• Sonuç bulunamadı

Küreselleşme sürecinde Türkiye ekonomisinde KOBİ'lerin yeri: finansman, ekonomik sorunları ve çözüm önerileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Küreselleşme sürecinde Türkiye ekonomisinde KOBİ'lerin yeri: finansman, ekonomik sorunları ve çözüm önerileri"

Copied!
31
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KÜRESELLEŞME SÜRECİNDE TÜRKİYE

EKONOMİSİNDE KOBİ'LERİN YERİ : FİNANSMAN,

EKONOMİK SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Doç. Dr. Güler Aras **

aras@ yildiz.edu. tr

Yard. Doç. Dr. Alövsat Müslümov ***

a m u slu m o v@ d o g u s.e d u *

Özet

Bu çalışmada küreselleşen ekonomik düzende KOBİ'lerin mevcut durumu, finansman ve ekonomik sorunları araştırılmaktadır. Öncelikle KOBİ'lerm kürselleşme ve bölgeselleşme sürecinde mevcut avantaj ve dezavantajları ve bu sürecin KOBİ'lere etkileri tespit edilerek bu işletmelerin temel sorunları ve başarı koşulları incelenmiştir. İkinci bölümde, KOBİ'lerin finansman sorunlarının kaynağı araştırılmıştır. Bu amaçla yapılan analizde KOBİ'lerin İMKB'deki büyük işlemelerle karşılaştırmalı olarak kaynak yapısı ve finansman maliyetleri bulunmuştur. Çalışmamızın son bölümünde KOBİ'lerin ekonomideki etkinliğini ve verimliliğini artırmak amacıyla bir strateji geliştirilerek, KOBİ'lerin içinde bulunduğu mevcut durum tespit edilmiş ve sorunların giderilmesi için gerekli olan çözüm yolları tartışılmıştır.

I. Giriş

Türkiye e k o n o m is in d e önem li yere sa h ip KOBİ niteliğinde işletm eler, son yıllarda dünyada kü re s e lle ş m e ve b ö lg e s e lle ş m e e ğ ilim i ile birlikte artan rekabet ortam ından ö nem li ölçüde etkilenm ekte ve bu durum KOBİ'lerin

(2)

sorunlarının çözüm ünü daha önem li ve ivedi hale getirm ektedir. Literatürde bugüne kadar yapılan çalışm aların çoğunluğu KOBİ'ler ile ilgili sorunların belirli yönlerine yoğunlaşm akta ve belirli bölgelerdeki işle tm e le r tem el alınm aktadır. Bu nedenle d e ğ e rle n d irm e le rd e çoğu zam an bütün gözden kaçm akta ve bu ç a lış m a la r arasında koordinasyon sa ğ la m a k zorlaşm aktadır. Bu çalışm anın amacı, KOBİ'lerin karşılaştıkları sorunları bütünsel olarak ele a lm a k ve bu konuda kendi araştırm am ızın yanı sıra, literatürde yapılm ış olan araştırm aları bir arada d e ğ e rle n d ire re k genel bir so n u ç çıkarmaktır. Bu şekilde, KOBİ'lere çözüm alternatifleri konusunda farklı bir bakış açısından yola çıkarak yardımcı o lm a k hedeflenm ektedir.

Ç alışm am ızda ilk önce, k ü re se lle şm e ve b ö lg e s e lle ş m e süreçlerinin Türkiye e ko n o m isi ve KOBİ'lere etkileri in ce le n m iş, Türkiye'nin ve KOBİ'lerin bu süreçte oynam ası gereken rol analiz e d ilm iştir. İkinci bölüm de, KOBİ'lerin fin a n sm a n soru n la rına odaklanılm ış, ve tem el olarak fin a n sm a n sorunlarının nereden kaynaklandığı araştırılm ıştır. Ç alışm am ızın son bö lüm ünde KOBİ'ler için bir strateji g e liştirilm iştir. G eliştirilen stratejide KOBİ'lerin içinde bulunduğu mevcut durum te sp it edilerek, sorunların g id e rilm e s i için gerekli desteklerin b e lirle n m e si, reorganizasyon ve iyileştirm e kararları tartışılm ıştır.

(3)

K ü re s e lle ş m e ülkeler arasındaki ekonom ik, siyasi, sosyal ilişkilerin yaygınlaşm ası ve g e liş m e s i id e o lo jik ayırım lara dayalı kutuplaşm aların çözülm esi, farklı to p lu m s a l kültürlerin, inanç ve beklentilerin daha iyi tanınm ası, ülkeler arasındaki ilişkile rin yo ğunlaşm ası olarak ta n ım la n m a kta d ır (DPT, 1995). Bu ge n iş tanım dan yola çıkarak eko n o m ik anla m d a k ü re se lle şm e ulusların e ko n o m ile rin in b ü tü n le şm e sin i işle tm e le rin ve piyasaların entegrasyonunu içerm ektedir. Ü lkelerarasında büyük ve artan ticaret akışı ile serm aye yatırımlarının gerçekleştiği açık bir u luslararası ekonom i k ü re s e lle ş m e n in bir başka ifadesidir.

K ü re s e lle ş m e sürecinde, korum acılık ortadan kalkm akta, yabancı serm aye akışına se rb e s tlik sağlanm akta, ülkelerin dış ticaret kanalları yoluyla b irbirlerinden e tk ile ş im i kolaylaşm akta ve rekabetin yüksek olduğu bir ortam la karşılaşılm aktadır. Bu süreçte korum acılığın ortadan kalkm ası ile birlikte devletin eko n o m id e ki rolünün ve d esteklerinin azaldığı, ö zelleştirm enin daha ciddi olarak g ündem e geldiği bir piyasa yapısı söz konusudur. Bu açıdan bakıldığında K ü re s e lle ş m e sürecinin ülke e ko n o m ile rin e ve bu ekon o m ile rin aktörleri olan firm a la ra etkileri kaçınılmazdır.

G eçm işte, eko n o m ik b ü tü n le ş m e le r öncelikle uluslararası ticaret alanında b a şla m ış, GATT sis te m i ile getirilen kurallar ile u luslararası m al ticareti düze n le n m iş ve 1970 ve 80'li yıllarda da GATT Uruguay Raundu ile m al ve hizm et piyasaları ile yatırım lar d ü z e n le n m iştir (Karluk, 1996). Bu g e liş m e le r ve Dünya Ticaret örgütünün (DTÖ) o lu şu m u kürse lle şm e ye yeni bir ivme kazandırmıştır. B ununla birlikte 1990'lı yıllarda GATT'ın g ü ç le n d irilm e sin e ve Kuzey A m erika S erbest Ticaret A n la şm a sın a getirilen en önem li e le ştirile rd e n birisi, uluslararası ticaretin s e rb e s tle ş m e s i ile üretilen m alların m aliyetinin d ü ş m e s i, kalitenin ve çeşidin artm asına karşın, küçük ölçekli işle tm e le rin ayakta kalm akta çok zorlanacakları yönündedir.

(4)
(5)

Zira, kü re s e lle ş m e bir yandan ülkelere ve işle tm e le re çeşitli yararlar sunarken, d iğer yandan açık eko n o m ile rd e n korkunun ve korum acılığın ön plana çıkarılm asını da beraberinde getirm ektedir. Ü lkelerin kendilerini korum ak am acıyla koym uş olduğu kotalar g ü m rü k duvarları k ü re s e lle ş m e n in karşısında bir eğilim in, ya da “ k ü re le ş e m e m e n in ” bir göste rg e sid ir. Bu nedenle k ü re se lle şm e ile ç e lişkili bir e ğ ilim olan b ö lg e s e lle ş m e ve b ö lg ese l entegrasyonlar karşımıza çıkmaktadır. B ö lg e s e lle ş m e n in küre se lle şm e yi engelleyici mi, yoksa kolaylaştırıcı mı, olduğu konusunda d e ğ iş ik g ö rü şle r b u lunm akla birlikte, b ö lg e s e lle ş m e ile sa ğ la na n birlikte hareket e ğ ilim i ve eko n o m ik entegrasyonların k ü re s e lle ş m e için iyi bir zem in hazırladığı ağırlıklı olan görüştür. N itekim son yıllardaki özellikle Avrupa'daki bölgesel o lu ş u m la r ve sonrasındaki g e liş m e le r bunu işaret etm ektedir.

Ü lkelerarası sınırların ve g ü m rü k duvarlarının yok olm ası ile serm ayenin önündeki engellerin ortadan kalkm ası önem li m iktarlardaki fonların im alat m aliyetlerinin en ucuz olduğu ülkelere yö n e lm e sin e neden olm uştur. F irm alar için coğrafi pazar bütün dünya pazarı haline gelm iştir. K ü re s e lle ş m e ile birlikte hareketlenen yatırımların yönünü belirleyici faktörler ise önem li ölçüde m aliyetler ve o ülkelerdeki yabancı serm ayeye tanınan avantajlardır. B ununla birlikte, k ü re s e lle ş m e n in büyük ölçüde yabancı serm aye akışı yoluyla ülke e ko n o m ile rin i olum suz yönde etkilediği görülm ektedir. Ç oğunlukla, k ü re s e lle ş m iş e konom inin kontrol dışı piyasa güçlerinin e g e m e n liğ i anlam ına ge ld iğ in i ve bu piyasalardaki egem en güçlerin ulusal düzenlem elerden kaçan çokuluslu şirke tle r olacağı d ü şü n ü lm e kte d ir. Bu şirketler, e ko n o m ik avantaj nereyi g ö ste rirse oraya yerleşm ekte, m aliyetleri de o ülkenin hüküm etlerine ve vergi yüküm lülerine y üklem ektedirler (H ırst ve T hom p so n ,1 9 9 8 ). Yabancı serm aye yatırımları ve özellikle portföy yatırımları niteliğinde olanlar ortaya çıkacak en ufak bir kriz b e lirtisin d e o ülkeyi hem en te rk etm ekte, geld iğ in d e bahar havası estiren

(6)

sıcak para, ülkeyi terk ettiğinde arkasında önem li bir ha sa r bırakmaktadır. Bu durum un reel se ktö r ve firm a la r üzerinde olum suz etkisi hem en h isse d ilm e kte d ir. Bunun en iyi örneği ise yaşadığım ız son kriz döne m in d e g örülm üştür. 2000 yılı eko n o m ik krizinde Türkiye'deki doğrudan ve dolaylı yabancı serm aye akım ının negatife geçtiği yani yabancı serm aye kaçışının olduğu görülm ektedir. Bu d önem de kriz ön ce sind e net serm aye akışı 15179 milyon dolar iken, kriz döne m in d e -10442 milyon dolara g e rile m iş tir (Tablo 1).

(7)

Tablo 1: Kriz Öncesi ve Kriz Döneminde S erm aye Hareketleri Kriz Öncesi O cak 2 000- Ekim 2000 Kriz Dönem Kasım 2000- Haziran 2001

Yabancılar: Net Sem aye Akımı 15.179 -10442

‘ Dolaysız Yatırım 589 2.406

‘ Portföy Yatırımı 6.789 -8.457

‘ Uzun Vadeli Serm aye Akımı 3.201 - cn cn 3

‘ Kısa vadeli Serm aye Akımı 4.600 -3.838

Yerliler : Net S erm aye Akımı -5.257 -3.033

‘ Dolaysız Yatırım -751 -452

‘ Portföy Yatırımı -730 949

‘ Uzun Vadeli Sermaye,Kayıtlı -1.226 -1.847

‘ Kısa vadeli Sermaye,Kayıt Dışı -2.550 -1.683

Rezerv Değişmesi -2.324* 15.239**

Cari İşlem Dengesi -7.598 -1.764

(‘ ) $ 499 Milyon IMF kredisi resm i rezervlerdeki $2823 milyon artıştan o lu şu r (‘ ‘ ) $ 8076 milyon IMF kredisi ile resm i rezervlerdeki $7163 milyon azalıştan o lu şu r Kaynak: Korkut Boratav; “2000-2001 Krizinde Serm aye H areketleri”, İşletm e

Finans D ergisi Eylül 2001, s. 10'dan TCMB verilerinden yararlanılarak hazırlanm ıştır.

K ü re se lle şm e n in se rb e s t rekabeti artırm akla birlikte dış ticareti kolaylaştırdığı ve artırdığı bir gerçektir. Ancak bunun en önem li etkisi ise bir ülkedeki eko n o m ik g e lişm e le rin sonuçlarının diğerle rin e kolayca b u la ş a b ilm e s id ir (contagion effect). Dolayısıyla g lo b a lle ş m e ile birlikte krizlerin yayılması da kolaylaşm aktadır. 1998 yılında yaşanan krizin Asya ülkelerinde başlayıp g iderek hem en hem en bütün dünyayı ve dünya ticaretini e tkile m e si bunun en önem li g ö stergelerindendir. Bu d önem de g lo b a lle ş m e taraftarlarının dahi bu olum suz etkiyi gözardı edem e d ikle ri görülm üştür.

Türkiye'de KOBİ'lerin büyük ölçüde fason üretim e yöneldikleri, kendi m arkalarını yaratm akta ve kendi ürünlerini pazarlam akta güçlük çektikleri görülm ektedir. Ülke im ajının ve m arkanın o lm a m a sı bu işle tm e le rin rekabet

(8)

gücünü büyük ölçüde zayıflatmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, g lo b a lle şm e sürecinde Türkiye'ye biçilen rol büyük ölçüde ucuz, fason üretim yapılan ülke konum undadır. F irm alar kendi m arkasını yaratmadığı ve kaliteli üretim e önem verm ediği sürece bu g e liş m e le r karşısında rekabet avantajı yakalam ası olanaksızdır.

Türkiye'nin to p la m ihracatı ve ithalatının dağılım ına bakıldığında büyük ölçüde te kn o lo ji yoğun ve katm a değeri yüksek m a lla r ithal ettiği (m akinalar, m ineraller, kim yasallar) ve e m e k yoğun m alları (tekstil konfeksiyon) ihraç ettiği g ö rü lm e kted ir (G rafik 1). Türk dış ticaretinde en önem li ihraç ürünü olan tekstil ve konfeksiyon sektöründe faaliyet gösteren işle tm e le rin büyük bir kısmı küçük ve orta ölçekli atölye tarzı çalışan işletm elerdir. Özellikle sa n a yile şm e ve teknoloji seviyeleri yüksek Avrupa ülkeleri ile rekabet KOBİ'lerin m aliyetleri d ü şü rm e le rin i ve ileri teknoloji ile kaliteli üretim yapm alarını zorunlu hale getirm iştir. Son yıllarda m aliyet avantajları arasında en ö n e m lile rin d e n olan ucuz işgücü ve h a m m a d de avantajını kaybeden KOBİ'ler artan rekabete uyum s a ğ la m a k için yeni teknoloji yatırım larına ihtiyaç duymaktadır. Bu ise yeni fonların sa ğ la nm a sın ı zorunlu hale getirm iştir.

AB'de her türlü korum a ya sa kla nm ış o lm a sın a rağm en e ko n o m ik krizlere uyum gö ste rm e gücü yüksek olan KOBİ'ler vergi kolaylıkları, yatırım teşvikleri, d ü şü k faizli krediler hibeler şeklinde desteklenm ektedir. Birlik kredilerinin büyük bölüm ü KOBİ'lere ta h s is ederek fin a n sm a n açısından desteklem ektedir. K ü re se lle şm e sü recinde Türkiye'de uygulanan teşvikler ise yatırım ve ihracat teşvikleri şeklindedir.

AB Türkiye'nin yakın çevresinde ve ticaret alanı içinde bir g e liş m e olm ası ve içinde yer a lm a k isteğim iz nedeniyle bizi en fazla ilgilendiren entegrasyondur. Avrupa E konom ik ve P arasal Birliği'nin son a şa m a sı olan

(9)

Euro'ya geçiş bu bölgesel entegrasyonun başarı ile ta m a m la n m a sı açısında büyük önem taşım aktadır. Avrupa P arasal Birliği'nin ticaret yaratıcı-saptırıcı etkisi Euro alanı dışındaki ülkeler tarafından iyi d e ğ e rle n d irilm e lid ir. Özellikle AB içinde artm ası beklenen tü ke tim pazara yakın Türk firm alarına yeni o la n akla r yaratacaktır (Aras, 2000). Zira AB alanı Türkiye'nin en büyük ticaret b ö lg esin i oluşturm aktadır. Türkiye'nin to p la m ihracatının yaklaşık % 50'si AB ülkelerine yapılm aktadır. T oplam ithalatın ise yaklaşık % 52'si bu bölge ülkelerinden g erçekleştirilm ektedir. AB ülkeleri ile bu kadar sıkı ticari bağları bulunulan Türk işle tm e le rin in entegrasyonun g e liş im in d e n e tkile n m e m e si kaçınılmazdır.

(10)

K a y n a k : T.C. Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı. ( www.hazine.gov.tr)

Dünya üretim ve ticaretine çokuluslu şirketlerin hakim olm ası KOBİ olarak nitelenen ve dışa açılm a konusunda büyüklere oranla daha fazla güçlük çekenlerin ulusal bağım lılıklarını kaybedecek düzeyde çokuluslu o la b ile ce kle rin i sö yle m e k zordur. Zira bunlar büyük ölçüde işgücü, h a m m adde, serm aye vb. açısından bulundukları ülkeye bağım lıdır. Dolayısıyla KOBİ'lerin k ü re s e lle ş m e n in getirdiği ç o ku lu slu lu k özelliğine tam olarak dahil olm ası beklenem ez. Ancak, ayakta ka la b ilm e k için bu ortamın getirdiği rekabet koşullarına uyum s a ğ la m a k zorunluluğu vardır. Öte yandan KOBİ'lerin küçük olm alarından kaynaklan karar a lm ada ve uygulam adaki esn e klikle ri onlara yeni g e liş m e le re uyum s a ğ la m a k konusunda kolaylık sağladığını da gözardı e tm e m e k gerekir. Ö nem li nokta rekabetçi bir piyasa ile karşı karşıya kalan, fakat rekabet yeteneği zayıf küçük ya da orta ölçekli işle tm e le rin ne şe kild e bir strateji izlem eleri gerektiğinin belirlenerek fin a n sa l ve d iğer gerekli desteklerin zam anında s a ğ la n a b ilm e s id ir.

lll.

Türkiye'de KOBİ'lerin Finansman Yönetimi

3.1.

Özkaynakla Finansman ve KOBİ'ler

K uruluş a ş a m a s ın d a olan KOBİ'ler ağırlıklı olarak özkaynak kullanm aktadır. Yeterli özkaynağa sa h ip olm ayan iş le tm e le r yeni yatırımlarını g e rçe kle ştirm e d e ve büyüm elerinin fin a n sm a n ın d a kaynak s a ğ la m a sorunuyla karşılaşm aktadır. KOBİ'lerin kendi yapılarından kaynaklanan te m e l fin a n sm a n sorunu özkaynak yaratam am aktır. Özellikle kuruluş a ş a m a s ın d a yeterli özkaynağın bu lu nm a m a sı g iriş im c ile rin önünde büyük bir engeldir. K uruluş a ş a m a sın d a n sonra ilk yıllar firm aların varlıklarını devam ettirm eleri açısından önem lidir. Yapılan a raştırm alarda bu tür işle tm e le rin ge n e llikle ilk beş yılda yok olduklarını göste rm iştir. K uruluşu

(11)

takip eden ilk yılları başarılı bir şe kild e geçiren iş le tm e le r izleyen yıllarda piyasaya ve rekabet koşullarına kolayca uyum g ö ste rm e kte d ir (Ridinger, 1995). Buna alternatif olarak kullanılan banka kredisi ise yüksek reel faiz oranlarının m evcudiyeti nedeniyle işle tm e le re önem li bir m aliyet yüklem ektedir. Özkaynakla fin a n sm a n doğrudan ortaklardan s a ğ la n a b ile ce ğ i gibi serm aye piyasası yoluyla da sağla na b ilm e kte d ir..

3.2.

Sermaye Piyasaları ve KOBİ'ler

3.2.1. KOBİ'lerin

H alka A çılm a Olanakları

Sermaye piyasaları işletmelere fon sağlayarak, riskli projeleri finanse ederek, işletmeler üzerinde denetim işlevini gerçekleştirerek, işletmeleri piyasalara tanıtarak reel sektörün gelişmesini destekleyebilmektedir. Bu açıdan sermaye piyasalarının, Türkiye örneğinde İstanbul Menkul Kıymetler Borsasının reel sektör ve KOBİ'ler açısından önemi büyüktür.

Bunun bilincinde olan İMKB'de 1995 yılında KOBİ'lere yönelik “Bölgesel Pazar” ve “Yeni Şirketler Pazarı” oluşturulmuştur. Bölgesel Pazar'a kabul koşulları ana pazara göre daha esnek olup, kabul koşulu olarak firma büyüklüğüne ve iki yıl ardı ardına kar etmiş olma kriterine bakılmaktadır.

İMKB'nin KOBİ'leri sermaye piyasalarına çekme yönünde tüm çabalarına rağmen, İMKB yeterli sayıda KOBİ'yi sermaye piyasalarına çekememiştir. Burada KOBİ sözcüğünden kastettiğimiz geniş anlamda KOBİ tanımlaması içerisine giren işletmelerdir. Geniş anlamda KOBİ tanımlaması bir işletmenin KOBİ sayılması için personel sayısı, toplam aktif büyüklüğü, toplam satışlar, ortaklık yapısındaki bağımsızlık düzeyi ve pazar payı gibi kriterler koymaktadır. Dar anlamda KOBİ tanımlaması ise sadece personel sayısı esas alınarak yapılan tanımlamadır. Personel

(12)

sayısı sınırı olarak 250 personel esas alınmaktadır.

Müslümov (2001), dar KOBİ tanımlamasını esas alındığında, İMKB aracılığıyla 1990-2000 yılları arasında halka 42 KOBİ boyutunda işletme açıldığını, fakat geniş KOBİ tanımlaması esas alındığında ise İMKB'de faaliyet gösteren ve imalat sektörüne ait gerçek KOBİ sayısının 8 olduğunu göstermektedir. Bu rakam oldukça düşük bir rakam olup, KOBİ'lerin halka açılma avantajlarından yeteri kadar yararlanmadığını göstermektedir. Diğer taraftan, dar anlamda KOBİ'ler 1990-2000 yılları arasında halka arzdan toplam 310 milyon ABD Doları, ortalama 7.4 milyon ABD Doları kaynak sağlamıştır. Bu KOBİ'lerin ilk halka arzda halka açıklık oranları ise % 25'le sınırlı kalmakta, bu ise sermaye piyasalarının aktif rolünü engellemektedir.

Küreselleşme süreci kapsamında KOBİ'lerin yeni dünya düzeninde yaşama ayak uydurması için sermaye piyasalarının aktif hale getirilmesi çok önemlidir. Türkiye'nin gündeminde en önemli mesele haline gelen Avrupa Birliğine entegrasyon kritik başarı faktörlerini yakalayabilen işletmelerin, bu kapsamda KOBİ'lerin bir kısmının stratejik olarak desteklenmesi gerekliliğini göstermektedir. Bu noktada, stratejik öncelikli sektörleri belirlemesi gereken Türkiye bu sektörlerde KOBİ'lerin rolünü de iyi tartmalı ve sermaye piyasalarında kritik başarı faktörlerini yakalayabilen işletmelere rekabeti bozmayacak, fakat bu işletmeleri teşvik edecek desteğin verilmesini sağlamalıdır. Bunun yanı sıra henüz Türkiye'de uygulaması olmayan organize olmamış bağımsız borsalar yoluyla küçük ve orta ölçekli firmaların fon ihtiyaçlarının karşılanması da önerilebilir. Fakat bu noktada dikkat edilmesi gereken, talebin KOBİ'lerden gelmesidir. Yukarıdan empoze edilen, fakat ihtiyaçlara tam uygun olmadığı için çalışmayan finansal piyasalar önemli katkı sağlamayacağı gibi, kaynakların yanlış kullanımına da neden olabilir. .

KOBİ'leri sermaye piyasasına çekmek için diğer birçok spesifik konu üzerinde de çalışılması gerekmektedir. Bunları aşağıdaki şekilde sıralamak olanaklıdır;

(13)

Vergi avantajı sağlamak,

Finansal danışmanlık hizmeti sunmak,

Sadece KOBİ'lerin yer alacağı bir pazar oluşturmak,

Kurumsal yatırımcılara bu şirketlerin hisse senetlerini alma olanağı sağlamak, Halka arz yoluyla fon sağlama olanağını daha iyi tanıtmak,

Bürokratik engelleri azaltmak

Küçük işletmelerin birleşerek oluşturacakları şirketlerle sermaye piyasasına gelmelerini sağlamak,

Girişimcilik kültürünü geliştirmek

3.2.2. K O B İ'ler için

A ltern a tif Pazar O larak Tezgah Üstü Piyasalar

Gelişmiş sermaye piyasaları bulunan ülkelere bakıldığında KOBİ niteliğindeki firmaların tezgahüstü piyasalardan finansman sağlamalarının başarılı uygulamalarını görmek olanaklıdır. Amerika ve Avrupa'daki örneklerinin son yıllarda arttığı gözlenmektedir. Bunların en önemlileri Amerika'daki NASDAQ ve Avrupa'daki benzeri çok daha yeni olan EASDAQ borsalarıdır.

Bu tür piyasalarda kotasyon koşulları organize borsalara göre daha esnek olarak belirlenmiştir. Aynı zamanda rekabetçi dealer sistemi ile daha yüksek likidite sağlanabilmekte bu da hem ihraççılar hem de yatırımcılar için yararlı olmaktadır. Organize olmamış tezgahüstü piyasalarda işlemler tüm aracıların bağlı bulunduğu bir bilgisayar ağı aracılığı ile şeffaf bir ortamda yapılmaktadır. Türkiye'de KOBİ'ler için tezgahüstü piyasa modeli bulunmamaktadır. Ancak IMKB'nin NASDAQ ve EASDAQ ile stratejik işbirliği çalışmaları sürdürmektedir. Bu kapsamda tezgahüstü piyasaların geliştirilmesi KOBİ'lere sermaye sağlanması açısından önemli katkı sağlayacaktır.

(14)

3.3. Para Piyasaları ve KOBİ'ler

KOBİ'ler kuruluş aşamasında daha çok özkaynağa başvurmaktadırlar. Bu kaynak işletmeyi bir faiz yükümlülüğüne sokmamaktadır. Kuruluş aşamasını tamamlayan işletmeler gelişme döneminde özkaynakların yanı sıra, satıcı kredilerinden, banka kredilerinden ve diğer finansman araçlarından yararlanabilmektedirler.

Türkiye'de KOBİ'lere en büyük kredi desteği sağlayan kredi kuruluşu Türkiye H alk Bankasıdır. H alk bankası tarafından ih tisa s kredileri şeklinde kooperatif, sanayi ve fon kredileri ve diğer krediler gurubunda ise ticari ve bireysel krediler kullandırılm aktadır. H alk bankası kredileri içinde özel bir ön e m taşıyan ih tisa s kredilerinde son yıllarda ö nem li g e liş m e le r ka ydedilm esine rağm en, ülke g e nelinde net kredi hacm i içindeki payı son derece sınırlı kalm aktadır (Söğüt, 2001). KOBİ'lerin kredi sa ğ la m a la rın d a ki te m in a t so ru n u n a d estek o lm a k am acıyla oluşturulan Kredi Garanti Fonu (KGF), 1991'den bu yana H alk B ankasının verdiği ih tisa s kredilerine te m in a t sağlam aktadır. Ancak uygulam ada Fonun sadece H alk bankası kredilerine garanti verm esi ve garanti ka p a site si sınırlandırılm ış olm ası etkinliğini azaltmaktadır.

E xim bank ise ihracata yönelen KOBİ'lere daha ucuz kredi ta h s is etm ekte ve onlara yönelik kredi program ı uygulam aktadır. Exim bank ihracatın fin a n sm a n ı am acıyla kredi sigorta ve garanti program ları uygulam aktadır. Delice (2001) KOBİ'lerin bu desteklerden yeterince yararlanam adıklarını gösterm ektedir. 2000 yılında Exim bank kullandırdığı kısa vadeli krediler ile ihracatın % 12.5'ine finanse etm iştir. Aynı d önem de KOBİ'ler Exim bank kısa vadeli ihracat kedilerinin % 36'sını kullanm ıştır.

(15)

oranı çok düşüktür. KOBİ'ler 1995 yılında toplam bankacılık sektörü kredilerinin %2,18'i, 1996 yılında %3,01'i, 1997 yılında %4,25'i, 1998 yılında %4,60'ı, 1999 yılında ise %4,82'sini kullanmaktaydı (Söğüt, 2001). Bu rakamlar KOBİ'lerin bankacılık sektörü kredilerinin düşük kısmından yararlandığını gösterse de, genelde, bu rakamlar manüpilatif olarak kullanılmaktadır. KOBİ'ler Türkiye'deki işletmelerin sayıca % 99.5'ini oluşturmasına rağmen, ülkedeki toplam katma değerin sadece % 27.3'ünü (KOSGEB, 2001) sağlamaktadır. Dolayısıyla, KOBİ'lerin toplam aktif büyüklüğünü dikkate aldığımızda, bu aktif büyüklüğü içerisinde banka kredilerinin büyüklüğü azımsanmamalıdır.

KOBİ'lerin özellikleri büyük ölçekli işletmelerin özelliklerinden birçok noktada ayrışmaktadır. KOBİ'lerin küçük olması bu işletmelerin iflas riskini ve sonuçta, KOBİ'lerin sermaye maliyeti yükselmektedir. Diğer taraftan, sermaye maliyetinin, sabit maliyetlerden dolayı, talep edilen tutarın azalan fonksiyonu olduğundan, düşük tutarda fon talep eden KOBİ'lerin talep ettiği düşük tutarlı fonların maliyeti yükselmektedir.

Dolayısıyla, Türkiye'de KOBİ'lerin temel sorunu finansman kaynağı sıkıntısı değil, finans piyasalarında kendilerine sunulabilecek fonların yüksek sermaye maliyetidir. Örneğin, İMKB'de halka açık KOBİ boyutunda işletmelerin 2000 yılı 12 aylık verilerini örnek alarak yaptığımız ve tablo 2-3'de özetlediğimiz analiz KOBİ'lerin finansman sorunlarını özetlemektedir. Bu tablolarda finansal oranlar İMKB'de faaliyet gösteren KOBİ boyutunda işletmelerin ve büyük işletmelerin konsolide bilanço ve gelir tabloları üzerinden hesaplanmıştır.

Tablo 2: KOBİ Boyutunda işletm elerin Finansal Kaldıraç Oranlan Toplam Borç/ Toplam Varlıklar Finansal Borçlar/ Toplam Aktifler Finansal Borçlar/ Toplam Borçlar KOBİ Konsolide 0.67 0.43 0.64

(16)

Büyük İşletmeler 0.62 0.29 0.48 Konsolide

Tablo 1'den görüldüğü gibi KOBİ boyutunda işletmelerin toplam borçlarının toplam varlıkları içerisinde payı % 67'ye eşit olup, bu oran büyük boyutlu işletmelerden % 5 daha yüksektir. Toplam borç oranında yükseklik, ticari borçlardan da kaynaklanabileceği için finansal borçların toplam borçlar ve toplam aktifler içerisinde payına bakılması gerekmektedir. Fakat KOBİ boyutunda işletmeler finansal borçtan da yüksek oranda faydalanmaktadır. KOBİ boyutunda işletmelerin toplam borçları içerisinde finansal borçları arasında payı % 64'e eşittir. Büyük boy işletmelerin toplam borçlarının sadece % 48'i finansal borçlardan oluşmaktadır. Finansal borçların KOBİ boyutunda işletmeler için önemi finansal borçların toplam aktif içerisinde payından da belli olmaktadır. KOBİ için bu oran, %43'e eşit olup, büyük işletmelerden %14 daha yüksek değere sahiptir.

T ablo 3: K O B İ B o y u t u n d a İ ş l e t m e l e r i n F ı n a n s m a n Ma > O &. "fiC5 r ı 1

K ısa V a d e l i F i n a n s m a n G i d e r l e r i / K ısa V a d e l i B orç U z u n V ad eli F i n a n s m a n G i d e r l e r i / U z u n V a d eli B o rç K ısa V a d e l i F i n a n s m a n G i d e r l e r i / K ı sa V a d e l i F i n a n s a l Borç U z u n V ad eli F i n a n s m a n G i d e r l e r i / U z u n V a d e l i F i n a n s a l Borç T o p la m F i n a n s m a n G i d e r l e r i / T o p la m Borç Toplam F i n a n s m a n G i d e r l e r i / Toplam F i n a n s a l Borç KO Bİ Ko ns o lide 0.15 0.21 0.28 0.21 0.17 0.26 B ü y ü k İş le t m e l e r Ko ns o lide 0.10 0.16 0.28 0.16 0.11 0.24

İMKB'de faaliyet KOBİ boyutunda işletmelerin kısa vadeli, uzun vadeli ve toplam finansman maliyetine bakıldığında tüm oranlar için KOBİ boyutunda işletmelerin daha yüksek finansman giderlerine sahip olduğunu görebiliriz. Bu bulgular yukarıda belirttiğimiz hipotezleri doğrulamaktadır: KOBİ'lerin temel sorunu finansman kaynağı bulamamak değil, mevcut finansman kaynaklarının maliyetinin ilk önce, ekonomideki

(17)

tüm işletmeler için mutlak değer olarak, diğer taraftan KOBİ'ler için göreceli olarak pahalı olmasındadır.

İMKB'de faaliyet gösteren KOBİ boyutunda işletmeler için bulguların Türkiye'deki KOBİ'leri temsil edemeyeceği konusunda argüman geliştirilebilir. Çünkü, önceki bölümde bahsedildiği gibi, İMKB'de faaliyet gösteren KOBİ boyutunda işletmelerin büyük çoğunluğu personel sayısı esasında KOBİ tanımlamasına uysa da, ortaklık yapısındaki bağımsızlık düzeyi, toplam satış hacmi, toplam aktif büyüklüğü, pazar payı gibi diğer kriterler açısında gerçek KOBİ profiline uygun değildir. Bu noktada yapılması gereken, İMKB dışında kalan KOBİ'leri dikkate alarak yapılan bir analizdir. Fakat Türkiye'de İMKB dışında işletmelerin finansal tabloları halka açık değildir. Bu durumda, daha önce KOBİ'ler üzerinde yapılan anket çalışmalarına müracaat etmemiz gerekecektir.

Yücel'in (2001) Ege Bölgesinin üç ilinde (İzmir, Manisa ve Denizli) faaliyet gösteren 137 KOBİ üzerinde yaptığı anket çalışmasının sonuçları yatırım finanslama yöntemi olarak KOBİ'lerin % 51'inin iç kaynakları (önceki dönemlerin dağıtılmayan karları), % 40'ı banka kredileri, % 43'ü sermaye artırımı, % 18'i ortaklardan alınan borçlar ve %

11'i leasing'i kullandığı görülmüştür. Görüldüğü gibi banka kredisi aracılığıyla finansman, iç kaynaklardan sonra gelmekte olup, önemli bir orana sahiptir. Karacaer ve Gönenç (2001) 144 küçük, 24 orta ve 95 büyük ölçekli işletme olmak üzere 263 işletme üzerinde yaptıkları anket çalışmasında işletmelerin istenilen nakit miktarını sağlayamadığında kullanılan fon kaynakları içerisinde banka kredileri önemli yer işgal etmektedir. KOBİ'lerin % 27'7'si her zaman, % 67.7'si bazen olmak üzere, yaklaşık % 95.4'ü banka kredisi kullanmaktadır. Bu oran büyük ölçekli işletmelerde % 97.8'e eşittir. Çonkar (2001) Kayseri'de faaliyet gösteren 30 KOBİ üzerinde yaptığı çalışmada tüm işletmelerin % 93.3'ü, yabancı kaynak sağlamada karşılaştıkları en önemi sorunun faizlerin yüksekliği olduğunu belirtmiştir. Yörük (2001) Tokat ilinde bulunan 64 KOBİ üzerinde yaptığı çalışmada finansman kaynağının seçilmesinde karşılaştıkları en etkili faktörün işletmenin mali yapısının arkasından finansman

(18)

kaynağının maliyeti olduğunu göstermiştir. Karabıçak ve Altuntepe (2001) uygulanan faiz oranlarının yüksekliği nedeniyle bazı bölgelerde KOBİ'lerin hiç kredi talebinde dahi bulunmadıklarını göstermiştir

Türkiye'de KOBİ'lerin temel sorunun finansman sorunu değil, finansman maliyetinin yüksekliği olduğunu gösterdikten sonra bu konuda ne yapılabileceğini konusunda değinmek gerekmektedir. Bilindiği gibi serbest piyasa ekonomisinde bir yatırım projesinin kabul edile bilmesi için o projenin ıskonto edilmiş net nakit akışlarının sıfırdan yüksek olması gerekmektedir. Burada ıskonto oranı yatırım projesinin toplam sermaye maliyetini içermektedir. Eğer ekonomideki reel faiz oranları, dolayısıyla ıskonto oranının yüksekliği durumunda ekonomide kabul edilebilir yatırım projelerinin azalması anlamına gelmektedir. Bu ise toplam yatırım hacminin azalması ve ekonomik büyümenin yavaşlaması anlamına gelebilir. Fakat, olaya diğer taraftan bakıldığında, reel faiz oranlarının yüksekliği ortalama verimlilik düzeyi yüksek olan projelerin kabul edilmesi anlamına gelir ve bu da ekonomik büyümeye olumlu katkıda bulunur. Rekabet edebilenlerin yaşadığı bir serbest ekonomi düzeninde, himayecilik anlayışıyla ekonominin bir bölümüne piyasada arz ve talebin kesişme noktasında oluşan denge faiz oranlarının altında finansman kaynağı sağlanması rekabet ortamının bozulmasına ve ekonomi için arzu edilmeyen sonuçlara yol açılmasına neden olabilecektir. Daha yüksek ortalama verimlilik düzeyine sahip işletmelerin yatırım projeleri, sadece işletmenin ekonominin himaye edilen bölümüne ait olmadığından ve bunun sonucunda daha yüksek sermaye maliyeti ile çalışmak zorunda bırakıldıklarından, kabul edilmeyecek ve bu da ekonomik büyümeni negatif yönde etkileyecektir.

Bu nedenlerden dolayı ekonomide KOBİ'lere ayrıcalıklı davranılamayacağı gibi bazı adımların mutlaka atılması gerekmektedir. Bu bölümün başında da bahsettiğimiz gibi, KOBİ'ler küçük olma özelliğinden dolayı büyük ölçekli işletmelerden daha yüksek faiz oranı ile çalışmak zorunda kalmaktadır. Bu eşitsizliğin giderildiği ve KOBİ'lerin büyük ölçekli işletmelerle aynı düzeydeki sermaye maliyeti şartları altında çalışması durumunda ekonomide adil rekabet ortamının sağlanması mümkündür. Bunun için

(19)

KOBİ'lerin teminat gösterme zorluğu bir ölçüde giderilmeli ve devlet desteği ile kredi maliyetinde eşitlik sağlanmalıdır.

Reel faiz oranlarının ekonomideki yatırımların ortalama verimlilik düzeyini artıracağını söylesek de, aşırı yüksek reel faiz oranlarının ekonominin sağlığını ciddi biçimde tehdit ettiğini unutmamız gerekmektedir. Türkiye'de son on yılda geçerli olan faiz oranları denge faiz oranları değil, devletin aşırı talebi nedeniyle bu düzeyin üzerindeki faiz oranlarıdır. Reel faiz oranlarının aşırı yüksek oluşu ise ekonomide toplam tasarruf hacmi, tasarruf oranı, toplam yatırım hacmi ve yatırım verimliliğinde bir artış olacağı anlamına gelmemektedir (Calvo ve Guidotti, 1991). Bu durumda Türkiye'de geçerli yüksek faiz oranlarının teorik olarak, tüm reel sektörü olumsuz yönde etkileyebileceğini de söyleyebiliriz.

3.4. Satıcı Kredileri ve KOBİ’ler

KOBİ boyutundaki işle tm e le rin en önem li fin a n sm a n araçlarından bir satıcı kredileridir. Fason üretim yapan KOBİ'ler ise kısa vadeli fin a n sm a n kaynağı olarak ana işletm eye bağlı bulunm aktadır. Satıcı kredilerinde ödem e aracı olarak en fazla başvurulan yöntem ise vadeli çek uygulam asıdır. Ç ek T.T.K.'na göre g ö rü ldüğünde ö d e n m e s i gereken bir kıymetli evraktır. Ancak uygulam ada üzerinde yazılı tarihte ta h s il e dilm e e ğ ilim i nedeniyle vadeli hale dö n ü şm ü ştü r. Bu nedenle KOBİ'lerin nakit akışını belirleyen genellikle m al alım larında ve satışlarda çek kullanm alarıdır. Bu yolla firm a la r kendilerine kısa vadeli bir fin a n sm a n kaynağı yaratmaktadır. Burada en büyük sorun çek ta h sila tın d a ortaya çıkacak bir gecikm enin işletm enin ö d e m e le rin i de aksatm ası nedeniyle kısa süreli nakit sıkıntısına ve ödem e güçlüğüne g irilm e s in e neden olm aktadır. Özellikle kriz d ö n e m le rin d e ödenm eyen çek ve s e n e tle r KOBİ'lerin ö nem li fin a n sa l sıkıntılar yaşam asının nedenlerindendir.

(20)

3.5.

Risk Sermayesi ve KOBİ'ler

1980'li yıllardan beri gelişmiş ülkelerde başarılı bir şekilde uygulanan risk sermayesi yoluyla finansmanın amacı, finansal gücü yeterli olmayan dinamik ve yaratıcı girişimcilerin yatırım projelerinin gerçekleştirilmesini sağlayacak olanaklar sunmaktır. Risk sermayesi modeli KOBİ'lerin kuruluş aşamasında ve iş geliştirme ve büyüme süreçlerinde özsermaye iştiraki veya kredi sağlamaya yönelik olarak işlev görmektedir. Bu yolla halka açılacak KOBİ'lere köprü kredisi sağlama olanağı doğmaktadır. Bunun yanında, işletme içindeki faaliyetlerin sürdürülmesine ve kurumsallaşmaya yönelik olarak ya da işletme dışındaki potansiyel girişimci ve yöneticilere işletmenin kontrol ve yönetimi için gerekli olan sermayeyi sağlamaktadır.

Model KOBİ'ler için karlı yatırım projelerinin değerlendirilmesi açısından bir alternatif oluşturmaktadır. Risk sermayesi yatırım ortaklığı bu amaçla faaliyet gösterecek kurumlardan birisidir. Türkiye'de 1993 yılında çıkarılan Seri VIII, No:21 sayılı “Risk Sermayesi Yatırım Ortaklıklarına İlişkin Esaslar Tebliği” düzenleme ile çerçevesi çizilmiştir.

Türkiye'de risk sermayesi modeli yeterli olmasa da bir yasal düzenlemeye kavuşmuş olmakla birlikte henüz uygulamada başarılı bir sonuç elde edilmemiştir. Bunun en önemli nedenlerinden birisi bu alan ve amaca aktarılacak fon yetersizliğidir. Risk sermayesi yatırımlarının finansmanı için gerekli başlangıç sermayesinin temin edilmemesi bu sistemin çalıştırılmasını engellemektedir. Gerekli olan fonların yurt içi ve yurt dışı kaynaklardan sağlanmasına çalışılmalıdır. Öte yandan, risk sermayesi yatırımı için fon sağlayan yatırımcılar yatırım yaptıkları girişim şirketinden kolayca çıkabilecekleri ortamın oluşmuş olması önem taşımaktadır. Bunun için gerekli ortam ve koşullar henüz sağlanamamıştır.

Son dönemlerde bölgesel yatırım ortaklıklarının kurulması ile ilgili çalışmalar sürdürülmektedir. KOBİ'lerin oluşturacakları çok ortaklı şirketlere KOSGEB ve diğer

(21)

kamu kuruluşlarının da ortak olması ile oluşturulması planlanan şirket aynı zamanda KOBİ'lerin bir araya gelmelerini sağlaması açısından da önem taşımaktadır. Bunun yanı sıra özel teşebbüsün risk sermayesi yatırım ortaklığı kurulması konusunda özendirilmesi ve teşvik edilmesi gerekir. Bu sistemin oluşturulabilmesi ve yürütülebilmesi için gerekli fonun temini önemli olduğu kadar bu konuda mesafe kat etmiş ülkelerden işbirliği yapılması ve bilgi aktarımı sağlanmalıdır. Bu konuda Avrupa Birliği'nin risk sermayesi alanında resmi örgütü olarak kabul edilen Avrupa Risk Sermayesi Birliği (EVCA) ve İngiliz Risk Sermayesi Birliği (BVCA) ve Investment in Industries gibi kuruluşlar ile işbirliği önemli yararlar sağlayacaktır. Öte yandan bankaların bu sistem içinde önemli bir fonksiyonu vardır. Bankaların risk sermayesi birimleri oluşturarak RSYO kurma konusunda istekli olmaları sektörün gelişimini hızlandıracaktır.

3.6.

Alternatif Finanslama Yöntemleri ve

KOBİ'ler

Finansal kiralama son 20 senede tüm dünyada önemli gelişme göstererek işletmelerin finansal tercihleri arasında önemli bir yer tutmuştur. Bu gelişmelerden son derece yakından etkilenen Türkiye finansal piyasalarında da finansal kiralama önemli gelişmeler kat etmiştir. 2001 yılının ilk 3 ayında toplam 1919 finansal kiralama işlemi ile 219 trilyon TL'lik işlem hacmine sahip finansal kiralama sektörünün finansal derinliğin artması ve makroekonomik dengenin sağlanmasıyla çok daha önemli gelişmeler göstereceği kuşkusuzdur.

Finans literatürü fin a n sa l kiralam a kararını etkileyen faktörlerin etkisinin işle tm e boyutuna göre d e ğ iştiğin i gösterm ektedir. Büyük işletm elerde fin a n sa l kiralam a kararı karlılık, fin a n sa l kaldıraç ve verg ile n d irm e ile pozitif korelasyona sahiptir. Fakat KOBİ'lerde fin a n sa l kiralam a kararı verg ile n d irm e ve fin a n sa l kaldıraç düzeyi ile değil, büyüm e olanakları ile doğrudan bağlantılıdır (Lasfer ve Levis, 1998).

(22)

F inansal kiralam a iş le m in d e sa b it m aliyetlerin söz konusu olm ası, yüksek hacim li işle m le rin daha fazla teşvik sa ğ la m a sı KOBİ'lerin fin a n sa l kiralam adan fazla ya ra rla n m a m a sın a neden olm aktadır. Fakat finansal kiralam a aynı zam anda, KOBİ'lere ta h s is edilen ve bu işle tm e le rin daha yüksek riskinden dolayı batık krediler olarak geri dönen kredilerin takip e d ilm e s in d e önem li rol oynayabilir.

KOBİ'ler aynı zam anda uygulam a yönüyle ülkem izde o turm uş factoring te kniğinden de yararlana bilirler. Uzay ve Küçük (2001) işle tm e le rin factoring den yararlanm am alarının te m e l nedenlerinin yeterince tanım adıkları ve m aliyetinin yüksekliği olarak gösterm ektedirler.

IV.

Türkiye'deki KOBİ'ler İçin Strateji Önerisi

Türkiye'de KOBİ'lerin içinde bulunduğu ortamın iyileştirilmesi ve sorunlarmm çözümüne yönelik olarak bir strateji geliştirilmeye çalışılmıştır. Strateji formülasyonu öncelikte mevcut durumun tam olarak tespit edilmesi, sorunların ortaya çıkarılması ve ardından da bunların iyileştirilmesi için çözümlerin geliştirilmesine yöneliktir. Bu süreçte temel hedef şu ana kadar KOBİ'ler ile ilgili yapılan araştırmaların tamamını göz önüne alarak bütünsel bir yaklaşımla sorunları belirleyip çözüme ulaşmaktır. Bu nedenle bu stratejinin geliştirilmesinde temel koşullardan birisi de Türkiye'de KOBİ'ler ile ilgili çalışan kurumsal nitelikteki tüm kuruluşların işbirliği içinde ve organize çalışma olanağının yaratılmasıdır.

KOBİ'lerin İçinde Bulunduğu Ortamın Özellikleri

Küreselleşme Rekabet artışı Teknolojik gelişmeler

(23)

Avantajların korunması

Dünyada küreselleşme eğilimlerinin artması piyasalardaki rekabetin artmasına neden olmuştur. Devletin ekonomideki rolünün azalması, yabancı sermayenin, mal ve hizmetlerin serbestçe dolaşımı pazarlarda yer almak isteyen firmaları daha ucuz, daha kaliteli mallar üretmeye zorlamaktadır. Artan rekabet ortamı ile birlikte kalite ve verimliliğe verilen önem teknoloji yatırımların artırmış bu durum da firmaların yeni finansal olanaklar yaratmasını zorunlu hale getirmiştir. Her türlü rekabet şartların karşılık firmalar kendi avantajlarını ön plana çıkararak pazarda yer edinebilmek için alternatifler yaratabileceklerdir.

Türkiye son kriz dönemindeki yaşanan olumsuzluklara rağmen ucuz hammadde, işgücü ve büyük bir pazar olma avantajına hala korumaktadır. Rekabet avantajını korumak ve artırmak için yapılması gereken en önemli şey teknolojiye yatırım yaparak kalite ve verimliliği arttırmaya yönelik çaba göstermek, kendi ürününü ve markasını yaratmak ve bunları gerçekleştirecek kalifiye işgücünün yetiştirilmesini sağlamaktır.

Amaç;

KOBİ'ler için strateji geliştirmekle amaçlanan;

KOBİ'lerin rekabet gücünü artırmak, Etkin yönetim

Üretimde verimliğin artırılması Teknolojik gelişmelere uyum sağlamak, KOBİ'leri AB entegrasyon sürecine hazırlamak

(24)

KOBİ'lerin Ekonomi İçindeki yeri Üretimdeki payı Yarattığı katma değer İstihdamdaki payı Milli gelire katkısı KOBİ'lerin sektörlere dağılımı KOBİ'lerin mevcut temel sorunları

Sorunlara yönelik çözümlerin üretilebilmesi öncelikle içinde bulunulan mevcut ortamın sorunların tam ve net olarak ortaya konulması ile sağlanabilir. İmalat sanayimdeki işletmelerin %99 KOBİ niteliğinde, toplam istihdamın %61'ini bu işletmeler sağlamakta, toplam yatırımların %30'u KOBİ'ler tarafından gerçekleştirilmekte ve toplam katma değerin %27'si bu işletmelerce yaratılmaktadır.

KOBİ'lerin yoğunlaştığı sektörler büyük ölçüde imalat sanayii ve daha çok emek yoğun faaliyet gösterilen sektörlerdir.

Karşılaşılan sorunlar; üretim, tedarik, pazarlama, finansman, nitelikli işgücü ve yönetici, teknoloji, bilgi eksikliği, markanın olmaması, fason üretim firmaları kimliğinden kurtulamamaları.

Türkiye'deki Reel Sektörün ve Piyasaların Durumu;

Yatırımların hacmi Rekabet koşulları

Uluslararası piyasalarla bağlantılar Finansal krizler ve reel sektör

Küreselleşme sürecinde firmaların karşı karşıya bulunduğu rekabet, sermaye akımlarının etkisi, finansal krizlerin yayılma etkisi ve bunların getirdiği sorunlar reel

(25)

sektörün tamamı için sözkonusudur.

KOBİ'ler için Strateji Formülasyonu,

KOBİ'lerin to p la m üretim içindeki payları, yarattıkları katm a d eğer ve istih d a m dikkate alınarak en az büyük işle tm e le r kadar önem verilm elidir.

Bu işletmelerin yeniden yapılandırılması ya da yönetim, bilgi ve sermaye desteği ihtiyacı belirlenmelidir.

Bu ihtiyacı karşılayacak kurumsal kimliği olan uzmanlaşmış birlikler ve şirketler ve fonlar oluşturulmalıdır.

KOBİ'leri için geliştirilen rehabilitasyon ve yeniden yapılandırma çalışmaları sektörel olarak ve işletme yapılarına en uygun şekilde olmalıdır,

Belirlene amaçlara ulaşmak için belirlenen yollar, yöntemler ve araçlar en iyi şekilde kullanılmalıdır.

KOBİ'lerin Reorganizasyonu ve Rehabilitasyonunda Temel Amaçlar;

Ülke ekonomisinde ve bütün dünya ekonomilerinde önemli yer tutan bu işletmelerin rekabet yeteneklerini, teknolojik güçlerini ve yönetim performanslarını artırarak AB gibi uluslararası entegrasyonlar ve diğer uluslar arası arena için hazırlanmasını sağlamak ve bu yolla Türkiye'nin ekonomik gelişimine katkıda bulunmak.

Bunun yanına;

Ekonomide üretimde verimliliği artırmak Yeni pazarlara girme olanaklarını artırmak K ayıt dışı ekonomiyi engellemek

Yeni yatırım olanaklarından yararlanmalarını sağlayarak ekonomide toplam yatırımları artırmak

(26)

Stratejinin Belirlenmesi ve Uygulanması

Sorunların belirlenmesi Yönetim desteğinin sağlanması Teknoloji ve finansman desteği Yeniden yapılandırma

Sorunların tespiti;

KOBİ'lerin karşı karşıya bulunduğu sorunların net ve somut olarak tespit edilmesi için oluşturulacak çalışma grupları araştırma yapar ve daha önce bu konuda yapılmış araştırmaları bir arada değerlendirerek genel ve temel bir strateji saptar.

Daha sonra bölgeler ve işletmeler bazında sorunların niteliğine bağlı olarak gerekli yardımların yapılması için çalışır.

Bu çalışmaları yapacak kuruluşların tamamını kapsayacak, bu kuruluşların temsilcilerinden ve uzmanlardan oluşan bir üst merkez oluşturulmalıdır.

Yönetim ve bilgi desteğinin sağlanması;

Bu işletmelere ne şekilde yardım edileceğinin belirlenebilmesi için öncelikle yerinde tespit yapılarak, uzman kişiler tarafından tavsiyeler ve yönlendirmelerde bulunulur. Gerekli durumlarda sorunların tespiti ve önerilenlerin uygulanmasının sağlanması yanında işletmelere belirli bir süre profesyonel yönetici tahsis edilir.

KOBİ'lerdeki mevcut yöneticiler ve çalışanlara eğim desteği sağlanır.

(27)

İşletm elerin sorunlarının çözümü rekabet gücünün artırılm ası için ne tür te kn o lo jik ve fin a n sa l desteklere ihtiyaç duydukları b e lirle n e re k gerekli kaynakların olu ştu ru lm a sın ı sağlanır.

Bu işle tm e le re kredi veren ve verebilecek ku ru lu şla r ile işbirliği yapılarak fin a n sa l kaynakların arttırılm ası sağlanır.

Kredi kuruluşlarının istediği te m in a t vb. d iğer koşulların h a fifle tilm e si için ç a lış m a la r yapılır.

Bu konuda garanti-kefalet sorunlarını g iderecek fonların o lu ştu ru lm a sı sağlanır.

Bununla ilgili olarak yasal zem inin o lu ştu ru lm a sı sağlanır.

Yeniden Yapılandırma;

Fiziki koşulların iyileştirilmesi Finansal desteklerin sağlanması

Çalışanların eğitimi ve kalifiye hale getirilmesi Değersiz ve çalışmayan birimlerin tasfiyesi

Gerekli durumlarda işletmelerin birleşmesinin sağlanması

Elde Edilecek Sonuçlar;

KOBİ'lerin bir kısmı yeniden yapılandırılarak ekonom ideki etkinlikleri arttırılacak

Bir kısım KOBİ'ler diğerleri ile birleştirilebilecek

Gerekli finansal desteğin sağlanması için kaynak yaratılacak fonlar oluşturulacak

(28)

Uygulanan Stratejinin Sonucu olarak;

KOBİ'ler rekabet gücü artacak

Mevcut ve gelişe n teknolojiye uyum sağlayacak

U lusal ve U luslararası pazarlara kaliteli m al su n a b ile ce k Ülke e k o n o m is in e ve m illi g e lir seviyesine katkısı artacak E konom ide kayıt dışı faaliyetler azalacak

V. SONUÇ

Bu çalışmada küreselleşme ve bölgeselleşme sürecinin Türkiye ekonomine getirdiği avantaj ve dezavantajlar tartışılmıştır. Bu tartışmalar sonucunda Türkiye'nin dışarıdan empoze edilen önceliklere göre değil, kendi stratejik önceliklerine göre önem vermesi ve bunu kararlılıkla uygulaması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. KOBİ'lerin fason üretim ve düşük katma değere sahip ürün üreten işletme kimliğinden çıkarak, kritik başarı faktörlerini yakalayan işletmeler haline dönüşmesi gerektiği vurgulanmış, bu kapsamda yapılması gerekenlerle ilgili strateji geliştirilmiştir.

KOBİ'lerin rekabet gücünü etkileyen en önemli faktörlerden biri olan finansal kaynak sorunu araştırmamızda analiz edilmiştir. Araştırma sonuçları para piyasalarından temin edilebilecek fonların maliyetinin yüksek olması dolayısıyla, KOBİ'lerin rekabet gücünün zayıflattığını ortaya koymuştur. Sermaye piyasalarının halka açılma aracılığıyla KOBİ'lere kaynak sağlama girişimi şu ana kadar başarıya ulaşmamıştır. KOBİ'lerin alternatif finansman yöntemlerinden yararlanma oranı da düşüktür. KOBİ'ler yatırımlarını finanse etmek amacılığıyla iç kaynaklar ve satıcı kredilerine güvenmek zorundadır.. Fakat Türkiye'de mevcut ekonomik durum satıcı kredilerinin kısılmasına, iç kaynakların erimesine neden olmaktadır. Çalışmamızda Türkiye ekonomisinin stratejik önceliklerine uygun olarak finansman sorunun çözümü için alternatifler geliştirilmiştir.

(29)

Bu çalışmada aynı zamanda KOBİ'lerin küreselleşme sürecindeki yerini belirlemek ve etkinliğini artırmak için bir strateji geliştirilmiştir. Geliştirilen bu strateji sürecinde öncelikler KOBİ'lerin içinde bulunduğu cari durum ve sorunları tespit edilmekte, ardından iyileştirici rehabilitasyon çalışmaları, yönetim, teknoloji ve finansman destekleri ile etkinlik ve verimliliklerinin artırılması, sonunda da, hem kendi mali performanslarını yükseltmek hem de ekonomiye olan katkılarının üst seviyeye çıkartılması amaçlanmaktadır. Bu yolla KOBİ'lerin rekabet güçleri arttırılarak gelişen teknolojiye ve piyasa koşullarına uyum sağlayan, kaliteli mal üretmeyi hedef edinen ve ekonomide daha yüksek bir katma değer yaratan bir yapıya kavuşacaktır. Çalışmada KOBİ'lerin sorunlarının bütünsel olarak değerlendirilmesi ve geliştirilecek bir strateji doğrultusunda desteklenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

KAYNAKLAR

Aras, G. 2001. KOBİ'lerin Sermaye Piyasası Yoluyla Fon Sağlama Olanakları. I. Orta Anadolu Kongresi: KOBİ'lerin Finansman ve Pazarlama Sorunları.

Aras, G. 2000. Euro'ya Geçişin Dış Ticarete ve İşletmeler Kesimi Üzerine Etkileri, İşletme Finans Dergisi 168, .

Aras, G. 1999. Avrupa Ekonomik ve Parasal Birliği'nin Türkiye Ekonomisine Etkileri, Friedrich Ebert Vakfı Tebliği, İstanbul..

Calvo G.A. and Guidotti. P.E. 1991. Interest Rates, Financial Structure, and Growth: Bolivia in a Comparative Perspective. Washington, DC: International Monetary Fund.

Çonkar, K. 2001. Risk Sermayesi Finansman Yönteminin Küçük ve Orta Boylu İşletmeler Açısından Önemi ve Uygulanabilirliği. I. Orta Anadolu Kongresi: KOBİ'lerin Finansman ve Pazarlama Sorunları.

(30)

Delice, G. 2001. KOBİ'lerin İhracata Yönlendirilmesinde Finansman Destekleri: Türk Eximbank Kredileri Üzerine Bir Uygulama. I. Orta Anadolu Kongresi: KOBİ'lerin Finansman ve Pazarlama Sorunları.

DPT. 1995. Dünyada Küreselleşme ve Bölgesel Bütünleşmeler, 2375-ÖİK 440, Ankara

Hrst, P. ve G. Thompson, 1998. Küreselleşme Sorgulanıyor. D ost Yayınevi, Ankara, 1998

Karabıçak, M ., N. Altuntepe. 2001. KOBİ'lerin Kredi Yoluyla Finansmanı. I. Orta Anadolu Kongresi: KOBİ'lerin Finansman ve Pazarlama Sorunları.

Karacaer, S., H. Gönenç. 2001. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmelerde Çalışma Sermayesi ve Finansal Yönetim. I. Orta Anadolu Kongresi: KOBİ'lerin Finansman ve Pazarlama Sorunları.

Karluk R. 1996. Avrupa Birliği ve Türkiye. İMKB Yayınları. İstanbul, 1996

Lasfer ve Levis, 1998. The dete rm in an ts of the leasing decision of sm a ll and large co m p a n ie s. E uropean Financial M anagem ent 4. 159-184.

Mengütürk, M . 2000. KOBİ'lerin Sermaye Piyasasına Katılımı. İMKB Konferansı Nisan 2000. .

Ridinger, R. 1995. I. Mediterranean SMSs Conference and Workshops. M ETU Pres.

Sarıaslan, H. 1994. Orta ve Küçük Ölçekli İşletmelerin Finansal Sorunları. TOBB, Ankara.

(31)

Söğüt, M.A. 2001. Küçük ve Orta Boy İşletmelerin Finansman Sorunlarının Çözümünde Alternatif Finansman Yöntemleri. I. Orta Anadolu Kongresi: KOBİ'lerin Finansman ve Pazarlama Sorunları.

U zay, Ş. ve E. Küçük. 2001. Leasing, Factoring ve BarterFinansman Tekniklerinden KOBİ'lerin Yararlanma düzeylerinin Araştırılması: Kayseri Uygulaması. I. Orta Anadolu Kongresi: KOBİ'lerin Finansman ve Pazarlama Sorunları.

Vinde, V. P. 1995. General Introduction to Environment for SMSs. OECD.

Wallis, T. 1995. The Alternative Investment M arket (AIM): The Challenge After the USM. London,

Yörük, N. 2001. KOBİ'lerin Kredi Yolu ile Finansmanda Karşılaştıkları Sorunlar ve Tokat İlinde Bir Uygulama. I. Orta Anadolu Kongresi: KOBİ'lerin Finansman ve Pazarlama Sorunları.

Yücel, T. 2001. Küçük ve Orta ölçekli İşletmelerde Çalışma Sermayesi ve Finansal Yönetim Uygulamaları. I. Orta Anadolu Kongresi: KOBİ'lerin Finansman ve Pazarlama Sorunları.

Zaimoğlu, T. 1995. Risk Sermayesi ve Türkiye'de Uygulama Olanakları, SPK Yayınları, 1995.

Şekil

Tablo 1: Kriz Öncesi ve Kriz  Döneminde S erm aye  Hareketleri Kriz Öncesi  O cak 2 000-  Ekim 2000 Kriz Dönem  Kasım 2000- Haziran 2001
Grafik 1: Türkiye'nin Toplam İhracat ve İthalatı  (1999)
Tablo 2: KOBİ Boyutunda işletm elerin Finansal Kaldıraç Oranlan Toplam Borç/  Toplam Varlıklar Finansal Borçlar/ Toplam Aktifler Finansal Borçlar/ Toplam Borçlar KOBİ Konsolide 0.67 0.43 0.64
Tablo  1'den  görüldüğü  gibi  KOBİ  boyutunda  işletmelerin  toplam  borçlarının toplam  varlıkları içerisinde payı  %  67'ye  eşit  olup,  bu  oran büyük boyutlu işletmelerden % 5  daha  yüksektir

Referanslar

Benzer Belgeler

DİLEYEN HERKESE AÇIK SANAT ÇALIŞMALARI (H.IÇI-II.SONU) RESlM. CUZ.EL

Ba~l~ca eserleri (baz~~ ba~l~klar~ n Türkçe çevirilerini veriyorum): Ester- gon-Szenttamashegy'deki Türk Çanak-Çömlek F~ r~n~: Belleten; Macar Milli Müzesi'ndeki Türk Çad~

(4) Ödeneklerin aylık net kazancın Tasarrufu Teşvik Fonu kesintileri dahil % 45 oranında ödendiği duru- mu ifade etmektedir.. (5) Ödeneklerin aylık net kazancın

Bilanço toplamlarına göre bakıldığında 2 milyon Avro ve bundan düĢük olanlar mikro ölçekli, 2-5 milyon Avro arasında olanlar küçük ölçekli ve 5 milyon

Amerikan ekonomisinde uzunca bir süredir uygulanmakta olan uzun vadeli gayrimenkul finansman modellerinin Türkiye şartlarına adapte edilmesi hedefiyle yapılan yasal düzenleme ile

Bunlardan kısa süreli olanı, temel ve genel orta öğretim veren ve eyaletlere göre 5-6 yıl arasında değişen Hauptschule ve realschule ve bunları izleyen 2 yıllık teknik

İslam dininin temel kaynağı olan Kur’an-ı Kerim, bütün insanlığa rehber olarak gönderilmiş ve kıyamete kadar ilahi koruma altında olan son ilahi kitaptır.

Uzay ve zaman Newton fiziğine göre birbirlerinden ayrı ve mutlaktırlar.. 334 Einstein izafiyet teorisi ile zamanın mutlak olmadığını, zamanın, hız ve çekim gücü