Î A K V f
BİR YAPRAK
Abd-ül-Hak Hâmid
B
U hafta, pazar sohbetini okuyucularımı eğlendirici bir mev-zudan seçmiyorum. Onlara biraz kadir bilmemezligimizden, lâkaytlığımızdan şikâyet edeceğim: 193" senesi Nisanının üçüncü günü, yâni bundan 25 sene evvel büyük şair Abd-iil-Hak Hâmid vefat etmişti. Cuma günü onun ismini ta’ziz etmek, ruhu na bir fâtiha okumak üzere mezarında bir ihtifal tertip edildi.
İhtifali tertip edenler gazeteleri dolaştıkları halde hiç birinde Hâmid’e dair bir şey çıkmadı, yazanlar da birkaç satırla İktifa et
tiler, temenni edilen alâka uyandınlamadı, buna rağmen Zinrir- likuyu mezarlığmdaki kabrinin başma gidilerek bu vesile ile onun edebiyat sahasında memlekete ettiği hizmete karşı hürmet bor cunun eda edileceği ümit edildi.
Büyük şairin mezarında beş kişi varmış. Yâni:
U nu tu rlar seni b ir ölmeye gör!
Hakikati bir kere daha tecelli etmiş oldu.
Abd-ül-Hak Hâmid, büyük şairdir. Memleketin tanınmış bütün şairleri, edibleri ona karşı minnet borçlarını parlak sözlerle be yan etmişlerdir:
Süleyman Nazif, ona «Şâir-i-azîm-üş-şân» derdi. Tevfik Fikret, onun için yazdığı bir manzumede:
M uallâ b ir derinlik, şi’r-i-H âm id, şi’r-i-v e d âver Dehâ! ey n e y y ir-i-e srâ n füshatzâr-i-ilhâm ın! Senin pîşâni-i-H âm id m idir evreng-i-ârâm m ?
(Hâmid’in insanı kendinden geçiren şiiri yüksek bir derinlik tir. Ey ilham meydanının sırlarını çözen dehâ güneşi! Senin al nını sürdüğün yer Hâmid’in tahtı mıdır?)
Hocam Rıza Tevfik de:
Hâmid! koca Hâmid! sen o esrara B ir suret, bir ma'na, b ir lisan verdin. B ir cihan sığdırdın boş b ir mezara, Duygusuz ölüme, duygu, can verdin.
Diyor.
Abd-ül-Hak Hâmid bu memleketin gençliğine birbirinden güzel eserlerle hürriyet dersi veren Namık Kemallerin, Ziya Paşaların arasında büsbütün ayrı mevki tutan bir şahsiyettir.
Hâmid, birbirlerine muarız olan Muallim Naci ve tarafları ile Fikret ve «Edebiyat-ı-Cedide» çileri bir noktada toplamıştır, her iki mektep de onu takdir ve tevkir eylemekte ittifak etmişlerdi.
Hâmid’in şiirlerini yalnız okumak kâfi değildir. Bu şiirler
daima okunmalı. Okudukça bir şekerleme gibi lezzeti damağa
yayılır. Hâmid yüksek hisleri ifadede muazzam bir kudrete sa hiptir. Meselâ en güzel manzumelerinden biri olan «Fatih’in Tür besi» nde şu beytin azametine bakınız:
T itrerdi secdegâhm oldukça sen cebinsây Halâ gelir zeminden tekbîr-i-zârzârın!
(Sen alnını yere koyduğun zaman secde ettiğin yer titrerdi. Hâlâ oradan inleyen tekbirinin sesi geliyor.)
Abd-ül-Hak Hâmid’in parlak sözlerinden biri de son zamanda yazdığı şu beyittir:
Bir ism -i-celâl olsa gerek n âm -ı-tab îat A yât-ı-ilâhıyyedir illıâm -ı-tabîat
Büyük şair neş’eü hattâ bâzan çocukca kaprisleri olan bir
adamdı. Yaşma rağmen: ,
Bu gün olsam da b ir cihan dîde K arlar altında nevbahârım ben.
Derdi. Son derece nazikti, bir gün sokakta giderken bir ha mal arkasında yükle Hâmid’e çarptıktan sonra bağırdı:
— Destur!
Hâmid döndü, hamala sordu: — Bir daha mı çarpacaksın oğlum?
Londra sefaret müsteşarlığından izin alıp İstanbul’a gelmişti. Erken sokağa çıkıp İstanbulu gezmeği severdi. Bir sabah çok er ken saatte daha açılmayan köprüye geldi, onun sefaletini seyre derek Londranuı meşhur asma köprüsünü düşündü.
— Yarabbi! dedi. Ne iptidaî adamlarız. Bir Londradaki köp rüye bir de şu bizim eski tahta köprüye bakın!
O sırada ‘başında dolma tenceresi ile yanında duran bir zenci
kadın köprünün yavaş yavaş kapandığına bakarken hayranlıkla
söylendi:
— Hay Allah! Şu köprüye bakın... Tıpkısı canlı gibi... Kendi kendine nasıl da kapanıyor. Şu insanların yapmayacakları yok!
Abd-ül-Hak Hâmid bunu anlatırken: — Dolmacı arabı kıskandım!
Dermiş. Hâmid, güzeli ve güzelliği setlerdi.
— Öldüğüm zaman beni gasl edecek olanlar çirkin, korkunç yüzlü, bedeni ârızalı, malûl adamlar olmasın. Cesedime temiz ve yumuşak ellerin temasını isterim.
Derdi ve bu arzusu yerine getirilmişti.
Dünyanın güzel günlerini yaşayan Abd-ül-Hak Hâmid öl
meden evvel:
Tad yok gecesinde gündüzünde Ben neyleyeyim bu yer yüzünde?
Beyti ile dünyanın ne hale geldiğini ne güzel anlatmıştır.
^ l l l i n i l l l l l I l l l i m i l H U I M I I I I I I I I I t l l l l l l l l l l l | I I I I H I | | | | | | l | | | | | | | | | | | i | t | | | | | | | | l l l | | , | l „ | „ | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | | ^
İTOAMfflflÜlMHlIlINh.ılH * * a a * ıo o t> M o cx ^ ^ ---— --- ---
---Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi
IIIIIHI II l ll ll t lI ll ll ll ll ll ll lt lI lI t lI lı lM lı ll ıı lı ıt ıı ıi M f if | || g |g || || f || t || H I I H I fl H I I I I I I I M fl ll ll ll M ll ll ll ll ll ll tl ll tl ll ll ll ( ll tl ll |I I I M I M I || l| || || || || || || || || || ( || || || f| » || || || || t| || || || || { || || || || || || || || | |t | ll ll ll ll ll İ ll i t ll lt ll ll ll ll l t il B il il II t l il i lí l il il í İt 1* 1* ** '*^ '** *'* * **** ** * * * * '* l'* ,