• Sonuç bulunamadı

XXVI Numaralı Antalya şer’iye sicil defterlerinin transkripsiyonu ve değerlendirilmesi 1301-1302 (M. 1883-1885)

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "XXVI Numaralı Antalya şer’iye sicil defterlerinin transkripsiyonu ve değerlendirilmesi 1301-1302 (M. 1883-1885)"

Copied!
495
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

Hacı Bayram ÖZDEMİR

XXVI NUMARALI ANTALYA ŞER’İYE SİCİL DEFTERİNİN TRANSKRİPSİYONU ve DEĞERLENDİRMESİ 1301–1302 (M.1883–1885)

Tarih Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi

(2)

AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

Hacı Bayram ÖZDEMİR

XXVI NUMARALI ANTALYA ŞER’İYE SİCİL DEFTERİNİN TRANSKRİPSİYONU ve DEĞERLENDİRMESİ 1301–1302 (M.1883–1885)

Danışman

Prof. Dr. Haldun EROĞLU

Tarih Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi

(3)

Sosyal Bilimler Enstitiisti Miidiirlii$une,

Hacr Bayram OZOpUin'in bu gahqmasr jiiLrimiz tarafindan Tarih Ana Bilim Dah Yiiksek Lisans

Programr tezi olarak kabul edilmigtir.

Baqkan

Uye (Damqmam)

uye

:

,

/-/

0,.

,/*/J-

ta"Dut

/rJ

t,

r .

/,

r{'

L

I

acoe

z--l-:-"7$!"";1

Tez

Ba9ITIT:XXVI

NUMARALI ANTATYA $ER'IYE

SiCiL

DEFTERININ

TRANSKRiPSIYONU VE DEGERLENDIRMESi I 30 1 - I 302 (M. 1 883- 1 885)

Onay : Yukandaki imzalann, adr gegen dlretim ilyelerine ait oldulunu onaylanm.

Tez Sarrrnma T

ard

?1..l1Z/ZOL2

MezuniyerTarihi

22/.1U2012

Dog.Dr.Zekeriya KARADAVUT Miidiir

(4)

İ Ç İ N D E K İ L E R

TABLOLAR LİSTESİ iii

KISALTMALAR LİSTESİ iv ÖZET v SUMMARY vi ÖNSÖZ vii GİRİŞ 1 BİRİNCİ BÖLÜM

XXVI NUMARALI ANTALYA ŞER’İYE SİCİL DEFTERİ ve 1883 – 1885 YILLARI ARASINDA ANTALYA

1. 1 XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defterinin Şekli Özellikleri ve İçeriği 4 1.1.1 XXVI Numaralı Antalya Şer’iyye Sicil Defterinin Şekli Özellikleri 4 1.1.2 XXVI Numaralı Antalya Şer’iyye Sicil Defterinin Belge İçeriği 5

1.2 XXVI Numaralı Şer’iyye Sicil Defteri Işığında 1883–1885 Yılları Arasında Antalya 8

1.2.1 1883–1885 Yıllarına Kadar Antalya 8

1.2.2 İdari Taksimat 9 1.2.3 İdari Teşkilat 12 1.2.3.1 İdari Görevliler 12 1.2.3.2 Mali Görevliler 14 1.2.3.3 Askeri Görevliler 17 1.2.3.4 Dini Görevliler 21 1.2.3.5 Adlî Görevliler 21 İKİNCİ BÖLÜM

XXVI NUMARALI ANTALYA ŞER’İYE SİCİL DEFTERİNE GÖRE ANTALYA’DA SOSYAL ve EKONOMİK DURUM

2.1 Aile 25

(5)

2.3 Giyim-Kuşam 28

2.4 Meslek Grupları 29

2.5 Antalya’ya Dışarıdan Gelenler 30

2.6 Gayrimüslimler 32

2.7 Vefata İlişkin Dava ve Uygulamalar 35

2.7.1 Miras 36

2.7.2 Vasi, Kayyum ve Nafaka Tayini 38

2.7.3 Eytam Sandıkları 40 2.8 Gayrimenkuller 42 2.9 Para 45 2.10 Tarım 47 2.11 Hayvancılık 49 2.12 Ticaret 53 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ÇEŞİTLİ KONULARA İLİŞKİN HÜKÜMLER 3.1 Alacak Davaları 56

3.2 Vekâlet Davaları 57

3.3 Davadan Feragat ve Sulh 59

3.4 Tayin Talebine İlişkin Hükümler 61

3.5 Rü'yet-i Hilal 62

3.6 Vakfiye 63

SONUÇ 65

KAYNAKÇA 68

EK 1- XXVI Numaralı AŞS Defterinin Transkripsiyonu 72

(6)

TABLOLAR LİSTESİ

Tablo 1.1 XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defterinde Yer Alan Antalya

Nahiyeleri ile Bağlı Karye ve Mahalleler 10

Tablo 1.2 XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defterinde Yer Alan Antalya’ya

Bağlı Karye ve Mahalleler 11

Tablo 1.3 XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defterinde Yer Alan Mahalle

Muhtarları 13

Tablo 1.4 XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defterinde Yer Alan Mali Görevliler 15

Tablo 1.5 XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defterinde Yer Alan Redif

Teşkilatı Görevlileri 18

Tablo 1.6 XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defterinde Yer Alan Zaptiye

Teşkilatı Görevlileri 19

Tablo 1.7 XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defterinde Yer Alan Askerlik

Görevi İfa Edenler 20

Tablo 2.1 XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defterinde Yer Alan Ailelerin

Eş ve Çocuk Sayıları 26

Tablo 2.2 XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defterinde Yer Alan Gayrimenkul

Fiyatları 43

Tablo 2.3 XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defterinde Yer Alan Para Türleri 46

Tablo 2.4 XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defterinde Yer Alan Tarım ürünleri 48

(7)

KISALTMALAR LİSTESİ

a.g.e. : Adı geçen eser a.g.h. : Adı geçen hüküm. a.g.m. : Adı geçen makale a.g.t. : Adı geçen Tez AŞS : Antalya Şer’iye Sicili

AÜİFD : Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

C. : Cilt

EÜHFD : Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi

Hk. : Hüküm

İA : İslam Ansiklopedisi

İHAD : İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi

İÜİFD : İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi MEB : Milli Eğitim Bakanlığı

OSAV : Osmanlı Araştırmaları Vakfı

OTAM : Ankara Üniversitesi Osmanlı Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Dergisi

s. : Sayfa

S. : Sayı

TAD : Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Tarih Araştırmaları Dergisi

TDV : Türkiye Diyanet Vakfı

TİD : Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih İncelemeleri Dergisi

TTK : Türk Tarih Kurumu

vd : Ve devamı

Vrk. : Varak

YTY : Yeni Türkiye Yayınları

(8)

ÖZET

Bu çalışmada, 1301–1302 (M.1883–1885) yıllarını kapsayan XXVI numaralı Antalya şer’iye sicil defterinin transkripsiyonu yapılarak, dönemin idari, kültürel ve sosyo-ekonomik durumuna ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır. Antalya’nın idari taksimatı ile teşkilatının incelendiği birinci bölümde, Osmanlı Devleti’nin yönetim yapısında Tanzimat dönemi ile ivme kazanan yapısal değişiklikler bütün açıklığıyla görülebilmektedir. Sosyal ve ekonomik yapının incelendiği ikinci bölümde, Osmanlı ailesinin Antalya örneği ele alınarak, günlük yaşamda kullanılan çeşitli eşyalar, kıyafetler ve bunların nitelikleri dikkate alınarak bir takım çıkarımlarda bulunulmaya çalışılmıştır. Söz konusu dönemde Antalya’da gayrimüslim halkın, idari ve sosyal hayatın her kademesinde rol aldığı anlaşılmaktadır. Ticaret ve zanaatla uğraşan gayrimüslimler müreffeh bir yaşam sürmektedirler. Müslüman halk ise genel olarak tarım ve hayvancılık yapmaktadır. Miras hukukuna dair uygulama örneklerinin değerlendirilmesinden anlaşıldığına göre Osmanlı Devleti ile toplumunda, sosyal dayanışma ve sosyal devlet anlayışı ideale yakın bir düzeydedir. Çalışmanın son bölümünde, sosyal ve ekonomik konulara ilişkin hukuki anlaşmazlıkları içeren dava hükümleri, müderris ve hatip görevlendirmeleri ile ilgili idari tasarruflar, rü’yet-i hilal ve vakıf gibi dini ve sosyal uygulamalar incelenmiştir.

(9)

SUMMARY

In this study, the transcription of XXVI numbered court records are made for evaluating the governing, socio –cultural and socio-economical situations of the era 1301-1302(1883-1885 A.D) In the first part where the governmental and foundational is examined, it can be seen clearly that there are rapid changes in the governmental structures of the Ottoman State with the period of Tanzimat. In the second part where the social and economical structures have been examined, some predictions have been made due to the various materials, clothes used in daily life and their qualifications of them taking the example of Antalya of the Ottoman family in hand. During the mentioned era, it can be understood that people who are not Muslims have taken part in every phase of governmental and social life. Non-Muslims who earn their life from trade or handicrafts live a wealthy life. Muslim citizens generally earn their livings from agriculture and growing animals. According to the Heritage Justice applications a social cooperation and a social state idea are at an ideal level in Ottoman State. In the last part of the study, the case decisions including the social and financial conflicts, teacher and Imam Assignment governmental decisions, the religious and the social implementations such as charitable institutions and rü’yet-i hilal have been examined.

(10)

ÖNSÖZ

Orta Asya Türk Devletlerinden itibaren adalet ilkesi Türk devlet anlayışının merkezinde yer almış, hükümdarlar için bir meşruiyet gerekçesi olmuştur. “Adalet Mülkün Temelidir” özdeyişi ile formüle edilen adalet-hâkimiyet ilişkisi, en belirgin şekliyle Osmanlı Devleti’nde tezahür etmiştir. Bu ifadeyi kuru bir iddia olmaktan uzaklaştıran en önemli göstergelerden birisi Osmanlı toplumunda hukukun işlerliğinin ve devletin gösterdiği hassasiyetin bir işareti olarak şer’iye sicillerinin varlığıdır. Bu kayıtların Osmanlı öncesi Selçuklu, Memluk ve diğer bazı Türk İslam Devletlerinde de tutulmuş olması, pek çok kurum ve müessesesi bu devletlerden etkilenmiş olan Osmanlı Devleti’nin ilk döneminden itibaren bu sicillerin tutulduğuna şüphe bırakmamaktadır. Şer’iye sicillerindeki şekli tertip, düzen ile standart usullerin kullanılması ve muhtevasında yer alan ayrıntılar, bariz bir şekilde adaleti sağlama çabasını göstermekte ve Osmanlı Devleti için “hukuk devleti” tabirini kullanma cesareti vermektedir.

Tarihi bir kaynak olarak şer’iye sicillerinin içeriği değerlendirildiğinde, sonuç niteliğindeki tarihi olayların perde arkası sebepleri görülebilmektedir. Önemli siyasi olayların değerlendirilmesinde ön plandaki kişi ya da durumlara odaklanmak, övgüsel ya da yergisel bir yaklaşım sergileyerek olayların asıl çıkış noktası olan toplumsal gerçekleri göz ardı etmek, Tarih biliminin sağlayacağı katkılara engel olmak anlamını taşımaktadır. Şer’iye sicilleri, işte bu toplumsal gerçeklere ulaşmada çok önemli bir konumda durmakta, gerek kişiler arası, gerekse toplum-devlet arasındaki ilişkiyi anlamada, tarafgirlikten olabildiğince uzak, nesnel bir bakış açısı imkânı sunmaktadır. Elimizdeki Osmanlı şer’iye sicillerinin XV. yüzyılın ortalarından XX. yüzyılın ilk çeyreğine kadar olan dönemi kapsadığı düşünüldüğünde, cihanşümul bir medeniyetin en güçlü çağından çöküşüne kadar geçen bir süreci takip edebilme imkânımız, zengin bir tarihi tecrübe oluşturmaktadır.

Bu zenginliğe bir nebze olsun katkı sunabilmek heyecanıyla başladığımız bu çalışmada ilk önce, temel kaynak olarak XXVI numaralı Antalya şer’iye sicilinin şekli özellikleri incelenmiş, mikrofilme alınmış sayfalar taranarak mükerrer ve eksik sayfalar tespit edilmiştir. Orijinal sayfa numarası bulunmayan defterin ilk sayfasından itibaren numaralandırma yapılmış, çalışmamızdaki atıflarda bu sayfa numaraları ile kayıtların başında yer alan hüküm numaraları kullanılmıştır. Daha sonra defterin transkripsiyonu yapılarak hükümler konularına göre tasnif edilirken, belge tarihleri miladiye çevrilerek kronolojik sıralama yapılmış, değerlendirmede yer alacak konularla ilgili bilgi notları tutulmuştur. Transkripsiyon yapılırken, defterde hatalı yazıldığı düşünülen yerlere “[ ]” işareti, eksik yazıldığı düşünülen

(11)

yerlere “( )” işareti konulmuştur. Ayrıca transkripsiyonu yapılamayan kelimeler için “??” işareti, transkripsiyonu yapılmakla birlikte doğruluğundan emin olunamayan kelime için ise “?” işareti konulmuştur.

Şüphesiz, bizim için en başından itibaren bu çalışmayı keyifli bir uğraş haline getiren, tanımaktan mutluluk duyduğum ve kendisine teşekkür borçlu olduğum saygıdeğer hocam Prof. Dr. Haldun EROĞLU’nun özgün yaklaşımları ve cesaretlendirmeleri oldu. Ayrıca çalışmam süresince, eşi ve babalarıyla geçirmeleri gereken zamanlarını bahşeden sevgili aileme, istemeden de olsa ihmal ettiğim değerli dostlarıma, anlayışları için teşekkür ederim.

Hacı Bayram ÖZDEMİR Antalya 2012

(12)

GİRİŞ

Şer’iye sicilleri çoğunlukla, Osmanlı İmparatorluğu’nun temel hukuki kurumlarından olan şer’i mahkemelerin görevlisi kadılar tarafından kaleme alınmış metinlerdir. Bununla birlikte şer’iye sicillerinin içerdiği metinler sadece mahkeme kayıtları olmadığı gibi bu metinleri kaleme alan kadılar da, yalnızca günümüzdeki anlamıyla yargıçlar değildir.

Osmanlı Devlet sisteminde yargı, idareden bağımsız olmayıp, padişah, en büyük kadı olmasa bile kazaskeri atayan olmuştur. Bu münasebetle sancak ve kazalardaki kadılar da hâkimlik görevinin yanında yönetimin taşradaki temsilcisidir. Yani kadılık, idari ve adli bir görevdir.1

Nitekim muhtelif şer’iye sicillerinde görüldüğü üzere kadılar, belediye başkanı, mülki amir, noter gibi çeşitli görevleri haiz olmakla, kadıların kaleme aldığı bu metinler de yargı konularından başka, idari, ekonomik, askeri pek çok özellik taşır.

Osmanlı bakiyesi yirmiden fazla ülkeyi saymazsak, Türkiye’de bulunan şer’iye sicillerinin sayısı 20.000 civarındadır. Türkiye dışındaki şer’iye sicillerine ait kesin bir bilgiye sahip olmamakla birlikte Makedonya, Yunanistan, Bulgaristan, Kıbrıs, Mısır, Suriye ve Irak’ın bazı kentlerinde şer’iye sicillerinin bulunduğunu biliyoruz. İmparatorluğun sınırlarının küçüldüğü son döneminde bile 600’den fazla yargı merkezinin bulunduğu düşünülürse (55 tanesi eyalet-vilayet) ve bu merkezlerdeki siciller sağlam kalabilmişse, elimizde ne kadar değerli bir hazine olduğu anlaşılabilir.2

İstanbul dışında, Anadolu’nun çeşitli şehirlerinde bulunan şer’iye sicilleri 1991’de Ankara Milli Kütüphane’de toplanmış yakın bir zamanda ise bu siciller Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü’ne devredilmiştir. Şer’iye sicillerinin içeriği ile ilgili çok bir çalışma yapılmış değildir. Çeşitli zamanlarda katalog oluşturma çalışması yapılmış olup, bunların en kapsamlısı Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı’nın yapmış olduğu, içerik örnekleri ile zenginleştirilmiş iki ciltlik Şer’iye Sicilleri Katalogu’dur. Son dönemde ülkemizdeki sicillerin % 90’ının katalog işi tamamlanmakla Osmanlı arşivleri içinde önemli bir yer tutan şer’iye sicilleri, çok geniş ve bakir bir çalışma alanı konumundadır.

Şer’iye sicillerinde kadılar tarafından kaleme alınan bütün belgeler belli bir yöntem dâhilinde yazılmıştır. Sakk-ı Şer’i denilen bu yönteme göre her bir belge türünün şekli farklılıklarının olduğunu görüyoruz. Şer’iye sicilleri yazım usulü o kadar ciddiye alınmıştır ki, bir nevi yazım yönergesi olan sakk kitapları oluşturulmuştur. Bu sakk kitaplarında çeşitli belgelerin ne şekilde yazılması gerektiği örneklerle açıklanmış, bir standart oluşturulmaya

1 İlber Ortaylı, Hukuk ve İdare Adamı Olarak Osmanlı Devletinde Kadı, Turhan Yay., Ankara 1994, s.7. 2 Ahmet Akgündüz, Şer’iye Sicilleri Mahiyeti Toplu Kataloğu ve Seçme Hükümler, C.1, Türk Dünyası

(13)

çalışılmıştır. Bu şekilde eldeki sicillerin büyük çoğunluğunun pek az farklılıkla bu usule göre yazıldığını görmekteyiz.3

Şer’iye sicillerinin içeriğini oluşturan belge türlerinin önemli bir kısmı “hüccet” denilen metinlerdir. Hüccet, delil, dayanak, senet demek olup, konu ile ilgili kadıların kararını ihtiva etmezler. İlgili taraflardan birinin konu ile ilgili ikrarını, diğerinin tasdikini içerir. Taraflar arasında bir anlaşmazlık yoktur. Nikâh akdi veya feshi, alım satım işleri gibi karşılıklı muvafakatin bulunduğu konuların zaptıdır, bir nevi tutanaktır. Hukuki bir meselede ilerde çıkabilecek bir anlaşmazlığa karşı dayanaktır. Bir yönüyle kadıların günümüzdeki noterlerin vazifesini ifa ettiklerini gösterir belgelerdir.4

İkinci bir tür olan ilamlar, kadının davacı ve davalıyı dinleyerek verdiği kararlardır. İlâmlarda davacının iddiası, delilleri, varsa şahitlerin ifadeleri, davalının cevabı ve getirdiği deliller belirtilir. Şekli yönden bakıldığında hüccetlerde kadının mührü metnin üstünde iken ilamlarda alta inmiştir. İlamlarda ve hüccetlerde “şuhudu’l-hal” başlığıyla olayın tanıkları alta yazılır.5

Bir diğer belge türü ma’ruzlardır. Ma’ruzlar kadıların kaleme aldığı fakat hüccet gibi bir durum tespiti yapmayan, ilam gibi kadının hükmünü ifade etmeyen metinlerdir. Günümüzde kullanılan “maruzat” kelimesi gibi, kadının icra makamına veya halkın kadıya ya da icra makamına bir durum arz etmek üzere yazmış oldukları belgelerdir.6

Günümüzde de resmi yazışmalarda üst makamlara yazılan yazılarda “arz etme” ifadesi kullanılmaktadır.

Dördüncü tür belgeler müraselelerdir. Devletin kurumları arasındaki yazışma belgeleridir. Kadının subaşıya, bir suçlunun yakalanması ile ilgili bir yazısı veya görev bölgesindeki bir nâiblik ataması için yazdığı bir metin müraseledir. Kadının denk veya alt kademe görevlilere yazdığı belgelerdir.7

Şer’iye sicillerini oluşturan belgelerin içinde, kadı yazmakla birlikte çıkış noktası daha üst bir makam olan belgelerde vardır. Padişahın, sadrazamın, beylerbeyinin veya kazaskerin ferman ve emirleri bu türden belgelerdir ki, kadı, kendisine gelen bu buyrultuları sicil defterine işler.8

Bir başka belge türü olan tezkereler, alt kademe ya da denk görevlilere yazılan belgelerdir. Örnek olarak defterdarlık, mali bir konuda bir görevli tayin ettiğinde kendisine bir tezkere verilir. Görevli, görev bölgesine vardığında bu tezkere oradaki kadının sicil defterine

3 Ahmet Akgündüz, a.g.e., s.18. 4 a.g.e., s.21. 5 a.g.e., s.29. 6 a.g.e., s.37. 7 a.g.e., s.38. 8 a.g.e., s.39.

(14)

kaydedilir. Temessük denilen belgeler ise miri arazide veya bazı vakıflarda yetkili mercilerce verilen tasarruf vesikasıdır.9

Türü ne olursa olsun şer’iye sicilerindeki tüm belgeler hukuki bir ihtiyaca binaen yazılmış, özellikle kişilere verilen hüccet ve ilam türü belgelerin, tahrifata uğrama ya da gereği gibi korunamama olasılığına karşı bir garanti oluşturulmuştur. Bununla birlikte şer’iye sicillerinin de yeterince korunamadığı anlaşılmakta, bu gün elimizde bulunan şer’iye sicilleri maalesef asıl mevcudun çok az bir kısmını oluşturmaktadır.10

Nitekim sekiz asır Selçuklu-Osmanlı yönetiminde kalmış olan Antalya’nın bilinen 100 defterinin bulunması ve bunların bir asırdan az bir zaman dilimini kapsaması bunun bir örneğini teşkil etmektedir.

9 Ahmet Akgündüz, a.g.e., s.46. 10 Ahmet Akgündüz, a.g.e., s.20.

(15)

BİRİNCİ BÖLÜM

XXVI NUMARALI ANTALYA ŞER’İYE SİCİL DEFTERİ ve 1883–1885 YILLARI ARASINDA ANTALYA

1. 1 XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defterinin Şekli Özellikleri ve İçeriği

Bu çalışmanın temel kaynağı olan Antalya şer’iye sicil defteri, Milli Kütüphane Başkanlığı tarafından 1998 yılında mikrofilmi çekilerek Mikrofilm ve Basımevi Şubesinde XXVI numaralı demirbaş ve 4332 mikrofilm numarasıyla muhafaza edilmektedir. 171 poz olarak mikrofilmi çekilen defterin poz numaralandırması özgün sıralamaya göre sondan başa doğru yapılmıştır. Bazı sayfalarda, yazının ya da sayfanın özelliği ile ilgili yeni harflerle açıklama notu konularak, bazen de açıklama yapılmaksızın aynı sayfanın mükerrer çekimlerinin yapıldığı görülmekte, böylece defter sayfa sayısı 154’e düşmektedir.

1.1.1 XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defterinin Şekli Özellikleri

XXVI numaralı Antalya şer’iye sicil defteri 154 sayfadan oluşmakta olup, her sayfa iki sütuna ayrılmıştır. İlk sayfanın en üstünde “Hû” ibaresi yer almakta, hemen altında deftere konu olan davalara bakan şer’i mahkeme hakiminin adı, “Antalya hakimi faziletli Şehr-i Es-seyyid Osman Nuri Efendi hazretlerinin zaman-ı niyabetlerinde vuku’ bulan ilam ve kassam ve mühim-mi şer’iyenin tescil kitabıdır” ifadesiyle zikredilmektedir.11

Defterde sayfa numaralandırması yapılmamıştır. İlk sayfada 1 ile başlayan hüküm numaralandırması, 341’den sonra tekrar 315 ile başlayıp 364’te son bulmaktadır. Kadı değişikliğinin söz konusu olmadığı bu numaralandırma farklılığının sehven yapıldığı düşünülebilir. Yine defterde 32. hükümden sonra 36. hüküm yer almakta, aradaki 33 ve 34 numaralı bir kayıt bulunmamaktadır. 35. hükmün ise sadece son kısmının defterde yer alması, hatalı yazımdan ziyade özgün defterin ilgili sayfasının kayıp ya da mikrofilm çekimi sırasında gözden kaçırıldığı düşüncesini akla getirmektedir. Belirtilmesi gereken bir diğer durum ise 240. hükümde yer alan tereke kaydının 251 numaralı hükümde tekrar etmesi olup, yine sehven yazılmış olduğu ihtimal dâhilindedir. Eksik ve mükerrer sayfaları da dikkate aldığımızda defterde 388 hüküm yer almaktadır. Sayfa başına ortalama 2,5 hükmün bulunduğu defterde genel olarak sayfalar temiz, açık ve yazılar okunaklıdır. Hükümlerin tarihlerine baktığımızda

11 Bir mahkemeye tayin edilen kadının tuttuğu deftere ilk olarak kendi tayin beratını yazması adetten iken

defterde ilk hüküm bir tereke kaydıdır. Bu durum XXVI numaralı defterin, kadı değişikliğinden değil, defter yenilemeden kaynaklı olduğunu göstermektedir. Nitekim Osman Nuri Efendi’nin tayin beratını XXIV numaralı Antalya şer’iye sicil defterinde 19. Hükümden sonra, 1 Şevval 1300/5 Ağustos 1883 tarihi ile kayıtlı olduğunu görmekteyiz.

(16)

kronolojik bir sıranın takip edilmediğini görmekteyiz. En eski hükmün tarihi 1 Muharrem 1301 / 2 Kasım 188312, en yeni hükmün tarihi ise 27 Zilhicce 1302 / 7 Ekim 1885’tir.13

1.1.2 XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defterinin Belge İçeriği

Osmanlı Mahkeme teşkilatı Tanzimat öncesi dönemde istisnalarla beraber bir yeknesaklık arz eder. Ancak Tanzimat’tan sonraki süreçte adliye teşkilatında önemli reformlar yapılmıştır.14

İdarî nitelikli meclislere ceza hukuku alanında yargı yetkisinin verilmesi,15 ticaret mahkemelerinin ve nizamiye mahkemelerinin kurulması gibi adımlarla birlikte şer’i mahkemelerde görülen dava konularında da bir daralma görülmüştür. 1867 tarihli Divan-ı Ahkâm-ı Adliye Nizamnâmesi ile aile, miras, vakıf, şahsa karşı işlenen suçlar ve cezaları gibi hukuk-ı şahsiye davaları dışındaki konular, Şer’iye mahkemelerinin yetki alanından çıkarılmıştır.16

Bu düzenlemeler ile şer’iye mahkemelerine bırakılan görev konularından çoğunun örneklerini XXVI numaralı Antalya şer’iye sicilinde görüyoruz. Defterde yer alan hükümlerin çoğunluğunu boşanma, eytam sandığından borç alma, kefalet, mülk satışı, kayyum tayini, mülk devri, nafaka tayini, vasi tayini, çeşitli konularda vekil tayini gibi konuları içeren hüccetler oluşturmaktadır. Defterde önemli bir sayı tutan diğer bir belge türü ise alacak-verecek, şikâyetten vazgeçme, kayıp malların iadesi, muarazadan men', rüşd iddiası, rü'yeti hilal, veraset iddiası, zevciyet hukuku gibi konulardaki anlaşmazlıklarda, kadının hükmünü içeren ilamlardır. Defterin ortalama dörtte birini, ölen kişinin miras bıraktığı mallarının sayımı ve taksimini içeren tereke kayıtları oluşturmaktadır. Bunlardan başka, bir hükümde vakfiye17

ile müderris18 ve imam/hatip19 tayini için yazılmış bulunan beş ma’ruz, defteri oluşturan belgelerdir.

Şer’iye sicillerinde yer alan belge türlerinden, sunduğu bilgi bakımından tereke kayıtlarının ayrı bir önemi olduğu şüphesizdir. Tereke kayıtlarında ölen bir kişinin mirası ve bunların parasal değerleri, mirasçılar arasında vesayete ihtiyacı olan varsa bunların tespiti ve çeşitli harç ve vergiler yer almaktadır.

12

AŞS XXVI, vrk. 37 hk.92.

13 AŞS XXVI, vrk. 153 hk.363.

14 Ekrem Buğra Ekinci, Tanzimat Devri Osmanlı Mahkemeleri, http://w3.ekrembugraekinci.com, (SGT

18.05.2012).

15

Sedat Bingöl, “Mahkemelerinde Reform Ve Cerîde-yi Mahâkim'deki Üst Mahkeme Kararları” TİD, C. 20, S.1, 2005, s.19-38.

16 Ahmet Akgündüz, “İslam Hukukunun Osmanlı Devletinde Tatbiki: Ser‘iye Mahkemeleri ve Ser‘iye Sicilleri”,

İHAD, S.14, 2009, s. 13-48.

17 AŞS XXVI, vrk. 119 hk. 322. 18 AŞS XXVI, vrk. 35 hk. 87.

(17)

Genel olarak tüm tereke kayıtlarında olduğu gibi XXVI numaralı A.Ş.S. defterindeki tereke kayıtlarını da 3 ana bölüme ayırabiliriz; Birinci bölümde, ölen kişi ve vârislerin kimlik bilgileri ile durumları tespit edilmiştir. İkinci bölümde, bütün terekenin birim ölçüleri belirtilerek tek tek fiyat tespiti yapılmıştır. Son bölümde ise vergiler, masraflar ve diğer giderlerle birlikte terekenin vârisler arasındaki taksimi yapılmıştır.20

XXVI numaralı A.Ş.S. defterinde 93 tane tereke kaydı bulunmaktadır. Bunlardan 59 numaralı tereke kaydı defterde hatalı olarak 58 numara ile yazılmıştır. 99 numaralı tereke kaydında ise, 94 numaralı tereke kaydında yazılması unutulan bir varis için kaydın “sahhü’l-baki” kısmından itibaren düzeltme yapılmıştır. 240 ve 251 numaralı kayıtlar aynı olup mükerrer yazım görülmektedir.

Sözlükte delil ve bir fiilin sabit olduğuna vesile olan şey demek olan hüccet, Hâkimin her hangi bir kararının bulunmadığı, mevcut hukuki durumun kayıt altına alındığı belgelerdir. Düzenlenen hüccet ilgililere verildikten sonra bir örneği de sicil defterine işlenirdi. Şer’iye sicillerindeki yazılı kayıtların çoğunu hüccetler teşkil etmektedir.21

Bu durumu destekler nitelikte XXVI numaralı A.Ş.S. defterinde yer alan hükümlerin çoğunluğu hüccet türünden kayıtlardır.22

Defterde yer alan hükümlerden 162 tanesi hüccet türünden belgeler olup, içeriğini; boşanma, eytam sandığından borç alma, izin hücceti hisseli maldaki hissenin satışı için izin, kayyum tayini, mülk devri, mülk satışı, nafaka tayini, vasi tayini, vekil tayini gibi konular oluşturmaktadır.

Çeşitli konuları içermekle birlikte bütün hüccetlerde bir takım ortak özellikler bulunmaktadır. Taraflara verilen hüccetlerde öncelikle ad ve adresler her çeşit şüpheyi ortadan kaldıracak şekilde açıklanır. İkinci olarak hukuki işlemin şekli, şartları, varsa teslim tesellüm işlemleri beyan edilir. Üçüncü olarak söz konusu durumun sicile, tarafların tasdik ve talepleriyle kaydedildiği ifade edilir. Sonrasında tarih gün, ay ve yıl olarak yazılır.23

Son olarak olaya tanık olanların “şuhudü’l-hal” olarak adları ve unvanları mutlaka yazılır.24

Sözlükte bildirmek manasını ifade eden ilam, terim olarak şer’i bir hükmü ve altında kararı veren kadının imza ve mührünü taşıyan yazılı belge demektir. İlamlarda davacının iddiası, dayandığı deliller, davalının cevabı ve reddi söz konusu ise sebepleri ve verilen karar yer

20 Nuri Köstüklü, “Osmanlı- Türk Aile Kurumu Araştırmalarında Tereke Defterlerinin Yeri Ve Önemi (19. yy.

Örnekleri Çerçevesinde)”, Uşak Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2008, S.1, s.17-26.

21

Ahmet Akgündüz, Şer’iye Sicilleri Mahiyeti Toplu Kataloğu ve Seçme Hükümler, C.1, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yay., İstanbul 1988, s.21.

22 165 kayıt ile defterin % 42’sini oluşturmaktadır. 23

XXVI Numaralı A.Ş.S. Defterindeki hükümlerin büyük çoğunluğunda gerek kayıt tarihi, gerekse konu gereği metin içinde geçen tarihlerin yazımında rakam yerine yazı tercih edilmiştir. Hata götürmeyecek bu hukuki metinlerde tarihlerin yazıyla yazılmasında, okumada hata riskinin azaltılmasının amaçlandığı düşünülebilir.

(18)

alır.25

XXVI numaralı A.Ş.S. defterinde 128 adet ilam bulunmakta ve şu konuları içermektedir; alacak davaları, davadan çekilme, evlilik tescili, kayıp mal davaları, muarazadan men', nafakaya ilişkin davalar, rüşt iddiası, rü'yeti hilal, veraset iddiası, vekâletin gerçekliğine dair verilen hükümler, zevciyet hukukuna ilişkin davalar.

İlamlar da şu temel özellikler bulunmaktadır; İlk olarak taraflar ve dava yeri formüle

edilmiş ifadelerle tanımlanır. Sonrasında davacının iddiası ve davalının buna cevabı yazılır. Sonraki kısımda verilecek kararın gerekçesini oluşturacak olan ispat vasıtaları yazılır. Bundan sonra da kadı var olan delil ve şahitlerin durumuna göre kararını açıklar ve tarih kaydedilir.26

Kelime anlamı olarak arz edilen şey demek olan ma’ruzlar, kadılar tarafından kaleme alındığı halde kadının kararını ihtiva etmeyen ve hüccet gibi hukuki bir durumun tespiti açısından yazılı delil olarak kabul edilemeyen ve sadece kadının icra makamlarına idari bir durumu arz ettiği yazılı kayıtlar veya halkın icra makamına yahut kadıya hitaben yazdığı şikâyet dilekçeleridir.27

İncelediğimiz defter beş adet ma’ruz türünden belge içermekte olup, bir tanesinde boş olan bir medreseye müderris28, dört tanesinde de29

hatip/imam tayin talebi konu edilmektedir. Defterde bir tane de vakfiye yer almakta olup30, Alaylı Karyesi’ndeki cami görevlileri için vakfedilen nakidle ilgilidir.

Tanzimat’tan sonra genel olarak bütün şer’iye sicillerinde görülen konu daralmasına karşı, XXVI numaralı A.Ş.S. defteri, içerdiği konu çeşitliliğiyle şer’iye sicillerine belirgin bir örnek teşkil etmektedir. 25 Akgündüz, a.g.e., s.29. 26 Akgündüz, a.g.e., s.29-31. 27 Akgündüz, a.g.e., s.37. 28 AŞS XXVI, vrk.35 hk.87. 29 AŞS XXVI, vrk.77 hk.207, vrk.97 hk.267, vrk. 119 hk.321, vrk.144 hk.345. 30 AŞS XXVI, vrk.119 hk.322.

(19)

1.2 XXVI Numaralı Şer’iye Sicil Defteri Işığında 1883–1885 Yılları Arasında Antalya 1.2.1 1883–1885 Yıllarına Kadar Antalya

Antalya ve çevresi, uygun iklimi, tarıma elverişli toprakları, zengin su kaynakları ve coğrafi konumu sebebiyle insanlığın ilk zamanlarından beri yerleşim alanı olarak tercih edilmiş bir yerdir. Hatta bu cazibesinin, yerleşik hayatın başlamasından çok daha öncesinde bile var olduğunun kanıtı Karain Mağarasıdır.

Antalya’nın aynı zamanda şehre adını veren Bergama Kralı II. Attalos tarafından kurulduğu kabul edilir. M.Ö. 1. yüzyılın başlarında Romalılarla Bergama Krallığının mücadelesi sırasında oluşan güç boşluğunda kısa bir süre korsanların etki alanına giren Antalya’da M.Ö. 79’da Roma’nın kesin hâkimiyeti başlamıştır. Bizans döneminde önemli bir ticaret merkezi haline dönüşmüş, 860 yılında kısa bir süre Müslüman Arapların kontrolüne girmiştir. Türklerin şehirdeki ilk hâkimiyeti Süleyman Şah ile başlamış ve 1103 tarihine kadar sürmüştür. Bu tarihten sonra kısa süreli olarak birkaç kez Bizanslılar ve Selçuklular arasında el değiştirmiş, II. Haçlı Seferi sırasında Latinlerin eline geçmiş en son 1216’da Selçuklu Sultanı İzzettin Keykavus tarafından kesin olarak fethedilmiştir. Bu dönemde Antalya, önemli bir ticari liman olmaktan başka Selçukluların Akdeniz donanmasının da merkezi olmuştur. Selçukluların güç kaybetmesiyle birlikte şehir Hamitoğulları Beyliği’nin kontrolüne geçmiştir. Hamid Türkmenlerinin beyi olan Dündar Bey buranın yönetimini kardeşi Yunus Bey’e verdi ve böylece Hamitoğulları’nın Teke kolu ortaya çıktı. Yunus Bey’den sonra oğlu Mahmut Bey, ondan sonra Mahmut Bey’in kardeşi Hızır Bey Antalya’da hüküm sürdüler. Şehir Mübarizeddin Mehmet Bey döneminde 1361’de Kıbrıslı Latinlerin eline geçmiş, uzun mücadelelerden sonra 1373’te yeniden hâkimiyet kurulabilmiştir.

Antalya’da Osmanlı hâkimiyeti 1390 yılında Yıldırım Bayezid zamanında başladı. Ankara Savaşı’ndan sonra eski Antalya hâkimi Mehmet Bey’in oğlu Osman Çelebi Karamanlıların yardımıyla burayı tekrar ele geçirmek istese de Osmanlıların Teke Karahisarı subaşısı Hamza Bey tarafından yakalanarak öldürülmüştür. Bundan sonra Antalya ve merkezi olduğu Teke İli’nde Osmanlı hâkimiyeti kesin olarak sağlandı. Antalya Teke sancağının merkezi ve aynı zamanda şehzadelerin idarecilik yaptığı yerlerden biriydi. Nitekim Yıldırım Bayezid’in oğlu İsa Çelebi ile II. Bayezid’in oğlu Şehzade Korkut Antalya’da sancak beyi olarak bulunmuşlardır.31

Muhtelif tarihlerde şehre gelen seyyahlar Antalya hakkında önemli bilgiler vermişlerdir. 1331-1332 yılında Antalya'ya gelen İbni Battuta, Hıristiyan tacirlerin, şehrin en eski yerleşikleri olan Rumların, Yahudilerin, Müslüman ahalinin ve şehirdeki yöneticilerin etrafı

(20)

surlarla çevrili ayrı mahallelerde oturduklarını belirtmekte ve Müslüman ahalinin asıl şehirde yaşadığını bildirmektedir. Şehrin çevresinin de büyük bir surla kuşatıldığını ifade eden İbni Battuta, şehirde cuma namazı kılınan bir cami ile medrese ve zaviyenin, çok sayıda hamamın, düzenli ve geniş çarşıların bulunduğunu belirtmektedir. Ayrıca, bağ ve bahçeleri çok, meyveleri leziz olan şehrin, soğuk su kaynaklarına sahip olduğunu bildirmektedir.32

İbni Battuta’nın verdiği bilgilerden bu tarihte şehir halkının, ırk ve dinlerine göre surlarla çevrili ayrı mahallelerde oturdukları ve mahalleler arasındaki irtibatın surlardan açılan kapılarla sağlandığı anlaşılmaktadır. Şehri ziyaret eden bir diğer ünlü seyyah ise Evliya Çelebi'dir. l671–1672 yılında Antalya'ya gelen Evliya Çelebi, şehrin fiziki yapısı ve şehirdeki dini, sosyal ve kültürel yapılara ilişkin çok değerli bilgiler vermiştir.33

1.2.2 İdari Taksimat

Çalışmaya konu olan 1883-1885 yıllarında Osmanlı İmparatorluğu idari teşkilatlanması, İdare-i Umumiye-i Vilayet Nizamnamesi ile gerçekleştirilmiştir. Sancakların taşra yönetiminin ana birimi olduğu34

bu düzenleme ile ülke vilayetlere, vilayetler sancaklara, sancaklar kaza, nahiye ve karye (köy) lere ayrılmıştır. Antalya, İmparatorluğun Konya Vilayetine bağlı Teke Sancağının merkez kazası durumundadır. XXVI numaralı Antalya şer’iye sicil defterinde Teke ve bağlı kaza, nahiye ve karyeleri dışında, Aydın vilayeti Foçatin kazası ve Nefs-i Foça-i Atik kasabası35

, Yanya vilayeti Leskovik kazası36, Cezayir-i Bahr-i Sefid vilayeti Midilli ve Pilmar kazaları37, İzmir Mir Ali Mahallesi38, Burdur Acemhane ve Karasenir Mahalleleri39 muhtelif konularda zikredilmektedir. Teke Sancağının bağlı kazalarından Elmalı, Akseki, Kaş ve Alanya’nın adları da değişik hükümlerde yer almaktadır. Bununla beraber Alanya ve Kaş kazalarına bağlı herhangi bir nahiye, karye ya da mahalle adı geçmezken, Akseki kazasına bağlı Demirciler40

, Burgaz41 ve Hacı Ellez42 Mahalleleriyle Ormana Karyesi43, Elmalı kazasına bağlı Bayındır Karyesi44 ile Kuşakçılar45 mahallelerinin adı geçmektedir. XXVI numaralı A.Ş.S. defterinde çoğunlukla sancak merkezi olan Antalya’ya ait yerleşim birimlerinin adı geçmektedir.

32 A.Latif Armağan, “XVI. Yüzyılda Antalya”, TAD., C.24, s.99. 33 A.Latif Armağan, a.g.m. s.99.

34 İlber Ortaylı, Türkiye İdare Tarihi, Türkiye Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Yay., Ankara 1979, s. 184. 35 AŞS XXVI, vrk.150 hk. 358. 36 AŞS XXVI, vrk.12 hk. 25. 37 AŞS XXVI, vrk.135 hk. 327/2. 38 AŞS XXVI, vrk.31 hk. 74. 39 AŞS XXVI, vrk.8 hk. 20. 40 AŞS XXVI, vrk.49 hk.125. 41 AŞS XXVI, a.g.h.

42

AŞS XXVI, vrk.118 hk.319.

43 AŞS XXVI, vrk.124 hk.335. 44 AŞS XXVI, vrk.44 hk.111. 45 AŞS XXVI, vrk.39 hk.98.

(21)

Antalya’nın nahiyeleri ile nahiyelere bağlı karye ve mahalle adlarından defterde tespit edilenler aşağıda verilmiştir:

Tablo: 1.1 XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defterinde Yer Alan Antalya Nahiyeleri ile Bağlı Karye ve Mahalleler

Nahiye Karye Mahalle

Beşkonak - -

Bucak - Alaaddin

Bucak - Çavuşlar

İstanos Ali Fahreddin-i Sagîr - İstanos Andiye - İstanos Balıklı Kebir - İstanos Balıklı Sağir -

İstanos Dere - İstanos Fığla - İstanos İmecik - İstanos Karataş - İstanos Karakuyu - İstanos Kışla - İstanos Mirahor - İstanos Taşağıl - İstanos Taşkesiği - İstanos Yazır - İstanos Yelten - Karaöz - Hatıplar Kızılkaya Aşağıoba - Kızılkaya Avdancık? - Kızılkaya Bademağacı - Kızılkaya Karabayır - Kızılkaya Yeni Çiftlik - Maa Kardıç İğdir Kumluca - Maa Kardıç İğdir Sarıkavak Kumluca Millu - Kocaaliler Millu - Kovacık Millu Belek - Serik Akbaş - Serik Aşıklar - Serik Berendi - Serik Çandır - Serik Pınarcık - Serik Tekke - Serik Yanköy -

(22)

Tabloda yer alan Maa Kardıç İğdir (Kemer ve Kumluca) 1846’da kaza iken 1865’ten sonraki dönemde nahiyeye dönüştürülmüştür. Kumluca 319/2 numaralı hükümde karye olarak gösterilirken, 267. hükümde Sarıkavak Karyesi’nin mahallesi olarak yazılmıştır. Osmanlı Yer Adları Sözlüğü’nde İğdir, Kumluca ve Sarıkavak maddeleri aynı yerleşim yerini ifade etmektedir.46

Antalya’ya bağlı karyeler ile bu karyelere bağlı mahallelerden defterde tespit edilenler aşağıya çıkarılmıştır.

Tablo: 1.2 XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defterinde Yer Alan Antalya’ya Bağlı Karye ve Mahalleler

Karye Mahalle Karye Mahalle

Abdurrahmanlar - Koyunlar -

Alaylı - Kumköy -

Bahtılı - Kundu -

Çakırlar - Mandırla - Çamköy - Murtuna Nebiler Çirkinoba - Murtuna Ma'cun Doyran - Murtuna Kürlü Duraliler - Ovacık - Gebiz Macar Sekci -

Hurma - Solak -

Ilıca - Şerafettin Bayırı - Karabayır - Varsak - Karahayıt - Yarbaş Çandır - Karakoyunlu - Zeytun - Karıncalı -

Kaynak: XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defteri

Tabloda yer alan Gebiz Karyesi 182. hükümde Serik Nahiyesi civarında meskun olan Eski Yörük Aşireti mahallelerinden biri olarak gösterilmektedir. 190. hükümde ise “Medine-i Antalya’ya tabi Gebiz Karyesi …” şeklinde yazılmıştır.

XXVI numaralı A.Ş.S. defterinde adı geçen Antalya’ya ait mahalleler ise şu şekilde tespit edilebilmiştir; Ahi Kızı, Ahi Yusuf, Arap Mescidi, Aşık Doğan, Baba Doğan, Balibey, Camii Atik, Camii Cedid, Çavuşbahçe, Çullah Kara, Demirci Süleyman, Demircikara, Divan Piri, Eğdir Hasan, Elmalı, Hasbalaban, Hatip Süleyman, İskender Çelebi, Karadayı, Keçibali,

(23)

Kızılharım, Kızılsaray, Kirişçiler, Makbule, Mecdeddin, Meydan, Rağbetiye, Sağirbey, Sofular, Şeyh Sinan, Tahıl Pazarı, Takyeci, Tuzcular.

Antalya demografik yapısında konar-göçerlerin önemli bir yer tuttuğunu görüyoruz. Konar-göçerliğin getirdiği bir durum olarak aşiret yapısını muhafaza ettikleri anlaşılan bu Türkmen boylarının kışlak olarak kullandıkları yerleşim birimleri mahalle adıyla anılmaktadır. Bunlardan Yeni Osmanlı Aşireti’nin Kurşunlu, Topallı, Çıplaklı, Azaplar, Hacı İsalı Aşireti Murtuna, Eski Yörük Aşireti Gebiz, Töngüşlü Aşireti Serik civarını mesken tutmuşlardır. Defterde 21 numaralı hükümde “…Kurşunlu Aşiretinden Molla Hasan oğlu Molla Veli…” ifadesi geçerken, “Kurşunlu” adı bir aşiret adı olmaktan öte orada meskûn olan Yeni Osmanlı Aşiretini işaret etmesi muhtemeldir. Meskûn oldukları yer net olarak görülmemekle birlikte, Balıkçılar Aşireti, Ahadlı Aşireti, Honamlı Aşireti, Sarıkeçili Aşireti, Saçıkaralı Aşireti de bölgede yerleşik konar göçer Türkmen aşiretleri olduğu defterden anlaşılmaktadır. Defterde Teke Sancağının bir diğer kazası olan Burdur civarında meskun Burhan Aşireti de defterde tespit edilebilen konar göçer Türkmenlerdendir.

1.2.3 İdari Teşkilat

XXVI numaralı A.Ş.S. defterinin incelenmesinde, Antalya başta olmak üzere Teke Sancağına bağlı diğer kazalar ile bağlı nahiye ve köylerinde söz konusu 1883-1885 yılları arasında görev yapan adli, askeri, dini, idari ve mali görevliler hakkında kısmi de olsa bilgi sahibi olabiliyoruz.

1.2.3.1 İdari Görevliler

Tanzimat dönemindeki düzenlemelerle Osmanlı ülkesi vilayetlere, vilayetler sancaklara, sancaklar kazalara, kazalar da karyelere ayırıyordu.47

Vilayetleri vali, sancakları mutasarrıf ve kazaları da kaymakamlar yönetmektedir.

XXVI numaralı A.Ş.S. defterinde çalıştığımız dönemin Teke Sancağı Mutasarrıfı Turhan Hüsnü Bey’dir. İlgili kayıtta48

mutasarrıfın görevi ile ilgili herhangi bir bilgi olmayıp, sadece şahitlik dolayısıyla bir hükümde adı geçmektedir. Kaymakam olarak ise yalnız Teke Sancağı kazalarından Akseki kaymakamının Ahmet Hamdi Bey bin İsmail olduğu anlaşılan tek kayıt vardır. 49

Defterde kaydı geçen idari görevlilerden biri de Liva Meclis İdare Azasıdır. Liva meclisleri başkanlığını mutasarrıfın yaptığı, idari, mali, bayındırlık, eğitim, tarım ve ticarete ait işleri ve idari uyuşmazlık sorunlarını görüşüp karara bağlayan organlardır. Bu meclisler

47 İlber Ortaylı, Tanzimat Devrinde Osmanlı Mahalli İdareleri (1840-1880), TTK Yay., Ankara 2000, s.61. 48 AŞS XXVI, vrk.69 hk.183.

(24)

livanın merkez kazasının hâkimi, muhasebe müdürü, tahrirat müdürü, müftü, gayrimüslim cemaatlerin ruhani reisleri ile ahalice seçilen iki Müslüman ve iki gayrimüslim üyeden oluşuyordu.50

İki ayrı hükümde51 şahitlik dolayısıyla adı geçen El Hac Ali Rıza Efendi ve Hasbi Ali Efendi ile Rum Millet-i Muhtar-ı Umumisi Hacı Eknas Efendi, XXVI Numaralı A.Ş.S. defterinde tespit edilen meclis azalarıdır.52

Tanzimat döneminin oluşturduğu kurumlardan biri olan belediyelerde, 1868 yılında yapılan düzenleme ile karar ve danışma organı olarak bir şehir meclisi oluşturuldu.53

Defterde Antalya Belediye Meclis Reisi Hacı Said Efendi, Sandık Emini Hasan Efendi ve Meclis-i Belediye Kâtibi olarak Karyağdızade Zihni Efendi adı 296. Hükümde geçmektedir. XXVI numaralı A.Ş.S. defterinde idari yapının en alt yöneticisi olarak hem karye hem de mahalle muhtarlarına ait bilgilerde bulunmaktadır. İlk muhtarlık örgütü kurulana kadar, XIX. yüzyıl ortaları, mahalle yönetimlerinden Müslüman mahallelerde imam, gayrimüslim mahallelerde ise “kocabaşı” ve “papazlar” sorumludur. İmam, mahalle halkının tercihleri de göz önünde tutularak kadının önerisi ve padişah fermanı ile atanmaktadır. Olağanüstü durumlarda imamlara yardımcı olarak yanlarında “yiğitbaşı” veya “kethüda” unvanıyla görevliler bulunmaktadır.54

Günümüzdeki mahalle yönetiminin temelini oluşturan ilk muhtarlık örgütü, İstanbul’da 1829 yılında kurulmuştur. Müslüman mahallelerde, birinci ve ikinci olmak üzere iki muhtar seçilerek imamların görevlerini üstlenmişlerdir. Mahalle yönetimine ilişkin ilk düzenleme, 1864 tarihli “Teşkil-i Vilayet Nizamnamesi”dir.55

Antalya’nın XXVI numaralı A.Ş.S. defterinde tespit edilen Antalya ile nahiyelerine bağlı karye muhtarları da aşağıdaki tabloda görülebilir;

XXVI numaralı A.Ş.S. defterinde adı geçen Antalya mahalle muhtarları aşağıdaki tabloda sunulmuştur;

Tablo: 1.3 XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defterinde Yer Alan Mahalle Muhtarları

Görev Yeri Unvan Adı Hüküm No

Aşıkdoğan Muhtar Oduncuoğlu İbrahim Ağa 22 Aşıkdoğan Muhtar-ı evvel İbrahim Ağa ibn-i Ahmet 286 Balibey Muhtar El-Hac Salih bin Mustafa 28

50

İlber Ortaylı, a.g.e., s.80-81.

51 AŞS XXVI, vrk.69 hk.183. 52 AŞS XXVI, vrk.34 hk.83. 53 İlber Ortaylı, a.g.e., s159-160.

54 Halime Doğru, XVIII. Yüzyıla Kadar Osmanlı Kentlerinin Sosyal ve Ekonomik Görüntüsü, Anadolu

Üniversitesi Yayınları, Eskişehir 1995, s 107 .

55

(25)

Görev Yeri Unvan Adı Hüküm No

Balibey Muhtar Bayrakdarın Ahmet Ağa 43 Çavuşbahçe Muhtar Mahmut Hafız 12 Divanpiri Muhtar Hasan Havace 91 Elmalı Muhtar Hasan Ağa 269 Elmalı Muhtar-ı evvel Hacı Ahmet bin Hacı Hüseyin 299 Hasbalaban Muhtar Mustafa bin Ahmet Usta 121 Hasbalaban Muhtar Sandıkçı Ahmet Usta 178 Hasbalaban

Muhtar ve İmam

Hasan Havace ibn-i Dikici Esnafından

Hasan Usta 157

Hasbalaban Muhtar-ı evvel Berber Hacı Hüseyin bin Hüseyin 156,282,331/2 Hatip Süleyman Muhtar Veli Hacı Efendi ibn-i Mehmet 26 Kızılsaray Muhtar Necmi Efendi 103 Kızılsaray Muhtar-ı evvel Bahri efendi ibn-i Mehmet Ağa 104-279 Sağirbey Muhtar Ceran Süleyman Çavuş 302 Çakırlar Karyesi Muhtar Durali oğlu Molla Halil 213,233 Duraliler Karyesi Muhtar Murat Çavuş ibn-i Mehmet 173 Hurma Karyesi Muhtar Molla Mehmet 31 İstanos Dere Karyesi Muhtar-ı evvel Osman ağa ibn-i hacı Hüseyin 322/2 İstanos Dere Karyesi Muhtarı sani Bekir Onbaşı ibn-i Koca Ali 322 İstanos Taşkesiği

Karyesi Muhtar-ı evvel Manavoğlu Halil Ağa 322/2 İstanos Taşkesiği

Karyesi Muhtar-ı sani Dede oğlu Halil ağa 322 Sekci Karyesi Muhtar Mustafa Ağa ibn-i Ahmet 130 Zeytun Karyesi Muhtar Mehmet ağa ibn-i Ahmet 235

Kaynak: XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defteri

Tabloda “muhtar-ı evvel” tanımlaması ile mahallenin birinci muhtarı ifade edilirken, aşağıda görüleceği gibi kimi karye muhtarları ikinci muhtar anlamına gelen “muhtar-ı sani” olarak yazılmış, çoğunlukla sadece “muhtar” yazılarak bu kişilerin muhtarlık konumları hakkında bilgi verilmemiştir. 28. Hükümde yer alan Balibey Mahallesi Muhtarı El-hac Salih bin Mustafa’nın, vefatı dolayısıyla yazılan tereke kaydında adı geçer. 27 Mayıs 1884 tarihli bu kayıttan kısa süre sonra 7 Haziran 1884 tarihli bir hükümde Balibey Mahallesi muhtarı olarak “Bayrakdarın Ahmet Ağa” geçmektedir.

1.2.3.2 Mali Görevliler

Tanzimat öncesi Osmanlı mali yapısının tepe noktası olan defterdarlık kurumu 1838’de, Tanzimat’ın hemen öncesinde kaldırılarak Maliye Nezareti kuruldu.

(26)

Tanzimat’ın esaslarından birisi her çeşit gelirin devletin hazinesine gelip her türlü giderin de hazineden yapılması idi. 56

Zaten Tanzimat’ın hedeflediği merkeziyetçilik te bunu gerektirmekteydi. Bu cümleden olarak Maliye Nezareti, taşra yönetimlerini oluştururken süreç içerisinde çalışanları da çeşitlenmiş ve artmıştır. XXVI numaralı Antalya Şer’iye Sicil defterinde 1883-1885 yılları arasında Antalya’da görevli olan mali görevliler şu şekilde tespit edilmiştir;

Tablo: 1.4 XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defterinde Yer Alan Mali Görevliler

Görevi Adı Hüküm No

Antalya Mal Muhasebecisi Ahmet Baver Efendi

122, 123, 155, 180, 181, 182, 190, 198, 216, ,236, 237, 281, 331, 332/2, 358

Arazi Baş Katibi Mehmet Emin Efendi 148, 190, 224 Defter-i Hakani Memuru Mehmet Galip Efendi ibni Hacı

İbrahim Ağa bin Mehmet 13,170,183,188 Tahrir-i Emlak Memuru Mehmet Refet Efendi ibn-i Ahmet

Efendi

136, 221,228, 332,341/2 Tapu Katibi Ahmet (??) Efendi 224

Mal Muhasebesi Başkatibi Ahmet Şakir Efendi ibni Hacı Hüseyin Efendi

358

Muhasebe Kalemi Katibi Ahmet Raşit Efendi 95, 144, 183, 327, 326/2 Muhasebe Kalemi Katibi Mustafa Efendi ibni Mustafa 122, 123, 236, 237 Muhasebe Kalemi Katibi Odacı Mehmet Ağa ibni İbrahim 155, 331

Muhasebe Kalemi Katibi Hakkı Bey ibni Hasan Bey 180, 181, 182, 190, 216, 281, 332/2, 357

Emval-i Eytam Müdürü Yusuf Ağazade Hüseyin Efendi Emval-i Eytam Müdürü Bahri Hafızzade Hüseyin Hüsnü

Efendi

Emval-i Eytam Müdürü Vekili Hüseyin Efendi Emval-i Eytam Müdürü Vekili Hüsnü Efendi Emval-i Eytam Müdürü Vekili Hasan Efendi

Evkaf Müdürü Ali Şevket Bey 87, 143, 207, 267, 321

Kaynak: XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defteri

Bu isimlerden Antalya Mal Muhasebecisi Ahmet Baver Efendi’nin, aynı zamanda beytü’l-mal emaneti de uhdesinde olduğundan, emanet olarak tutulan bir tereke hissesinin, varisi tarafından talep edildiği bir dava hükmü57

ile yine emanet olarak tutulan kayıp hayvanların sahiplerinin ortaya çıkmasıyla, mallarını talep ettikleri davalara ait hükümlerde58

adı geçmektedir. Bu hükümlerde Ahmet Baver Efendi’nin mahkemelere kendisinin yerine vekil olarak muhasebe kalemi kâtiplerinin katıldığı görülmektedir.

56Abdullatif Şener, Tanzimat Dönemi Osmanlı Vergi Sistemi, İşaret Yayınları, İstanbul 1990, s.37. 57AŞS XXVI, vrk.150 hk.358.

58AŞS XXVI, vrk.48 hk.122, vrk.48 hk.123, vrk.60 hk.155, vrk.68 hk.180, vrk.68 hk.181, vrk.72 hk.190, vrk.74

(27)

Bu şekilde 358 numaralı hükümde adı geçen Mal Muhasebesi Baş Kâtibi Ahmet Şakir Efendi’nin adı başka bir davaya konu hükümde59

şahit olarak kaydedilmiştir.

Muhasebe Kalemi Kâtibi Mustafa Efendi ibni Mustafa 122, 123, 236, 237 numaralı hükümlerde, Odacı Mehmet Ağa 155 ve 331 numaralı hükümlerde, Hakkı Bey ibni Hasan Bey 180, 181, 182, 190, 216, 281 ve 332/2 numaralı hükümlerde, Mehmet Ağa ibni İbrahim 331 numaralı hükümlerde Ahmet Baver Efendi’ye vekalet görevi ile kayıtlı muhasebe katipleridir. Yine Katip Hakkı Bey ibni Hasan Bey’in adı, bir tereke kaydı olan 357 numaralı hükümde yetim kalan anne bir kardeşinin vasisi olarak yazılmıştır. Bir diğer isim Islahzade Ahmet Raşit Efendi 95 ve 326/2 numaralı tereke kayıtlarında, 144 numaralı hükümde vasi, 327 numaralı hükümde alacak tahsili için vekil tayin edilerek ve 183 numaralı hükümde de şahit olarak adı geçen kâtiplerdendir. Ahmet Raşit Efendi 183 Numaralı hükümde Muhasebe Kalemi Başkâtibinin “muavin-i evveli” unvanıyla anılmaktadır.

Arazi Başkatibi Mehmet Emin Efendi 148 ve 224 numaralı hükümlerde şahit olarak yazılırken, 190. Hükümde “Defteri Hakani Başkatibi” unvanıyla yazılmıştır.

Defter-i Hakani Memuru Mehmet Galip Efendi’nin ise, alacak tahsili için vekil tayini60 ile mülk satışı61

konulu hükümlerde, şahit olarak ta ayrıca iki hükümde62 adı geçmektedir.

Tahrir-i Emlak Memuru Mehmet Refet Efendi, 221, 228 ve 332 numaralı eytam sandığından borç aldığı hükümlerde adı geçerken, 341/2 numaralı hükümde mülk satışı ile ilgili vekalet alması konu edilmiştir. Refet Efendi 136. Hükmün şuhudu’l-hal kısmında “Tahrir-i Vergi Müdürü” olarak kayıtlıdır.

Tapu Katibi Ahmet (??) Efendi 224. hükümde şuhudü’l-hal bölümünde kayıtlıdır.

Defterde pek çok hükümde adı anılan görevlilerden biri de “Emval-i Eytam Müdürü” ve “Emval-i Eytam Müdür Vekili” dir. Vefat eden ebeveynden yetimlerine intikal eden malların zayi edilmeden muhafaza edilerek, hukuki olarak malları üzerinde tasarruf etme ehliyetine sahip olduğu yaşa geldiğinde, sahibine ulaştırılması anlayış ve sorumluluğu ile oluşturulmuş olan63 Eytam Sandıklarından sorumlu olan bu görevliler çoğunlukla terekelerde kayıtlıdır. Vefatı müteakip, mirasın taksimi sırasında rüştünü tamamlamamış yetim ya da öksüz mirasçıların hisseleri, kendilerine tayin edilen vasileri aracılığıyla emval-i eytam sandığına teslim edilmiştir. XXVI numaralı A.Ş.S. defterinde Emval-i Eytam Müdürü olarak, ilk hükümden 24 Recep 1302 / 9 Mayıs 1885 tarihli 283. hükme kadar Yusuf Ağazade Hüseyin Efendi kayıtlıdır. 6 Şaban 1302 / 21 Mayıs 1885 tarihli 287. Hükümden itibaren Eytam Müdürü olarak Bahri Hafızzade Hüseyin Hüsnü Efendi adı geçmektedir. Kimi hükümlerde ise

59 AŞS XXVI, vrk.69 hk.183. 60 AŞS XXVI, vrk.5 hk.13. 61 AŞS XXVI, vrk.65 hk.170. 62 AŞS XXVI, vrk.69 hk.183, vrk.71 hk.188.

63 Tahsin Özcan, “Osmanlı Toplumunda Yetimlerin Himayesi ve Eytam Sandıkları”, İÜİFD,

(28)

eytam sandığı müdürlüğüne vekalet eden görevlilerin adı yazılmıştır. Bunlar; Hasan Efendi64

, Hüseyin Efendi65

ve Hüsnü Efendi’dir.66

Defterde adı geçen bir diğer görevli ise Evkaf Müdürü Ali Şevket Bey’dir. Vakıf hizmet alanındaki bir medreseye müderris görevlendirilmesi67

, camilere hatip tayini68 ve şahitlik yaptığı bir hükümde69

adı geçmektedir.

Resmi bir görev olarak Antalya Telgraf Çavuşluğunun, Veli ibn-i Abdullah adlı kişi tarafından yürütüldüğü 307 numaralı kayıttan anlaşılmaktadır. Söz konusu kayıt, aslen Rumelili olan bu kişinin vefatı dolayısıyla yazılan bir tereke kaydıdır. Veli ibn-i Abdullah’ın bilinen bir varisi olmadığı için terekesi eytam sandığına aktarılmıştır.

Defterde tespit edilen bir başka resmi görevli ise gümrük muhafaza görevini yürüten Rüsumat Kolcusu Hasan Çavuş ibn-i Abdullah’tır. 54 numaralı hükümde karısının nafaka talebini içeren bir dava hükmünde adı geçmektedir.

1.2.3.3 Askeri Görevliler

Osmanlı askeri yapısındaki değişiklikler Tanzimat’ın getirdiği değişim dalgasından çok daha önce, fetihlerin duraksamasını müteakip görülmeye başladı. İki asırdan fazla süren ve mevcut yapıyı destekleme amacı güden çabaların sonuç vermemesi, dönem dönem siyasi ve askeri zafiyete sebep olan yeniçeri ocağının kaldırılması ve ordunun Avrupai tarzda yeniden oluşturulması sonucunu ortaya çıkardı.

1826'da Yeniçeri Ocağının kaldırılmasından hemen sonra kurulan "Asakir-i, Mansure-i Muhammediye" ile çok geniş sınırları olan imparatorluğu koruyup kollamak olanaksızdı. Ülkenin belli başlı gelir kaynakları bu ordu için kurulmuş olan Mansure Hazinesine devredildiği halde, masraflar karşılanıyordu. Şartlar, yeni ordunun erat sayısını 'artırmaya elvermiyordu. Başka bir çözüm yolu aramak, bulmak gerekiyordu. Nitekim çok geçmeden yeni bir yol bulunmuş ve Redif askeri teşkilatı kurulmuştur. Redif askeri teşkilatının kurulmasına da 1834 yılı Ağustos başlarında toplanan "Meclis-i Şura" da karar verilmiştir. Ağustos 1836'da II. Mahmut'un başkanlığıyla toplanan "Meclis-i Şura" da, redif teşkilatının daha iyi işler şekle getirilmesi ve şikâyetlerin önlenmesi için yeni bir karar alındı. Buna göre, redif teşkilatının kurulmuş olduğu bütün sancakların uygun biçimde belirli merkezlere bağlanarak yeniden düzenlenmesi öngörülmüştü. Bu merkezlerden birisi, Redif-i Mansure Konya Müşirliği idi. Teke, Hamid sancakları ile "Türkmen Hassı" da "Redif-i Mansure Konya

64 AŞS XXVI, vrk.37 hk.92. 65 AŞS XXVI, vrk.24 hk.52, vrk.27 hk.59, vrk.28 hk. 63. 66 AŞS XXVI, vrk.32 hk.75, vrk.35 hk.85, vrk.36 hk.88, vrk.47 hk.120, vrk.96 hk.263. 67 AŞS XXVI, vrk.35 hk.87. 68 AŞS XXVI, vrk.77 hk.207, vrk.97 hk.267, vrk.119 hk.321. 69 AŞS XXVI, vrk.56 hk.143.

(29)

Ferikliği" unvanıyla Konya müşirliğine bağlıydı.70

Defterde söz konusu dönemde Antalya Redif Teşkilatına ait aşağıdaki görevlilerin adları kayıtlıdır;

Tablo: 1.5 XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defterinde Yer Alan Redif Teşkilatı Görevlileri

Görev Yeri ve Unvanı Adı Hüküm No

Teke Asakir-i Şahane Redif Kaymakamı Ahmet Bey 348 Tali Tabur Binbaşı Vekili Mehmet Faik Efendi 279 Tali Tabur Dördüncü Bölük Yüzbaşı Mehmet Ağa ibni Abdulkerim 279 Tali Tabur Yüzbaşı Mehmet Efendi ibni Osman 279 Beşinci Bölük Yüzbaşı Hasan Ağa ibni Mehmed 291 Tali Tabur İkinci Bölük Yüzbaşı Hacı Ali Efendi ibni Aydın 252

Kaynak: XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defteri

Tabloda yer alan isimlerin hükümlerde rütbeleri ve redif askeri oldukları belirtilirken, mensup olduğu sınıfı belirtilmemiş ya da zaptiye olarak adı ve rütbesi yazılı askeri görevlilerinde kayıtları vardır.

XXVI numaralı A.Ş.S. defterinde tespit edilebilen bir diğer askeri görevli, Liman Reisi Asakir-i Bahriye Kolağası Yusuf Ziya Efendi olup mülk devri ile ilgili bir hüccette adı geçmektedir.71

Defterde rastlanılan diğer askeri görevliler iç asayişle ilgili bir kuruluş olan zaptiye teşkilatı görevlileridir.

Gülhane Hatt-ı Hümayunu’nda mal, can ve namus konusunda şer'i hüküm gereğince bütün tebaaya emniyet-i himile verildiği belirtilerek, ceza davaları açık ve etraflıca görülmedikçe ve suçlular hakkında şer'i hüküm tertip edilmedikçe, kimsenin açık ya da gizli öldürülemeyeceği, çıkarılacak kanunların ihlal edilmesi halinde tatbik edilecek müeyyideleri havi ceza kanunnamesi çıkarılacağı ve suç işleyen herkesin bu kanuna göre cezalandırılacağı açık bir dille ifade ediliyordu. Ancak gerek mal, can ve namus güvenliğinin sağlanabilmesi ve gerekse de merkez ve taşrada gerçekleştirilmeye başlanılacak olan düzenlemelerin uygulanabilmesi, her şeyden önce merkezin kontrolünde hareket edecek yeni bir güvenlik ağını gerektiriyordu.72

Bu gereksinim için Tanzimat’ın hemen sonrasında Rumeli’de, 1844’ten itibaren ülke genelinde zaptiye teşkilatları kurulmaya başlamış, 1845’te Zaptiye Müşirliği

70 Musa Çadırcı, “Anadolu’da Redif Askeri Teşkilâtının Kuruluşu, TAD, C.8, S:14, s. 63-74. 71 AŞS XXVI, vrk.56 hk.143.

(30)

oluşturulmuştur.73

1846 tarihinde çıkarılan "Zaptiye Askerine Dair Nizamat" ile zaptiye birliklerinin ilk olarak kurulacağı bölgeler belirlenirken, Konya Vilayeti de bunlar arasındadır. Zaptiye birlikleri her eyaletin ihtiyacına göre süvari ve piyade olarak vali ve mutasarrıfların gözetiminde kurulmuştur.74

Alaylar şeklinde tertip olunan birliklerde, her alay 3 tabur ve her taburda 5 bölükten oluşacak, her alayda miralay ve alay katibi bulunacaktı. Ayrıca her taburda binbaşı ve tabur kâtibi, her bölükte ise yüzbaşı, mülazim-i evvel, mülazim-i sani, bölük emini, 4 çavuş ve 8 onbaşı görev yapacaktı.75

İncelediğimiz defterde kaydı geçen zaptiye görevlilerini şu şekilde gösterebiliriz;

Tablo: 1.6 XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defterinde Yer Alan Zaptiye Teşkilatı Görevlileri

Unvan Adı Hüküm No

Binbaşı Yusuf Fevzi 352

Kolağası Hasan Efendi 348

Kolağası Mehmet Kamil Efendi ibni Ali 341 Yüzbaşı Mehmet Şükrü Efendi 252 Yüzbaşı Hacı Ömer Efendi 29, 268 Yüzbaşı Hacı Ali Efendi 250 Yüzbaşı Şaban Ağa ibni Abdullah 341 Mülazım Erzurumlu Hüseyin Ağa 96 Mülazım Hacı Ahmet Efendi 102

Mülazım Halil Efendi 206

Mülazım İsmail Ağa ibni Osman 231

Mülazım Veli Ağa 283

Mülazım Hasan Hüsnü 283

Mülazım Mehmet Ağa ibni Halil 279 Mülazım-ı Evvel Mehmet Ağa ibni Mustafa bin Abdullah 137, 147, 148 Mülazım-ı Evvel İsmail Ağa 318/2 Nefer Mehmet bin Abdurrahman 337

Kaynak: XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defteri

Tabloda yer alan askeri görevlilerin görev yerleri belirtilmemiş olup, bunlardan Binbaşı Yusuf Fevzi, Kolağası Hasan Efendi, Yüzbaşılar Mehmet Şükrü, Hacı Ömer ve Hacı Ali Efendiler, Mülazımlar Erzurumlu Hüseyin Ağa, Hacı Ahmet Efendi, Halil Efendi ve Mehmet Ağa ibni Halil, muhtelif hükümlerde şahitlik etmeleri dolayısıyla adları geçmektedir. Kolağası Mehmet Kamil Efendi ibni Ali ile Mülazım İsmail Ağa alacak davası sebebiyle anılırken,

73

H. Veli Aydın, “Tımar Sisteminin Kaldırılması Süreci ve Bazı Değerlendirmeler”, OTAM, S.12, 2001, s.65-104.

74 Ali Sönmez, a.g.m., s.202-203. 75 Ali Sönmez, a.g.m., s.210.

(31)

Yüzbaşı Şaban Ağa adı, vefatı dolayısıyla çocuklarının rüşd iddiası davasına konu olmuştur. Mülazım Veli ve Mülazım Hasan Hüsnü’nün adları iki farklı tereke kaydında alacaklı ve borçlu olarak geçmektedir. Süvari Mülazım-ı Evveli İsmail’in adı mülk satışı ile ilgili bir davada geçerken Mülazım-ı Evvel Mehmet Ağa adı, vefatı dolayısıyla tereke kaydında, kayıp oğullarının miras hisselerinin eytam sandığına konulması ile ilgili bir hükümde ve eytam sandığındaki hissesinden bir miktarın başka birine borç verilmesi ile ilgili ayrı bir hükümde geçmektedir. Asakir-i Zaptiye Süvari Neferi Mehmet bin Abdurrahman’ın adı ise bir kahvenin ahırına bağladığı atının kaybolmasıyla kahve sahibinden tazminat isteğini içeren bir hükümde kayıtlıdır.

1843’te ilan edilen Fermanla Osmanlı toprakları beş ordu bölgesine ayrıldı. Bunlardan birincisi merkezi İstanbul olan "Hassa Ordu-yı Hümayun Dairesi" idi. Bu orduya Bursa, Aydın, Balıkesir, Biga, İzmit, Menteşe, Karahisar-ı Sahip, Hamit, Teke ve Alanya yöreleri bağlandı. Yani buralardan Hassa Ordusu için asker alınacaktı. Sonraki birtakım düzenlemelerde askerlik süreye bağlandı. Beş yıl nizamiye askeri olarak hizmet görenler terhis edilecek yerlerine yenileri alınacaktı. Ayrıca bundan böyle Osmanlı askeri “Asakir-i Nizamiye” diye anılacak, nizamiyenin beş yıllık süresini tamamlayan artık yedek ordu konumuna getirilen redif sınıfına ayrılacaklardı. Rediflik süresi ise yedi yıl olacaktı. Ordular daha sonra numaralarıyla anılmaya başlandı. Merkezlerde bazı değişiklikler oldu.76

İncelenen defterdeki bazı kayıtlardan, askere alım yerlerinde de değişikliklerin yapıldığı anlaşılmaktadır. “… bölük/tabur efradından olup hizmet-i mezkûrede müstahdem iken…” ve “…hizmet-i celile-i askeriyede…” ifadelerinden askerlik görevlerini ifa etmekte oldukları anlaşılan bu kişilerin adları ve görev yerleri şu şekildedir;

Tablo: 1.7 XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defterinde Yer Alan Askerlik Görevi İfa Edenler Hüküm No Adı Nahiye/Köy/Mahalle Ordu No Alay No Tabur No Bölük No

26 Hüseyin bin Hacı Ali Çavuş ibni Yunus

Antalya

Çakırlar Karyesi 2 12 2 4 27 Köse oğlu Bekir bin Mustafa bin

Hasbi

Kızılkaya

Bademağacı Karyesi 2 8 - 2 36 Osman bin Aşık Osman bin Halil Kardıç

Kozca Karyesi 2 12 3 1 139 Mehmet bin Hasan Bucak

Alaaddin Mahallesi 2 12 2 2

76 Ayten Can Tunalı, Tanzimat Döneminde Osmanlı Kara Ordusunda Yapılanma, Ankara Üniversitesi

(32)

Hüküm No Adı Nahiye/Köy/Mahalle Ordu No Alay No Tabur No Bölük No

214 Ali bin Raşid bin Ali Antalya

Solak Karyesi 2 13 4 2 215 Süleyman bin Mestan bin hasan Serik

Töngüşlü Aşireti 2 Piyade 14 1 258 Mustafa bin Süleyman bin Ali Millu

Kovacık Mahallesi 2

Seyyar

Topçu 2 1

Kaynak: XXVI Numaralı Antalya Şer’iye Sicil Defteri

Tabloda görüldüğü gibi önceleri Hassa Ordusuna asker veren Teke Sancağı, yeni düzenlemelerle birlikte merkezi Şumnu olan77 Osmanlı II. Ordusunun asker

kaynaklarındandır. İlgili hükümlerde, sebebi açıklanmasa da bu kişilerin görevleri esnasında vefat ettikleri ifade edilmekte, varislerinin alacak-verecek, zevciyet ve veraset iddiaları hükümlere konu olmaktadır.

1.2.3.4 Dini Görevliler

XXVI numaralı A.Ş.S. defterinde muhtelif pek çok hükümde dini anlam içeren unvan ve lakaplar yazılmışken, görevi ve görev yeri net olarak ifade dilmiş yalnız üç görevlinin adı tespit edilmiştir. Bunlardan Antalya Müftüsü olduğu anlaşılan El-hac Hasan Vehbi Efendi78

adı bir şahitlik dolayısıyla geçerken, imam olan diğer iki görevli aynı zamanda mahallelerinin muhtarlık görevlerini de yürütmektedirler. Şeyh Sinan Mahallesi Muhtar ve İmamı Hasan Havace79 ile Hasbalaban Mahallesi muhtar ve imamı Hasan Havace ibni Dikici Esnafında Hasan Usta’dır80

1.2.3.5 Adlî Görevliler

Osmanlı tarihinde Tanzimat’la başlayan çeşitli alanlardaki değişim dönemi etkisini en çok devletin hukuk sistemi ve yargı mekanizması üzerinde gösterdi.81

Klasik yargı müessesesi olan şer’i mahkemelerden başka, uzmanlık gerektiren farklı alanlarda iş görebilecek mahkemeler oluşturuldu.

Tanzimat’la birlikte önce yabancılarla Osmanlı vatandaşları arasındaki ticari uyuşmazlıklara bakmak üzere karma (muhtelit) ticaret mahkemesi yargı teşkilatına eklendi.

77 Uğur Ünal, Sultan Abdülaziz Devri Osmanlı Kara Ordusu (1861-1876), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler

Enstitüsü Yakınçağ Tarihi Anabilim Dalı Basılmamış Doktora Tezi, Ankara, 2005, s.90 vd.

78 AŞS XXVI, vrk.69 hk.183. 79

AŞS XXVI, vrk.37 hk.91.

80 AŞS XXVI, vrk.60 hk.157.

81 Osman Köksal, “Adliye Örgütünün Problemleri ve Yapılması Gerekli Düzenlemelere Dair II. Abdülhamit'e

Referanslar

Benzer Belgeler

Dârü’l-cihâd ve’l-mücâhidîn Medîne-i Vidin mahallâtından Çavuş mahallesinde sâkin iken bundan akdem vefât eden Ahmed Ağa bin Alî ibn Abdullah’ın verâseti

Memâlik-i mahrûsemde vâki‛ ehl-i zimmetden Yehûd ve Nasârâ ve ânın şer‛an ruûslarına madrûb olan cezâları beytü’l-mâl-ı müslimînin emvâl-i

Medîne-i Kayseri ve kurâsında sâkin erbâb-ı harâsetden zikr-i âtî husûsa mezrûʽâtları olan işbû râfiʽü’l-kitâb fahrü’s-sâdâtü’l-kirâm es-Seyyid Osman Ağa ibn-i

takımında iken vefât ettiği veresesi tarafından verilen arzuhalde ifade olunan Aşir oğlu Mehmed bin Osman bin Mehmed’in ber-vech-i âtî vârisi olduklarını iddia iden

mefahir-il kuzat vel hükkam meadin-ül fezail-ül vel kelam anadolunun orta kolu nihayetine değin vaki’ kazaların kadıları ve naibleri zidet fazlühüm ve

Hacı Mikdat mahallesinde sâkin Hacı Ahmed zâde Hüseyin Efendi ibn-i Hacı Ahmed meclis-i şer‘de mahalle-i mezkûr sâkinlerinden Hacı Ahmed zâde Emin Efendi ibn-i Hüseyin

Hacı Mikdad Mahallesi sâkinlerinden Çolak Kadızâde Mahmud Efendi ibn-i Hâfız Ahmed Efendi meclis-i şer’îde Pamukzâde Hüseyin Efendi ibn-i Mehmed Ağa

Atina Kazâsı’nın Hemşin Nahiyesi’ne tabi Tezina Karyesi ahâlîsinden Hacıosmanoğlu Ömer Ağa ibn-i Hacı Osman (م) Tevfik Efendi mahzarında ikrâr-ı tam ve takrîr-i kelâm