• Sonuç bulunamadı

Ölümünün 20. yılında İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Ölümünün 20. yılında İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

TT-

ÇllîbS

SAYFA

13

BU AŞAMADA

ŞÜKRAN KURDAKUL

Ölümünün 20. Yılında

ismayıl Hakkı Baltacıoğlu

Marksist kuramcılar bizim II. Meşrutiyet hareke­ tini “devrimin küçük bir parçası” olarak nitelerken asker- sivil orta tabakanın demokratikleşme sava­ şımındaki ağırlığına dikkati çekiyorlardı.

Yarı (ve de gizli) sömürge durumuna düşürülmüş ihtiyar imparatorluğun tarihsel sürece armağan et­ tiği bu iç dinamiğin Kurtuluş Savaşı’na da, laik cumhuriyete de öncülük ettiğini biliyoruz.

II. Meşrutiyet aydınının birincil özelliği, ülkede "/7/f"lerin öncüsü olmasıdır.

Siyasal yaşamda partileşmenin öncülüğü... İşçi sınıfının sayısal azlığına karşın sendikalaş­ ma öncülüğü...

Düşün ve sanat yaşamında “yeni" kavramının öncülüğü.

Yeni eğitim, yeni dil, yeni sanat, yeni insan, ye­ ni aydın...

II. Meşrutiyet’i Darülfünun’un son sınıfında kar­ şılayan İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu dönemin or­ taya çıkardığı "yeni aydın”lardan biriydi.

Belirgin özelliği yeniyi “inkılap” kavramıyla bir­ likte düşünmesi.

Yalnızca 1910 tarihini taşıyan “Talim ve Terbi-

ye'de İnkılap” adlı yapıtının adı bile doğrular bu

yargıyı.

Baltacıoğlu, 92 yıllık yaşamında (1886-1 Nisan 1978) demokratikleşme savaşımının değişik aşa­ malarına tanık oldu. Dışarıdan izlemedi bu süreci. Hızlandıracak katkılarda bulundu değişmeye.

Hat ustalığının yanı sıra oyun, roman, fıkra ya­ zarlığı, Darülfünun’daki öğretim üyeliğinin (sonra rektörlüğün) yanı sıra Yeni Adam gibi bir derginin yönetmenliğini yaptı. Ama asıl öncü olduğu alan eğitbilimdi kuşkusuz.

Bu özelliklerine bakarak çok yönlü bit aydın ola­ rak niteleyebiliriz Baltacıoğlu’nu.

Hilmi Ziya Ülken’in belirttiği gibi "kendisinden

sonraki nesillerin pedagojik çalışmalannın hareket noktası” olduğu için çağdaş düşün tarihimizde

ayrı bir yeri var. \

Bu alandaki işlevini Çağdaş Türk Edebiyatı’nda J şöyle belirtmiştim:

“Baltacıoğlu’nun II. Meşrutiyet döneminde ya-1 yımladığı Talim ve Terbiye’de İnkılap (1910), Ter- { biye Konferanstan (1915), Terbiye İlmi (1916), Ma- \ arifte Siyaset (1918) adlı kitaptan eğ it bilim dalın- j daki yapıtların ilk örneklerindendir. Özellikle İçti- ; mai M ektep’te (1932) eğitimi bir kurum değil, b ir ' olgu olarak kabul ettiğini belirterek bu olgunun ‘ iç-';

timai ve ruhi cephelerini’ incelemek istediğini ya­

zar. Bu alandaki değişik, birbirlerine karşıt öğreti- 1

i leri de değerlendirerek bütün sistemlerin yanlış ve ; doğru yönlerinin bilinmesini amaçladığını açık­ lar. ”

Bu türden çalışmalarını Rousseau’nun Terbiye Felsefesi (1925), Umumi Pedagoji (1930), Demok­ rasi ve Sanat (1931), Terbiye (1932), Resim ve Ter­ biye (1932), Tarih ve Terbiye (1933) vb. yapıtları v e : Yeni Adam’daki yazılarıyla sürdürdüğünü biliyoruz, j Baltacıoğlu “ilim, felsefe, teknik, ekonomi, eği­

tim ” sayfalarıyla birlikte edebiyata da geniş yer ve­

ren haftalık Yeni Adam dergisini 1 Ocak 1934’te yayımlamaya başladı. Nurullah Ataç, A. Hamdi

Tanpınar, Sabiha Sertel, Sabahattin Ali, Peya- mi Safa, Abidin Dino, Hüsamettin Bozok, llha- mi Bekir, Müntekim Ökmen, Asaf Halet Çele­ bi, Nairn Tirali vb.’lerinin edebiyata ayrılan say­

falarında yer aldığı dergiyi 5. yılında Nâzım Hik­

met şöyle tanıtıyordu:

"Faşizme varıncaya kadar bütün irtica ve orta­ çağ artıklan, istismar zihniyetiyle mücadelesi, Ye­ ni A dam ’t Türk neşriyet dünyasında namusuna güvenilecek bayraklardan biri yapmıştır. ”

Baltacıoğlu’nun Cumhuriyetken önce de dün­ yadaki değişmeleri algıladığını söylemiştim. Dü­ şüncelerini paylaşmadığı öteki kültür savaşımcı­ larının da uzağında kalmayan bir demokrasi anla­ yışına sahipti Baltacıoğlu. Örneğin Dr. Şefik Hüs­

nü, Ethem Nejat, Sadrettin Celal ve arkadaşla­

rının yayımladığı Kurtuluş (1919) dergisine verdiği bir konuşma doğrular sanıyorum bu yargıyı.

Rasih Nuri lleri’nin günümüz Türkçesine çevir­

diği bu konuşmanın bir bölümünü okuyalım:

“Bizde sınıf ayrılığı var mı? Ve bu muhtelif sınıf­ ların özel eğitim amaçlan var mıdır?” sorusunu ya­

nıtlarken şöyle diyor Baltacıoğlu:

“Kadın ve erkek eğitimindeki ayrılık gittikçe bir meslek ayrılığı oluyor. Demek ki yeni hayat ideali­ miz kadınla erkek arasındaki sınıf ayrılığını yok et­ meye elverişli. Ekonomik sınıflar hakkında gerçi dikkate değer b ir fikrim yoktur. Yalnız en eşitçi memleketlerde bile zenginliğin bugünkü bölünüş biçimini insanlığın başında en büyük bela sayıyo­ rum. Artık bu musibete nasıl dayanmalı? ‘Kanun

nazarında eşitsin’ dediğimiz insanlar köpekler gi­

bi açlıktan ölüyorlar. Servetler, debdebeler, israf­ lar bu biçarelerin ölüleri üzerinde yükseliyor. ”

Kültür dünyamızda misafir gibi yaşamadı Balta- cıoğlu, ev sahipliği yaptı.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

MÜTAREKE döneminde İngiliz Muhibleri Cemiyeti nin nizamname taslağını yaptı Abdullah Cevdet, kurucu üye olarak yer aldı, Kürt Teali Cemiyeti nde de yer aldı.. “Jin

“BİT’nin matematik eğitiminde kullanımının avantaj ve dezavantajları hakkında ne ölçüde bilgi sahibisiniz?” sorusuna ise yarısından fazlası (%78,9) ya hiç

Opuz Sectile tarzında Antrolaklı Mozaik (Adalet Sarayı Kazısından) Opus Sectile mosaic (from the Palace of Justice excavations). İçindeki ender güzellikte­ ki

Üsküdar Yüksek Öğrenim ve Öğrenci Dernekinin çabası ile yaptırılan ünlü tiyatro yazarı Musahipzade Celâl’in büstü 20 Şubat Cuma günü Üsküdar

Kas›m 2009 ile Aral›k 2009 tarihlerini kapsayan dönemde acil servis, gö¤üs hastal›klar› ve infek- siyon hastal›klar› polikliniklerine baflvuran, Sa¤l›k

İlk kadın romancımız, düşünürü­ müz, çevirmenimiz, araştırmacımız olan Fatma Aliye Hanım, aynı za­ manda hatipti de.. 1897 yılında Türk- Yunan savaşı

Teze konu olan illerin türetilmiş solar radyasyon değerlerinin (Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık ayları için)

Bu arada benim gibi birçok şair­ ler de çığırlarından çıkıp siya­ set üstüne, yani benimsedik­ leri veya benimsemedikleri re­ jimler üstüne, artık