• Sonuç bulunamadı

Eski bakanlar diyorlar ki:6:Rauf Orbay hatıratını yazmıyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Eski bakanlar diyorlar ki:6:Rauf Orbay hatıratını yazmıyor"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ESKİ BAKANLAR DİYORLAR Kİ : 6

Rauf Orbay hatıratım yazmıyor

Türktyeniıı ilk Başbakanı irtica için diyor ki; »Bu memlekette artık yobaz at oy- natamaz. Biz bunun çok acı tecrübelerini geçirdik ve kâfi miktarda ders aldık.

Kimse miirteciye göz yumamaz»

Röportajı

yapan: FEYYAZ TOKAR

Uzun boylu, tok sesli, geçirdiği t ağır bronşite rağmen zindetiğinden 1 hiç bir şey eksilmemiş görülen, oır : tarihi şahsiyet. Senelerdir susuyor, j Ne dünün ne de bugünün siyasi ; olayları hakkında, bırakın cevap i vermeyi, neredeyse düşünmek bile ; istemiyor. «Mes’udum» diyerek ilâ­ ve edivoı «Şimaldeki İskandinav memleketlerinden tutun Şarkın u- euna kadar uzanan geniş bir kıta- ■ da muhakkak ki en kuvvetli dev­ letiz. Bunu temaşa zevki ne kadar muhteşem .»

Rauf Orbay, Bulvar Palas Apart­ manının bir dairesinde kendi tabi­ riyle «Vatandaşlık vazifelerini y e -1 rine getirerek» sakin ve sessiz bir j hayat geçiriyor.

Türk tarihinin bugün de, yarın da gerek hizmetlerini, gerekse mil­ letçe ittifak edilen «mert» karak­ terini belirteceği devlet adamına, bronşiti dolavısiyle Nice'e yapaca­ ğı seyahatte ne kadar kalacağını ; soruyorum. «Dünyalık yettiği nis- .

(2)

Rauf Orbay

hatıratım

va^mıvor

- Bastarafı 1 inci sahifede — pette» cevabını verirken gözlerim doluyor. Ona göstermemek için et­ rafta dolaştırıyorum. Sırasiyle. yıp­ ranmış birkaç halı, değişmesi ge­ reken emektar koltuk kılıfları, yağlı boyası asınmış kapılar...

Tok sesiyle toparlanıyorum, «Bi­ rader» diyor bana, «bizim için ar­ tık o mesele, şu mesele yok. Va­ tandaşlık var. Vazifelerimizi yapa- biliyorsak ne mutlu.» Sonra devam ediyor: «Sessiz, sakin bayatını ya- şıyan bir vatandaş olduğumuza göre de gazetede ne ismimize, ne de resmimize lüzum var» Fakat Savın Orbay bu cemiyetin zaman zaman onun sesini işitmek arzusu­ nu neden görmüyor? Konuşmamı­ zın istikameti bir anda hâtıraları­ na intikal ettiğinden soramıyorum da..

Ekseriyetini, harb gemilerinin ve İngiliz dostlarının teşkil ettiği re­ simler hakkında geniş tafsilât ve­ riyor. En rahat ve zevkli konuştu­ ğu mevzuu gemiler teşkil ediyor. Denizcilikteki gelişmeyi günü gü­ nüne takip ettiği anlattıklarından kolayca farkediliyor. Pek güzel te­ lâffuz ettiği «birader» kelimesini cümlesinin başına koyarak, «her gün İngiliz ve Amerikan gazetele­ rini okurum» diyor.

Cumhuriyet Bayramı; törenine davet edilmiştiniz, gittiniz mi? su­ alini soruyorum; cevabı, «Cumhur­ başkanı İstanbul Valisi vasıtasiyle nazik bir dâvet yaptı. Tabiî git­ tim.» oluyor.

Rauf Orbay’a hâtıralarından bah sediyorum, bunları yazıp yazmıya- cağını soruyorum, «Bak birader» diye konuşmaya başlıyor, «yazmı­ yorum ve yazmıyacağım da... Hâ­ tıra üç şekilde olur: Ya bazı kim­ seleri itham etmek, ya kendini mü­ dafaa etmek, ya da olayları tam bitaraflıkla nakletmek.. Esasen hâ­ tıra denilince akla sonuncusunun gelmesi lâzım. Biz öyle devirler içinden geçtik ki, vakaları tam bi­ taraflıkla anlatırken, zikredilecek olaylardan bu gün hayatta olmı- yan pek çok kişinin çocuğunun ve torununun yüzü kızaracak. Bir kı­ sım insanlar ebediyete göçüp cevap imkânından mahrumken, onlardan bahsetmek doğru değil.»

Rauf Orbay’m sakin bir hayata geçişi, ısrarlı tekliflere ısrarla kar­ şı kovuşu seneler evvelinden baş­ lıyor. Bu röportaj serisinde müla­ katımızı bulacağınız Prof Sadi Ir- mak’ın ifadesine göre Sayın Or­ bay’a C.H.P. nin son senelerinde iki mühim teklif yapılıyor. Birin­ cisi bizzat İnönü’den ve D.P. ku­ rulmadan evvel bir muhalefet par­ tisi kurması için. İkincisi de C.H.P. nin Bakanlar Kurulu tarafından geliyor Cumhurbaşkanını ve hü­ kümeti temsilen Orbay’a giden üç Bakan, o sırada teşekkül eden Bir­ leşmiş Milletlerdeki temsilciliğimi­ zi kabul etmesi için ricada bulunu­ yor, fakat ikna edemiyorlar.

Orbay’ın talepleri red sebepleri­ ni açıklamıyacağını bildiğim için bu konuda kendisinden bir şey sor- mıyarak. irtica meselesine geçiyo­ rum. Hayatının en hareketli gün­ lerini saltanatla mücadele sırasın­ da geçirmiş olan Türkiyenin ilk Başbakanı, «Olamaz birader» diyor «olamaz. Bu memlekette artık yo­ baz at oynatamaz. Biz bunun çok acı tecrübelerini geçirdik ve kâfi miktarda ders aldık. Kimse mür- teeiye göz yumamaz.»

Kahvelerimizi bizzat ikram et­ mek zarifliğini gösteren Sayın Or­ bay’a bir gün sonraki Nice yolcu­ luğu için iyi dilekler sunarak ay­ rılırken, bu devleti kuranlardan birini, mütevazı hayatı içinde böy- lesine mesut görerek, o günkü mu­ vaffakiyetlerinin sırrını anlıyo­ rum.

F. T.

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

MÖ 1631 yılına rastlayan dönemde ise Ege’de patlayan Santo- rini (o zamanki adi Thera) volkanının krater çökmesi ile oluşan depreşim dalgasının bölgemizdeki önemli

Aralarında Asuman’ın da bulunduğu bazı Türk ressam­ larıyla kurulan “ Siyah Kalem” gurubuyla, 1961'de Viyana ve Klagenfurtt'da resimleri

İnsanlar kendilerini ve evreni yaratan Tanrı’yı tanımak için her zaman bir arayış içe- risinde olmuştur. Yaratılışı gereği insan O’nu anlayabilmek için de

Leylâ ha­ mın hayli uzun bir fasıladan sonra annesine misafir geldiği için söyle­ necek birhayli lâfı birikmiş ve bun­ dan dolayı annesni öğle uykusuna

Adenovirus pnömon isi olan hastalarda adenoviral infeksiyon larda sıklıkla görülen faren- jit, konj on ktivit, döküntü ve ishal gibi semptomlar genellikle görülmemektedir

[r]

Sinema serüveni 1964’tc başlayıp, "yılan hikaye- si”ne dönerek 20 yıla yakın süren "İnce Memed” i beyaz perdeye kazandırmak, “ Spartacus” ve

Ayrıca her bir kanal için ayrı ayrı sınıflandırma başarım oranları gösterilerek extensör ve flexör tendonların bulunduğu deri üzerinden kayıt edilen EMG