• Sonuç bulunamadı

Süleyman Nazf'in nükteleri:Ölümünün 52. yıldönümü dolayısıyla

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Süleyman Nazf'in nükteleri:Ölümünün 52. yıldönümü dolayısıyla"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Yazılariyle olduğu kadar nükteleriyle tanınan bir dev muharrir

SÜLEYMAN NAZİF'jN NÜKTELERİ

Ölümünün 52. yıldönümü dolayısıyle

U

ÎÇ şüphesiz eserleriyle de edebi- yat ve gazetecilik tarihimize geç­ miş olan Süleyman Nazif vücut yapısı, ateşli zekâsı, güçlü ve atılgan kalemi ile «dev yazar» denilmeye layık bir muharrirdi. Onun «Firâk-ı îrâk» ve «Batarya ile Ateş»inden parçalar okul kitaplarına kadar girmiş ve kendisini tanınması gerekli bir edebi şahsiyet olarak sonraki kuşaklara saydırmıştır. Bunlar dışında «Mehmet Akif», «Çal Çoban Çal», «Malta Geceleri», «Ziya Paşa Külliyatı», «Fuzûli» gibi çeşitli eser, etüd ve derlemeleri pek çok olan Nazif 1870 tarihinde Diyarbakır’da doğmuş, özel eğitim görmüş, çocuklu­ ğunda Arapça, Farsça öğrendiği gibi sonraları kendisi de çalışarak ve bir süre Avrupa’da bulunarak Fransızca öğrenmiş, valiliklerde bulunmuş, çeşitli gazete ve mecmualarda başyazarlık etmiş ve 1927 Ocak ayında İstanbul’da vefat etmiştir. Keskin kalemi ve ateş­ li yazılarının hatırasına kardeşi şair Faik Ali’nin şu mısraları mezar taşı üstündedir:

Şimşek mürekkep olmalıdır, yıldırım kalem Tahrîr için kitâbe-i seng-i mezarını

Gelelim nükteleriyle Süleyman Na­ zif’e... O nükteler hem sert, hem yu­ muşak fakat daima özlü, parlak ve pek çok münasebetlerle ağızdan ağıza aktarılabilen cinstendir.

TEK KELİME İLE TENKİT

Servet-i Fünun mecmuası sahibi Ah­ met İhsan’ın «Avrupa’da Ne Gördüm»

isimli kitabının başlığı gözüne ilişince Süleyman Nazif’in onu «Avrupa’da Ne Kördüm» şeklinde okumuş olması ol­ dukça sert bir yergidir, değil mi? KATIRLAR

Birinci Cihan Harbi mütarekesinde İstanbul işgal altında iken Süleyman Nazif birkaç arkadaşıyle Beyoğlu’nda bir pastanede oturuyorlarmış.

Cadde-SüLeyman Nazif kitabı da, kalemi de hiç bir zaman elinden bırakma­

dı. Ömrü boyunca yazdı, yazdı...

(2)

den bir İngiliz nakliye arabasının geç­ tiğini görmüşler. İki katır tarafından çekilen bu nakliye arabasına birkaç yüklü araba da bağlı olduğu için mec­ liste bulunanlardan biri: «Nasıl oluyor da bu kadar yükü iki katır sürükleye­ biliyor?» diye şaşkınlık eseri gösterin­ ce Süleyman Nazif şunu söylemiş:

— Bu da bir şey mi? Koca bir Os­ manlI İmparatorluğunu üç katır sürük­ lemişti!

Bu söz hem sert, hem acı! GENÇLİK HATIRALARI

Nazif’in nükteleri bazen kendisine karşı da serttir. Trabzon’da vali iken oradan memnun olmadığını bilen ar­ kadaşı İbrahim Alâettin Gövsa sorar:

— Bursa’dan da memnun değildiniz. Acaba neden?

Nazif cevap verir:

— Gençliğimin günahları Bursa’nın sokaklarından sel gibi akar da ondan. MESLEKTAŞ ŞAKALARI

Ünlü yazar ve okul yöneticisi İbra­ him Alâettin Gövsa «Süleyman Nazif» isimli kitabında daha başka fıkralar da naklediyor:

Süleyman Nazif kendi gazetesi olan «Hadisat»ı yayınlarken çalıştığı ida­ re yerinin üst katında «Alemdar» isim­ li bir gazetenin idare yeri bulunuyor­ muş. Bir gün bu «Alemdar» gazetesinin başyazarı Refi Cevat (Ulunay) ile ay­ nı gazetenin yazarlarından Pehlivan Kadri üst katta güreşiyorlarmış. Ve bütün bina sarsılıyormuş. Bi,ri «Üstad, bu gürültü nedir?» diye sorunca Süley­ man Nazif cevap vermiş:

— Refi Cevat başmakalesini yazı­ yor.

YUMUŞAK BİR NÜKTESİ

Süleyman Nazif’in nükteleri bazen koruyucudur da. Bir mecliste biri «Şair

18

Ahmet Haşim Arap’tır; Bağdatlıdır» diye onu çekiştirmiş. Süleyman Nazif atılmış:

— Bağdat’ı kaybettik; Ahmet Ha- şim’i de kaybetmeyelim.

YILLARIN HİKÂYESİ

Nazif merhum Bağdat’da vali iken «Barzan» aşireti şeyhi ile uğraşmış ve İçişleri Bakanı Talât Beye yazdığı mektupta: «Ben bu herifi ya mahve­ derim; ya kendim mahvolurum» cüm­ lesini kullanmış. Talât Bey Süleyman Nazif’in bu cümlesini kendisini ziyare­ te gelen şair Celâl Sahir’e söyledikten sonra şöyle demiş:

— Benim için ikisi de iyidir.

İbrahim Alâettin Gövsa, bu fıkra hakkında şu yorumu yapıyor:

«İttihatçıların Süleyman Nazif’i di­ linden ve kaleminden kurtulmak için vali yaptıkları açıkça görülüyor». İDARE ADAMI NAZİF

Bu müthiş yazar ve şair adamın dili­ nin ve kaleminin kuvveti kadar —bir idareci olarak— cerbezesinin de kor­ kunç derecelerde tesiri bulunduğunu şu fıkradan anlıyoruz:

Yine Bağdat’da vali iken belediyeye ait petrol deposunda yangın çıkınca —o zaman ve oralarda petrol en kıymetli şeylerdendir— polis, asker, hükümet memurları, başlarında Vali Süleyman Nazif bulunduğu halde yangın yerine koşarlar. Fakat petrolleri kurtarmak için canını tehlikeye koyacak fedailere ihtiyaç vardır ve hemen herkes depo­ dan ümidi kesmeye başlar. Hayret *ve çaresizlik içinde kalan hükümet erkâ­ nı arasında Vali Süleyman Nazif bir­ denbire gözleri parlayarak bağırır:

— Yağma!

Orada hazır bulunan işsiz halk ve fellahlar arasında «yağma! yağma!» sesleri derhal tekrarlanır ve bir an

Referanslar

Benzer Belgeler

Dieses Serai wurde, unter der Regierung Sulei- man des Grossen, vom Grosswesire Ibrahim Pascha zugleich mit dem am Hippodrome gelegenen, ebenfalls nach dem Gründer

Oysa evinde bir kav oluşturmak, şarap yıl­ landırmak, farklı rekoltelerin tatlarıyla ilgili söyleşiler yapmak, meraklılar arasında kavdan kava şarap değiş

tarlılığı*, hayatla ödeşmemizdeki “sahtekârİıklanmı- z/” gerçekten yazınsal, hem de sonuna kadar yazın­ sal bir dille ifade eden Tuhaf Bir Kadın şimdi daha çok

Questionnaire: A history of occupational noise exposure: mean noise for per hour (MN), max- imum exposed noise (MEN), daily noise exposure time (DNET) and total noise

Oral kavite yerleşimli bu iki geriatrik piyojenik granülom olgusu; geriatrik hastalarda malign lezyonlarla karışabilmesi nedeni ile güncel literatür eşliğinde

Şüphesiz sezonun izleyenleri ikiye bölen filmleri arasında başı 'Yüzük­ lerin Efendisi' çekiyordu.. Film kadar, filmle ilgili olarak Fatih Özgüven, Tuna Erdem,

Çoğumuzun TÜBİTAK kısaltılı adıyla bildiği Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Kurumu 24 Tem- muz 1963’te, başka bir deyişle Türki- ye Cumhuriyeti’nin 40..

Cenazesi 18 Ocak 1999 Pazartesi günü sabah saat 10.30’da Cumhuriyet gazetesi bahçesinde gerçekleştirilecek törenin ardından,.. Teşvikiye Camii’nde kılınacak öğle