BEHÇET KEMAL Ç A G L A R ’ I K A Y B E T T İ K
ŞAİR, ÖĞRETMEN VE KONUŞMACI OLAN ÇAĞLAR, YAŞA
DIĞI SÜRE BOYUNCA DAİMA ATATÜRK'ÜN VE O NUN
ESERLERİNİN SAVUNUCUSU OLMUŞTUR.
Mustafa Kemâl devriminin en inanç lı kimselerinden birini de 26 Ekim 1969 cuma günü kaybettik. Yaşadığı süre boyunca A TA TÜ R K 'Ü ve O'nun eserlerini bir an bile sa vunmaktan geri kalmayan ÇA Ğ LA R , 1908 yılında Erzincan'ın Tepecik kö yünde doğmuştu.
Orta okulu Kayseri lisesinde ta mamlayarak Zonguldak Yüksek Ma den Mühendisi Mektebinden 1929 da mezun olmuş ve 1930-1931 yıl larında İktisat Bakanlığına bağlı ola rak maden mühendisliği yapmıştır.
Bundan sonra yaşamını karakteri ne ve savunucusu olduğu fikirlere daha yakın olan şair, öğretmen ve konuşmacı olarak sürdürmüştür.
ÇA Ğ LA R , 1932-1933 yılları arasında Türk Dil Kurumu Sekreterliği yap mış, 1934-1936 yılları arasında da Londra’da öğrenimine devam etmiş tir. Londra dönüşünde ise, Halkev leri Müfettişliği görevine atanmıştı. İşte, Köy Postası Dergisi’nin 25.nci yıldönümü dolayısiyle yazdığı hayat öyküsünden bir kaç mısra;
KİMLİK KÂĞIDI.
Yalınayak basardım yaz-kış toprağa Odun toplamağa giderdim dağa; Ata üzengisiz binmekti derdim; Bazlama'ya çaman sürer de yerdim; Bezir yağı idi yanan lâmbamda. Yıldız saya saya uyurdum damda... Mektepte leyliydim, bir uzun kıştı. Kitaplar okudum, aklım karıştı. Dünya güzeli'ni karşımda gördüm Denizi onaltı yaşımda gördüm. 1942 de doğduğu il Erzincan'dan
milletvekili seçilerek Türkiye Bü yük Millet Meclisine giren şair Beh çet Kemâl, dört yıl bu görevde kal mış, ondan sonra öğretmenlik ve dergicilik yaparak 27 Mayıs İhtilâ linden sonra Kurucu Meclis Üyesi olarak yeniden parlâmentoya girmiş tir.
Ulusal ve Atatürkçü şiirleriyle tanı nan bir zamanların AnkaralI Aşık Ömer'i, İstanbul radyosunda edebi müşavirlik ile Türk Kültür Dernekle ri Genel Sekreterliğini bir arada sür dürüyordu.
Milletimizin çağdaş uygarlık düzeyi ne erişebilmesi isteği ve özlemi ile çevresine bir şeyler aşılayabilmek için çırpınır, bunu şiir ve konuşma larla daha belirli bir hale koyardı. Çoban - Namık Kemâl - Atiilâ - Er- ciyaş'tan Kopan Çığ - Benden İçeri - Hür Mavilikte - Tim ur ve Yıldırım - A T A T Ü R K onun eserlerinden bir kaçı...
Gücünü Atatürk devrimlerinden alan Behçet Kemâl Ç A Ğ LA R , Aziz A T A gibi gerçek inancın, gerçek sevgi nin genç yaşta başlayacağına ina nırdı. Son gününe kadar durmadı, yılmadı ve heyecanını şiirlerde, ko nuşmalarda dile getirip halka aktar dı..
öyleki, yurdun en uzak köşelerine duyurduğu A T A T Ü R K devrimlerinin yanı sıra, şiir onunla halka indi. Edebiyat tarihinde daima sevgi ve saygı ile anılacak bir yeri olacaktır şair öğretmenin.
Kendisine yapılan kötülüklere kız mayan, yapılan her kötü ya da iyi hareketi bir çaba sayan aziz öğret men, çocukla çocuk, büyükle bü yük idi ve ağzından ilk çıkanda
(daima doğruluk, daima devrimlere sadık bir çalışma isteği) olurdu. Bu birkaç beyit de onun 31 Mart 1948 yılında Çınaraltı dergisinde çı kan Yaylalar Yârimi İsterim adlı şii rinden;
YAYLALAR YÂRİMİ İSTERİM.
Çilem, kavuşmayı hak etti yine; Hasret, iç kapıma tak etti yine; Kat ister seline, ister yeline. Beni sevdiğime götür yaylalar!
Milli şairimiz Behçet Kemâl Ç A Ğ LA R , konferanslarından birinde.
Hazırlayan: Tülây İŞBİL
Gökten bir evvelki kat, toprak sedir! İlettin Tanrıya kulları birbir.
Bakma başkasına: sıra benimdir. Gözetme hiç gönül-hatır, yaylalar! Bor bülbülü başucumda şakısın; Uşak kızı gelsin beni dokusun; öm ür yetmez, Ömer yetmez okusun: Emrahı, Yunusu getir, yaylalar! Ben dinlemem gönül-hatır yaylalar! Ya kırk satır, ya kırk katır yaylalar! Ya beni yârime götür; yaylalar. Ya yolda aklımı yitir, yaylalar!
Gerçek bir ülkücü, gerçek bir A T A - vermeye çalışırdı. Bu bir kaç mıs-TÜ R K 'çü olan şair, daima onun yo- rada onun A T A 's ı için yazdığı bir lundan gider, ondan aldığını halka şiirinden...
MEZARININ BAŞINDA
Sevinçin yas tutuyor bulutlariyle gökler Ve binalar yarıya inmiş bakraylarıyla. İri gözyaşlarıyla ağlamakta insanlar Ve dallar tane tane düşen yapraklarıyla. Bekçindir başucunda, şehirler kalemleri. Tarlalar başakları, köyler oraklarıyla. Şimdi dolan bir güzdür sis içinde her kıyı. Hasretinden yanıyor bozkır çoraklarıyla. Yırttı bayramlığını en hevesli çocuklar Gelinler gözyaşını sildi duvaklarıyla. Geçenler sade değil başı silindirliler. Geçiyorlar köylüler yalın ayaklarıyla.
Taha Toros Arşivi
* 0 0 1 5 1 5 1 5 8 0 0 6 *