavuş, Gamay, Hafızali ve İskenderiye Misketi üzüm çeşitleri masa başında omega aşı makinesi ile aşılanmıştır. Kaynaştırma sonrası aşılı çeliklerde aşıda başarı oranı ve kallus oluşum düzeyleri saptanmıştır. Fidanlık koşullarında aşıda başarı oranı ile fidan randımanı ve kalitesinin artırılması bakımından köklü anaç kullanımı olumlu sonuç vermiştir.

Baydar ve Ece (2005), nin yapmış olduğu araştırma da farklı çeşit/anaç kombinasyonlarının Isparta koşullarında aşı yerinde kallus oluşum oranı, fidan randımanı, I. boy fidan randımanı ile fidanlarda sürgünlerin odunlaşma düzeyi üzerine olan etkileri incelenmiştir. Bu amaçla Razakı, Alphonse Lavallée ve Italia çeşitlerine ait aşı kalemleri SO4, Kober 5 BB ve 1103 P anaçları üzerine omega aşı ile aşılanmışlardır. En yüksek fidan randımanı SO4 anacı üzerine aşılı Razakı, Italia ve Alphonse Lavallée ile Kober 5 BB üzerine aşılı Razakı üzüm çeşitlerinden elde edilirken; I. boy fidan randımanı bakımından ise en yüksek değerler SO4, Kober 5 BB ve 1103 P üzerine aşılı

(19)

Alphonse Lavallée, SO4 anacı üzerine aşılı Razakı ve Kober 5 BB anacı üzerine aşılı Italia üzüm çeşitlerinden elde edilmiştir.

-Aşılama Sonrası İle İlgili

Hartman ve Kester (1975)’ e göre, bitkinin herhangi bir yerinde yaralanmaya cevap olarak yeni ve özelleşmiş hücrelerden oluşan yapı kallus dokusunu meydana getirmektedir.

Schenk (1973), dinlenme devresinde bulunan asma çubuklarında, kesim yerlerinde kallus dokusunun gelişmesi için optimum sıcaklık 28 ˚ C, hava nisbi nemi de % 95-100 civarında olması gerektiğini bildirmektedir. Bu şartlar altında kesilen yerin kambiyum halkasında odun tabakası ile soymuk tabakası arasında kallus dokusu teşkil eder. Hücre bölünmesinin devam etmesiyle kambiyum halkasında 18-21 günde ilk kallus boncukları görülmeye başlar. Daha sonra fazlalaşan bu boncuklar gittikçe çoğalarak kesim yerinde tam veya tam oluşmamış bir halka teşkil ederler.

Alley ve Peterson (1977), 29 ˚C de çeliklerde ilk kallus oluşumunun 4-7 gün içinde başladığını, daha düşük sıcaklıklarda kallus oluşumu için bu sürenin uzadığını belirlemişlerdir.

Kısmalı ve Karakır (1988), yaptıkları çalışma da 99R anacının köklendirilmesi ve Yuvarlak Çekirdeksiz üzüm çeşidi ile aşılanması sonucu elde edilen aşılı-köklü asma fidanlarında, köklenme ve kök kalitesi ile tutma oranını artırma olanakları nı araştırmışlardır. Bu amaçla ‘Alçak Tünel Sisleme Ünitesi’ nin alttan ısıtmalı ve ısıtmasız kısımlarından yararlanılmıştır. 99R anacı köklendirme çalışmasında alt ısıtmalı kısımda bir aylık bir sürede % 99’ a yakın köklenme ve % 96,75 oranında 1. Sınıf kök kaliteli anaç elde edilmiştir. Köklendirilmiş 99 R anaçları üzerine 15’ er günlük periyotlarla üç ayrı dönemde yapılan çalışmalarda alt ısıtmalı kısımda aşılamanın köklenme süresinin ortasında, alt ısıtmasız kısımda ise köklenme süresi

(20)

uzadığından alt ısıtmalılardan 15-20 gün daha sonra yapılmasının uygun olacağı saptanmıştır.

Ertem ve Gürsoy (1989), aşılı asma fidanı üretiminde, aşı sonrası uygulanan saf parafin veya değişik parafin karışımlarına bandırmanın fidan randımanı ve kalitesi üzerine etkileri araştırmışlardır. Denemede Yuvarlak Çekirdeksiz üzüm çeşidi kalemleri ile 110R Amerikan asma anacının çelikleri kullanılmıştır. % 94 Parafin + % 3 Bitumen + % 3 Rosin uygulaması sadece parafin uygulamasına göre toplam fidan randımanını % 16.4, I. Kalite fidan randımanını % 4.1 artırmıştır.

Ertem ve Gürsoy (1989), yaptıkları çalışmada çimlendirme odasında yapılan değişik fungusit uygulamalarıyla, hastalıkların kontrolü ve bunların fidan randıman ve kalitesi üzerine etkileri araştırılmıştır. Denemede 110R Amerikan asma anacına aşılı Çekirdeksiz üzüm çeşidine ait aşılı çelikler kullanılmıştır. Fungusitlerde Ronilan, Captan püskürtme, Benlate ve Bordo Bulamacı talaşı doyurma şeklinde uygulanmıştır. Uygulamalar arasında belirgin bir farklılık saptanamamakla beraber, haftada bir defa denemede yer alan herhangi bir fungusitle püskürtme yapılması yararlı olduğu tespit edilmiştir.

Kacar ve ark. (1990)’nın, yaptıkları deneme de 110R Amerikan asma anacına aşılı Yuvarlak Çekirdeksiz ile aşısız 110R Amerikan asma anacı çeşidinde farklı dikim zamanının, fidan randıman ve kaliteye etkileri saptanmıştır. Sonuç olarak elde edilen fidanların değerlendirilmesinden aşısız 110R çelikleri için Ocak ve Mart ayları, aşılı fidanlarda ise Nisan ayı en uygun dikim zamanı olarak bulunmuştur.

Akman ve Ilgın (1990), tüplü fidan üretiminde farklı kap tiplerinin fidan randıman ve kalitesine etkilerinin incelendiği deneme Enstitünün tüm şartları bilgisayar ile kontrol edilen serasında 1989-1990 yılları arasında 3 yıl sürdürülmüştür. 110R Amerikan asma çeliklerinde aşılı Yuvarlak Çekirdeksiz kalemlerinin yer aldığı çalışmada ayrıca kullanılan kapların ekonomik yönden incelenmesi de yapılmıştır. Sonuçta deneme şartlarında, kullanılan kabın hacmi, boyutları, yapısı ve şeklinin tüplü fidan randıman ve kalitesini etkilediği saptanmıştır. Kartonaj bu konuda en yüksek randımana sahip olup,

(21)

gerek kullanılan harcın azlığı, gerekse sera kapasitesinin en ekonomik düzeyde kullanımını sağlaması yönleriyle en olumlu kap tipi olarak bulunmuştur.

Akman ve Ilgın’ nın (1991), yapmış olduğu çalışmada Türkiye’ de hızla gelişen tüplü fidan üretimi, materyal temininden araziye dikilinceye kadar bütün safhalarda başarıyı etkileyen faktörler ele alınmıştır. Diğer taraftan tüp, ortam karışımı ve büyüme şartlarından bahsedilmektedir.Tüplü fidan üretimi ile bölgelerimizin sulanan şartlarında aşılı asma probleminin çözümlenebileceğini bildirmektedirler.

Aşılı asma fidanı üretiminde, aşı yerinde çepeçevre ve sağlıklı bir kaynaşma sağlayabilmek amacıyla bir yandan ahşap veya plastik sandıklar içinde talaş, perlit, vermikulit ve turba gibi materyallerin saf veya karışım halinde kullanıldığı klasik katlama yöntemlerinin ıslahına çalışılırken, diğer yandan değişik yararlar sağlayan yeni yöntemler üzerindeki çalışmalar da sürdürülmektedir (Çelik ve Akgül., 1992).

İlhan ve Yılmaz’ın (1992), yapmış olduğu çalışmada 110R anacı ve Yuvarlak Çekirdeksiz kalemi kullanılmıştır. 1987-1991 yıllarında yürütülen çalışmada üzeri talaşla örtülü olmayan açık uygulamalar kallus oranını ortalama olarak 0.52 ve % olarak da 13.3 puan azaltmıştır. Bu durum toplam fidan randımanına yansımış ve 15.8 puan düşük fidan elde edilmiştir. Aşı yeri parafinli dahi olsa aşılı çeliklerin talaşla kapatılması tedbir açısından gereklidir. Aşı yerlerinin plastik bantla bağlanması fidan randımanında önemli artışlara neden olmamış ayrıca külfetli bulunmuştur.

Kıraç ve Çelik (1993)’ in, yapmış oldukları çalışmada Kalecik Karası ve Razakı üzüm çeşitleri ile zor köklenen 110 R ve 140 Ruggeri anaçları kullanılırak serada yapılan tüplü asma fidanı üretiminde, değişik köklendirme ortamı ve IBA uygulamalarının etkileri incelenmiştir. Sonuç olarak perlit+kum (1.1), kum+turba (1:1) ve turba en iyi sonuç veren ortamlar olarak belirlenmiş; çelikleri zor köklenen 110 R ve 140 Ru anaçları kullanılarak serada yapılan tüplü asma fidanı üretiminde ‘ hızlı daldırma’ tekniği ile 2000 ve 4000 ppm IBA uygulamalarının, başarının arttırılmasında genellikle etkili olmadığı saptanmıştır.

(22)

Akman ve Ilgın (1993), 1987-1992 yılları arasında aşılı asma fidanı üretiminde, aşı banyo sırasında kullanılan 5 tip katlama materyalinin (çam ve kavak talaşı, perlitli çam talaşı, çamur talaş ve su) Yuvarlak Çekirdeksiz/110R aşı kombinasyonunda fidan randımanı ve kalitesine etkileri araştırılmıştır. Sonuçta talaş ile katlamalar en olumlu uygulamalar olarak bulunmuş ve bunlar içinde çam talaşı en uygun katlama materyali olarak seçilmiştir.

Yapılan araştırmada masa başında makine ile aşılandıktan sonra doğrudan fidanlık parsellerine dikilen aşılı çeliklerden asma fidanı elde etmede başarı üzerine delikli ve deliksiz siyah plastik tünel ile farklı örtü materyallerinin etkileri saptanmıştır. Aşılı çelikler fidanlık parsellerine dikilerek toprak veya talaş ile kümbetlendikten sonra delikli veya deliksiz siyah plastik (SPÖ) ile mini tünel altına alınmıştır. Aşı tutma ve sürme oranı bakımından en iyi sonuçlar "talaş + delikli (veya deliksiz) SPÖ uygulamasından alınırken yaşama oranı "toprak (veya talaş) + deliksiz SPÖ uygulamasında en yüksek olmuştur (Çelik ve ark., 1996).

Altındişli ve ark. (1997)’nın yapmış olduğu bir çalışmada, kasada katlamada kullanılan ortamlardan talaş ve kaya yünü (parça) en iyi kaynaşmayı (kallus oluşum oranı: %96 ve 90, kaynaşma düzeyi: 3.9 ve 3.8) sağlamıştır. Tüplü asma fidanı üretiminde kullanılan farklı tüp ortamlarından volkanik tüf + toprak karışımı en iyi sonucu vermiş, bunu kaya yünü (blok) takip etmiştir.

Yapılan bir çalışmada aşılı köklü asma fidanı üretiminde fidan randımanı ve kalitesi üzerine farklı parafin uygulamalarının etkisi araştırılmıştır. Aşılı asma fidanı üretiminde kaynaştırma ve aktarma öncesi uygulama için özel olarak geliştirilmiş olan ve ülkemizde son yıllarda kullanımı yaygınlaşmakta olan parafin kullanımının, fidan randımanını, fidan kalitesini ve aşı kaynaşmasını olumlu yönde etkilediği belirlenmiştir (Cangi ve ark., 1999 ).

Sivritepe ve Türkben (2001), Müşküle üzüm çeşidini, omega aşı yöntemi ile beş farklı anaç üzerine aşılamıştır. Aşı yerinde kaynaşma oranı (%), kaynaşma düzeyi (0-4), sürme ve köklenme oranı (%), kök sayısı, fidanlığa dikilebilecek nitelikte aşılı çelik

(23)

oranı (%) ile fidan randımanı bakımından anaçların farklı etkilere sahip olduğu saptanmıştır. Fidan randımanı açısından, en iyi sonuç 1616 C (%73.75) ve 1613 C’den (%71.14) elde edilmiş; bunları Salt Creek (%69.50)ve 41 B (%65.00) izlemiştir. En düşük canlı fidan randımanı ise, %30.47 ile5 BB’de belirlenmiştir

(24)

2011 ve 2012 yıllarında yapılan bu çalışmada köklenmesi zor olan 140 Ruggeri, 110 R, Ramsey ve 1103 Paulsen (Şahit, köklenmesi kolay) Amerikan asma anaç çelikleri ile yörenin yaygın çeşidi olan Narince üzüm çeşidine ait kalemler kullanılmıştır. Çelikler Manisa ve Tekirdağ Bağcılık Araştırma Enstitülerinden, kalemler ise kontrollü daha önceden yapılmış üretici bağından temin edilmiştir.

Çelikler ve kalemler %80-95 nem ve 0-4 °C’ de soğuk hava deposunda muhafaza edilmiştir (Becker, 1971; Gerhardt ve ark., 1971; Sievers, 1971; Ağaoğlu ve ark., 1978). Harç karışımı olarak 2011 yılında talaş, torf, perlit, çam kabuğu, toprak, çiftlik gübresi (2:1:1:1.1:1) karışımı (Ilgın ve ark., 1990 ), 2012 yılında ise sadece torf ve perlit (1:1) karışımı kullanılmıştır (2011 yılında toprak ve gübrenin olumsuz etkisinden dolayı). Kap materyali olarak 12x20 cm ebatlarında (Çelik ve Uyar, 1992) %2 UV katkılı, alt tarafı delikli siyah polietilen tüpler kullanılmıştır.

Kullanılan anaçlara ve çeşide ait özellikler aşağıda verilmiştir.

140 Ruggeri : Çok kuvvetli bir anaçtır. Bu anacın

sert dokuya sahip olan varyeteleri; Fas, Tunus, Cezayir, ve Sicilya’nın kurak ve kireçli topraklarında başarılı bir şekilde kullanılmaktadır. Çelikleri zor köklenir, masabaşı aşısında aşı tutma oranı düşüktür ancak bağdaki aşılamalarda aşı tutma oranı yüksektir. Filokseraya yüksek nematoda orta-yüksek derecede dayanıklık gösterir. Aktif kirece dayanımı % 20’ dir. Kuraklığa dayanımı oldukça iyidir(Çelik, 1998).

(25)

110 Richter: 110 R anacı kuvvetli bir anaç

olduğundan üzerine aşılanan çeşidin olgunlaşmasını geciktirme eğilimi vardır. Buna karşılık kurağa çok dayanıklıdır. Köklenme yeteneği zayıf olduğundan köklenme oranı %20 yi geçmez, çok nadir olarak %40-50 oranında köklendiği saptanmıştır. %17 ye kadar olan aktif kirece dayanabilmektedir. Buna karşılık kurağa çok dayanıklıdır . Köklenme oranı oldukça düşük olmasına karşın bağdaki aşılamalarda iyi sonuç vermektedir. %17 ye kadar olan aktif kirece dayanabilmektedir. Buna karşılık kurağa çok dayanıklıdır (Çelik, 1998).

Şekil.3.2. 110 Richter anacı

Salt Creek (Ramsey): Salt Creek üzerine aşılanan

çeşidi çok kuvvetli geliştirir. Çelikleri zor köklenir ancak aşı tutma oranı oldukça iyidir. Filokseraya orta derecede, nematodlara yüksek derecede dayanmakta, nematodların yaygın olduğu arazilerde şaraplık ve kurutmalık çeşitlere anaç olarak kullanılmaktadır (Çelik, 1998).

Şekil 3.3. Ramsey anacı

1103 Paulsen : 1103 P anacı kuvvetli olup alt

katmanı nemli ve killi– kireçli topraklara adapte olmuştur. Topraktaki 0.6 g Nacl/kg oranındaki tuza dayanmaktadır. 1103 P ’nin köklenme ve aşı tutma oranı oldukça yüksektir. 1103 P anacı kuvvetli olup alt katmanı nemli ve killi– kireçli topraklara adapte olmuştur. Filokseraya yüksek nematoda orta derecede dayanıklılık gösterir. Aktif kirece dayanıklılığı % 17’ dir. Kuraklığa dayanımı yüksektir (Çelik, 1998).

(26)

Narince: Salkımları kanatlı veya konik, dolgun sıklıkta

ve iridir. Taneleri beyaz, yuvarlak, orta irilikte, orta kalınlıkta kabuklu, tatlı ve 2-3 adet çekirdeğe sahiptir. Yerli çeşitlerimiz arasında en kaliteli sek ve dömisek şarap yapılan çeşitlerden birisidir. Sek şarapları gibi, dömisek şarapları da kimyasal bileşim ve aroma maddeleri bakımından en iyi ve kaliteli olmaktadır. Verimli bir çeşittir. Kısa budanır (Kara, 1990; Çelik, 2000). Salamuralık yaprak tercihinde en başta gelen çeşitlerimizden birisidir. Uygun yetiştiricilik

koşullarında dekar 400-800 kg yaprak toplanmaktadır. Şekil 3.5. Narince üzüm çeşidi

3.2. Yöntem

2011 yılında aşılama işlemi 03.04.2011 tarihinde, 2012 yılında ise 10.04.2012 tarihinde yapılmış olup pedallı omega şeklinde kesit açan makinelerden yararlanılmıştır. Aşılama sonrası aşı materyalleri 74-76 °C’ de ithal parafinle muamele edilip içerisinde çam talaşı olan plastik kasalara konularak kaynaştırma (çimlendirme) odasına yerleştirilmiştir. Kaynaştırma odası koşulları: 3 gün 28-29 °C, 15 gün 25-26 °C ve 3 gün 22-24 °C; nem oranı %85-95 ; 6-12 saatte bir havalandırma (Çelik, 1983; Akman ve Ilgın, 1987) olacak şekilde düzenlenmiştir.

Kaynaştırma odasından çıkarılan kasalarda iri talaşlar alınıp kallus etrafında renk dönüşümünün olduğu zamana kadar materyaller kasada 3-6 gün kadar bekletilmiş ve ikinci parafinleme yapılarak ısıtmasız cam sera içerisinde daha önceden hazırlanmış tüplere dikim yapılmıştır. Dikim öncesi çeliklerin dipleri 2000 ppm’lik IBA’ya hızlı daldırma ile muamele edilmiştir (Sağlam ve ark., 2005). Dikim sonrası gerekli görülen teknik uygulamalar (sulama, gübreleme, havalandırma) takip edilerek yapılmıştır. Fidanlar gelişmelerini tamamladıktan sonra her iki yılın Haziran-Temmuz ayları içerisinde alıştırma (gölgelik) yerlerinde 15 gün süre ile bekletilmiştir.

3.2.1. Uygulamalar

(27)

İki gün alıştırma (oda koşuları) yeri, iki gün suda bekletme sonra aşılama (şahit), 4,8 ve 10 gün kaynaştırma odası koşullarında bekletildikten sonra aşılama yapılmıştır.

Çalışma süresince bakılmış olan kriterler aşağıdaki gibidir.

3.2.2. Çepeçevre kallus oluşum oranı (%): Kaynaştırma odasından çıkarılan aşılı

çelikler 4-6 gün alıştırma yerinde bekletildikten sonra kallus gelişim düzeyi aşağıdaki skalaya göre belirlenmiştir.

Kallus gelişim düzeyi 0. kallus oluşmamış

1. Kallus oluşumu tek taraflı 2. Kallus oluşumu iki taraflı 3. Kallus oluşumu üç taraflı

4. Kallus oluşumu dört (çepeçevre) taraflı

3.2.3. Kök uzunluğu (cm): Aşılı asma fidanlarında oluşan köklerin uzunlukları dip

kısımdan itibaren cetvelle ölçülerek yapılmıştır.

3.2.4. Kök sayısı (adet): Fidanların dip kısımlarında oluşan köklerin sayısı tespit

edilmiştir.

3.2.5. Kök gelişim düzeyi: Kök gelişme düzeyinin belirlenmesinde (0-4)

sınıflamasından (Çelik, 1982) yararlanılmıştır. 0. Gelişme olmamış

1. Gelişme zayıf olmuş

2. Gelişme orta kuvvette olmuş 3. Gelişme kuvvetli olmuş 4. Gelişme çok kuvvetli olmuş

3.2.6. Sürgün uzunluğu (cm)

Aşılı fidanlarda ana sürgün uzunluğu, sürgünün çıkış noktasından sürgün ucuna kadar olan kısım ölçülmüştür.

3.2.7. Fidan randımanı (%)

Vegetasyon periyodu sonunda elde edilen sağlıklı kök ve sürgün sistemine sahip fidan sayısının, başlangıçta dikilen aşılı çelik sayısına bölünerek 100’le çarpılması suretiyle hesaplanmıştır. Randımanın belirlenmesinde I. ve II. boy diye sınıflandırma yapılmıştır. Aşılı asma fidanlarında gerekli ölçüm, tartım, sayım ve fidan randımanına ait veriler Haziran-Ağustos ayı içerisinde TS 3981 yapılmıştır.

(28)

Çalışma bölünmüş parseller deneme desenine göre üç tekerrürlü olacak şekilde düzenlenmiş olup, veriler JUMP 7.0.1 versiyonlu istatistik programında varyans analizine tabii tutulduktan sonra ortalamaların karşılaştırılmasında LSD (0,05) testi uygulanmıştır.

(29)

bekletmenin fidan randıman ve kalitesine olan etkilerinin belirlendiği çalışmada; fidan kalite ve randımanına ilişkin değerler aşağıda verilmiştir.

Fidanlar alıştırma yerinde 12-15 gün bekletildikten sonra ölçümler yapılmıştır (fidanların dikim amacıyla üreticilere verileceği dönem).

4.1. Aşılı Çeliklerde Alınan Veriler

4.1.1. Kallus gelişim düzeyi ve Aşı Başarı Oranı

Çalışmada yer alan farklı anaç ve bekletme sürelerinin Narince üzüm çeşidine ait kallus gelişim düzeyi değerleri değerleri (%); 2011-2012 yılları ortalama değer olarak Çizelge 4.1, Çizelge 4.2 ve Çizelge 4.3’de verilmiştir.

Anaçların kallus gelişimine olan etkileri, istatistiki bakımdan önemli bulunmamıştır. Fakat rakamsal olarak 110 R anacında 0 kallus gelişimi daha fazla oluşmuştur (Çizelge 4.1)

Çizelge 4.1. Anaçların kallus gelişim düzeylerine etkisi (iki yıl ortalaması - %)

ANAÇLAR 0 kallus 1 kallus 2 kallus 3 kallus 4 kallus

1130 Paulsen 2,5 3,4 7,1 12,1 74,1

110 R 6,6 6,9 7,3 8,9 70,3

140 Ruggeri 4,9 7,6 7,9 13,7 65,9

Ramsey 4,7 3,4 5,8 5,6 80,6

Uygulamaların kallus gelişimine olan etkileri, istatistiki bakımdan önemli bulunmamıştır. Fakat kontrol olarak yapılan 2 gün uygulaması ile 4 gün yapılan uygulamalarda 0 kallus düzeyi daha fazla oluşmuştur (Çizelge 4.2)

Çizelge 4.2. Uygulamaların kallus gelişim düzeyleri (iki yıl ortalaması - %)

UYGULAMALAR 0 kallus 1 kallus 2 kallus 3 kallus 4 kallus

2 gün 5,6 6,9 6,8 12,3 68,4

4 gün 7,6 6,3 6,5 9,0 70,5

8 gün 2,6 4,5 6,6 8,2 78,1

(30)

Anaç x Uygulama interaksiyonunun kallus gelişimine olan etkileri, istatistiki bakımdan önemli bulunmamıştır. Fakat 110 R-4gün uygulaması ile 140 Ruggeri-2 gün uygulamasında 0 kallus oluşumu yüksek bulunurken, çepe çevre kallus gelişimini ifade eden 4 numaralı kallus gelişimi anaçlara göre değişiklik göstermiştir. 2011-2012 yılı ortalama değerlerine göre anaçlarda en iyi kallus gelişimi için belirli sıcaklık ve nem koşullarında bekletme süresi Ramsey anacında 8 gün; 1103 Paulsen anacında 4 gün; 110 R acında 8 gün ve 140 Ruggeri anacında 8 gün olarak ortaya çıkmıştır.

Çizelge 4.3. Anaç x Uygulama interaksiyonun kallus gelişim düzeyleri (iki yıl ortalaması - %)

Anaç Uygulama Aşı sayısı

Kallus gelişim düzeyi (%) Dikim sayısı Aşı Başarı Oranı 0 1 2 3 4 Oranı (%) Ramsey 2 gün (kont.) 240 6,7 5,1 8,8 8,5 70,9 224 93,3 4 gün 231 7,6 4,5 6,6 3,9 77,4 214 92,6 8 gün 230 1,1 0,6 1,3 4,1 92,9 228 99,1 10 gün 237 3,4 3,2 6,3 5,9 81,2 229 96,6 1103 Paulsen 2 gün (kont.) 236 1,1 3,3 5,5 16,7 73,5 234 99,1 4 gün 244 4,6 2,4 3,2 5,1 84,7 232 95,1 8 gün 231 2,5 7,6 10,6 14,9 64,4 226 97,8 10 gün 230 1,8 3,6 9,1 11,9 73,7 226 98,2 110 R 2 gün (kont.) 239 3,4 10,7 7,5 11,8 66,6 231 96,6 4 gün 246 13,2 9,5 8,4 11,5 57,5 213 86,6 8 gün 252 5,5 4,3 5,9 0,0 84,2 239 94,8 10 gün 251 4,3 3,2 7,3 12,3 72,9 240 95,6 140 Ruggeri 2 gün (kont.) 243 11,1 8,4 5,5 12,4 62,6 215 88,5 4 gün 234 5,1 8,8 7,9 15,6 62,6 223 95,3 8 gün 241 1,5 5,4 8,6 13,7 70,9 238 98,7 10 gün 231 2,1 7,6 9,8 12,9 67,5 222 96,1

Aşılı asma fidanı üretiminde kallus gelişimi çeliklerin muhafaza durumundan (Kısmalı, 1978), kaynaştırma odasının sıcaklık ve neminden (Schenk, 1973), anaç kalem uyumundan (Özçağıran, 1974), aşılama yönteminden (İlhan ve ark, 1990) ve bir çok faktör tarafından etkilenmektedir. İki yıl ortalamaları dikkate alındığında anaca göre kallus gelişim düzeyinin değişmesi literatürlerle uyumluluk göstermektedir.

Aşı başarı oranı üzerine uygulamaların etkisine baktığımızda; 110 R ve 1103 Paulsen anaçlarına ait aşılı fidanlarda en yüksek başarı oranı kontrol uygulamasında olurken,

(31)

Ramsey ve 140 Ruggeri anaçlarına ait fidanlarda ise 8 gün uygulaması en yüksek değerleri göstermiştir (Çizelge 4.3.).

4.2. Fidanlarda Alınan Veriler

4.2.1. Sürgün uzunluğu

Çalışmada yer alan farklı anaç ve bekletme sürelerinin Narince üzüm çeşidine ait sürgün uzunluğu değerleri; 2011, 2012 ve ortalama değer olarak Çizelge 4.4.’de verilmiştir.

Çizelge 4.4. Anaçların ve uygulamaların 2011, 2012 ve ortalama sürgün uzunluğu (cm) Anaçlar Kontrol (2 gün) gün 4 gün 8 gün 10 Uygulamalar

ortalaması 2011 yılı 1103 Pa 15,7 ab 11,7 de 16,5 a 15,2 a-c 14,8 ab Ramsey 11,0 e 13,7 b-d 13,8 b-d 16,4 a 13,7 bc 110 R 13,4 b-e 13,0 c-e 17,5 a 16,4 a 15,1 a 140 Ru 13,3 b-e 13,3 b-e 12,4 de 10,8 e 12,4c Anaç Ort. 13,3 b 12,9 b 15,1 a 14,7 a 2012 yılı 1103 Pa 18,8 18,9 21,4 20,0 19,8 Ramsey 18,6 20,4 21,2 20,7 20,2 110 R 18,8 20,2 19,1 18,5 19,1 140 Ru 18,1 18,4 19,5 17,9 18,5 Anaç Ort. 18,6 c 19,5 ab 20,3 a 19.3 b-c 2011-2012 yılı ortalamaları 1103 Pa 17,2 b-e 15,3 g-ı 19,0 a 17,6 a-c 17,3 a Ramsey 14,8 h-ı 17,0 b-f 17,5 a-d 18,5 ab 17,0 a 110 R 16,1 c-h 16,6 c-g 18,3 ab 17,5 a-d 17,1 a 140 Ru 15,7 f-ı 15,9 e-ı 16,0 d-h 14,3 ı 15,5 b Anaç Ort. 16,0 c 16,2 bc 17,7 a 17 ab

Harf bulunmayan parametrelerde istatistiki olarak fark yoktur.

* 2011 yılı: Anaç LSD0.05: 1,24 – Uygulama LSD0.05:1,29 – Anaç x Uygulama LSD0.05:2,61

* 2012 yılı: Anaç LSD0.05: ÖD – Uygulama LSD0.05:0,86 – Anaç x Uygulama LSD0.05:ÖD

* İki yıl ortalaması: Anaç LSD0.05: 0,86 – Uygulama LSD0.05:7,67 – Anaç x Uygulama LSD0.05:1,52

2011 yılı sürgün uzunluğu değerleri; anaçlardan, uygulamalardan ve ikisinin interaksiyonundan önemli derecede etkilenmektedir. Anaçlarda en fazla sürgün

(32)

uzunluğu 110 R’de (17,5 cm) de 8 gün uygulaması ile olurken en az 140 Ru (10,8 cm) anacında 10 gün uygulaması ile ölçülmüştür. (Çizelge 4.4.) (Şekil 4.1,2,3,4).

Şekil 4.1. Sürgün uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı-1103 P)

Şekil 4.2. Sürgün uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı-Ramsey)

Şekil 4.3. Sürgün uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı-110 R)

Şekil 4.4. Sürgün uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı-140 Ru)

2012 yılı sürgün uzunluğu değerleri bakımıdan sadece uygulamalar arası fark istatistiki açıdan önemli bulunmuştur. Anaçlarda en fazla sürgün uzunluğu 1103 Paulsen ’de (21,4 cm) 8 gün uygulaması ile ölçülürken en az 140 Ru (17,9 cm)’ de 10 gün uygulaması ile ölçülmüştür. (Çizelge 4.4.) (Şekil 4.5,6,7,8). 15,7 11,7 16,5 15,2 0,0 5,0 10,0 15,0 20,0 2 gün (K) 4 gün 8 gün 10 gün 1103 Paulsen 11,0 13,7 13,8 16,4 0,0 5,0 10,0 15,0 20,0 2 gün (K) 4 gün 8 gün 10 gün Ramsey 13,4 13,0 17,5 16,4 0,0 5,0 10,0 15,0 20,0 2gün(K) 4 gün 8 gün 10 gün 110 R 13,3 13,3 12,4 10,8 0,0 5,0 10,0 15,0 2 gün (K) 4 gün 8 gün 10 gün 140 Ru

(33)

Şekil 4.5. Sürgün uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı-1103 P)

Şekil 4.6. Sürgün uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı-Ramsey)

Şekil 4.7. Sürgün uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı-110 R)

Şekil 4.8. Sürgün uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı-140 Ru)

İki yılın ortalama değerleri dikkate alındığında Narince üzüm çeşidine ait sürgün uzunluğu değerleri anaçlardan, uygulamalardan ve ikisinin interaksiyonundan önemli derecede etkilenmektedir. Sürgün uzunlukları 14,3 (140 Ru-10 gün) - 19 (1103 Pa-8 gün) cm arasında değişmektedir. Anaçlarda en fazla sürgün uzunluğu 1103 Paulsen’de (17,3 cm) olurken en az 140 Ru (15,5 cm) anacında ölçülmüştür. Uygulamalarda 8 gün süre ile bekletme (17,7 cm) en fazla değeri alırken 2 gün bekletme (16 cm) en düşük değeri almıştır (Çizelge 4.4.).

18,8 18,9 21,4 20 17 18 19 20 21 22 2 gün (K) 4 gün 8 gün 10 gün 1103 Pa 18,6 20,4 21,2 20,7 16 18 20 22 2 gün (K) 4 gün 8 gün 10 gün Ramsey 18,8 20,2 19,1 18,5 17 18 19 20 21 2 gün (K) 4 gün 8 gün 10 gün 110 R 18,1 18,4 19,5 17,9 17 18 19 20 1103 Pa Ramsey 110 R 140 Ru 140 Ru

(34)

Asma fidanı üretiminde sürgün uzunlukları anaca göre, çeşide göre (Sağlam, 2012), katlama ortamına göre (Cangi, 1999) ve beslenme durumuna göre (Boz, 1998) değişebilmektedir. İki yıl ortalaması dikkate alındığında anaca göre sürgün uzunluklarının değişebileceği yapılan çalışmalarla uyumluluk arz etmektedir.

4.2.2. Kök uzunluğu

Çalışmada yer alan farklı anaç ve bekletme sürelerinin Narince üzüm çeşidine ait kök uzunluğu değerleri; 2011, 2012 ve ortalama değer olarak Çizelge 4.5.’de verilmiştir.

Çizelge 4.5. Anaçların ve uygulamaların 2011-2012 ve ortalama kök uzunluğu (cm) Anaçlar Kontrol (2 gün) gün 4 gün 8 gün 10 Uygulama

ortalaması 2011 yılı 1103 Pa 7,5 7,1 8,3 7,6 7,6 a Ramsey 4,0 4,7 5,3 4,7 4,7 b 110 R 7,0 7,3 8,3 8,3 7,8 a 140 Ru 5,7 5,8 5,8 5,6 5,7 b Anaç Ort. 6,0 b 6,2 b 6,9 a 6,5 ab 2012 yılı 1103 Pa 9,1 8,7 10,2 10,0 9,5 Ramsey 10,5 8,8 11,4 9,4 10,0 110 R 9,6 9,2 9,1 8,8 9,2 140 Ru 8,1 8,7 8,1 9,2 8,5 Anaç Ort. 9,3 8,8 9,7 9,3 2011-2012 yılı ortalamaları 1103 Pa 8,3 a-e 7,9 b-f 9,2 a 8,8 ab 8,5 a

Ramsey 7,3 d-f 6,7 f 8,4 a-d 7,0 e-f 7,3 b

110 R 8,3 a-d 8,3 a-e 8,7 ab 8,5 ac 8,5 a

140 Ru 6,9 f 7,3 d-f 6,9 f 7,4 c-f 7,1 b Anaç Ort. 7,7 ab 7,5 b 8,3 a 7,9 ab

- Harf bulunmayan parametrelerde istatistiki olarak fark yoktur.

* 2011 yılı: Anaç LSD0.05: 1,31 – Uygulama LSD0.05:0,64 – Anaç x Uygulama LSD0.05: Ö.D.

* 2012 yılı: Anaç LSD0.05: ÖD – Uygulama LSD0.05:ÖD – Anaç x Uygulama LSD0.05:ÖD

(35)

2011 yılı kök uzunluğu değerleri anaçlardan ve uygulamalardan önemli derecede etkilenmiştir. Ancak anaç x uygulama interaksiyonundan etkilenmemiştir. Anaçlarda en yüksek değer 1103 Paulsen ’ de (8,3 cm) 8 gün uygulaması, 110 R’ de (8,3 cm) 8 ve 10 gün uygulaması ile ölçülürken en düşük değer Ramsey (4,0 cm) ’ de 2 gün(K) uygulamasında ölçülmüştür (Çizelge 4.5.) (Şekil 4.9,10,11,12).

Şekil 4.9. Kök uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı-1103 P)

Şekil 4.10. Kök uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi (2011yılı-Ramsey)

Şekil 4.11. Kök uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı-110 R)

Şekil 4.12. Kök uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı-140 Ru)

2012 yılı kök uzunluğu değerleri; anaçlardan, uygulamalardan ve ikisinin interaksiyonundan önemli derecede etkilenmemiştir. Anaçlarda en fazla kök uzunluğu Ramsey ’de (11,4 cm) olurken en az 140 Ru (8,1 cm)’de 2 gün(K) ve 8 gün uygulamalarında ölçülmüştür. (Çizelge 4.5.) (Şekil 4.13,14,15,16).

7,5 7,1 8,3 7,6 6,5 7 7,5 8 8,5 2 gün(K) 4gün 8gün 10gün 1103 Pa 4 4,7 5,3 4,7 0 1 2 3 4 5 6 2 gün(K) 4gün 8gün 10gün Ramsey 7 7,3 8,3 8,3 6 6,5 7 7,5 8 8,5 2 gün(K) 4gün 8gün 10gün 110 R 5,7 5,8 5,8 5,6 5,5 5,6 5,7 5,8 5,9 2 gün(K) 4gün 8gün 10gün 140 Ru

(36)

Şekil 4.13. Kök uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı-1103 P)

Şekil 4.14. Kök uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı-Ramsey)

Şekil 4.15. Kök uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı-110 R)

Şekil 4.16. Kök uzunluğu (cm) üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı-140 Ru)

İki yılın ortalama değerleri dikkate alındığında Narince üzüm çeşidine ait kök uzunluk değerleri anaçlardan, uygulamalardan ve ikisinin interaksiyonundan önemli derecede etkilenmektedir. Kök uzunlukları 6,7 (Ramsey-4 gün) – 9,2 (1103 Pa-8 gün) cm arasında değişmektedir. Anaçlarda en fazla kök uzunluğu 1103 Paulsen ve 110 R’ de (8,5 cm) olurken en az 140 Ru (7,1cm) anacında ölçülmüştür. Uygulamalarda 8 gün süre ile bekletme (8,3 cm) en fazla değeri alırken 4 gün bekletme (7,5 cm) en düşük değeri almıştır (Çizelge 4.5.).

9,1 8,7 10,2 10 7,5 8 8,5 9 9,5 10 10,5 1103 Pa 10,5 8,8 11,4 9,4 0 2 4 6 8 10 12 2gün(K) 4gün 8gün 10gün Ramsey 9,6 9,2 9,1 8,8 8 8,5 9 9,5 10 2gün(K) 4gün 8gün 10gün 110 R 8,1 8,7 8,1 9,2 7,5 8 8,5 9 9,5 2gün(K) 4gün 8gün 10gün 140 Ru

(37)

4.2.3. Kök Sayısı

Çalışmada yer alan farklı anaç ve bekletme sürelerinin Narince üzüm çeşidine ait kök uzunluğu değerleri; 2011, 2012 ve ortalama değer olarak Çizelge 4.6.’de verilmiştir.

Çizelge 4.6. Anaçların ve uygulamaların 2011-2012 ve ortalama kök sayısı (adet) Anaçlar Kontrol (2 gün) 4 gün 8 gün 10 gün Uygulama Ortalaması 2011 yılı 1103 Pa 13,6 a-c 13,5 a-c 12,8 b-d 12,0 b-d 13,0 a Ramsey 9,1 b-d 10,5 d-f 10,5 d-f 12,4 b-d 10,6 b 110 R 11,3 c-e 15,8 a 8,2 f-h 6,2 h 10,4 b 140 Ru 13,2 a-c 14,5 ab 7,8 gh 7,6 gh 10,8 b Anaç Ort. 11,8 b 13,6 a 9,8 c 9,5 c 2012 yılı 1103 Pa 9,2 11,1 12,8 11,4 11,1 b Ramsey 15,1 15,1 16,7 13,2 15,0 a 110 R 8,1 9,8 10,8 10,4 9,8 b 140 Ru 12,8 16,8 18,0 13,6 15,3 a Anaç Ort. 11,3 c 13,2 b 14,6 a 12,1 bc 2011-2012 yılı ortalamaları 1103 Pa 11,4 c-e 12,2 b-d 12,8 bc 11,7 b-d 12,0 b Ramsey 12,1 b-d 12,8 bc 13,6 cb 12,8 b 12,8 ab 110 R 9,7 e-f 12,8 bc 9,5 e-f 8,3 f 10,1 c 140 Ru 13,0 bc 15,7 a 12,9 bc 10,6 de 13 a Anaç Ort. 11,5 b 13,4 a 12,2 b 10,9 c

Harf bulunmayan parametrelerde istatistiki olarak fark yoktur.

* 2011 yılı: Anaç LSD0.05: 1,58 – Uygulama LSD0.05:1,27 – Anaç x Uygulama LSD0.05:2,55

* 2012 yılı: Anaç LSD0.05: 1,34 – Uygulama LSD0.05:1,31 – Anaç x Uygulama LSD0.05:ÖD

* İki yıl ortalaması: Anaç LSD0.05: 0,93 – Uygulama LSD0.05:0,88 – Anaç x Uygulama LSD0.05:1,78

2011 yılı kök sayısı değerleri anaçlardan, uygulamalardan ve her ikisinin interaksiyonundan önemli derecede etkilenmiştir. Anaçlarda en fazla kök sayısı 1103 Paulsen (15,8) ’ de 4 gün uygulaması ile olurken en az kök sayısı 110 R’ de (6,2) 10 gün uygulaması ile görülmektedir (Çizelge 4.6.) (Şekil 4.17,18,19,20).

(38)

Şekil 4.17. Kök sayısı üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı-1103 P)

Şekil 4.18.Kök sayısı üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı-Ramsey)

Şekil 4.19.Kök sayısı üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı-110 R)

Şekil 4.20. Kök sayısı üzerine uygulamaların etkisi (2011 yılı-140 Ru)

2012 yılı kök sayısı değerleri; anaçlardan ve uygulamalardan istatistiki açıdan farklılık bulunmuştur. Anaç x Uygulama interaksiyonunda ise farklılık bulunmamıştır. Anaçlarda en fazla kök sayısı 140 Ru (18)’de 8 gün uygulaması ile olurken en az 110 R (8,1) anacında 2 gün(K) uygulaması ile ölçülmüştür (Çizelge 4.6.) (Şekil 4.21,22,23,24). 13,6 13,5 12,8 12 11 11,5 12 12,5 13 13,5 14 2gün(K) 4gün 8gün 10gün 1103 Pa 9,1 10,5 10,5 12,4 0 5 10 15 2gün(K) 4gün 8gün 10gün Ramsey 11,3 15,8 8,2 6,2 0 5 10 15 20 2gün(K) 4gün 8gün 10gün 110 R 13,2 14,5 7,8 7,6 0 5 10 15 20 2gün(K) 4gün 8gün 10gün 140 Ru

(39)

Şekil 4.21. Kök sayısı üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı-1103 Paulsen)

Şekil 4.22.Kök sayısı üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı-Ramsey)

Şekil 4.23.Kök sayısı üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı-110 R)

Şekil 4.24. Kök sayısı üzerine uygulamaların etkisi (2012 yılı-140 Ru)

İki yılın ortalama değerleri dikkate alındığında Narince üzüm çeşidine ait kök sayısı değerleri anaçlardan, uygulamalardan ve ikisinin interaksiyonundan önemli derecede etkilenmektedir. Kök sayısı 8,3 (110 R-10 gün) – 15,7 (140 Ru-4 gün) arasında değişmektedir. Anaçlarda en fazla kök sayısı 140 Ru’ de (13) olurken en az 110 R (10,1) anacında ölçülmüştür. Uygulamalarda 4 gün süre ile bekletme (13,4) en fazla değeri alırken 10 gün bekletme (10,9) en düşük değeri almıştır (Çizelge 4.6.).

Asma fidanı üretiminde kök sayısı kullanılan anaç ve çeşitten ( Samancı ve Uslu, 1992), kullanılan harç materyalinden (Sivritepe ve Türkben, 2001), tüp büyüklüğünden ( Akman ve Ilgın 1990) ve benzer bir çok faktör tarafından etkilenmektedir. Yıllar ortalaması dikkate alındığında kök sayısının değişebileceği literatürlerle uyumluluk göstermektedir 9,2 11,1 12,8 11,4 0 5 10 15 2gün(K) 4gün 8gün 10gün 1103 Pa 15,1 15,1 16,7 13,2 0 5 10 15 20 2gün(K) 4gün 8gün 10gün Ramsey 8,1 9,8 10,8 10,4 0 2 4 6 8 10 12 2gün(K) 4gün 8gün 10gün 110 R 12,8 16,8 18 13,6 0 5 10 15 20 2gün(K) 4gün 8gün 10gün 140 Ru

(40)

4.2.4. Kök Gelişim Düzeyi

Çalışmada yer alan farklı anaç ve bekletme sürelerinin Narince üzüm çeşidine ait kök uzunluğu değerleri; 2011, 2012 ve ortalama değer olarak Çizelge 4.7’de verilmiştir.

Çizelge 4.7. Anaçların ve uygulamaların 2011-2012 ve ortalama kök gelişim düzeyi

Harf bulunmayan parametrelerde istatistiki olarak fark yoktur.

* 2011 yılı: Anaç LSD0.05: 0,24 – Uygulama LSD0.05:0,22 – Anaç x Uygulama LSD0.05:0,45

* 2012 yılı: Anaç LSD0.05: 0,51 – Uygulama LSD0.05:0,39 – Anaç x Uygulama LSD0.05:ÖD

* İki yıl ortalaması: Anaç LSD0.05: 0,23 – Uygulama LSD0.05:0,22 – Anaç x Uygulama LSD0.05:0,44

2011 yılı kök gelişim düzeyi değerleri anaçlardan, uygulamalardan ve ikisinin interaksiyonundan önemli derecede etkilenmiştir. Anaçlarda en fazla kök gelişim düzeyi Ramsey ’de (3,6) 10 gün uygulaması ile olurken en az değer 140 Ru’de (2,4) 10 gün uygulaması ile görülmektedir(Çizelge 4.7.) (Şekil 4.25,26,27,28).

Anaçlar Kontrol (2 gün) gün 4 gün 8 gün 10 Uygulama

ortalaması 2011 yılı

1103 Pa 3,4 ab 3,4 a 3,4 ab 3,2 a-c 3,3

Ramsey 2,8 c-e 3,1 a-c 3,3 a-c 3,6 a 3,2

110 R 2,9 b-d 3,5 a 2,6 d-e 2,5 de 2,9

140 Ru 3,2 a-c 3,1 a-c 2,9 c-e 2,4 e 2,9

Anaç Ort. 3,1 3,8 3,0 2,9 2012 yılı 1103 Pa 2,9 3,3 3,9 3,9 3,5 b Ramsey 4,0 3,9 4,0 3,8 3,9 ab 110 R 2,6 3,1 3,0 2,6 2,8 c 140 Ru 3,8 4,0 4,6 3,8 4,1 a Anaç Ort. 3,3 b 3,6 ab 3,9 a 3,5 ab 2011-2012 yılı ortalamaları

1103 Pa 3,1 c-e 3,4 a-d 3,6 ac 3,5 a-c 3,4 a

Ramsey 3,4 a-d 3,5 a-d 3,6 ab 3,7 ab 3,5 a

110 R 2,7 e-f 3,3 b-c 2,8 e-f 2,5 f 2,8 b

140 Ru 3,5 a-d 3,5 a-c 3,8 a 3,1 de 3,5 a Anaç Ort. 3,2 b 3,4 a 3,5 a 3,2 ab

Referanslar

Benzer Belgeler

Yan› s›ra, fetal kök hücreler (fetal dönem süresince elde edilirler), embriyonik olmayan kaynaklardan elde edilen kök hücreler (embriyonik olmayan kök hüc- reler; dokuya

Edebiyat sevgisinin okumaktan çok yazmak dürtüsüyle oluşması ve yazıları yayınlanamayın- ca edebiyata küsenlerin sayısı da pek çok ne yazık ki.. İlginin

Ancak kordon kanında bulu- nan veya buradan elde edilen kök hücrelerin, embri- yonik kök hücrelere çok benzer olmasına karşın ak- tarıldıkları canlılarda embriyonik

Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Nükleer Tıp Anabilim Dalı’na akciğer kanseri veya akciğer dışı çeşitli kanserler nedeniyle onkolojik tüm vücut F-18

ve cenaze töreninde onu bir an bile yanlız bırakmayan öğrencilerine, Dostlar Korosu’na ve gerek hastalığı sırasında gerekse cenaze törenine gelerek, çelenk,

Birçok sanatçı için, övgü olarak söylenen "arayış içinde olma 'nın gerçekte ne anlama geldiğini Levy'nin bu yalın yanıtı çok iyi dile

Fosfor noksanlığı olan ve kireç kapsamı % 23 olan bir toprakta yetiştirilen ak acıbakla bitkisinin sitrik asit salgılamasına bağlı olarak rizosfer ve rizosfer dışı

deri kök hücreleri deriyi oluşturan de ğ i ş ik deri hücrelerine dönüşebilirler.. Elde Edildikleri Yere Göre.. 1) Embriyonel Kök Hücre Blastosist adı verilen