• Sonuç bulunamadı

Turizm'im harsi, siyasi ve iktisadi faydaları

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Turizm'im harsi, siyasi ve iktisadi faydaları"

Copied!
18
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

71 No. 4 8

KARA Ş E M S İ R E Ş İT S A F F E T

T U R İ Z M İ N

HARSI, SİYA SÎ

YE

İK TİSAD Î

F A Y D A L A R I

Türkiye Turing ve Otomobil Klöbü neşriyatından

(2)

No. 4 8

KARA Ş E M S İ R E Ş İT S A F F E T

T U R İ Z M İ N

HARSI, S İY A S Î

VE

İKTİSADÎ

F A Y D A L A R I

vpy.

Türkiye Turing ve Otomobil Klöbü neşriyatından

(3)

Kâatçılık ve Matbaacılık Anonim Şirketi İstanbul

(4)

Turizm’in

Harsı, siyasî ve İktisadî faydaları

İstimali bugün beynelmilel olan «Turizm» memle­ ketimizde ııisbeten yeni kullanılan bir kelime dir. Turizm kelimesi «Tur» aslından çıkma dır ki, fransızca manası devir, oldukça uzun boylu gezme, gezinti demektir.

Türkçede manasının pek güzel ifade ettiği veçhile gezinti, ihtiyaç ve maddî bir kazanç gaygusile çıkılma­ yan seyahattir. Demek ki Turizm para kazanmak için değil, az çok haline göre para sarfetmek için yapılan gezmedir. Zaruret ve maddî bir kâr emelile yapılma­ makla beraber, Turizm’in gayeleri yok demek değildir.

Turizm, gerek memleket içinde ve gerek dünya

üzerinde gezerek insanın tetkik ufkunu genişlet­

mek, kiyas kabiliydim büyütmek, okuduğu ve okuma dığı şeyleri bizzat görerek, öğrendiğini zannettiği fikrî malûmatla tabiatı, vakıaları, memleketleri, ahalileri, tarihin bıraktığı eserleri karşı karşıya getirerek,okumuş olmakla bilmekliğin farkını yakından göstermek iti­ baride fikir terbiyesi ııoktai nazarından birinci derecede mühimdir.

Bunu Türk milleti o kadar iyi bilir ki, darbı mesel­ lerinin en meşhurlarından biri «Çok yaşayan çok bilmez, çok gezen çok bilir» der.

(5)

- 4 —

Az çok terbiyei fikriyesi olmayan bir adam Turizm yapmaz. Turizm yapan, gezdiği yerlerde, ya tabiatın gü­ zelliklerinden lezzet alacak, ya oraların ehalisinin yaşa­ yışını tetkik edebilecek ve abidatııun kiymetiııi anlaya­ bilecek incelikte ve kudrette, veya İliç olmazsa bunları merak edecek tecessüs fikrine malik olan adamdır. İşte serserilikle, göçebelikle, mecburî seyahatle Turizmin farkı budur. Romanya gibi bazı memleketlerde Turizm’e evvelbeevvel terbiye noktai nazarından ehemmiyet veril­ diğinden, Turizm teşkilâtı ve faaliyeti Maarif ve Terbiyei İçtimaiye nezaretine tabidir.

Bence, Turizm’in terbiye itibarile en esaslı faydası insana nisbigelçiliği ( Relativité ) öğretmesi dir. Başka başka güzellikleri, kuvvetleri, hisleri, fikirleri yakinen ve itiyat haline getirecek surette kiyas etmeğe alışmak medeniyetin en büyük saiklerinden biri dir. Kiyas ve kendi kendini tenkit kabiliyetini arttırarak temerrüdden kurtulmak terakkinin başlıca çaresidir.

Cetlerimizin, bildiğimiz gibi, en kuvvetli ve mede- niyetli devirleri en hareketli, gezici oldukları, başka medeniyetlerle temaslara geldikleri zamanlara tesadüf eder. Bir milletin en müterakki zamanı, etrafile her nevi münasebetlerini arttırdığı zamandır. Bu hakikati bütün Avrupa, Asya. Afrika ve Amerika milletlerine kolayca ve yüzlerce misal ile tatbik edebiliriz.

Medeniyet, benliğini kaybetmeksizin diğerlerde an­ laşma, kaynaşma kabiliytininin uyanması, artmasıdır.

Eğer bu his bir köyde diğer köye karşı, bir vilâ­ yette diğer vilâyete karşı, bir memlekette diğer

(6)

memle-o

kete karşı olmasa, dünyada yaşamak, dünyanın terakki etmek ihtimali kalmaz.

Demek ki görmek ve anlamak, görüşmek ve anlaş­ mak medeniyetin en birinci şartlarından, amillerinden dir.

Köyden köye, vilâyetten vilâyete, memleketten

memlekete farklar ancak kiyas ile meydana çıkar. Bu farklar, faziletlere ve kusurlara da aittir. Bu su­ retle komşunun bizimle ayrılıklarında, gerek onun, gerek bizim hem iyiliklerimiz, hem eksiklerimiz meydana çıkar. Senelerce tetebbuatla hasıl olabilecek bir kıyas, bazen yerinde bir görüşte, zihinde yer tutar. İşte insanları hodbinlikten kurtarıp terakki yoluna sevkeden bu daimî kiyas ve nisbiyetcilik his ve fikridir ki, alâkalı gezicilikle hasıl olur.

Tarihi tedris noktai nazarından da Turizme pek büyük ehemmiyet veriliyor.

Gerek bilumum insanlığın, gerek bir milletin geçir­ diği safahatı mümkün olduğu kadar yerlerinde tetkik etmek kadar faydalı öğreniş olamaz.

Meselâ, kendi memleketimizde, Dersim dağlarile Ankara ve İstanbul arasında insanlık, medeniyet iııkilâp- larınm bir çok safahat basamaklarına tesadüf edilir.

Yakınlarımızda bile, beş altı asır medeniyet fasıla- larile yaşayan adamlar vardır.

Sonra lisan, kültür, adât itibarile milletimizin geç­

tiği yerlerden, münasebette bulunduğu komşulardan

asırlardan beri aldığı tesirler o kadar mütenevvi dir ki, bunları kitaplarda okumakla çok şey öğrenilmez.

(7)

— 6 —

Keza memleketimizin 20-30 asırlık dünyanın en zengin tarihini yerlerinde asarı alika ve ahidat üzerinde tetkik etmek kadar Türke manevî kuvvet ve iftihar hissi verecek bir şey tasavvur edemem.

Parthe, Scythe, Hittite, Yunan, Roma, Bizans, Türk­ men, Selçuk Türk, Osmanlı Türk devirlerine ait eserler koleksiyonu kadar hiç bir milletin zengin tarih hâzinesi yoktur. Eplıese harabelerini, Halep ve Konya kapılarını, Çeşme ve Rumelilıisar kalelerini, Yeşiltürbe ile Süley maniye ve Gebze camilerini görmeden, bu hususta başka türlü malûmat edinmek zordur.

Bunları anlıyarak, tetkik ederek görüp de, hem millet, lıenı sahiplik gururu artmamak mümkün değildir. Aynı zamanda dünyanın en yüksek medeniyetlerine sahip olan bir milletin bu maziye lâyık olmak için daima yükselmek, büyümek, medenileşmek hususunda azmini arttıracak bundan ruhlu bir müşevvik tasavvur olunamaz.

Nefsi Aııadolnda milli Türklüğün müteaddit kâbe- leri, millî ziıyaretgâhları vardır. Binlerce İngiliz ve Fran-

sızlar, mağlûp oldukları Çanakkale harp yerlerini ziyaret ediyorlarda, Türkleriıı eski Yunanlıları, sonra BizanslI­ ları, Ehlisalibi ve son senelerde yeni Yunanlıları tarumar ettikleri yüzlerce kahramanlık meydanlarını gezmemek­ liğimiz, en hafif tabirde garip görülebilir. Hiç olmazsa yeni yetişen nesle bu hürmet adetini vermeliyiz.

Tarihten başka, vatandaşlarımıza memleketlerini fazla sevdirmek için en kolay ve müessir çare memleket­ lerini tabiatça bile tanıtmaktır. Anadolunun, dünyanın

en güzel mevkilerde kiyas kabul eder yerleri, dağları, ormanları, gölleri vardır ki, buraları görüpte sevmemek,

(8)

bu toprağa gönül bağlamamak kabil değildir. Dünyada en imrenilebilecek tabiat güzelliklerinin muadilini mem­ leketimizde buluruz. Vatandaşlarımızı memlekete fazla bağlamak için kendilerine bunları tanıtmakla mükelle­ fiz. Turizm’i alâkadar eden « Campirıg » ve « Boy-Scout »

teşkilâtının tevessü ve tamimine de çalışmak borçtur.

Bu suretlerle memleketimizi tanıdıktan sonra tetkik ve kiyas nazarlarımızı yene hars ve fikrî istifade itibarile yavaş yavaş uzaklanarak civar ve etraf memleketlerde gezdirebiliriz.

Bir Türk için siyasî tarihini, İçtimaî inkilâbını, hatta medeniyet tahavvülâtınm safahatını yakından öğrenmek üzere, yavaş yavaş Bıılgaristanı, Yunanistanı, Yugoslavyayı, Romaııyayı, Macaristanı, Avusturyayı, Lehistanı, Rusyayı, Kafkasyayı, Iranı, İrakı, Süriyeyi, Mısırı, Tunusu, Cezayiri, İspanyayı gezmek kadar kalbı alâkasını uyandıracak sahalar tasavvur edemem.

Bütün bu memleketlerde yakından, uzaktan cetleri- mizin ya askerî hatıraları veya medeniyet tesirleri kolay bir tetkikle görülür.

İstanbuldan, karadan Tuna ve Viyana yolları, de­ nizden Tuloıı ve Cezayir yolları, her saat başında muaz­ zam bir tarih, bir kahramanlık filmi canlandırır. Belgrat, Peşte kaleleri, Macar ovaları, Karpat dağları, Bosna yaylaları, Karadeniz Gagavuzları, Vilııo Karaitleri, Ceza­ yir kulogulları bize, aynı zamanda pek parlak ve pek acı, tarihî ufuklar açar.

Bir de ameli ve siyası kiyaslara girişerek bizden

(9)

— 8 —

getirilirse, bunların esbabı araşdırılarak oldukça müfit mütalâata girişilir.

Gerek memleketimiz içinde, gerek Türkiye haricinde Türklerin içeride ve içeriden dışarıya Turizm’deıı bek­

ledikleri fayda demek ki birinci derecede terbiyevî

mahiyette dir.

II — Dışarıdan içeri Turizm, yani ecnebilerin

memleketimize gelmeleri, kendileri için yukarıdaki müta­ lâalara tabi isede, bizim noktai nazarımızdan, ehemmiyeti itibarile, siyasi ve iktisadi mahiyettedir.

Yirmi asırlık komşuluğumuza, münasebetlerimize rağmen, Avrupa, Amerika, Türkleri hala ya tanımaz, ya fena tanır.

Türkler AvrupalIları, Avrupada yazılmış kitaplardan veya tercümelerinden öğrendiklerinden, bunları oldukça lehlerine tanırlar.

AvrupalIlar ise,Türkler hakkındaki fikirlerini Türkçe eserlerden, Türklerin ağazından değil, ekseriya düşman­ larının, rakiplerinin rivayetlerinden çıkardıklarından,

kabiliyetlerimizi, medeniyetimizi, terakkimizi inkâr

ederler. Lehimizde, para vererek, ismi cismi gayri malûm adamlara yazdırılmış eserlerin hiç kiymet ve tesiri yoktur. Nedense bunu hala anlayamayarak boşuna bir çok pro­ paganda masarifi yapıyoruz. Yazdığı lisana bile sahip olmayan önüne gelen adama binlerce lira verileceğine, tanılmış, kibar, nufuzlu bir adamı memleketimizde yalı­ nız misafir ederek Türkleri ve Türkiyeyi tanıtmak ve kendisine serbest bir tetkik sahası bırakmak, elbet bin kerre fazla faydalı olur.

(10)

— İ l ­

işte dışarıdan içeriye Turizm’in siyasî gayesi budur. Türklerin elinde dünyanın en zengin Turizm ser­ mayesi, malzemesi mevcuttur. Bu sermayeyi bulmak için bizim nesiller on para sarfetmemişlerdir.

Türkiyeniıı cazip tabiat güzelliklerini biz yaratmadı­ ğımız gibi, dört büyük devre ait mükemmel muhafaza edilmiş mühim abidat kolleksiyonunu da bizim nesil vücude getirmemiştir.

Bunlar tabiatın ve ecdadımızın bırakdığı hediye, mirastır. Milli kabiliyetimizi, bu mirası istismar suretile,

isbat etmek asgari borcıımıızdıır.

Bedava konduğumuz bu sermayeden istifade etmez­ sek pek ayıp olur; dirayetsizliğimize hükmedilir. Bu azim sermayede istifade usullerini Turizm ilim ve sana- ati öğretir.

Dediğimiz gibi, Şark, asırlardan beri Garpliler için daima cazip görülmüştür. Şarkta da, diğer memleketler arasında gerek tabiat, gerek uzak ve yakin tarih hatıra­ ları, gerek asarı ¿itika zenginliği, gerek Türk milletinin ananevi celâdeti ivtibarile, Türkiye daima tefevvuk etmiş­ tir. Garp seyahat acentelerinin müttefikan kavlince, İstanbul dahil olan bir «Croisière» için diğerlerine nis- beteıı iki misli talip zuhur eder.

İstanbulu, Bursayı, Konyayı iyi şerait içinde ziyaret edip te Türkün lehine fikrini değiştirmeyen bitaraf ecnebi tasavvur edilmez. Bilhassa Ulu Gazinin memle­ kette vücude getirdiği derin ve cezri inkilâbı kendi gözü ile görmek müstakil fikirli bir yabancı üzerinde en kuvvetli propaganda kitabından daha doğru tesir bırakır.

(11)

— 10

Bütün Balkan devletlerile yapılan resmî muahede­ lerden, bütün Balkan konferansları münakaşelerinden ziyade, üç beş senedir Balkan memleketleri arasında artmakta olan ziyaretler, mütekabil millî temaslar semere vermiştir.

Türkleri yurtlarında gelip görenler, Türklerin mede­ niyetçe kendilerinden aşağı olmadıklarını görmekle em­ niyet hissediyorlar. Türklerin yüksek medeniyet eser­ lerini görmekle hürmet duyuyorlar. Bu ihmal edilecek bir firsat değildir. Turizm gayet kuvvetli, nazik, tesirli bir millî propaganda aletidir; yalnız Türkleri yabancılara tanıtmakta değil, milletleri de birbirine ısın­ dırmak hususunda da pek mühim rolıı vardır.

Memleketlerin birbirlerine temaslarını organize

eden, kolaylaştıran bugün her yerde resmî Turizm teşekkülleridir.

Bu hakikate Avrupada o derece kanaat hasıl olmuş- turki Hükümetler daima mütezayit yardım ve fedakâr­ lıklarla bu teşekkülleri takviye ve teşvik etmektedirler. Italyada, Fransada, İspanyada müstakil ve nim müs­ takil Baş Vekâlete veya İktisat Vekâletine merbut müs­ teşarlıklar ilıtas olunmuş ve milyonlarca frank tahsisat konulmuştur.

Rusyada, Macaristanda, Romanyada, Yunanistanda nezaretlere merbut yarım müstakil müdüriyetler yapıl­ mış ve aj'rıca bilumum devlet demiryolları idareleri Tu­ rizm ile doğrudan doğruya alâkadar şubeler.açmışlardır.

Her memlekette, Beynelmilel umumî teşkilâta

bağlı Turing ve Otomobil Klüpleri katiyen ticarî bir maksat gütmeyerek gerek hükümet makamları, gerek

(12)

— 11

diğer Klüplerle daimî temasta bulunarak Turizm şeraitini kolaylaştırmağa çalışmaktadırlar.

Biraz mevziî noktai nazardan, kaplıcalar, oteller, sayfiye ve dinlenme merkezleri müessesatı, müşterek ve

mahallî menfaatlerini müdafaa için « Syndicat » 1ar vü-

cude getirmektedirler. Nihayet, gayri resmi ve bazan de resmî mahiyette olan seyahat acenteleri seyahatler tertibi işlerinde filen uğraşırlar.

III — Millî ve ecnebi seyyahları cezbedici bu teşeb­ büslerden, her hangi memleket yalınız siyasî propaganda sahasında değil, belki en çok iktisat sahasında istifade etmektedir. Pransaya 1918 senesi mütarekesinden beri, yani 14 senede, 80 milyar frank, yani Türk parasile 7 milyar liraya yakin seyyah parası girmiştir ki, bu meb­ lağ ihracat terazesinde görülmemekle beraber «dahili

ihracat» bedeli namile Fransız parasının bu günkü

kiymetiııi tutmasında en tesirli amillerden biri addolunur. Küçük bir misal olarak, Fransanııı su ve kaplıca şehri Vişi’yi alalım. Vişi’nin asıl nufusu 30,000 kişiyi geçmez. Fakat içme mevsiminde 120,000 zijuıretçiyi ibate edecek misafir yatağı vardır ki, geçen sene dol­ muştur. Ziyaretçiler vasatî olarak 20 gün kalırlar; yani 6 aylık mevsimde tahminen 900,000 ilâ 1,000,000 kişi gelir. Her adam günde yatması, yemesi, içmesi, gezmeei, satın aldığı ufak tefek için asgarî 10 lira sarfetse, nalınız

Viş'ı şehrine bir mevsimde en aşağı 10 milıjon lira girdiği hesap olıınnr.

İtalya ve AvusturyalIm ziyaret ve su şehirleri için buna yakın istatistikler vücude getirtilmiştir. Mütehas­ sisler tarafından, uzun tetkikattan sonra yapılan

(13)

12 —

lara nazaran, bir memlekete Turizm’den dolayı giren paranın yüzde otuzu bilvasıta o memleketin zürraına; yüzde kırkı oteller, vesaiti nakliye ile sanayicilerine; yüzde onu erbabı fen ve ilme; yüzde yirmisi doğrudan doğruya veya bilvasıta vergi ve mütenevvi rusum olmak

üzere devletin hâzinesine giriyormuş.

Şu halde bir millet, her nevi mahsulât ve imalâtının bir kısmını haricî piyasalara göndereceğine, ayağına gelen müşteri ve, ecnebiye satıyor ki hariçte piyasa arayan bir memleket için bundan büyük firsat, kolaylık olmaz.

Bunu takdir edip istifade yoluna koyulmamak mümkün değildir. Nasıl ki, bu gün bütün Avrupa hü­ kümetleri, siyasetlerinde Turizm’e pek büyük bir mevki vermişlerdir.

1930 Amerika buhranı, ve müteakiben İngiliz lirası­ nın düşmesi Pransaya mühim zarar vermiş ve Fransa hükümetini seyyahlara yapılan kolaylıkları arttırmağa sevketmiştir. Keza Almanya, Avusturya, İtalya, Yuna­ nistan, hatta Rusyada bile son senelerde aynı derecede teşvikkâr tedbirler alınmış »e Tıırizın politikası, « Milli

döviz » in müdafaası çarelerinin en mühimlerinden birisi olarak telakki edilmiştir. Türkivede Şakir Beyin İktisat

Vekâletinde Turizm işleri birinci defa olmak üzere Hü­ kümet programına ve bütçesine girmiş isede, siyaset olarak takip olunmamıştır. Celâl Bey bu mühim meseleyi tekrar ele alarak canlandırmak ve İktisat noktai nazarın­ dan ilerletmek azmindedir.

Bugün memleketimizde takriben senede 40000 yol­ cu girip çıkıyor. Büyük Transatlantiklerle gelenlerin adedi, yarıdan yarıya düşmüş olmakla beraber, geçen

(14)

— 13 —

sene sekiz bini bulmuştur. Diğer 32,000 kişi gerek posta vapurlarile, gerek kara taıiklerile gelenlerdir.

Büyük vapurlarla gelenler ekseriya pek az, bir iki gün kalırlar. Diğerleri Türkiyede vasatı olarak yedişer gün otururlar. Mecmuu memleketimizde 234,000 gün geçirir ki, asgarî iki İngiliz lirası bıraksalar 468,000 İngiliz lirası, yani şöyle böyle 5,000,000 Türk lirası eder ki, memleketimizde yukarıda işaret edilen nisbetler dahilinde taksim edilebilir. Halbuki bu miktar varidat, pek az maddî fedakârlık sarfı, fakat işin devlet programı içine alınarak derhal büyük neticeler verecek tedbirler tatbiki, ve bir az' zihniyet değişmesi ile hemen beş on misline çıkarılabilir.

Vesaitsizliğine rağmen on senedir dahilde ve hariçte azamî faaliyet gösteren Türkiye Turing ve Otomobil Klöbü bu hususta bir mesai programı da çizmiş ve temenniyatını peyderpey Hükümete bildirmiştir ki, bü­ yük hatları şunlardır:

1. — Turizm siyasetini bir program tahtında takip

ve tatbik etmek üzre Fırka ve Devlet teşkl âtında bu meseleye layık olduğu ve icap eden mevkiin verilmesi ve bunun neticesi olarak Halkevlerinin, mıntıkalarında yukarıda izah edildiği üzre, üç noktai nazardan Turizm ile uğraşmaları;

2. — Türkiye Turing ve Otomobil Klöbünün Ankara

merkez komitesini teşkil eden 20-30 Mebus Beylerden, bütün Avrupa memleketlerinde olduğu gibi, Baş Vekilin riyaseti altında «Conseil Supérieur de Tourisme» teşkil edilmesi ve bu meclisin, İktisat Meclisi Alisi misilli Baş Vekâlete raptı;

(15)

— 14

3-— Devletin ilim, iktisat ve münakale müessesatile bunlara mümasil ve merbut nim ve gayri resmî diğer müessesatm, Turizm ile alâkalarının tesbiti ve resmi­ leştirilmesi ve maddî yardımlarının tem ini; İktisat Vekâleti Ticaret umum müdürlüğü unvanının, Ticaret ve Turizm umum müdürlüğüne tahvilile vazifesinin ona

göre tevsii;

Maarif Vekâleti Talim ve Terbiye dairesinin Turizm ile vazifeten meşgul olm ası;

Nafıa Vekâletinde ayrıca bir şube ilıdasile gerek yolların inşa ve tamir ve bakımının, gerek demiryolları işletmesinin ve ilânların Turizm ııoktai nazarından

tayın ve İslahı;

Dahiliye Vekâletinde Emniyeti Umumiye dördüncü şubesi elyövın Turizm ile uğraşmaktadır.

4. — Filim yapmak, «Folklore» u toplayarak millete

öğretmek, konferanslar vermek, müzelerde tetkiklerde

bulunmak, talebejm memleketi ve taşrayı gezdirmek,

millî sanaatları teşvik ve millî eserleri teşhir eylemek suretile tanıtmak gibi teşebbüslerde bulunmak üzere memleketin hars, sanat ve spor teşkilâtının Türkiye Turiııg ve Otomobil Klöbüne fiilî müzaherette bulun­ maları.

5. — Bilumum müzeler, harabeler, plajlar, içme,

kaplıca, teferrüç, sayfiye mahalleri, «Camping», otel, lokanta, tercüman, yollar, seyrisefer, vesaiti nakliye şimendüfer ve vapur tarifeleri gibi Turizm ile birinci derecede alâkadar olan işlerin toplu ve memleketin umumî menafii noktai nazarından bir görüşle, bir prog­ ramla idaresi ve propaganda ilânlarının, rehberlerinin

(16)

— 15

müştereken ve azamî istifade için mükemmel, temiz, cazip bir surette yapılması ve bir menbadan tevzii;

6. — Yugoslavya’da olduğu gibi, Türkiyede Devlet demiryolları ve Seyrisefain misilli devlet müessesatının biletlerini satmak imtiyazını haiz bir (Oftice de voyage) resmî seyahat acentesi açılarak kazancının münhasıren propaganda masarifine karşılık olmak üzere Türkiye Turing ve Otomobil Klöbüne verilmesi;

Ayrica Turing ve Otomobil Klöbüne Muayyen bir meııbaı varidat olmak üzere bir pul ihdasile taşra yol­ cuları biletlerile, birinci ve ikinci sınıf otel notlarına - İtalyada olduğu gibi - bilmecburiye konulması;

7. — Memleketimizi bir baştan bir başa, ve hiç olmazsa

şimdilik Avrupa hududundan İstanbul ve Ankaraya bağ­ layacak bir tek araba ana yolunun her şeye tercihen ve sür’atle ikmal, tamir ve daimî surette bakımı ve Beynel­ milel işaretlerle işaretlenmesi;

8. — Vesaiti nakliye ve seyri sefere ait diğer tedbirle­

rin Beynelmilel usullere tevfikan ve Turizm ihtiyaçlarının nazarı dikkate alınarak tatbiki.

9. — Bazı liman, fener, silıhiye resimleri gibi vergi­ lerin Turizm’in teşviki yolunda ki icabata göre tashihi;

10. — Tren, vapur tarifelerinin mümkün olduğu kadar tevazünü;

11. — Başlıca ziyaret olunan yerlerdeki otellerin gerek milliyet ve propaganda, gerek fiat ve temizlik iti- barile Turing Klöpler ve belediyelerce mürakabeye alınması;

12. — Tercümanların, rehberlerin, şoförlerin ve sey­ yahlarla temasa gelecek diğer meslek sahiplerinin evsafi milliyeleriııe itina olunması;

(17)

— 16 —

13. —• Girip çıkarken pasaport muamelelerin azamî

surette basitleştirilmesi;

14. — Kayıkçıların ve hamalların hakikî bir intizam altına alınması ve ücretlerin kat’i olarak tesbiti ve tatbiki;

15. — Gümrük muamelesinin kolaylaştırması ve seyyahlalara müstesna muamele edilmesi için amirlere salâhiyet verilmesi;

16. — Turizm’e en müsait noktalarda belediyelerin himayeleri altında millî eğlence haftaları tertip için

* Syndicat d’initiative » 1er teşkili;

17. — Her tarafta olduğu gibi, İstanbul’da mem­ leketin güzelliklerini ve vasitaı nakliyelerini ve Türkün selika ve medeniyetini gösterir en güzel Türk sanayi asarı nümunelerini toplu bulundurur bir meşher açılması;

18. — Aynı meşherin, küçük tertipte, büyük İstasyon

ve limanlarda bulundurulması;

ı9.— Her tabakadan halkın ecnebilere misafirper­

ver bir muamele göstermelerinin ve Türkün haiz olduğu ananevi doğruluk şöhretinin vikayesi için alelumum satıcıların ecnebileri aldatmak ittihamı altına düşmeme­ lerini temin için millî matbuatımızın mesai sarfetmesi.

20. — Memleketimizi manen ve maddeten sevdirici

ve güzelliklerini tebarüz ettirici edebî eserlerin neşri ve tercümesi için teşvikatta bulunulması;

21. — Şehirlerimizin, köylerimizin medeni bir man­

zara arzedebilmeleri için dahilde geniş selika propagan­ dası yapılması ;

Velhasıl gerek vatandaşlarımıza, gerek ecnebilere Türkiyeyi güzel göstermek, memlekette seve seve kolay gezinmek ve oturmak çarelerini temin edici her vasıtaya müracaat etmek Turizm siyasetinin başlıca gayesi dir.

(18)

Kâatçılık ve Matbaacılık Anonim Şirketi İstanbul

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Kamuya yönelik görevleriyle birlikte aynı zamanda kar odaklı bir ticari işletme görevi edinen sermayesinin tamamı devlete ait olan iktisadi devlet teşekkülleri kamu ile özel

Hasta levrek balıklarının iç organlarının ve so- lungaçlarının histopatolojik incelemesinde kara- ciğerde küçük hemorajik odaklar (Şekil 4a), böbrek dokusunda

ruck Derin baskr) ve of'set teknikleri kullanrlmalitadu. Bu yOntemlerin yanr- sua. biikiilebilir laslik kahplarla yaprlan ve bir tiir tipo bask olan flekso baskr, su

Ali Metin Kafadar Hakan Karabağlı Hüseyin Hayri Kertmen Ender Köktekir Necmettin Tanrıöver Kaya Aksoy Nur Altınörs Murad Bavbek Deniz Belen Kemal Benli Hakan Caner Yücel

Experimentally, the authors demonstrated the advantages of the proposed approach over conventional image captioning methods and shown that the suggested framework

The Qiang people have a long history and are one of the oldest ethnic minorities in China. Around the Paleolithic period, the Qiang people lived in the upper reaches

DMAH tedavisi ile taburcu olan hasta yaklaşık 3-4 ay sonra kontrole geldiğinde çekilen toraks Anjıo bilgisayarlı tomografisinde, pulmoner arter dallarında emboli ile uyumlu

Çalışmamızda elde edilen gövde ekstansör kaslarının izometrik kasılması sırasında sporcu ve sedanter bireylerin agonist ve antagonist kaslarının MF değerlerinin