• Sonuç bulunamadı

Mehmet Ozan, Danimarka'daki en eski Türk müzisyeni:Türk müziğini Danimarkalılara öğretirken yeniden keşfettim

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Mehmet Ozan, Danimarka'daki en eski Türk müzisyeni:Türk müziğini Danimarkalılara öğretirken yeniden keşfettim"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

C U M H U R İ Y E T / 4

KÜLTÜR-Y AŞ A M

/ A Ğ U S T O S 1986

TELEVİZYON

SİNEMA

18.25 Açılış

ÖnlİNans Pjrog^ram

19.00 Haberler

19.15 Çiçek Kız

İsviçre’de Küçük bir havaalanında gördüğü bir hava gemisi E nd'ı çok sevindirir. Binip gezm ek ister, onları takip eden Boris ve çevredeki çocuklarla birlikle bir kaza eseri gem iyi hareket ettirirler. Kurtulmak çok zordur. Buna rağmen Encıl balon kam ında bir delik açarak gem iyi indirm eyi başarır.

Göreme ve Çatalhöyük yöreleri tarihi ve

: 19.40 A nadolu - I “Tapınakların S im ”

İtalyan yapım ı olan belgesel progran kültürel özellikleri ile tanıtılıyor.

20.00 Komedi Dünyası: D idi’nin Maceraları

D idi bir film de D işlerin dublörlüğünü yapm ak üzere çağrılmıştır.

20.30 Haberler

______________ ____

21.00 Hava D

u

r u

m

u

______________

21.15 Strauss Ailesi - Son

Şani'nin durumu iy i değildir. A del'te tanışıp görüşmeye başlar. Çevrenin tepkisi üzerine birlikte Alm anya’ya giderler. A ncak A del’in teşvikiyle yeniden Viyana’ya döner ve m üzik çevresindeki itibarını yeniden kazanır.

22.05 Festivalin Ardından

22.40 Sinema Tarihinden: Seni Asla

m

(A yrıntılı bilgi yandaki sütuı

00.50 Haberler

01.00 Kapanış

RADYO

BULMACA

SOLDAN SAĞA: 1 / Kılıç, bıçak gibi saplı şeylerin sap içinde ka­ lan bölümü. 2 / Yapıt... Eski Mısırlılar tarafın­ d an kutsal sayılan öküz. 3 / Mürekkebi kurutmakta kullanılan ince kum... Platinin simgesi... Bir nota. 4 / “Aşağı yukarı, ufak tefek” örneklerinde ol­ duğu gibi, anlatımı et­ kili kılmak için sesçe benzer sözcüklerin yan yana kullanılmasına ve­ rilen ad. 5 / Lirik Japon dramı... Bir nota. 6 / Argoda esrar... Yöne­ lim görevi yüklenmiş ¡kimselerden oluşmuş topluluk. 7 / Cilve... Bir tür Ingiliz birası. 8 / Cennet... "Petrol ihraç

Eden Ülkeler Örgütü”. 9 / Bir organ ya da or­ ganizma kesitinin röntgenle filmini çekme yöntemi.

YUKARIDAN AŞAĞIYA:

1/ Karınzarı iltihabı. 2 / Asya’da bir göl... Tro- . pikal bölgelerde yetişen ve yerlilerin beslenme­

sinde önemli payı olan yumru köklü bitkile­ rin genel adı. 3 / İpotek... Bir kimseyi kötüle­ me, yerme. 4 / Utanma... Gemileri, farklı iki su düzeyinin birinden öbürüne aşırmak için yapılmış ara havuz... Molibdenin simgesi. 5 / Peru’nun plakaişareti..ilkel bir silah.6/

Tram-1 2 3 4 5 6 7 8 9

V A -R L A T M A k A ■R A CrTi. i 2 U $ A M U A M i L A A S M 2 A A -R 2. K A S- E N\ A T A Ş E

vay sürücüsü... Müstahkem Yer. 7/ Eski bir A V M siyasal partinin kısa yazılışı... Gidilecek ydl

üzerinde olmayan. 8 / Afrika’da bir ırmak... Bir görevde kendinden önce bulunmuş olan. 9 / Sinir hastalıkları uzmanı.

C A t S 12. £> A L E U *R / 12. A A/ C A

HAVA D U R U M U

ANKARA Bulutlu zr 10° İSTANBUL Bulutlu 27* i r İZMİR Açık 32* 18" ADANA Açık S** 22" ANTALYA Açık 34* 21* ERZURUM Bulutlu 2D* i r TRABZON Yağmurlu 28* 20" MU&A Açık 30" 17* DİYARBAKIR Açık 38" 19" EDİRNE Bulutlu 2D" 15° Yajmurlu 28" 20“ BUNSA Açık z r

ir

DDUI Bulutlu 25" 11° KONYA Bulutlu zr 11* AMSTERDAM ATİNA BAĞDAT BELÛRAD BERLİN BONN BRÜKSEL CENEVRE CİDDE FRANKFURT GİRNE KAHİRE KÖLN LONDRA MADRİD MOSKOVA MÜNİH NEW YORK OSLO PARİS RİYAD ROMA SOFYA ŞAM TEL AVİV TOKYO TRABLUSGARP ZÛRİH Yaömurlu : Açık : Açık : Açık : Yaömurlu : Yaömurlu ; Yaömurlu : Bulutlu : Açık : Yaömurlu ; Açık ; Açık : Yaömurlu ; Yaömurlu : Açık ; Açık ; Yaömurlu ; Açık ; Yaömurlu : Yaömurlu : Açık : Bulutlu ; Bulutlu ; Bulutlu : Açık ; Bulutlu : Açık ; Bulutlu 22° 30° 40° 25° 19° 18° 20° 26° 41° 19° 33° 35° 19°, 17° 30° 27° 21° 32° 17° 22° 43° 28° 27° 36° 37° 29° 32° 24o

M,

___etaorolojl Genel Müdûrlüğü'ndan eli nen bilgiye göre, yurdun kuzey kesimleri bulutlu, Keredeniz yağışlı, diğer yerler açık geçecek. HAVA SICAKLIĞI: önem li bir değişiklik olmayacak. RÜZGÂR: Kuzey ve doğu yönlerden orta kuvvette esecek. Denizlerde yıldız ve gündoğusundan 3-5, saatte 10-21 deniz mili hızla esecek. DENİZ: Marmara, Karadeniz bulutlu, ve yağışlı, diğer denizlerimiz açık geçecek. Deniz mutedil dalgalı olup, görüş uzaklığı 10-15 km, Karadeniz'de yağış anında 3-5 km dolayında olacak. Van Gölû'nde hava açık geçecek. Rüzgâr kuzey ve doğu yönlerden orta kuvvette esecek. Göl küçük dalgalı olup görüş uzaklığı 10-15 km. dolayında olacak.

İNSAN HAKLARI DOSYASI

“BİN

İNSAN”

ERBİL

TUŞALP

Fiyatı: 880 TL. (KDV dahi!)

5

.

BASI ÇIKTI

Tekin Yayınevi

TARİHİNDEN

TRT I

054)0 Açılış, program ve kısa haberler. 05.05 Ezgi Kervanı. 0 5 3 0 Şarkılar ve oyun havalan, 0 6 4 » Köye haberler. 06.10 B ölgesel yayın. 0 6 3 0 Cuma Sabahı. 07.20 ö z e l tanıtıcı reklam programı. 0 7 3 0 Haberler. 07AO Günün içinden. 0 9 3 0 Arkası Ya­ rın. 10.00 Kısa haberler. 10.05 Reklamlar. 11.00 Kısa haberler. 114)5 Şarkılar geçidi. 1 1 3 0 Çeşitli müzik. 1 2 4 » Kısa haberler. 12.05 Reklamlar. 12.10 Türküler geçidi. 12 3 0 Türk sanat müziği toplu programı. 1 2 3 5 Reklamlar ve radyo programlan. 13.00 Ha­ berler. 13.15 Müzik (THM) 1 3 3 0 Bölgesel yayın ve reklamlar. 14.45Türküler. 15.00 Kı­ sa haberler. 15.05 öğ led en sonra. 16.00 Kısa haberler. 164)5 Türküler ve oyun havalan. 1 6 3 0 H afif müzik. 17.00 Kısa haberler. 17.05 Köyümüz Köylümüz. 1 7 2 5 Acemkürdi faslı. 1735 H a fif müzik. 18.00 Çocuk Bahçesi. 18.15 Çocuklarla Başbaşa. 19.00 Ha­ berler ve olayların içinden. 20,00 Ankara Radyosu çoksesli korosu 20.15 Yeni şarkılar. 20.45 Türkçe sözlü ha fif müzik. 21.00 Kısa haberler. 21.05 Türküler geçidi. 2 1 3 0 Bera­ ber ve solo şarkılar. 22.00 Beraber ve solo türküler. 2 2 3 0 Çağdaş Türk sanat müziği. 23.00 Haberler. 23.15 Gecenin içinden. 0 0 3 5 Günün haberlerinden özetler. 014)0 Prog­ ram ve kapanış. 01.05-054)0 Gece yayım.

TRT n

07.00 Açılış ve program, 07.02 Solistlerden seçmeler. 0 7 3 0 Haberler 07.40 Türküler ve oyun havalan. 08.00 İki solistten şarkılar. 0 8 3 0 Sabah konseri. 09.00 Tür­ küler. 09.15 Çocuk Bahçesi. 0 9 3 0 Çeşitli müzik. 10.00 Şarkıiar.1020 A nadolu aydınlı­ ğı, 10.40 Türk dünyasından. 1 1 4 » Yurttan Sesler Erkekler Tbpluluğu. 1 1 3 0 iki solist­ ten şarkılar 1 2 4 » Çeşitli müzik. 1 2 3 0 Yurttan Sesler Erkekler Tbpluluğu 13.00 Haber­ ler. 13.15 H afif müzik. 1 3 3 0 Küçük k o ra 14.00 Türküler ve oyun havalan. 1 4 3 0 Ya­ bancı dil dersi 15.15 Şarkılar. 1 5 3 0 Viyolonsel sololan. 16 4 » Türkçe sözlü hafif mü­ zik. 1 6 2 0 Arkası yarın. 16 3 0 Başlangıcından bugüne Türk M usikisi form lan. 17.00 Caz Dünyası. 1 7 3 0 M ahalli sanatçılarımız 1 8 4 » Ses ve saz dünyamızdan. 1 8 3 0 Hafif müzik. 18.45 Türküler. 1 9 3 0 Haberler ve olayların içinden. 2 0 4 » Şarkılar. 20.15 H afif Müzik 20.30 Y abana Dil Dersi. 21.15 Şarkılar. 21.30 Yurttan Sesler Kadınlar Topluluğu 22.00 Gece konseri. 22.30 Bir Roman/Bir Yazardan Hikâyeler. 22.45 Türkü­

ler. 2 3 4 » Haberler 23.15 Beraber ve Solo Şarkılar. 2 3 3 0 H afif müzik. 2 3 3 5 Cuma kon­ seri. 0 0 3 5 Program ve kapanış.

TRT IH

0 7 4 » Açılış ve program. 07.02 H afif müzik. 0 7 3 0 Sabah konseri. 08.00 Sabah için müzik. 09.00 Haberler. 09.12 Müzikli dakikalar. 10.00 TRT Oda Orkestrası. 10.30 Müzik rüzgârı. 11.00 Öğleye doğru. 12.00 Haberler. 12.12 Günün konseri. 13.00 Solistlerden seçmeler. 1 3 3 0 Türk halk müziği toplu programı. 14.00 Konser Saati. 15.00 TRT Çocuk Koroları. 1 5 2 5 Caz ve H a fif M üzik Dünyasından. 1 5 3 5 Haftanın Çocuk Şarkısı. 1 6 4 » Türk Sanat Müziği Tbplu Programı. 1 6 3 0 Türküler Geçidi, 17,00 H a­ berler. 17.12 Sizler İçin 1 8 4 » Stüdyo FM 1 9 4 » Haberler 19.12 Müzikte Etkileşim 20 4 » Pop-Caz 21.00 Müzik Ekspresi. 22.00 Haberler. 22.12 Gecenin Getirdikleri. 23.00 Cu­ ma Konseri 2 4 4 » Müzikallerden Bir Yıldız 0 0 3 0 H afif Müzik 01.00 Program ve Kapanış.

Sovyet

sinemasından

klasik bir

savaş film i

Seni Asla

Unutmayacağım /

Yönetmen: V Sadovnikov /

Oyuncular: İrina Malişeva

(Polya), Yevgeni Karelskin

(Fyodor), V Şulgin

(Nikiforoviç), L. Sokolova

(İvanovna), G. Nilov

(Şuştov), E. Drapeko

(Maşa), A. Rudakov

(And rey ev), V. Tatosov

(A kopyan).

Kültür Servisi — “ Sinema Tarihinden” program ında bir

Sovyet filmi geliyor ekranlara. İkinci Dünya Savaşı sırasında Sovyet askeri Fyodor yaralanır. Fyodor’un hayatını hastanede Polya adlı bir genç kız kurtarır. Hayatını Polya’ya borçlu olan Fyodor ile genç kız arasında baş­ layan yakınlaşma, giderek aşka dönüşür. İki genç evlenmeye ka­ rar verirler. Ne var ki, Fyodor artık iyileşmiştir ve cepheye dön­ mesi gerekmektedir. Fyodor’un yeniden cepheye gitmesiyle bir­ likte genç karı-koca birbirlerinin izini yitirecektir.

Savaş, özellikle İkinci Dünya Savaşı, Sovyet sinemasında bel­ ki de kimi “ sakınca” ları kendi­ liğinden ortadan kaldırdığından, en çok işlenen konu. Kuşkusuz, bir ülkenin bir savaşta yirmi mil­ yonu aşkın kayıp vermesi, o sa­ vaşa silinmez bir anlam kazan­ dırıyor. Ama bir ülkenin, özel­ likle bir dönem sinemasının bü­ yük çoğunluğunu İkinci Dünya Savaşı filmlerinin oluşturması yine de düşündürücü.

Ö te y an d a n , “ Sinema Tarihinden” p ro g ra m ın d a TR T’nin Türk sinemaseverlere

Ayzenştayn, Pudovkin, vb. gibi

Sovyet sinemasının gerçek temel taşlarını sunmasını beklerdik.

M ehmet Ozan, Danimarka'daki en eski Türk müzisyeni

Türk m üziğim Danim arkalIlara

öğretirken yeniden keşfettim

Mehmet Ozan, 1960’ta 11

yaşında gelmiş Danimarka’ya.

Türk müziğini Danimarka’ya

en geniş anlamda tanıtanlardan

biri de o. Gerçi müziği hiç de

bildiğimiz anlamda Türk

müziği değil, ama parçalarında

Türk halk ve klasik

müziğinden motifler kullandığı

için öyle de sayılabilir.

FERRUH YILM A Z

KOPENHAG—Mehmet Ozan’m kurduğu İs­ tanbul Ekspres, üstü bar, altı müzik gruplarının çaldığı salon olan “ Haand i Hanke” de çalacak. Konser 21.30’da başlayacak olmasına rağmen he­ nüz saat sekiz buçukta üst taraftaki bar dolmuş. Bardakilerin büyük çoğunluğu, aşağıdaki salonun kapılarının açılmasını bekliyor. Saat dokuza doğru kapılar açılıyor, program başlamadan önce salo­ nun 140 kişilik kontenjanı dolmuş durumda. Bu yüzden kapılar yeniden kitleniyor. Dışarı çıkmak isteyenler, kapıdaki görevliye başvurup kilidi aç­ tırmak zorundalar.

Saat dokuz buçukta, gitarda Mehmet Ozan’dan başka, Kopenhag caz dünyasının tanınmış isim­ lerinden, kontrbasta Mads Vinding, saksofonda

Jan Zum Vohrde ve davulda Aksel Riel’den olu­

şan İstanbul Ekspres, programına başlıyor. Bü­ yük ölçüde Latin Amerika ve Türk ritmlerinden oluşan parçalara rağmen, belki de salonda boş yer olmadığından, hiç kimse kalkıp dans etmiyor. Herkes büyülenmiş bir şekilde, tamamen akustik aletlere dayalı müziği, biraz da müziğin oryantal havasımn verdiği hava içinde oturduğu yerden faz- la gürültü etmeden dinliyor.____

M üzik , aile geleneği

Mehmet Ozan, Danimarka’da yaşayan en eski Türk müzisyeni. Türk müziğini, Danimarka’ya ge­ niş anlamda ilk tanıtanlardan biri de o. Gerçi Meh­ met Ozan’ın müziği hiç de bildiğimiz anlamda Türk müziği değil, ama parçalarında Türk halk müziği ve klasik müziğinden motifler kullandığı için öyle de sayılabilir.

Mehmet Ozan, Danimarka’ya 1960 yılında, he­ nüz 11 yaşında bir çocukken, annesiyle birlikte gel­ miş. Müzik, Ozan’m aile geleneğinde var. Ozan’m annesinin babaannesi, sultamn kemençe hocasıy­ mış, kardeşi de keman çalıyormuş. Mehmet Ozan da henüz 6 yaşındayken keman çalmaya başlamış

GİTARI UD GİBİ ÇALABİLMEK — Meh­ met Oğan'ın gönlünde yatan aslanlardan biri de, gitarı ud gibi çalabilmek. Ozan, “Ud, Do­ ğu dünyasının gitarı" diyor.

bu yüzden, İstanbul Konservatuvan’ndaki bir öğ­ retmenden ders alarak. Gerisini, 10 yaşından kal­ ma eski İstanbul şivesiyle, biraz da Danimarka- canın etkisiyle bozulmuş olarak şöyle anlatıyor kendisi:

S az çalan boyacı

“ Danimarka’ya geldikten birkaç ay sonra, bir Noel akşamı gitar hediye ettiler bana. O gitar bir­ kaç ay duvarda asılı kaldı. Sonra bir gün, bizim sınıftaki çocuklardan biri, gitarla bir çocuk şar­ kısı çaldı. O hevesle, aynı parçayı tam bir yıl gi­ tarla çalmaya uğraştım. İşte sonra da Ispanya’ya giderek ve buraya gelen İspanyollardan ders ala­ rak yıllarımı harcadım gitar öğrenmeye.”

A dalar Belediye Başkanı Recep Koç

Adalar da inşallah

bir Montmartre ohır

Adalar Belediyesinin düzenlediği 2. Kültür

ve

Sanat

Şenliği bugün başlıyor. 10 ağustosa kadar sürecek şenlik

boyunca Büyükada, Heybeliada, Burgazada ve

Kınalıada’da çeşitli etkinlikler gerçekleştirilecek. Şenliğe

Timur Selçuk, Müzeyyen Senar, Ayla Erduran, Ergican

Saydam gibi sanatçıların yanı sıra, Dostlar Tiyatrosu,

Dormen Tiyatrosu, Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu, Devlet

Tiyatrosu gibi topluluklar da katılıyor.

Kültür Servisi — Adalar Be-

lediyesi’nin düzenlediği “ 2. Kül­

tür ve Sanat Şenliği” bugün baş­

lıyor. Şenlik 10 ağustosa kadar sürecek.

Büyükada dolgu alanındaki çocuk bahçesinde bugün saat 17.00’de açılacak olan şenlik Bü­ yükada, Heybeliada, Burgazada ve Kınalıada’daki etkinliklerle sürecek.

Büyükada’da (eski) Yeni Sine­ ma, Lunapark Birlik Meydanı, San Pasifiko Kilisesi, 23 Nisan. Caddesi, Anadolu Kulübü, Hey- beliada’da Ayyıldız Sineması, Deniz Lisesi Salonu, İskele Ala­ nı, Ayyıldız Caddesi; Burgaza- da’da Cennet Bahçesi, İskele Alanı ve Kınalıada’da Su Spor­ ları Kulübü ve İskele Alanı’nda yapılacak etkinlikler arasında

Recep Koç

Timur Selçuk Oda Orkestrası, Müzeyyen Senar konserleri, Ay­ la Erduran (keman) - Oliver Sü­ rensen (piyano), Ergican Say­ dam (piyano), Leyla Pınar (klav­

sen) resitalleri dikkati çekiyor. Şenliğe katılan tiyatrolar arasın­ da Dostlar Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu, Ali Poyrazoğlu Tiyat­ rosu, Devlet Tiyatrosu, AÇOK, Ayşegül - Ali Atik Çocuk Tiyat­ rosu, Bizim Tiyatro ve Nisa Se- rezli - Tolga Aşkıner Tiyatrosu da yer alıyor.

Şenlik kapsamında ayrıca hey­ kel konulu iki gün sürecek bir konferans da gerçekleşecek. Çe­ şitli toplulukların halk oyunları, gösterileri ve değişik konularda açılacak sergiler de şenliğin programında yer alıyor.

Adalar Belediye Başkanı Re­

cep Koç, Adalar’ın yapısı ve ka­

rakteri açısından kültürel çalış­ malara uygun olduğunu, şairi, yazan, aydım bol olan bu belde­ yi tanıtmak; yaşamış, yaşayan sanatçıları kamuoyuna duyur­ mak amacıyla şenlik düzenleme­ ye karar verdiklerini söylüyor.

Recep Koç, Adalar'da bir şen­

lik düzenleme düşüncesinin ilk olarak nasıl doğduğunu şöyle anlatıyor:

“ Ben bir yurtdışı gezimde Pa­ ris’teki Montmartre’ı gezmiştim. Roma'da da öyleydi. Bir yanda

sevişen çiftler, bir yanda resim yapanlar, bir yanda gitar çalan­ lar... Bana göre zaten sanat bu- dur: Yani, sanat yaşamla iç içe olmalıdır. Adalar da bir Mont­ martre olur inşallah. Kolay de­ ğil, yıllar ister ama amacımız o. Çünkü belediyecilik sırf yol, su, kanalizasyon gibi altyapı çalış­ malarım yapmaktan ibaret değil­ dir. Kültüre de önem vermek ge­ rekir. Biz Adalar’daki potansi­ yeli, sanatçılarımızın, aydınları­ mızın katkı ve destekleriyle de­ ğerlendirmek istedik. Şenlikler­ le kültürel etkinlikleri Adalar’­ daki halka ve bu etkinliklerle in­ sanları adalara yöneltmeye çalışıyoruz.”

îlki geçen yıl yapılan şenlikten sonra OECD’den şenliği ulusla­ rarası düzeyde yapmak için maddi - manevi yardım önerisi aldıklarını belirten Recep Koç, bu öneriyi değerlendireceklerini söylüyor:

“ Şu andaki tesislerimiz ulus­ lararası düzeyde bir şenlik için yeterli değil, ama çeşitli yaban­ cı firmalar tesis yapmak için bi­ ze başvurdu. 2-3 sene içinde Adalar’ı bu yönde de geliştirme­ ye gayret edeceğiz. Tabii Ada- lar’m özelliklerini, güzelliklerini koruyarak. Ben zaten eğer hiç­ bir şey yapmazsam, en azından Adalar’ı korumuş olacağım. Bekçilik yapmak gerekirse bek­ çilik yaparak, çobanlık yapmak gerekirse çobanlık yaparak ko­ ruyacağım. ”

ÜÇÜNCÜ SİNİR SA VAŞI — Dünya Şampiyonu Sovyet Satranççı Garri Kasparov (sağda) ile eski Dün­ ya Şampiyonu Anatoli Karpov, 1985'ten bu yana üçüncü kez karşı karşıya geliyorlar.

Dünya Satranç Şampiyonası

ikinci oyun da

berabere

LONDRA, (AP) — Dünya Satranç Şampiyonu Garri Kasparov ile rakibi eski dünya şampiyonu Anatoli Karpov arasındaki ikinci oyun da beraber­

likle sonuçlandı, önceki gün başlayan ikinci oyu­ nun 52. hamlesinde dün Karpov, rakibinin beraberlik önerisini kabul etti. İlk oyunu da bera­ berlikle sonuçlanan karşılaşmada her iki oyuncu­ nun da l’er puanı bulunuyor.

İlk oyunu berabere sonuçlanan karşılaşmanın ikinci oyununa Kasparov, Nimzo-Hint savunma­ sının bir varyasyonuyla başladı. Uzmanlar, Kaspa- rov’un 1985’teki şampiyonluk karşılaşmasının ilk oyununda Karpov’u bu varyasyonu kullanarak yen­ diğini belirttiler.

Ancak Karpov, altıncı hamledeki oyunuyla her­ kesi şaşırttı. HollandalI uluslararası usta Geri Lig-

terink, Karpov’un hamlesinin “ bu pozisyonda ta­ mamen yeni” olduğunu vurguladı. Bu hamleye kar­

şılık verebilmek için 42 dakika düşünmek zorunda kalan Kasparov, 12. hamlede giriştiği vezir değiş tokuşundan sonra ancak hafif bir üstünlük sağla­ yabildi.

Çarşamba günkü oyun için Karpov, Park Lane Oteli’nin balo salonundaki sahneye oyunun başla­ ma saatinden hemen önce geldi. Birkaç saniye sonra da Kasparov içeri girdi. İki oyuncu el sıkıştık­ tan sonra, seyircilerden kibar bir alkış aldılar.

ö te yandan, Dünya Şampiyonu Sovyet satranç- çı Garri Kasparov ile rakibi eski dünya şampiyonu Anatoli Karpov arasındaki üçüncü oyunun bugün başlaması kararlaştırıldı.

Mehmet Ozan, özellikle gitarıyla tanınmasına rağmen, İstanbul Ekspres’in konserlerinde ve plak­ larında saz da çalıyor. Gerçi biraz değiştirmiş sa­ zın perdelerini. Ozan’m saza başlamasına ise, 60’h yıllarda Danimarka’da yaşayan bir duvar boya­ cısı Türk ile tanışması yol açıyor, ismini hatırla­ madığı boyacıyı saz çalarken görünce, bu sefer de saza merak sarıyor. Yaz tatilinde İstanbul’a ge­ len annesine bir saz ısmarlıyor. Gitardan gelme parmak alışkanlığı, biraz da kulak dolgunluğuy­ la kendi kendine saz öğrenmeye başlıyor. Yaz ta­ tillerinde İstanbul’a geldiğinde de saz dersleri alı­ yor. İşin garibi, Ozan gitarist olmasına rağmen, müziğe profesyonel olarak sazla başlamış. “ O za­

man Hitbouse diye bir kulüp vardı” diyor Ozan, “ Herhalde bir 20 sene falan oluyor kapanalı. Sonra 60’b yıllarda çeşitli folk kulüpleri açddı. Ben de oralarda tek başıma saz çahp türkü söylüyor­ dum. Sonra Erdoğan diye bir çocuk geldi, darbu­ kacı. Onunla, saz-darbuka çaldık uzun bir süre.”

Kulüplerde saz çalarken gitara da devam edi­ yor Mehmet Ozan. Liseye giderken, bu sefer de Ispanyol lokantalarında gitar çalmaya, harçlığı­ nı çıkarmaya başlıyor. “ O yıllar benim için bir

okuldu” diyor.

Sonra, 70’li yıllarda, yeniden Türk müziğine dö­ nüşü var Mehmet Ozan’m. O da DanimarkalI mü­ zisyenlerin etkisiyle oluyor, özellikle Türk müzi­ ğindeki aksak ritmlere ilgi duyan DanimarkalIlar,

“ Hadi bize öğret” diye Mehmet Ozan’a başvu­

ruyorlar. “İşte onlara öğretirken, ben de yeniden

keşfettim Türk müziğini” diye gülüyor Ozan. “Ama gitarda artık kendi tekniğimi kazanmıştım o sıralar. Bu yüzden, Türk müziği çalarken de gi­ tar kullanmaya başladım. İşte öyle yeni bir şey çık­ tı ortaya.”

ilk plak

Ozan, 70’li yıllarda, Danimarka’nın popüler gruplarından Balkan, Bazaar gibi gruplarda çalı­ yor. Kuruluşlarına destek veriyor. Bu gruplardan Bazaar, bugün halen en popüler gruplardan biri. Bazaar’ın klarnetçisi Peter Bastian da Kandıralı’- nın öğrencisi olarak Türk müziği dalında, Dani­ markalI uzmanlardan sayılıyor bugün. Ama Meh­ met Ozan, bu gruplarla çalışırken, artık kendi mü­ ziğini yapmak istiyor. O nedenle, o gruplardaki- ler çocukluk arkadaşı olmasına rağmen ayrılıyor. O arada, Hamburg’da bulunan, Durul Gence’yle karşılaşıyor Ozan. Gence’yi İstanbul’dan da ta­ nıyor. O sıralarda Mehmet Ozan’m aklında, akus­ tik müziğe dayalı, Türk müziğine daha yatkın bir müzik oluşturmak gibi fikirler var. Durul Gence, Danimarka’ya geliyor o sıra. Yıl 1979. Danimar­ kalI bir kontrbasçıyla birlikte stüdyoya girip “ İs­

tanbul Ekspres” adını verdikleri ilk plağı doldu­

ruyorlar. İstanbul Ekspres grubunun kuruluşu da böyle oluyor zaten. İstanbul Ekspres, ilk baş­ larda, biraz da Durul’un etkisiyle, Türk müziği yapıyor. Ancak, Durul kendi grubunu kurmak üzere İstanbul’a döndüğünde, onun yerine Da- vul’a, Chuim adında bir Brezilyalı geliyor. Tabii onun uzman olduğu ritmler, daha çok Latin Ame­ rika ritmleri. Mehmet Ozan’ın Ispanyol-Latin Amerikan müziğine tekrar dönüşü ya da daha doğ­ ru bir deyişle, Latin Amerikan-Türk müziği sen­ tezine ulaşması gerçekleşiyor bu sırada. Chuimli İstanbul Ekspres’in yaptığı ikinci plak (02:00), hem Türk müziğinin, hem de Latin Amerika mü­ ziğinin etkilerini taşıyor bu yüzden. Sonra, Chu­ im de kendi grubunu kurmak için Brezilya’ya dön­ düğünde, İstanbul Ekspres, davulda Aksel Riel ile bugünkü şekline ulaşıyor. Mehmet Ozan’ın özgün müziği de geçen yıl çıkan üçüncü plakta kendini göstermeye başlıyor. “Süite for Selma” adım ver­ diği plak için şöyle konuşuyor Ozan:

U d gibi gitar

Fransız TV’sinin “Apostrophes” programında bir bilim adamı

4 0 yıl önce üniversitelerimiz daha çağdaşmış

NEDİM GÜRSEL

PARİS — Prof. Georges Dumezil Fran­

sız Akademisi’nin en yaşlı üyelerinden. 1898 doğumlu. Akademiye girinceye kadar, uzman­ ların dışında pek az kişi biliyordu Dumezil’in adını. Öysa bir süredir yalnızca Fransa’da değil, Amerika’da da yapısalcılığın gerçek ku­ rucusu olarak onurlandırılıyor, yapıtlarının yeni baskılan yapılıyor. Fransız televizyonunun ikinci kanalında Bernard Pivot’nun yönet­ tiği ünlü “Apostrophes” programının bu hafta tümüyle Dumezü’e ayrılması önemli bir olaydı. Şimdiye dek programın tümü yalnızca Sol-

jenitsin ve Marguerite Duras’a ayrılmıştı çünkü.

Böylece Dumezil, yıllardır kendi köşesinde sürdürdüğü araştırmalannı geniş kitlelere du­ yurma olanağına kavuşabildi. Ama kitle iletişim araçlarının tuzağına düşmeden, doğal ve son derece tatlı bir üslupla başardı bunu. Türkiye ve Atatürk

Dumezil’in bir saat boyunca anlattıkları­ nı burada özetleyecek değilim. Birinci Dün­ ya Savaşı anılarından Sanskritçe inceleme­ lerine, eski Roma mitolojisinden Slav tan­ rılarına, Kafkas dillerinden Türkçeyle akra­ balığı olduğunu iddia ettiği Keçua diline va­ rıncaya dek, birçok konuya değindi çünkü.

Fransız TV’sinin 2. kanalında

Bernard P ivot’nun yönettiği

“Apostrophes” programının

tümüyle Prof. Georges

DumeziTe ayrılması önemli bir

olaydı. Dumezil, Atatürk

Türkiyesi’nin üniversitelerinden

övgüyle söz etti.

Hint-Avrupa dilleri ve uygarlıkları üzerine yaptığı karşılaştırmalı dilbilim araştırmala­ rıyla insanbilimlerde yeni bir çığır açan Du­ mezil’in önemini, özellikle de “üçlü işlev ku-

ramı” nın yapısalcı düşüncedeki belirleyici­

liğini, meraklıları zaten bilir. Merakh olma­ yanlara da, bir gazete yazısının dar çerçeve­ sinde, kırka yakın dili -bu arada Türkçeyi de- rahatlıkla kullanabilen bu son derece il­ ginç bilim adamını yeterince tanıtmak ola­ naksız. Bu nedenle, Dumezil’in Türkiye ve

Atatürk üzerine söylediklerine değineceğim

yalnızca.

İstanbul anıları_____ _______________ Bir üniversite kürsüsünde karşılaştırmalı yöntemle dinler tarihi öğreniminin dünyada ilk kez Atatürk Türkiyesi’nde gerçekleştiril­ diğini, bir İslam ülkesinde din tarihi

dersle-Özetle

Meksilmh

aydınların seçim

protestosu

M eksika’nın önde gelen yirmi aydım, Devlet Başkam Miguel de la M adrid’’e başvurarak, ül­ kenin kuzeyindeki Chihuahua eyaletinde yapılan seçimlerin ip­ tal edilmesini istedi. Chihuahua eyaletindeki seçimler sonunda iktidardaki Anayasal Devrimci Parti'nin büyük çoğunlukla üs­ tün çıktığı açıklanmıştı. Muha­ lefetteki Ulusal Eylem Partisi ise, iktidar partisini oy sahtekâr- hğıyla suçlamıştı. Aralarında ün­ lü MeksikalI ozan ve deneme ya­ zan Octavio P a z’ın da bulundu­ ğu yirm i ay dm, ’ ‘Excelsior ’’ga­ zetesine yarım sayfalık bir Han vererek seçimleri protesto etti.

A kileniz Akdeniz9

Festivali

Antalya Kültür ve Sanat Vakfı (AKSAV) tarafından düzenle­ nen Akdeniz Akdeniz Festivali’- ne Federal Almanya, İspanya, Polonya, Macaristan ve İtalya halk oyunlan ekiplerinin katıla­ cağı bildirildi. Ekim ayının ilk haftasında düzenlenecek festi­ valde Anadolu Folklor Vakfı’n- ca Antalya ’ya davet edilen bu ül­ kelerin ekiplerinin yanı sıra, va­ k ıf halk oyunlan ekibi de göste­ ri yapacak. Vakıf Başkanı Erhan Altunsu, yurtdışı ilişkiler prog­ ramında aynca 23 ekim-2 kasım tarihleri arasında Federal A l­ manya ve Hollanda’da gösteri programlanma olduğunu, daha önce de 14-22 eylül tarihleri ara­ sında Venedik’te düzenlenecek

"Avrupa İnsanı ve Bölgeleri Ta­ nıtma Programı” kapsamında gösteri yapacaklannı açıkladı.

“ Aslında ben üçüncü plak için 1 yıldan fazla çalıştım. Bu plakta belli bir stil değil de, benim bugüne kadar yaptığım bir müziğin sentezini çı­ karmak istedim, istedim ki, plakta, bir yolculu­ ğu, bir yolculuğun masalım anlatayım. O yüzden bu plakta, hem Türk hem İspanyol hem de Latin Amerika müziğinden esintiler bulmak mümkün.”

Üçüncü plağın en büyük özelliklerinden biri, plaktaki parçaların çoğunun Mehmet Ozan’ın ken­ disine ait olması. Bundan sonra da kendi parça­ larını çalmaya ağırlık vereceğini söylüyor Ozan.

“ İstanbul Ekspres’i, grupta çalanları artık çok iyi tanıdığım için, gruba uygun parçalar yazabiliyo­ rum şimdi” diyor. Üçüncü plakta göze çarpan,

ikinci plakta bir hayli ikinci plana atılmış olan sa­ zın, yeniden ön plana çıkışı. Ancak daha önce de belirttiğim gibi, saz artık perdeleri değiştirilmiş saz. Ozan bu konuda şöyle diyor: “ İnsan bu kadar yıl­

dan sonra artık gitarı saz, sazı da gitar gibi çal­ maya hevesleniyor. Şimdi bu değiştirdiğim saz için uzun bir parça yazmayı düşünüyorum. Ama ben yavaş çalışıyorum. Yeni parçalar uzun zaman ah- yor benim için. Artık dinleyince sen karar verir­ sin, Türk müziği mi, başka bir müzik mi olduğu­ na.”

Ozan’ın son plağında, sazla taksim geçtiği bir bölüm var. Türk müziğini andırıyor, ama tam da değü. Ozan bu değerlendirme karşısında çok şa­ şırıyor. “ Değil. Belki de beceremediğimdendir.”

“ Beceremediğinden mi, yoksa özel olarak değiş­ tirdiğinden mi?” diye sorduğumda da aynı şekil­

de cevap veriyor: “Bazdan beceremediğimden di­

yor, bazdan da özel olarak değiştirdiğimden. Artık ona sen karar ver.”

Ozan’ın gönlünde yatan aslanlardan biri de, gi­ tarı ud gibi çalabilmek. “Ud, oryantal dünyası­

nın gitan” diyor. “ Hem sesi de biraz benziyor gi­ tara. Birkaç parça olacak böyle ud gibi çahnan gi­ tar için yazılmış bir dahaki plağımda.”

tilerine Satranç

Turnuvası

İsviçre’nin Bienne kentinde ya­ pılan uluslararası satranç şampi­ yonasının dokuzuncu turunda beş oyun beraberlikle sonuçlan­ dı. Turnuvayı 5.5 puanla önde götüren Çek asıllı Vlastimil Hort, Yugoslav Milo Cebalo’yla karşılaşmasında bir piyon geri­ de. Ancak uzmanlar, H o rt’un, pozisyonunun kendisine bir be­ raberlik sağlayabileceğini ve böylece geçen yıl Federal A l­ m anya’ya iltica eden satranççı- nın turnuvadaki üstünlüğünü sürdürebileceğini belirtiyorlar.

(AP)

Şiir yarışm asına

rekor katılım

İngiltere’de düzenlenen Çocuk Şiiri Yanşması’na toplam 73 bin çocuk katıldı. Seçici kurulunda İngiliz Saray Şairi Ted Hughes- un da bulunduğu Çocuk Şiiri Ya­ rışması ’na katılım sayısının, şiir yarışmaları açısından bir dünya rekoru olduğu sanılıyor.

Hitit Festivali

Çorum’da bu yıl altıncısı düzen­ lenecek olan H itit Festivali kap­ samında bir kitap sergisi açıla­ cak. Sergiyi Çorum Belediyesi- ne başvuran İstanbul’daki Bilge Kitap Kulübü düzenleyecek. Ço­ rumlun merkezindeki 200 metre­ karelik bir alanda yer alacak ser­ gide 160 yayınevinden 6 bin ki­ tap bulunacak. (UBA)

ri veren tek yabancı ve Hıristiyan kökenli öğ­ retmen olmaktan hâlâ gurur duyduğunu söy­ ledi. A tatürk’ün laiklik konusundaki görüş­ lerini anımsattı. Meslek yaşamının en verimli yıllarının İstanbul’da geçtiğini, en ilginç anı­ larının ülkemizden kaynaklandığını belirtti. Bugün doksan yaşına merdiven dayamış bir Çerkezden de söz etti. Tevfik Sevinç adlı bu vatandaşımız, Kafkas dilleri uzmanı Prof. Dumezil’le birlikte “ Lobukh” dilini konu­ şabilen tek kişiymiş. Dumezil, TevFık Sevinç sayesinde bu dilin yer yüzünden silinmesine engel olabilmiş.

Bugünkü açmaz_____________________ Tadına doyulmaz bir söyleşi izledim tele­ vizyonda. Ancak gerçek bilim adamlarında rastlanılan yapmacıktan uzak, alçakgönül­ lülüğü, bilgisi, zekâsı, doksan yaşına yakla­ şırken bile dinamizminden hiçbir şey yitir­ memiş belleğiyle, Dumezil büyüledi beni. Bu büyüyü Cumhuriyet gazetesi okurlarıyla paylaşmak, Dumezil’in iyilikle andığı A ta­ türk döneminden bu yana vardığımız yerin özellikle laiklik konusundaki ürkütücü bo­ yutlarını gündeme getirmek istedim. Bundan kırk yıl önce üniversitelerimiz daha çağdaş, çok daha uygarmış anlaşılan. “Çok yaşayan

çok bilir” derler. Dumezil Türkiye’nin bu­

gün içinde bulunduğu açmazı biliyor mu aca­ ba?

G U Z E L

S A N A T L A R

G İ R İ Ş

K U R S L A R I

. t

Resim • Endüstri tasannu I ley kel • Tekstil Sahne ve • Seramik görüntü (livamı) • Grafik mimari • fotoğraf

V

BILSAK Sıraselviler Soganlı.Sk No.7 CİHANGİR 143 28 791143 28 99

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Seçilen birinci eser için “Düzenli olarak Batı Müziği Keman Eğitimi almayı sürdüren bir öğrenci, seçilen eser ve etüdleri keman eğitiminde hangi aşamaları

Başka b ir rivayete göre, Arap ordu­ sunda bulunan Eba Eyüp, savaş sıra­ sında ishale tutulm uş, hastalığı gittik­ çe şiddetlenm işti... büyük adam , ordu

Jean Baudrillard’la modernle şme sürecinin (modern sonrası dönemin) kitle iletişim araçlarıyla ba ğlantısı çok yönlü olarak ele alınmıştır. a-) Kitle ileti şim

Avusturya Liseliler Kartçınar Klasik Türk Müziği

Bu sürede ti­ yatro meslek okulunun açılm ası­ na öncülük etmiş, Devlet Tiyatrosu ve Operası’nm kurulup gelişmesi­ ne katkıda bulunmuş, ilk kez bir tiyatro

The main goal of the present study was to determine whether there was any difference between the effects of two lipid lowering drugs, fenofibrate and atorvastatin, on plasma

Mevsimin gali­ ba (Gençlik Günahı) adını taşıyan bir filminde de yine günah işB_ yec, fakat kocaya vardıktan son­ ra pek faziletkâr olup hattâ bu u- ğurda

Bu açıklamalar doğrultusunda yukarıda yapılan tespitlere göre, kemanın Türk müziğinde kullanılmaya başlanmasından önce Türk müziğinde icra edilen yaylı sazların