SAYI : 3
•
15 OCAK 1976
•
5 LİRA
hediyemizi
kazanan
1000 talihli
okuyucumuzu
V
"açıklamaya
başladık...
i
Okmeydanfnda talan var
★ Tehlike: Unkapanı ve
Galata köprüleri çökebilir
★ Zsa Zsa Gabor yine
koca arıyor ★ Kötü hava
ların sonucu : ÖksürükI
Bu hafta
Lodos dalgaları geminin üzerinden aşıyordu
Makaleler 1 • Sohbet • Ne dediler, ne yap tılar? 4 - 5 • Dünden-Bugünden 6 Yurtta HAYAT 1 • Okmeydam'nda talan 8 - 9 • Köprüler çöküyor! 1 1 -1 2 • Necmettin Hoca'V 1 kaybettik 13- 14 • Çalışan anneler sorunu 21 -22
• Niçin iyi çay
içemiyoruz? 5 0 -5 1
• Eski evlerin şiiri 5 2 - 5 3 Dünyada HAYAT 1 • 1976: ABD'de
Başkan seçimi 1 5 -1 6 • Ölüm saçan bahçe 19 • Şöhretlerin kızları 27 • Zsa Zsa Gabor
koca arıyor 44 • Kanlı meydan; Arena 5 6 - 5 7 Dizi yazılar M . • Esra r Yolu ( 3 ) 2 3 - 2 6 • Atom mantarının ardındaki gerçek ( 7 ) 2 8 - 3 0 Sahne - Perde - TV • TV'de bu hafta 54 | Kadın - Ev - Sağlık Q • Moda 3 4 - 3 6 • Eviniz ve Sîz 37 • Ö ksürük 38 • Yem ek tarifleri 39 • G üzellik - Ö rg ü - Dekorasyon 4 0 - 41 I Roman - Hikâye 1 • K a rar ( 3 ) 4 2 - 4 3 • Ne güzel şey yaşamak (7 ) 4 5 - 4 6 | Sürekli sütunlar • Hayat arkadaşı 37 • Cemiyet 48 - 49 • Sizden - Bize 6 0 - 61 • Fal, Rüya tâbirleri 62
Mizah - Oyun - Eğlence
* K arikatü r - fık ra 59
* Bulmaca 60
Fotoğraf: YALÇIN KILAN
IC ASIM sonlarından be- * * ri zaman zaman bozu lan hava şartları, yeni yı la girer girmez, tahminleri de aşan ölçülerde tahri bat yaptı. Bu defa Kuzey ve Orta Avrupa'dan ko pan dehşetli bir fırtına, önce İngiltere'yi allak bul lak etmiş, sonra Balkan lar üzerinden süzülerek Türkiye'ye dalmıştı. Ge çen haftanın başında İs tanbul, bu fırtınanın be raberinde getirdiği soğuk la. üçüncü kez kar tipisi ne yakalandı. Gerçi kar yağışı şehrin sadece yük
sek kesimlerinde etkisini göstermişti, ama bu bile trafiğin biraz daha aksa masına yetti. Ve hemen ardından, deniz seferleri nin aksamasına yol açan lodos patlayıverdi. Simsi yah dalgalar peşpeşe dev- rile devrfle kıyılara yakla şıyor. sonra bütün şidde tiyle kayalara çarparak çatlıyordu. Bu arada şe hir hatları gemileri her zaman olduğu gibi sefer lerin birkısmını iptal etti ler, Kadıköy'e yanaşama- yan vapurlar Haydarpaşa' dan çalışmak zorunda
kaldılar. Salı sabahı da «Violetta» adındaki bir Yunan şilebi de dalgalar la sürüklenerek Sahil Yo- lu'nun Catladıkapı önle rinde karaya vurdu. Dal galar öylesine şiddetliydi kİ, koca geminin bir ya nından çarpınca boyunu geçiyor ve öte tarafından yükseliyordu. Bereket, fır tına gece yarısından son ra patladığı için, balıkçı tekneleri bu bâdireden kurtuldular. İstanbul, böy- lece iki gün en «soğuk lo dos» la titredi, durdu.
Bütün bunların
yanıba-şında da Doğu ve Güney doğu Anadolu başta ol mak üzere yurdun birçok kesiminde kardan yollar kapandı. Otobüs ve oto mobil yolcuları yolda kal dı. Şiddetli tipi ve fırtı na nedeniyle ulaşım ka dar haberleşme de aksa dı. Birçok köy ve kasa bayla bağlantı kurulama dı. Bu arada Karayolları ve Ulaştırma Bakanlığının emektar tamir ve yol aç ma ekipleri zor şartlar al tında çalışarak vatandaşa yardımcı olmak İçin, ara lıksız uğraşıp didindi ■
NEREYE BAKSANIZ... — Okmeydcmı’nda nereye baksanız bir bir menzil taşı. Taş ikiye bölünmüş, bir yarısı sağda, bir yarısı s
Okmeydanı'nda talan var!
Fatih Sultan Mehmet'in kuşatma sırasmda kendi eliyle
kurduğu ilk namazgahı, «kimse buraya bina kurmayan
diye buyurduğu alan, gecekonducular tarafından
bölüşülüp parçalanmış, bir tarih âdeta yok edilmiş...
KAYBOLAN TARİH Her geçen saat, tarih değerinde bir taş, yani inşaat ların toprakları arasında, bir daha görülmemecesine silinip gidiyor.
GSünn
İN S A N pislikleri, toza bulanmış Jd aracık dereciklerden akıyordu.
yerlerde kırılmış mermer taşlar öbek öbekti. Bir gecekondunun bahçe duvarında, bir abidenin par çası, tuğla niyetine kullanılmıştı; ya rı beline kadar gömülmüş muhte şem bir abidenin sağından, solun dan ise lâğım suları dolanıyordu.
Hayatta kalan örnekleri kaybol maya yüztutmuş, İstanbul efendisi yaşlı ahbabım, taştaki yazıları tit reyen sesiyle okumaya başladı- «Fa’lem Enne hu.. Lâ İlahe illal lah...»
V ---. . . „ . U C I I I
sına saldırıyor, Fatih Sulta met'in namazgâhını kendine çanların kapısı önünde, altl lok küçük çocuklar oynuyorc ken, semt çocukları başımız tüler: «Amca, bizim de foto
zı çek!» diye bağırışıyorlard Kitabesine Hicrî 997 (158 düşürülmüş üc-beş mezar ta kal dükkânının önünde devri tıyordu; bir sebze bahçesine teşem bir abide vardı, sağı s< İlklenmişti. Daha ileride gec, lar arasında nice abideler < zanmıştı. Âdeta yalvarıyorla ağlıyorlar; hiç şüphem yok
ca yüzyıl sonrasında kendilerine re va görülen hakaretten utanıyorlardı. Utanan, ağlayan, görünmeyen el lerini göğe açarak, bunca yüzyıldır yüce bir devletin geleneklerinin mahvının durdurulmasını dileyenler, işte bu perişan ata yadigârı abide lerdi.
Burası Fatih Sultan Mehmet' in, İstanbul’u kuşatması sırasın da kendi eliyle kurdurduğu ilk namazgâhtı; burası Fatih Sultan Mehmet’in Türk gençliğine ferman ile vasiyet ettiği, emanet ettiği, ko ca Okmeydanı idi!
Eğer bazı sokaklarından taşan keskin pislik kokusuna dayanabilir seniz, bir milletin mazisini oluştu ran bu yüce eserlerin nasıl mahve- dildiğini, Fatih Sultan Mehmet gibi- eşsiz Türk komutanının, devlet ada mının vasiyeti, milletine hibesi o
muazzam ormanın, yamaçların, dut lukların, ovaların, nasıl talan edildi ğini, nasıl bile bile üzerlerine gece" kondular kurulmasına göz yumuldu ğunu ve nasıl, kimlerin gecekondu lar yaptığını ve herbiri paha biçil- mez o muhteşem sanat eserlerinin, tarih abidelerinin parçalanmasını'. yokedilmesine aldırış edilmediğin1
görmeye gidiniz. Ama acele edine biliniz ki, cok geçmeden kalan üC
beş abide de yok edilecektir! Bugün artık Okmeydanı yoktur. Onun yerinde binlerce gecekondu nun sıkıştığı bir şehir vardır ve bu şehir, medenî bir âlemde eşine rast lanılmayacak derece iptidai kalmış, ata yadigârı vakıf topraklarının ta lanından hasıl olmuştur.
Bugün artık Okmeydanı yoktur; ama o semti gösteren levhalar var dır, o semte çalışan otobüsler, mi nibüsler vardır. Ama Okmeydanı bitmiş, paylaşılmış, tükenmiştir. So kaklarından iğrenç pislikler gecen o muhteşem Okmeydanı, belki adı nın münasip bir yerine ilâve edile cek bir harf ile anlatılabilir bir baş ka meydandır günümüzde.
TAŞLARIN YENİ GÖREVLERİ
İnşa ettireceğiniz gecekondunu zun bahçesine bedavadan, sadece maddî değeri yarım milyonu aşan bir abide ilâve ettirmek ister misi niz? Salatalık ektiğiniz bahçenizde, çamaşır asmak için, heybetli bir menzil taşını, boğazını sıkarcasına telle bağlayıp, çamaşır direği ola rak kullanmak ister misiniz? Damı nın ortasından yükselen emsalsiz bir abidenin, evinizin içinde kalan kısmını, tuvalet yapmak ister misi niz? İnşa ettireceğiniz tuhafiye ma ğazasının arazisi için buldozer ge tirtip, taşı toprağı attırırken, ne gö nül, ne vicdan dayanamayacak ka dar yüce bir sanat şaheseri olan bir menzil taşını, maksadınıza en gel oluyor diye, buldozerle kırdır mak ister misiniz? Belki gelir görür ler diye Gürcü Mehmet Paşa yadi gârı ve Hicrî 1034 (1624) tarihli bir kitabeyi paramparça etmek ister mi siniz? Fatih Sultan Mehmet'in na- mazgâhı dibini çocukların pisletme sini seyretmek ister misiniz? O na- mazgâh ki, bir nice duayı gerçek yapan Allah'a ellerini açan Türk as kerleri. orada umut bulmuşlardı. Şimdi ise, gidip namazgâhın minber
BURMALI — Bu burmalı menzil taşı da yerden bitme yeni bir gecekondu da çamaşır direği olup çıkıvermiş!
taşlarını dilediğinize göre söküp, ge cekondunuzun duvarlarında tuğla niyetine kullanmak ister misiniz?
Bunları sormaya ne hacet; Ok Meydanı denen o yere gidiniz. Hep si çoktan yapılmıştır; hem de dev letin gözü önünde yapılmıştır; sanat ve tarih sorumlularının gözle ri önünde taşınmış ve kırılmıştır.
O meydan ki. Fatih Sultan Meh met'in fermanında, «Ben Bizans'a
karşı gaza ederken, ilk namazımı burada kıldım, burada ilk namazgâ- hımı kurdurdum. Gazaya, şehadete buradan koştum. Bu dağlar, bayır lar, ol yüce yerlerdir ki, Türk genç leri burada ok atalar, cirit oynaya- kır, dinç katalar. Onun için vasiyet ederim ki, kimseler buraya bina kurmaya,« dediği ve beş asra ya kın iyi kötü yaşadığı halde, son on beş yılda, inanılmaz bir talanla paylaşılıvermiştir.
Okmeydanı denilen semte eğer elinizde fotoğraf makinesiyle gider seniz, sanırım benim uğradığım akı bete siz de uğrarsınız. «Niye? Ni
çin? Ne maksatla fotoğraf çektiği
nizi» soran pek ilginç kişilerle kar şılaşabilirsiniz! Ama, vakit çok geç tir artık; daracık sokak bozması yol lardan başınızı önünüze eğerek geç mekten başka çare kalmamıştır. Sayanlar, bu uçsuz bucaksız ovada zamanında altmıştan fazla nişan ve menzil taşı saymış; ben saydığım da, dibine pislenen ve çocukların dillerini uzatıp, bir noktasını yala dıkları iki abide de dahil olmak ü- zere, on tane kalmıştı.
Burada nice çeşmeler bulunmak taydı. Kaptan Paşa yadigârı olan müstesna oymalı bir çeşme ve ki tabesi vardı.
Beş kıt'a üzerine yazılmış olan bu kitabe, Hicrî 1116 (1704) senesinde tamamlanmıştı. Ben andım diye ara mayın, çünkü bu kitabe, bütün çeş mesiyle birlikte çoktan yok edil
miştir! ■
OSMAN ÖNDEŞ
HATIRA FOTOĞRAFI — Makinenizle Okmeydanı’na giderseniz, meraklı gecekonducular size duvar yaptıkları tarihi taşlar önünde poz verebilirler.
ENDER — Sağlam kalan menzil taş larından biri fotoğrafta gördüğünüz. Paramparça edileceği günü bekliyor.
ŞEKİLLİ — Ok sporunda söz sahibi olanların rekorunu tespit eden üstü şekilli ve yine tarihî bir menzil taşı.
ACINACAK HALDE! - Bu da Fatih Sultan Mehmet'in perişanlık içindeki namazgahının bugünkü acı halı...
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Osman Öndeş Koleksiyonu