• Sonuç bulunamadı

Aranan emek talebinin niteliği: Tokat ili örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Aranan emek talebinin niteliği: Tokat ili örneği"

Copied!
129
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

GAZĠOSMANPAġA ÜNĠVERSĠTESĠ Bilimsel AraĢtırma Projeleri Komisyonu

Sonuç Raporu

Proje No: 2009/ 66

Aranan Emek Talebinin Niteliği: Tokat Ġli Örneği

Proje Yöneticisi: Prof. Dr. Salih BARIġIK Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi

Proje AraĢtırmacısı: ArĢ. Gör. Yasemin ÇĠFTÇĠ Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi

(2)

T.C.

GAZĠOSMANPAġA ÜNĠVERSĠTESĠ Bilimsel AraĢtırma Projeleri Komisyonu

Sonuç Raporu

Proje No: 2009/ 66

Aranan Emek Talebinin Niteliği: Tokat Ġli Örneği

Proje Yöneticisi: Prof. Dr. Salih BARIġIK Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi

Proje AraĢtırmacısı: ArĢ. Gör. Yasemin ÇĠFTÇĠ Ġktisadi ve Ġdari Bilimler Fakültesi

(11 / 2011) ÖZET

Bu çalıĢma GaziosmanpaĢa Üniversitesi Bilimsel AraĢtırma Projeleri Komisyonu tarafından desteklenmiĢtir. (Proje No: 2009 / 66).

(3)

Ekonomik kalkınmanın birinci koĢulu, üretim faktörlerinin etkin kullanılmasıdır. Bu faktörler arasından emek, üretimin insan unsurunu oluĢturması nedeniyle; diğer üretim faktörlerinden ayrılmaktadır. Bu noktadan hareketle, istihdamı artırıcı ve iĢsizliği önleyici politikaların uygulanmasında odak noktası emeğin nitelik ve niceliğinin artırılmasıdır.

Ġstihdam politikalarının daha kapsamlı uygulama alanı bulduğu 21. yy KOBĠ‟lerin yüzyılıdır. Türkiye‟de her 100 iĢletmeden 99.2‟sini KOBĠ‟ler oluĢturmaktadır. ĠĢsizliğin azaltılmasında, dolayısıyla emek piyasasında görülebilecek arz talep dengesizliklerin giderilmesinde KOBĠ‟lerden büyük roller beklenmektedir.

Tokat ilindeki mevcut emek piyasasında aranan emeğin niteliklerini belirlemek amacıyla hazırlanan Aranan Emek Talebinin Niteliği: Tokat Ġli Örneği baĢlıklı bu projenin özünde üretim faktörlerinin insan unsurunu oluĢturan emeğin olması araĢtırmayı önemli kılmaktadır. Öncelikli amacın Tokat emek piyasası ile ilgili durum tespiti yapmak olduğu bu çalıĢma üç bölümden oluĢmaktadır. ÇalıĢmanın ilk bölümünde emek piyasasının teorik kısmına yer verilmiĢ, ikinci bölümde emek piyasası ile yakından iliĢkili olan KOBĠ‟ler incelenmiĢ ve son bölümde de uygulamalı analize yer verilmiĢtir.

ÇalıĢmanın son bölümünde; Tokat‟ta hangi niteliklere sahip iĢgücüne talep olduğunun tespiti ile birlikte talep edilen nitelikteki iĢgücü yetiĢtirme konusunda kamuoyuna bir ön bilgi vermek amaçlanmıĢtır. Bu amaç doğrultusunda hazırlanan anket formundan, yüz yüze görüĢme tekniğiyle, telefon ve mail aracılığıyla elde edilen bilgiler SPSS 11.5 Paket Programı ile analize tabii tutulmuĢtur. Analiz sonuçlarına göre, Tokat emek piyasası iĢverenleri personel istihdamında öncelikli olarak eğitim düzeyini ve uygulama becerisini ölçüt kabul etmektedirler.

Anahtar Kelimeler: Emek, KOBĠ, istihdam

ABSTRACT

(4)

The first condition for economic development is using the factors of production efficiently. Labor differs from the other factors of production in that it is made of human factor. For this reason, the quality and quantity of labor are very important in implementing the policies which increase employment and prevent unemployment.

21th century in which more comprehensive employment policies have been implemented is the century of SMEs. In our country, out of 100 companies 99,2 (percent)are SMEs. For this reason, SMEs are expected to assume major roles in decreasing unemployment and eliminating supply and demand imbalances which can be seen in the labor market.

This project has been conducted in order to determine the quality of labor expected in the current labor market in Tokat which is called the quality of labor demand wanted: sample of Tokat and what makes the study important is that it deals with the human labor which is one of the main factors of production. This study, the first aim of which is to perform a due diligence analysis in Tokat labor market, consists of three parts. In the first part of this study, the theoretical section of the labor market has been explained in detail. In the second part, SMEs, which are closely related to the labor market, have been examined and in the last part, applied analysis has been mentioned.

In the last part of this study the aim is to determine what kind of quality of labor force is demanded and what kind of quality of labor force is not demanded and to give advance information to the public about how to train labor force in demanding quality. The data have been obtained through face to face interviews, e-mails and the questionnaire forms prepared for this aim and they have been analyzed with SPSS 11.5 package program. According to the results of the analysis, employers of labor market in Tokat have attached a primary importance to the level of education and practice skills in their employment of staff.

(5)

ĠÇĠNDEKĠLER Sayfa ÖZET………...i ABSTRACT……… ii ĠÇĠNDEKĠLER………iii TABLOLAR LĠSTESĠ……… v ġEKĠLLER LĠSTESĠ……… vi BĠRĠNCĠ BÖLÜM EMEK ve EMEK PĠYASASI KAVRAMI, EMEK PĠYASASININ ÖZELLĠKLERĠ, TÜRLERĠ ve BĠLEġENLERĠ……… 1

1. EMEK ve EMEK PĠYASASI KAVRAMI………. 1

2. EMEK PĠYASASININ ÖZELLĠKLERĠ……… 4

3. EMEK PĠYASASI TÜRLERĠ………. 8

3.1. Kuramsal Açıdan ĠĢgücü Piyasası Türleri………... 9

3.2. ĠĢlevsel Açıdan Emek Piyasası Türleri………... 13

3.2.1. Coğrafi Emek Piyasası………... 13

3.2.2. Mesleki Emek Piyasası………... 15

3.2.3. Sektörel Emek Piyasası………... 16

4. EMEK PĠYASASININ BĠLEġENLERĠ……… 18

4.1. Emek Arzı………... 19

4.1.1. Klasik Yaklaşımda Emek Arzı……… 19

4.1.2. Keynesyen Yaklaşımda Emek Arzı………... 23

4.1.3. Neo-Klasik Yaklaşımda Emek Arzı……… 24

4.1.4. Emek Arzını Etkileyen Unsurlar……… 31

4.2. Emek Talebi………... 33

4.2.1. Kısa ve Uzun Dönemde Emek Talebi………... 33

4.2.2. Emek Talebini Artırmaya Yönelik Önlemler………. 34

4.3. Emek Piyasasında Denge………... 35

ĠKĠNCĠ BÖLÜM TÜRKĠYE’DE EMEK PĠYASASI ve KOBĠ’LER………. 40

1. TÜRKĠYE‟DE EMEK PĠYASASININ YAPISI………... 40

1.1. Türkiye‟de Emek Arzı Yapısı………. 40

1.2. Türkiye‟de Emek Talebi Yapısı………. 45

1.3. Türkiye‟de Emek Piyasasının Genel Değerlendirmesi………... 49

1.4. Ġstihdam Politikaları………... 52

1.4.1. Aktif İstihdam Politikaları………. 53

1.4.2. Pasif İstihdam Politikaları………... 55

2. TÜRKĠYE‟DE KOBĠ‟LER………. 57

2.1. KOBĠ‟lerin DoğuĢu, Tanımı ve Özellikleri……… 57

2.2. KOBĠ‟lerin Ekonomik Üstünlükleri ve Zayıflıkları………... 60

2.3. KOBĠ‟lerin Ekonomik Faydaları……… 63

2.3.1. Bölgelerarası Dengesizliği Azaltmadaki Rolü………... 63

2.3.2. Ekonomik Refah Düzeyini Artırmadaki Rolü………. 64

(6)

2.3.4. İşsizliği Azaltma ve İstihdamı Artırmadaki Rolü………... 66

2.4. KOBĠ‟lerin Dünya ve Türkiye Ekonomisindeki Yeri……… 67

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TOKAT’IN EKONOMĠK YAPISI ve ARANAN EMEK TALEBĠ……….. 71

1. TOKAT‟IN EKONOMĠK YAPISI ve KOBĠ‟LER……… 71

1.1. Tokat‟ın Tarihi ve Ekonomik Yapısı………... 71

1.2. Tokat‟ta KOBĠ‟ler………... 74

1.3. Tokat‟ta Mezuniyet Durumu………... 75

2. KOBĠ‟LERDE ARANAN EMEK TALEBĠNĠN NĠTELĠĞĠ: TOKAT ĠLĠ UYGULAMASI………... 78

2.1. ÇalıĢmanın Amacı ve Önemi……….. 78

2.2. ÇalıĢmanın Ġçeriği………... 85

2.3. Bilgi Toplama Yöntemleri ve Bilgilerin Elde Edilmesi………. 86

2.4. Bulguların Analiz Edilmesi ve Yorumlanması………... 88

2.4.1. İşverenle İlgili Bulgular……….. 88

2.4.2. İşletmeyle İlgili Bulgular………. 90

2.4.3. Aranan Emek Talebiyle İlgili Bulgular………. 92

TARTIġMA ve SONUÇ………... 107

KAYNAKLAR………... 112

(7)

TABLOLAR DĠZĠNĠ

Tablo 3.1. a) Tokat Ġli Nüfusu Dağılımı………... 73

Tablo 3.1. b) Tokat Ġli Nüfusunun Kır Kent Dağılımı……… 73

Tablo 3.2. Tokat Ġlinin GSYĠH Verileri………... 74

Tablo 3.3. Tokat Ġline Ait ĠĢsizlik Verileri………... 74

Tablo 3.4. Tokat‟ta Ortaöğretim Düzeyinde Eğitimin Mezuniyet Durumu……… 75

Tablo 3.5. Tokat‟ta Lisans Düzeyinde Eğitimin Mezuniyet Durumu………. 76

Tablo 3.6. ĠĢverene Ait YaĢ, Cinsiyet, Medeni Durum ve Eğitim Düzeyi Bilgileri………. 89

Tablo 3.7. Aile ġirketi Olup – Olmama Durumu……… 90

Tablo 3.8. Ankete Cevap Veren ĠĢletmelerin Faaliyet Gösterilen Sektör, Hukuki Yapı ve Karar Organları Açısından Dağılımı………... 91

Tablo 3.9. Aile ġirketi Olup – Olmamasına Göre Eğitim Düzeyi………... 93

Tablo 3.10. Aile ġirketi Olup – Olmamasına Göre Mesleki Unvan……… 93

Tablo 3.11. Aile ġirketi Olup – Olmamasına Göre Meslek Bilgisi……… 94

Tablo 3.12. Aile ġirketi Olup – Olmamasına Göre Uygulama Becerisi………. 95

Tablo 3.13. Aile ġirketi Olup – Olmamasına Göre Meslek Deneyimi……… 95

Tablo 3.14. Aile ġirketi Olup – Olmamasına Göre YaĢ Durumu……… 96

Tablo 3.15. Aile ġirketi Olup – Olmamasına Göre Cinsiyet Durumu……….... 96

Tablo 3.16. Aile ġirketi Olup – Olmamasına Göre Medeni Durum……… 97

Tablo 3.17. Aile ġirketi Olup – Olmamasına Göre Esnek ÇalıĢma Saatlerine Uyum………….. 98

Tablo 3.18. Aile ġirketi Olup – Olmamasına Göre Ücret Talebi……… 98

Tablo 3.19. ĠĢletmenin Aile ġirketi Olup – Olmamasına Göre Yabancı Dil Bilgisi Tercihi………... 99

Tablo 3.20. ĠĢletmenin Aile ġirketi Olup – Olmamasına Göre ĠĢyerinin Bulunduğu Bölge Ġnsanı Olma………... 100

Tablo 3.21. ĠĢletmenin Aile ġirketi Olup – Olmamasına Göre ĠĢyerinin Bulunduğu Bölgede Ġkamet Etme……….. 101

Tablo 3.22. ĠĢletmenin Aile ġirketi Olup – Olmamasına Göre ĠĢyerinin Bulunduğu Bölge Okulundan Mezun Olması……… 101

Tablo 3.23. Hukuki Yapı ve Yabancı Dil Bilgisi, Eleman Eksikliği ve Eğitim Kurumlarının Eleman YetiĢtirme Yeterliliği Arasındaki ĠliĢki………... 102

Tablo 3.24. Sektörler ve Yabancı Dil Bilgisi, Eleman Eksikliği ve Eğitim Kurumlarının Eleman YetiĢtirme Yeterliliği Arasındaki ĠliĢki………... 102

Tablo 3.25. ĠĢletmelerdeki Karar Organları ve Yabancı Dil Bilgisi, Eleman Eksikliği ve Eğitim Kurumlarının Eleman YetiĢtirme Yeterliliği Arasındaki ĠliĢki……….. 103

Tablo 3.26. ĠĢletmelerin Esas Ġtibariyle Faaliyet Gösterdikleri Sektörler ve Eleman Ġstihdamını Etkileyeceği DüĢünülen Unsurlar Arasındaki ĠliĢki………. 103

Tablo 3.27. Tokat‟ta Faaliyet Gösteren KOBĠ‟lerin Önem Sırasına Göre Eğitim Düzeyi Tercihleri………. 104

Tablo 3.28. Tokat‟ta Faaliyet Gösteren KOBĠ‟lerin Önem Sırasına Göre Unvan Grubu Açısından Eleman Ġhtiyacı ………... 105

Tablo 3.29. Tokat‟ta Faaliyet Gösteren KOBĠ‟lerin Önem Sırasına Göre Lise Mezunu Tercihleri………. 105

(8)

Tablo 3.30. Tokat‟ta Faaliyet Gösteren KOBĠ‟lerin Önem Sırasına Göre Meslek

Yüksekokulu Mezunu Tercihleri………. 106

Tablo 3.31. Tokat‟ta Faaliyet Gösteren KOBĠ‟lerin Önem Sırasına Göre Lisans Mezunu Tercihleri………. 106

Tablo 3.32. Tokat‟ta Faaliyet Gösteren KOBĠ‟lerin Önem Sırasına Göre Yabancı Dil Tercih Ettikleri Unvan Grupları……….. 107

ġEKĠLLER DĠZĠNĠ ġekil: 1.1. Bireysel ĠĢgücü Arzı ve Ücret……… 26

ġekil: 1.2. Ücret ArtıĢı ve ĠĢgücü Arzı……… 27

ġekil: 1.3. ĠĢgücü Arzı Eğrisi ve Ücret Oranındaki ArtıĢ……… 29

ġekil: 1.4. (a) ĠĢgücü Arz Eğrisi………... 37

ġekil: 1.4. (b) ĠĢgücü Talep Eğrisi………... 37

ġekil: 1.5. ĠĢgücü Piyasasında Denge………... 39

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

EMEK ve EMEK PĠYASASI KAVRAMI, EMEK PĠYASASININ ÖZELLĠKLERĠ, TÜRLERĠ ve BĠLEġENLERĠ

1. EMEK VE EMEK PĠYASASI KAVRAMI

ĠĢgücü piyasalarını oluĢturan emek arz ve talebi, bu piyasanın barındırdığı yapısal özellik bakımından diğer piyasalardan ayrılır. Çünkü iĢgücü piyasasının nesnesi olan iĢgücü, bir mal gibi alınıp satılamamaktadır. Diğer piyasaların aksine, iĢgücü piyasası toplumsal faktörlerden etkilenen bir yapı içermektedir. Ekonomik olduğu kadar toplumsal bir boyutu da içine alan iĢgücü piyasasının temel unsuru emektir ( ġen, 2006).

Faydalı bir mal ya da hizmet üretmek amacıyla sarfedilen her türlü insan çabası emek faktörü içine girer. Emek faktörü ile belirli yaĢlar arasında çalıĢabilecek nüfus içinde baĢkası hesabına çalıĢanları, baĢka bir deyiĢle geçimi için gerekli parayı ücret ve maaĢ gelirlerinden elde eden kimseler kastedilir. Eğer bir kimse baĢkası hesabına çalıĢmıyorsa, buradaki anlamda emek tanımı içine girmez. Bu duruma dükkanında tek baĢına çalıĢan berber ya da ayakkabı tamircisi, vb.‟leri örnek verilebilir. Üretimin risk ve belirsizliğini yüklenen bu kiĢiler, giriĢimci sayılırlar (Dinler, 2003).

ÇalıĢma çağında olup, çalıĢma arzu ve iktidarına sahip bulunan cari ve geçer ücret hadlerinde emeğini arz etmeye hazır durumdaki fertlerin meydana getirdiği topluluğa iĢgücü (=emek) denilmektedir. Emek, bir ülkede çalıĢanlarla iĢ arayanların doldurabileceği çalıĢma saatleri toplamı olarak da ifade edilmekte ve bu nedenle emek izinli veya hasta olsun, üretimde fiilen çalıĢan kimselerle, iĢsizlerin dikkate alınmasıyla belirlenmektedir. ÇalıĢabilir yaĢtaki nüfustan, sürekli hasta ve sakatlar ile cari ücret

(9)

sınırına göre çalıĢma ve gelir sağlama arzusu beslemeyenlerin miktarı indirildikten sonra kalan kısmı da emek olarak ifade edilmektedir.

Sınırsız insan gereksinimlerini kıt kaynaklarla karĢılamaya çalıĢan iktisat biliminin çabası temelde iki piyasada gerçekleĢir. Mal piyasasında mal ve hizmet değiĢimi yapılırken, kıt kaynaklarla oluĢturulan faktör piyasasında emek, sermaye, toprak ve teĢebbüs iĢlem görmektedir. Üretim faktörlerinden biri olan emek, iktisadi faaliyetin insan unsurunu oluĢturduğundan ötürü, diğer üretim faktörleri arasında en öncelikli olan faktördür. Üretim unsurlarını bir araya getirecek olan müteĢebbisler diğer unsurlarla birlikte emek satın alırlar. Emek piyasasında bir kısım insanlar emeklerini arz ederken, bir kısmı da arz edilen emeği talep ederler. Arz ve talebin karĢılaĢtığı ve buluĢtuğu alan emek piyasasıdır. Buradan hareketle; emek piyasasını çalıĢanlarla çalıĢtıranların, bir baĢka ifade ile emek arz ve talebinin karĢılaĢtığı ve bu karĢılaĢma sonucunda doğan sözleĢme iliĢkilerinin yürütüldüğü bir yer veya sosyal bir organizasyon olarak tanımlamak mümkündür (KarataĢ, 2006).

Modern bir ekonomide, mevcut birçok piyasa arasında en önemli olanı emek piyasasıdır. Çünkü emek piyasası, bireylerin çoğunun uyanık olduğu saatlerin büyük bir bölümünü geçirdikleri ve hizmetlerini satarak gelir elde ettikleri piyasadır. Bunun ötesinde, bireyler emek piyasasındaki faaliyetlerine dayanarak kendilerine iliĢkin değerlendirmeleri ve buna bağlı olarak sosyal yaĢamlarını oluĢtururlar. Birçok insan için iĢ, maddi kazanç kaynağıdır ve gerekli mal ve hizmetlerin alımı için ihtiyaç duyulan geliri sağlamak bakımından zorunludur. Bu nedenle emek piyasasındaki esas iĢlem emeğin para karĢılığında kiralanmasıdır. Çünkü ücret emeğin karĢılığıdır. Ücret karĢılığı çalıĢanların sayısının artmasıyla, klasik emek piyasaları ve modern emek piyasaları kavramları doğmuĢtur (Sayın, 2002).

Klasik emek piyasaları, iĢçi sayısının sınırlı olduğu, emek arz ve talebinin bir plan ve düzenlemeden uzak ve aracı kurumlar olmadan gerçekleĢtiği bir ağdır. Teknolojinin geliĢen durumu ve sanayinin ihtiyaçları dikkate alınmadan ve iĢsizlerle açık iĢyerlerinin sayı ve vasıf ihtiyaçları bilinmeden iĢçi ve iĢveren arasındaki hizmet sözleĢmesinin bireysel iliĢkiler sonucunda gerçekleĢtiği, iĢgücü hareketlerinin çok sınırlı olduğu bir ortamda gerçekleĢmektedir. Bu anlamda emek piyasası, iĢveren ile iĢçilerin arz ve talep çerçevesinde buluĢmalarıyla kısıtlıdır. Kendiliğinden hedefe ulaĢmaya çalıĢan iĢ ve eleman bulma faaliyeti; gerek iĢveren ve iĢ arayanın emek piyasası

(10)

hakkında yeterli bilgiye sahip olmaması, gerekse tekellerin arz ve talebin iĢlevlerini sınırlaması nedeniyle taraflar için tatmin edici sonuç doğuramamıĢtır. Yeterli derecede bilgilendirilemeyen bireyler, iĢ arama sürecinde gelir kaybına uğradıkları bir kısır döngüye düĢmüĢlerdir. Ancak endüstri devrimi ile birlikte, emek piyasalarının karakterinde hızlı bir geliĢme yaĢanmıĢtır. 19. yüzyıldaki kapitalist sanayi sistemiyle birlikte doğan ve hızla geliĢen modern emek piyasasında, emek arz ve talep edenlerin sayısında çok büyük artıĢlar meydana gelmiĢ, ülkelerin faal nüfuslarında ücretlilerin oranı artmıĢtır (Sayın, 2002).

Modern sanayi toplumlarında, kısmen de geliĢmekte olan ülkelerde ücret karĢılığı çalıĢanların sayısının toplam nüfusa oranının çok hızlı bir Ģekilde artması, klasik emek piyasaları ile modern emek piyasaları arasında bir takım farklılıklar yaratmıĢtır. Ġlk olarak, modern emek piyasalarında, klasik emek piyasalarına oranla emek arz edenler sayı itibariyle çok daha fazladır ve endüstri devrimi ile birlikte ücretlilerin sayısındaki artıĢ bunu kanıtlamaktadır. Ġkinci olarak, klasik emek piyasalarında organize olmayan emek, modern emek piyasalarında istihdam kurumlarınca kontrol edilerek ve gerek sayı, gerekse vasıf itibariyle belirlenerek, emek arz ve talebi karĢı karĢıya getirilmektedir. Klasik emek piyasalarında nerede, hangi oranda ve hangi vasıf düzeyinde emeğin mevcut olduğunu belirlemek ve emek mobilitesini sağlayarak emek arz ve talebi arasında denge kurmak zordur. Üçüncü olarak, klasik emek piyasalarında yaĢam boyu iĢçi olarak çalıĢan bir sınıf mevcut olmayıp, geçici bir süre için iĢçi olarak çalıĢanlar zaman zaman diğer meslek ve sanatlarla da uğraĢmaktadırlar. Dördüncü olarak, klasik emek piyasalarında çalıĢanların bölgeler veya meslekler arasında mobilite bulunmadığından, iĢyerlerinin emek talebinin gerekli sayı ve vasıftaki elemanlarla karĢılanması zorlaĢmaktadır. Modern emek piyasalarında ise, iĢgücü mobilitesi çok geliĢmiĢ olup, bölgeler, Ģehirler ve hatta ülkeler arasında emek akıĢı çok hızlanmıĢtır. BeĢinci olarak, klasik emek piyasalarında istihdam koĢulları bireysel düzeyde iĢçi iĢveren arasında kararlaĢtırılmakta ve emeğinden baĢka bir gelire sahip bulunmayan iĢçi pazarlık gücünden yoksun bulunmaktadır. Modern emek piyasasında istihdam koĢulları bireysel değil, toplu sözleĢmelerle belirlenmektedir. Altıncı olarak, klasik emek piyasalarında, modern emek piyasalarına oranla kısmen de olsa bir bağımlılık iliĢkisi bulunmaktadır. Son olarak, sınıf bilinci sanayi devrimi ile birlikte modern emek piyasalarında doğup geliĢtiğinden,

(11)

ücret karĢılığı çalıĢanların sayılarındaki artıĢla birlikte sınıf farklılıkları giderek keskinleĢmiĢtir. (Sayın, 2002).

Temel iĢlevi, emek arz ve talebini uygun bir ortamda dengelemek olan emek piyasaları, emek arz ve talebinin karĢılaĢtığı ve emeğin fiyatı olan ücretin belirlendiği piyasalardır. Emeğini arz edenlerle emek talep edenlerin bir araya geldikleri ortamı tanımlamak üzere kullanılan bir soyutlama, iĢçilerin iĢler için sürekli ve açık bir Ģekilde rekabete girdikleri, benzer Ģekilde iĢverenlerin de iĢçileri cezbetmek ve emek sağlamak amacıyla fiyat arttırma konusunda rekabette bulundukları dengede olan bir piyasadır. Belirli bir emek türünün alıcı ve satıcılarının bir araya gelerek emek hizmetlerinin mübadelesi ile ilgili iĢlemleri gerçekleĢtirdikleri alanı temsil eden analitik bir kurgudur (BeĢeli ve ark., 2004). Emek arzı ile emek talebi arasındaki karĢılıklı etkileĢim nedeniyle dinamik yapıya sahip mekanizmalar bütünüdür. Tüm ülkede var olan emek dikkate alınacak olursa, emek piyasaları, belirli bir dönemde geçerli ücret ve çalıĢma koĢullarını kabul ederek çalıĢma istek ve arzusunda olan emek arzı ile bu arza yönelik emek talebinin karĢılaĢtığı piyasalardır (Görücü, 2006).

Emek piyasası, iĢçi, iĢveren ve devlet tarafından oluĢturulan, toplumsal geliĢme ve değiĢmeye konu olarak sürekli değiĢen bir piyasadır. Buradan hareketle ortaya çıkan emek piyasalarının ekonomik rolü, özellikle iĢ arayan emeğe, vasıflarına uygun iĢ bulabilme, iĢverenlere ise üretim sürecinde kullanacakları, ihtiyaç duydukları vasıfta emeği seçebilme olanağı tanımasıdır. Bu nedenle, emek piyasaları iĢ ve emeği bulma kolaylığı sağlayan yerlerdir. Bu kolaylık için ekonominin emek talebinin yapısının bilinmesi gerekir.

En geniĢ tanımıyla, emeğini arz edenlerle bu emeği talep edenleri bir araya getirerek, emeğin fiyatının ve bu fiyat üzerinden ne kadar emek arz edileceğinin belirlendiği yerler olan emek piyasaları, genel olarak, insan yaĢamında çalıĢmayı etkileyen pek çok gücün bir araya geldiği yerler olarak da ifade edilebilir.

2. EMEK PĠYASASININ ÖZELLĠKLERĠ

Emek piyasalarını diğer piyasalardan ayıran ve sadece emek piyasasına özgü olan yedi temel özellik, emek piyasasının teorik inĢasını sağlam temellere oturtmaktadır.

Emek Talebinin TüretilmiĢ Bir Talep Olması: Diğer mal ve hizmet

(12)

yapılırken, emek talebi türetilmiĢ bir nitelik taĢır ve mal ve hizmet üretimine bağlıdır. Örneğin, acıkan bir tüketicinin hamburger satın almasında veya otomobili bozulan bir tüketicinin otomobilini servis istasyonuna götürmesindeki amaç aynıdır. Bu mal ve hizmetlerin tüketimi ile tüketici ihtiyaçlarını karĢılamayı (karnını doyurmayı – otomobilini tamir ettirmeyi), bu sayede fayda sağlamayı amaçlar. Öte yandan emek talebi mal ve hizmet piyasalarında üretici konumundaki kiĢiler tarafından gerçekleĢtirilir ve herhangi bir mal veya hizmet üretimi söz konusu değilse, emek talep edilmesinin bir anlamı yoktur. Emek talebinin bu özelliği emek piyasaları ile mal ve hizmet piyasaları arasında sıkı bir iliĢkinin olmasını gerektirmektedir.

Emeğin KiĢiyle BütünleĢik Olması: Emek piyasalarını mal ve diğer

piyasalardan ayıran en önemli özellik, emeğin istihdamının çalıĢan ve çalıĢtıran arasında kiĢisel bir iliĢkiyi ifade etmesidir. Emek, sadece para ile ölçülebilen bir değer olmayıp, kiĢiliğin bir parçası olarak istek, yetenek, deneyim ve bilgi ile bütünleĢerek sunulan bir değerdir (Gündoğan ve Biçerli, 2003).

ĠĢçiler için emek piyasasında ne kadar ücret kazanıldığı kadar nasıl bir ortamda çalıĢıldığı da önemlidir. Bu nedenle iĢveren istihdam paketinde ücretin yanı sıra diğer unsurları da bulundurmak zorundadır. ĠĢçiler sadece en yüksek ücret almayı değil, bütün bu unsurları göz önüne alarak, en yüksek faydayı elde etmeyi amaçlarlar.

ĠĢverenler de iĢçiler için rekabet ederlerken muhtelif seçeneklere sahiptirler. Ücretleri yükseltmek bazı iĢçileri cezbedebileceği gibi, diğer istihdam Ģartlarının düzeltilmesi de aynı iĢlevi yerine getirebilecektir. Dolayısıyla bir Ģirket diğerinden yüksek ücret veriyorsa, bu durum o Ģirketin toplam istihdam paketinin daha iyi olduğunu göstermez. Ġstihdam paketinin karmaĢıklığı iĢ arama faaliyetini zorlaĢtırır. Özellikle iĢlerin beĢeri iliĢkilerle ilgili yönleri iĢe girdikten belirli bir süre sonra anlaĢılabilir. Bu durumda iĢçiler belli bir müddet sonra tatmin olmayıp iĢlerini değiĢtirebilirler. ĠĢveren de baĢlangıçta üretken ya da eğitilebilir gördüğü bir iĢçinin zaman içinde öyle olmadığını fark ederek onu iĢten çıkarabilir.

Emeğin Homojen Olmaması: Pek çok mallar, özellikle hammadde ve yarı

mamuller, bütünüyle standartlaĢtırılmıĢtır. Bu ürünler için pek çok marka da olsa, bunlar fiziksel olarak birbirlerine bir hayli benzemektedir. Öte yandan iĢçiler; yaĢ,

(13)

cinsiyet, zeka, yönetilebilirlik, fiziksel güç ve enerji, çalıĢma motivasyonu ve diğer özellikler açısından farklılıklar gösterirler. ĠĢçiler aynı zamanda beĢeri sermaye olarak adlandırılan; resmi eğitim, iĢ tecrübesi ve iĢyerinde eğitim açılarından da farklılıklar göstermektedir. Diğer bir ifade ile emek piyasasına arz edilen emek büyük ölçüde heterojenlik gösterir. Bireyler; motivasyonları, belirli iĢlere yatkınlıkları, yetenekleri ve risk alma istekleri bakımından birbirinden farklıdırlar ( Gündoğan ve Biçerli, 2003). Emek piyasasında iĢçilerin homojen olmamaları iĢverenler açısından iĢçi seçimini zorlaĢtırmaktadır. ĠĢverenler iĢçi seçimini bazen sınavla, bazen de eğitim düzeyini zeka ve isteklendirme için bir gösterge kabul ederek yaparlar. Bu konuda hata yapılması ihtimal dahilindedir ve nihai seçim iĢçiyi genellikle belirli bir süre çalıĢtırdıktan sonra yapılır.

Emeğin Ġstihdamının Süreklilik Arz Etmesi: Mal ve hizmet satın alımlarında

tüketicinin veya firmanın bugün aldığı Ģeyin dün aldığı ile veya yarın alacağı ile iliĢkili olması gerekmez. Ancak emeğin çalıĢtırılmasında devamlılık esastır. Her sabah mevcut emeği yenileri ile değiĢtirmeye karar veren bir Ģirket ekonomik davranmadığı gibi, muhtemelen kendisi için çalıĢmak isteyen kimseyi bulamayacaktır.

Emek piyasalarında iĢveren iĢçiyi, iyi davranıĢ göstermesi ve piyasa koĢullarında değiĢme olmaması durumunda, sürekli bir Ģekilde istihdam etmek ister. Çünkü bunun hem iĢverene hem de iĢçiye sağladığı yararlar vardır. ĠĢveren açısından istihdam iliĢkisinde süreklilik iĢçi devrinin düĢmesini sağlar. ĠĢçi devri takım çalıĢmasını kesintiye uğratan bir durumdur. ĠĢçi devrinin düĢmesi ile iĢverenin sağladığı ikinci avantaj iĢyerinde eğitim maliyetlerinin kaybolmamasıdır. ĠĢyerinde eğitim firmaya özel bilgilerin iĢçilere aktarılmasını gerektiriyorsa, bunun maliyetini iĢveren karĢılayacaktır. ĠĢçinin iĢi bırakması ile iĢverenin o iĢçiye yaptığı eğitimin maliyeti iĢveren için bir kayıp olacak, iĢveren yeni iĢçiyi eğitmek için aynı maliyetlere tekrar katlanacaktır. Ġstihdam iliĢkisinde süreklilik iĢçi açısından da faydalar sağlayan bir durumdur. ĠĢ rutini, çalıĢma Ģartları ve iĢ arkadaĢlarına aĢinalık hayatı daha güvenli ve hoĢ kılarak iĢçinin verimliliğini olumlu yönde etkiler. ĠĢçiler bunun yanı sıra; iĢyerinde kıdem, fazla tatil, daha çok emeklilik hakları ve iĢten çıkarılmalara karĢı güvence gibi önemli avantajlar da sağlarlar.

Emek Piyasalarının Çok Sayıda Olması: Genellikle kullanılan deyim sadece

emek piyasası olmasına rağmen, gerçekte farklı iĢler için binlerce piyasa vardır. Bu piyasalar bazen beceri gerekleri açısından sınıflandırılırken, bazen de coğrafi alan

(14)

bakımından sınıflandırılmaktadır. Örneğin, marangoz iĢçileri piyasası, otomobil tamircileri piyasası, bulaĢıkçılar piyasası, garsonlar piyasası gibi bir sınıflandırma meslek ölçüt alınarak yapılan bir sınıflandırmadır. Bu açıdan, piyasadaki meslekler göz önünde bulundurularak binlerce farklı emek piyasası olduğu söylenebilir. Bunun gibi; Ġç Anadolu Bölgesi emek piyasası, Marmara Bölgesi emek piyasası, Türkiye emek piyasası, Avrupa Birliği emek piyasası gibi sınıflandırmalar coğrafi alan göz önüne alınarak yapılan sınıflandırmalara örnektir. Coğrafi alan açısından da binlerce farklı emek piyasası olduğu açıktır. Yukarıda bahsedilen tüm bu emek piyasaları birbirleri ile iliĢki içerisindedir. Daha açık bir ifadeyle, bireylerin bu piyasalardan diğerine geçmeleri mümkündür. Coğrafi anlamda düĢünülürse, örneğin, bir iĢçinin Ġç Anadolu emek piyasasından Marmara emek piyasasına geçiĢ yapması mümkündür. Ancak bu tür emek hareketliliği (mobilite) kolaylıkla gerçekleĢmez ve gerçek hayatta emek hareketliliğini engelleyen bazı unsurlar mevcuttur.

Ücretin Tek Olmaması: Buğday, mısır, Ģeker gibi pek çok tarımsal mallar ve

hammaddeler için genellikle tek bir satıĢ fiyatı vardır. Her ne kadar bu mallar için çok sayıda satıĢ noktası olsa da, bunlar arasındaki iletiĢim, fiyatları dar bir aralıkta tutar. Aynı iletiĢim emek piyasalarında bu kadar iyi iĢleyememektedir. Piyasanın, özellikle iĢçiler yönünde, bilgi akımı hızlı veya doğru değildir. Emek piyasası hakkında genellikle hem iĢveren hem de iĢçi bakımından bir bilgi eksikliği söz konusudur. ĠĢverenler için, iĢçinin verimlilik kapasitesini ölçmek ve piyasada daha iyi niteliklere sahip iĢ arayanların olup – olmadığını bilmek güçtür. Aynı Ģekilde iĢçinin de bulduğu iĢin kendisi için ne kadar uygun ve tatmin edici olduğunu, piyasada daha iyi iĢler bulup – bulamayacağını değerlendirebilmesi de zordur. Bu durum iĢçilerin iĢ arama maliyetini arttırır ve zorunlu haller dıĢında onları iĢ değiĢtirme konusunda daha az isteksiz hale getirir. Emek piyasalarında eksik bilgilenmenin olması ve iĢ aramanın maliyetli olması iĢsizlerin iĢ arama faaliyetlerini belli bir noktada keserek kendilerine o ana kadar yapılan en iyi teklifi kabul etmelerine neden olmaktadır. Oysa iĢçiler, eksik bilgilenme nedeniyle piyasada kendileri için en iyi istihdam Ģartlarının hangi firmalarda olduğunu bilmediklerinden, kabul ettikleri iĢ teklifinin en iyi teklif olmaması muhtemeldir. Bu durum benzeri özelliklere sahip ve benzeri iĢleri yapan iĢçilerin farklı ücretler almalarına neden olabilmektedir.

(15)

Emeğin Pazarlık Gücünün Zayıf Olması: Herhangi bir zamanda genellikle iĢ

arayanların sayısı açık iĢ sayısından fazladır. ĠĢçiler genellikle sınırlı kaynaklara sahip olduklarından, iĢe olan ihtiyaçları daha acildir. Bunun tersine, iĢverenler bekleyip aĢırı müracaatlar arasından seçim yapabildiklerinden, istihdam Ģartlarını belirlemede hakim durumdadırlar. Sendikaların olmadığı bir durumda, gerçekte iĢçiler ile iĢverenler arasında pazarlık bile söz konusu değildir. ĠĢverenler bu durumda ücret ve çalıĢma koĢullarının tek belirleyicileri konumundadırlar. Buna göre, iĢverenin Ģartlarını kabullenen iĢçiler çalıĢır, kabullenmeyen iĢçiler ise iĢi bırakırlar. ĠĢçilerin iĢi bırakma davranıĢlarının ise ekonomik konjonktürle yakından ilgili olduğu açıktır. Daha açık bir ifadeyle, yeterince açık iĢin bulunduğu ekonominin geniĢleme dönemlerinde iĢçiler iĢi bırakma konusunda daha rahat davranabilirlerken, iĢsizliğin arttığı durgunluk dönemlerinde iĢlerini korumaya özen gösterirler.

Emek piyasasında iĢçinin pazarlık gücü nispi olarak azdır. Genellikle bu piyasalarda güç alıcılar lehinedir. Çünkü iĢ arayanların sayısı açık iĢlerden fazladır. ĠĢveren bekleyebilir ya da birçok iĢçi arasından seçim yapabilir, ancak iĢçi sınırlı kaynaklara sahip olduğu için istihdam koĢullarının belirlenmesinde iĢveren kadar etkili olamaz. ĠĢçinin pazarlık gücü bir iĢi kabul etme ya da geri çevirebilme kabiliyetine bağlıdır. Bu ise alternatif boĢ iĢlerin sayısının bir fonksiyonudur. Örneğin, iĢsizlik oranının yüksek olduğu dönemlerde iĢçinin sahip olduğu pazarlık gücü zayıflayacaktır ( Gündoğan ve Biçerli, 2003).

ĠĢçilerin pazarlık güçlerinin zayıf olması her zaman ve her iĢçi için geçerli değildir. Pazarlık gücü iĢçinin ikame edilebilirlik derecesine bağlıdır. Bu açıdan ikame edilebilmeleri güç olan; Ģirket yöneticileri, profesyonel çalıĢanlar ve nitelikli zanaatkarların genellikle iyi bir pazarlık gücü varken, baĢka faktörlerle veya baĢka grup iĢçilerle kolayca ikame edilebilen niteliksiz emeğin pazarlık gücü zayıftır. Emek piyasasında alıcı ve satıcıların pazarlık güçlerindeki dengesizlik onu özellikli bir piyasa haline getirir (Biçerli, 2004).

3. EMEK PĠYASASI TÜRLERĠ

Emek piyasalarının temel iĢlevi, emek arz ve talebinin uygun ortamda karĢılaĢtırılarak dengenin sağlanmasıdır. Dengenin sağlanması, ekonominin geneliyle ilgili varılmak istenen temel amaçtır. Bu amaca ulaĢmak için de çeĢitli yaklaĢımlara bağlı olarak emek piyasaları farklı Ģekillerde adlandırılmaktadır. Bu bağlamda emek

(16)

piyasaları; kuramsal açıdan emek piyasaları ve iĢlevsel açıdan emek piyasaları olmak üzere iki alt baĢlığa ayrılmaktadır.

Günlük yaĢamda rastlanmayan piyasa türlerinin bazılarının da bu ayrımda yer almasının yanı sıra, tüm bu piyasa türleri ulaĢılmak istenen hedef açısından ideali göstermektedir. Piyasa türleri için, ileri sürülen görüĢler ve ekonomik yaklaĢımların temelinde iĢsizliği önleme ve tam çalıĢmayı sağlama amacını gerçekleĢtirmek bulunmaktadır. Fakat bu hedefin gerçekleĢmesi kuramsal açıdan mümkün görünmekle birlikte, var olan iĢsizlerin hepsinin çalıĢmasını sağlayacak iĢyeri açılsa dahi gerçekleĢtirilmesi mümkün değildir. Çünkü hemen hemen hiçbir ülke, tek bir emek piyasasından oluĢmamaktadır. Her ülke kendi içinde değiĢik alt emek piyasalarına ayrılmaktadır (Görücü, 2006).

3.1. Kuramsal Açıdan Emek Piyasası Türleri

Emek arz ve talep dengesinin sağlıklı bir Ģekilde gerçekleĢtirilmesinin sağlanması için, piyasaların nasıl olması gerektiğinin kuramsal düzeyde incelenmesinden oluĢan bu yaklaĢım kuramsal açıdan emek piyasalarını; ideal emek piyasası, doğal emek piyasası, kurumsal emek piyasası, güdümlü emek piyasası, korumacı emek piyasası ve esnek emek piyasası olmak üzere altı alt iĢgücü piyasasına ayırmaktadır.

Ġdeal Emek Piyasası: Tam rekabet piyasası olarak bilinen bu piyasa türüne

gerçek hayatta rastlamak olası değildir. Ancak, bu piyasa türüyle ulaĢılmak istenen, piyasanın taraflarının memnun olduğu, sorunların yaĢanmadığı bir emek piyasasıdır.

Piyasada üretilen mal ve hizmetlerin standart olması, piyasaya giriĢ ve çıkıĢın serbest olması, emek arz ve talebinde bulunanların piyasa hakkında tam bilgiye sahip olması, piyasada emek arzı ve emek talebinde bulunanların aralarında kendi çıkarlarını korumak veya menfaat sağlamaya yönelik gruplaĢmaların ve mesleki örgütlerin bulunmaması, piyasadaki mal ve hizmetler için fiyatların veri olarak kabul edilmesi, üretilen her mal ve piyasaya yönelen her emek arzı için yeterli miktarda talep bulunması ve devlet müdahalesinin asgari düzeyde olması ideal emek piyasasını açıklayan temel özelliklerdir.

Genel özellikleri bu Ģekilde sıralanan ideal emek piyasası, insanlığın ulaĢmayı hedeflediği bir piyasa türüdür. Tam anlamıyla ulaĢmak mümkün olmasa da, burada belirtilen hedefler tüm toplumlar için ideal kabul edilmektedir. Bu piyasanın özelliklerini değiĢik piyasa türlerinde kısmen de olsa görmek mümkündür. Ġdeal emek

(17)

piyasalarında, iĢçiler ve iĢverenler piyasanın özelliği nedeniyle hareketlerinde tam bir serbestiye sahiptirler. ĠĢçi, piyasa hakkında tam bilgiye sahip olması nedeniyle mevcut emek talepleri arasında kendi için en çok olanak tanıyan iĢlere ve bölgelere yönelerek çıkarını en maksimuma ulaĢtırmaya çalıĢacaktır. ĠĢveren ise, talep ettiği emeği bulabilmek için piyasa koĢullarında veri olan ücreti ödemeyi kabul edecektir. Aksi halde, istediği emeği elde etmekle birlikte, emeğin aradığı niteliklere sahip olmayacağı düĢünülürse daha düĢük yetenekteki emeği çalıĢtırmak zorunda kalacaktır.

Ġdeal emek piyasasını diğer piyasalardan ayıran en belirgin özellik, devlet müdahalesinin yok denecek düzeyde olmasıdır. Devlet liberalizm felsefesinin hareket noktası olan, adalet ve güvenlik dıĢındaki alanlarda bulunmadığı gibi, diğer alanlara yönelik düzenlemelerden de kaçınmaktadır. Devletin piyasaya yönelik müdahalesi, piyasanın görünmeyen el yardımıyla sağladığı dengeyi bozacağından, devlet tarafsız kalmak durumundadır. Bu piyasa türünde, devletin emek piyasasına doğrudan veya dolaylı olarak müdahale etmesine izin verilmediği gibi, ekonomik müdahalesi de hoĢ karĢılanmamaktadır. Devletin piyasaya yönelik müdahale ve düzenlemesine izin verilmemesinin tek istisnası korunmaya muhtaç kesimlerin (sakat, hükümlü gibi) istihdamına yönelik koruyucu politikalar üretmesine verilen izin gösterilebilir.

Doğal Emek Piyasası: Sosyal siyaset düzenlemelerinin geliĢmediği, liberal

ekonomi uygulamasının hakim olduğu, devletin görevinin güvenlik ve adaletten ibaret olduğu kapitalist bir düzende görülen emek piyasası doğal emek piyasasıdır.

Emek arz ve talebinin piyasada var olan veya geliĢen koĢullara göre belirlenmesi, emek piyasasında emek arz ve talebi arasında denge bulunmaması, emeğin hareketliliğini engelleyen çeĢitli nedenlerin varlığı, emek hareketliliğinde görülen yetersizliğin eĢit iĢe eĢit ücret prensibinin uygulanmasını engellemesi, sendikal hareketlerin piyasaya etki edemeyecek derecede pasif olması ve yasal düzenlemelerin uygulamada olması doğal emek piyasasını açıklayan temel özelliklerdir.

Doğal emek piyasasında iĢçi-iĢveren iliĢkileri kiĢisel iliĢkiler çerçevesindedir. SözleĢme serbestisi ve devletin yasal düzenlemelere gitmemesi nedeniyle, güçlü olan taraf diğer tarafa kendi isteklerini kabul ettirmektedir. Emek arzında bulunanların piyasa hakkında tam bilgi sahibi olmaması, emek fiyatının aynı piyasa içinde farklı fiyatlarda talep edilmesinin nedenidir. Emek arzında bulunanların bu eksikliği, özellikle piyasaya ilk kez girenler açısından daha fazla etkili olmaktadır. Bu kiĢilerin piyasa hakkında bilgi

(18)

sahibi olmamasının yanında, iĢ ve ücret konusunda da bilgisizliği ve bu nitelikteki emeğe olan talep eksikliği, daha düĢük ücretlere çalıĢmaya istekli olmalarında etkili olmaktadır. Sendikaların bulunmayıĢı veya etkisiz oluĢu da emek arzında bulunanların, emek talebinde bulunanlar karĢısında güçsüz kalmasına neden olmaktadır.

Türkiye‟deki tarım sektörü ve ĠĢ Kanunu kapsamı dıĢında kalan küçük esnaf ve sanatkarlar bu piyasa türüne örnek gösterilebilir. Bu kesimde iĢ iliĢkileri devletin yasal düzenlemelerinin dıĢında, genellikle karĢılıklı iliĢkiler ve gelenekler çerçevesinde yürütülmektedir.

Kurumsal Emek Piyasası: Yasal kurumsal düzenlemelerin devlet tarafından

gerçekleĢtirildiği, tarafların haklarını savunmak amacıyla örgütlendikleri ve örgütlerin yasal düzenlemelere uygun olarak faaliyet gösterdiği piyasa türüdür.

Sosyal devlet anlayıĢının hakim olması, piyasada emek arz ve talebi arasında dengesizliğin olması ve bu dengenin sağlanması amacıyla devletin yasal ve kurumsal düzenlemelere gitmesi, piyasa hakkında tarafların tam bilgi sahibi olmaması yanı sıra taraflardan saklanan bir bilginin de bulunmaması, mal ve emeğin standart olmaması ve aynı mal ve aynı nitelikteki emeğin farklı ücretlere tabi olması, emek arz ve talebinde bulunanların yasal statüye sahip mesleki örgütlerinin bulunması, devletin piyasalara müdahalesinin temel amacının tam istihdamı sağlamak olması ve emek hareketliliğini engelleyen kısıtlamaların varlığı kurumsal emek piyasalarını açıklayan temel özelliklerdir.

Kurumsal emek piyasasında, doğal emek piyasasındakinin aksine bütün ekonomik iliĢkiler piyasa güçlerine teslim edilmemiĢtir. Bu piyasa türünde iĢçi ve iĢveren iliĢkileri ekonomik yapıya bağlı olarak değiĢim göstermektedir. Devletin bu piyasa türündeki temel amacı, ekonomide tam istihdamı sağlamak Ģeklinde özetlenebilir. Bu amaca uygun olarak piyasanın taraflarının kendi aralarında kurmuĢ oldukları örgütler aracılığıyla çıkarlarını koruma mücadeleleri söz konusudur. Bu örgütler iĢçiler için iĢçi sendikaları, iĢverenler için ise, iĢveren sendikalarıdır. Yasal düzenlemeler, çalıĢma ve çalıĢtırma hürriyeti kapsamında taraflara serbesti tanımakta ve taraflar bu haklarını kurmuĢ oldukları örgütleri aracılığı ile koruma mücadelesi vermektedirler.

Ekonomik açıdan geliĢmiĢ ülkelerde emek piyasasındaki iliĢkilerde devletin rolü, taraflar arasındaki iliĢkilerde görülen boĢlukları doldurmak Ģeklinde gerçekleĢirken, ekonomik geliĢme aĢamasındaki ülkelerde tarafların güçleri arasındaki dengesizliği gidermek için, farklı düzeylerde müdahale Ģeklinde olmaktadır (Görücü, 2006).

(19)

Güdümlü Emek Piyasası: Emek piyasasına yönelik her türlü düzenlemenin ve

piyasanın tek hakiminin devlet olduğu piyasa türüdür. Bu piyasa bir anlamda ideal emek piyasasının tam tersi bir piyasa türüdür. Ġdeal emek piyasasında devletin piyasa üzerinde hiçbir düzenlemesi bulunmazken, bu piyasa türünde devlet tek hakimdir. Bu hakimiyet piyasanın özelliklerinde kendini açıkça göstermektedir.

Piyasada emek talebinin tek alıcısı, yani tek iĢveren devlettir. Emek talebi merkezi planlama doğrultusunda devlet tarafından belirlenmekte ve buna uygun olarak emeğin bir bölgeden diğerine hareketine izin verilmektedir. Emek arzının tek bir fiyatı vardır ve devlet tarafından belirlenen bu fiyat kabul edilmek durumundadır. Piyasada kurumsal düzenlemeler bulunmakla birlikte, bu kurumlar tek alıcı olan devletin piyasayı denetleme görevini üstlenmektedir. SözleĢme serbestisinin bulunmadığı ve tek iĢverenin devlet olduğu bu piyasa türünde kurallar devlet tarafından belirlenmektedir. Emek arzında bulunanlar devletin önerdiği ücret ve verdiği haklardan baĢkasını talep etme gibi bir Ģansa sahip değildirler. Haklarını koruması ve savunması beklenen sendikalar ise, rejimin savunucusu ve çalıĢanlara uymaları yönünde telkinde bulunan bir kurumdan baĢka bir özelliğe sahip olmayan kuruluĢlardır.

Korumacı Emek Piyasası: Ekonomik geliĢimini tamamlayamamıĢ veya

ekonomik nedenlerle sorun yaĢayan ülkelerde, devletin piyasaya doğrudan veya dolaylı olarak çalıĢan kesimi korumaya yönelik düzenlemelerde bulunduğu piyasa türüdür. Devletin piyasaya müdahalesi; serbest ve toplu pazarlık sisteminin bulunmasına rağmen ücretlerin belirli bir seviyenin altına inememesi, asgari ücret düzeyini belirlemesi gibi doğrudan olduğu gibi, yasal düzenlemeler ile toplu pazarlık sistemini yönlendirme, sosyal hakları belirleme gibi dolaylı olarak da olabilmektedir.

Piyasanın tarafları piyasa hakkında tam bilgi sahibi değildirler. Bu nedenle ülke düzeyinde veya bölgesel olarak aynı iĢe farklı ücret ödenebilmektedir. Piyasa hakkındaki bilgisizlik ve iletiĢim eksiklikleri, devletin bu alana asgari ücret uygulaması Ģeklinde müdahalesine neden olmaktadır. Piyasada emeğin dağılımı ve özellikleri eĢit değildir. Emek hareketliliğinin yetersizliği belirli bölgelerde emek fazlalığına yol açarken, bazı bölgelerde emek eksikliği çekilebilmektedir. SözleĢme serbestisi olmakla birlikte taraflar arasındaki güç dengesizliği devletin piyasaya yasal düzenlemelerle müdahalesini zorunlu kılmaktadır. Bu tür piyasaların uygulandığı ülkelerde yasa dıĢı iĢ iliĢkileri, yani kayıt dıĢı ekonomi oldukça yaygındır.

(20)

Bu piyasa türüne genellikle geliĢmekte olan ülkelerde veya ekonomik sistem değiĢikliğine giden ülkelerde rastlanmaktadır. Daha genel anlamıyla ne sosyalist ekonomi ne de kapitalist ekonomi sistemini tek baĢına uygulamayarak, her ikisinden de bazı özellikleri alıp karma bir ekonomik sistem uygulayan ülkelerde ( Türkiye ve eski doğu bloğu ülkelerinde ) rastlanmaktadır.

Emek piyasasının yönetimi ağırlıklı olarak devletin tekelindedir ve emek arz ve talebini devlet yönlendirmektedir. Bu yönlendirmeyi iĢ ve iĢçi arama faaliyetlerinde devlet tekeli kurarak gerçekleĢtirmektedir. Ayrıca planlama ve eğitim devletin tekelinde olduğundan, devletin piyasanın eğilimi konusunda önemli bir ağırlığı bulunmaktadır.

Esnek Emek Piyasası: Bu kavram II. Dünya savaĢından sonra ortaya çıkan

üretim yapısındaki geliĢmelerin bir sonucudur. Bu dönemde baĢlayan ve günümüzde de devam eden hızlı değiĢim, emeğin yapısını ve dolayısıyla da emek piyasalarını önemli ölçüde etkilemiĢtir. Fakat bu değiĢimin asıl etkisi 1970‟li yıllarda arka arkaya yaĢanan petrol krizleri sonucunda ortaya çıkan iĢsizlik ve iĢsizliğin beraberinde getirdiği sosyal güvenlik sorunları olarak kendini göstermiĢtir.

Geçekten II. Dünya savaĢı sonrasında üretim yapısındaki hızlı geliĢmeler, devletin emek piyasalarına müdahale yaklaĢımında da kökten değiĢikliklere yol açmıĢtır. Bu döneme kadar devlet, zayıf olan emeği güçlü sermaye karĢısında korumayı görev olarak benimserken, artan iĢsizlik karĢısında emeği tek baĢına korumanın sorunu çözmeye yetmediğini görerek, iĢyerini ve emeği birlikte korumak gerektiği düĢüncesiyle hareket etmeye baĢlamıĢtır. ĠĢte bu davranıĢ sonucunda, koruyucu yönüyle güdümlü ve müdahaleci emek piyasalarının özelliklerini taĢıyan (ama iĢyerini koruma ve devamını sağlamak amacıyla doğal emek piyasası özelliği taĢıyan) emek piyasası esnek emek piyasası olarak tanımlanabilir.

Esnek emek piyasasının tek bir uygulaması bulunmamaktadır. Uygulama ülkelerin ekonomik ve sosyal yapılarına göre değiĢiklik gösterebilmektedir. Genel olarak uygulanan esneklik Ģekilleri; istihdam Ģeklinde esneklik, ücret yapısında esneklik, çalıĢma sürelerinde seneklik ve iĢ örgütlenmesinde esneklik Ģeklinde sıralanabilir.

3.2. ĠĢlevsel Açıdan Emek Piyasası Türleri

Emek piyasasının incelendiği bir baĢka yaklaĢım ise, emek piyasasının üstlenmiĢ olduğu görevler ve piyasanın unsurlarının niteliklerine göre yapılan ayırımdır. ĠĢlevsel

(21)

açıdan emek piyasaları; coğrafi açıdan emek piyasası, mesleki açıdan emek piyasası ve sektörel açıdan emek piyasası olmak üzere üçe ayrılmaktadır.

3.2.1. Coğrafi Emek Piyasası

Emek piyasasının mekan açısından tabi tutulduğu bir ayırımdır. Emek piyasaları bu bağlamda uluslar arası, ulusal, bölgesel olarak farklı açılardan incelenebilmektedir. Bu ayırımın en önemli özelliği emek faktörünün mekansal açıdan dağılımı ve bu dağılımın ortaya çıkardığı sorunların çözümüne yönelik politikaların belirlenmesidir.

Belirli bir yerde ikamet eden iĢçilerin, adreslerini değiĢtirmeden çalıĢmayı kabul edebilecekleri en geniĢ mıntıka veya iĢçilerin bir iĢten diğerine geçmesine uygun bulunan coğrafi alan ve bu alan yerel emeğin önemli bir kısmına ya da hepsine yeterli iĢ olanaklarının biriktiği saha olarak tanımlanmaktadır.

Bölgesel açıdan emek faktörünün dağılımındaki dengesizliğin neden olduğu en önemli sorun, bu yörelere yönelik yatırımlarda yaĢanan sıkıntıdır. Nitelikli emek ve yetersiz altyapı bu yörelere yönelik yatırım kararlarını olumsuz etkilemektedir. Yani yatırımların bulunamamasının dıĢında, mevcut üretim kaynakları da nitelikli emek gibi bölge dıĢına yönelmekte ve bu kısır döngü süregitmektedir.

Geri kalmıĢ bölgelerden kentlere yönelirken, asgari bir gelire sahip olmayı arzulayan ve tarım üretimi dıĢında yeteneğe sahip olmayan niteliksiz emek, beraberinde sorunlarını da kentlere taĢımaktadır. Bu yönüyle, kentlerdeki mevcut iĢ olanaklarına talip olmadığından, geçimini sağlayabilmek için, iĢportacılık, seyyar satıcılık vb. milli gelire katkı sağlamayan ve sadece gelirin paylaĢımına sebep olan iĢlerle uğraĢmaktadır. Bu sorunu gidermek amacıyla, çeĢitli ülkeler farklı olmakla birlikte temelde aynı amaca yönelen politikalar izlemektedirler. Bu politikaların temel özelliği, ülkenin nispeten geri kalmıĢ bölgelerindeki iĢgücünün yerinde kalmasını sağlayacak istihdam olanakları yaratmaktır. Bunu sağlamak için, bu bölgelerin geliĢtirilmesine yönelik yasal düzenlemeler (Ġngiltere) ya da bölgesel planlara uyumlu olmak ve yerel inisiyatifi etkilememek koĢuluyla (Hollanda) özel projeler geliĢtirilmektedir.

Emek piyasalarında temel amaç, arz ve talep yönünden dengeyi sağlamaktır. Bu dengenin sağlanması aĢamasında ülkenin tamamına yönelik bir denge düĢünülmektedir. Oysa emek piyasaları emek unsurunun nitelik açısından standart olmaması ve kiĢiye bağlı olarak değiĢmesi nedeniyle coğrafi olarak alt piyasalara ayrılmaktadır.

(22)

Ülke düzeyinde emek piyasasını bir bütün Ģeklinde ele alarak, bütün düzenleme ve planlamaları buna göre gerçekleĢtirmek, beraberinde önemli sorunlara yol açacaktır. Bu sorunların baĢında makro düzeyde gerçekleĢtirilen emek arz ve talebindeki dengenin, uygulamada gerçekleĢmesinin mümkün olmaması gelmektedir. Emeğin istenen yer ve zamanda bulunmasının mümkün olmaması, makro düzeyde sağlanan dengenin, bölgesel eksiklikler nedeniyle temel amaçtan sapmalara ve atıl kapasiteye neden olacaktır. Günümüzde birçok ülke, kalkınma açısından bölgeler arasındaki farklılıkları gidermek amacıyla bölge planlaması uygulamasına gitmektedir. Bu uygulamanın temel nedeni, az geliĢmiĢ bölgeler ile geliĢmiĢ bölgeler arasındaki farklılığı azaltmak yoluyla, diğer bölgelere yönelik emek ve sermaye hareketlerini engellemektir. Böylece mümkün olduğunca dengesizliği gidererek bu bölgelere yönelik yatırım olanaklarının artmasını sağlamak Ģeklinde özetlenebilir.

Coğrafi emek piyasalarının belirlenmesi, bu bölgelerdeki emeğin bulunduğu yerde istihdamını sağlamaya yönelik politikaların belirlenmesi açısından özel bir önem göstermektedir. Çünkü bu bölgelerdeki insanların geliĢmiĢ bölgelere yönelmesini sağlayan daha iyi yaĢam koĢulları ve iĢ olanaklarıdır. Kısaca, bu insanlar için göç bir umuttur. Bu umut, emeği geri kalmıĢ yörelerden geliĢmiĢ yörelere yöneltirken, beraberinde tüm ülkeyi etkileyen sorunları da ortaya çıkarmaktadır.

3.2.2. Mesleki Emek Piyasası

Mesleki emek piyasası; belirli bir meslek ve iĢkolunda emek arz ve talep talebinin karĢılaĢtığı ve diğer meslek ve iĢkollarını fazla etkilemeyen piyasa olarak tanımlanabilir.

Emeğin üretimde kullanılabilir niteliklere sahip olması, üretimin gerçekleĢmesi için vazgeçilmez bir Ģarttır. Ġnsanlara yararlı mal ve hizmet üretme karĢılığında para kazanmak için yapılan, belli bir eğitimle kazanılan sistemli bilgi ve becerilere dayalı, kuralları toplumca belirlenen etkinlikler bütünü Ģeklinde tanımlanan meslek, tanımdan da anlaĢılacağı gibi bireyin yaĢamını sürdürmesi için sahip olması gereken özelliklerden biridir.

Mesleki bilgi bireyin yaĢamını sürdürmesi için gerekli olduğu kadar, emek piyasasında emek talebinde bulunanlar için de önemlidir. Emek talebinde bulunan iĢverenin iĢgücünün aradığı niteliklere sahip olup olmadığını anlaması ve buna göre bireyi iĢe alması, olması gerekendir. Fakat emek piyasasını diğer mal ve hizmet piyasalarından ayıran özelliklerden biri emeğin homojen olmamasıdır. Bireyler yapmaya talip oldukları iĢ için sahip oldukları nitelikler hakkında bilgi sahibidirler.

(23)

Fakat iĢverenler veya bu kiĢilerin yeteneklerine ihtiyacı olan kiĢiler ise, bu konuda tamamen bilgisiz durumdadırlar. Bu konuda bilgi sahibi olmanın tek koĢulu, bu kiĢilerin sahip oldukları mesleki yeterliliklerini ulusal düzeyde veya yerel düzeyde onaylayan bir belgeye sahip olmalarıdır.

Mesleki açıdan emek piyasası ayrımı, bireylerin üretimde bulunacakları alanda yeterliliklerinin düzeyinin belirlenmesidir. Bu düzeyin belirlenmesi ülke düzeyinde makro ve mikro düzeyde yapılacak planlamaların baĢarı düzeyini de etkileyecektir. Hangi meslekte ne kadar emeğin olduğunun, ne kadar eksik bulunduğunun belirlenerek, ihtiyaç duyulan emeğin yetiĢtirilmesi ya da geçerliliğini yitirmiĢ meslekteki bireylerin mesleki hareketliliğinin sağlanarak, yeni meslek edinmelerini sağlamak mümkün olacaktır.

Bölgelerarası geliĢmiĢlik farklarının giderilmesi için ihtiyaç duyulan yatırımların en önemli eksikliği olan nitelikli emeğin sağlanması, bu konuda tam bir emek analizinin yapılması, eksikliklerin giderilebilmesi ve doğru zamanda doğru yerde emek bulundurulabilmesiyle mümkündür. Devletin emek piyasalarına müdahale nedenlerinin en önemli nedeni bu piyasadaki dengesizliklerin giderilmesidir.

Emek arz ve talebinin karĢılıklı etkileĢiminin bütün ülke düzeyinden çok, belirli bir bölgeyi kapsaması, mesleki açıdan sahip olunan nitelik aynı olsa da farklı ücretler ve talep düzeyi ile karĢılaĢılmakta olması mesleki emek piyasasını açıklayan temel özelliklerdir.

3.2.3. Sektörel Emek Piyasası

Günümüzde emek arz ve talebinin karĢılaĢtığı yer olan emek piyasaları ülke düzeyinde bir bütün olmakla birlikte kendi içerisinde faaliyet alanlarına göre bölünmektedir. Bu bölünme faaliyet alanlarına göre yapılmaktadır. Bu ayırım genel kabul gören Ģekliyle; tarım sektörü emek piyasası, sanayi sektörü emek piyasası ve hizmet sektörü emek piyasası olarak üçe ayrılmaktadır.

Tarım Sektörü Emek Piyasası: Tarımsal üretim alanında çalıĢanlar ile bu alanda emek talebinde bulunanların oluĢturduğu piyasadır. Günümüzde ülkelerin geliĢmiĢlik düzeylerinin karĢılaĢtırılmasında kullanılan temel ölçütlerden biridir. Tarım sektörünün Gayri Safi Yurt Ġçi Hasıla (GSYĠH) payı, geliĢmiĢ ülkelerde %3 ile %10 arasında değiĢirken, geliĢmekte olan ülkelerde bu oran %8 ile %30 arasındadır. Geri kalmıĢ ülkelerde ise bu oran %30‟un çok üzerindedir.

Tarım sektörünün emek piyasası üzerinde hem olumlu, hem de olumsuz etkileri bulunmaktadır. Özellikle geliĢmekte olan ülkelerde GSYĠH‟ya katkı oranı ne kadar

(24)

küçük olursa olsun, istihdam ettiği nüfus oranı oldukça yüksektir. Bu durum özellikle gizli iĢsizliğin bu sektörde yoğun olarak yaĢandığını göstermektedir. Bu yönüyle tarım sektörü iĢsizliğin belli bir süre sorun yaratmamasını sağlayarak siyasal iktidarlara yardımcı olmaktadır. Ekonomik geliĢmeye paralel olarak bu sektördeki gizli iĢsizlerin, çeĢitli nedenlerle sektör dıĢına çıkmaları ekonomi açısından büyük sakıncalar yaratmaktadır. Bu sakıncaların baĢında, iĢ ve yaĢam Ģartlarının daha iyi olduğu kentlere yönelik göç hareketinin yöneldiği kentleri bir sorunlar yumağı haline getirmesi, bölgeler arası dengesizlikleri artırması ve önemli kaynak kayıplarına yol açmasıdır. Tarım sektörünün geliĢmekte olan ülkeler için bir diğer olumsuzluğu ise; geliĢmiĢ ülkelerdekinin aksine sermaye birikimine katkı sağlamak yerine, önemli miktarda desteklemelerle yatırımlara ayrılabilecek kaynakların bu alana aktarılmasına neden olmasıdır.

Sanayi Sektörü Emek Piyasası: Tarımsal üretimin dıĢında kalan üretim

faaliyetlerinin büyük çoğunluğunu oluĢturan iĢgücü arz ve talebinin karĢılaĢtığı ve katma değer oranının en yüksek olduğu iĢgücü piyasasıdır.

1960‟lı yıllara kadar hakim üretim anlayıĢı olan Fordist üretim1 yapısı ve teknikleri 1970‟li yıllardan itibaren tıkanmaya baĢlamıĢtır. Bu tıkanıklık ekonomilerin yapısında önemli değiĢmelere yol açarken, en önemli etkisini istihdam yapısında göstermiĢtir. GeliĢen ve değiĢen üretim teknolojileri istihdamın sürükleyici sektörü olan sanayi sektörünün bu özelliğini yitirmesine yol açmıĢtır. Bu sektördeki emek, diğer sektörlerde çalıĢanlardan farklı özelliğe sahiptir. Emek, sektörün yapısı itibariyle hem belirli bir eğitime, hem de belirli bir yeteneğe sahip olmak durumundadır. Sektörün en önemli dezavantajı, teknolojik geliĢmelerin sektördeki emek istihdamını olumsuz etkilemesidir. Teknolojik geliĢmeler, bu sektördeki emek yoğun üretim yapısının yerini, teknoloji yoğunluklu üretim yapısına bırakmasına neden olmuĢtur. Bunun sonucunda, üretim miktarında azalma olmamasına karĢın, istihdam düzeyinde sürekli düĢüĢ yaĢanmaktadır. Bu sektörde son yıllarda yaĢanan en önemli değiĢim, geliĢmiĢ ülkelerin kendi ülkelerindeki sanayi sektörü üretimini geliĢmekte olan ülkelerle rekabet edememe ve üretimden kaynaklanan olumsuzluklar nedeniyle terk etmek zorunda kalmaları olmuĢtur.

1Hareketli üretim bantları, özel amaçlı takım tezgâhları aracılığıyla standartlaĢmıĢ malların kitlesel seri üretiminin öngörüldüğü, ürün standartlaĢmasının üretimin verimliliğini artırdığı ve artan istemin de bu standartlaĢmayı hızlandırdığı ve otomobil üreticisi Henry Ford'un geliĢtirdiği üretim biçimi.

(25)

ĠĢbölümü ve uzmanlaĢmanın oldukça geliĢmiĢ olması, emek-sermaye kullanım oranının sermaye lehine ağırlık kazanmıĢ olması, emeğin niteliğinin önemli olması, teknolojik geliĢmelere karĢı oldukça duyarlı bir piyasa olması ve bu nedenle emek faktörünün ikame oranının hızla değiĢebiliyor olması ve emek arz ve talebinin dengesinin sağlanmasının zor olması sanayi sektörü emek piyasasını açıklayan temel özelliklerdir (Görücü, 2006).

Hizmet Sektörü Emek Piyasası: Tarım ve sanayi emek piyasalarının dıĢında

kalan ve katma değerinin ölçümü konusunda açık bir ölçüt bulunmayan piyasalardır. Sektörün büyüklüğü, ekonominin geliĢmiĢlik derecesinin bir ölçütü olarak alınmaktadır.

Ġstihdam kapasitesi açısından önemli bir sektör olmasına rağmen, bu sektörü tanımlamak ve etki alanını belirlemek oldukça güçtür. Hizmet sektörünün tanımının güçlüğünü, hizmetin tanımından da almamak mümkündür. Bu konuda yapılan değiĢik tanımlar bulunmaktadır: Üretim açısından değerlendirildiğinde mal üretiminden farklı bir yapı göstermektedir ve bu özelliği nedeniyle tanımlanması güç faaliyetlerdir, tarım, madencilik ve imalat sektörü dıĢındaki bütün faaliyetlerdir.

Hizmetleri tanımlamada kullanılan yöntemlerden biri de bu faaliyetleri elle tutulur üretim faaliyetlerinden ayıran özelliklerdir. Hizmet sektörü emek piyasasını açıklayan temel özellikler Ģunlardır (Görücü, 2006):

o Hizmetlerin maddi bir yapısı bulunmamaktadır, o Hizmetler depolanamaz ve transfer edilemez,

o Hizmeti veren ile alan arasında doğrudan bir iletiĢim gerçekleĢir, o Sermaye oranı düĢüktür,

o MüĢterinin ihtiyaçlarını ön planda tutar,

o Üretimi tüketimden ayırmak güçtür. Yani üretim ve tüketim aynı anda gerçekleĢebilir.

Hizmetlerin tanımlanmasındaki güçlüğe rağmen, ekonomiye olan katkıları günümüzde önemli boyutlara ulaĢmıĢtır ve OECD ülkelerinde hizmetler sektörünün GSMH‟ya oranı %70‟lere ulaĢmıĢtır. Hizmetler sektörü, GSMH içindeki payını hem tüketicilerin tercihlerindeki geliĢmeler, hem de üretim yapısındaki değiĢmelere bağlı olarak sürekli artırmaktadır. 19. yy‟ın istihdamda sürükleyici sektörü olan sanayi sektörü bu konudaki liderliğini hizmet sektörüne bırakmıĢtır. Hizmet sektöründeki geliĢmenin belli baĢlı nedenleri arasında, tüketicilerin daha iyi yaĢam yönündeki

(26)

istekleri, hizmetlerin fiyatındaki farklılaĢmaya gidilmesinin kolaylığı, firmaların tüketici isteklerine uyum sağlama konusundaki isteklilikleri sayılabilir. Bu eğilimlerin sonucunda, örgütsel, insan unsuru ve teknik konularda hizmet taleplerinde önemli artıĢlar görülmektedir (Görücü, 2006).

4. EMEK PĠYASASININ BĠLEġENLERĠ

Emek piyasasının bileĢenlerinden olan emek arzı; bir ülkenin nüfus yapısıyla ilgilidir. Emek talebi ise, yeni yatırımların yapılmasıyla, yeni iĢ sahalarının açılmasıyla, dolayısıyla ülkenin iktisadi yapısı ve iktisadi gücü ile ilgilidir. Daha basit bir tanımlamaya göre de; emek piyasasında bulunan alıcıların davranıĢlarını emek talebi, satıcıların davranıĢlarını da emek arzı açıklamaktadır.

4.1. Emek Arzı

Emek piyasalarında satıcıların davranıĢlarını açıklayan emek arzı, ekonomilerin üretim potansiyelini belirleyen önemli unsurdur. Ġktisadi faaliyetteki insan unsuru olan emeğin arzını belirleyen unsurlar; nüfus miktarı, bir ülkede belirli bir andaki emek miktarının genel nüfus miktarına oranı olarak tanımlanan iĢgücüne katılım oranı2

, emeğin sektörel, mesleki ve cinsiyete göre dağılımı ve en önemlisi bu emeğin eğitim durumudur (Murat, 2007). Dolayısıyla emek arzının çeĢitli teorik yaklaĢımlarla incelenmesi gerekmektedir.

4.1.1. Klasik YaklaĢımda Emek Arzı

Klasik iktisat okulunun emek piyasasına iliĢkin görüĢleri, emek arzına dayalı ve temelde demografik etkenlere bağlıdır. Klasik iktisadi görüĢü savunan iktisatçılardan emek arzı ile ilgili ilk sistemli yaklaĢımlar; A.Smith, D.Ricardo ve R.Malthus tarafından geliĢtirilmiĢtir. Klasik gelenekten olan bu iktisatçılar emek arzı teorisini açıklarken, emek arzının belirlenmesinde etkili olan nüfus, ücret ve ücret fonu kavramlarını kullanmıĢlardır. Emek arzı özellikle nüfus sorunu ile yakından iliĢkilidir. Nüfus ve ücretler arasındaki iliĢkinin analizi aynı zamanda klasik emek arzı teorisinin analizi olarak ele alınabilir. Toplumdaki sınıfları yansıtan üç üretim girdisinden biri olan emek ve bunun geliri olan ücret için klasik iktisatçıların söyledikleri, birbirine yakındır. Buna göre, emek arzı nüfusa bağlıdır; nüfus da, bir içsel (endojen) değiĢken niteliğiyle ücret haddine dayanır.

2 Ekonomi politikalarının uygulanmasında önemli bir öğe, iĢ piyasası ile ilgili olarak oluĢturulan politikalarda da önemli bir gösterge olarak kullanılan iĢgücüne katılım oranı, nüfus büyüklüğü, nüfusun yaĢ dağılımı, insanların çalıĢmak istedikleri süre ve emeğin kalitesi gibi unsurlarla birlikte toplam emek arzını belirleyen önemli bir unsurdur.

(27)

Adam Smith‟e göre, ücret haddi nüfusun büyüklüğünü belirler; ücret haddi arttıkça nüfus artar, azaldıkça nüfus azalır. Geçimlik mallardan oluĢan ücretin artması erken evlenmeyi ve çocuk yapmayı teĢvik yoluyla, doğum hadlerini yükseltir; çocuk ölümlerinin azalması da ölüm hadlerini azaltır. Bu bakımdan, nüfus, dolayısıyla emek arzı artıĢı, geçimlik mallar anlamında ücret haddindeki artıĢa bağlıdır. Ücret hadleri düĢtüğünde tersi geçerlidir. Ne var ki, fiili ücret haddinin altına düĢmeyeceği, bir geçimlik ücret haddi vardır. Geçimlik ücret haddi, isçilerin sayıca artmak ya da azalmaksızın yaĢamasını sağlayacak bir fizyolojik asgariyi gösterir. Eğer piyasadaki fiili ücret haddi bunun üzerine çıkarsa, nüfus artıĢı ile sonuçlanır. Artan nüfus, kısa bir süre sonra ücret haddini düĢürecektir. Fiili ücret geçimlik ücrete eĢit olduğunda, nüfus sabit kalacaktır. Gerçekte, nüfus, dolayısıyla emek arzı ile diğer malların arzı arasında bir fark yoktur. D.Ricardo‟nun emek arzı teorisi ile ilgili görüĢleri de temelde A.Smith‟in görüĢleri ile aynıdır. Fakat, D.Ricardo geçimlik ve fiili ücret yerine doğal ve piyasa (ücreti) fiyatı diye bir ayırım yapar. Emeğin doğal fiyatı; isçileri kendi soylarını beslemeye ve azalıp artmadan devam ettirmeye yetecek fiyattır. Emeğin piyasa fiyatı ise, arz ve talep tarafından belirlenen fiyattır. D.Ricardo‟ya göre emek, tıpkı diğer alınıp satılan mallar gibidir. Dolayısıyla emek miktarında da artma ve azalmalar ortaya çıkabilir (KarataĢ, 2006).

D.Ricardo, para kıymetinde meydana gelen ve dolayısıyla parasal ücreti etkileyen değiĢmeler dikkate alınmadığı zaman ücretleri etkileyen iki faktör olacağını söylemiĢtir. Bunlardan birincisi isçi arz ve talebi ikincisi de emek ücreti ile satın alınan malların fiyatıdır. Toplumun ilerleme aĢamasında, emeğin piyasa fiyatı doğal fiyatın üzerinde olabilir ve bir süre bu seviyesini koruyabilirdi. Fakat bu durum erken evlenmelere ve çok çocuklu ailelere neden olur ve kısa zamanda emek arzının artmasına yol açardı. Bu ise, piyasa ücretini yeniden doğal seviyesine indirirdi. Buna karĢın, gerileyen bir toplumda, piyasa ücreti doğal ücretin altına düĢecek ve emek arzı; ölümler, azalan evlilikler ve küçük aileler nedeniyle azalacaktır. Bu durumda ise piyasa ücreti, yeniden doğal düzeyine yükselecektir. Buna benzer düĢünceler A.Smith tarafından da öne sürülmüĢtür. Ricardo da bu düĢünceler daha açık ve kesin bir Ģekilde ortaya konduğu gibi, ilerleyen bir toplumda ücretlerin hangi koĢullarda artmaya devam edeceği, artan ücretin yükselebileceği maksimum seviyenin ne olacağı, tekrar hangi nedenle düĢeceği gibi sorulara da cevap aranmıĢtır.

(28)

Ricardo‟nun emek arzı teorisi, temelde Smith‟in teorisiyle aynı olmakla beraber, bir kaç noktada bundan ayrılır: Smith, nüfus artıĢını geçimlik ve fiili ücret haddi arasındaki farka doğru orantılı olarak bağlar; Ricardo, sadece, arada bir fonksiyonel iliĢki kurmakla yetinir. Smith‟in geçimlik ücreti bir fizyolojik asgaridir, dolayısıyla (azalan getiriyi de söz konusu etmediği için) zaman içinde değiĢmez. Oysa Ricardo‟nun doğal ücret (fiyat) haddi, bir tarihsel değiĢkendir. Reel olarak, sosyo-kültürel çevredeki değiĢmeyle birlikte artabileceği gibi, reel olarak aynı kalsa da, nakden tarımda azalan getirinin etkisi altında yükselir. Her iki düĢünür değeri üretim maliyetine dayandırsa da, Smith, nüfus değiĢmesinin kapital miktarındaki değiĢmeyi bir gecikmeyle izlediğini, dolayısıyla, geliĢen bir toplumda ücretlerin reel olarak geçimlik ücret üzerinde oluĢabileceğini söyler; yani, daha iyimserdir.

R.Malthus ise, Klasik iktisat öğretisinin emek arzına iliĢkin temel görüĢlerine farklı bir bakıĢ açısı getirmiĢtir. Malthus‟a göre, nüfus artıĢı geometrik oranda artarken geçimlik malların üretimi aritmetik oranda artar. Bu durum Malthus‟u zorunlu olarak, nüfus artıĢının bazı yöntemlerle sınırlandırılması gerektiği sonucuna götürmüĢtür. Nüfus artıĢını sınırlandıracak etkenler, ahlaki kayıtlar, kötülük ve sefalet olarak özetlenebilir.

Malthus‟un nüfus teorisinin doğal bir sonucu ücretlerin belirlenmesi konusunda ortaya çıkmıĢtır. Eğer nüfus artıĢı, ahlaki sınırlamalarla gereği gibi kontrol altına alınmazsa reel ücretler, geçim ücretine kadar düĢecektir. Malthus, tıpkı Smith ve daha sonraki klasikler gibi, ücret seviyesinin ücret fonu ile isçi sayısı arasındaki oran tarafından belirleneceğini düĢünmüĢtür. Genellikle ücret fonu, kapital miktarının belli bir oranı olarak düĢünüldüğü için nüfusun dolayısıyla emeğin devamlı olarak artması ücreti, en düĢük ücret olan geçim ücretine doğru inmeye zorlayacaktır. KuĢkusuz, ücretin bu eğilimini, kapital miktarının, dolayısıyla ücret fonunun nüfustan daha hızlı artması ile durdurmak mümkündür. Bu nedenle, Malthus yükselen ücret oranlarının, yüksek kapital-emek oranı ile birlikte ortaya çıkacağını, düĢük ücretlerin ise düĢük kapital-emek oranı söz konusu olduğunda görüleceğini öne sürmüĢtür.

Klasik öğretiyi benimseyen iktisatçıların emek arzına iliĢkin görüĢlerini Ģöyle özetleyebiliriz: Onlar, emek arzını açıklamak için nüfus ve ücret teorilerini analiz etmiĢlerdir. DüĢük ücret seviyesinin ekonominin genel dengesi için gerekli olduğunu ileri sürmüĢlerdir. Çünkü isçilerin çoğalma oranları ile ücret oranları arasındaki iliĢki pozitif yönlüdür. Yani, nüfus artıĢının emek arzını da arttıracağını, bu durumun ücretleri

Referanslar

Benzer Belgeler

Ancak bunlarla birlikte, kabin memurlarının duygularını bastırarak oynadıkları roller her ne kadar kişilikleriyle tezat bir durum olsa da duygusal gösterimleri

İdare Mahkemesi,2010/448 Esas no.lu kararında şöyle dedi: “Dava konusu işlem, uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararlar doğurabileceğinden, mahallinde keşif ve

(1992), “İzmir Kentinde Peyzaj Mimarlığı Çalışmalarında Kullanılan Bazı Odunsu Bitki Türlerinin Görsel Değerlerini Etkileyen Fenolojik Özellikleri

Rıza Tevfik, günümüzün bu gülünç iddiasını bilmeden, duruma aydınlık getiriyor: Bir at satışı vardır, ama tama­ men ters yönde: Mustafa Kemal, değer­ li

Bu varsayımdan hareketle intihar, Değişim Rüzgârı adlı yapıttaki hep ailesine, devlete karşı sorumluluklarıyla yaşamış ve böylelikle kişiliğini yitirmiş ana

Ancak Poulantzas, Lenin’den hareketle yapı- sal belirlenimin yani üretim sürecindeki nesnel sınıfsal konumun bütün boyutla- rıyla (toplumsal işbölümünün siyasi ve

[r]

In light of such conclusion, three buildings will be cited in this paper, which have become the materialized expressions of certain architectural theories; the Scröder House