• Sonuç bulunamadı

Görkemli bir İstanbul kitabı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Görkemli bir İstanbul kitabı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Görkemli bir İstanbul kitabı

R . Mantran, 17. Yüzyılın İkinci Yarısında İstanbul, 2

cilt, Çev. M. Ali Kılıçbay-Enver

özlan, V Yayınları, Ankara 1986, 374 + 312 s.

--- numunu incelerken aynı

anlayış-NEDİM GÜRSEL________

İki büyük imparatorluğun başkenti olmuş, tarihin çn eski devirlerinden bu yana benzersiz bir yerleşim merkezi olma özel­ liğini sürdürmüş İstanbul üzeri­ ne kapsamlı araştırmalar ne ya­ zık ki pek az. Fransa’da Aix-en- Provence Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Robert Mant-

ran’m 17. Yüzyılın İkinci Yansın­ da İstanbul adlı yapıtı, yalnızca

ele aldığı dönemi en geniş ayrın­ tılarıyla sergilerken değil, kentin tarihiyle coğrafyasını birlikte in­ celerken de önemli bir gerçeği vurguluyor: İstanbul’un tarihi zamandizinsel bir yaklaşımdan çok kentin maddi yapısını irde­ lemeye, bu yapının oluşumunu çözümlemeye yönelik bir yakla­ şımla ele alınmalıdır. Mantran’- ın bu bütünsel yaklaşımını temel­ lendiren yöntemin büyük ölçüde

Fernand Braudel’den kaynaklan­

dığını belirtmeliyim.

BRAUDEL’İN YÖNTEMİ

Braudel, Annales adlı tarih dergisinin çevresinde oluşmuş ve bu adla anılan son derece özgün bir tarih okulunun kurucuların­ dandır. Hocası ve çalışma arka­ daşı Lucien Febvre ile birlikte olaylara dayanan zamandizinsel tarih anlayışını yıkmış, yerine toplumsal ve ekonomik yapının maddi temellerini, özellikle de günlük yaşamın ayrıntılarını ir­ deleyen yeni bir tarih anlayışı ge­ tirmiştir. Bizim okullarımızda hâlâ önemsenen yöneticilerin ki­ şilikleri, savaşlar, devletlerarası ilişkiler, vb. gibi etkenlerin bu ta­ rih anlayışında yeri yoktur. Bra­ udel ekonomik üretimin, ticaret ilişkilerinin, nüfus sorunlarının üzerinde durur daha çok. Belli bir tarihsel dönemi değil, coğraf­ yaya dayalı bir bütünün toplum­ sal zamanını inceler. Bu zamanı ortaya koyabilmek için de üretim tekniklerinden beslenme sorun­ larına, giyim kuşamdan borsa oyunlarına dek toplumsal, eko­ nomik ve kültürel yaşamı alabil­ diğine geniş bir alanda kavrama­ ya çalışır.

Mantran da İstanbul kentinin 17. yüzyılın ikinci yarısındaki ko­

tan yola çıkıyor. Kentin coğraf­ yasını, iklimini, nüfusunu ele alı­ yor önce. Bu maddi temel çerçe­ vesinde yönetim mekanizmasını, daha sonra da ekonomik yaşamı kavramaya yöneliyor. Ticaret iliş­ kilerini kentin salt coğrafi konu­ mu açısından değil, etnik ve top­ lumsal özellikleri açısından da ele alması, mali konulara deği­ nirken el sanatları ve lonca ör­ gütlenmesinin de önemini vurgu­ laması, giderek İstanbul kentiy­ le Osmanlı İmparatorluğu’nun genel düzeni arasında türdeş bir ilişki kurması Mantran’ın yapı­ tını benzerlerinden farklı kılıyor.

İSTANBUL’UN AZINLIKLARI

17. Yüzyılın İkinci Yarısında İstanbul’un bir başka özelliği de

kentte yaşayan yabancılara ve Müslüman olmayan azınlıklara önemli bir yer ayırması. Kanuni döneminde sayıları çoğalan ya­ bancı temsilciliklerin uluslararası ticarette oynadıkları role değinen vazar. bir vandan Rum. Yahudi.

Ermeni toplumlannın ticari et­ kinliklerine dikkati çekerken, öte yandan Fransız, İngiliz, İtalyan ve H ollandalIların Osmanlı İmparatorluğu’nun yarı sömür­ geleşme sürecini nasıl başlattık­ larını belgeleriyle kanıtlıyor.

“BİR YERLEŞİM CANAVARI”

Mantran hem Osmanlı arşiv­ lerinden, hem de Venedik ve Fransız arşivlerinden geniş ölçü­ de yararlanmış. Ne var ki bu ya­ rarlanmanın yetersiz kaldığını, daha binlerce belgenin günışığı- na çıkarılması gerektiğini “Son- söz”de belirtiyor. Avrupalı gez­ ginlerin izlenimlerinden olduğu kadar Evliya Çelebi’nin Seyahat- nâme’siyle, Eremya Çelebi Kö- mürcüyan’ın İstanbul Tarihi ad­ lı yapıtlarından da yararlanan Mantran, eski ya da yeni Osman­

lI tarihçilerinin araştırmalarını

da değerlendirmiş. 17. Yüzyılın

İkinci Yarısında İstanbul ilgiyle

okunan bir kitap. Ben kendi pa­ yıma çok şey öğrendim bu ilginç araştırmadan. Tarihçi olmadığım için, ekonomik yaşamın incelen­ diği bölümlerden çok, İstanbul kentinin etnik ve coğrafi özellik­ lerinin anlatıldığı bölümleri tat alarak okudum. Günlük

vasa-/,

ı. t a

mın ayrıntılarını, malıalle, anıt ve sokak betimlemelerini bir ya­ zar gözüyle değerlendirdim. Bra- udel Akdeniz ve II. Fillp Çağın­

da Akdeniz Dünyası adlı ünlü

yapıtında “İstanbul bir kent de­ ğildi, bir yerleşim canavarı, bile­ şik bir metropoldü” diye yazar.

MUTLU BİR RASTLANTI

Bugün de Doğu Akdeniz’de bir metropol görünümünü sür­ dürüyor İstanbul. Üstelik Bed­

rettin Dalan’ın tarihsel mirası hi­

çe sayan girişimleriyle talan edi­ liyor. Mantran’ın böyle bir or­ tamda dilimize çevrilmesi gerçek­ ten mutlu bir rastlantı. Ne yazık ki saygıdeğer bir emek ürünü olan çeviride bazı yanlışlar, özel­ likle de Türkçenin yapısına uy­ mayan, Fransızcadan olduğu gibi aktarılmış cümleler var: “Her za­

man derinlemesine saygıyla yük­ lü olmayan ilişkiler”, “Binaların çok da mutlu olmayan katılma­ larına rağmen”, “Evliya Çelebi tarafından verilen rakamlar sık­ lıkla sembolik olmaktadır”, “Ya­ bancı seyyahların işaretleri bula­ nıktır”, “İstanbul’un kendisinde bunlar uyanık tüccarlardır” gibi.

Hele “Kanuni” diye bildiğimiz Süleyman’a “Muhteşem” denme­ si, bağışlanır gibi değil. Yine de çevirmenlerin çabasını kutlamak isterim. Kentimizi anlatan sekiz yüz sayfalık bir bilimsel yapıtı Türkçe’ye kazandırdıkları için.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Allah’a hamd, onun Sevgili Resûl’üne salât ve selâm olsun. Dönemimizin önemli ilim adamı ve mütefekkirlerinden biri de Prof. Mahmud Es’ad Coşan’dır. Aynı

Tüm kentsel ba şlıkların artık daha fazla ekolojik bahisler olduğunu, kentimizin doğal sınırlarında ateşle oynandığının altını çizmeden, bu konuda radikal bir

Daha sonra Şehzadebaşında bir binaya, oradan Divanyo- lunda bir konağa, oradan yine Divanyolunda bugün Sıhhi­ ye Müzesi olan binanın bir bölümüne

Hastay› ilk gören doktor taraf›ndan hastan›n risk grubu ve a¤›rl›k fak- törlerinin de¤erlendirilmesiyle hasta n›n uygun bulundu¤u grup (klinik grup) ile hastalara

Literatürde daha önceden farklı bir çok algoritma ile optimum boyutlandırılan 942 elemanlı uzay çelik kafes kule problemi öğretme-öğrenme esaslı optimizasyon

Oysa başka romanla­ rında aynı şey, bu kadar radikal biçimde söz konusu değil.. - Kimseye anlatamadım

Zaman geçtikçe ve başka tür feminizmleri keşfettikçe Duygu Asena ile feminizme yaklaşımım örtüşmemeye başladıysa da hep onun kadınların bugün

Koca Yaşar, seni elbette çok seven, yere göğe koya­ mayan çok sayıda dostların, milyonlarca okuyucun ve ardında koca bir halk var.. Ama gel gör ki onların