ODTÜ
Tanzimat’ın 150.Yıldönümü Sempozyumu 6-7 Kasım 1989, Ankara
TANZİMAT’IN İLANINDAN SONRA PAPALIK ÎLE İLK İLİŞKİLERİMİZ
(özet) Taha TOROS*
Tanzimat kararı, devletin iç ve dış siyasetinde bir düzenleme . sağlamış ve milletimize, batıya yönelme yolunu açmıştır. Tanzimat, medeni memleketlerden geride kalmış, içte ve dışta hırpalanan bir ülkeyi bu geri kalmışlıktan kurtarmayı amaçlamıştır. Ote yandan, toplum içerisinde ırkı, dini, dili ayrı olanların eşitliğini güvence altına aldığı için, Batılılara -sempati ile karşılayacakları- bir mesaj da vermiştir. Bu suretle, geçmişte OsmanlI yönetimiyle uğraşmakta olan B a t ı l ı l a r m bu yönetime daha yumuşak bakmalarını sağlamıştır.
Pek genç yaşta Padişah olan Sultan Abdiilmecit, aydın bir kişiliğe sahipti. Çevresinde -başta Mustafa Reşit Paşa olmak üzere- eşine az rastlanan güçlü ve ileri görüşlü devlet adamları vardı. Tanzimat’ın prensipleri, günün koşullarını aşan bir cesaretle hazırlandı. Siyasi, hukuki ve iktisadi bakımdan devlet vaadlerini kapsayan ferman,
gayrimüslimler açısından da bir garanti niteliğini taşıyordu. Fatih Sultan Mehmet'ten itibaren devletin ayrı din ve mezheplere mensup ve ayrı diller konuşan tebaasına ve ülkede ikamet eden yabancı
uyruklulara karşı müsamahalı ve insancıl tutumu bilinmekle beraber, Tanzimat Fermanı ile eşitliğin tescil edilmesi, Batı dünyasını hoşnut etti. Ülkedeki gayrimüslimlere sahabet etmek isteyen ve Osmanlı
yönetiminin iç işlerine karışma eğilimindeki devletlerin füzuli müdahaleleri bu suretle önlenmiş oluyordu. Tanzimat Fermanı bu yönüyle hristiyan devletlerle daha yakından dostluklar kurulmasını, din ayrılığının iyi ilişkiler kurulmasına engel olmamasını
sağlıyordu.
1846 sonlarında, bir fırsat çıktı. Genişliğine bir dünya görüşü olan 9.Pius Vatikan'da Papalığa seçildi. Katoliklcrin dini lideri, Sultan Abdülmecit tarafından tebrik edildi. Kalıplaşmış bir tebrik sınırını aşan Padişahın mesajı, Tanzimat prensiplerinin birini de içeriyordu. Ayrı dinlere mensup olanların düşmanlık duygularından arındırılmasını
da telkin ediyordu. Osmanlı topraklarında yaşayan isevilerin, eşit haklara sahip olarak, devletin himayesi altında bulunduğu
bildiriliyordu. 0 tarihe kadar OsmanlIlarla Vatikan arasında bu türden ilginç bir ilişki olmamıştı.
1847 başında, eski Hariciye Nazırı Şekip Efendi Viyana
Büyükelçiliğine tayin edilmişti. İki defa Londra elçiliği de yapan Şekip Efendi, saygın ve tecrübeli bir diplomattı. Yeni vazifesine giderken Romaya uğrayıp, Padişahın mesajını yeni seçilen Papaya vermekle görevlendirildi. Sultanın, olağanüstü bir elçi ile Papa'ya mektup göndermesi Vatican'ı çok duygulandırdı. Şekip Efendi, emsali görülmemiş muhteşem bir törenle Papa tarafından kabul edildi. Kabulde elçilik erkanı ile, Papanın kardinalleri ve yakın çevresi hazır
bulundu. Papanın sarayının meydanı ve Roma sokakları, Şekip Efendiyi görmek için olağanüstü bir kalabalığa sahne oldu. Osrnanlı elçisinin Papa ile mülakatı, Vatikan ressamı tarafından tuale yansıtıldı. Papa özel olarak Şekip Efendi ile iki kez daha görüştü. Elçimiz Komada günlerce gezdirildi. Her yerde tezahüratle karşılandı. Papalık nezdindeki diğer yabancı elçiler Türk Elçisine yapılan bu fevkalade ilgiyi ve sevgiyi gıpta ile izlediler.
OsmanlI Büyükelçisinin yaptığı görüşmenin tafsilatına tebliğde yer verilecektir.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi