ARA GÜLERİN OBJEKTİFİNDEN
S’
Laponya
Kuzeyin Büyülü Ülkesi
Dünyanın en kuzeyinde oturan ve tarihi geçmişleri milattan öncelere kadar uza nan iki Kuzey ırkı vardır. Laponlar ve Eski- molar.
Kuzey Kutbu haritasına bakıldığında Ark- tika, yani Kuzey Kutup Bölgesi’nin çevre sini kuşatan kara parçalarının birbirine çok yakın olduğu görülür. Taa eski günler den beri buralarda yaşayan insanların kı talar arasında dolaşmış olmaları olasıdır. Nitekim Kristof Kolomb’dan önce, hatta belki İsa’dan da önce, Kuzey kavimlerinin Asya kıtasından Amerika’ya geçtikleri sanılmaktadır.
A ra G ü le r “A r c tic C irc le " ta be lasın ın ö n ü n d e
E
skimolar Alaska’nın ku zeyinde Grönland’da, La ponlar ise Norveç, İsveç ve Finlandiya'nın bulunduğu İskandinav Yanmadası'nın en kuzeyindeki b ö lg ed e yaşamak tadır. Eski g ö ç e b e kavimlerden bi ri olan Laponlar, bundan yüz yıl ön
cesine kadar ren g ey iğ i derisin den yapılmış çadırlarda yaşıyorlar dı. Bugünkü Laponlar ise yalnız yazları göçebedir. Kışın kaloriferli, sıcak sulu, konforlu evlerd e oturur lar. Eskimolar ise hem çadırda, hem de buzdan yapılmış evlerinde (iglolarda) yaşamlarını sürdürü yorlar.
Laponlarm en büyük yerleşim merkezi Rovaniemi'dir. Asıl La ponya Rovaniemi’nin 300 Km. ku zeyinden başlar. Kar ve buzlar ara sında giderken yer yer çok büyük, yuvarlak levhalar çarptı gözüme.
Levhalarda büyük harflerle şunlar yazılıydı: "Dikkat! Kuzey Kutup Böl- g e s i’ne ( Arctic Circle ) giriyorsu nuz”. Bu uyarı, Kuzey Yarımkürenin 68. arz dairesinde bulunuyorsunuz demektir. Artık önünüzde kar, buz, dondurucu soğuk, ren geyikleri, kutup güneşi ve mevsimine göre de kutup ışıkları vardır.
Yerleşik bir düzene giren La ponlar, bugün artık pek de “g ö ç e b e ” sayılmazlar. Ancak yaz ayların da, ren g ey iğ i avlamak için bazı b ölgelerd e kurdukları eski g e le neklere uygun çadırlarda g ö ç e b e hayatı sürerler.
Laponya'ya gittiğimde bu ıssız yörede gayet düzgün, çok büyük süpermarketler, turistik tesisler, hayal ed ilem eyecek kadar temiz saunalar, masaj odaları bulundu ğunu görünce çok şaşırdım. Bütün yolların tamamen buz tutmuş
olma-L a p o n y a 'n m e n ka la b a lık k e n ti ola n R o v a n ie m i'd e b ir m a rk e tin k a p ıs ın d a k i trafik iş a re ti: "R en g e y iğ i g e ç e b ilir"
A.PEAND DELICACIES
•P0R0TU0TTEITA
•REINDEER PRODUCTS
K u z e y F inland iya ’da k u tu p g ü n e ş in in a y d ın la ttığ ı b ir g ö l ve b ir La p o n e v i
L a p o n y a 'n ın e n y ü k s e k n o k ta s ı 6 0 0 m e tre d ir. B u ra la rd a n g ü n b a tım ı b ir ç iz g i h a lin d e g ö z ü k ü r
ARA GÜLERİN OBJEKTİFİNDEN
U lu s a l g iy s ile riy le re n g e y iğ i ya rışını iz le ye n b ir L a p o n a ile s i
D ağ da b ir L a p o n k a h v e s i
Gittiğim yerlerden birinde, bir festivale rastladım. Yılda bir kez yapılan festivalde büyükbirdepanayırkuruluyordu.Herböl- geden gelen Laponlar, ulusal giysileriyle festivale katılıyorlardı. Burası ülkenin en kuzeyinde Pealdoaivi bölgesindeydi. Rengârenk evlerin arasında, diğer bölge lerde olduğu gibi donmuş göller vardı.
sına karşın, bizi götüren arabanın hızı saatte 100 Km 'den aşağı düş müyordu. Sık sık büyük düzlükler den geçiyorduk. Ben bunları ova sanıyordum, uçsuz bucaksız bem beyaz ovalar... Sonradan bunların donmuş göller olduğunu öğren dim. G erilerde Finlandiya'nın kâğıt zenginliğini sağlayan düzgün, yük sek ağaçlar vardı. Göller buz tutun ca yolların bir kısmı yerli halk için çok kısalıyordu. Çünkü, kocaman arabalarla buz tutmuş gölün üze rinden kestirme olarak köylere va- nlabiliyordu. Bu göllerde buz ka lınlığının kışın 1 m etreye yaklaştı ğı olurmuş. Daha sonra benim ova sandığım göllerin sayısının, yalnız Finlandiya sınırları içinde 65.000’i bulduğunu öğrendim. Bu kadar çok sayıda göl olması, bana ister istemez şunu düşündürdü: Dem ek ki, dünyanın kuzeyi kevgir gibi d e likti!
B ir La p o n k u lü b e s in in dışında, g ü n e ş te k u ru tu la n re n g e y iğ i d e rile ri
Kentlerden geçerken dikkatimi çeken bir şey de şu levhalar oldu: “Lapin Turkisjaloste". Bu k elim ele ri görünce ilkin, "Laponlar Orta A s ya’dan göç etmişler. Onun için kendilerini Türk sayıyorlar” diye düşünmekten alamadım kendimi. Ama sonradan “Türk” kelimesinin Laponcada "kürk" anlamına g eld i ğini öğrendim. Tabelanın anlamı da "Laponya kürkleri” idi.
Laponya’da kaldığım günlerde ünlü bir Finli ressamın atölyesini geziyorduk. Atölyede kocaman bir şömine vardı, içinde gürül gürül ateş yanıyordu. Gözüm şöminenin üzerindeki şamdana takıldı. Say dım, yedi kolluydu. Aynı yedi kollu şamdanı başka birçok yerde gör düğümü anımsadım. Bildiğime g ö re, yedi kollu şamdan Sami ırkının bir sim gesiydi.'Yine başka
yerler-ARA GÜLERİN OBJEKTİFİNDEN
L a p o n k ö y le ri ara sın d a e n p ra tik ta şıt aracı, tank p a le tle ri g ib i p a le tle ri ola n k a r m o b ile tle rid ir
Kentlerden geçerken dikkatimi çeken bir şey de şu levhalar oldu: “Lapin Turkisja- loste”. Bu kelimeleri görünce ilkin, “La- ponlar Orta Asya’dan göç etmişler. Onun için kendilerini Türk sayıyorlar” diye dü şünmekten alamadım kendimi. Ama son radan “Türk” kelimesinin Laponcada “kürk” anlamına geldiğini öğrendim. Ta belanın anlamı da “Laponya kürkleri” idi.
ARA GÜLERİN OBJEKTİFİNDEN
B ir La p o n k ö y lü s ü
de boynuzlardan, kemiklerden ya pılmış, büyücülüğü hatırlatan bir takım eşyalar da gördüm. Bunla, büyük olasılıkla Şaman g ele n ek le rinden kalma parçalardı. Lapon- lar'm büyük çoğunluğu Hıristiyan. Ancak öyle anlaşılıyor ki, eski g e lenekler, görenekler de yer yer devam ediyor. Amerika'da kızılde- rililerle röportaj yaparken gördü ğüm Şaman sembolleri geld i aklı ma. Tıpkı Laponya'daki ve Orta A s ya'daki sem bollere benziyorlardı. Acaba bütün bunların arasında Or ta Asya'dan Kuzey Am erika’ya ka dar uzanan bir bağ var mıydı?.. Ama, bu benim işim değil, bu ko nuyu bilim adamlarına bırakalım.
Gittiğim yerlerden birinde, bir festivale rastladım. Yılda bir kez yapılan festivalde büyük bir de pa
nayır kuruluyordu. Her bölgeden g elen Laponlar, ulusal giysileriyle festivale katılıyorlardı. Burası ülke nin en kuzeyinde Pealdoaivi böl- gesindeydi. Rengârenk 'evlerin arasında, diğer b ölgelerd e olduğu gibi donmuş göller vardı. Bu b ö lg e deki insanlar evlerini renk renk boyuyor, herkes karların içinde kendi evini renginden tanıyordu. Sisli ve karanlık havalarda kolaylık sağlayan bir buluştu.
Ö ğleden donmuş gölün üzerin de insanlar birikmeye başladı. “N e oluyor?" diye-sordum, “Ren geyiği yarışı var” dediler. Hemen oraya gittim. Kızaklarıyla çeşitli b ölgeler den g elen Laponlar yarışı bekli yorlardı. Y er yer gelen ek sel Lapon çadırları kurulmuştu. Buralarda La- ponlar’a özgü elişleri, giysiler ve
sıcak içkiler satılıyordu. Yarışacak geyikler bir yerde toplanmış, çifter çifter ayrılarak yarışa sokuluyorlar dı. Her seferinde iki ren g ey iğ i ile sahipleri yarışıyor, göl çevresinde bir tur atıyorlardı. Laponlar bu ya rışlara büyük ilgi gösteriyorlardı.
Üç devletli Laponya’nm yarı yıl karanlık, yarı yıl aydınlık olan bu bölgesinde 1 milyona yakın insan yaşar. Altı ay tam karanlık, altı ay da güneşin ufka d eğip d e batmadı ğı bu ülkede, bütün monokrom renkler beyaza karışır. Düzenli ağaçların karlı dallarında parıltılar yapan sarı renkli gök aydınlığı, in sanın içine belli belirsiz bir huzur verir. Bu dünyadan başka bir yer deymişsiniz gibi bir duygu uyandı rır içinizde. İşte bu, Kuzey'in büyü südür.
A ra Güler, 1989
Taha Toros Arşivi