• Sonuç bulunamadı

Ahmet Rasim

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ahmet Rasim"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ahmed Rasim

Prof. Sabri

Esat Siyavuşgil

(Islâm Ansiklopedisinden)

KIBRISLI Menteş-oğullarından Bahaed- din Efendi adında bir posta ve telgraf memuru­ nun oğlu olup, (1864-5) de Fatih’te Sarıgüzel mahallesinde doğmuştur. Babası, henüz kendisi ana rahminde iken, karısını boşayıp İstanbul’­ dan ayrıldığı için, çocukluğunu, annesi ile birlik­ te, müzayaka içinde geçirmiş ve bir müddet ma­ halle mekteplerinde haylazlık (krş. Falaka) et­ tikten sonra, 1875 te. fakr-ı hâl ilmühaberi ile, Darüşşafaka’ya kaydolunmuştur. Mektebi 1883 haziranında birincilik ile bitiren Ahmed Rasim, o devirdeki bütün Darüşşafaka mezunları gibi pos ta ve telgraf nezaretine intisap ederek, fen kale­ mine alınmış ise de, gerek daha talebe iken (krş.

Gecelerim) edebiyata ve gazeteciliğe karşı duy­

duğu candan hevesin tesiri ile, gerek serâzad mi­ zacı yüzünden, memuriyet hayatına alışamaya- cağmı anlamış ve bir buçuk sene sonra istifasını vererek, gazeteciliğe başlamıştır. 1927 senesinde, İstanbul meb’usu sıfatı ile, Büyük Millet M ec­ lisine girdiği tarihe kadar, bütün ömrünce «BabI­ âli caddesi» ne sadık kalan Ahmed Rasim, bazı mekteplerde bir kaç sene devam eden hocalıktan maada, hiç bir resmî vazife kabul etmemiştir. Abdülhamid II. zamanında iki defa maarif ne­ zareti teftiş ve muayene encümeni azalığma tâyin edilmişse de, bu işten de pek çabuk ayrılmıştır.

İlk yazısı Tercüman-ı Hakikafte yayınla­ nan ve Ahmed Midhat Efendi’nin teşviki ile, mat­ buat hayatına atılan Ahmed Rasim, bir müddet sonra hem Ceride-i havadis’te mütercimlik ya­ pıyor, hem de Berk, Envâr-ı zekâ, Güneş v s gi­ bi mecmualarda edebî ve fennî tercümeler neşre­ diyordu. İlk büyük hikâyeleri ile bazı mensur şiiri

1891 de yayınlanmaya başlayan Servet-ı tunun mecmuasında çıktı. Bundan maada Resimli ga­

zete (1891), M ekteb (1891), Maarıt (1891),

Hazine-î tünün (1897), ve Musavver ter. ve e- deb (1899) mecmuaları ile İkdam (1894), Malû­ mat (1895), İrtika (1897) ve diğer gazetelerde

makale, sohbet, şiir ve tercümeler neşrettikten sonra, nihayet Sabah gazetesinde karar kıldı. İs­ tibdatta imzalı, imzasız veya müsteaı isimle (H a ­

nımlara mahsus malûmat’ta, Leylâ Feride imzası

ile, makale ve şarkıları vardır), suya cabuna dokunmadan yazı yazmak ve her yazdığını san­ sürün vehminden kurtarıp neşredebilmek güçlü­ ğünden başka, bir de gazete patronlarının vazı ücretlerini ödeme hususundaki kayıtsızlıkları ile uğraşmak gibi, pek çetin manialarla karşılaşan Ahmed Rasim, meşrutiyetten sonra yine Sabah’- ta muharrirlik etmekle beraber, diğer gazetelere ve bu arada Hacivad’a yazı vermekten geri kal­ madı. Hattâ bir ara, Hüseyin Rahmi ile birlikte.

Boşboğaz adında mizahî gazete de çıkardı. Ayrıca

haftalık Şuray-î ümmet ,aylık Resimli kitab, D o­

nanma ve diğer mecmualarda da çalıştı. Harb-i

umumî senelerinde Tasvir-i efkâr1 a yazıyordu.

Mütarekede ise. Yeni gün gazetesinin mesul mü­ dürü idi. Bu gazetede. Mehmed VI, aleyhine ya­ pılan neşriyattan dolayı, tevkif edilerek, divan-ı harbe verildi isede bu vartayı çabuk atlattı Cum­ huriyet devrinde İleri■ Vakit, Akşam, Cumhuriyet gazeteleri ile birçok mecmualarda yazılar neşretti. Hayatının son senelerinde bir lügat hazırlamakla meşguldü. Nihayet uzun süren bir hastalıktan sonra, 21 eylül 1932 de Heybeli-Ada’da vefat et­ t i Heybeli-Ada mezarlığında medfundur.

İrili ufaklı eserlerinin sayısı 140’a varan Ah­ med Rasim, ilk yazılarında, Ahmed Midhat Efen­ dinin açtığı çığırdan giderek, okuyucuların kültür seviyesini yükseltecek her mevzua el atmış ve bil­ hassa lisanını kendi kendine öğrenip takıp et­ tiği fransız neşriyatından derlemeler ve tercüme­ ler yapmak suretiyle, o devrin tenevvür cereya­

(2)

nına ayak uydurmuştur. İlk eserlerinden olan

Fonoğral (1302), Elektrikiyet-ı sakine (1303), Elektrik (1304), Teşekül-i cihan (1304) ile müs-

bet ilim mevzulanna, Edebiyat-ı ğarbiyeden bir

nebze (1303) sinde transız klâsik ve romantikle- ■

rinden yaptığı tercümeler ile garp edebiyatına,

Arapların terakkiyat-ı medeniyesi (1304), Cizvit tarihi (1304), Eski romanlar (1304), Ezhâr-ı ta­ rihiye (1305). v.s. ile tarihe, Cümel-i hikemıye-i ecnebiye (1303), Cümel-i hikemiye-i Osmaniye (1 3 0 3 ): Garaib-i âdât-ı akvam (1304) ile folklora

temas etmiş ve mektepler için bir çok alfabe, gramer, kıraat, tarih, hesap ve hıfzıssıhha kitap­ ları kaleme almıştır. Onun şimdi bize pek sat­ hî gelen bu allâmeliğinin yegâne cazip tarafı, üs­ lubudur. Hakikaten, Ahmed Rasim’in daha ilk e - serlerinde bile okuyucuyu cezbeden sade, munis ve kıvrak bir üslup ile karşılaşırız. Onun bütün hüneri, iptizale düşmeyen samimî ve sıcak bir i- fade ile her mevzuda okuyucusu ile hasbıhâl ede­ bilmesidir. O, bu meziyeti sayesinde, yarım asra yaklaşan muharrirlik hayatında, eserlerini dai­ ma zevkle okuyan geniş bir okuyucu kitlesi bul­ muştur.

Ahmed Rasim’in büyük ve küçük hikâyeleri ile mensureleri, Servet-i tünün edebiyatı nesrine ve romancılığına ulaşan tekâmülün bir merhale­ sini teşkil eder. Romantik aşk sergüzeştleri ile basit aile facialarından ibaret olan hikâyeleri, bizatihi birer kıymet olmaktan ziyade, devrin has sasiyetine uygun bir tarz ve üslup ile işlenmiş yerli mevzulardır. İçlerinde İstanbul hayatına dair renk li ve realist tasvirler de bulunan bu eserler, tek­ rar tekrar basılmış ve zevkle okunmuştur. Bunlar­ dan ilk sergi (1 3 0 7 ) Güzel Eleni (1308), M evt-t

dil (1308), Tecarib-i hayat (1308), M ek- teb arkadaşım (1311). Nâkam (1315), Asker oğ­ lu (1315) ve Ülfet (1 3 1 6 ) zikre şayandır. Üç cilt

tutan Kitabe-i gam (1315-1316, şaire Nigâr bint Osman'a ithaf edilmiştir) ile dört ciltlik Ömr-i

edebi (1315 - 1318) si, hâtıra, mensur şiir, tenkit­

lerden maada, bazı hikâye ve makalelerini de ih­ tiva eder.

Yazı hayatının ilk senelerinde muhtelif ta­ rihî mevzularda eserler tercüme ve telif eden Ah­ med Rasim, meşrutiyetten sonra tekrar bu saha­ da çalışmış ve, «idadilerde okutulmak üzere, dört ciltten mürekkep» Resimli ve haritalı osmanlı ta­

rihi (1326-1328) ni neşretmiştir. Terkibi bir gö­

rüşün hâkim olduğu bu eserde eski devirlerin örf ve âdetlerine, askerî ve İdarî teşkilâtına teşrifat usullerine, tarihî ıstılahlara v.s. dair notlar çok kıymetlidir. Muhtelif tarihî makalelerini ihtiva e- den Tarih ve muharrir (1329) i ile yakın tarih­ ten bahis İki hâtırat• üç şahsiyet (1332) i çok can lı ve cazip birer eserdir. İstibdaddan hâkimiyet-i

milliyeye’sınm ilk cildi (1924), Abdülhamid I.’in

ölümü ve Selim IH ’in hükümdarlığından Kırım muharebesine kadar geçen devrin İçtimaî çehre­ sini belirtmek maksadı ile, kaleme alınmıştır; i- kinci cildi ise (1925), Abdülaziz’in hal’ine ve ilk meşrutiyetin ilânına kadar geçen safhaları tas­

vir eder. Mukaddimesinden de anlaşılacağı üzere Türkiye’nin son tarihî tekâmülünün siyasî ve İç­ timaî âmillerini tahlil maksadı ile, kaleme alınan bu eser, Abdülhamid II. devri ile ikinci meş­ rutiyet ve umumî harbi ihtiva etmemek suretiy­ le ancak terkibî bir giriş mahiyetinde kalmıştır. Ahmed Rasim, edebî şahsiyetlere dair, bazı mo­ nografiler de hazırlamıştır. Bunlardan yalnız Si- nasi’ye ait olan (M atbuat tarihine medhah ilk bü

yük muharrirlerden Şinasi, 1927) yayınlamış, Akif

Paşa. Ziya Paşa ve Namık Kemal’e dair *ıonog- rafileri henüz basılmamıştır.

Ahmed Rasim’in müşahede ve hatırlama ka­ biliyeti, türk edebiyatına ölmez eserler kazan­ dırmıştır. Abdülhamid II. devrinin İstanbul’u, bü­ tün renkleri, sesleri ve tipleri ile, onun makale, kronik ve hâtıralarında canlanır: semtler ve mesireler, bütün o gizli veya aşikâr hususiyet­

leri ile, kenar mahallelerin tulumbacılarından Bâbıâli caddesinin muharrir ve şairlerine varın­ caya kadar, İstanbul’un bütün o çeşitli ve ren­ gârenk ahalisi, şive ve zihniyetleri ile, velhasıl şeh rin bugün tarihe karışan hayatı, bütün nüansla­ rıyla, ancak onun eserinde bekanın sırrına ermiş bulunuyor. Şehir mektubları (4 cilt, 1328-1329)

nın 218 kroniki. o devrin İstanbul hayat ve zihni­ yetinden çekilmiş birer enstantane kıymetinde- dir. Vakaların ve tiplerin tasvirine tempo tutan üslubun tatlı edası ve mizahî çeşnisi, gizli, fakat derin bir sanat endişesinden hiç de mahrum de­ ğildir. Külliyat-ı sa’y-ü tahrir serisinin M aka'üt

ve musahabat (1325) mı, Menakib-i İslâm (2

cilt, 1325-1326) ını ve Eşkâl-i zaman (1334) ı,

Cidd-ü mizah (1336) ı, Gülüp ağladıklarım (1340)

ı ve Muharrir bu ya (1927) yı aynı kronik nevine dahil edebiliriz. İki ciltlik Fuhş-ı atik (1340) i. eski zevk âlemlerinin, Beyoğlu hayatının ve bas­ kınların hâtıra tarzında yaşatılmış gayet realist bir panaromasıdır. Falaka (1927), âmin alayları ve sarıklı hocaları ile, eski mahalle mekteplerini,

Şair, muharrir, edib (1924) ise kitapçı dükkân­

ları, gazete idarehaneleri, derbeder muharrir ve şairleri ile, Bâbıâli caddesini canlandırır. Roman­

ya mektubları (1332), umumî harp içinde R o­

manya’ya yaptığı bir seyahatin nükteli bir lisan­ la kaleme alınmış, meraklı sergüzeştidir.

Ahmed Rasim, aynı zamanda, alaturkanın bütün inceliklerine vâkıf bir bestekârdı. Bir za­ manlar bütün İstanbulluların ağzında gezen şar­ kıları, onun hüzünlü veya şen günlerinin birer hâtırasıdır. Sayısı 65’i bulan bu şarkıların nota­ ları, bugün Darüşşafaka kütüphanesinde saklan­ maktadır.

Ahmed Rasim, türk nesrinde orijinal bir üs­ lup yaratmış bir muharrirdir. İlk bakışta taklidi kolay gibi görünen bu üslup, ölçülü ve zarif bir /ıumour’un şen bir ifade tarzı olduğundan, kolay bir muvaffakiyetle benimsenemez. Bütün varlığı ile sevdiği İstanbul’u doya doya yaşamış ve ya­ şatmış olan Ahmed Rasim, edebî mektep ve ce­ reyanların dışında, türk edebiyat tarihine kuvvet­ li şahsiyetinin damgasın vurmuş nâdir bir gaze­ teci ve emsalsiz bir muharrirdir.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Effects of the aryl hydrocarbon receptor antagonists, alpha-NF and resveratrol, and the antioxidant, N-acetylcysteine, on DNA synthesis in human umbilical vascular endothelial

The objective of this proposal study is to investigate the molecular pharmacologic effect of the traditional chinese Bu-Yi medicine on protecting and repairing of

Düşünce tarihinde estetik bir değer olan güzelliğin metafizik alandaki yansı- masında iki temel görüş vardır. Bunlardan birincisi, Tanrı’nın güzelliğinden, varlık

Ancak ilişkinin işverenlikten ziyade müşterilik olarak kurulmasının en yakıcı sonucu, kendi hesabına çalışan (ama ekonomik olarak bağımlı) bireylerin çeşitli sosyal

The Hyderabad request read : “ In view of the officially proclaimed intention of India, as announced by its Prime Minister, to invade Hyderabad, and in view

Çalışmada, biyoaktif cam içerikli rezin modifiye cam iyonomer simanın florid salınım değeri, antibakteriyel özelliği ve 12 aylık klinik başarısının geleneksel cam iyonomer

Yapılan literatür araĢtırmasının ardından üçüncü bölümde, Konya kentinin ülke içerisindeki yerine, genel özelliklerine ve ulaĢım yapısına değinilerek; örneklem

Romanı, bir hastalığın nekahat günlerinde veya yol­ culukta can sıkıntısını gidermek için; şiiri, ancak aşık olduğumuz zaman içi­ mizdeki duygulara