• Sonuç bulunamadı

Sarsak cümleler inmeli mısralar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sarsak cümleler inmeli mısralar"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

W iijM M ilA g M W i

-C jib t :

/ $

Sarsak Cümleler

inmeli Mısralar

Munis Faik OZANSOY

O

SMANLICA dediğimiz karma dil, üç kaynaktan birden faydalana­ rak, birkaç yüzyıl içinde büyük dillerin kelime zenginliğine ve ifade kolaylığına ulaşmıştı. Eğer yabancı kaynaklardan yalmz kelime kökü almakla yetinmiş olsaydı, bir çok kurumlar gibi, onun da sadece adını değiştirmekle Türkçeye kavuşabüirdik. Ama Osmanlıca bir İmparator­ luğun dili idi ve bütün özellikleriyle onun iç yapışım yansıtıyordu. İm­ paratorluğu Cumhuriyet haline getirmek için yapmak zorunda kaldığı­ mız değişiklikleri dilde de tekrarlamamız gerekmiştir. Öz Türkçe akımı, bence, ulusal egemenliğin kaçınılmaz bir sonucu, Atatürk devriminin son ve tamamlayıcı parçasıdır.

Evet, Osmanlıca, adını taşıdığı İmparatorluk gibi, kapılarını bütün yabancı unsurlara açık bulundurmuştu. Sınırlarımız içinde dinlerini, dillerini ve âdetlerini, tek kelime ile yabancılıklarını, muhafaza eden azınlıklar gibi, düimizde arapça ve farsca kelimeler de kendi kuralla­ rına göre yaşamışlar, birleşmişler, üremişlerdir. Zamanla bu unsurlar azınlık olmaktan da çıkarak dilimizde hâkim kuvvet, hattâ imtiyazlı sı­ nıf halini almışlardır. O derecede ki, aynı anlamda sözlerin Türkçesi hor görülür, Arabi veya Acemi itibar görür olmuştur: Bir yaştan sonra babanızdan ve annenizden ancak peder ve valide diye behsedebilirdi- niz... «Kişi unutkandır» demekten utanır, fakat «Beşer nisyân ile ma­ lûldür» derken bayağı gurur duyardık. Merkep demek, eşeğe adetâ asâr let kazandırırdı.

Osmanlıcanın, ulusal bir dil bütünlüğü kazanmasına engel olan bu duruma rağmen, temel kurallara sahip düzenli bir dü olduğunu unut­ mamalıyız. Kurallar çok çeşitli, üç ayrı kaynaktan geldikleri için olduk­ ça değişik, fakat yine belli idi. Cümle yapısı, kendi mantığı içinde sağ­ lamdı.

• •

O

Z Türkçeye geçerken yapılacak iş, bence, karma da olsa, bünyesine giren çeşitli unsurların üstünde azçok bir bütünlüğü, uzun bir tarih ve edebiyat geleneğinden doğma bir özelliği olan Osmanlıcayı, ne top- yekûn bir yana atmak, ne de onun mantık sistemini aynen alarak sade­

ce kelimeleri Türkçeleştirmek gerekirdi. Bu yollardan birincisi dili dü­ zensizliğe, İkincisi bir çeşit çevirmeciliğe götürür. Dilimiz, otuz yıldan- beri, bu çıkmazlardan kâh birine, kâh ötekine sürüklenerek soysuzlaş­ ma tehlikesine düşürülmüştür. Yeni dilin öncüsü olmak iddiasında bu­ lunan yazarlar, bütün şarklı özentisi ve haşivleri üe Osmanlıca olarak kaleme aldıkları cümlelerde yalnız_ kelimeleri Türkçe karşılıklariyle de­ ğiştirmekle öz Türkçe yazdıklarım, sanıyorlar. Oysa, yaptıkları kötü bir çevirmecilikten başka bir şey değildir.

Soysuzlaşmanın en korkunç belirtisi cümle kuruluşunda kendisini gösteriyor. Genç kuşağa Nurullah Ataç’tan geçen «devrik cümle»

(2)

Y A S A K

Y A S A M A L A R

— I —

Kıskanıyorum suların dönüşünü, Uçsuz-bucaksız denizlere;

Dönülmezliğinde hoyrat zamanın Gelip gelip durmak, yasak bir yere... Bıktım değişmiyen bu renklerden, İyice sıktı şarkılar.

Kaçmak, şehirlerden, evlerden; Kaçmak, sabahlara kadar. Bütün gözleri unutmak

Damarlarımızda çiçek açtı bahar, Ama özgürlüğün tadına varan Gecelere soyunmuş yarasalar.

— II —

Anlıyorsun değil mi, bazan gerek, Balonların ipini koyvermek, Belki bir kurtuluştur delirmek Oysa deli de değilsin.

Kimse bağışlayamaz beni, biliyorum, Siz de biliyor musunuz, sevmek suçum? Taze ölüler bekliyen sabırsız

Mezar böcekleri kadar açım, Üstelik ölü de değilsin!

Mustafa Necati KARAER

lığı, nesrimizi ve şiirimizi bir sürü sarsak cümle ve in­ meli mısralarla doldurdu. Bu özentiye kendisini kaptı­ ranlar arasında yaşlı yazar­ lar, ünlü şairler de var. İşin düşündürücü yanı da bura­ dadır. Korkarım, git gide hepimiz Rumeli göçmen ağ­

zı ile konuşacak ve yazaca­ ğız!..

Cümle örgüsü sağlam ol- mıyan dil, belkemiksiz in­ san gibidir: ayakta duramaz, hareket edemez, gelişemez.

Türk dilini, kendi ege­

menliği içinde sağhğa, sağ­ lamlığa yeniden kavuştur­ mak bize, yazarlara, düşen bir ödevdir. Bu gerçeği u- nutmuş görünüyoruz.

Kalem sorumsuz bir si­ lâh değildir; gelişi güzel kul­ lanılamaz.

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

şampanya vb.) ve kalitesi belirli bir şarap için uygun bulunan değere karşılık gelen SÇKM oranında hasat edilir.. v Şıranın SÇKM ’si ne kadar yüksekse şarabın alkolü

Bu dillerden geçmiş kelimeler Türkçede nasıl telaffuz edilirse edilsin, Arapça ve Farsçadaki asıllarına uygun olarak yazılır... Arapça

kelimelerin sonundaki bu “te”ler, belli bir kurala tâbi olmadan ve kulaktan duyularak yerleşmiş. olduğundan bazan telaffuz edilir, bazan da

Günümüzün diliyle söyleyelim: Şimdi İngilizce kelimelerin burgacına (girdabına) girdik. Artık mefhum Osmanlıca sayılıp dilden silindi, yerini yapıca kurallı olan

Ressamın adı Mümtaz Çeltik, yedi yıldır Paris’te çalışmış, Gü­ zel Sanatlar Akademisi’ni bitirmiş, artık resim ya­ parak geçiniyor, bu çetin yolda ilk

Trakya va Anadolu'daki eski Türk evlerinin, başka ülkelere hiç benzemeyen çeşitli mimari özellikleri,.. değişken ve özgün

Sonuç olarak TDK’nin son baskı Türkçe Sözlük’ünde kapalı t ile biten 1.094 Arapça kelime, Türkçede Arapça tamlamasında kullanılan kelimeler hariç, kapalı t

Ramazan ayında çocukların, sabahtan öğlene kadar yada öğleden akşama kadar veya daha kısa bir süre için oruç tutmalarına denir. Ramazan ayında çocukların, sabahtan