• Sonuç bulunamadı

'Ateşle Çeyrek Asır' başlıklı karma seramik sergisi 8 Marta dek Destek Reasürans Sanat Galerisi'nde:Eksikleri olan bir 'Türk seramik sanatı' sergisi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "'Ateşle Çeyrek Asır' başlıklı karma seramik sergisi 8 Marta dek Destek Reasürans Sanat Galerisi'nde:Eksikleri olan bir 'Türk seramik sanatı' sergisi"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

6 Ateşle Çeyrek A sır’ başlıklı karm a seram ik sergisi 8 m arta dek D estek R easürans S anat G alerisinde

E ksikleri olan bir ‘T ürk seram ik sa n a tı’sergisi

NECMt SÖNM EZ________

Türk Seramik Demeği tara­ fından “Ateşle Çeyrek Asır” başlığı altında düzenlenen ser­ gi, 25 yıldan beri seramik sana­ tında etkinlik göstermiş olan 28 sanatçının değişik dönemlerde gerçekleştirmiş olduğu çalışma­ ları içeriyor. Çağdaş Türk Sera­ mik Sanatı adına gerçekleştiri­ len bu çoğulcu sergilemenin en önemli özelliği, çalışmalarını şu ya da bu şekilde güncel sergiler­ de izlediğimiz sanatçılarımızın biraraya geldiklerinde topluca ortaya koydukları çağdaşlık çizgisi hakkında önemli ipuçla­ rı vermesi.

Destek Reasürans Sergi Sa- lonlan’da oldukça amatör bir yerleştirmeyle sergilenen 28 se­ ramik sanatçısının çalışmaları belki bir anlamda “tarihsel bir

gelişim çizgisini” ortaya çıkar­

mayı amaçlıyor. Ama Alev

Ebüzziya gibi hakedilmiş bir

üne sahip olan ve yapıdan dün­ yanın dört bir yanındaki müze­ lerde ve özel koleksiyonlarda yer alan bir seramikçinin bu sergide olmamasından kaynak­ lanan eksiklik bu tarihsellik gi­ rişimine önemli bir darbe vuru­ yor. Alev Ebüzziya’nın 1960’- lardan itibaren geliştirdiği öz­ gün seramik anlayışı, pek az Türk sanatçısının sahip olduğu ince bir duyarlılıkla Anadolulu form anlayışını evrenselleştir­ miştir. Çalışmalarını halen Pa­ ris’teki atölyesinde sürdüren Ebüzziya’nın bu sergide olma­ masından kaynaklanan eksik­ lik yeri doldurulamayacak bir boşluk yaratmaktadır.

Türk Seramik Sanatı’nın genel çiz­ gisi içinde yapılabilecek olan değerlen­ dirmeler öncelikle çağdaşlık sorunuy­ la birlikte düşünülmelidir. Ülkemizde hemen hemen her yaratı alanında postmodernizm tartışmaları oldukça sığ bir düzlemde ele alınarak sadece merkez ile periferi arasındaki ilişkiler­ deki rol değişimi beklentisi olarak algılanmıştır. Uluslararası sanat

ortamıyla yetkin bir diyaloga gire­ meyen Çağdaş Türk Sanatı kendi içi­ ne kapalı özellikleriyle yalnızca Türki­ ye’de geçerli olan bir takım ölçütler

ahi»

Sergide Füreya Koral (üstte) ve Nasip îyem’in (yanda) yapıtları da yer alıyor. Ancak Alev Ebüzziya (altta) nedense yok...

teknik yetersizliklerin aşılmış olması, eğitim kuramlarında seramiğin ana- bilim dalı olarak okutulması ve son yıllarda seramik sanatı üzerine yapı­ lan yayınların artması önemli bir aşa­ ma sürecinin geçildiğinin

göstergesidir. Teknik ye­ terliliklerin hazır olması­ na karşın sanatsal gelişim çizgisinin büyük bir atak gösterememesinin ya da Türk seramiğinin ulusla­ rarası sanat ortamında hala ‘bilinmeyen ülke’ ol­ masının nedenlerini açık

Baker, aynı tarihlerde burslu öğrenci olarak bu şehirde bulunan Ar’ı o ka­ dar derinden etkilemiş olmalı ki bir çalışmasına ilham kaynağı olabilmiş. I93Ö’larda ülkemizde daha seramiğin

yaratmıştır. Bu ölçütler sistemi içinde

bizim için iyi olan kavramlar ne yazık açık tartışmamız gereki- ki dünyanın ‘iyileriyle örtüşmemckte- yor. Bu serginin gündeme dir. Bu durum Türk seramiği için de

aynıdır.

Ülkemizdeki ilk özel seramik atölyesinin 1950’li yıllarda Füreya Ko­

ral tarafından kurulduğu düşünülürse

teknik olarak neredeyse ‘sıfır noktası­ ndan başlayan seramiğin bugün tek­ nik olarak eriştiği düzey beklenebi­ lecek olanın çok üzerindedir. Ülke­ mizde eskiden büyük bir soran olan

getirmesi gereken en önemli soru Türk serami­ ğinin zamanın ruhuna (Zeitgeist) nasıl yanıt ver­ diğidir.

Bu sergide ilgimi çeken iki çalışma oldu. İlki Vedat Ar’ın 1930’da yaptığı

“Josephine Baker” isimli heykel-şam-

danlığıydı. 1920-30 arasında Paris’te ölümsüz bir üne kavuşan zenci dansçı

‘Ateşle Çeyrek Asır’

başlıklı sergi, 25

yıldır seramik

sanatında etkinlik

göstermiş

28 sanatçının değişik

dönemlerde

gerçekleştirilmiş

çalışmalarını

kapsıyor.

Sanatçıların topluca

bir araya ortaya

koydukları çağdaşlık

çizgisi, serginin en

önemli özelliği.

esamesi okunmazken Ar’m yetkin bir teknik ve sağlam bir kübizm öğretisiy­ le gerçekleştirdiği bu çalışma hiç kuş­ kusuz ki Çağdaş Türk Sanatı açısı­ ndan da “öncü” bir karakter taşımak­ tadır. Sergi katalogunda son derece

karanlık olarak basılmış bu çalışma, en kısa sürede kurulma hazırlıkları yapılan Dr. Nejat Eczacıbaşı Çağdaş Sanat Müzesi’ne kazandırılmalıdır. Çalışmalarını son yıllarda daha dü­ şünsel bir çerçeve içine yerleştirmeyi deneyen

Güngör Güner'in bu ser­

gideki işleri, bilinen an­ lamda seramikten uzak­ laşarak bir tür heykel yo­ rumlamasına doğru iler­ liyorlar. Sanatçının yeni sır denemelerini içeren bu çalışmalarda teknik olarak pişirim tamam­ lanmadığı için yer yer çatlamalar ve dökülme­ lerde görülüyor. Bunu bilinçli olarak kurgu­ ladığını belirten Güner, bir tür kendi kendini yok eden sera­ mik kavramına doğra ilerlemektedir. Serginin açılışında karşılaştığım Rabia

Çapa bana şu haberi verdi: Füreya

Koral’a Saygı sergisi nedeniyle Maçka Sanat Galeıisi’inde 40 seramik sa­

natçısının katılımıyla gerçekleştirilen panoyu İstanbul Belediyesi satın almıştı. Bu projeye katılan sanatçılar­ dan bir kısmı yapıtlarının bedelini al- madılar.Biriken bu parayla Maçka Sanat Galerisi her yıl seramik eğitimi veren bir eğitim kurumunu bitirme aşamasındaki başarılı bir öğrencisine geleneksel usta çırak ilişkisini simgele­ yen ‘el verme anlamında' Füreya Ko- ral’ın el izini bir Cumhuriyet altınıyla birlikte Füreya Koral Ödülü adı altın­ da verecek. Gereken hazırlık çalışma­ larının bir an önce bitirilerek bu ödü­ lün her yıl yurtdışmdan çağırılacak bir uzman tarafından verilmesini diliyo­ rum. Çünkü yıllardan beri bir prob­ lem haline gelen jüri sorunu Türk sera­ miğinin gelişmesinin gelişimini engel­ lemektedir. Belli eğitim kuramlarında başlı başına birlik haline gelen eğitim kadroları, kendi öğrencileri ya da ar­ kadaş çevrelerine ödülleri paylaştırma yoluna giderek gençlerin önünü tıka­ maktadırlar. Tüm olumsuz faktörler göz önünde tutularak mutlaka yurtdı- şından bir uzman getirtilmelidir.

2

( v

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu 8 nci cildin birinci bölümü havuz vc rezervuar'lardan (hazne) bahis eder. İkinci bölümde basit kanal konusu ele alınmıştır. Basit kanal işlerinde sebebi iyi incelenmemiş k

1966 AİC'nin Cenevre'de yaptığı yıllık son tr-lantısında Seramik Akademisi ile Se- ramik Endüstrisi arasında münasebetler ku- rulmasını kabul etmişti. Bu çerçeve içinde

ileride göreceğimiz gibi, esasen çağdaş Türk seramik sanatı Anadolu İlkel Sera- miklerine ve yine Selçuk ve Osmanlı sera- miklerine en abstre sanat anlamı bakımın- dan

Birkaç senedenberi memleketimizde de, Füreyya Kılıç, Sadi Diren gibi kıy- metli seramikçilerin, Zühtü Müritoğlu, Kuzgun Acar gibi heykeltraşlarm ve mi- mar Rebii

The development of epilepsy in patients with neonatal seizures are an im- portant risk factor for neuromotor developmental retar- dation. Because this is a single-center

Level 1-4 lymph node positivity was noted in 29.4%, 33.3% and 6.8% of patients with liver metastasis, lung metastasis and seminal vesicle invasion, respectively.

ma komisyonu tarafından veri len kararda İsveç menşeli tek lif ler arasında akrabam olan zatın temsil ettiği firmanın te k lifi en ucuz görülm ekle beraber

NAMIK KEMAL AİLESİNİN İLK KURBANI: CEZMİ'NİN İNTİHARI Namık Kemal'in, Ali Ekrem'den olan ilk torunu.. İs­ mini, Mehmet Kemal Cezmi