ó
CU M A, 31 Ağustos 2001
_ı_
rcmrHrai
Bes kere hatim
3
indiren unlu
R O M A N GİBİ
Çağdaş Türk edebiyatının ünlü isimlerinden Vedat Türkali'nin yaşamı "rom an gibi" deyimini hak ediyor. "B ir Gün Tek Başına" adlı romanı ile edebiyatımızda önemli bir kilometre taşı olan Türkali, son kitabı "Kom ünist"te anılarını kaleme aldı.komünist
R o m a n c ı Vedat Türkali, seksen üç yıllık yaşamından ilginç ve
çarıpcı kesitleri "Kom ünist" adlı anı kitabında anlattı. Tam beş kere
hatim indirdiğini belirten Türkali, Türkiye Cumhuriyeti'nin yakın
dönem siyasi ve entelektüel tarihine değişik bir pencere açıyor.
TKP'DEN B İLB O A R D 'A
Vedat Türkali'nin yeni kitabı "Kom ünist" için Gendaş Yayınları, ilginç bir promosyon uygulaması da
başlattı. İstanbul'daki bilboardlara Vedat Türkali'nin Komünist'in kapağı ile birlikte posteri asıldı. Yıllardır tutuklamalarla ve işkencelerle, sürgünlerle birlikte anılır
olan "Kom ünist" kelimesi, ilk defa bir reklam afişinde kullanılmış oldu. Böylece Orhan Pamuk, Ahm et Attan
ve Yılm az Erdoğan'dan sonra Vedat Türkali de "Kom ünist"le bilboardlara giren 4'üncü yazar oldu.
Bir komünist, bir
komünistle camide
nasıl buluşurdu
“Şefik Hüsnü'ye son gidişimde, Kapalıçarşı'da bir sokakta sayacı Ahmet Fırmcı'mn adresim verdi; gidip onunla görüşecektim. Ahmet Fırıncı da (Dede Ahmet)ad olarak tanıdığım eskilerdendi. Uzun süre Moskova'da kalmış. Merkez Ko mitesi üyesi olduğunu bildiğim biriydi. Gittim. Kendimi tanıtır tanıtmaz üst üste yığılmış derileri attı yere, başınaçömeldik karşılıklı; dükkana alış verişe gelmiş biriydim, arka sokakta konuşuyorduk. Bir akşam geç bir saatte, Fatih Camii'nin arka kapısında, Boz Mehmet'in beni bekleyeceğini söyledi(...) Dede Ahmet Fırmcı'mn söylediği gün, saatte gittim buluşma yerine, kimseciğin bulunmadığı karanlık bir duvar dibinden çıktı Boz Mehmet.”
T
KP'nin tarihini anlattığı “Güven” adlı iki ciltlikromanıyla uzun süre “çok satanlar” listesinde yer
alan Vedat Türkali, yeni kitabı “Komünist”te bu kez kendi tarihini anlatıyor.
Kendi deyimiyle arkadaşı Komünist
Mehmet yoksul hayatından gelen gerçekleri ateşledi ve onu komünist yaptı. Kitapta Mihri Belli’den Şefik Hüsnü’ye, Yusuf Atılgan’dan eski eşi Merih Pirhasan’a kadar birçok portre yer alıyor.
Vedat Türkali, Samsun'da dindar bir aile ortamında yetişiyor. Kendi ifadesine göre, babası “namazında, orucunda, yobaz denecek ölçüde
Müslüman, Kemalist reformlara tiksinerek karşı çıkan, şeriat yanlısı biri”sidir: “Bir ablam hafızdı; ben de Kuran'ı beş kez hatmetmişimdir.”
Delikanlılık günlerinin pembe düşlü coşkusuyla karara varmamız da çok uzun sürmedi. Sarıyer’de Tahsin'lerin ana-oğul kaldıkları is keleye bakan evin balkonlu en üst katında hafta sonlan, Yusuf, Asaf, Haig, Osman, Merih, Tahsin, ben toplanıp kendimize göre hücre çalış malarına başlamıştık bile! Yaptığı mız, Hikmet Kıvılcımlı'nın kitapları nı okuyup Marksisit bilgimizi geniş letirken ülkemizin sorunlarına çö züm üretmeye çalışmaktı!”
Birlikte Parti'ye girdikleri Yusuf Atılgan Maltepe Askeri Lisesi'ne atandıktan sonra kendileriyle hücre
faaliyetlerine girmeyen ve soğuk
davranan Yusuf Atılgan'ın bu duru muna bir anlam veremezler. Hatta aralarına bir soğukluk girer. İstan bul Sıkıyöııetim'den gelen bir emirle odasında yapılan aramadan sonra gözaltına alınır Yusuf Atılgan. Y ar gılamadan sonra altı ay ceza verilip Ordu'dan çıkardır. Vedat
Türkali'nin andan, ünlü 1951 tevkifatı ile noktalanıyor. Şimdi söz sırası, diğer “eski tüfekler”de. Bakalım onlar Türkali'nin yazdıkları hakkında neler söyleyecekler?
Kapı kapı illegal TKP arıyordum
Samsun'dan üniversiteye giden ilk isimler arasında yer alan Türkali, İ.Ü. Edebiyat Fakültesi'ne kaydolur. Ancak, Türkali'nin aklı-fikri “gizli çalışan bir TK P” bulabilmektir. Halbuki, o yıllarda Komüntern
kararıyla TKP'nin Kemalist bir çizgi izlemesi ve illegaliteye son vermesi kararlaştırdmıştır. Bu karar, Türka li'nin hiç de hoşuna gitmeyecektir: “Birkaç arkadaş, Tahsin Berkem, Asaf Ertekin, Osman Paçalı, Yusuf
Atılgan, Haig Açıkgöz, Merih, ben, tüm aramamıza karşın, gizli çalışan bir TKP örgütü bulamadığımıza gö re, böyle bir örgütü biz kendi aramızda kuramaz mıyız diye çoktandır düşünmeye başlamıştık.”
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi