• Sonuç bulunamadı

Tülay Tura Börütecene:Tülay'ın son resimleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Tülay Tura Börütecene:Tülay'ın son resimleri"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Açılış Kokteyli 1 7 .3 0 - 19.30

Çiçek gönderilmemesi rica olunur.

(2)

/>

TİİLÂY TlIRA BÖRTECENE

RESİM SERGİSİ 24 Ekim - 20 Kasım 1992

TUĞRAY SANAT GALERİSİ

(3)

TÜLÂY IN SON RESİMLERİ

Leopold Levy, Akademide, tuvali üzerinde kararsız çizgiler, lekeler ve renklerle "boğuşan" (sonradan üne kavuşacak) genç bir ressama sormuş: "Ne yapıyorsunuz?" Genç ressam, "Arıyorum" deyince,

Leopold Levy, "Umarım ne aradığınızı biliyorsunuzdur' deyip geçmiş.

Birçok sanatçı için, övgü olarak söylenen "arayış içinde olma 'nın gerçekte ne anlama geldiğini Levy'nin bu yalın yanıtı çok iyi dile getiriyor:

Arayış, ancak neyi aradığınızı bildiğinizde bir anlam taşır.

Arayış, sezip, duyumsayıp, kafanızda çözümleyip de yaratma sürecinde birebir

karşılığını bulamadığınız, karşılığını bulmak için çabaladığınız yaratıcı eylemin adı ise, diyecek hiçbir şey yok. Bu durumda, kafanızda varolan bir dünyanın yollarını

aramaktasınız demektir. Yalnız aramak için arayan, sıfırdan yola çıktığı için gene sıfıra varacak demektir.

Boyaları tuvalin üzerine akıtan, informel Pollock bile ne aradığını biliyordu. Kuşkusuz bu arayışta rastlantılara yer veriyordu, ama gerçekleştirmek istediği

Vision'unda zaten bu rastlantıların da yeri vardı.

Sanatçı, çıkış noktasıyla varmak istediği nokta arasında bocalayabilir. Bu bocalamadan önemli sanat yapıtları da doğabilir.

Sanatçı bunun bilincinde olduğu sürece.

Tülay’ın son resimleri bu tür bir yaratış süreci sonunda doğmuş resimlerdir. Yola çıktığında, kuşkusuz nasıl bir resim yaratmak istediğini biliyordu.

Yaratma sürecinde, o, renklere, lekelere yön verirken, renklerin, lekelerin de kendisine yön vermesine izin veriyordu.

Yaşadığı bir sanatçı kaos u ise, bu resimler, o kaos ta oluşan, o kaos'tan kopup tek başlarına varolan yapıtlardır. Figürlerden oluşan bir önceki döneminde (1981 - 86) tek "hâkim" kendisiydi. Çünkü o resimlerde önde gelen öğe "ifade" idi.

1990’larda başladığı bu resimlerde ise "ifade" yok. Ya da yalnızca resmin kendine özgü "ifadesi" var. Sanatçının belleğindeki insan yüzlerinin doğanın herhangi bir öğesinden kaynaklanan bir ifade değil bu. Renklerden ve lekelerden oluşan bir "ifade". Bu nedenle "resmin kendi ifadesi" deyişini kullandım.

Her resim bir soyutlamadır.

Ama her resim soyut bir resim değildir. Tülay'ın bu son resimleri de bir soyutlamadır.

Ama bunları soyut, non - figüratif birer resim olarak görmemek gerektir.

Akademi yıllarında, Bedri Rahmi, öğrencilerinin doğaya açık gönderme yapmayan resimleri karşısında hep aynı soruyu sorardı: "Çıkış noktan ne?"

Deniz ya da gökyüzü. Bir ağaç ya da bir yaprak. Bir çıplak ya da bir kitap. Bir şişe ya da bir bardak.

Öğrencilik yıllarında (aynı atölyenin öğrencileriydik) Tülay'ın hocasına ne cevap verdiğini ansımıyorum.

Ama bugün, aynı soru sorulacak olsa, tek bir sözcükle yanıtlayabilir: İnsan. Bu yanıt hem dünkü, hem bugünkü son resimleri için geçerli olurdu.

Tülay, insanı yalnız gerçekliği içinde değil, düşleri içinde de resmetti. Bu son resimleri daha çok ikinci türden.

Bu resimlerin, sanatçının uykusundaki düşlerinden doğduğunu söylemek istemiyorum. Tam tersine, uyanıkken, el değmemiş bir tuval önünde gözü alabildiğine açıkken gördüğü düşlerden söz ediyorum. Düşün de bir kaos olduğunu düşünerek. Bir düşün saydamlığı. Bir düşün elle dokunulması olanaksız madde-dışılığı. Bir düşü görünür kılmak isteyen çıkış noktası. Ve onun tuval üzerinde gelişmesi. "Arayış içinde” değil, bulduğu Visionunu nasıl dile getireceğini arayan bir sanatçının yapıtlarıyla karşı karşıyayız.

(4)

İstanbul Kız Lisesi'ni bitirdikten sonra, 1955 yılında Devlet Güzel sanatlar akademisi’ne girdi. Akademi de "galeride" Halil Dikmen'in, "atölyede” Bedri Rahmi Eyüboğlu'nun öğrencisi oldu. Tülay Tura Börtecene, Aka- demi’yi 1959 yılında Eyüboğlu atölyesinde bitirdi.

Daha sonra Amerika Birleşik Devletleri ne giden Börtecene, Wisconsin Üniversitesi'nde (Madison) resim ve seramik dalında "master" çalışması yaptı.

Sanatçının yapıtları Devlet Resim - Heykel Müzesi'nde, çeşitli kurumlarda ve özel koleksiyonlarda bulunmaktadır.

KİŞİSEL SERGİLER

1959 Amerikan Haberler Merkezi - İstanbul

1960 Şehir Galerisi - İstanbul 1962 Şehir Galerisi - İstanbul 1963 Güzel Sanatlar Galerisi -

Ankara

1963 Türk - Alman Kültür Merkezi İstanbul

1964 Türk - Alman Kültür Merkezi İstanbul

1966 Güzel Sanatlar Galerisi - Ankara

1969 Türk - İş Galerisi - Ankara 1979 Bedri Rahmi Galerisi -

İstanbul

1981 Levni Galerisi - Ankara 1983 Vakko Galerisi - Ankara 1983 Vakko Galerisi - İzmir 1985 Vepa Galerisi - İstanbul

1989 Vakko Galerisi - Ankara 1989 Vakko Galerisi - İstanbul 1989 Vakko Galerisi - İzmir 1991 Yapı Kredi Bankası Kâzım

Taşkent Galerisi - İstanbul 1992 Arda Galerisi - Ankara 1992 Vakko Galerisi - İzmir

KARMA SERGİLER

1961 Madison - A.B.D. 1961 Milwaukee - A.B.D. 1961 Paris Bienali - Fransa 1962 Venedik Bienali - İtalya 1963 Mavi Grup - Türk / Alman

Kültür Merkezi - İstanbul 1966 Tahran Bienali - İran

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

A KP Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez ile AKP Gü­ müşhane Milletvekili Sabri Varan, dün Moskova’da şair Nâzım Hikmet’in mezarını ziyaret etti.. Şiirleri ve

istenmelidir, (4) girişimcilik eğitimi kurumsallaşmalıdır, (5) pozitif psikolojik sermayenin boyutları eğitimin içeriğinde yer almalı ve eğitim alan kişilerde

Dördüncü bölümde, Adana Çukurova merkez ilçesi coğrafi konumu içinde fiziki coğrafya özellikleri, beşeri coğrafya özellikleri ve Çukurova şehir yerleşmesi, Çukurova

Bu çalışmanın konusu, Norveç devlet okullarında okutulan din dersi kitapla- rında İslam dininin nasıl sunulduğudur. Ders kitaplarının seçiminde dinlerin daha

 Ayrıca, eğitimin tarihsel temelleri günümüzde eğitimde var olan sistem, yapı, işleyiş ve temel uygulamaların tarihsel arka planını ve

 Toplum tarafından kurulan eğitim kurumu, toplumun bireylerine milli ideolojiyi, toplumsal değerleri, toplumun hedeflerini kazandırarak onları var olan anayasal

İstendik davranışların kazandırılabileceği bir ortam hazırlama Sınıf içerisinde olumlu eğitim ortamı oluşturma Öğrencilerin özgüveninin artmasını sağlama

“Yüzbaşı Şerafettin Bey”, Dokuz Eylül Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi