bınema
ve Edebiyat!.
Şâir “Yusuf Ziya,, ve “Orhan Seyfi,, Beylere :
İstanbul : 1/3/33
Tekrar intişara başlıyan « Akbaba » nın bir nüshasın da şöyle hulâsa edebileceğim bir fıkra gözüme ilişti :
Italyada tedavide bulunan meşhur Rus edibi (( Maksim Gorgi » yakında İstanbula g e lecekmiş . tki ahbap, memle ketimize gelen büyük muhar rirlere karşı olan lâkaydiyi ve sinema artistlerine yapılan mutantan istikbali mukayese ederek dertleşiyorlarmış .. Bi risi « Maksim Gorgi » nin sü- kûtle karşılanmaması için mat buatımızın bunun bir edip ol duğunu yazmamalarını söyle miş !..
Bu fıkra Akbabanın bir kö şesine güldürmek için sıkıştı rılmıştır . Fakat bu bir nük teden ziyade kalbimizi sızla tan bir hâdisedir .
İstanbul sinema artistleri nin uğradığı bir ülke olmakla beraber san at adamlarının da ihmal etmediği bir şehirdir . Fakat bu iki zümreye memle ketimizde verilen kıymetler birbirinden bariz hatlarla ay rılırlar .
Evet .. bir [ dün muzika ] gelir .. Tokatlıyanda zivafet verilir . İstanbulun bir çok genç kızları bu gençle dans etmek için birbirleriyle mü cadele ederler . Bir [ Küstav Frohliç ] gelir , büketlerle ve büyük merasimle karşılanır . Ve bir günde yüzlerce ziya retçiye çıkmaktan başı şişer .. Fakat bir [ Maritinni ] ve [ Klotfarer ] , [ Ninkölen ] ge lir otellerinde perilerle konu şurlar .. Konferanslarında bir kaç kişi bulunur . Ve gazete lerimizde üç beş satırlık bir yazı çıkar .. Hiç bir alaka gös terilmez , âdeta gelen kıymet siz bir adamdır ..
Bu , acı olsa da acılığı k a dar doğru bir hakikattir !.
İktisadî buhran neşriyatı durdurabilir , ve muharrirler kitap bastırmiyabilirler .
Fa-i
kat Beyoğlu sinemalarının ka zançlarına zerre kadar haleljj gelmez ..Gazetelerimiz akılla rına geldikçe edebiyat ve sa n at sahifeleri tertip ederse tu tunamaz .. Fakat sinema gün leri yapılır ve çıplak bacaklar teşhir edilirse gazetecilerin yüzleri güler ...
Bir “ Edebiyat gazetesi „ çıkar .. Büyük kalemlerin ya z ı l a n b u l u n u r . T a b i m a s r a f ı
pek cüz’î olduğu halde « Bür- han Ümid „in elinde kapanır..
Ve bir * Artist )> Mecmuası
« Holivut » Mecmuası tabi masrafının ziyadeliğine rağ men kazanır ve mükemmel sa tış yapar ..
Nedir bunun sırrı ?..
Tahlil edilecek o kadar de rin sebebler vardırki yazmak la ve düşünmekle bitmez. D e ğişen kıymetler , doğan telak kiler, aranan kassalar o kadar mütehavilki.. Bugün her kan- ği bir çocuğa sorsanız , size yüzlerce artist isimleri sayar ve hayatlarını bilir .. Fakat [ Fuzuli ] nin [ Nedim ] in is- misi istişmemiştir .. [ Tevfik Fikret ] i [ Ömer Seyfettin ] i okumamıştır...
Kabahat kimdedir ?. Sinema sahifeleri , genç madamları gıcıklıyacak resim ler bastıkça yeni tıtremıye başlıyan kalpler fethedilmiş oluyor ... Ne olur her hafta hattâ haftada iki üç defa sine ma sahifeleri yapan gazeteler, onların yarısı kadarda edebi yata sütun verselerdi !..
Ve ne olurdu sinemaya ait çıkan mecmuaların yarısı k a dar edebiyat mecmuamız bu lunsaydı 1.. Hattâ bu aktör ve sinema düşkünlüğü o kndaı had bir şekil almıştırki insan , bazı aile salonlarında bir kaç artist macerası bilmeyince ta yip edilmektedir ..
* * *
Bu vaziyeti gördükçe insa nın “ edebiyatımız ölüyor ? „ diye haykıranlara hek verece ği geliyor .. Ve “ bizde ede
biyat varmı ? ,, diye şüpheye
düşenleri dinlemek için kulak
kabartıyoruz .
Eğer bunun önüne geçil mezse şimdiden şöyle bir en dişeye kapılıyorum :
Bir gün hayretle işiteceğiz- ki mekteplerde “ edebiyat „ dersleri azaltılacak ve yerle line “ sinema dersleri „ konu lacaktır !.
T. A.