• Sonuç bulunamadı

Fransız Tiyatrosu ve bizimki:Devlet ve tiyatro

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Fransız Tiyatrosu ve bizimki:Devlet ve tiyatro"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Tiyatromuzun Ana Meseleleri

Fransız Tiyatrosu ve

Bizimki ...■

A o v

U f \j

ve

>-N-V\ |. . * » * • r «

k » u * f j; ■>

ll ¡i' -vv* ■

Yazan: Resad Nuri Güntekin

Fazla uzamağa başlıyan Fran- hiç bir iyi niyet hiç birisinin m u - sız tiyatrosu hikâyelerini, bir iki kadder akıbetlerini hattâ geciktire-yazı ile, asıl hedeflerinde derleyip

toplamayı düşünmek zamam gel­

miştir. Fransız tiyatrosu sadece

bahanedir; hedef kendimizinkidir; bir çok işlerimizde kendimize m o­ del yaptığımız bir ileri memleke­ tin gerçekleri ışığında kendi tiyat­ romuza bir çıkar yol aramağa uğ­ raşmaktır.

* * *

•Bir kaç gün evvel Şehir Tiyatro­ suna yolum düşmüştü. Valimiz Pro­ fesör Gökayı, kalabalık bir artist ve idare grupunu etrafına toplamış, resmî görevinin en canlı bir me­ selesini konuşur gibi bir ciddiyet ve hulûs ile tiyatro işlerini konu­ şuyor buldum. İki üç hafta önceki başka bir uğrayışımda da yeni B e­

lediye Meclisimizin kalabalık bir

grupunu, gene aynı hulûs ile aynı işe koşulmuş, Şehir Tiyatrosu ta­ limatnamesinde yapılacak değişik­ likleri inceliyor görmüştüm. Yakın­ da Belediye Meclisi gerek bütçeyi, gerek bu değişiklikleri konuşacak­ tır. Nasıl ki gene bir iki ay içinde Büyük Millet •Meclisinin de, D ev­ let Konservatuar ve Tiyatro büt­ çesini tartıştığım göreceğiz.

Bu demektir ki Devlet artık ti­ yatro işlerini ciddî surette progra­ mına koymuştur. Bu sanatm ilerle­ mesini memleket için faydalı gö­ renler bu alâkaya sevinmeliyiz. Çün kü Türk tiyatrosunun devletsiz o - larak kendini derleyip toparlaması imkânına inanmak güçtür.

Evvelce de söyledim. Bizim mem leketimizde tiyatro faaliyeti, tiyat­ ro ruhu yoktur, olmamıştır, diye­ meyiz. Ocak bütün âdetleri, İhti­ rasları ve hattâ geleneklerde epey­ ce zamandanberi kurulmuştur. A n ­ cak bu faaliyet, dağ ve kır nebat- larınınki gibi henüz rastgele, başı­ boş ve tâbir çiğ düşmezse yabani bir faaliyettir. Meselâ Anadolunun köşe bucağını tırtıl gibi sarmış tu^ lûât tiyatrolarımız vardır. Bazıla­ rına göre bizim asıl ruhumuz on - lardadır; gerçek Türk tiyatrosu ile­ ride onlardan üriyecektir. Asıl ru­ humuzun onlarda olması mümkün­

dür. Fakat istediğimiz gerçek ve

ileri tiyatronun onlardan üremesi­ ni beklemek hayaldir. Tulûât, bizim anladığımız mânada tiyatronun sem patik ve mütevazi bir kardeşidir Ancak bir cüce kardeş ki gerçek­ ten ruhumuzun en temiz bir ta­ rafım da taşısa, bir karış boy ata- mamağa, kendi ayrı hayatım kendi

ayn yolunda yaşıyabildiği kadar

yaşayıp ölmeğe mahkûmdur. İkisi arasında hiç bir benzerlik ve kader birliği tasavvur edilemez.

Değerli ferdlerin teşebbüsile mey dana gelmiş sanat trupları da gene uzun zamandanberi eksik olmamış­ tır. Bundan sonra da olmıyacaktır. Fakat hepsi, geçici bir ümid uyan­ dırarak çabucak parlayıp sönmüş­

lerdir. Öyle gÖrünttî"nr- bundan

sonra gelenler d i öyle olacaklar;

miyecektir. Çok ehemmiyetli olan

sermaye ile beraber daha başka bir takım şartların da eksikliği yüzün­ den çabucak dejenere olup yıkı­ lacaklardır.

Başka sahalara karışacak deği­

lim. Fakat tiyatromuzun gelişmesi için devletçilik şarttır. Belki daha sonra bizde de serbest tiyatro trup­ ları meydana gelmeğe başlar. Fakat memlekette tiyatro hayatı kâfi k ı­ vamını buluncaya kadar tohum­ ların mutlaka devlet fideliklerinden geçmeleri zarurîdir.

Bugün ciddî mânasile memleket­ te tiyatro denecek iki esaslı teşki­

limiz vardır: İstanbuldaki şehir

Tiyatrosu ile Ankaradaki Devlet

Tiyatrosu. Geri kalanı sonu gel­ mez heves ve aşklar, iyi niyetler, hayaller, iddialar vesairelerdir.

Bu iki tiyatronun ikisi de dev­ let yardımile doğmuş ve büyüm üş­

lerdir. Bugünkü sanat değerleri

hakkında, aydınlarımız arasında,

rivayet muhteliftir ve böyle olma­ sını tabiî görmek de lâzımdır. İdea­

lin ölçüsüne vurulacak her eser

zarurî olarak küçük ve cılızdır. Ben kendi hesabıma tiyatromuzu başka bir takım sanat, ilim vesaire kolla­ rımızdan asla aşağı görüyor değilim. Fransız tiyatrosile bir kaç senelik

yakın temasım da bu görüşümde bana ayrıca cesaret vermiştir. El­ bette onlar gibi olmayı ve hele bir kısmının boylarına hattâ ileride de ,

yetişmeyi istiyecek değiliz. Fakat

pek birinci sınıflara ve müstesna­ lara değil de tamamına bakılınca a- radaki fark uzaktan görünebileceği kadar büyük değildir ve burada an­ latılması uzun olacak bazı maddî şartlar sağlanırsa bu fark gitgide daha da azalabilir.

* * *

Hasılı Devlet, kırk seneye yakın bir zamandanberi tiyatronun elini tutmuş, on dört sene evvel bir ka­

nun ile tiyatro konservatuarım

kurduğu zaman ise iş büsbütün cid­ dileşmiştir. Ancak bu himaye uzun

görüşlü ve plânlı olmamıştır; ilk

zamanların zarurî hazırlıksızlığı ve acemilikleri yüzünden az çok ge­

lişigüzel olmuştur; beyhude za­

manlar ve enerjiler kaybedilmiştir. Bunu şikâyet için söylüyor de­ ğilim. Bu gibi nazik tesislere D ev­ letin alâkasızlığı kadar fazla m u­

habbetinden de ürkmek lâzımdır.

Böyle pek sıkı fıkı bir muhabbet

tiyatroyu bir dirije tiyatro p o­

litikası ile karşı karşıya bırakabi­ lirdi. O zaman bir çok işlerde dai­

ma görüldüğü gibi tam cahilden

daha tehlikeli yarım bilginler; ha- — A rk a sı Sa. 4, Sü. 7 de

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

BACKGROUND: This study was planned to analyze the internal and external anatomical findings of cardiac injuries and the presence of accompanying pulmonary injuries in

Material and Methods: Parameters such as age, duration of marriage, number of pregnancies and births, socioeconomic status, education level, and preferred contraceptive method

Zerkeşî’nin İ‘lâmü’s-Sâcid bi Ahkâmi’l-Mesâcid adlı eseri fıkıh alanında telif edilmiş olup; Mescid-i Harâm, Mescid-i Nebî, Mescid-i Aksâ ve diğer

Çıplak GC, DDPHC ve DDPHC-DAS modifiye GC elektrot yüzeyleri için HCF(III)* redoks prob kullanılarak susuz ortamda alınmıĢ olan voltamogramların çakıĢtırılmıĢ

Bu matem saçan havanın içinde daha fazla durmak istemeyen Voli Hâşim Bey, mâtemzede kızın kolun­ dan tutarak onu teselli etmeğe gay­ ret ederken, kahraman

BAHAR TANR1SE VER___________ ANKARA - Hükümetin MHP ka­ nadının, Nâzım H ikm et’e yurttaşlık hakkının geri verilmesine ilişkin ka­ rarnameye soğuk bakması, sanatçı ve

— öncelikle söyleyeyim kİ, benim kadar çok çalışan kişi pek az, benim kadar az resim yapan­ sa hiç yok gibidir.. Çünkü kendime gömlek dikmek ten tutun

Nitekim arkıs Balyan bahsinde belirtildiği gibi, babasının ölümün­ den (1866) sonra her iki kardeş HAGOP ve SARKİS BAL- YAN’lar Hassa Mimarı olarak