l T ' £ ‘ö O c5 U b
Natüvan Hanım a olan
31 yaşında ölmesine rağmen,
elim izde birbirinden güzel
211 şarkısı olan besteci...
Rüştü
ş a r d a ğ;
EVKİ Bey yoksa, aşk yok; aşk yoksa, meyhane de yok!”
Meyhaneci Bedros Efendi, bunları söyledikten sonra Eminönü Balıkpazarı'ndaki dükkânını kapatmış , sonra da kayıplara karışıvermiş-
ti.
Ahmet Rasim Bey, neden sonra Bedros Efendi’yi Yeni- köy’ün kuytu bir meyhanesinde derin bir üzüntü içinde kendini içkiye vermişken bulmuştu da, zorla oradan alıp dükkânına geri getirebilmişti.
Şevki Bey’in zamansız ölümüyle yıldırımla vurulmuşçası- na sarsılan yalnız meyhaneci Bedros efendi miydi? O gün lerin bütün musikiseverleri, hatta bütün İstanbul, bu eşi bulunmaz bestekârın arkasından ağlamıştı.
1860’ta, İstanbul’un Fatih semtinde dünyaya gelen Şevki Bey’in öğrenimi ortaokulu pek aşmaz. Daha o yaştayken, üstün yeteneği dikkati çekerek hemen müzika-i hümayun’a alınmıştı. Bir ara, saray fasıl topluluğunda hanendelik de yapmış; güzel sesi gibi, kibar tavırları, hoş görünüşüyle pek çok kimsenin ilgisini toplamayı başarmıştı. Bu arada Hacı Arif Bey’den pek çok eser geçen Şevki Bey’i, Arif Bey’in ardından gelen bir besteci gibi görenler yanılmaktadırlar. Şarkı formu denen bir ağacın, aslında iki ayrı çeşnide meyvesidir onlar.
Hacı Arif Bey, aşkı, coşkunlukla, hüznü ise pek ölçülü olarak duyuran, genellikle ateş dolu, sımsıcak şarkılarla sunmuştur. Ondaki bu meyve kıpkırmızıdır.
Şevki Bey’de ise aşk, kelimenin tam anlamıyla hicrandır, ayrılıktır, ıstıraptır. Şarkılarındaki renk ise sapsarıdır.
Hayatı, ailesi ve geçmişi hakkında hemen hemen hiçbir bilgimiz olmayan ünlü besteci, bir süre sonra saray haya tından sıkılarak ayrılmak, hatta kaçmak ister. İstanbul Güm- rüğü’ne girer, çalışmaya başlar. Henüz 24 yaşındadır, ama şehrin seçkinlerinin tanıdığı, halkın çok sevdiği bir besteci olmayı başarmıştır.
Saraydan ayrılır ayrılmaz, özgür ruhunun, hassas dünya sının girdapları içinde bu içli dâhi sanatçı, artık her gece meyhanelerden çıkmaz olur.
Kendisinden dört yıl küçük Ahmet Rasim Bey’in torunu bestekâr Osman Nihat Akın’ın aracılığıyla bizlere ulaşan b il giler,az da olsa Şevki Bey’i örten perdeyi aralar.Anlatıldığına göre Şevki Bey, çok kolay beste yapabilirmiş, öyle ki bir gecede yeleğinin cebinden, daha o gün bestelediği üç hatta dört besteyi birden çıkardığı çok olurmuş. Her gün, yeni bir aşk acısını kadehindeki içkiyle birlikte yudumlarken, yeni bir besteyi mırıldanarak yaratır, sırasında bunu bir İkincisi, Hayatı hakkında pek az şey bildiğimiz Şevki Bey, Tiirk
musikisinin en verimli bestecilerindendir.
Şevki B ey i
aşkı yıktı!
70
Beylerbeyili Eczacı Hacip Bey'in kızına tutulan
besteci, aşkını kimseye açamadığından, içinde
yanan ateşi şarkılarında dile getirmeye çalışmıştı.
hatta bir üçüncüsü izlermiş. Dostlarının sıcaklığı, içkisinin ateşi, aşklarının yangını, onun çok sayıda beste yapmasına sebep olmuş.
Şevki Bey’in âşık olduğu kadınlar kimlerdi? Bunu pek bilen yok...
Şarkılarında, adları bile belirtilmemiş olan bu güzellerin hicran acıları, eşsiz melodilerle günümüzde de yaşamakta devam ediyor.
Batı müziğinin senfonik anıtlarında gördüğümüz konu bütünlüğüne Şevki Bey'in şarkı gibi, en hafif musiki biçimi İçinde bile ulaşabilmiş olması, onun ustalığını ortaya koyan bir özelliğidir.
Uşşak makamında bestelediği şu pek ünlü sonbahar şarkısını düşünün!
Gül bahçelerinin perişan halini, gezip eğlenmelerin artık hayal olduğunu, güllerin sararıp, bülbüllerin sustuğunu, kasvetli kış günlerinin giderek yaklaştığını anlatan eseri bile onu ölümsüzleştirmeye yeter.
“Gülzâra nazar kıldım, virâne misâl olmuş, Seyrân-ı sefalar hep bir hâb-ü hayâl olmuş, Güller sararıp solmuş, bülbülleri lâl ( ) olmuş, Gam mevsimidir şimdi, zevk, emr-i muhal olmuş Sabret, gelir ol demler ki ehl-i sefânındır.”
Şevki Bey'in aşkları sayısızdır.Çok içen, çok içtiği İçin de Eminönü Balıkpazarı’ndaki Bedros Efendi’nln meyhanesinin müdavimlerinden olan bestekârımız, zaman zaman ona açı lır, içini dökermiş. Ahmet Rasim Bey, işte ondan, Şevki Bey’in aşık olduğu kadınların birinin belki de en İçten, en gönülden bağlandığı kadının Natüvan Hanım olduğunu din lemiş.
Beylerbeyl’nde, Eczacı Hacip Bey’in kızı olan Natüvan Hanım için yanıp tutuşan Şevki Bey, içindeki bu ateşi bir türlü külleyememiş. Ne var ki Eczacı Hacip Bey, bestekâ rımızın yakın dostu olduğu için, ona da açılamazmış. Dil lerden düşmeyen o lirik, sıcacık ve eşsiz beste, o güzelim hicaz şarkı, bir Beylerbeyi dönüşü genç ve güzel Natüvan için bestelenmiş.
Natüvan da, Şevki Bey de, bu dünyadan göçüp gitmişler, fakat eser hâlâ sevilerek, beğenilerek söylenmekte devam ediyor:
“Dil yâresini andıracak yâre bulunmaz, Dünyada, gönül yâresine çâre bulunmaz. Her derdin olur çâresi, meşhur meseldir. Dünyada gönül yâresine çâre bulunmaz.”
Eski edebiyatımızdaki “ tenasüp", “ lefvüneşr” ve aliteras yon sanatlarını da ihtiva eden bu güftenin bestesi gibi, daha yüzlerce bestesi vardı Şevki Bey’in. Hem de 31 yaşına geldi- .ğinde.
Ne yazık ki, onu biraz İçki, fakat daha çok büyük ölçüde aşırı hassaslığı ve sayısız aşk acıları özellikle duygularını açıklayamadığı, dostu Hacip Bey’in kızı Natüvan Hanım'a olan aşkı yıktı.
Elimizde kalan 211 şarkıyla gönüllerimizde taht kuran Şevki Bey, bir gece Beylerbeyi Vergi Dairesi Müdürü Rahmi Bey’in kolları arasında, bir kalp krizi sonunda öldü.
* Pek çok kitap ve notalarda I a l olmuş diye yanlış olarak yazılm ıştır. " L a l ' Arapça'da kırm ızı, neca/lı anlatım da da "sevgilinin dudağı” demektir Burada " lâ l' olması gerekir ki, F arsça'da "susm uş" demektir.
Ertesi gece, ve daha sonraki birkaç gece onun gelmedi ğlni görerek meraklanan, ölüm haberini alınca da birden yıkılan meyhaneci Bedros Efendi, Şevki Bey’slz meyhaneyi, sızlayan, kahrolan yüreğine sindiremedi.
-“ Şevki Bey yoksa, aşk yok," dedi. “ Aşk yoksa, meyhane de yok!"
Evet, Ahmet Rasim Bey’in, Yenlköy’deki bir meyhanede, hem İçip, hem de ağlarken bulduğu Bedros Efendi’nin duyduğu acıyı onu tanıyan herkes, bütün musiki çevresi, hatta bütün İstanbul duydu.
Yalnız onlar mı? 87 yıldan beri ağlatan ayrılık acılarını ölümsüzleştiren romantik besteciyle, hepimiz aynı a- ü cilan yudumlamıyor muyuz? ^
r ~ --- --- \
Şevki Bey'in
en çok sevilen
şarkılarından
HİCAZ ŞARKI
Kış geldi, firak açmadadır sineme yâre
Vuslat yine mi kaldı, güzel başka bahâre
Bari bulayım, söyle de sen derdime çâre
Vuslat yine mi kaldı, güzel başka bahâre
UŞŞAK ŞARKI
Cânım gibi sevdikçe seni gönlüm ey âfet
Göstermedin asla bana bir rû-i muhabbet
Bunca emeğim mahv-ü heba oldu nihayet
Sen sağ olasın sevdiceğim, ben de selâmet
UŞŞAK ŞARKI
Esir-i zülfünüm, ey yüzü mâhım
Gece doğmuş benim baht-ı siyahım
Güzel gün görmeden var, iştibahım
Gece doğmuş benim baht-ı siyahım
Firakınla senin, ey şem s-i tâbân
Deminde görmedim bir ru-i rahşan
Bana aşkın cihanı etti zindan
Gece doğmuş benim baht-ı siyahım
UŞŞAK ŞARKI
Kimseler gelmez senin feryad-ı ateş barına
Yandın ey biçare dil, yandın melamet narına
Ye's-ı sevda rengi çökmüş gül gibi ruhsarına
Yandın ey biçare dil yandın melamet narına
s_________________________
71
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi