• Sonuç bulunamadı

Neolitik çağ çatalhöyük kültür unsurlarının çağdaş Türk seramik sanatına etkileri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Neolitik çağ çatalhöyük kültür unsurlarının çağdaş Türk seramik sanatına etkileri"

Copied!
82
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ GÜZEL SANATLAR ANA BİLİM DALI

SERAMİK BİLİM DALI

NEOLİTİK ÇAĞ ÇATALHÖYÜK KÜLTÜR UNSURLARININ ÇAĞDAŞ

TÜRK SERAMİK SANATINA ETKİLERİ

YÜKSEK LİSAN TEZİ

Danışman Prof. Mezahir AVŞAR

Hazırlayan

Fatma GASIMOV (KARAASLAN)

(2)

ÖZET Yüksek Lisans Tezi

NEOLİTİK ÇAĞ ÇATALHÖYÜK KÜLTÜR UNSURLARININ ÇAĞDAŞ TÜRK SERAMİK SANATINA ETKİLERİ

Fatma GASIMOV (KARAASLAN) Selçuk Üniversitesi

Sosyal Bilimler Enstitüsü Güzel Sanatlar Ana Bilim Dalı

Seramik Bilim Dalı

Danışman: Prof. Mezahir AVŞAR 2008. 75 Sayfa

Bu tez çalışmasında amaç; Neolitik dönemin önemli merkezlerinden birisi olan Çatalhöyük’ün kültür unsurlarının incelenmesi ve Türk seramik sanatına etkilerinin araştırılması olmuştur. Ayrıca araştırma bilimsel ve sanatsal kaynaklarla desteklenerek yazılı ve fotoğraflı bir şekilde sunulmaktadır.

Bu amaçtan yola çıkılarak Çatalhöyük’te ortaya çıkarılan tüm veriler incelenmiş ancak seramiğe uygulana bilecek kısmı ele alınıp değerlendirilmiştir. Seramik tekniklerinden faydalanılarak konuyla örtüşecek bir uygulama seçilmiş, belirlenen konunun Çatalhöyük kültür etkilerini taşımasına ve seramiğe uygulana bilirliğine dikkat edilmiştir.

Çalışmanın uygulama aşamasında seramik teknolojisinin bazı teknikleri ve yöntemleri kullanılarak konuyla bağlantılı bir yön belirlenip bu doğrultuda özgün sanat çalışmaları gerçekleştirilmiştir.

Anahtar kelimeler; Neolitik dönem, Çatalhöyük, Kültür unsurları, Seramik uygulama, Raku pişirimi.

(3)

ABSTRACT Post-graduate thesis

THE INFLUENCES OF NEOLITHIC PERIOD CULTURAL ELEMENTS IN CHATALHUYUK ON MODERN TURKISH CERAMICS

By Fatma GASIMOV (KARAASLAN) Selcuk University

Institute of Social Sciences Fine Arts Major Field of Study

Ceramics Field of Study Councellor: Prof. Mezahir AVŞAR

2008. 75 Page

The goal with this study is to examine the cultural elements in Chatalhuyuk, one of the major centers of the Neolithic period and their influences on Turkish art of ceramics. This study is also supplemented with scientific and artistic sources in a written and photographic form.

With this in scope, all the data revealed in Chatalhuyuk have been studied, yet only the section that can be applied to ceramics has been analyzed and evaluated. An application that will comply with the subject has been chosen by means of ceramics techniques. Special attention has been paid to the fact that the subject under survey shows the cultural influences of Chatalhuyuk and that it can be applied to ceramics.

A direction related to the study was specified at the application stage of the study with the use of certain techniques and methods of ceramics technology, and the study was carried out in this direction, and authentic studies of art was conducted.

Key words: Neolithic period, Chatalhuyuk, Cultural elements, Ceramics application, Raku baking.

(4)

İÇİNDEKİLER ÖZET... I ABSTRACT ... II İÇİNDEKİLER... III ÖNSÖZ... V GİRİŞ ... 1 BÖLÜM I 1. ÇATALHÖYÜK KÜLTÜR UNSURLARI... 3

I.1. Neolitik Dönem... 3

I.1.2. Çatalhöyük Kazısı... 4

I.1.3 Çatalhöyük’te Yerleşim Düzeni... 5

I.1.4 Çatalhöyük’te Ekonomik Yaşam ... 6

I.2 Çatalhöyük’te Sanat ... 7

I.2.1 Çatalhöyük Duvar Resimleri... 7

I.2.2 Çatalhöyük Damga Mühürleri ... 14

I.2.3 Çatalhöyük Heykelcikleri ... 15

I.2.4 Çatalhöyük’te El Sanatları ... 19

I.2.5 Çatalhöyük’te Kutsal İnançlar ... 23

BÖLÜM II NEOLİTİK DÖNEM ÇATALHÖYÜK KÜLTÜR UNSURLARININ GÜNÜMÜZ TÜRK SERAMİK SANATINDAKİ ÖRNEKLERİ ... 24

II.1. Çatalhöyük Kültüründen Etkilenmiş Türk Seramik Sanatçıları... 24

II.1.1. Hamiye Çolakoğlu’nun çalışmalarında Çatalhöyük kültür unsurları ... 24

II.1. 2. Sadi Diren’in çalışmalarında Çatalhöyük kültür unsurları ... 25

II.2. Çatalhöyük Kültür Unsurlarının Bulunduğu Çağdaş Seramik Sanatından Örnekler ... 28

(5)

BÖLÜM III

Tasarım Ve Uygulama Aşamaları ... 39

III.1. Tasarım... 39 III.2. Uygulama... 43 III.2.1. Şekillendirme ... 43 III.2.2. Form 1 ... 46 III.2.3. Form 2 ... 48 III.2.4. Form 3 ... 50 III.2.5. Form 4 ... 52 III.2.6. Form 5 ... 53 III.2.7. Form 6 ... 55

III.3. Pişirim ve Sırlama ... 58

BÖLÜM IV YAPILAN UYGULAMALARLA İLGİLİ AÇIKLAMALAR IV.1.Yorumlama 1... 59 IV.2. Yorumlama 2... 62 IV.3. Yorumlama 3... 64 IV.4. Yorumlama 4... 66 IV.5. Yorumlama 5... 68 IV.6. Yorumlama 6... 70 SONUÇ... 72 KAYNAKÇA ... 74

(6)

ÖNSÖZ

Anadolu hem tarihi hem de kültürel anlamda kendi geçmişini barındıran önemli merkezlerden birisi, Neolitik dönem ise bu tarihi ve kültürü Çatalhöyük’le destekleyen hatta geçmişle ilgili değerli ipuçları veren bir kazı alanıdır. Öyle ki Neolitik dönem denildiğinde sadece Çatalhöyük akla gelmemelidir. Batman iline bağlı Kozluk ilçesi yakınındaki Hallan Çemi höyüğü, güneydoğu Anadolu’da Şanlı Urfanın 40 km kadar kuzeyinde Nevali Çöri, Samsat yakınında Fırat kıyısında Hayaz höyük, Malatya’nın 40 km kadar doğusunda Cafer höyük, Elazığ yakınlarında Boytepe, Elazığ’ın Kovancılar ilçesi yakınlarında saray bahçe höyüğü de sayıla bilir. Ayrıca Aksaray il merkezinin 25 km güneydoğusunda Melendiz çayının kıyısında Aşıklı höyük, Orta Anadolu’da Can Hasan höyüğü de sayıla bilir. ( Sevin, 2003:21-33)

Çatalhöyük’teki buluntulara genel olarak bakıldığında orada yaşayan insanların yaşam için gerekli olan bütün üretimleri, geçmişle ilgili bir kültür olgusunun oluşmasına, bir kültür alış verişine ve gelecek nesillere de altyapı oluşturmasına sebep olmasından dolayı önemlilik arz ediyor.

Yerleşik yaşamın getirdiği düzen, hayvanların evcilleştirilmesi bu düzenle birlikte gereksinimlerin artması Çatalhöyük insanının kapsamlı bir şekilde yeni üretimlere geçmesine sebep oldu. Onların bu dönemdeki teknolojik atılımları hem sanatsal hem de kültürel açıdan burada yaşayan insanları geliştirdi. Çatalhöyük bu anlamda önemli bir merkez haline geldi. Kazıdan elde edilen buluntular günümüzde çeşitli alanların altyapısını oluşturarak yeni üretimlere konu oldu.

Seramik de, Çatalhöyük kazısından elde edilen buluntularda kendine pay çıkarabilecek bir alan, bunun için seramik en teknik ve en estetik çalışmaları barındıra bilecek ve bu konuda üretimler elde edebilecek bir yöntem. Yapılan bu tez çalışması hem Çatalhöyük gibi nadide bir kazı alanı hakkında bilgiler vermek, ilgili kitleyi bu konuda haberdar etmek, bu bilgilerin ışığında seramikle nasıl bir bağlantı kurularak sanatçıyı ne şekilde etkilediği konusunda aydınlatmaktır.

Çalışmada aynı zamanda Çatalhöyük’teki kültür unsurlarının etkileri incelenmiştir. Bu tez çalışması dört bölümden oluşmaktadır.

Birinci bölümde Çatalhöyük hakkında genel bir bilgi verilmiştir. Burada amaç Çatalhöyük’te ortaya çıkarılan tüm verilerin değerlendirilerek seramik çalışmalarına yansıyıp

(7)

İkinci bölümde Türk seramik sanatına Çatalhöyük kültür unsurlarının etkileri, etkilenen sanatçılar, neden etkilendikleri konusunda bilgiler verilmiştir. Burada seramik sanatının Çatalhöyük’teki buluntulardan nasıl etkilendiği ve genel olarak hangi kültür öğelerinden faydalanıldığı açıkça görülebilir.

Üçüncü bölümde araştırılan ve incelenen bu konu ele alınarak tasarım ve uygulama aşamaları oluşturulmuştur. Farklı tasarımlardan konuya en uygun olanı seçilip uygulamaya geçilmiştir. Formlar farklı yöntemlerle şekillendirilip dekorlama işlemleri tamamlanmıştır. Dördüncü bölümde ise bu uygulamanın sonunda elde edilen formlar ile ilgili teknik bilgiler ve yorumlamalara yer verilmiştir. Şekillendirilen formlar farklı çizimlerle desteklenmiştir. Uygulamada Çatalhöyük’teki kültür unsurlarının geneline yer verilmeğe çalışılmıştır.

Bu araştırmaların ve uygulamaların hazırlanmasında destek ve katkılarından dolayı tez danışmanın Prof. Mezahir AVŞAR’a ve desteklerini esirgemeyen Yrd. Doç. Dr. Fikret HACIZADE’ ye teşekkürü bir borç bilirim.

(8)

GİRİŞ

İnsanlar ilk çağlardan günümüze kadar duygularını ve düşüncelerini formlara, çizgilere, renklere simgeler halinde şekillere dönüştürerek yansıtmışlardır. İlkel insan diye nitelendirdiğimiz ilk çağ insanı günümüz modern insanına alt yapı oluşturmuş, ona bir tarih ve kültür sunmuştur.

Neolitik dönem Anadolu kültürüne konukluk etmiş birçok dönemden biri. Bu dönemin en can alıcı merkezi ise Çatalhöyük; Neolitik dönem aslında insanların yeni, ufak keşiflere gittiği, yerleşik yaşama geçtiği, topluca bir hayata başladıkları, toprakla iç-içe oldukları bir dönem. Yani keşfetme ve oluşturma bir arada gelişmiş. Onun için insanların hayatla inatlaşmadan hayat sürdükleri bir dönem. İnanç olgularının ve doğanın görkemli olduğu dönem; İnsanların kendilerini yeni-yeni keşfettikleri dönem; Çatalhöyük ise bu dönem insanının yaşantısını toprak altından çıkarıp bize sunan tarihi yerlerden biridir. Elde edilen buluntulara bakılacak olursa sadece yaşam sürmek için ortaya çıkarılan bu eserler bir seramik sanatçısına ilham kaynağı olabilecek ve günümüz seramik sanatına konu ola bilecek genişlikte bir alanı kapsamaktadır. Her alanda olduğu gibi seramik alanında da sanatçı ilgi alanları dahilinde araştırmalarına öncelikle seramik buluntularla başlar. Onları inceler, irdeler daha sonra ilgi alanları içerisinde çalışmalarını bu yöne kaydırır. Karışık formlar netleşir, sadeleşir ve o günün çağdaş sanatına ayak uydura bilecek kalıplara girer. Başlangıç noktası burada ne kadar önemli olduğunu hissettirir. Neolitik dönem bu yüzden günümüz seramik sanatına konu olabilecek genişlikte bir alanı kapsamaktadır. O dönemde yaşam için gerekli olan her şey günümüzde bir seramik sanatçısını etkileye bilmekte ve çağdaş formlar ortaya çıkarması için bir sebep oluşturula bilmektedir. Yapılan çalışmalar ve ortaya çıkarılan sanat eserlerinden neolitik dönemdeki koç ve boğa başları, boynuzları, ana tanrıça formları, mağara resimleri, kap formları ve o dönemin renkleri çağdaş seramik sanatına uyarlanarak, geçmişle gelecek arasında bir köprü oluşturulmaya çalışılmıştır. Topraktan çıkan bu kültür mirası taşımak, onu korumak toprakla uğraşan sanatçılara ulaşmalı, zaten seramik o kültürü koruyacak kadar korkusuz ve yıllara meydan okuyan bir malzeme. Onu taşıyan ellere sadece o kültürü yansıtmak yetiyor. Kültür etkilerinin yanı sıra seramik de kendi gereksinmeleri ile çok eski devirlerden günümüze ulaşmış tarihe ışık tutmuş ve kalıcılığı ile de kültür birikimlerini günümüze taşımıştır. Seramik hem formsal anlamda hem dekoratif anlamda renk ve konu bütünlüğü ile o dönemin yaşam tarzını, gereksinmelerini bize sunmuştur. İnsanlar hala yaşam tarzlarını, hayallerini bu şekilde sunmaya devam etmektedir. Birikim sürecinde olan her

(9)

seramikte görülen her kültür etkisi insanları kendi dünyalarına çekecek onları kendi sorguları ile baş-başa bırakacaktır. Seramiğin üstlendiği bu görev bu açıdan önemlidir.

Bu yolla verilen mesajlar, geçmişin izlerini taşıyan çağdaş seramik yorumlamaları, neolitik dönemin gizemini, şimdiki zamanın ise teknolojisini uzlaştırır.

Neolitik dönemde önemli merkezlerden birisi olan Çatalhöyük’ün kültürünü incelemek bu konudaki sanatsal çalışmaları ilerletmek ve bu kültürün tanıtılmasını sağlamak açısından büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle Çatalhöyük’teki yerleşim düzeninden, ekonomik yaşamına ve sanatına seramiğe etkisi açısından bakılmış ve incelenmiş ve bu inceleme sonucunda seramik sanatına etkileri araştırılmıştır. Bu araştırma ile Türk seramik etkileri ve seramik yorumlamaları gerçekleştirilmiştir.

Uygulamada seramiğin çeşitli malzemeleri (döküm çamuru, şamot, oksit, sır v.b ) teknikleri, yöntemleri( şekillendirme, dekorlama, raku pişirimi v.b) ve araçları kullanılarak amaca ulaşılmaya çalışılmıştır.

Tezin konusunu oluşturan “Neolitik Çağ Çatalhöyük Kültür Unsurlarının Çağdaş Türk Seramik Sanatına Etkileri “ bütün yönleriyle araştırılıp incelenmiştir. Ayrıca uygulamalı çalışmalarda kültür etkili Çatalhöyük yorumlamaları ele alınarak işlenmiştir.

(10)

BÖLÜM I

I. ÇATALHÖYÜK KÜLTÜR UNSURLARI

Cilalı taş dönemi olarak bildiğimiz arkeoloji literatüründe neolitik olarak tanımlanan dönem, insanların avcılık ve toplayıcılığa dayalı gezginci bir yaşamdan besin üretimine, çiftçiliğe dayalı yerleşik yaşama geçtikleri insan kültür tarihinin en önemli aşamalarından birini oluşturan süreçtir. Bu dönem içinde gelişen mimari, sanat ve zanaat, uzmanlaşma, toplumsal örgütlenme gibi birçok olgu ile her şeyin değiştiği ve yeni bir düzenin kurulduğu birçok yeni buluşun sınanarak ortaya çıktığı heyecan verici bir uygarlık sürecidir (Başgelen, 2006: 114 ).

Uygarlık toplumun yaratıcı gücünü, yaşama doğrultusunu, toplum kurumlarını, olaylara bakış biçimini, insanlar arasındaki karşılıklı davranışları düzenleyen bu alanda somut ürünlerin doğmasını sağlayan doğurucu bir atılımdır.

Uygarlık insan yaratmalarının oluşturduğu bir bütündür. Bir ürünler toplamıdır. Onun özünü biçimlendiren insan emeğidir. İnsan eli deymemiş, insanlaşmamış bir varlık uygarlık ortamında bulunamaz. Uygarlık insanı düşünmeğe, çevresini değiştirmeğe, bulunduğu yere kendi damgasını vurmaya koyulmasıyla başlar.

Bir uygarlığın özünde insan emeğinden sonra doğanın ortamı gelir. Doğa ortamı insanlığın boyasıdır. İnsan çalışmalarının yönünü, gereçlerini belirleyen doğa ortamıdır. Ağaç olmayan yerde ağaçla, taş olmayan yerde taşla ilgili yaratmalar da olmaz. Orada doğa insana ne vermişse, hangi gereklerden yararlanma olanağı sağlamışsa uygarlık ona yönelir. Yaratmalar elde bulunan gereçlerin işlenmesiyle konur ortaya ( Zeki Eyüpoğlu, 1997: 20–21).

Çatalhöyük bütün bu konulara gebe olan bu gün Anadolu’nun ayrıcalıklı yerlerinden biridir. Kültürel birikimi ile Anadolu’da neolitik çağın tanımını değiştirecek ölçüde gelişkin ve kendine özgü karmaşık yapıda kültür birikimi olduğu açıktır. Bu kültür unsurları geçmişe ışık tutarken, gelecek nesillere ise ilham kaynağı olacaktır.

I.1 Neolitik Dönem

Neolitik çağı madeni taşıyan devirler takip eder. Bu çağ Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde hem zaman hem de medeniyet eserlerinin önemi bakımından değişik görünümlere sahiptir. Yerleşik yaşamın başladığı, tarımla uğraşıldığı, yerleşim planlarının olduğu ve yaşantılarında belli

(11)

hayatındaki önemini yerleştirmiş buna bir başlangıç oluşturmuştur. Neolitik dönemde kazılardan elde edilen buluntulara göre pişmiş çanak, çömlek üretiminin bu dönemde başladığı görülür. Neolitik dönemin önemli merkezlerinden birisi de Çatalhöyük’tür.

I.1.2. Çatalhöyük Kazısı

Çatalhöyük James Mellaart ve David French tarafından Kasım 1958 tarihinde bulundu. Ancak J.Mellaart kazılarına 1961 yılında başlaya bildi.

“Burası yapay bir tepe idi ve üst-üste yapılmış birçok yerleşim tabakasından oluşmuştu. Bunun nedeni Çatalhöyüklülerin kerpiçten yaptıkları dikdörtgen biçimindeki küçük evlerde yaşamalarıydı. Aile yaklaşık en çok 100 yıl kadar bir süre ile böyle bir evde yaşadıktan sonra bilinmeyen nedenlerle evlerini toprakla dolduruyor ve doldurdukları evin tam üzerine eskisinin aynısı olan yeni bir ev yaparak yaşamlarını bu yeni evde sürdürüyorlardı. Çatalhöyük’ü bu ev katmanları oluşturmuştu. Burası yaklaşık bin yıl bir iskân bölgesi olmuştur. J.Mellaart Doğu Höyüğünün güney batısında yaptığı kazılarda 12 katmanın yüzlerce binasını buldu ve inceledi ve birçok önemli, özgün eser ortaya çıkardı. Buluntuların radyokarbon 14 yöntemiyle yapılan tarihlendirilmesinden Çatalhöyük’ün M.Ö 6800–5700 yıllarında ve 8000–10000 insanın yaşamış olduğu büyük bir yerleşim yeri olduğu anlaşıldı” ( Ülkekul, 1999: 26).

“Kazılar üsten alta doğru yapılmış ve bu biçimde numaralandırılmıştır. 1965 yılında 12. katmana ulaşıla bilmişti. Ana toprağa ulaşmak için daha 9 katmanın açılması gerekiyordu. Ancak 1965 yılında çalışmalara ara verildi. Yine bu tarihte Çatalhöyük Devlet koruması altına alındı. 1993 yılında kazılara yeniden başlanmasına karar verildi. Ve 1995 yılında çalışmalara yeniden başlandı. Çalışmalar Kültür Bakanlığının verdiği izne dayanılarak yürütüldü. Halen 12. katmanda çalışılmaktadır” ( Ülkekul, 1999: 26 ).

Çatalhöyük’te bulunan erken neolitik çağ yerleşmesi binlerce konut ve on bin kişiyi bulduğu söyleyen nüfusuyla yakın doğunun bilinen en büyük kasabalarından biri durumundadır. Çatalhöyük dünya anıtlar vakfı tarafından korunması gereken ilk yüz, parasal destek verilmesi gereken en değerli 30 anıt arasında gösteriliyor ( Özparlak, 2007: 57 ).

Çatalhöyük kazısı; insanı dehşete düşüren bir ustalıkla yaptıkları işleri ve habersizce icra ettikleri sanatın bile farkına varmadan yaşayan bu insanların hayatlarını bize sunan nadide

(12)

buluntulara bakılacak olursa Çatalhöyük insanının yerleştiği bölgenin kaynaklarını çok iyi değerlendirdiği görülüyor. Doğanın şartlarına göre yaşamlarını belirlemiş ve o doğrultuda yaşamlarını sürdürmüşlerdir.

I.1.3 Çatalhöyük’te Yerleşim Düzeni

Çatalhöyük yerleşimini öteki Cilalı Taş Çağı yerleşimlerinden ayıran en büyük özelliği aynı çağı yaşayan öteki yerleşim yerleri köy evresinde iken, Çatalhöyük’ün kentleşme evresini yaşamakta olmasıdır.

Resim 1: Terasları bir birine dayanarak yükselen ev ve tapınakları ile taban altının şematik rekonstrüksiyonu.( Mellaart. 2001: 44 )

Çatalhöyük’ün mimari yapısı dışa kapalı bir yerleşim düzenini yansıtır. Avluların çevresine yapılan binalar mahalleleri oluşturmuş ve mahallelerin birbirine eklenmesi ile Çatalhöyük kenti

(13)

kutsal yapılardan oluşur. Arazinin eğimli olması binaların farklı yüksekliklerde yapılmasını ortaya çıkarır. Binaların batı ve güney duvarlarının üstlerine yapılan pencereler kuzey ve doğu duvarlarının ışık almasına olanak vermiştir. Evlerin dış duvarları düzgün olmayan kare veya dikdörtgen biçiminde ve birbirine bitişik olarak yapılmıştır. Yani binaların kendi bağımsız duvarları olmasına rağmen, duvarlar arasında yol, aralık gibi alanlar bulunmamaktadır. Bu yapı tarzı kimi görüşlere göre bir savunma gereksinimi olarak düşünülür. Kimi görüşlere göre de binalar başlangıçta bağımsız birbirinden uzak yapılmışlardır. Ancak zamanla nüfus çoğalınca aralarındaki boşluklar yeni yapılan evlerle doldurulmuştu. Her bir yapının ayrı bir duvarının olması, çatıların yerleştirilmesi zorunluluğunun bir sonucudur denilir. Oda tabanlarına gömülen ölüler evleri bir ata mezarı durumuna getirmiş ve yıllar geçip gömülenlerin sayısı çoğalınca insanlar kendilerine yeni odalar yapmak zorunda kalmışlar. Böylece kentte dolaşacak sokak kalmamış. Bu görüş aynı zamanda evlere damdan giriş nedenini de açıklamaktadır. Etrafındaki volkanik dağların o günlerde aktif olmaları nedeni ile Çatalhöyük bir deprem bölgesi içinde bulunuyordu. Bu sistem belki de depreme karşı düşünülmüş bir önlem olabilirdi. Binaların kapıları yoktu. Büyük olasılıkla merdivenler kullanılarak damın üzerinden açılan delikler kapı sistemini oluşturuyordu. Bu delikler aynı zamanda aydınlatma ve baca olarak havalandırma işlevini de görüyordu.

Binalar güneşte kurutulmuş çamur ve saman karışımı kerpiç ( 3. katta kerpiçlerde saman kullanılmamıştır ) kamış, ağaç, direk ve sıva kullanılarak yapılmıştır. Binaların taş temelleri olmadığı gibi derinlikleri de fazla değildir. Evlerin büyüklükleri ailenin ihtiyaçlarına ve kullanıcının sosyal durumuna göre değişmektedir. Evler genellikle bir oturma odası, küçük bir veya iki kiler ve mutfaktan oluşmaktadır. Odalarda oturmak için topraktan yapılmış sekiler yer alır. Duvarlar genellikle kırmızıya boyanmıştır. Binaların güneye bakan kısımlarında ocak, fırın, tahıl öğütme yerleri ve kilerler bulunmakta ve evlerin bu bölgeler dışındaki tüm yerleri tertemiz tutulmaktadır. Çatalhöyük’te evler dışında küçümsenmeyecek sayıda kutsal bina da bulunmuştur. Bu yapıların duvarları resimler, kabartmalar ve heykellerle süslenmiştir.

I.1.4.Çatalhöyük’te Ekonomik Yaşam

Çatalhöyük insanının hayvancılığa, ticarete ve sanayiye dayalı bir ekonomik yaşamı olduğu biliniyor Hasan dağından elde edilen opsidyen ( volkanik cam) ve Ilıcapınardan sağlanan tuzun hem kendi ihtiyaçları için kullanıldığı, hem de çevre kentlere satıldığı tahmin ediliyor. İlk yerleşmelerde yalnızca avcılık ve toplayıcılıkla geçinen Çatalhöyük insanı altıncı kattan sonra

(14)

evcilleştirmişler ama avcılığı da yoğun olarak sürdürmüşler. Madencilik var ayrıca bulunan kumaş parçaları dokumacılığın en eski örneklerinden birisi olarak gösteriliyor. Çanak, çömlek ve tahta işlemeciliğinde ileriye gitmişler. Sepetçilik, taş ve kemik işçiliği gibi sanat ürünlerini de ustalıkla çalışmışlar ( Özparlak, 2007: 58 ).

Kazılarda Akdeniz kökenli deniz hayvanı kabukları, kolyeler bunun yanı sıra bakır ve kurşun parçaları da bulunmuş. Bütün bunlar Çatalhöyük insanının madenleri işleyecek kültüre eriştiklerinin göstergesidir ( Ülkekul, 1999: 40 ).

Bütün bunlara bakılacak olursa karasal bir iklim süren ve yerleşim düzenini bu iklime göre şekillendiren Çatalhöyük insanı yerleşik yaşamla birlikte tarım ve hayvancılığı gerçekleştirmişlerdir. Ekonomik denge bu şekilde sağlanmıştır.

I.2 Çatalhöyük’te Sanat

I.2.1 Çatalhöyük Duvar Resimleri

Anadolu binlerce yıldır kültürlerin iç-içe geçerek birbirlerinin potasında eridiği zengin uygarlıklara ev sahipliği yaptığı ve hala da yapmaya devam ettiği uygarlıklar beşiğidir.

Anadolu’daki bu kültür zenginliği neolitik dönemin en önemli bölümünü oluşturan Çatalhöyük’te çok yaygın görülmektedir. O dönemin insanları çeşitli aktiviteleriyle kendi kültürlerini, yaşam tarzlarını günümüze bırakmayı başara bilmişlerdir. Yaşadıkları evlerde duvarlarını krem renginde perdahlayıp kültle ilgili bezekler, boğa başlarına ait resim ve kabartmalar, geometrik motifler gibi doğal ve simgesel duvar resimleri çalışmışlardır. Tasvirler arasında yoğun olarak görülen av, dans sahneleri, çeşitli insan ve hayvan resimleri yer almaktadır ( Akurgal, 2002: 5 ). Bazı kabartmalar boğa başlarının kille sıvanmasından oluşturulmuş gerçek boğa başlarıdır. Hayvan resimleri olarak akbaba, leopar, kuş, yaban geyiği, aslan gibi resimler de görülür. Duvar resimlerinde kilim motifinin 8800 yıl önce Çatalhöyük’te görüldüğü ve sonraları kullanılan motiflerin bu motiflerle alakalandığı söylenilir (Ülkekul,1999:37).

Duvar resimlerinde kullanılan boya Çatalhöyük insanının atalarının kullandığı boyalara yaptığı resimler ise onların resimlerini andıran özellikler taşır. Erken gelişmiş olmaları sonunda zamanından önce olgunluğa erişmelerinin nedeni olabilir. Yapılan araştırmalara göre bu kültürün devamı olmamıştır. Çatalhöyük’teki yerleşme terk edildikten sonra neolitik kültür geçici olarak gerilemiştir ( Lloyd, 1996: 24 ).

(15)

Haupmann’ın 1999 da yaptığı araştırmalara göre, duvar yüzeylerinde görülen boğa resimleri oldukça azdır. Çatalhöyük’te bunlar çok büyük alanları kapladığı için diğer resimleri gölgede bırakmıştır. Leopar deseni resimlerde çok kullanılan bir unsurdur. Kabartmalar duvarların üstlerinde ve kilden oluşturulmuştur. Sığır ve değişik hayvan başları olanı olduğu kadar tüm gövdeli olanı da vardır. Leopar çiftleri önemli kabartmalardandır. Stilize figürler çoğunluktadır. Hayvanların göbek delikleri gösterilmiş bunun sonucunda bu figürlerin insan mı, hayvan mı oldukları anlaşılamamıştır. Son araştırmalarda bulunan bir damga ile hayvan figürlerini seçme imkânı doğmuştur. Figürin olarak sığır, domuz, koyun, keçi, boğa, köpek ve tek olarak da sığır boynuzları ortaya çıkarıldı ( Nerissa Russell, 2000: 185 ).

Duvar resimlerinde dikkati çeken en önemli unsurlardan birisi kendi yaşamlarından kesitler vererek Çatalhöyük insanı, sosyal yapısını ortaya çıkarıyordu. Bu hem tarihi anlamda hem de onların kültürleri ile bağdaşan unsurları ortaya çıkarmada önemliydi. Kullanılan teknikten ustaca yapılan çizimlere kadar tartışılacak birçok konuyu da beraberinde sunuyorlardı. Keşfetme ve sanatı icra etme bir arada idi. Duvar üzerine yapılan resimler hem Çatalhöyük’teki insanların yapısını yani kurgusunu hem de inanç unsurlarını ortaya koyuyordu. Sonuç olarak bütün bunlar diğer kazı alanlarıyla alakalandırılıp tarihe, arkeolojiye, sanata faydalanılabilecek sahalar açıyordu.

Resim 2: Ana platformun güney ucundaki sekiye yerleştirilmiş 7 çift Bos pirimigenius boynuzu (Mellaart , 2001: 24 )

(16)

Resim 3: Leopar tapınağı ( Mellaart, 2001: 27 )

Resim 4: Çatalhöyük tapınağının batı duvarında yer alan, sıvanarak oluşturulan boğa başı (Mellaart, 2001: 28 )

(17)

Resim 5: Boğanın altındaki diğer bir sarkık göğüslü, steatopik gebe kadının koltuk altları siyahtır ve tabanları, olasılıkla pabucu temsilen siyah boyanmıştır.( Mellaart, 2001: 199 )

Resim 6: Kilim desenine ait üçgenle, kalın dört yapraklı motiflerden oluşan diziler ( Mellaart, 2001: 61 )

(18)

Resim 7: Tapınak VI A.50, devetüyü zemin üzerine siyah ve beyaz renklerle ince-ince işlenmiş zarif bir kilim deseni ( Mellaart, 2001: 63 )

(19)

Resim 9: Tapınak VII. 8 in kuzey batı köşesi çevresinde siyah ve kırmızı eller (Mellaart, 2001: 66 )

Resim 10: Tapınak A III. 1 in ön odasının kısaltılmış güney duvarında bir av sahnesi (Mellaart, 2001: 72 )

(20)

Resim 11: Tapınak VII. 14 ün kuzey ve doğu duvarındaki bir manzara resmi (Mellaart, 2001: 103)

(21)

Resim 13: V tabakanın güneydoğu köşesinde yer alan hayvan çizimleri (Mellaart, 2001: 154)

I.2.2 Çatalhöyük Damga Mühürleri

Damga mühürlerinin ilk örneklerini neolitik dönem Çatalhöyük’te bulunan pişmiş kilden oluşmuş damga mühürleri oluşturur. Yapılan sınıflandırmada damga mühürler olarak isimlendirilen bu grup büyük olasılıkla farklı baskı yüzeylerinde kullanılmış (dokuma ve ya ekmek somunları gibi) olduğu düşünülmektedir. Damgaların bir kısmı bir ocağın etrafında öğütme ve tahıl işleme aletleriyle bir arada bulunmuştur. Çıkarılan bu buluntulardan bu damgaların boyama damgası olduğu düşünülebilir ( Türkcan, 45 ).

Çatalhöyük’te boyama her zaman önemli bir yer tutar. Bu nedenle mühürlerin boyama veya süsleme amaçlı kullanıldığı düşünülmektedir.

“Pişmiş toprak mühürler neolitik Çatalhöyük’ün öne çıkan özelliklerinden birisidir bu mühürler yaygın olarak spiral menderes ve benzeri desenlerde kazınmış düz bir baskı yüzeyi yer alır. Çoğu oval ve dikdörtgendir ancak birisi çiçek biçimindedir ve dokuma desenlerinde görülür” (Mellaart, 2002: 158 ).

Damga ve mühürler aslında simgeciliğin başlangıcı da olarak düşünülebilir. İnsanlar sistematik bir olgu gerçekleştire bilmek için bu yolu seçmişlerdir. Hayatı kolaylaştırmada

(22)

kullanılan bu unsur, günümüzde bile aynı alanlarda kendini ortaya çıkararak devam etmektedir. İnsanoğlu her şeyin en sadesini, en basitini arama yolunu bu damga ve mühürlerle seçmiştir. Kısa ve öz anlatım, ürün farklılıklarındaki çok seçeneklilik, insanların kendilerini ifade etme yolları bile tarihten bu güne kadar kullanılarak irdelenmiş şekillere dökülmüş ve kullanılmıştır.

Resim 14: Tabaka VI dan tabaka II dek görülen pişmiş toprak mühürler (Mellaart, 2001: 158)

I.2.3 Çatalhöyük heykelcikleri

Çatalhöyük’te heykeller belli bir amaca hizmet için yapılmıştır. Çatalhöyük insanına göre tanrı diye nitelendirilen bu heykelcikler boyut olarak küçük tasarlanmış, malzeme olarak ise pişmiş topraktan, tebeşirden, sünger taşından, su mermerinden yapılmıştır. Yüzeyleri cilalanmış bunun için kum ve zımparadan faydalanıldığı sanılmaktadır. Sert malzemeli bazı heykelciklerin forma en yakın malzeme ile çalışıldığı sanılmaktadır. Kendi kendine oluşum sürecine giren sarkıt-dikitlerin doğal görünümlerinden yola çıkılarak bu heykelciklere anatomik bir yapı kazandırılmıştır. Çatalhöyük’teki diğer taş kaplar, kolye uçları ve boncuklar da aynı stil ile çalışıldığı için ağır bir malzemenin bu yolla kolay tasarlanabilen bir malzeme oluşumu ortaya çıkmaktadır.

Çatalhöyük’te bazı odalar tahrip edilmiş ve kapatılmış olsa da bu heykelciklerin zarar görmeden günümüze dek ulaşması heykellere olan yaklaşımın bir göstergesi olabilir. O

(23)

dönemde tanrısal bir yaklaşımla korunan bu heykeller kapanan odalarda bırakılmamış ve yeni odalara büyük bir titizlikle taşınmıştır.

Yapılan heykelcikler neolitik dönemin inanç unsurlarını da barındırır. Tarihe tanıklık eden bu heykelcikler üremenin ve kadının bereketliliğini burada vurgular ve onu doğa ile özdeşleştirir. Yalnızca tapınaklarda bulunan bu heykelcikler o dönemin insanın inanma savaşını da anlatır.

İnanç unsurları arasında büyü, adak gibi inanışlara da yol verildiği görülür. Yapılan bu heykelcikler tek elden çıkmışçasına aynı tarzda çalışılmıştır. Çeşitli betimlemelerle birçok yön ortaya çıkarılmıştır. Heykelciklerde önemli olaylar da anlatılır. Durağan, statik ve sadece tapınma içgüdüsüyle yapılmamıştır. İbret verici ya da iyi olaylar betimlenmiştir. Malzeme olarak heykelciklerin çoğu kilden yapılmış olup çok kaba ya da çok detaylıdırlar.

Tanrılarını insan biçiminde betimlemeleri kendilerini o dönemin en güçlü varlığı olarak gördüklerindendir. Bu nedenle kendilerinin doğaüstü güçlere sahip olduklarını düşünürler ( Mellaart, 2002: 137–138).

(24)
(25)

Resim 17: Leopar tapınağında bulunan Resim 18: Tapınak VI. 21 de ele geçirilen hayvan üzerine oturmuş erkek figürleri insan figürleri (Mellaart, 2001: 144-145)

(26)

I.2.4 Çatalhöyük’te El Sanatları

Çatalhöyük el sanatları bakımından zengin ve olabildiğince çeşitlidir. Günümüze kadar bu zenginliğin kala bilmesi mezar armağanlarının bolluğundan kaynaklanır. “Çatalhöyük’teki peş-peşe süren yangınlar bakteriyel çürümeyi önleyip günümüze birçok dayanıksız malzemeyi taşımış ve Çatalhöyük kültürüne bu anlamda yardımcı olmuştur”(Mellaart, 2002: 165).

Çatalhöyük’te bilinen çanak çömleğin yanı sıra sepetçilik, ağaç işlemeciliği, kemik işlemeciliği çok önemlidir. En etkileyici işlerden birisi de hammadde kaynaklarından faydalanmış olmalarıdır.

Opsidyen aynalar, oyularak biçimlendirilmiş heykelcikler, topuz başları, kozmetik paletleri, taş boncuklar, eyer biçimli el değirmenleri, öğütme taşları, havanlar, havanelleri, açkı taşları, taş yüzükler, bilezikler, kemik cilalamak için yivli taşlar, el baltaları, keserler, kemik alet ve araç gereçler çok yaygındır. Oval bardaklar, derin kaşıklar, kepçeler, spatüller, iğne, şiş, biz, deri işlemeciliğinde kullanılan delgeç ve açkı aletleri, boynuzdan üretilmiş süs iğneleri ve kemerleri sıkmak için iyi açkılanmış kanca ve kopçalar( Mellaart, 2002: 168 ).

Kemik aletler ve süs eşyaları üzerine kazıma bezeme nadiren görülür. Çömlekçilik ısıtma ve pişirme işleminde uygunluk sağladığı için kuşkusuz teknolojik bir atılım gibi görülür. Çömlekler üzerine bezemeler çok sadedir. Çatalhöyük’ün tek renkli neolitik çanak çömleği ince taşçık katkılı kilden üretilmiştir.

Çatalhöyük’te bulunan kumaş parçaları Çatalhöyük insanının dokuma ile ilgilendiğini düşündürür. Duvar resimlerinde de bu kumaşlar betimlenmiştir. Ayrıca birçok hayvan postunun giyecek olarak kullanıldığı açıkça görülür.

(27)

Resim 20: E. IV. 4 de bulunan iki kemik spatül (Mellaart, 2001: 150)

Resim 21: Cilalanmış kemikten kemer tokaları ve kemeri sıkmak için kullanılan kopça (Mellaart, 2001: 150)

(28)

Resim 22: Küçük siyah kireç taşı ve büyük kurşun boncuklardan oluşan kolye. (Mellaart, 2001: 151)

Resim 23: Altı geyik dişinden oluşan bilezik (Mellaart, 2001: 151)

(29)

Resim 25: Çatalhöyük’te bulunmuş pişmiş kil kaplar, çakmak taşı ve opsidyenden yontulmuş hançerler (Mellaart, 2001: 154-155)

(30)

I.2.5. Çatalhöyük’te Kutsal İnançlar

İnanç sistemleri ölü gömme tarzlarından da anlaşıldığı gibi yeni bir yaşamı keşfettiklerini, başka bir yaşamın varlığı ya da başka bir hayatın ölümden sonra var olduğu inancını ortaya çıkarır. Bununla birlikte ölüye saygı, ona feda edilen hediyeler, sunular inanç unsurlarının sistematik bir yol izlediği düşünülebilir. İnanç unsurlarının çıktığı nokta doğadır. Dağlar, taşlar, ırmaklar, yıldızlar, ay, güneş bunlar gibi niceleri, bir de hayvanlarla bitkiler; günler yıllar geçtikçe bu doğa varlıklarından sıyrılma, soyutlaşma görülür. Güneş, ay, ağaç türünden varlıklar özünden uzaklaşır ve soyutlaşır. Özellikle tek tanrılı dinlerde bambaşka bir yöne girer. Tanrının birer özelliği olup kalır. İlk başta doğa varlığı denen bu nesneler soyutlama sonucu güzellik, güçlülük, bolluk, iyilik, parlaklık gibi niteliklerle karşımıza çıktığı Çatalhöyük’te görülür.

Çatalhöyük insanının yaşam yerleri keşfedildiğinde evlerin bir kısmını ayin ve yakarı için ayırdıkları saptanmıştır. Bu odaların duvarları diğer evlerden daha farklı olarak resim ve heykellerle ve kabartmalarla süslenmiştir. Bütün bunlar inanç unsurlarının Çatalhöyük insanı için ne kadar önemli olduğunu ortaya koyar. Duvarlara asılan koç ve boğa başları kille sıvanarak insanlarla ölüleri arasında bir iletişim ve öbür dünya ile bir etkileşim olduğuna inanılır. Hem evlerde hem de tapınaklarda karşılaşılan diğer bir bezeme tekniği stilize edilmiş boğa başlarıdır. Yabani boğaların alın kemiği ve boynuzlarının küçük bir kerpiç dikmenin tepesine birleştirilmesiyle biçimlendirilen bu başlar birkaç evde olasılıkla bir koruyucu simge olarak bulunmuştur( Mellaart, 2002: 45 ). “ Her ölen kişinin kendi evinde gömülmesi nedeniyle bu evler ata mezarları haline gelmiştir. Her defasında insanlar atalarının mezarlarına yer açıp kendilerine bitişikte odalar yapmak zorunda kalmışlardır” (Özparlak, 2007: 58). Çocuklar genellikle odalardaki sekilerin altına, büyükler de oda tabanına gömülmüşlerdir. Höyükte başsız iskeletlere de rastlanmıştır. İnsan başlarının gömüldükten bir yıl sonra çıkarılıp bedenden ayrılması, yani başlarının bıçakla kesilmesi ve bu başların saklanarak törensel amaçlarda kullanıldığı anlaşılmıştır. Bazen evlerdeki terk etme törenleri dâhilinde bu bedensiz başlar terk edilen evlerde bırakılmıştır. Evler terk edilirken törensel dini öğeler ve kabartmalar beyaz bir sıva ile sıvanarak kabartmaların tahrip edildiği sanılır. Bazı cesetlerin kutsal odalarda kafatasları aşı boyası ile boyanmış bir şekilde bulunur. Bu boyalı cesetlerin diğer cesetlerden ayrıcalıklı olduğu düşünülmüştür. Çatalhöyük insanının süse düşkünlüğünün yanı sıra ayna ve takıları dinsel ya da büyü amacıyla kullanılmış olabileceğini akla getirmektedir ( Ülkekul, 1999: 40 ).

(31)

BÖLÜM II

NEOLİTİK DÖNEM ÇATALHÖYÜK KÜLTÜR UNSURLARININ GÜNÜMÜZ TÜRK SERAMİK SANATINDAKİ ÖRNEKLERİ

II.1. Çatalhöyük kültüründen etkilenmiş Türk Seramik Sanatçıları

II.1.1. Hamiye Çolakoğlu’nun çalışmalarında Çatalhöyük kültür unsurları

Kendini yetiştirerek ilk resim sergisini Ankara’da açan ve daha sonraları seramik sanatına yönelen Hamiye Çolakoğlu Münih’te dekorasyon tekniği üzerinde araştırmalar yaptı. 1959–1963 yılları arasında sanatçının Floransa’da seramik teknolojisi, Perugia’da sanat tarihi ve İtalyan edebiyatı konusunda çalışmaları da bulunmaktadır. 1962 de kazandığı dünya barış ödülü ile uluslar arası sergilere katıldı. 1963 de Washington uluslar arası seramik sergisinde dünya seramikçileri derneğine üye seçildi. Daha sonraları 1978–1980 yılları arasında söğüt seramik sanayine sanat danışmanlığı ve 1982 de HÜGSF seramik ve cam ana sanat dalının kuruluşunda görev aldı.

Çalışmalarında geleneksel yorumlamaları ile çağdaş formlar oluşturan sanatçı geçmişten geleceğe bir mesaj vermektedir. “ Dünyanın en zengin kültür varlıklarına sahip kıskanılan bir ülke konumundayız. Onu korumak ve yaşatmak öncelikli görevimiz olmalı” diyen Hamiye Çolakoğlu kendisine “ ben anatanrıçayım” sözü ile de neolitik dönemdeki kültür unsurlarını vurgulamıştır. Genellikle boynuz figürlerine farklı yorumlamalar getirerek kompozisyonlar oluşturan, bazen de anatanrıça formlarından yola çıkarak doğurganlık ve üreme betimlemelerinde bulunan sanatçı, kültür varlıklarımızdan kullanılan aletlere kadar birçok eserler üretmiştir.

Bütün bunların yanında Ankara’da bir de kültür evi açan sanatçı çalışmalarında da ilk çağ unsurlarından yola çıkarak kültürel bir ortam oluşturmuştur.

(32)

Resim 27: Hamiye Çolakoğlu Anıtsal seramik çalışması

II.1.2. Sadi Diren’in çalışmalarında Çatalhöyük kültür unsurları

İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisinin ilk öğrencilerinden olan Sadi Diren 1953 de mezun olduğu seramik bölümüne uzun yıllar emek vererek gelişmesine ve birçok yetenekli öğrenci yetiştirilmesine katkı sağlamakla birlikte, uluslar arası düzeyde kabul görmüş güçlü bir sanatçıdır. Ülkemizde sanat, endüstri ve eğitim arasında köprü kurulmasına öncülük etmiştir. Formlarında Anadolu kültüründen aldığı elemanların soyutlanmış biçimlerine yer vermekte ve benimsemiş olduğu temel biçim elemanlarının değişkenlik olanaklarını kişisel bir anlatım

(33)

unsurları Anadolu’daki neolitik dönem kültür unsurları ile örtüşür. Keçi, boğa formları tekrarlanan biçimleri kompozisyonu ve panolarında idol tasarımları Anadolu kültürüne karşı yaklaşımını hissettirir.

Resim 28: Sadi Diren (Pano çalışması) Resim 29: Sadi Diren

(34)

Resim 31: Sadi Diren

Bu çalışmada Çatalhöyük ev planından yola çıkılarak üst üste tasarlanan odacıklar ve dengeli boşluklarla tamamlanan bir form çalışması görülmektedir. Odalara yerleştirilen soyut insancıklar bu formun ev yada oda tasarımı olduğunu ispatlamaktadır. Kullanılan teknik dönemin renkleriyle desteklenirken geçmişle gelecek arasında bir köprü oluşturulmuştur.

(35)

II.2.Çatalhöyük Kültür Unsurlarının Bulunduğu Çağdaş Seramik Sanatından Örnekler

(36)
(37)

Resim 34: Beril Anılanmert

(38)
(39)
(40)

Resim 37: Erol Uysal

(41)

Resim 38: Fatma Yeşil

(42)

Resim 40: Mustafa Kemalgenç

(43)

Resim 42: Önder Deniz

(44)

Resim 44: Senanur Gündoğdu

(45)

(46)

BÖLÜM III

Tasarım Ve Uygulama Aşamaları III.1. Tasarım

İlkçağ Anadolu insanının, sadece yaşamını sağlamak için sanatı günlük eylemlerinin içinde kullandığı anlaşılır. Yaptığı ve ürettiği sanatı habersizce kullanıp doğadan olduğunca etkilendiği görülür. Anadolu’nun bu becerisini Çatalhöyük’te görmemek imkânsızdır.

Çatalhöyük insanı inanç varlıklarını, abartılı ve gösterişli bir şekilde günümüze taşımış, tüm kültür unsurlarını yaşam düzeylerini, değerlerini hatta kaygılarını kendinden sonraki nesillere bir ipucu olarak bırakmıştır. Neolitik dönemin önemli merkezlerinden birisi olan Çatalhöyük’ün doğaya bağlılığı ve doğadan faydalanması ile kendi kültür ve inanç unsurlarını belirlemiştir. Bu kültür unsurlarından esinlenerek, konumuzun tasarım aşamasının gerçekleştirilmesinde bu mirastan nasıl faydalandığımızı aşağıda maddeler halinde sunmaktayız;

—Ana form olarak öküz başından faydalanıldı. Gövde belirlendi. Günümüz sanatına uygunluğu tartışıldı ve olduğunca sadeleştirildi. Geometrik forma dönüştürüldü.

—Bu gövdeye bağlayıcı unsur olarak doğadan yola çıkılarak ağaç dalları tasarlandı. Gövdelere geçişlerle bağlantılar yapıldı.

—Ağaç dallarına monte edilen kemik boynuz ve dal figürleri inanç unsurlarını ortaya koyarak simgesel görünüşlere dönüştürüldü.

— Dallar ile boynuz kemik gibi formların ana bağlantısı olan kutucuklar Çatalhöyük ev planının ufak bir göstergesi olarak sunuldu.

—Ana gövde üzerindeki süslemeler ve grafiklerle Çatalhöyük duvar resimlerinden alıntılarla o döneme atıfta bulunuldu. Forma uygunluğu göz önünde bulundurularak sadece astarlar kullanıldı.

— Gövde üzerindeki farklı yorumlamalarla Çatalhöyük’te önemli bir unsur olan doğurganlık üreme üzerinde de duruldu. Gövde üzerindeki bu tekrarlama güçlülük erkeğin soy devamı nesilleşme konularını da barındırır.

—Öküz boynuzlarını taşıyan dallar doğanın vazgeçilmezliğine inancın ifadelerini, kurumuş dalların ifadesi ise geçmiş öğelerin kullanılabilirliği ve doğanın kalıcılığını ifade içindir.

(47)

Resim 49: Tasarım1

(48)
(49)

Resim 53: Tasarım 5 III.2. Uygulama

(50)

III.2.1. Şekillendirme

Uygulamanın şekillendirme aşaması aşağıdaki yöntemleri barındırır. Alçı Kalıpla Şekillendirme;

Kalıba uygunluğu olan formlar alçıdan tek ya da çok parçalı olarak hazırlanır. Hazırlanan kalıplara yaş şekillendirme, plastik ya da çamurla sıvama yöntemi uygulanır.

Plaka Yöntemiyle Şekillendirme;

Kalınlıkları eşit ve düzgün yüzeyli plakalar açılıp tasarlanan forma göre form ölçülerek kesilir. Bağlayıcı etkisi olan ve plaka oluşturulan çamurdan elde edilen sıvı balçık halinde yapıştırıcı olarak birleşme yerlerine sürülür. Formun bütünlüğü bu yolla sağlanarak plaka yoluyla şekillendirme gerçekleştirilir.

Yaş Şekillendirme;

Bu yöntemde kullanılan çamur döküm çamuru adı altında akışkan bir özelliği olan ve alçı kalıp içerisinde suyu alınarak bünyeye yapışan, kuruma aşamasında ise bünyeden ayrılan endüstriyel bir yöntemdir. Seri üretimlerde daha çok kullanılır.

Elle Şekillendirme;

Çamurun plastik hale getirilerek elle ya da önceden hazırlanmış şablonla istenilen biçimi verme işlemidir.

Uygulamada ilk önce belirlenen gövdeye göre, şablon hazırlandı. Hazırlanan şablona göre kalınlıkları eşit ve düzgün yüzeyli plakalar açıldı, çamur olarak iri taneli ve pişme rengi pembe olan şamot kullanıldı. Bu plakalar açıkta iki saat bekletildi. Tasarlanan forma göre hazırlanan şablon plaka üzerinde birebir kesildi örtüşen yüzeylere bağlayıcı balçık sürüldü. Çapaklar rötuşlandı. Gövde bir süre yatay olarak bekletildi, sağlamlığı kontrol edilerek dikey duruşu sağlandı. Gövde üzerine bağlanacak diğer formlar için geçişler önceden planlandı ve ona uygun delikli kutucuklar yapıldı gövdeye monte edildi.

Gövdelerin görünüş olarak soyut geometrik bir forma benzemesine, ama bütün olarak inanç unsurlarını temsil ettiğini düşünülen boğa başlarını his ettirmesi için forma bütün olarak yaklaşıldı. Yapılan altı formdan üçü aynı kalıp yöntemiyle çalışılmıştır.

(51)

Resim 54: Yapım aşaması

(52)

Yapılan üç formun gövdeleri aynı usul ile yapıldığı halde gövde üzerindeki bağlantılar farklı-farklı ve her forma ayrı bir anlam katılarak çalışıldı. Gövde üzerine belirleyici form olarak ve de bağlayıcı rol oynayan ağaç formu belirlendi. Kalıba uygun hale getirilen bu formun alçı kalıp aşaması bittikten sonra döküm yapılarak üç gövdeye ayrı boyutlarda üç ağaç dalı dökümü yapıldı.

Resim 56: Ağaç dallarının alçı kalıpları

(53)

III.2.2. Form 1

Gövdeler tamamlandıktan sonra ağaç dallarının gövdeye uygunluğu belirlenerek boyuta göre oranlama yapılıp mesafeler tasarlandı. Gövde üzerindeki açılan boşluklara takılan ağaç formu tek-tek bakıldığında idolleri ve doğurganlığı simgeleyen, bir bütün halinde incelendiğinde ise tekrarlanan formun boynuz, bir gövde üzerinde taşınan kemikler olduğu düşüncesi sunuldu. Geometrik gövde üzerinde simetrik olarak sağ ve sol kola yayılan boynuzların sistemli bir şekilde küçülerek gelmesi ile oran ve orantıyı aşmayan ve gözü yormayan bir görüntü sergilenmeye çalışıldı.

Resim 58: Form 1 çalışma aşaması

Gövdenin yapım aşaması bittikten sonraki aşama neolitik dönemin en önemli özelliklerini taşıyan Çatalhöyük duvar resimlerinin anlatımsal öğelerinden çok görüntü, renk ve kompozisyon özelliklerine göre motiflerinden biri bu yüzeye uygulanarak hem o döneme hem de formun bütünlüğü açısından Çatalhöyük kültürüne atıfta bulunuldu.

(54)

Resim 59: Form 1 üzerindeki kompozisyon

“ Bulunan en küçük tapınak olan doğu duvarında bir sekinin üzerinde kırmızı ağız, kulaklar ve kıllara sahip olan ancak boynuzu bulunmayan iri bir boğa başı yer alır. Başın kuzeyindeki turuncu, beyaz ve leylak renkli karmaşık simgeler ile bir kadın, bir okçu ve birkaç tanrıça figüründen oluşan bir pano bulunur” ( James Mellaart, 2002: 64 ).

Resim 60: form 1 üzerindeki kompozisyon için alıntı yapılan Çatalhöyük duvar resmi

Form tamamlandıktan sonra gövdeye uygun olan duvar resmi fırça ile ve kırmızı astar boyası kullanılarak kurumuş bünye üzerine ince bir şekilde tatbik edildi. Renklerde neolitik dönemde kullanılan aşı boyasına benzer bir ifade teşkil etmesi için kırmızı ve beyaz angoba boyaları seçildi.

(55)

Resim 61: Form 1’in bisküvi pişiriminden önceki aşaması

III.2.3. Form 2

Üç formun gövde kısmının yapım aşamasının aynı yöntemle yapıldığını belirtmiştik. Bu formda da gövde aşaması aynı yöntemle tamamlandı. Eşit kalınlıkta ve düzgün yüzeyli plakalar açılıp şablonlama metoduyla gövde aşaması çalışıldı. İkinci gövdede ağaç formu ara bağlantı olarak tamamlandıktan sonra gövde üzerindeki ağaç formunun geçişini iç aralık genişletilip kenarlardan dışarı taşan ağaç formu biraz daraltıldı. Amaç gövde üzerindeki orta boşluktan faydalanıp üç kutucuk formundaki bağlayıcı unsurlar orta bölüme yerleştirmek idi. Çatalhöyük evleri incelendiğinde ve üstten çizim planına bakıldığında küçük kutucuklar halinde ve bir-birine ulanmış bir şekilde yapıldığı görülür. Bu gövde üzerindeki kutucuklara, Çatalhöyük ev planına atıfta bulunularak yer verildi. Kutucuklar üzerindeki kemik formları bütün görünüşü tamamlamak ve Çatalhöyük insanının o dönemdeki inanç unsurlarını nasıl kullandığını ortaya

(56)

Resim 62: Yapım aşaması

Gövde üzerine düşünülen resim yine Çatalhöyük duvar resimlerinden esinlenerek çalışıldı. “Leopar tapınağı, bu tapınağın batı duvarındaki ana pano, iki boyalı bezemeli leopar kabartması ile süslenmiştir” ( James Mellaart, 2002: 26 ). Leoparların üzerindeki desenler gövde üzerinde kompozisyon unsuru olarak kullanıldı. Burada boğa başları formunda olan bu gövdelerin üzerine bezeme yapılmasının sebebi, Çatalhöyük’te görülen tapınma odalarındaki boğa başlarının üzerine motiflerin bezenmesine atıfta bulunmak içindir. Gövde üzerindeki bu kompozisyon birebir alınmayıp sadece o dönemin inanç unsurlarını hissettirip o döneme gönderme yapmaktır.

(57)

Resim 63: Form 2 üzerindeki kompozisyon için alıntı yapılan rölyef

III.2.4. Form 3

Bu form yapım aşaması itibariyle diğer iki formun yapım aşamasına benzerlik gösterir. Üst bağlantı olarak kullanılan ağaç formu burada dış parçaları destekleyeceği için dışa çıkan uçları daha uzun tasarlandı. Dış bağlantı olarak üç noktaya eşit miktarda dağıtılan kemik formundaki çalışmalar farklı ebatlarda oluşturuldu. Form üstten bakıldığında bir cesedin kaburgalarının dağılmış halini, bir bütün olarak bakıldığında ise boğa başının farklı bir versiyonu olarak ortaya çıkar. Neolitik dönemde ölü gömme adetleri ve başka bir yaşamın varlığını bilen Çatalhöyük insanının bu inanç silsilesinin yapılan formda anlatılması uygun görüldü.

Kemik formları preslenmiş beyaz çamur ile yapıldı. Elle şekillendirmede yumuşakken forma sokulan çamur, sertleşince beli bir inceliğe kadar yontuldu. Yontu izlerini ortadan kaldırmak için zımparalandı ve süngerle temizlendi. Kuruma aşamasında ince delikler açıldı. Bu delikler ağaç formuna bağlantıyı sağlamak için eklendi. Boyutlar gövdeye göre orantılandı.

(58)

Resim 64: Form 3 üzerinde kompozisyon çalışması

Gövde üzerindeki desen tasarlanırken Çatalhöyük duvar resimlerinden yine faydalanıldı. Ancak burada dikkat edilmesi gereken enine genişleyen ve dışarıya taşan uçların olduğu formda dikey uzayan bir kompozisyonun olmasıydı. Bu anlamda Çatalhöyük duvar resimlerinde boyuna uzayan formlar incelenerek uygun olanı seçildi. Boyamada kırmızı ve beyaz astar kullanıldı. Resimleme aşaması bisküvi pişirimine girmeden önce yapıldı.

“Devetüyü zemin üzerine kırmızı, siyah ve beyaz renklerle ince-ince işlenmiş diğer bir zarif kilim deseni ile bezelidir. Desenin çerçevesi bile günümüze kadar korunmuştur. Desende boynuz, çiçek gibi simgeler görülür” ( James Mellaart, 2002: 63 ).

(59)

III.2.5. Form 4

Diğer üç gövdeden farklı olarak çalışılan bu form biraz daha stilize edilerek tam geometrik formdan uzaklaşıp, gövdenin amacını hissettiren bir tarzda çalışıldı. Eşit kalınlıkta ve düzgün yüzeyli plakalar açılıp belirlenen boyutta kesilen bu plakalar bağlayıcı balçıkla yapıştırılarak sertleşme derecesine göre normal duruşu sağlandı. Gövdenin üst kısmı elle şekillendirilerek spatula yardımı ile gövdeyle bütünleşen ve iki yana taşan boynuzlar tasarlandı. Tamamlanan gövdede sertleşmeye yakın çapaklar alınıp süngerle temizleme yapıldı.

Resim 66: Gövdenin yapım aşaması

Gövde tamamlandıktan sonra üzerindeki boynuzlara tamamlayıcı ilave boynuzlar tasarlandı. Bu formlar gövdeye birebir oturacağı için ölçülerek ve birkaç defa denenerek çalışıldı. Ağırlık merkezi belirlendi, takılan boynuzların yana düşmememsi için hassas ölçüm yapıldı.

(60)

Gövde üzerine tasarlanan kompozisyonun hangi Çatalhöyük duvar resmi olması gerektiği düşünüldü. Yine yukarıya doğru yataya genişleyen bir formda dikey bir duvar resmi kullanıldı.

Resim 68: Form 4 Kompozisyon aşaması

“Tapınak sekizin kuzeybatı köşesi çevresinde, yukarıda siyah ve kırmızı, aşağıda ise kırmızı ellerin, büyük olasılıkla kırmızı boyanmış ağları temsil eden bir dizi deseni çerçevelediği daha erken bir pano yer alır” ( James Mellaart, 2002: 66).

Resim 69: Form 4 üzerindeki kompozisyon için alıntı yapılan duvar resmi

III.2.6. Form 5

Gövdenin farklı çalışıldığı bu formda da yine boğa başına daha yakın bir görüntü tercih edildi. Bu formda gövde diğerlerinden bağımsız bir bütünlük arz ederek çalışıldı. Gövdenin üst kısmında ayrılan iki boynuz arasına çatallaşmış bir ağaç dalı bağlantı olarak kullanıldı. Bu ağaç formunun uzunluğu ve çatalların bu boynuza rahatça yerleşmesi için önceden tasarlanan ölçümlerle alçı kalıp alınarak bu ağaç formunun dökümü yapıldı.

(61)

Resim 70: Yapım aşaması

Döküm aşaması biten bu ağaç formunun iki ucu pişme rengi kırmızı olan angoba daldırılarak farklı renk tonlaması elde edildi. Bu ağaç formunun üzerinde süren diğer işlemler bisküvi pişiriminden sonra gerçekleştirildi. Bisküvi pişirimi biten formun üzerine Çatalhöyük evlerinden esinlenilerek yapılan kutucuklar direkt olarak bu ağaç formunun üzerinde işlendi ve kurutuldu. Üç kutucuktan biri renk farklılığı uyumu nedeniyle kırmızı çamurdan çalışıldı.

Ağaç formu üzerindeki ara bağlantıyı sağlayan bu kutucukların üzerine farklı boyutlarda kemikler tasarlandı. Montajı için ise vidalar kullanıldı.

(62)

Gövde üzerine çalışılan kompozisyon Çatalhöyük duvar resimlerinden bir kilim motifi olarak belirlendi. Amaç kültür unsurları olarak geçmişteki kilim motiflerinin ilk versiyonu olan bu deseni günümüze taşımak hem de bir gelenek halinde olan ve hala süregelen kilim, heybe, palaz dokumalarının hayvanların sırtına atılıp kullanılmasına gönderme yapmak için çalışıldı. Form üzerine açılan delikler boğa başlarına ve alınlarına takılan mavi boncukları dile getirmek içindir. “Tapınak sekizin kuzey duvarındaki kapı açıklığının kenarında yer alan, daha farklı bir desende ise turuncu çiçeklerle, zarif sepet örgülerini andıran leylak renkli bir motif görülür” (James Mellaart, 2002: 62 ).

Resim 72: Kompozisyonun yapım aşaması Resim 73: Form 5 üzerindeki kompozisyon İçin alıntı yapılan duvar resmi

III.2.7. Form 6

Gövdesi farklı çalışılan bu formda da plakalar açılırken farklı çamurların birleşmesiyle alacalı bir görüntü olan boğa başı tasarlandı. Kırmızı ve beyaz çamurun bir-birine uyumu kontrol edilerek yapılan bu çalışmada gövdenin üst kısmındaki iki uçta derin boşluklar bırakıldı.

(63)

bütün aşamaları düşünerek tasarlamak için bu boşluklara ayrıca çalışılan ve monte edilen ucu sivri seramik çubuklar yapıldı. Kuruma aşamasında çapaklar alınarak süngerle temizlendi.

Resim 74: Yapım aşaması

Bu uzun çubuklara ayrıca farklı boyutlarda oturan ağaç dalları soyutlanarak tasarlandı. Bağlantılardaki tekrarlar yan-yana değil bu defa üst-üste çalışıldı. Çalışılan her formun bir ucu pişme rengi kırmızı olan angoba daldırılarak farklı renk sunumu elde edildi. Gövdenin renk uyumu üst bağlantılarla bütünleştirildi.

(64)

Gövdelere yapılan kompozisyonlardan önemli bir resim olan ve Çatalhöyük’ün projesi denilecek içeriğe sahip olan bir resim tercih edildi. Burada ev planını gösteren bu çizim Çatalhöyük evlerini tasvir eden kutucukların yerine resimsel bir anlamda kullanıldı.

Resim 76: Form 6 Kompozisyon aşaması

“Tapınak on dördün kuzey ve doğu duvarındaki bir manzara resminin çizimi ve orijinali. Önde teraslar halinde sık biçimde inşa edilmiş dörtgen yapılardan oluşan bir kent bulunuyor. Kentin ardında, yamaçları aşağı doğru yuvarlanan volkanik kürelerle kaplı, bir yanardağ görülüyor. Üzerinde duman ve küllerden oluşan bir bulutun yer aldığı patlayan koniden de benzer kitleler havaya fırlıyor. Dağın çift konili oluşu bu resimde, Konya ovasının doğu ucunda yer alan ve Çatalhöyük’ten görüle bilen 3.268 metre yüksekliğe sahip Hasan Dağı’nın bir patlamasının kaydedildiğini düşündürmektedir “( James Mellaart, 2002: 103 ).

(65)

III.3. Pişirim ve Sırlama

Çalışmalardan elde edilen gövdeler üç pişirimde, parçalar ise iki pişirimde gerçekleştirildi. Çalışmaların tümünün fırınlanmadan önce renk denemeleri ve çamur pişirim dereceleri kontrol edildi. Çalışmalar sonuçlara bağlı kalınarak yapıldı.

Şekillendirme aşaması bitip kurumaya bırakılan formların kurumadaki küçülme payı dikkate alınarak çalışıldı. Son aşamalar kontrol edildikten sonra bisküvi pişirimi için 950 °C de elektrikli kamara fırını kullanıldı. Bisküvi pişiriminin ardından çalışmaların gövde kısımları kırmızı demir, bakır oksit ve opak karışımlı oksitle renklendirildi. Oksidin renklendirme gücü çok fazla olduğu için sadece bünyenin derinliklerinde kalan oksitten fazlası ıslak süngerle temizlendi. Aynı işlem üst bağlantıyı sağlayan ağaç formlarında da uygulandı.

Resim 78: İlk pişirimden sonra oksitleme aşaması

Oksitlenen bu çalışmalar 1100 °C de fırınlandı. Küçük parçalar kısım-kısım daldırma yapılarak sadece şeffaf ( transparan ) sırla sırlandı ve gövdelerin ikinci pişirimden çıkması beklendi. Gövdelerin üçüncü fırınlaması, parçaların ise ikinci fırınlaması Raku fırınında gerçekleştirildi.

(66)

Pişirme tekniği olarak elektrikli fırınlara göre farklı bir yöntem olan raku fırınından işler kor halinde iken maşalar yardımı ile çıkartılıp islemeye bırakıldı. Çatalhöyük dönemini hissettirmek ve o dönemin etkinliğini ortaya çıkarmak için fırınlamada doğal çatlamalara yol verildi.

(67)

BÖLÜM IV

YAPILAN UYGULAMALARLA İLGİLİ AÇIKLAMALAR IV.1. Yorumlama 1

Boyutları : 52 X 59 X 5 cm’dir

Kullanılan malzeme : Şamot çamuru, beyaz döküm çamuru, kırmızı astar, beyaz astar, kırmızı demir- bakır-opak karışımlı oksit, şeffaf sır.

Şekillendirme yöntemi : Plaka yöntemi, yaş şekillendirme ve elle şekillendirme. Pişirim : Bisküvi pişirimi 950 °C ; dekor pişirimi 1100 °C.

Yorum : Form, neolitik dönem Çatalhöyük evlerindeki ayin ve tapınma için ayrılmış kutsal yerlerde bulunan boğa ve öküz başlarından esinlenilerek yapıldı. Eklentilerdeki kemik figürleri ile formda hareketli bir yüzey oluşturuldu. Kompozisyon fırça ile gövde üzerine çizilerek yapıldı. Oksitleme ile ilkel dönemin görüntüsü sağlanmaya çalışıldı.

Son pişirimde isleme yapılarak Çatalhöyük dönemi vurgulandı.

(68)
(69)

IV.2. Yorumlama 2

Boyutları : 71 X 42 X 5 cm’dir

Kullanılan malzeme : Şamot çamuru, beyaz döküm çamuru, kırmızı kil, beyaz kil, kırmızı astar, beyaz astar, demir- bakır-opak karışımlı oksit, şeffaf sır.

Şekillendirme yöntemi : Plaka yöntemi, yaş şekillendirme ve elle şekillendirme. Pişirim : Bisküvi pişirimi 950 °C ; dekor pişirimi 1100 °C.

Yorum : Form neolitik dönemde Çatalhöyük evlerindeki ayin ve tapınma için ayrılmış kutsal yerlerde bulunan boğa ve öküz başlarından esinlenilerek yapıldı. Eklentilerdeki kemik figürleri ile formda hareketli bir yüzey oluşturuldu. Bu gövde üzerindeki kutucuklara Çatalhöyük ev planına atıfta bulunularak yer verildi. Gövde üzerindeki kompozisyon fırça ile kırmızı ve beyaz astar sürülerek yapıldı. Oksitleme ile ilkel dönemin görüntüsü sağlanmaya çalışıldı. Son pişirimde isleme yapılarak Çatalhöyük dönemi vurgulandı.

(70)
(71)

IV.3. Yorumlama 3

Boyutları : 70 X 54 X 5 cm’dir

Kullanılan malzeme : Şamot çamuru, beyaz döküm çamuru, beyaz kil, kırmızı astar, beyaz astar, demir- bakır-opak karışımlı oksit, şeffaf sır.

Şekillendirme yöntemi : Plaka yöntemi, yaş şekillendirme ve elle şekillendirme. Pişirim : Bisküvi pişirimi 950 °C ; dekor pişirimi 1100 °C.

Yorum : Form neolitik dönemde Çatalhöyük evlerindeki ayin ve tapınma için ayrılmış kutsal yerlerde bulunan boğa ve öküz başlarından esinlenilerek yapıldı. Eklentilerdeki kemik formu üsten bakıldığında bir cesedin kaburgalarının dağılmış halini, bir bütün olarak bakıldığında ise öküz başının yorumlanmış şekliyle ortaya çıkar. Gövde üzerindeki kompozisyon fırça ile kırmızı ve beyaz astar sürülerek yapıldı. Oksitleme ile ilkel dönemin görüntüsü sağlanmaya çalışıldı. Son pişirimde isleme yapılarak Çatalhöyük dönemi vurgulandı.

(72)
(73)

IV.4. Yorumlama 4

Boyutları : 58 X 36 X 6 cm’dir

Kullanılan malzeme : Şamot çamuru, kırmızı astar, beyaz astar, kırmızı demir-bakır-opak karışımlı oksit.

Şekillendirme yöntemi : Plaka yöntemi ve elle şekillendirme.

Pişirim : Bisküvi pişirimi 950 °C ; dekor pişirimi 1100 °C.

Yorum : Form neolitik dönemde Çatalhöyük evlerindeki ayin ve tapınma için ayrılmış kutsal yerlerde bulunan boğa ve öküz başlarından esinlenilerek yapıldı. Gövdenin üst kısmı elle şekillendirilerek gövdeyle bütünleşen ve iki yana monte edilen boynuzlar tasarlandı. Gövde üzerindeki kompozisyon fırça ile kırmızı ve beyaz astar sürülerek yapıldı. Oksitleme ile ilkel dönemin görüntüsü sağlanmaya çalışıldı. Son pişirimde isleme yapılarak Çatalhöyük dönemi vurgulandı.

(74)
(75)

IV.5. Yorumlama 5

Boyutları : 66 X 37 X 10 cm’dir

Kullanılan malzeme : Şamot çamuru, beyaz döküm çamuru, kırmızı kil, beyaz kil, kırmızı astar, beyaz astar, demir- bakır-opak karışımlı oksit, şeffaf sır.

Şekillendirme yöntemi : Plaka yöntemi, yaş şekillendirme ve elle şekillendirme. Pişirim : Bisküvi pişirimi 950 °C ; dekor pişirimi 1100 °C.

Yorum : Form neolitik dönemde Çatalhöyük evlerindeki ayin ve tapınma için ayrılmış kutsal yerlerde bulunan boğa ve öküz başlarından esinlenilerek yapıldı. Gövdenin üst kısmından ayrılan iki boynuz arasına çatallaşmış bir ağaç dalı bağlantı olarak kullanıldı. Bu ağaç formunun üzerine Çatalhöyük evlerinde yola çıkılarak kutucuklar tasarlandı ve yine kutucukların üzerine kemik formları monte edildi. Gövde üzerindeki kompozisyon fırça ile kırmızı ve beyaz astar sürülerek yapıldı. Kültür unsuru olarak kompozisyonda kilim motifi kullanıldı Oksitleme ile ilkel dönemin görüntüsü sağlanmaya çalışıldı. Son pişirimde isleme yapılarak Çatalhöyük dönemi vurgulandı.

(76)
(77)

IV.6. Yorumlama 6

Boyutları : 68 X 52 X 5 cm’dir

Kullanılan malzeme : Şamot çamuru, kırmızı astar, beyaz astar, kırmızı demir-bakır-opak karışımlı oksit.

Şekillendirme yöntemi : Plaka yöntemi ve elle şekillendirme.

Pişirim : Bisküvi pişirimi 950 °C ; dekor pişirimi 1100 °C.

Yorum : Boğa başı farklı bir şekilde yorumlanarak tasarlandı. Farklı çamurların birleşmesiyle alacalı bir görüntü elde edildi. Gövdenin üst kısmına yüksekliği fazla olan çubuklar çalışıldı. Bu çubukların üzerine farklı boyutlarda ağaç dalları tasarlandı. Çalışılan formların uçları pişme rengi kırmızı olan astarla boyandı. Gövde üzerindeki kompozisyonun içeriği Çatalhöyük ev planı olarak tercih edildi. Son aşamada eski bir görüntü oluşturmak için oksitleme ve isleme yapıldı.

(78)

Referanslar

Benzer Belgeler

In conclusion, the findings of this preliminary study showed that a high anti-HSP90 autoantibody level might be a state marker for patients in acute mania, and its level was

切記不可一次服用兩份的藥量。 副作用 1.每一種藥都有副作用,若有下列狀況請勿驚慌:頭

eski taş çağı olarak da adlandırılan paleolitik dönemde insanın hayatta kalmasının tek yolu avcı-toplayıcı bir yaşam tarzı sürdürmekti.. Aslında ata- larımızın

Kaz› alan›n hemen giriflinde yer alan bu ev, günümüzden binlerce y›l önce burada yaflayan insanlar›n yapt›klar›n›n ayn›s›. Evin içindeki ki- ler, ocak gibi

“Bu yörede kaz› yapmak istememi- zin en önemli nedenlerinden biri de, Çatalhöyük öncesinde ortaya ç›kan ilk sürekli yerleflim alanlar›n›n, köylerin nas›l

) continuent eux toujours à exercer leurs métiers de «m archands errants» en met-. Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha

Görece kısa bir zamanda, bazen birkaç nesilde avcı toplayıcılıktan besin üretimine geçiş dünyanın büyük ölçüde ayrı olan bölgelerinde toplulukların nüfusunun

Tasarlanan seramik ürünün modeli geleneksel modelleme yöntemi ile mo- dellendiğinde tasarım ile prototip arasında bazı biçim ve ölçü gibi farklı- lıklar olma olasılığı