• Sonuç bulunamadı

Bulgaristan'da Bazı Türk Abideleri ve Vakıf Eserleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bulgaristan'da Bazı Türk Abideleri ve Vakıf Eserleri"

Copied!
30
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TÜRK KÜLLİYELERİ

«Türk Külliyeleri, Orta - Doğu Teknik Üniversitesinde, 11 Ma­ yıs 1964 de verilen bir konfe­ ransıma konu olmuştur.» Sanat tarihçileri, Türk mimarlık sanatım incelerlerken, binaları teker teker ele almışlar, analizlerini yapmış­ lar, daha önceki mimarlık eserleri ile karşılaştırmışlar ve böylece yapıtların izledikleri gelişme yollarım aramışlar­ dır.

Ancak, Türk mimarlık yapıtlarının meydana getirdikleri şehircilik manzu­ melerini (gruplarını), gerek şehir kur-mp. sanatı, gerekse bu heyetlerin sosyal /onksiyonlan bakımından ele almamış­ lardır.

Ne kadar sanat j'apıtları olurlarsa olsunlar, mimarlık varlıklarımızın ve onların, gruplanmalarımn meydana ge­

tirdikleri şehir parçalarının, fonksiyo­ nel yönleri ve sosyal yönleri vardır. Kültür ve medeniyet tarihi önünde bu iki konunun da dikkat nazarına alın­ maları, açıklanmaları gereklidir.

Türk mimarlık ve şehircilik sana­ tının böyle bir anlamda incelenmeleri; bizi çok yeni yollardan, daha etraflı ve

dikkati çekici sonuçlara ulaştıracaktır. İlk olarak, yapıtların şehir kom­ pleksi içinde, fonksiyonları ve sosyal varlıkları gözönünde tutularak ele alın­ maları, birçok sanat tarihçilerini uzun zaman meşgul eden, Türk camilerinin Ayasofyl ile, bazan sübjektif, mukaye­ selerinden bizleri uzaklaştıracak, ge­ rekli gereksiz sanat etkileri aramak

iş-FeriduM A K o Z A N

güzarhğmdan bizleri kurtaracaktır. Böjiece, eserlerin kendi sanat etkileri ve görevleri ile karşı karşıya kalaıak, meydana getirilmelerindeki gerçek a-maçlara uygun bir hava içinde incele meleri yapılmış olacaktır.

Pek tabii olarak, sanat eserlerinde orijin aramak, sanat tarihçilerinin baş­ lıca görevlerindendir. Fakat, sanat ese ri meydana gelirken, orijinler, rolleri.;'; sanatkâr farkına varmadan oynamalı dır. Aslında da böyle olmu.'^tın-. Aks' halde, ortaya çıkan eser, orijinal ui-maz, taklitten ileri gidemez. Bu sebep­ le, sanatın gelişme zincirine yeni biı halka takamaz.

Bilimde ve sanatta gelişme, bir bü­ tündür ve bugüne kadar gelmiş karşı­ lıklı bir etkiler kompleksidir. Bu etki­ ler ise, daima, ırk \ c milli\eı sınuki-rmı aşmışlardır. Bugün, bilim \e saıu'.ı için, artık, ulusal sınırlar düşünüleme/,. Bu durum çok eski /amankırdan beri de böyle olmuştur, fakat bugün, bilim ve sanatın ulusal sınırların dr-^mda

u;-tulması olayı, çok daha bilinçli olara'k kabul olunmuştur.

Fonksiyonu ve yapılış amacı bakı­ mından çok medeni ve çok sosyal biı anlavışla meydana getirik-n bir mimar­ lık kompleksi lipi olan «Külliyeler;», Türklerin, dünya mimarlık sanatma verdiği en başarılı yapülardıı-.

Küllive, cami esas olmak iızeıe, çevresinde çeşitli sosyal görevi olan bi-nalarm düzenlenmesi suretiyle mexi-ia. na getirilmiş bir binalar kompleksidir

(2)

304 FERİDUN AKOZAN

Selçuklulardan başlayarak bu an-lamda «İmaret» deyimi de kullanılmış tır. Eski vakıfnameler ve kitabelerde «imaret» deyimine çok rastlarız, ancak, «Külliye» deyimi, konumuzu teşkil eden mimarî kompleksin açıklanmasj için daha anlamlı ve isabetlidir. Bira? sonra, Selçukluların yapıtları komplek­ sinden örnekler verdiğimiz zaman ve imaret deyiminin de özellikle Selçuk­ lular zamanında kullanılması karşısın­ da bu görüşümüzü biraz daha açıkla­ mış olacağız.

Şunu kaydedelim ki, külliye, site= medine = belde değildir. Site gerçekte, bir merkezdir, fakat, ortaya konuluş amaçlan külliyeden farklıdır. Site, bir eski yunan şehrinin çekirdeğidir, kül­ liye ise, bir türk şehri içinde, belli sos­ yal amaçlar için inşa edilmiş bir bina­ lar topluluğudur.

Külliye, bir sosyal merkezdir, bu merkezin odağını cami teşkil eder. Bir külliyeyi meydana getiren binalaur şun­ lardan ibarettir: Cami, medrese (yahut medreseler), türbe (türbeler), hastaha-ne (bimarhahastaha-ne), aşhahastaha-ne, tabhahastaha-ne (hastaha-ne- (ne-kahathane), mektep (sübyân mektebi), kütüpheme, arasta - çarşı, han - kervan­ saray, hamam, meşruta binaları, belâ­ lar, muvakkıthane ve çeşme - sebil. Külliye programı bu binalardan mey­ dana gelir, ancak, bu programın bir kısmını uygulamak da külliye özelliği­ ne zarar getirmez.

Külliyeyi meydana getiren binalar ve programları :

Cami : Külliyenin toplantı binası-dır. Genellikle külliyenin ortasında ve âdeta bir odak teşkil edecek şekilde düzenlenil'. Cami, hiç şüphesiz, dinî gö­ revlerin yapıldığı yerdir, fakat bunun yanında vaazlar, hutbeler yoluyla toplu­ mu uyarıcı bildiri ve telkinlerin yapıl­ dığı yerler de yine camilerdi. Camiler­ de dersler de verilirdi, yani âdeta, med­ reselerin, dershaneleri de camilerdi. Os­ manlı devri küUiyelerindeki camiler,

tam programlı büyük ve önemli bina­ lardır. Hemen hemen hepsi, çifte veya daha fazla minarelidir, son cemaat ye­ ri, avlusu ve şadırvanı vardır.

Medrese : Modem okul ve üniver­ sitelerin kuruluşuna kadar bütün bi­ limlerin, dinsel kumluşlarda ve din bi­ limleri ile birlikte verildiği bilinmekte­ dir. Bu durum batıda olduğu gibi bizde de öyle idi. Medreseler de, skolastik öğ­ retimin ileri kademelerini veren bilim kuruluşları idi. Medrese, bir çalışma odasının sağında ve solunda düzenlen­ miş, öğrencilere = softalara ayrılmış pansiyon odalarından müteşekkil bir bina tipidir. Selçuklulardanberi inşa

şeklinde, cami, ne kadar gelişme geçir­ miş ve gelişmiş bir bina tipi ise, med­ rese de, buna mukabil, plân tertibinde bü)'ük değişiklikler geçirmemiş ve Sel­ çuklular zamanındaki düzenini, esas bakımından muhafaza etmiştir.

Türbeler, hazireler, mezarlıklar : Camiin inşa edenine ve onun akraba ve yakmlanna ait mezarlara ayrılan yer­ lerdir. Bunlar, özel bina, mezar teras­ ları veya mezarlık şeklindedirler. Yani, sıra ile: Türbe, hazire ve mezarlık isimlerini alırlardı. Bu usul de, Selçuk­ lular zamanmdariberi uygulanmıştır.

Hastahaneler : Bu amaca hizmet eden binalar çeşitli isimlerle anılmış­ lardır. Örneğin: Mâristan (Kayseri), Darüssıhha (Sivas), Darüşşifa (Divri­ ği), Darül'afiye (Çankırı), Darüttıp

(Bursa(, Bimâristan (Edirne), Bimar­ hane (Manisa) gibi. Selçuklulardan Osmanlılara kadar, bu kuruluş ve bi­ nalar, külliyelerimizin birer parçası ol­ muşlar, bazen de ayrı binalar halinde düzenlenmişlerdir. Görülüyor ki bu te­ sisler, zamanımızın hastahane ve po­ liklinikleridir.

Aşhaneler : Külliyenin içinde ye­ mek pişirilen binalardır. Bu binalarda, evvelâ külliyedeki görevlilere, medrese­ lerdeki öğrencilere (softalara), dışarı­ dan gelen fukaraya, misafirlere, günde

(3)

TÜRK KÜLLİYELERİ 305 İki öğün yemek v^erilirdi. Flalk arasın­

da «imaret» adı serilen yer bu binalar­ dır. Ancak, imaret isminin bu binalara A'erilmesinin yanlış olduğu malûmdur. Hakikatte imaı-et: İmar olayının orta­ ya koyduğu bina - mâmure demektir ve Selçuklular zamanında özellikle tekmil külliyeye verilen isimdir.

Tâbhane : Bu binalar, külliyenin

misafirhaneleridir. Seyahat etmekle olanlar, o şehirde veya kasabada yata­ cak yer bulamadıkları zaman, özellikle fakir halk. buralara inerler, vatarlar.

yerler, dinlenirler ve tekrar yollarına devam ederlerdi.

Kervansaray : Şehire \-eya kasaba­

ya gelen seyyahların at ve de\-elerini barındırmak için yapılmış olan bu bi­ nalar, çok defa, seyahat yollan üzerin­ deki ker\'ansaraylara pek benzemezler.

Mektep : Külliyenin küçük bir binasıdır. Daha fazla «sibyân mektebi» ismini alır ki bugünün ilk okulu duru­ mundadır.

Kitaplık : Medreselerde bulunan öğrencilerin ihtiyaçları için ve herkese açık olmak üzere külliye programı için­ de, kitaplık binaları da yer almıştır.

Arasta - Çarşı : Dikkat gözüyle ba­ kılırsa, çarşı veya arasta binaları, kül­

liyenin öz anlamı içinde yer alm.azlar. Nitekim, Süleymaniye Külliyesindeki «Tiryaki Çarşısı», birkaç dükkândan ibaret olup, çarşı değildir, Edirne Seli­

miye arastası, Selimiye'nin öz program tasarısına dahil olmayıp, sonradan ilâ­ ve edilmiştir, buna mukabil, Payas'da-ki Sokullu Külliyesi ile Lüleburgaz'da­ ki Sokullu Külliyesinde çarşı, tasarının özünü teşkil etmektedir. Yani, çarşı için bu kompleksler yapılmıştır. Bu

itibarla, çarşının külliye içindeki yeri öncelik taşımaktadır.

Hamam : Şu olay dikkati çeker

ki, nerede bir cami inşasına başlansa, civarında ilk olarak bir hamam inşa

o l u n u r d u . C a m i i n ş a a t ı d e v a r n ı n c a b u h a m a m , i n ş a e d e n l e r t a r a r ı n d a n k u l l a ­ n ı l ı r d ı . K ü l l i y e l e r d e de ö y l e o l m u ş t u r . D i y e b i l i r i z k i , b i r k ü l l i y e n i n i n ş d s m a ve ' . . u l l a u i l m a s u ı a b a ş l a n a n i l k b h t a s ı h a m a m l a r ı o l m u ş t u r . Meşn'ıta binaları : K ü l ' . i v ; \ b ; l h a s s a c a m i p e r s o n e l i i ç i n v a p ı l m ı s i k a m e l b i n a l a n d n - . B u b i n a l a r , k ü l l i y e l e r ­ de v e g e n e l l i k l e , p e k g ö s t e r i ş l i b i n a l a r d e ğ i l d i r l e r , İ n ş a a t ı d a p e k d a y a n ı k l ı o l ­ m a d ı ğ ı n d a n , z a m a n l a h a r a p o l m u ş ve k a y b o l m u ş t u r l a r . Muvakk-dlmne : K ü h i y e b ü t ü n ü i ç i n d e , ç o k k ü ç ü k b i r b i n a o l a r a k i n ş a e d i l m i ş l e r d i r . B u b i r a l a r , v a k t i n t â y i ­ n i n e v e b u n u n l a i l g i l i â l e t l e r i n a y a r l a n ­ m a s ı n a h i z m e t e d e r l e r d i , Z a m a . n m m « i l m i n ü c u m » y a n i k o z m o g r a l y a b i l i m i i!e m e ş g u l o l a n â l i m l e r i , g e n e l l i k l e b u g i b i k ü l l i y e l e r d e m u v a k k i t ( v a k i t t â \ i -n i i l e g ö r e v H ) i d i l e r . D e v l e t G ü z e l Sa­ n a t l a r . A ı k a d e m i m i z i n e s k i ç o k k ı v m e t l i t a s a r ı g e o m e t r i \c p e r s p e k t i f h o c a l a ­ r ı n d a n m e r h u m . A h m e t Z i y a A k b u l u t , k ı y m e t l i b i r m a t e m a t i k ç i o l m a k l a be­ r a b e r , m u \ a k k ı t i d i . Ö z e t l e , u s t u r l â p , g ü n e ş s a a t i , r u b u ' t a h t a s ı , pusu';*., k ı b l e n ü m a \ e saat g i b i â l e f l e r m u \ ; ı k k i ; -h a n e l e r d e d u r u r d u .

Çeşme - Sebil - Umumi Helalar : Ç e ş m e v e s e b i l b i n a l a r ı , g e n e l l i k l e , k ü l l i v e l e r i n p r o g r a m ı i ç i n d e d i r l e r . k k U ı 1ar ise, g e r e k c a m i v e g e r e k l e k ü l i ı v e -n i -n d i ğ e r b i -n a l a r ı i ç i -n d e g e i x e i k a d a r m e v c u t t u r . Y a n i b u n l a r ı , b i n a l a r n ı ta­ b i i t e f e r r u a t ı i ç i n d e k a b n l e t m e k \ e h a t t â k ü l l i y e p r o g r a m ı n d a ()/el b i n a l a r g i b i s a v m a m a k d o ğ r u o l a c a k t ı r . K ü l l i y e y i t e ş k i l e d e n b i n a l a r ı b<'>y-leee a ç ı k l a d ı k t a n s o n r a , k ü l Ü v e ani;;-m ani;;-m d a b a ş k a ani;;-m e ani;;-m l e k e t l e r d e k i b ü t ü n ­ l e r i n de, y a n i , k i ı l l i v e y e t e k a b ü l e d e n b i n a l a r ı n da n a s ı l o l d u k l a r ı n ı , k a i ş i -l a ş t ı r m a k a m a e n -l a , b i h ı u k -l a i d e -l i o l u r . O r t a ç a ğ ı n , k a l e d u v a i l a r ı ü e , k i ­ l i s e l e r i ve t e k m i l m ü ş t e n ı i k ı i ı i k ' k n r u n m u ş ş a t o l a r ı n ı b i r t a r a f a b ı r a k ı r

(4)

-306 FERİDUN A K O Z A N

sak, İngiltere'de, 12 -16 ncı asırlar ara­ sında inşa edilmiş olan misafirhaneler, kolej ve okullar; Fransa'da, «Maison de Dieu»ler, yanlarında manastır ve di­ ğer binalan ile, İngiliz, İtalyan ve İs­ panyol gotik katedralleri ve Rönesans kiliseleri, külliye anlamında mimarî komplekslerdir. Ancak, bütün bu say­ dıklarımız arasmda, meselâ Süleyma-niye Külliyesinde olduğu gibi, geniş sosyal hizmet şümûlüne sahip, çok çe­

şitli binalann meydana getirdiği, mi­ marî komplekslere rastgelmek kabil de­ ğildir (Resim: Aı, A, A3, A4).

Külliyelerimizin en gelişmiş ör­ nekleri, Osmanlı İmparatorluğunvın parlak devrinde meydana getirilmiş­ tir. Selçuklular devrinde, çok defa, bir cami ve bir de medreseden ibaret ola­ rak tertip edilmiş olan kompleksler, külliyelerimizin en eski örneklerini teş­ kil ederler. Bu komplekslere «imaret» adı verilirdi. Ancak bunlar, önemli mi­ marî kompozisyonlar değildirler, yani, birtakım toplu binalar, kuruluş sebep­ leri bakımından yanyana düzenlenmiş binalar, anlamında kalmışlardır. Kita­ belerinden;

Çok defa arapça :

.... ^*^^c^p^ijUJ\oi*^^lft^\ *

Nadiren türkçe :

olarak, bu suretle tertiplenmiş binalar bütününe «İmaret» adı verildiği anla­ şılmaktadır.

— 1091 yılında. Malik Şah tarafm-dan inşa edilen (Diyarbakır Camii Ke­ biri), cami ve medreseden meydana gelmiş bir külliyedir.

— 1237-1238 senelerinde. Kayse­ ri'de inşa edilmiş olan (Huant Hatun)

heyeti, cami, medrese ve türbeden iba­ rettir (Resim: 1).

— 1228-1229 da inşa edilen, (Div-rik Ulu Camii), Süleyman Şah'm oğlu Ahmet Şah tarafından inşa ettirilmiş­ tir, cami ve darüşşifadan ibaret biı külliyedir (Resim: 2, 3, 4, 5).

— Manisa'da (Ulu Cami), Sarulıan ailesinden İshak Çelebi tarafından 1374 te inşa ettirilmiştir. Cami ve medrese­ den ibaret bir külliyedir (Resim: 6).

Osmanlı İmparatorluğunun ilk de­ virlerinde, Bursa'da, «Külliye» progra­ mı, hemen hemen meydana getirilmiş­ tir. Fakat, mimarî kompleks belirli ku­ rallara göre, daha düzenlenememekte-dir:

— Bursa'da, I. Murat binaları olan «Medrese Camii» kompleksi 1366 da inşa edilmişti. Zemin katı cami ve üst katı medrese olarak düzenlenen esas binanın çevresinde aşhane, türbe, okul, bekârlar hamamı, belâlar, köşk ve çeş­

me, külliyeyi meydana getirmektedir (Resim: 7).

— Bursa'da, I. Mehmet (Mehmet Çelebi) tarafından 1419 da «Yeşil İma­ ret» inşa edilmiştir. Bu heyet, Yeşil Cami, Yeşil Türbe, Yeşil Medrese, aş­ hane, okul ve hamam binalarından meydana getirilmiştir (Resim: 8, 9).

— Bursada, II. Murat binalan 1426 da inşa edilmiştir. Cami, medrese, okul, 11 türbe, aşhane, çeşme, hamam ve abdest alma yerlerinden ibaret bir heyettir (Resim: 10, 11).

Külliyelerin bir mimarî kompleks olarak, yani, bir şehircilik manzumesi olarak ele alınmaları, Osmanlı Devle­ tinin Edirne'ye ve İstanbul'a yerleşme­ siyle başlar. Bu suretle, politik ve sos­ yal gelişmesine paralel olarak, 15. yüz­ yılın sonlarından başlayarak, 18. yüz­ yılın ortasına kadar, mükemmel mi­ marî komplekslerin, İstanbul ve Edir­ ne'de ve İmparatorluğun daha birçok yerlerinde, meydana getirildiğini gör­ mekteyiz.

(5)

TÜRK KÜLLİYELERİ 307 Osmanlı İmparatorluğunun bu par­

lak devrinde meydana getirilmiş olan külliyelerin, bu yazımızda ancak tipik örneklerini, kronolojik sıra ile sajTOak mümkün olacaktır. Hiç şüphesiz, her-bir külliyenin ayrı ayrı incelenmesi,

tanıtılması, başlıbaşma birer yazı ko­ nusu olacak önemde ve büyüklüktedir.

— Açıklamalarımıza uygun anlam­ da, Türk Osmanlı külliyelerinin birin­ cisi, istanbul'da Fatih Sultan Mehmet Külliyesidir. Bu muazzam kompleks cami, türbeler, 16 medrese ve öğrenci odaları, aşhane, tâbhane, darüşşifa, mihmansaray, hamam, sibyan mekte­ bi, kütüphane binaları ve hazireden müteşekkildir. Ancak, bu heybetli bü­ tünün, camiin ilk inşa edildiği 1471 ta­ rihinde meydana getirildiği konusunda gerçek dokünıa.nlara sahip değiliz. Bi­ lindiği üzere, Fatih vakfiyesinin oriji­ nal nüshasının kaybolmasıyla, I I I . Mu­ rat zamanında, bu vakfiye, vukuf eh­ linden müteşekkil bir heyet tarafından yeniden kaleme ahmnıştır. Herhalde, bu muazzam yapıtın uzunca bir zam.an içinde meydana gelmiş olması gereği incelenmeğe değer bir konudur (Re­ sim : 12).

— Bu itibaı-la, Edirne'de «Bayazi-diye» adn'la tanınmış olan I I . Bayezit Külliyesini, tam programlı ilk kuruluş­ lar arasına katmak doğru olur. 1485-1487 de Tunca Nehri kenarında inşa edilmiş olan bu heyet, cami, tıp med­ resesi, darüşşifa - bimarhane("), aşha­ ne, mutfak, fırın, erzak kilerleri, tâb­ hane, kütüphane, darüttedrisler \e ha­ mam binalarından ibaret geniş bir pro­ grama sahiptir (Resim: 13, 14, 15, 16).

— Amasya'da, II. Bayezit Külliyesi, 1486 da inşa edilmiştir. Cami, medrese, aşhane, sibyan mektebi ve hattatlaı mektebi binalarından meydana gelmiş­ tir. Binalar, bu külliyede, Yeşilırmak nehrine göre yerleştirilmiş olup, mi­ marî bir kompozisyona sahip değildir­ ler (Resim: 17).

— istanbul'da, I I . Bayazit Külliye­

si, 1501 -1506 da inşa edilmiştir. Cami, mutfak, darüzziyafe, medrese, sibyan mektebi ve darülkura'dan müteşekkil dağınık bir tertiptedir (Resim : 18).

— istanbul'da Sultan Selim Kül­ liyesi, 1520 - 1523 de inşa edilmiştir. Cami, türbe, sibyan mektebi, darül'iî'-tam, ülema ve softalar yemeklıanesi ve

mihmansaraydan müteşekkildir. — Manisa'da, Valde Sultan Camii 1522 de inşa edilmiştir. Cami, medrese­ ler, tamirhane ve hamam binalanndan müteşekkildir.

— İstanbul'da, Haseki Sultan Kül­ liyesi 1536- 1539 da inşa edilmiştir. Cami, darül'it'tam, darüşşifa, tımarha­ ne, medrese ve sibyan mektebi binala­

rından teşkil olunmuş bir külliyedir (Resim : 19).

— Halep'de Hüsrev Paşa Camii 1536-1545 de inşa edilmiştir. Cami, medrese, hamam ve müştemilâttan iba­ ret bir külliyedir (Resim. 20).

— İstanbul'da Edirnekapı'da Mih-rimah Sultan Camii heyeti, 1540- 1550 de inşa edilmiştir. Cami, medrese, ha­ mam ve dükkânlardan meydana geti­ rilmiş bh- külliyedir (Resim: 21, 22).

— İstanbul'da, Şehzade Mehmet Camii külliyesi 1543 - 1548 dc inşa edil­ miştir. Cami, türbe, medrese, tabhâne, mutfak ve darüzziyafe binalarmdan müteşekkildir (Resim: 23).

— Üsküdar'da İskele Camii küUi ycsi 1547 de inşa edilmiştir. Cami, ha­ mam ve medrese binalarından mcyda na getirilmiştir (Resim: 24).

— İstanbul'da Süleymaniyc külli­ yesi 1550- 1556 da inşa edilmiştir. Kül-livelerin en gelişmiş örneği, gerek mi­ marî kompleksin tertibi ve gerekse programı bakımmdan, hiç şüphesiz, Süleymaniye külliyesiyle meydana ge­ tirilmiştir. Cami, türbeler, dört büyük medrese, darülhadis, darülkura', da-liAssibyan, tıp medresesi, bimarhane, darüzziyafe, tâbhâne, mülâzımlar med­ resesi, hamam ve dükkânlardan

(6)

nıütc-308 FERİDUN A K O Z A N

şekkil geniş bir programı vardır. Mi­ mar Sinan'ın kendi türbesi de bu kül-lii'enin bir kenanndadır (Resim: 25, 26).

— Edirne'de Selimiye heyeti 1567 -1574 de inşa edilmiştir. Cami, medre­ se, darülhadis, sibyan mektebi ve III. Murat zamanında Selimiye'ye vakıf olarak inşa ettirilen arasta - çarşı bina­ larından müteşekkildir. Geniş bir te­ ras üzerine kurulmuş olan ve güzel bir mimarî kompozisyona sahip bulunan bu eser, mimarî programı bakımından tam bir külliye anlamında değildir

(Resim: 27, 28).

— Lüleburgaz SokuUu Mehmet Paşa heyeti 1549 -1570 de inşa edilmiş­ tir. Çarşı, kervansaray, cami, medrese, çifte hamam binalarından meydana getirilmiştir. Diğer külliyelerden farklı olarak, mimari düzende, çarşı grupu, belli bir öncelik taşımaktadır (Resim: 29, 30).

— istanbul'da Kıhç Ali Paşa Ca­ mii (heyeti), 1580 de inşa edilmiştir. Tophane' de bulunan bu külliye, cami, türbe, medrese ve hamamdan meyda­ na getirilmiştir <Resim: 31).

— Gebze'de, Çoban Mustafa Paşa heyeti 1580 senelerinde inşa olunmuş­ tur. Cami, türbe, medrese, softa oda­ ları, müderris ödalan, tâbhâne, ker­ vansaray, aşhane, ziyafethane ve kü­ tüphane binalarından meydana getiril­ miştir (Resim: 32).

— Payas'ta SokuUu Mehmet Paşa heyeti, 1599 da inşa edilmiştir. Çarşı, kervansaray, cami, medrese, hamam ve daruzziyafe binalarından meydana getirilmiştir. Lüleburgaz heyetinde ol­ duğu gibi, ticarî gayelerle inşa edilmiş ve mimarî düzende bu özellik belirtil­ miştir (Resim: 33, 34):'

— Üsküdar'da, Atik Valde Sultan Camii külliyesi 1576 -1583 te inşa olun­ muştur. Cami, mezarlık, medrese, da-rüzziyafe ve bir tekkeden meydana ge­

tirilmiş büyük bir komplekstir (Re­ sim: 35, 36).

— İstanbul'da, Sultan Ahmet kül­ liyesi 1609 - 1616 da inşa edilmiştir. Cami, medrese, türbe, mektep, aşhane, darüzziyafe, bimarhane ve sebilhane binalarından meydana getirilmiştir (Resim: 37).

— İstanbul'da Nuruosmaniye Ca­ mii heyeti, 1748 -1757 de inşa edilmiş­ tir. Cami, medrese, imaret, kütüphane ve dükkânlardan ibaret bulunan bu heyet ile, külliye ismini verdiğimiz mi­ marî komplekslerin inşaatı artık sona ermektedir (Resim: 38).

18. yüzyılda, Avrupa tesirlerine ka­ pılarını açan Türk sanat ve kültürü­ nün, kendi klâsik mecrasında daha fazla gelişmesi mümkün, olamacı. Böy­ lece, külliye konusunda gelişme zinci­ rinin halkasının burada kopmuş oidu-ğunu kabul etmek gerekir.

B u y a z ı n n z ı n h a K i r l a n m a s ı m l a f a y d a l a n ı l a n eserler : 1 — A l b e r t Gabriel, Monuments t u r c s d ' A n a -tolie, P a r i s 1931-1934. — A l b e r t Gabi^iel, V o y a g e archeologique dans l a T u r q u l e orientale, P a r i s 1940. — A l b e r t G a b r i e l , B r o u s s a , une c a p i t a l e turque, P a r i s 1958. — B a n i s t e r F l e t c h e r , A H i s t o r y of A r c h i ­ tecture on tlie C o m p a r a t i v e Metliod, London 1896-1945. — Cornelius GurHtt, D i e B a u l t u n s t K o n s -tantinopels, B e r l i n 1907. — E v l i y a Ç e l e b i , S e y a l i a t n a m e , y a z ı l d ı ğ ı t a -rili 1648. — E r n s t Doez, T ü r l ı s a n a t ı , I s t a n b u l 1946. — E r n s t Effli, S l n a n D e r B a u m e i s t e r O s -manisclier Glanzzeit, Z ü r i c l ı - S t u t t g a r t 1954. — F a t i h M e h m e t H Vakfl}-«l6ri, V a l t i f l a r U m u m M ü d ü r l ü ğ ü n e ş r i y a t ı , T ü r l ı v a k ­ fiyeleri, A n l ı a r a 1938. — G ü n d ü z ö z d e ş , Türle ç a r ş ı l a r ı , İ s t a n b u l 1954. — H ü s e y i n A y v a n s e r a y i , H a d i k a t ü l c e v a m i , i s t a n b u l 1864. — O s m a n E r g i n , T ü r k ş B h i r l e r i n d e i m a r e t s i s t e m i i s t a n b u l 1934. — K u d o l f M . B i e f s t a h i , C e n u b u g a r b i A n a ­ dolu T ü r k m i m a r i s i , i s t a n b u l 1941. ( * ) K ü l l i y e p l â n l a r ı n ı n p e k ç o ğ u n u , bu y a z ı -• m ı z i ç i n yeniden ç i z e n , a s i s t a n ı m ı z H a ­ l û k Sezgindir. K e n d i s i n e t e ş e k k ü r ederiz.

(7)

A K O Z A K R e s . A , — İ n g i l t e r e ' d e , C a m b r i d g e ' d e S t J , ' : E v a n g e l i s t K o l e j i , 1511 de t e s i s o l u n n . u s t v . ı , -.1 R e s . — M a d r i d ' d e « E s c u r i a l * küiliyesi: 1556 . 1584 de i n ş a ı e d i l m i ş t i r . M a n a s t ı r , kolej, kilise v e d e v l e t dedreleri ile s a r a y b i n a l a r ı n d a n m^y. d a n a g e l m i § b ü y ü k , b i r k o m p l e k s t i ı S E S » •r-1 1 M i -••--1 İN

••3BİÎ_

; - ' T — ' " » • • - - » T r T t , B e s . A , — « E s c u r i a l » k ü l l i ­ y e s i n i n k u ş b a k ı ş ı g ö r ü n ü ş ü .

(8)

C A M İ D A R Ü S S ı F A AKOZAN S

m

i 20

Res. 2 — Divrik'de Ulucami ve Darüşşifa planı.

mm

'3^

(9)

C A M i t

r

i\

5:

1^^

soa

T U R B E M E D R E S E

P

]0 20 30 y 50m R e s 1 — K a y s e r i ' d e H u a n t H a t u n k ü l l i y e s i p l a n ı .

(10)

C A M R e s . 6 S' l û m A l a n i s a - d a U l u c a m i h e y e t i p l â n ı i CAMİ V E M E D R E S E • S İMARET s.' 5:{ !. 7 — B u r s a ' d a M u r a d I k ü l l i y e s i p l a n ı .

(11)

4 r

(12)

AKOZAN TÜRBE tu TUR3£ TÜRBE J

"S

C A M TÜRBE

O

mm

•'EDRESf İ Ü R e s . 10 ™ B u r s a - r a - u r . c ; I I b i n a l a n v a z i v a z i y e t p l a n ı . R e s . 11 — B u r s a ' d a M u r a d I I b i n a l a n grenel göıünü.<;ü.

(13)

r

•• - ' • «'Af • r • v . R e s . 9 — B u r s a ' d a Y e ş i l t m a r e t D o ğ u g ö r ü n ü ş ü .

(14)
(15)

AKOZAN ü {;->:•.•• İ M A R E T M E D R E S E D A R U Ş Ş I F A

Res. 13 Edime-de Bayazit I I Külliyesi planı.

(16)

OPTC KURŞUNLU TETUMME

1

m n

E

^ ÎT

££6

im

MEDRESİE .ÇİFT KURŞUKLU MEDRESE MEDRESE

P

DEMirciLER"

İSCAMİI 1

CAMI

M E K T E B ^ OARUTTALM yiUDIZ HANI

TÜRBE TÜRBE

m

o

TURB

Lcfl

KÜTÜPHANE

ÇEŞME SEBİL TÜRBE

' M E D R E S E / — AMAM.

HAN

ZAVIYE

TABHANE MBDRE^Sf

KURŞUNLU MEDRESE MEDRESE

m

m •D J

m

ma

i:

40 60m 20 t ^ t - r h t ı l ' f l n F n t i h S u l t a n M e h m e t K ü l l i y e s i p l a n ı ,

(17)

A K K 0 2 A N 3

a?

aw; TURB

%J>

İL .1 AMI ESE

2a

O

7W-.

' , 1 i • t 5^ r ' 'S f 5 1^

>

(18)
(19)

AKOZAN D Ü K K Â N L A R :-î3

---O

----O B A L A R

W.C.

K î s . -.1 _ i s t a n b u l , E d i r n e k a p u ' d a M i h r i m a h S u l t a n K ü l l i y e s i pldr

(20)

5UBVAN , MEKTEBE WE ıs i » Si '«Si R e s . 19 İMARET / H A 5 T A H A N E ' ' — İ s t a n b u l ' d a H a s e k i H ü r r e m ' 3 u l t a n K ü l l i y e s i p l â n ı . T Ü R B E C A M

m

m

m

:•»:•: Ş A D ı R V A N 33 5 » t-3

mwmm

2^ •Ta---. i r ' - - - " ' " "

ıs

(21)

i BİM&RHANE

r

: o L i - * ' : UT riP MEDRESESİ SANI MEDRESESİ

l-EKltP EVVtI MEDRESESİ

ÇEŞME „...-xy-^

m :

DARUZ2IYAFE :* t ' ^ C A M İ ^i' Jı TÂ B HA NE SINAN rURBESI

n r n T T T m i " " P

L U

(22)

[ O m

Q

i s K E V. £ H E V O A N 1 R e s . 23 — İ s t a n b u l ' d a Ş e h z a d e Mehmet K ü l l i y e s i plânı. _^Al EFENDİ MEKTEBİ VP SEBİLİ OZ MEK ££_ o UPHANE MUTK

1

EKTEP MEDRESE

"tAKTUL İBRAHİM PAŞA MEDRESE KÜTÜPHANP VE SEBİLİ TÜRBE ACEMİ OĞLANLAR HAMAMI O 20 40 60m ı = ± = t = ı EMİ OĞLANLAR CAMİİ R e s . 24 — Ü s k ü d a r ' d a İ s k e l e C a m i i K ü l l i y e s i plâı

(23)

AKOZAN mm ÖDALAS 553 M E D R E S E C A M I S-;-:-:-:--AN F>>: MEDRESE A R A S T A - Ç A R Ş I c-asuETirAN ;-3-36aMEKTEBİ o 10 20 30 40 50 som

Res 27 Edırne'd'i Selimiye Heyeti Planı.

İ H

1*

^ 1

İL

aa

(24)

Res. 2ö İstanbul'da Süleymumye Külliyesinin hava fotoğrafına göre yapılmı. J-îu.sh.Tkı.s! ri'.snıi.

(25)

R e s . 31 — İ s t a n b u l , Tophane'de K ı l ı ç A l i P a ş a C a m i i H e y e t i p l a n ı . H A M A M MEDRESE TÜRBE CAMİ SADIR\(£v ı^A',7P're Ç o b a n M u s t a f a P a ş a K ü l l i y e s i p l a n ı .

(26)

H e y e t i n d e n 3 anal a v l u s u .

(27)

ÇARŞI

KERVANSARAY • \ ÇARŞI M E D R E S E HAMAM CAMI DARUL KURA

(28)

AKOZAN M E C A M ı O TO 20 30 İO H A Z ı R E SÜBYAN MEKTEBİ R e s . 35 — Ü s k ü d a r ' d a A t i k V a l i d e S u l t a n K ü l l i y e s i genel p l a n ı .

m

(29)

ARASTA

HM*''»

X KERVANSARAY J L it s»

t i

SÜBYAN MEKTEBİ

. I

I E

x1 CAMI y 10 20 30 ^Om.

(30)

J 1 ÜÇLER MESCİDİ ^ L İ ® İ J S L FSTTOTET ' SULTANAHMET CAMİİ URBE fiAKİLBENT MEDRESESİ MEDRESE KAMAM HAMAM,

-3

n

^ MEDRESE

R e s . 3 7 — istanbul'da Sultan A h m e t K ü l l i y e s i genel p l a n ı .

K A , P A 1/ ı / Ç A R $ < SEBİL HAHt WC -=Fr 20 -îom R e s . 38 — i s t a n b u l ' d a N u r u o s m a n i y e C a m i H e y e t i genel p l a n ı .

Referanslar

Benzer Belgeler

2004 ENP Strateji Belgesi, “gönüllü şartlılık” prensibine şu cümle ile işaret etmektedir: “AB’nin her bir ortak ülkeyle ilişkilerinin gelişiminin hızı ve bu

Sonuç olarak SDBY olan hastalarda nedeni açıklanamayan ateş, akciğer infiltrasyonları, asit gibi bulguların varlığında detaylı tanısal incelemeler hızlı

Bu araştırmanın amacı evli çiftlerin bazı değişkenlere (cinsiyet, yaş, eğitim düzeyi, çalışıp-çalışmama durumu, evlilik süresi, yaş farkı, evlenme

346 Hatîb, Kifâye, s.. 89 olduğunu, ancak onun haricindeki sahih hadislerle amel edilmesi gerektiğini vurgular. Bu ifadelerden, Beykûnî’nin, İbn Hacer’den bu

When the angle of attack increased to α = 25°, irregularities in the flow structure and size of vorticity increases at the rear side of the model, and the location of the

İlk yazısı Tercüman-ı Hakikafte yayınla­ nan ve Ahmed Midhat Efendi’nin teşviki ile, mat­ buat hayatına atılan Ahmed Rasim, bir müddet sonra hem Ceride-i

The results shows ANN can predict survival time from Microarray data gene expression and the prediction made by the proposed neural models show a good agreement with the

In addition, the incidence of antiarrhythmic drugs use (38% vs 84%, P = 0.001) to maintain sinus rhythm after the first episode of recurrent AF was significantly lower in group 1