• Sonuç bulunamadı

Başlık: YERLt ttLEİ (CANİS VULPES) VE ~L (CANİS AUREUS) tSID:LET KEMİKLERİNİN, YERLİ KÖPEGtNKtLERİNE (CANİs FAMİLİARİS) GÖRE GÖSTERDtKLERİ MAırnO-ANATOMİK AYıRıMLAR ÜZERİNDE ARAŞTIRMALAR.Yazar(lar):GÜLTEKİN, Mustafa;Uçar, YaşarCilt: 27 Sayı: 1.2 DOI: 10.1

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: YERLt ttLEİ (CANİS VULPES) VE ~L (CANİS AUREUS) tSID:LET KEMİKLERİNİN, YERLİ KÖPEGtNKtLERİNE (CANİs FAMİLİARİS) GÖRE GÖSTERDtKLERİ MAırnO-ANATOMİK AYıRıMLAR ÜZERİNDE ARAŞTIRMALAR.Yazar(lar):GÜLTEKİN, Mustafa;Uçar, YaşarCilt: 27 Sayı: 1.2 DOI: 10.1"

Copied!
14
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

A. (). Veteriner Fakültesi Anatomi Kürsüsü Prof. Dr. Mustafa Gültekin

YERLt ttLEİ (CANİS VULPES) VE ~L (CANİS AUREUS)

tSID:LET KEMİKLERİNİN, YERLİ KÖPEGtNKtLERİNE

(CA-Nİs FAMİLİARİS) GÖRE GÖSTERDtKLERİ

MAırnO-ANA-TOMİK AYıRıMLAR ÜZERİNDE ARAŞTIRMALAR. BÖLÜM- i: TRUNCUS VE MEMBRA

Mustafa Gültekin Yaşar Uçar

Makro-Anatomische Untersuchungen über die Unterschiede Zwischen den einheİmischen Hunden, Schakalen und Füchsen

Teil- i: Truncus et Membra

Zusammenfassung: Es wurdun die Makro-Anatomisehe Un ter-sehiede der Rumpf- und Gliedmassenknoehen zwisehen den einheimisehen Hun-den, Sehakalen und Füehsen untersueht.

Festgestelte Ugtersehiede:

1- Wiihrend das Foramen transversarium des Atlas beim Hund und Fuehs ein typisches Loeh ist, sieht es beim Sehakal als einen kurzen Kanal aus, der in kranioventraler Riehtung lauft.

2- Obwohl der freie, untere Rand des Ventralenastes von Proe. trans-versus des 6. Halswirbels des Hundes eine ebene Platte ist, weisst er beim Sch-akal und Fuehs eine Ineisura auf.

3- Die Ineisura seapulae, ist beim Hund breiter und flaeher als beim Sehakal. Beim Fuehs ist sie aber sehr eng und tiej.

4- Beim Fuehs und Sehakal stehen die zwei kranial liegende des Tuber oleeranis paralel zueinander. Diese Höeker haben die gleiehe Höhe

Prof. Dr. A.ü. Veteriner Fakültesi Anatomi Kürsüsü Ankara-Türkiye Doç. Dr. A.ü. Veteriner Fakültesi Anatomi Kürsüsü Ankara-Türkiye

(2)

202 Mustafa Gültckin-Yaşar Uçar

beim Fuehs, aber beim Sehakal ist der le terale Höeker niedriger als der me:;i-ele.

5- Die haniale Hiiifte des Foramen obturatum ist beim Fuehs spitz-ovaler als beim Hund, wiihrend sie beim Sehakal verhiiltnismiissig stumpf-oval ist.

6- Der Tmeharder major beim Sehakal und Fuehs zeigt fast die glei-. che Höhe wie das Caput femoris,glei-. beim Hund aber ist er deutlieh niedriger

als f.'.lS Caput femoris.

7- Der Areus isehiadieus ist beim Sehakcl enger und ti~rer als beim Fuehs und Hund.

Özet: Bu fJ.lışmada yerli tilki ve fakal iskelet kemiklerinin (Truneus ve l'vfembre) yerli köpeğinkilerine göre gösterdikleri makro-anatomik ayırım-lar septandı.

Septanmış bUIUlwn makro-aıwtomik ayırımlar:

i - Köpek ve tilkideatlas'in for('.men transversarium'u tipik birer delik halince olduğu halde, fckdda erenioventral yönde meyilli kısa bir kanal şek-lindedir.

2- 6. Boyun omurunun proe. transversus'unun ventral fıkıntısının

ser-best alt kenan köpekte düz olduğu halde, fakal ve tilkide belirgin bir ineisura göstermektedir.

3- lneisure seapulae köpek te geniş ve sığ, fakatda deka dar ve biraz de-rince oUuğu halde, tilkide fok dar ve derindir.

4- Tilki ve yakalda tuber oleemni"tin eranial'inde bulunan 2 yıkıntı birbirlerine paraleldirter. Tilkide bu yıkıntıların yükseklikleri birbirine eşit-tir. ÇakaZda ise lateral'deki mediat'dekine oranla biraz daha aliaktır.

5- Foramen obturatum'un ön yarımı köpeğinkine oranla tilkide dar oval, fakalda geniŞfe ovaıdır.

6- Troehanter major'un yüksekliği fakal ve tilkide eaput femoris ile hemen hemen aynı düzqdedir.

7- Areus isehiadieus fakalda tilki ve köpeğinkinden daha dar ve derindir.

Giriş

Bilindiği gibi, yurdumuzun çeşitli bölgelerindeki Tarihi Kalın-tıları ortaya çıkarmak amacıyla, özellikle son zamanlarda, birçok

(3)

Ycrli Tilki (Canis \'ulpcs) vc Çakal (Cailis aıırcu.) ... 203

kazılar yapılmaktadır. Meydana çıkarılan tarihsel yapıtların yanısı-ra, bazen dağınık, bazen de yığınlar halinde insan ve hayvan kemik-lerinc de rastlanmaktadır.

Bunların hangi hayvan türlerine ait oldukları bilimsel olarak saptanabilir>c, ku~kusuz, o tarihi dönemlerdc söz konusu bölgelerdc yerleşip ya~amlarını sürdürmü~ toplumların türlü hizmet ve i~lerin-de hangi hayvan türlerini~lerin-de (Evcil veya Vah~i) yararlandıkları, yada zarar gördükleri hakkında oldukça değerli ve yararlı osteoarcheoio-gic bilgiler edinilebilmekt(dir.

Bu nedenledir ki arasıra Anatomi Kürsüsüne gönderilen bu gibi materyalin identifikasyonunu yapabilmek için, kürsümüzde mevcut memeli hayvan kemikleri dı~ında, vah~i memelilerin de (Çakal, Tilki, Sırtlan v.s.) kemik materyaline ve bunların ineelenip türlere ili~kin konstant ayrımların saptanmasına gereksinim vardır.

l~te bu çalı~ma, böyle bir hizmete yardımcı olmak amacıyla hazırlanmı~tır.

Materya, ve Metot

Bu çalışmada materyalolarak ergin, erkek ve di~i olmak ü7.ere, 5 yerli köpek, 2 tilki ve i çakal kullanılmı~tır. Kemikler bilinen me-tot ile hazırlanmı~tır.

Bulgular

Vertebrae cervicales

Atlas: Her üç sujenin atlas'ları, genel olarak birbirlerine bCl17.e-mekle beraber, bazı önemli ayrımlar göstermektedirler. Özdlikle tilkinin atlas'ının bütün hatları daha belirgin ve keskindir. Bu durum çakalın atlas'ında orta derecede, köpcğinkinde ise daha belirsiz ol~ duğu dikkati çekmektedir. Her üç hayvanın atlas'ları düz bir yere konulduğunda, köpeğin atlas'ımn proc. transversus'ları (ala atlan-tis) biraz ventral'e doğru eğik olduğu halde,. çakalınkinin ho:izon-tal, tilkininkinin ise, özellikle aynı çıkıntıların serbest yan kenarları, dorsal'e doğru hafif kıvrıktır. Pröc. transversus'ların bu' durumları-na bağlı olarak, bu çıkıntıların dorsal yüzleri köpekte çok az dı~bü~ key, çakalda düzcc, tilkide ise çukurca bir görünüm arzetmektedir. Proc. articularis cranialis'ler tilkinin atlas'ında cranial'e doğru faz-la. çıkınu yapmışlar ve tuberculum dorsalc'nin cranial hizasım

(4)

be-204 Mustafa Gültekin- Yaşar Uçar

lirgin şekilde öne doğru geçmişlerdir. Bu durum çakalın atlas'ının proc. articularis cranialis'lerinde de görülmekle beraber, bu çıkın-tılar tuberculum dorsale'yi cranial'e doğru çok az aşmış olduğu, kö-pek te ise hemen hemen aynı hizada bulundukları dikkati çekmek-tedir. Buna bağlı olarak arcus dorsalis'in cranial kenarında, proc. artieularis cranialis ile tuberculum dorsale arasında, tilkinin atlas' ında çok belirgin ve derin, çakalınkinde ancak farkedilebilen bir inci. sura şekillenmiştir. Köpeğin atlas'ında ise bu incisura teşekkül

etme-miştir.

Foramen transversarium'1ar köpek ve tilkinin atlas'ında, biraz cranial'e dönük olmakla beraber, dorsoventral şekillenmişlerdir (Re-sim-ı: A, C-2), Çakalda ise bu deliğin cranial'e dönüklüğü çok faz-la olup, hemen hemen sagittal'e yakın bir durum almıştır ve dofaz-layı- dolayı-siyle delik adeta bir kanal şeklindedir. Bu cranial'e doğru dönüklük derecesi nedeniyle, foramen transversarium'a dorsal'den bakıldı-ğında; köpek ve tilkide bir delik şeklinde görülmesine mukabil, ça-kalda kanal şeklinde olduğu için, bu kanalın ancak dorsa1 giridi gö-rülmektedir (Resim-i: B-2).

Ventral'den bakıldığında, proc. transversus'1arın vücut ekseni-ne göre yukarıda açıklandığı durumlarına bağlı olarak, fossa atlan-tis'in köpekte daha derince, çakalda orta derecede, tilkide ise sığ ola-rak şekillendiği dikkati çekmektedir. Tuberculum ventrale tilkide eaudal'e doğru küçük, çok sivri bir akasya dikani şeklinde, çıkıntı yapmıştır. Bu çıkıntı çakal ve köpekte çok küçük ve küttür.

Axis: Axis her üç sujede, genel hatlarıyla birbirine benzemek-le beraber, aşağıdaki ayrımlar dikkati çekmektedir. Köpek ve çaka-lın axis'inin proc. spinosus'unun üst serbest kenarı bir dışbükeylik gösterdiği halde, tilkide bu kenarın uzunluğunun caudal i/3 ünde çok hafif bir içbükeylik görülmektedir.

Dens her üç sujede de silindirik olup, craniodorsal'e doğru bir yöndedir. Ancak köpekte enaz, çakalda orta derecede, tilkide ise en fazla dorsal'e doğru dönüklük göstermektedir. Bilindiği gibi eaudo-lateral'e dönük olan axis'in proc. transversus'larının, konumuza da-hil sujelerde caudal'e dönüklük derecesi, sırasıyla en fazla tilkide, sonra çakalda ve en az da köpekte olduğu görülmüştür. Bu çıkıntıla-rın geriye doğru çok veya az dönük olmalaçıkıntıla-rına bağlı olarak, corpus ile proc. transversus'ların arasındaki incisura en dar ve derin tilkide, orta derecede çakalda, en geniş ve sığ ise köpekte şekillenmiştir.

(5)

Yerli Tilki (Cani8 vuIpe8) ve Çakal (Cani. aureus) ... 205

Bu omurun proc. articularis caudalis'i ile proc. spinosus'un cau-dal ucu arasında caucau-dal'e doğru m. multifidus'un origo'sunu olu~tu-ran bir çıkıntı her üç sujede de mevcuttur. Ancak, bu çıkıntı çakalda çok iyi geli~mi~ olup yukarıda adı geçen iki çıkınu arasındaki mesa-fenin ortaları düzeyinde, onlardan belirgin birer incisura ile ayrıl-mı~ olarak, bulunur. Bu çıkıntı köpek ve tilkide, proc. articularis caudalis'e daha yakın ve hemen hemen onunla kayna~mı~ur. Kö-pekte tilkininkine oranla biraz daha iyi geli~miştir.

Axis'in crista ventralis'i tilkide keskin bir crista halinde olup, yüksekliği tüm uzunluğunca aynıdır. Köpek ve çakalda ise bu eri s-ta'nın caudal 3/2 sinin yüksekliği daha alçak ve küttür. Buna kar~ı') cranial 113 ü ventral'e doğru belirgin bir çıkınu gösterir. Bu çıkın-tl köpekte çakalınkine oranla çok daha büyük ve belirgindir.

3., 4., 5. Boyun Omurları: Her üç sujenin bu omurları arasında belirgin bir fark saptanamamı~tır.

6. Boyun Omuru: üç sujenin bu omuru arasında belirgin ayrım proc. transversus'larında görülmektedir. Proc. transversus'un ventral çıkıntısının alt kenarı köpekte dı~bükeydir (Resim 2: C-2,2'). Tilki ve çakalda ise aynı kenarın uzunluğu ortalarında oldukça belirgin bir incisura vardır. Bu incisura tilkide dar ve derin, çakalda ise geni~ ve sığdır (Resim-2: A,B-3).

7. Boyun Omuru: Bu hayvanların 7. boyun omurları arasında ayrım özellikle proc. spinosus'da dikkati çekmektedir. Tilkide proc. spinosus daha uzun ve dik bir diken ~eklindedir. Köpek ve çakalda adı geçen çıkınu bilateral basıkur. Proc. spinosus'un ön kenan ça-kalda geriye doğru hafif eğiktir.

Vertebrae thoracicae

Sırt omurlarının sayısı gerek çakal gerekse tilkide, köpekte ol-duğu gibi 13 tanedir. Proc. accessorius'lar tilkide son 4, çakalda son 3, köpekte ise son 2 sırt omurlarında belirgindirler. Bu çıkıntılar til-kide diken ~eklinde sivri, çakalda kütçe, köpektc ise oldukça küttür.

Vertebrae lumbales

tncelediğimiz çakal ve tilkide bel omurlarının sayısı, köpekte olduğu gibi 7 tanedir. Bu omurlarda ayrım sadece proc. transversus' larda görülmü~tür. Şöyle ki: Bel omurlan düz bir zemin üzerine konulduğunda, proc. transversus'ların köpekte en fazla, tilkide

(6)

or-206 Mustafa GüItekin- Yaşar U çar

ta derecede, çakalda ise en az ventral'e doğru dönük olduğu; aynı çıkıntılarda cranial'e doğru dönüklük derecesi ise en fazla tilkide, sonra köpek te ve en az çakalda bulunduğu saptanmıştır. Proc. ac-cessorius'lar caudal'e doğru gittikçe küçülmekte, köpektc olduğu gibi son 2 bcl omurunda tamamen kaybolmaktadırlar.

Vertebrae saerales

Os sacrum, köpektc olduğu gibi, çakal ve tilkide de 3 omurun kaynaşmasından oluşmuştur. Her üç sujenin m sacrum'una dorsal' den bakıldığında, ı. omurun proc. spinosus'u ile proc. articularis cranialis'i arasında, çakalda oldukça derin ve belirgin bir 'fossa var-dır. Aynı yer köpektc hafifçe çukur olduğu halde, tilkide düzcedir.

Vertebrae caudales

Tilkide kuyruk omurları, köpek ve çakalınkine oranla daha ince ve daha uzundur.

Costae

Her üç sujede de, sırt omurlarının sayısına bağlı olarak, 9 cos~ tae verae ve 4 costae spuriae olmak üzere, ı3 adet costa bulunmak-tadır. Bu hayvanların costa'ları genelolarak birbirlerine benzemek-te ise de, costae verae'nın os costale'leribirbirleriylc karşılaştırıldı-ğında: Bu costa'ların ventral uçları tilki ve çakalda daha yassı, kö-pekte ise daha dolgun olduğu görülmektedir. Costae spuriae'de ise herhangi bir fark saptanamamıştır.

Stern um

Bahis konusu üç sujenin sternum'larında nispi kalınlık ve ince-likten başka belirgin bir ayrım saptanamamıştır.

Ossa membri thoraeiei

Seapula: üç sujenin scapula'ları arasında önemli bazı ayrımlar dikkati çekmektedir. Köpektc bu kemiğin margo cranialis'i esas a-lındığında (Resim-3: C-ı, ı'), çakalda aynı kenarın daha fazla cra-nial'e doğru bir dışbükeylik yaptığı ve uzunluğunun distal 1/3 ü ortalarından itibaren de düz bir hat ile collum seapulae'ye geçtiği saptanmıştır (Resim-3: C-ı,ı').

Tilkide ise bu kenarın uzunluğunun proximal ı /3 ünden orta i/3 üne geçiş yeri düzeyinde, ayrıca adı geçen kenarın distal ucunda

(7)

Yerli Tilki (Cnnis vulpes) ve Çakal (Canis aureus) ... 207

belirgin çıkıntılar bulunmaktadır (Resim-3: A-2,2'). Tilkide bu ke-narın collum scapulac'ye geçişi hemen hemen diktir. Dolayısiyle le incisura seapulae derin, dar ve belirgin olarak biçimlenmiştir (Re-sim-3: A-3)'

Spina scapulac'nin serbest kenarı en keskin olarak tilkide, orta derecede çakalda şekillenmiş olup, köpekte diğer iki sujeninkine o-ranla daha kütçedir. Her üç hayvanın scapula'ları düz bir zemin üzerine konulup dorsal'den bakıldığında: Proc. hamatus'un çakal-da cavitas glenoiçakal-dalis'i distal'e doğru en fazla, tilkide orta derecede geçtiği halde, köpekte ancak bu düzeye kadar erişebildiği açıkça görülmektedir.

Humerus

Crista humcri'nin, tuberositas dcltoidea'nın distal'inde bulu-nan kısmı köpek ve tilkide belirgin olduğu halde, çakalda belirgin değildir.

Ossa anlebrachii

Radius ve ulna, her üç hayvanda birbirleriyle eklemle bağlan-mışlardır.

Radius: Her üç sujenin radius'u genel olarak birbirlerine benze-mekle beraber, bu kemiğe cranial'den bakıldığında, caput radii'yi oldukça belirgin şekilde sınırlandıran collum radii bölgesinde, kö-pekte bir çukurluk bulunduğu, çakalda ise bu çukurluğun çok daha belirgin şekillendiği ve adı geçen kemiği n proximal i/5 i, i/6 sı sınırına kadar distal'e doğru uzandığı, görülmektedir. Tilkide ise adı geçen çukurluk belirsizdir.

Ulna: Tuber olecrani üzerinde her üç sujede de 3 çıkıntı bulun-maktadır. Bu çıkıntılara dorsal'den bakıldığında: Cranial olarak bulunan 2 çıkıntıdan lateral'deki, köpektc medial'dekinden daha alçak ve biraz daha öne doğru uzanmıştır. Çakal ve tilkide her iki çıkıntı hemen hemen ön taraftan aynı -hizada ve birbirlerine para-leldir. Tilkide adı geçen çıkıntıların yükseklikleri hemen hemen bir-birlerine eşittir. Çakalda bu çıkıntılardan lateral'de bulunanı, medi-al'dakinden birazcık akçaktır.

Olecranon'un medial yüzündeki içbükeylik köpekte ve çakalda zayıf olduğu halde, tilkide derin ve belirgindir.

(8)

20B Mustafa Gültekin- Y aşar Uçar

Ossa carpi, Ossa metacarpalia, Ossa digitorum manus

Söz konusu sujelerin bu kemikleri arasında kayda değer belir-gın bir ayırım saptanamamıştır.

Ossa membri pelvini

Ossa coxae: Arcus ischiadicus çakalda dar ve derin, tilkide orta derecede, köpektc ise bilindiği gibi sığ ve geniştir (Resim-4: A, B, C- ı). Eminentia iliopubica çakal ve tilkide köpeğinkine oranla da-ha sivrice ve belirgindir (Resim-4: A, B, C-2). Foramen obturatum' un ön yarımı tilki ve çakalda sivrice-oval olduğu halde, köpekte ay-nı kısım küt-ovaldır (Resim-4: A, B, C-2).

Os Jemoris: Trochanter major köpekte caput femoris yüksekli-ğinden daha alçak, tilkide hemen hemen onun yüksekliğine yaklaş-makta, çakalda ise adı geçen çıkıntıların yüksekliği aynıdır (Resim-s:

A, B, C-ı). '

Caput femoris'in mediolateral ekseni ile femur'un longitudinal ekseni arasındaki açı, birbirine oranla, en dar çakalda, orta derece-de tilkiderece-de ve en geniş köpekte şekillenmiştir. Tuberasitas supracondy-laris lateralis çakalda iyi gelişmiş ve keskince bir crista şeklini almış-tır. Bu durum tilkide eseri olarak görülmektedir. Adı geçen çıkıntı te basit ve küçük tümsekçik halindedir. Tuberositas supracondyla-ris lateral is et medialis'in arasındaki alan köpek ve tilkide düz olma-sına karşı, çakalda hafifçe çukurdur.

Patetla: Her üç sujenin bu kemiği arasında önemli bir ayrım saptana mamıştır.

Tibia: Köpekte bu kemiği n condylus medialis'inin serbest iç-yan kenarında, biri bu kenarın ortalarında ve derin, diğeri caudal kısmına yakın ve daha sığ olmak üzere, iki küçük incisura bulunmak-tadır. Bu incisura'lardan serbest kenarın ortalarında bulunan tilki-de birazcık belirgin olduğu haltilki-de, çakalda belirgin tilki-değildir. Kenarın caudal kısmına yakın bulunan incisura ise, çakalda biraz belirgin olduğu halde, tilkide belirsizdir. Margo lateralis (margo interosseus), çakalda yüksekçe ve keskin bir crista şeklinde olduğu halde, tilki ve köpekte alçak ve kütçedir.

Fibula, Ossa tarsi, Ossa metatarsalia, Ossa digitorum pedis: Her üç

(9)

Yerli Tilki (Canis vulpes) ve Çakal (Canis aureus) ..•

Tartışma

209

Etçillerde ve dolayısiyle köpekte boyun omurlarının sayısı 7 olarak bildirilmektedir (I, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, ıo, iI, 12, 13, 14). Ara~tırmamızda da gerek köpekte, gerekse çakal ve tilkide 7 adet boyun omuru saptanmı~tır. Bunlardan birincisi olan atlas'ın fora-men transversarium'unun köpekte kısa bir kanal ~eklinde olduğu (5, iI) ve ala atlantis içinden oblique olarak geçtiği belirtilmektedir

(5) .

Bulgulanmızda bu olu~umun köpek ve tilkide delik, çakalda ise kanal ~eklinde olduğu saptanmı~tır. Köpektc 6. boyun omurunun proc. transversus'unun ventral çıkıntısının geni~ bir lamina ~eklin-de olduğu (5) bildirilmektedir; biz de aynı ~ekilde gördük. Çakal ve tilkide ise adı geçen çıkıntının alt kenannın uzunluğu ortalarında oldukça belirgin bir incisura vardır. Tilkide dar ve derin olan bu in-cisura, çakalda geni~ ve sığdır.

Etçillerde. ve dolayısiyle köpekte 13 adct sırt omuru bulunduğu

(I, 2, 3, 4, 5, 6, 7,8, 9, ıo, iI, 12, 13, 14); pek ender hallerde 12-14

adet görüldüğü bildirilmektedir (7, 8, iı). Köpektc proc. acce~so-rius'ların son 2 (7,8); son 3 (6); son 3 veya 4 (ı);tüm sırt omurların

da (I i) bulunduğu belirtilmektedir. Araştırmamızda her üç sujede

13 sırt omuru bulunduğunu, proc. accessori us'ların ise tilkide son 4, çakalda son 3, köpekte son 2 sırt omurunda belirgin ve tipik olduğu-nu saptadık.

Etçillerde bel omurları sayısının 7 (I, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10,

11, 12, 13, 14); pek cnder olarak da 6 adet olduğu (8, i I, i4) ve proc.

transversus'larının cranioventral'e dönük bulunduğu bildirilmek-tedir. Ara~tırmamıza dahil her üç sujede 7 adet bel omurunun bu-lunduğu, proc. transversus'larının bi~birlerine oranla, köpektc en fazla, tilkide orta derecede, çakalda ise en az ventral'e doğru dönük olduğu; cranial'e dönüklük derecesinin ise en fazla tilkide, sonra köpekte, en az da çakalda görüldüğü saptanmı~tır.

Köpektc scapula'nın proc. hamatus'unun eklem hizasına kadar uzadığı (I, 2, 9, 14), veya onu biraz a~tığı bildiri lmektedir (I4). Bul-gularımızda proc. hamatus'un çakalda cavitas glenoidalis'i distal'e doğru fazlaca, tilkide biraz ta~masına mukabil" köpektc ancak bu düzeye yeti~ebildiği görülmü~tür.

Köpeğin humerus'unda crista humeri'nin belirgin olduğu be-lirtilmektedir(ı, 2, 14). Bulgularımızda adı geçen crista'nın

(10)

tube-210 Mustafa Gültekin- Y şar Uçar

rositas deltoidea'nın distal'inde bulunan kısmı köpek ve tilkide belir-gin olduğu halde, çakalda aynı kısım belirgin değildir. BARON (I)

olecranon'un p'roximal ucunun transversal bir ineisura ile, eaudal ve eranial olmak üzere, köpektc 2 çıkıntıya ayrıldığını ve eaudal'de-kinin yuvarlak olduğunu bildirmektedir. Etçillerde tuber oleerani' nin 3 çıkıntlIı (3, 4, 6, 7, 8, iI, i2, i4) bunlardan cranial olarak bu-lunan ikisinin belirgin ve keskin, eaudal'de tek bulunanın ise küt ol-duğuna i~aret edilmektedir (8, iı). Ara~tırmamızda tuber oleeralii' de konumuzIa ilgili her üç sujede de, 2 cranial ve i caudal olmak üze-re, 3 çıkıntı saptanmıştır. Cranial olarak bulunan 2 çıkıntıdan late-ral'dcki, köpekte medial'dekinden daha alçak ve biraz daha öne doğ-ru uzanmıştır. Çakal ve tilkide her iki çıkıntı ön taraftan aynı hizada ve birbirlerine paraleldir. Tilkide adı geçen çıkıntıların yükseklik-leri birbirine eşittir.

Etçillerde ve özellikle köpekte areus isehiadieus sığ ve geniştir

(I, 2, 7, 8, iI, 12, 14-). Köpektc ve tilkide bulgularımız literatüre uyduğu halde, çakalda aynı oluşumun dar ve derin olduğu görülmüş-tür. Etçillerde ve özellikle köpekte trochanter major'un caput fe-moris'in yüksekliğine yetişemediği bilinmektedir (I, 2, 3, 4, 6, 7, 8,

iI, 12, 14-).Köpekte bulgularımız literatüre uymakta ise de, adı

ge-çen çıkıntının tilkide caput femoris'in yüksekliğine hemen hemen yaklaştığı, çakalda ise her iki çıkıntının aynı yükseklikte olduğu gö-rülmüştür.

Literatür

1- Barone, R. (1966): Anatomie Compaıle des Mammiferes Domesti-ques. Tom. 1. Osteologie, Laboratoire D'anatomie Eeole Nati-onalc Veterinaire, Lyon, pp. 377-575.

2- Chauveau, A., Arloing, S. (I89i): The Comparative Anatomy of the Domesticated Animals. i i. DEd. j.A. Churehill II, New Burlington Steet, London, pp. 7-157.

3- Dobberstein, g., Hoffmann, G. (1961): Lehrbuch der Verglei-chenden Anatomie der Haustiere. Bd. ı. Hirzel Verlag, Leipzig,

s. 3-51.

4- Dobberstein, J., Koch, T. (1953): Lehrbuch der Vergleichenden Anatomie der Haustiere. Bd. ı. Hirzcl Verlag, Leipzig, s. 3-47. 5- Evans H., Lahunda, A. (1971): Miller's Guide to the

Dissecti-on of the Dog. W. B. Saunders Company Philadclphia-London-Toronto, pp. 6-90.

(11)

'Yerli Tilki (Canis vulpes)ve Çakal (Can;s aureus) ... 211

6- Getty, R. (1975): Sisson and Grossman's The Analom)' of Domesıic Animals. Vol. II. Fifth Ed., W. B. Saunders Company PhiIade1p-hia-London-Toronto, pp. 1427-1474.

7- Gültekin, M. (1966): Evcil Memeli ve Kanetlıların Karşılaştırma-lı Osteologia'sı. A.ü. Vet. Fak. Yayınları No. 203, Ders Kitabı No. ıos, Ankara, s. 51-172.

8- K:okh, T. (1976): Lehrbuch der Veterinar-Anatomie. Bd. I, 3. Auf-lage, Veb Gustav Fischer Verlag, jena, s. 62-137.

9- Lesbre, F-X. (1922): Precis D'analomie Comparee des Animaux Domestiques. Tom. 1, Zibraire. j.-B. Baillierc et FiIs, Paris, pp. 52-243.

10- Martin, P. (1912): Lehrbuch der Anatomie der Haustiere. Bd. 1,2. Auflage, Verlag von Schickhart Enber, Stuttgart, s. 26-175. i1- Nickel, R., Schuınıner, A., Seirerle, E. (1968): Lehrbuch der

Anatomie der Haustiere. Bd. 1,3. Auflage, Paul Parey in Berlin und Hamburg, s. 41-97.

12- Schwarze, E. Schröder, L. (1960): Kompendium der Veteriniir-Anatomie. Bd. 1, Veb Gustav Fischer Verlag, jena. S. 17-57. 13'- Sussdorf, M. (1895): Lehbuch der Vergleichenden Anatomie der Ha-ustiere. Bd. 1, Verlag von Ferdinand Enke, Stuttgart, s. 112-414. 14- Zietzschınann, O., Ackerknecht, E., Grau, H. (1974): El-lenberger-Baum. Handbuch der Vergleichenden Anatomie der Hausti-ere. 18. Auflage, Springer-Verlag, Berlin, s. 39-180.

(12)

212 Mustafa Giiltekin-Yaşar Uçar

Resİm I. A- Tilki; B- Çakal; C- Köpek atlas'ı (Darsal görünüm) 1- Proc. transversus,

2- Foramen transversarİum

Resim 2. A- Tilki; B- Çakal; C- Köpeğİn 6. boyun omuru (Sol-yan görünüm) 1-Proc. transversus'un ventral çıkıntlSl; 2,2'- Ventral çıkınhnın serbest kenan; 3- Incİsura

(13)

Yerli Tilki (Canis vulpes) ve Çakal(Canis aureus)... 213

Resim 3. A- Tilki; B. Çakal; C- Köpek seapula'sı (Sol dorsal görünüm) I, I' -Margo cra-nialis; 2- Margo eranialis üzerindeki proximal, 2'- Distal çıkınlı; 3- Ineisura seapulae

Resim 4. A. Tilki; B- Çakal; C- Köpek Ossa eoxae'sı (Dorsal görünüm) l- ArellS isehia-dicllS;2- Eminenüa iliopubica; 3- Foramen obturatum

(14)

2l4r .Mustafa Gü1tekin-Yaşar Uçar

Resim 5- A- Köpek; B- Çakal; C- Tilki femur'u (Sol, caudal görürıüm) 1-Trocharıter major; 2- Caput femoris

Referanslar

Benzer Belgeler

Dendritik hücre, makrofaj ve B hücrelerinden derive olan antijen sunan hücreler do¤al ve adaptif immunite aras›n- da ba¤lant›y› kurarlar.. Patojenler iflaretlendikten sonra

Göçmen çocuğun psikososyal olarak tam bir gelişim göstermesinde ailenin çocuklar üzerindeki denetimi, sevgi ilişkileri, göç hakkındaki tutumu, eğitim, sosyo-ekonomik

günler a rasında y apılan çlttleşttrmelerce erken yada geç ovulasyonlann olabilmesi ned eniyle gebelik elde edilememekte vaya d üşOk olarak elde e dilmektedir (Fres hman,

Stepanov Institute of Physics, National Academy of Sciences of Belarus, Minsk, Belarus 90 National Scientific and Educational Centre for Particle and High Energy Physics, Minsk,

Bu dönemde hikaye kitaplarına karşı olumlu duygu ve düşünceler beslemeleri için ebeveynler ve eğitimciler tarafından çocukların hikayelerle tanıştırılması, onlara

aydan itibaren tüm olgularda yarı saydam görünüme dönüştüğü, kontrol grubunda ise tüm olgularda merkezi korneanın opak olarak kaldığı, kaydırılan kornea

Özet: Bu çalışmada laboratuvar koşullarında yetiştirilen ratlarda, vaginal smear yöntemiyle, seksüel siklus dönemlerinin ve gebeliğin saptanması, ayrıca farklı iki