V A T A N
^tOîb
TÜRK
MİLLETİMİN VATAN PERVER EVLÂDI
4
Prens Mehmet Sabahattin Beyin
y
%
„
•
•
• •
M
« İ l
1 İ M
M
M
olumunun ilk yıldönümü
ugün, Prens Mehmet Sabahattin Beyin ölü» münün ilk yıldönümüdür. Is- viçrede 5 Haziran 1948 Çarsam ba sabahı ölen Mehmet Saba hattin Beyin bu ölüm yıldönü münde; mücadele ile geçen ha yatını bir kere daha gözönüne getirmek, şahsiyetini belirtmek ve kendisini saygı ile anmak, pek yerindedir.
Kendisi, memleketi keyfi ida reden kurtarma uğrunda mü cadele gayreti ile hayatının ya rım asra varan kısmını gurbet illerinde geçirmiştir. 70 yasın da ölen Mehmet Sabahattin Bey, - kendi tâbirleri ile •
o
zaman «Türk milletinin mukad deratını idare edenlerin hır* ve cehli ile bıkmadan, usanma dan çarpışanların» ve «ferdî yükselmeğe bağlı sosyal teşki lât, adem-i merkeziyet ve ilm-U irfana istinat eden bir politika için çalışanların» göz bebeği idi. 49 senelik samimî hamle leri, şahsi hırsla hiç alâkası ol- mıyan bir memleket sevgisine dayanırdı.
Mücadelelerinde, «garp me- todları ile kendimizi tanımamız ve bulmamız, boş kelimelerin esaretinden kurtulmamız için» uzun seneler çırpındı, durdu. İradesi harici âmillerin yarat tığı, bazan nankör tecellilerin doğurduğu talihsiz sebeplerle vukua gelen tatsız uzaklaştırma ların, bin kere daha acı gelen cefasına katlanmasını bildi. Ve bu büyük tahammüllü temiz ba şın temiz ağzından, son günle
rinde bile, bir tek serzeniş ke limesi çıkmadı. Böyle eşine az rastgelinir bir feragatle ömrü nü vakfettiği vatanından uzak laştırıldığı için hiç şikâyet et- miyen bu sabırlı insan, en son günlerinde, sevgili yurda has retini ve vatan topraklarına gö- .'v'-iiime arzusunu birkaç kelime ile söylemekten kendisini ala madı ve kendisindeki vatan aş kına rağmen, çoğunu vatandan uzakta geçirmeğe mecbur ol duğu bir ömrün son merhale sine de, cesaretle atladı.
1 8 79
-
19 48
Vatanın bu emsalsiz fedakâr evlâdının benimse
diği ideal uğrunda şerefle çektiği cefa içinde tüke
nen bir ömürle verdiği yüksek misali asla unutma
mak, tarihe karşı nankör olmak istemiyen her Tür
kün şuurunda kökleşip kalması gerek bir vazifedir.
— ... ı Y A Z A N : —
Dr. Orhan Remzi KAZANCIGIL
Prens Mehmet Sabahattin Bey ölüm döşeğinde Karakterinin yüksekliği ile
kendi neslinin mânevi bir ba bası olan bu sosyoloğ^âlim ve faziletli Prens, «yurdunun hür düşünebilen faziletli insanla rın elinde, ilm-ü irfana daya nan cemiyete faydalı fertleri çoğaltacak bir sistemle refaha kavuşması için» kafasile, kale mi ile, serveti ve bütün mevcu diyeti ile mücadele ede ede ya şadı. İdamlara mahkûm edil menin gölgesi altında çekilme ğe zorlandığı gurbet diyarının binbir cefası içinde, bu hayatın hiç bir merhalesinde, mefkûre- sini, ilme inancını, azmini hiç bir şey sarsmadı. Ve itidalini de hiç bir zaman elden bırakmadı. En muztarip zamanlarında bile, hatırını soranlara ayni cesaret ve asaletle «ben iyiyim., ya siz nasılsınız?..» diye, mânalı bir
tarzda cevapla mukabelede bu lunurken, kahır önünde eğilen ve sızlanan bir insan gibi de ğildi. Kendisinde, en fena şart ların karşısında emsalsiz bir azim ile dimdik duran bir kah raman hali vardı.
Hülâsa; gurbet diyarında, öl dü; kendisini candan sevenlerin ve yanına koşabilenlerin ihti mam, şefkat ve hürmet hisleri ile hâlelenmiş olarak fani dün yaya gözlerini kapadı. Vatan sevgisinin en asil, sn menfaat- siz ve en diğergâm şekli ile doğmuş olarak çarpan bu kal bin, bir yaz gününün şafak sa atlerinde sakin ve tertemiz bir muhitte, günün temiz insanla rının temiz işlere koştukları bir saatte, sabaha karşı yağı biten bir kandilin hafif ışığının son titremeleri gibi hafif darbelerle çarpa çarpa, titriye titriye ya vaşça duruşu, hayata sessiz ve şikâyetsizce, asilâne bir veda oldu.
★
Onun bu ölümü ile; Türkiye- de hür düşünebilen kafaların içinde bir tarih sayfası kapan madı, bilâkis bir tarih sayfası
açıldı. Çünkü, onun yazdığı ve garp irfan hâzinesinden tercü me ettirdiği kitaplarındaki fi kirlerin yanısıra bunları vatan bünyesine tatbik için yaptığı mücadeleleri, bu arada hususî hayatındaki fazilet safhalarını, gençler, elbette okuyacaklardır. Ve okudukça, yeni nesle ibret ve gayret verecek ve daima yep yeni kalacak bir «vatanperver tipi» ile karşılaşacaklardır.
Bu tip, «emeğinin karşılığı nı hırsla vatan nimetlerine sarı larak kendisine ödeten bir in san değildir. Tam vatanperver bir ruhla, vatanın refahını gör mekten doğacak vicdan hazzm- dan başka hiç bir mukabele beklemeden, memleketin İçti maî bünyesini sağlıyacak ilim zihniyetini kurmak için yarım yoğunu, muazzam servetini, ra hatim, huzurunu, bütün ömrü nü vakfeden, yüreğinin son çarpıntılarını, dudaklarının son nefesini onun saadeti için har cayan, «ilmi, irfanı, titiz ve te miz bir vatanperverliği bir di mağın ve bir ruhun içinde bir leştirebilen «vatanperver» ti pidir.
Milletimizin bu büyük evlâ dını ölüm yatağında gören ve onu bu «rahat döşeğinde» gös teren resimlere bakan, kendi sinin ebediyete ne derin bir vicdan huzuru ile kavuştuğunu, bu yüzün sükûn ifadesinden anlar. Bunu çok güzel belirten hurlu ve belâğatli bir tebessüm, sükûnla kaplanmış bu sevimli çehreyi hafızamıza nakşettire cek derecede tesirlidir. Vatanın emsalsiz fedakâr evlâdı Mehmet Sabahattinin benimsediği ideal uğurunda şerefle çektiği cefa içinde tükenen bir ömürle ver diği yüksek misali asla unut mamak, tarihe karşı nankör ol mak istemiyen her Türkün millî şuurunda kökleşip kalması gerek bir vazifedir.
Çünkü; önümüzdeki nesiller içinde haklı haksız vatandan u- zak düşebilecek her insan, o- nun yazılarında teselli bulacak tır; hayatının her safhasındaki,
i
her saatindeki kahramanlığı za-j manla idrâk edilip dana iyi an-' taşıldıkça, hatırası önünde say j gı ile eğilenlerin sayısı gittik çe artacaktır.
Çünkü; «her millette olduğu gibi, Türk milletinin de hakikî büyüklerinin kıymetine en bü yük miyar, zamandır.»
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi