■ 1 T İ T ~ $ ^ J Ö &İV ' i
M3mm«^î
■rm '
t > -$ s - ^ v 'M h ^ ' <•* >~ \ «sp* " i •“ u^'i** A -•'»-■• ' »'■'| ~*b-> •-•■ | 9 f M « K A I X •; V<?A * 5 : S V I it . J # * i ...t "t 1| A ¿ i I S5C ^ ‘ “ „$► *« IÂ tm e y d anındaki İbrahim Paşa sarayının tam yüz sene önceki hali. (Saray, sağda görülüyor)
Umumî Hapishane
Binası Yıkılabilir!
O )
Ş
imdi hapisane halinde kullanılan binanın yı kılarak yerine adliye »arayı ku rulmak istenmesi günün mü him bir meselesi oldu. Bu yapı nın mimarî ve tarih bakımın dan çok yüksek bir kıymeti ol duğunu ileri sürenler var. Fa kat yapıldığı tarih gibi mima rını ve mimarî kıymetini orta ya koyan yok. Niçin yapıldığı nı ve neye tahsis edildiğini de katiyetle söyliyemediler. Orta- ı da İlmî mahiyeti haiz bir etüt 'e göremedik.* Söylenen ve ya zılanlar ağızdan dolma şeyler dir. Kaynaklar gösterilemiyor. Burada Sinanı talebe olarak o- kutanlar 'olduğu gibi, binayı mimar. Sinana, Sultanahmetm ariz »meşinin rn im srı M e h m e t
Ağaya yaptırtanlar da bulun du. Arada Bizans bakiyesi gö renler de var.
Bugün tamir ve ıslahı kabiliyeti ni tamamen kaybetmiş olan binayı yöyle bir kuşbakışı görelim: Yüzü nü teşkil eden şimal cephesi üç, diğer üç cephesi iki katlıdır. Arka da kalan üç cephenin üst katları nın önlerinde açık koridorlar ve arkalarında da odalar vardır. Re vak kemerlerinin araları sonradan taşla örülmüştür. Binanın üstü ya bani sarmaşık tarlası ve fidan lık haline gelmiştir. Kubbelerin ço ğu - bilhassa sağ cenahtakiler - çökmüştür. Binada mermer sütun lar, kıymetli başlıklar ve taşlar dan eser yoktur. Kemerler birin ci katın üstne yığma taş halinde oturtulmuştur. Zelzeleler, yağ murlar, bakımsılık binanın hüvi yetini ve rengini silmiş gibidir. Bi nanın bu haliyle, yalnız İstanbul- da değil, yurdun birçok yerlerin de sayısız emsaline rastlanabilir.
Bugün îstanbulda bu yapıdan daha berbat bir hale gelmiş Sinanm bir çok eserleri vardır. Üsküdarda Şemsipaşa, îstanbulda Şehzade, Topkapıda Ahmetpaşa medreseleri örnek olarak gösterilebilir. Bun lar yıkılıp giderken zaten tonoz ha lini alan ve altında 500 günahkâr yurttaşa köstebek hayatı yaşatan ?e inleten şu harabenin üstünde urmak hem yurttaşların sıhhati, em de şehrin imarı bakımından iç te doğru değildir. Sözü derhal ızmaya bırakmalıdır. Bu harabe- n solunda pırlanta gibi bir eser- .e - Maliye Hazinei Evrakı - , ar kasında hüviyetini oldukça sakla mış bir saray akşamı vardır. Ku rulacak Adliye binası bu dede ya digârlarını tebarüz ettirmek için bir ayna vazifesini görecektir.
Eski eserlerin üstüne titrerim. Tarihî ve mimarî kymeti olanların tek bir taşının bile oynatılmasını cinayet sayarım. Fakat bu harabe solundaki ve arkasındaki eserlerin kirli bir kabuğu halini almıştır. Bu kışr kırılmadıkça ötekilerin inci \ mahiyetleri ortaya çıkmayacaktır.
Yazan:
fiİbrahim Hakkı Konyalı
! S 5
Bugünkü adliye sarayının arkadan görünüşü
Ve burada düğün alayını seyr
Ş
imdi bu harabeyi çevreleyen binaları tetkik edelim: Üniversite Yıldız kütüphanesin-, de 35 No. da kayıtlı Mıtrakçı Na- suhun “ Seferi İrakeyn” adlı ese rinde At Meydanının güzel bir resmi vardır. Burada ipodromun harap halini görmek mümkündür. Başka bir resimde de İbrahim Paşanın Ofen — Budin’den getir diği tunç heykelleri şimdiki yılan lı sütunun önünde görüyoruz.İstanbul Lâtinlerin ellerine geçtikten sonra ipodrom tamamen yüzüstü bırakılmış, her tarafı ha rap olmuştur. Birçok heykeller ve taş sütunların üstlerindeki made nî kaplamalar eritilerek para ya pılmıştı. Fatih İstanbula girme den evvel yapılan plânlar da At Meydanının perişan hali görü lüyor. ("D
Kanunîden sonra yapılan resim lerde ve yazılan kitaplarda ipod romun kerevet duvarlarının tama men ortadan kalktığını, dikili taş ların ve yılanlı sütunun batısında bir At Meydanı sarayı yapıldığım ve bu saraya bazan da “ İbrahim Paşa sarayı” adı verildiğini görü yor ve okuyoruz. Topkapı sarayın da hazine kütüphanesinde 1526 nu marada kayıtlı “ Hünername” nin minyatürlerinde Kanunî kızı Hati ce Sultanı Parğalı İbrahim Paşaya verirken yapılan muhteşem düğün de kendisi için At Meydanı sarayı önünde müzehheb bir otağ kurul duğunu da görüyoruz. Kanunînin Sadrâzamı tarihçi Lûtfi Paşa bu düğünü tasvir ederken “ 930 sene sinde Veziriâzamı İbrahim Paşayı everüb âli düğünler eyledi. Şöyle- kim kalemlerle tahrir ve dillerle takrir olunmaz (21,. diyor.
Peçevî’de 18 Recep 930 yılında yapılan bu düğünü anlatırken der ki:
“ Pes at meydanı bir feleki tasi gibi bir vâsi mahaldir. Alî otaklar ile ve envai ziyb ve zinet ile tez yin olunup ve Mehterhanei Hüma yun önünde Padişahı zafer makrûn için bir âli tahtı saadet baht ter tip olundu. (3)”
den Padişaha saray hazinesind saklı (Noşirevan) a ait yekpare pi roze bir taştan şerbet ikram edil diğini tumturaklı bir ifade ile an latır.
Solak zade de düğünü tasvir e- derken şunları söyler:
“ Veziri âzam olup İbrahim Pa şa ismile namver olan sadrı güzin sünneti seniyei sahibülmiraç üzere izdivaç için icazeti padişahı felek menzilet jle At Meydanında vâki olan Mehterhanenin köşesinde Şeh riyan âli tebar hazretlerine tah tı saadet baht tertip olunup zer- baft ve giranbaha ve gire ifgA
kumaşlar ile tezyin eyledi! .rıc aşağı meydanda rengâmiz ;arı sanna otaklar ve sayebanlaı-edi hıp müzehheb kaliçelerdektept Haşan ve Şah İsmail ve E: gar ve Karahan ve badehu Sulta ^ ve Tomanbay cenklerinden ı musanna ve mürakka ve otaklar kurulup (4)..„
H
ammerde de şunları okuyoruz:
“ Padişah 18 Recep 930 - 22 Ma yıs 1524 te At Meydanında mükel lef çadırlar ve Padişah için bir taht kuruldu. Sekiz gün ziyafet verildi. Dokuzüncü gün ki gelinin saray dan alınacağı günün arifesidir. Pa dişah İbrahimin sarayına gitti. Bü tün hanelerin duvarlarına kıymet tar. kumaşlar serilmiş olduğu cihet le Sultan Süleyman âdeta altın ve ipekten bir duvar arasından ge çiyordu. Sultan Süleyman İbrahi min At Meydanına bu defa inşa ettirmiş olduğu saraya avdetle gü reş, raks, koşu, ok yarışı vesair u- mumî eğlenceleri seyretti. İbrahim Paşanın Ofen kasrı kıralîsinder. al mış olduğu üç heykel - dikili taş ve sütun ile tunç yılanlar amuduna tetimme olmak üzere -AtMeydanm daki sarayı önüne konuldu (5)„
Evliya Çelebi, İstanbuldaki vü- zera, ülema, âyan ve diğer büyük lerin saraylarım sayarken:
“ En büyük saray At Meydanın da vâki İbrahim Paşa sarayıdır.
Bu zat Süleyman Hanın veziridir. Bu sarayın yarısı bölünüb Padişah lara mahsus sarayı hâs ittihaz olu nup gılmanı hâstan iki bin zülüf- keşan gılamı padişahî ile meskıin dur. Saadetlıanei hümayundan son ra bundan büyük sarayı âli yok tur (6)” diyor.
(1) Eski İstanbul. Sayfa 208 (2) Lûtfi Paşa tarihj, sayfa 318 (3) Peçevi tarihi. Cilt 1, sayfa 81 (4) Solakzade tarihi sayfa 44fi
(5) Hanımer tarihi, cilt S, sayfa 40 ve 88 (6) Evliya çelebi seyahatnamesi. Cilt 1,
sayfa 323.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi