• Sonuç bulunamadı

Herkes yerli yerine

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Herkes yerli yerine"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

gViT

Herkes

llftV İB

YerJi

OKTAY

Yerine

AKBAL.

D

ön Bayaı^ Yıldız Kenterle Bay Şükran Güngör'­ ün birlikte imzaladıkları bir mektubu okudu­ nuz. Her ne kadar iki sanatçının da imzasını taşıyorsa da sanırım mektup Bay Güngör’ün kale- . nünden çıkmıştır. Daha önce Bay Güngör’ün kimi eleştirilere verdiği karşılıkların ‘ağırbaşlı üslubu’ ile bu mektubun taşıdığı hava o kadar birbirinin eşi ki!;. Neyse, kim yazarsa yazsın, önemli değil Önem­ li olan otuz yıldır Türk tiyatrosunun ön yerlerinde görünen kişilerin en hafif bir eleştiri, bir kınama karşısında nasıl dengelerini yitirdikleri, kışkırtıcılık­ lara nasıl kalkıştıklarıdır...

Bayan Yıldız Kenter bir çok kez övdüğüm bir tiyatro oyuncusudur. Ne yazık id eşi bay Güngör için aynı şeyi söylemek olası değil... Öyle, ya da böyle, kan - koca iki oyuncu, tiyatro yöneticisi de olarak çeyrek yüzyıldan beri sanat evrenimizin için­ dedirler. Önceleri belirli sanat düzeyinden aşağı in- memeye çaba harcıyorlardı, sonra ’piyasa’ oyunları adı verilebilecek, çoğunlukla çeviri oyunlarla ye­ tinmeye başladılar. Hemen her gece TV reklamla­ rında da görünerek sahnede kazandıkları saygınlık­ tan, ünden parasal açıdan da yararlandılar. Bütün bunlar kendi bilecekleri işler...

Bir aydın olarak, hele •çocukluğumuzdan beri Atatürk devrimlerinin inançla, şaşmaz savunucula­ rı olduk» diyen kişiler olarak; Atatürk’ün başlattığı, sürdürdüğü, parasını da bu yoldaki ileri atılmaların yapılmasına vakfettiği bir konuyu, yani Türkçemi- zin özleşmesi, anlaşması, ‘yabana dillerin boyundu­ ruğundan kurtarılması’ savaşımım bilmeleri, anla­ maları ve bu savaşımın sanat alanındaki erleri ol­ maları gerekirdi. Tarabya Oteli’nde yapılan tüm dil gericilerinin katıldığı bir toplantıya Yıldız Ken- ter’le Şükran Güngör’ün yer almalarını yadırgamış- sak. üç beş satırla kınamışsak, bu denli öfkelenecek ne var? Attıklan adımın kendilerini nereye, hangi çıkmaza götüreceğini, aydın kamuoyunun gözünde ' küçülteceğini, . bağışlanmaz bir duruma soka­ cağım bilmiyorlar mıydı? Kimblllr hangi he­ sapların etkisiyle gittiler o toplantıya katıldılar-, Ve- fik Paşa’dan, Şinasi’den parçalar okudular, sonra da kimin yazdığı belli olmayan —belki de kendi uydur­ maları— bir sahneyi oynadılar. Bu yanlış davranışı

iki oyuncuya yakıştıramayanlar arasında ben de vardım Düşüncemi o yazımda belirttim. Üstelik okurlar ve dostlar, 'az yazmışsın, daha ağır eleştir­ meliydin’ bile dediler...

Bayan Yıldız’la Bay Şükran, Osmanlıca’yı severi ler ya da Şinasi’nin, Ömer Seyfettin’in dilinden da­ ha aşın bir Türkçe İle oyunlar, öyküler, romanlar yazılmasını istemezler. Bu kendi bilecekleri iş... Hat­ ta dil gericilerinin, Atatürk deyriminin karşısında açıkça yer alarak, sözcüklerde ‘İslâmî ya da İslami olmayan’ diye aynın yapan tutucu kişilerin yarar­ landıkları birer araç durumuna bile düşmek isteye­ bilirler. Bunlar da bizi ilgilendirmez Seçimlerini yapmışlar, hangi yanda yer aldıklarım göstermişler­ dir. İyi de yapmışlardır. O yazımda da dediğim gibi, Tdm nerdedir kim nerde değildir’ anlaşılmasında yarar vardır.

Yalnız, 'bugünün bir de yannı vari sözümden bu denli korkmalarını anlayamadım. Her günün bir de yarım vardır, olacaktır. Bundan kimse kaçma- maz. Ayıp olan, çirkin olan, hatta utanç verici olan iki tiyatro sanatçısının yıllardır Atatürk devrimini savunmuş bir yazara şöyle seşîenebilmeleri, bir ‘yer­ lere’ onu ‘curnal’ etmeye kalkışmalarıdır: «Evet, ne­ dir bugünkü rejimde gerçekleştiremediğiniz? İstedi­ ğiniz gibi konuşamıyor musunuz? Yazamıyor mu­ sunuz? Sizi engelleyen mi var? Yoksa sözle yazıyla halledilemeyecek başka niyetleriniz mi var hakkı­ mızda? Ve siz o ‘yann’ı , bu niyetlerinizi gerçekleşti­ rebilmek İçin mi beklemektesiniz? Bugünün bir de yannı var tehditinın manasını mutlaka açıklamanız gerek Bay Ak bal, Türkiye’ye, bugünkü idareye ve bize,.,»

Ben her zaman açık »çık yazarım. Yine açık açık yazıyorum. Her dönemde de yazdım, yazaca­ ğım da... Beni tam van tanır, bilen bilir. Bilmeyen, tanımayan da kitaplanmı okur öğrenir. Yükardaîd satırlarınızdan ötürü ikinizin adına utanç duyduğu­ mu. ikinizi birer kışkırtım durumunda görmenin ba­ na acı verdiğini söylemekle yetineceğim. Evet, herkes yerli yerine...

T ah a T o ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Daha sonraki çalışmalarında araştırmacılar, nöron susturma araçlarını bilincin ve duyguların sinirsel devrelerini ortaya çıkarmak için kullanmayı planlıyor..

Sanatçının özel koleksiyonundan derlenmiş yüz­ lerce yağlıboya, suluboya ve deseni içeren toplu ser­ gide kırsal ve kentsel görünümler, günlük yaşam sah­

Çünkü böyle bir durum caiz olsaydı, din içerisinde (müctehid tarafından) bir şerîat vaz'ı da caiz olurdu. 123 Mâverdî'nin kendisi de ancak aslî delillerden birine

• Mekanik zedelemeye tabi tutulan tohumlarda, farklı ekim tarihleri karşılaştırıldığında, en yüksek çimlenmenin yaz ekimlerinde %132 (embriyo sayısına oranı

Yapılan anal zler sonucunda Türk ye'de reel kes m ç nde nşaat sektörünün dünyada olduğu g b kr zden en çok etk lenen alan olduğu ortaya çıkmıştır.. K -kare anal z

Abdülhamide, daha efendiliği zama­ nında hulül ederek dairei samimiyetine girmiş, ve tahta çıktıktan sonra, bu ra­ bıta günden güne daha ziyade artarak,

söz ederken Hüseyin Kâzım Özdilci'nin dışında bütün aile fertlerinin adının zikredilmesinden ötürü duyduğunuz te­ essürü dile getirmektesiniz Fakat bir

Önce İngiliz ve Fransız dadılar ve öğretmenler tarafından eğitilen Esma, daha sonra İstan­ bul'daki Amerikan Kız Koleji'nde eğilim gördü ve 1926 yılında m ezun