• Sonuç bulunamadı

Türkiye ve Almanya'daki entegrasyon kurslarında kullanılmakta olan ders kitaplarının yöntemler bağlamında karşılaştırmalı olarak incelenmesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türkiye ve Almanya'daki entegrasyon kurslarında kullanılmakta olan ders kitaplarının yöntemler bağlamında karşılaştırmalı olarak incelenmesi"

Copied!
199
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ

EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ

ALMAN DĠLĠ EĞĠTĠMĠ ANABĠLĠMDALI

“TÜRKĠYE VE ALMANYA‟DAKĠ ENTEGRASYON KURSLARINDA KULLANILMAKTA OLAN DERS KĠTAPLARININ YÖNTEMLER

BAĞLAMINDA KARġILAġTIRMALI OLARAK ĠNCELENMESĠ”

DOKTORA TEZĠ

Hazırlayan Ahmet KILINÇ

098161401

(2)

T.C.

GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ EĞĠTĠM BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ ALMAN DĠLĠ EĞĠTĠMĠ ANA BĠLĠM DALI

“TÜRKĠYE VE ALMANYA‟DAKĠ ENTEGRASYON KURSLARINDA KULLANILMAKTA OLAN DERS KĠTAPLARININ YÖNTEMLER

BAĞLAMINDA KARġILAġTIRMALI OLARAK ĠNCELENMESĠ”

DOKTORA TEZĠ

Ahmet KILINÇ

DanıĢman: Prof. Dr. Altan ALPEREN

(3)

ÖNSÖZ

―Türkiye ve Almanya‘daki Entegrasyon Kurslarında Kullanılmakta Olan Ders Kitaplarının Yöntemler Bağlamında KarĢılaĢtırmalı Olarak Ġncelenmesi‖ konulu bu Doktora tezi Almanya`nın yeni göç yasasını uygulaya baĢlamasıyla yurt dıĢına göç etmeden Türkiye`de Ortak Avrupa BaĢvuru Metni‘ne göre en az A1 düzeyinde Almanca bilmek zorunda olan Türk göçmenlere dikkat çekmektir. Bu bağlamda Türkiye‘de Almanca öğrenmeye baĢlayan yeni bir öğrenci grubu oluĢmaktadır. Bu grubu daha yakından tanıyabilmek için çeĢitli teknikler kullanarak grubun profili ve Almanca dersinde karĢılaĢan öğrenme güçlükleri araĢtırılacaktır. Yapılacak bu araĢtırmalar yöntem ve öğretim boyutuna yönelik verilen önerilerin temelini oluĢturacaktır. Bu grubun daha sonra Almanya‘ya göç ettiğinde, yabancı dili yeterli görülmediği durumlarda Almanya‘da da çeĢitli uyum kurslarına gitmeleri sağlanarak entegrasyonlarının tamamlanması hedeflenmektedir. Göçmenlerin en azından günlük iletiĢimde, örneğin alıĢveriĢte, doktorda, parkda, veli olarak okulda ve en önemlisi de yabancılar dairesinde sorun yaĢamayacak düzeyde Almanca‘ya aĢinalıkları da belirlenen hedefler arasındadır. Ve keza radyo, televizyon, gazete ve dergi gibi görsel ve iĢitsel toplu iletiĢim araçlarından faydalanabilmenin yolu da, bulunduğu ülkenin dilini bilmekle doğru orantılıdır.

Söz konusu temaslarda sağlıklı bir iletiĢim kurmanın yolu ise yabancı dil bilmekten geçmektedir. Bu nedenle yabancı dil öğretimi tarihin hiçbir döneminde günümüzdeki kadar önemli hale gelmemiĢtir.

Dil öğretimi, anadili ve yabancı dil öğretimi olmak üzere ikiye ayrılmakta ve süreç açısından birbiriyle oldukça fazla benzerlik göstermektedir; dersin yapılandırılması, iĢlenmesi, ölçülmesi ve değerlendirilmesi, vb. Yabancı dil öğretiminde anadili kadar baĢarılı olamamanın belki de en büyük nedeni doğal bir ortamda öğretilememesinden kaynaklanmaktadır. Diğer yandan da, yabancı dil öğretim yöntem ve teknikleri anadili öğretiminde de sıklıkla kullanılmaya baĢlamıĢtır. Öğrenme süreçleri eğitbilim, dilbilim ve ruhbilim alanlarının bulgularıyla düzenlenmeye çalıĢılmaktadır. Birbiriyle benzerlik gösteren anadili ve yabancı dil öğretim süreçlerinin

(4)

de bu alanların bulgularıyla desteklenerek düzenlenmesi her iki alanın da geliĢmesine katkıda bulunacaktır. Söz konusu süreçlerin geliĢtirilmesi alanların kendi içerisinde ve alanlar arası yapılan araĢtırmaların sıklığına bağlıdır. Alanlar arasındaki benzer bulgular dil öğretiminde evrensel verilerin toplanmasına katkıda bulunacaktır.

Doktora tezin bir amacı da Almanca dersi veren öğretmenlere çeĢitli önerilerde bulunarak onları Almanca öğretiminde desteklemektir.

Yukarıda söz konusu olan konular ve baĢlıklarda da görüldüğü gibi, yabancıların uyum kursları yeni geliĢen bir unsur ve bu yabancı dil eğitiminde mutlaka üzerinde durulması ve öğretilmesi gereken bir konudur. En azından Almanya‘ya göç eden insanların günlük iletiĢimde kullanabilecekleri yabancı dil eğitiminde ele alınması gerekmektedir.

Bu çalıĢmam esnasında ve akademik hayatımın her alanında benden hiçbir desteğini esirgemeyen, bilgi ve tecrübesini paylaĢarak bana destek olan, en önemlisi de yüreklendiren değerli danıĢman hocam Prof. Dr. Altan ALPEREN Hoca‘ma, tezin planlanması aĢamasında bilgilerinden istifade ettiğim Prof. Dr. Tahsin AKTAġ Hoca‘ma, her konuda yardımcı olan Prof.Dr.Sabri EYĠGÜN Hoca‘ma, tezimle ilgili verilerin yorumlanmasında ve tezin biçimsel düzenlemelerinde bana yardımcı olan değerli meslektaĢım Doç. Dr. Muhammet KOÇAK‘a, yoğun çalıĢmam süresince bana engin anlayıĢ gösteren, görüĢleriyle ve yardımlarıyla çalıĢmamın geliĢmesine katkıda bulunan sevgili eĢim Melek‘e ve varlıklarıyla gönlüme huzur veren sevgili kızlarım Meryem Nur ile Müberra Nur‘a en içten teĢekkürlerimi sunarım.

(5)

ÖZET

―TÜRKĠYE VE ALMANYA‘DAKĠ ENTEGRASYON KURSLARINDA

KULLANILMAKTA OLAN DERS KĠTAPLARININ YÖNTEMLER BAĞLAMINDA KARġILAġTIRMALI OLARAK ĠNCELENMESĠ‖

KILINÇ, Ahmet

Doktora, Almanca Öğretmenliği Bilim Dalı Tez DanıĢmanı: Prof. Dr. Altan ALPEREN

Eylül–2013, 248 sayfa

Bu tezin genel amacı, Türkiye ve Almanya‘daki uyum kurslarında öğretilen Almanca yabancı dil olarak ders kitaplarını yöntemler bağlamında, nitelikleri ve bu sürece katkıları açısından karĢılaĢtırmaktır. Bu amaçla öncelikle her iki ülkenin uyum kurslarının programları, programın öğeleri açısından incelenmiĢ, benzer ve farklılıkları ortaya konmuĢtur. Daha sonra her iki ülkede sıklıkla kullanılan ders kitaplarının yabancı dil öğreneninin dil geliĢimine katkısı değerlendirilmeye çalıĢılmıĢtır.

AraĢtırmanın genel amaçları doğrultusunda aĢağıdaki sorulara cevap aranmıĢtır:

1. Türkçe ve Almancanın eğitimini yapmak amacıyla hazırlanan programların hedefleri nelerdir?

2. Her iki programın, eğitim programlarının öğeleri açısından benzerlik ve farklı yönleri nelerdir?

3. Anadili eğitiminde araĢtırma kapsamında incelenen kitaplar, hedef, içerik, öğrenme yaĢantıları ve değerlendirme açısından programlarla tutarlılık göstermekte midir?

4. Ders kitaplarının hazırlanmasında temel alınan ölçütler nelerdir?

5. Ders kitaplarının dıĢ yapı özellikleri nelerdir? (Kapak, cilt, yazı, resim, kenar ayarları, vb.)

(6)

6. Ders kitaplarının içyapı özellikleri nelerdir?

7. Sözcük öğretimi aĢamalı olarak yapılmakta mıdır?

8. Seçilen metin türlerinin nitelikleri ve nicelikleri nasıldır?

9. Kitaplarda bulunan metinlerin türlerine ve iletilerine göre dağılımı nasıldır?

10. Kitaplardaki metinlere iliĢkin sorular öğrencileri düĢündürmeye, düĢündüklerini sözlü veya yazılı aktarmaya yöneltecek nitelikte midir?

11. Programda belirlenen hedeflere ulaĢmak için izlenen yollar nelerdir?

12. Hangi Yabancı dil Yöntemleri kullanılmıĢtır.

ÇalıĢmada sonuç olarak, uyum kurslarının yabancı dil eğitimin de amaçlarına her iki ülkede birbiriyle benzerlik gösterdiği, ancak programların yazılmasında, Türkçe programda çok fazla ayrıntıya girildiği, Almanca programın ise daha genel olduğu saptanmıĢtır. Almanya‘da yılda 3-4 kez toplanan Eğitim Konferanslarında bölgesel özellikler de dikkate alınarak özel hedefler ve eğitim durumları saptanmakta, uyum kurslarında uygulama ana programa bağlı kalınarak söz konusu konferanslarda alınan kararlara göre yapılmaktadır. Her iki programda da duyuĢsal ve deviniĢsel davranıĢlara yeterince yer verilmediği saptanmıĢtır. Ders kitaplarının dıĢ yapı (fiziksel) özellikleri açısından, Almanca kitapların Türkçe kitaplara göre daha nitelikli, sağlam ve kullanıĢlı hazırlandığı belirlenmiĢtir. Ders kitaplarının öğretme öğrenme sürecinde, öğretmen kılavuz kitaplarında Almanca için sadece rehberlik iĢlevi yerine getirilirken, Türkçe için öğretmene adım adım ders iĢleme biçimleri anlatılmaktadır. Almanca ders kitaplarındaki metinler daha çok öğrencinin dünyasından seçilirken, Türkçe ders kitaplarındaki metinlerin ya daha yetiĢkinler için ya da bilgilendirmeye yönelik hazırlandığı saptanmıĢtır. Dilbilgisi öğretimine, Almanca ders kitaplarında daha çok ağırlık verildiği belirlenmiĢtir.

Anahtar Kelimeler: Uyum Kursları, Almanya uyum yasaları, Yabancı dil eğitimi, yabancı dil eğitim yöntemleri, yabancı dil eğitimi ders kitapları, entegrasyon, migrasyon.

(7)

ABSTRACT

―COMPARATIVE ANALYSIS OF COURSE BOOKS USED IN INTEGRATION COURSES IN GERMANY AND TURKEY: WITH SPECIAL REFERENCE TO THE

ADOPTED METHODS‖

KILINÇ, Ahmet

PhD Dissertation, German Language Teaching Programme Thesis Advisor: Prof. Dr. Altan ALPEREN

September–2013, 248 pages

The overall aim of this thesis is to compare the textbooks taught at the integration courses held both in Turkey and Germany in the context of German as a foreign language from the aspects of methods, principles, and their contributions to the learning process. For this purpose, first, the courses were studied in terms of their programs and components; and by this way, the similarities and differences were determined. Then, the textbooks commonly used in both countries were evaluated regarding to the degree of their contribution to language development of foreign language learner.

The following questions were tried to be answered in parallel with the overall aims of this study:

1. What are the objectives of the language programs designed to provide Turkish and German language education?

2. What are the similar and different aspects of both language programs in terms of program components?

(8)

3. Is there any consistency between the books analyzed in the context of this study and the language programs considering the objectives, content, learning

experiences, and assessment process?

4. What are the main criteria addressed to during the course books preparation? 5. What are the characteristics of the outer structure of textbooks? (The cover,

binder, text, images, edge settings, etc.)

6. What are the characteristics of content of the course books? 7. Is the vocabulary teaching carried out in a sequential order or not? 8. What are quantities and qualitative features of selected texts?

9. What is the distribution of the texts included in the books from the perspectives of their types and messages?

10. Are the comprehension questions related to the given texts effective enough to lead the students to think and express their thoughts in an oral or written way? 11. What are the methods adopted in order to gain the early-defined learning

objectives?

12. Which foreign language methods and techniques were applied?

As a result, it was seen that both integration programs shared similarities in setting their objectives. However, when it comes to the program design, the one in Turkish has more detailed information than the one in German. In Germany, during educational conferences special objectives and educational conditions are determined by taking the regional characteristics into consideration. During the application part, adhering to the main program, these decisions taken in these conferences are applied. It was also seen that both programs did not give enough importance to the affective and psychomotor behaviors of the learners. In terms of cover, the course books in German were noted to be more quality and handy. For teaching-learning process, it was noted that while in German context teacher‘s books played the role of guidance, in Turkish context, they directed teachers step by step with the pre-determined teaching methods. In terms of text selection, the texts in German course books were mostly selected from the real-worlds of the learners. On the other hand, in Turkish books, the texts were more informative or more suitable for the adults.

Keywords: Integration Courses, German Integration Policies, Foreign Language Education, Foreign Language Teaching Methods, Foreign Language Course Books, Integration and Migration.

(9)

ĠÇĠNDEKĠLER

JÜRĠ ÜYELERĠNĠN ĠMZA SAYFASI ... i

ÖNSÖZ ... ii

ÖZET ... iii

ABSTRACT ... v

ĠÇĠNDEKĠLER ... vii

TABLOLAR VE RESĠMLER LĠSTESĠ ... xii

KISALTMALAR LĠSTESĠ ... xiii

BÖLÜM I 1. GĠRĠġ ... 1 1.1. Problem Durumu ... 5 1.2. Amaç ... 6 1.3. Önem ... 8 1.4. Varsayımlar ... 9 1.5. Sınırlılıklar ... 9 1.6. Tanımlar ... 10 BÖLÜM II 2. YÖNTEM ... 12 2.1. AraĢtırmanın Modeli ... 12 2.2. Evren ve Örneklem ... 13 2.3. Verilerin Toplanması ... 13 2.4. Verilerin Analizi ... 13 BÖLÜM III 3. DĠL-YABANCI DĠL ... 14 3.1. Dil ... 14

3.2. Yabancı Dil ve Yabancı Dilin Önemi ... 18

(10)

BÖLÜM IV

4. ENTEGRASYON(UYUM) KAVRAMI ... 61

4.1. Almanya‘da Entegrasyon (Uyum) Kursları ... 64

4.2. Entegrasyon kursları hakkındaki genel bilgiler ... 64

BÖLÜM V 5. Almanya‘ya göç eden Türk iĢçilerine tarihi açıdan bakıĢ ... 66

5.1. Almanya‘ya göç edecek olan iĢçilerin dil Ģartı ... 71

BÖLÜM VI 6. Yöntemlerin (Methodların) Tarihçesi ... 80

6.1. Günlük ĠletiĢim Kapsamında Yöntemler ... 83

6.2.Dilbilgisi Çeviri Yöntemi ... 90

6.3. Doğrudan yöntem ... 96

6.4 Doğal yöntem ... 98

6.5. Düzvarım Yöntemi ... 100

6.6.1. Kulak-dil alıĢkanlığı yöntemi ... 101

6.7.1.. Görsel iĢitsel yöntem ... 108

6.8.1. ĠletiĢimci yaklaĢım ... 115

6.9.2.3. Ara yöntemler ... 118

6.10. Programlı Öğretim Yöntemi ... 123

BÖLÜM-VII 7. ALMANYA‘DAKĠ TÜRKLER ... 168

7.1. Entegrasyon ... 168

7.1.1. Perspektifler ... 171

7.1.1.1. Azınlık Kavramına Genel Bir BakıĢ ... 173

7.1.1.2. AB‘de azınlık uygulamaları ... 182

BÖLÜM- VIII 8. SONUÇ VE ÖNERĠLER ... 189

8.1. Sonuç ... 189

8.2. Öneriler ... 194

(11)

TABLOLAR VE RESĠMLER LĠSTESĠ

Tablo 1: Yabancı dilin günlük hayatta kullanılan yazılı araçlarda ... 74

Tablo 2: Almanca günlük hayatta kullanılan yazılı araçlarda ... 87

Tablo 3: Yabancı dil olarak Almanca ders kitaplarında ... 92

(12)

KISALTMALAR LĠSTESĠ

AB :Avrupa Birliği

ask. : Askeri

etw. (etwas) : Bir Ģey

jmd. (jemand) : Bir kiĢi

jmdm. (jemandem) : Bir kiĢiye

jmdn. (jemanden) : Bir kiĢiyi

jmds. (jemandes) : Bir kiĢinin

mec. : Mecaz

o. ä. (oder ähnliches) : Ve benzeri

örn. : Örnek sp. : Spor TDK : Türk Dil Kurumu vb. : Ve benzeri vd. : Ve diğerleri vs. : Vesaire

(13)

BÖLÜM-I 1. GĠRĠġ

Bu bölümde, araĢtırmaya konu olan problemin tanımı, önemi, kuramsal alt yapısı ve araĢtırma yöntemi ele alınmaktadır.

Farklı toplumlarla iletiĢim kurabilmenin, onları tanımanın, kültürlerini bilmenin en önemli yolu, ilgili dili bilmek ve doğru bir Ģekilde kullanmaktan geçmektedir. Bahsi geçen bu iletiĢimi sağlamak amacıyla yüzyıllardır yabancı dil öğretimine önem verilmektedir. Tarihte genellikle devletlerarası iletiĢimi sağlamak, bilimsel geliĢmeleri yakından takip edebilmek amacıyla öğrenilmesine önem verilen yabancı dil, günümüzde özellikle kitle iletiĢim araçlarının ve teknolojinin geliĢmesiyle her bireyin öğrenmesi gerektiği bir olgudur. Çağı yakalamak adına, dünyadan kopuk olmamak adına, devletler eğitim sistemlerinde birden fazla yabancı dilin öğrenilmesine önem vermekte ve bunu bir politika haline getirmektedirler. GeliĢmiĢliğin göstergelerinden biri olan yabancı dil bilen vatandaĢlar yetiĢtirme ülküsü, ülkemizde de son derece önemsenmektedir. Eğitim öğretim programlarına ve müfredatlarına istinaden öğrenciler yabancı dil dersleriyle resmi okullarda ilköğretim dördüncü sınıfta tanıĢırlarken, özel eğitim kurumlarında söz konusu eğitime anaokulu seviyesinde baĢlanmaktadır.

GeliĢmiĢ ülkelerde ortaöğretim düzeyinin sonuna kadar öğrenciler en az iki dile vâkıf olabilirken, ülkemizde maalesef bir dil dahi istenilen düzeyde öğretilememektedir. Ġlköğretimden yükseköğretim sonuna kadar eğitim hayatlarının her döneminde yabancı dil dersleriyle karĢılaĢan ve bu derslerden baĢarılı olan öğrenciler, öğrendikleri dili değiĢik bağlamlarda yeterince kullanamamaktadır. Birinci yabancı dil olarak öğretilen Ġngilizce de dahi bu sorun yaĢanırken, genellikle ikinci yabancı dil olarak rağbet gören Almancada durum çok daha vahimdir. Diğer bir ifadeyle, ülkemizde yabancı dil ağırlıklı veya hazırlık sınıfı olan liselerin dıĢında herhangi bir liseden mezun olan ve yükseköğretim düzeyinde de hazırlık bölümü okumayan bir kiĢi, eğitim aldığı yabancı dil dersleri sonunda halen baĢlangıç düzeyinde bir bilgiye sahip olmaktadır.

Bunun yanı sıra yabancı dili kendisine meslek edinen, ilgili yabancı dilin filolojisiyle ve eğitimiyle ilgilenen insanlar, dile belli bir düzeyde hâkim olsalar da özellikle günlük iletiĢim konusunda zorluklar yaĢamaktadırlar. Bu zorluğu yaĢayanlardan bazıları da Alman dili, edebiyatı ve bu dilin eğitimi ile ilgili

(14)

yükseköğretim seviyesinde eğitim gören insanlardır. ÖSYM tarafından Alman dili ile ilgili anabilim dallarına yerleĢtirilme koĢullarının değiĢtirilmesinin ardından, ilgili bölümlere üniversite sınavında Ġngilizce sorularını cevaplayan adayların kayıt yaptırmaları da mümkün hale gelmiĢtir. Almanca seviyeleri çok düĢük olan bu öğrenciler, öğrenimlerini yapacakları Alman dilini, üniversiteleri bünyesindeki hazırlık okullarında öğrenmektedirler. Hazırlık sınıflarında baĢarılı olarak lisans eğitimi okumaya hak kazanan bu öğrenciler gerek eğitim, gerekse meslek hayatlarını ilgilendirecek olan bu dili ileri seviyede öğrenmek mecburiyetindedirler.

Ülkemizde Almancanın yabancı dil olarak öğretimi ile ilgili yaĢanan bu sorunların yanı sıra Almanya‘da yasayan Türkler tarafından, Türkçenin anadil olarak kullanılmasıyla ilgili sorunlar da bulunmaktadır. Almanya‘daki uyum kurslarında, yabanci dil olarak Almanca, en az lise düzeyinde bir alt yapiyla ana dile vukufiyet gerektiren bir yöntemle öğretilmeye çalisilmaktadir. Bunun nedenlerinden biri de uyum kurslarinda okutulan ders kitaplarının içeriği ile ilgilidir. Yabanci dil olarak Almancanin öğretimini amaçlayan bu kitaplara incelediğimizde, tezimizin ana konusunu olusturan, yabanci dil ögretiminde uyum kurslarinda kullanilan ders kitaplarindaki baĢlica göze çarpan problemler, dilbilgisi ağirlikli bilgi birikimi, bazi dilbilgisi kurallarinın karsilikli dilde kullaniminin farkliligi ve sözcük ve özellikle sözcük gruplarının öğretiminde, deyimlere çok az yer verilmesidir. Bunun sonucu olarak günlük iletisimde bir takım sorunların ve sıkıntıların yaĢandiğını görmekteyiz. Ayrica bu ögretim yönteminin, Türkiye den Almanya ya göc yasayan, cok farkli egitim ve kültür düzeylerinde bulunan bireylerin hepsine birden hitap edemedigini görmekteyiz.

Ġçinde bulunduğumuz 21. yüzyılda hızla geliĢen bilim ve teknoloji, bireylerin ve toplumların geleceğini, bilgiye ulaĢma, kullanma ve üretme biçimlerini etkilemektedir. Bilim, teknoloji ve eğitime yeterince önem vermeyen ülkeler, geleceğe kapılarını kaparlar ve zamanla sömürge ülkesi durumuna düĢerler. Bir ülkenin geliĢmiĢlik düzeyi sadece ekonomi veya sanayi alanındaki geliĢmesiyle ölçülemez. GeliĢme, bilgili ve yetiĢmiĢ insanların çağın teknolojisini üretme ve kullanmalarıyla gerçekleĢebilir. Eğitimin amaçlarından birisi de bireysel, ekonomik ve sosyal yönden bilgili, kültürlü insanlar yetiĢtirmektir. Sosyal geliĢim kavramının altında da dil, edebiyat ve sanat alanlarında geliĢme yatmaktadır.

(15)

Bireyin kendini ve çevresini anlaması, çağın geliĢmelerini takip edebilmesi, ekonomik ve sosyal yönden nitelikli sayılabilecek bir grupta yer almasının ilk Ģartı, kendi anadilini iyi kavrayabilmesi, özümsemesi ve amaca uygun olarak düzgün kullanabilmesidir. Kendi dilini, özünü, kültürünü anlamayan bir bireyin, baĢkalarını, çevresini, geliĢen teknolojiyi, dünyada olup bitenleri tam olarak anlayabilmesi, buna göre politikalar ve projeler üretmesi olanaksızdır. Kendi anadilini bilmeyen, baĢkalarının dilini tam olarak öğrenemez, kendi dilini sevmeyen, baĢkalarının dilini de sevemez, dolayısıyla da yeterli düzeyde öğrenemez. Yabancı dillerin öğrenilmemesi dünyada olup bitenlerden habersiz olmak, baĢka kültürleri, değerleri tanıyamamak anlamına gelmektedir. Bu nedenle yabanci dil ögreniminin ilk basamaginin ana dili ve kendi kültürünü iyi ögrenmek oldugu tezini savunuyoruz.

Marshall a göre baĢkalarının düĢünme güçlerini anlama yetimiz bizim dilden yararlanma yeteneğimiz ile sınırlıdır. Bu bağlamda düĢünüldüğünde, düĢünce ile anlatım birbirlerine sıkı sıkıya bağlıdır. Ġnsanlar kendi kiĢisel düĢüncelerini anlatmak ve baĢkalarıyla anlaĢmak isterlerse, her Ģeyden önce, kendi dillerinden yararlanmalıdır (Marshall, 1994:37).

Dilin ne olduğu konusunda bugüne kadar çok değiĢik tanımlamalar yapılmıĢtır. Bu tanımlamaların farklılığı çoğu kez farklı bakıĢ açılarından kaynaklanmaktadır. Dilin tanımını yapanlar, birbirinden az veya çok değiĢik tanımlar ortaya koyarken, hemen herkes dilin bir iletiĢim aracı olduğu noktasında birleĢmektedir.

Dil, Platon‘un tanımlamasıyla, bir kimsenin diğerine bir Ģeyi bildirmesine yarayan bir araçtır. Ergin (1994:7), dili, ―insanlar arasında anlaĢmayı sağlayan tabii bir vasıta; kendi kanunları içinde yaĢayan ve geliĢen canlı bir varlık; milleti birleĢtiren, koruyan ve onun ortak malı olan sosyal bir müessese; seslerden örülmüĢ muazzam bir yapı, temeli bilinmeyen zamanlardan atılmıĢ bir gizli antlaĢmalar ve sözleĢmeler sistemidir‖ diye tanımlamaktadır. Aksan ise, ―Ġnsanların ayrıcalık belgesi‖ olarak nitelendirdiği dil kavramını Ģöyle tanımlar: ―Dil düĢünce, duygu ve isteklerin, bir toplumda ses ve anlam yönünden ortak olan ögelere, kurallardan yararlanılarak baĢkalarına aktarılmasını sağlayan çok yönlü çok geliĢmiĢ bir dizgedir (Aksan: 1979:51).

(16)

Dil insanların birbirlerine bilgi, düĢünce ve eğilimlerini aktarabilmelerinin yanı sıra, fikirlerini düzenleyebilmelerine olanak hazırlar. Kültür değerlerimiz ve bilgilerimizin çoğu kuĢaktan kuĢağa sözlü ya da yazılı ürünler yolu ile iletilmektedir. Herkes doğrudan kendi yaĢantısı yoluyla öğrendiğinden çok daha fazlasını dil aracılığıyla öğrenir. Dil aynı zamanda düĢünme, bellek, muhakeme, problem çözme ve planlama gibi biliĢsel süreçleri de içermektedir.

Dilin, uygarlığın ve kültürün en güçlü taĢıyıcısı olduğu, ulusu ise aynı kültürü paylaĢan insanların oluĢturduğu fikri günümüzde herkesçe tartıĢmasız kabul edilmektedir. Ulusların var oluĢunda ve varlığını devam ettirmesindeki yaĢamsal önemi nedeniyle hemen her ülkenin eğitim sistemi içerisinde kendi anadilinin öğretilmesine özel bir yer verilmektedir. Nitekim, uygarlık, bilim ve teknolojide ileri gitmiĢ ulusların tümünün milli dillerinin öğretilmesine, geliĢmesine ve zenginleĢmesine gereken önemi verdikleri görülmektedir.

Dil bir toplumun aynasıdır ve kullanıldığı toplumun düzeyini, geliĢmiĢliğini ve düĢünce yapısını gösterir. Chomsky dili, düĢüncenin temel aracı olarak görür ve dilin özel bir zihinsel yapılanmayla bağlantılı olduğunu vurgular (Chomsky, 2001:12). Humboldt‘a göre de, dil bir ulusun kültür düzeyini gösteren en iyi araçtır. Ancak kendi diline dayanan, kendi dilinde ilerlemeler yapan bir ulus gerçek bir kültürün de üreticisi olabilir. Ġnsan, dilde, içinde yaĢadığı zamanın duygusuna bağlı olduğu halde uzak geçmiĢi de açık ve canlı olarak duyar ve sezer. Dil, bu iki duyguyu birleĢtiren bir Ģeydir (Akarsu, 1984:7-21).

Bireyin doğup büyüdüğü ortamda görerek duyarak öğrendiği dile anadili denir. Birey ilk sözcüklerini anne ve babasından öğrenir. Daha sonra yakın aile çevresinden iliĢkili bulunulan çevrelerden öğrenir. Bu çevrelerden öğrendiği sözcüklerle sözcük dağarcığını geniĢletir, konuĢtuğu dilin tüm özelliklerini kazanmaya baĢlar. Dilbilim sözlüklerinde anadili genellikle: ―Çocuğun yetiĢtiği çevrenin dili‖ diye tanımlanır (GöğüĢ, 1978). Bir kiĢinin toplumla olan bütün iliĢkisi bu çevre diliyle sağlanır. Ġyi bir anadili eğitimi, ancak yeterli düzeyde eğitim olanakları ve bunların iĢe koĢulmasıyla sağlanabilir.

(17)

1.1.Problem Durumu

―Türkiye ve Almanya‘daki Entegrasyon Kurslarında Kullanılmakta Olan Ders Kitaplarının Yöntemler Bağlamında KarĢılaĢtırmalı Olarak Ġncelenmesi‖ konulu bu Doktora tezi Almanya`nın yeni göç yasasını uygulamaya baĢlamasıyla yurt dıĢına göç etmeden Türkiye`de Ortak Avrupa BaĢvuru Metni‘ne göre en az A1 düzeyinde Almanca bilmek zorunda olan Türk göçmenlere dikkat çekmektir. Bu bağlamda Türkiye‘de Almanca öğrenmeye baĢlayan yeni bir öğrenci grubu oluĢmaktadır. Bu grubu daha yakından tanıyabilmek için çeĢitli teknikler kullanarak grubun profili ve Almanca dersinde karĢılaĢan öğrenme güçlükleri araĢtırılacaktır. Yapılacak bu araĢtırmalar yöntem ve öğretim boyutuna yönelik verilen önerilerin temelini oluĢturacaktır.

Eğitim, özellikle dil eğitimi çok yönlü bir süreçtir. ―Bunların baĢında da öğrencilerde yabancı dil sevgisi ve bilincini oluĢturmak gelir. Bu amaçla öğrencilere yabancı dil özellikleri, iĢleyiĢ ve kuralları örnekler aracılığıyla gösterilir ve sezdirilir, aynı zamanda öğrenciler konuĢur ve yazarken yabancı dil özelliklerini ve kurallarını doğru ve özenli kullanmaya yönlendirilir‖ (Çotuksöken, 2002:11). Bu bağlamda dil eğitimini olumlu veya olumsuz etkileyen değiĢkenlerin sayısı oldukça fazladır: Eğitim programları, kullanılan araç - gereçler, öğretim yöntem ve teknikleri, öğretmen niteliği, sosyokültürel düzey, kitle iletiĢim araçları bunlar arasında sayılabilir. Bir araĢtırma kapsamında tüm bu değiĢkenleri ele almak elbette olanaklı değildir. Öğretmenin sınıfa girdiğinde bir hedefi vardır; öğrencilerine istenen davranıĢları kazandırmak, istenmeyen davranıĢları da yine hedefler doğrultusunda değiĢtirmek. Öğrencilerin kazanması gereken davranıĢlar da eğitim programlarında yer almaktadır. Bir baĢka deyiĢle, öğretmenin sınıfa girdiğinde birincil rehberi eğitim programıdır.

Öğretmenler belli süreçlerden ve öğrenme yaĢantılarından geçerek, çeĢitli bilgi ve becerilerle donanırlar. Bu bilgi ve becerilerini, kendi kültürleri ve birikimleriyle birleĢtirerek sınıfta yeni öğrenme yaĢantıları düzeneği hazırlarlar. Bu bağlamda öğretmenin geçirmiĢ olduğu yaĢantılar, öğrenci grubunun özellikleri, okulun olanakları, vb. gibi etkenler öğrenci baĢarısı açısından önemlidir. Öğretmen sınıfa girerken bu bilgi ve beceri birikimi ile sınıfa girer.

Doktora tezin bir amacı da Almanca dersi veren öğretmenlere çeĢitli önerilerde bulunarak onları Almanca öğretiminde desteklemektir.

(18)

Yukarıda söz konusu olan konular ve baĢlıklarda da görüldüğü gibi, yabancıların uyum kursları yeni geliĢen bir unsur ve bu yabancı dil eğitiminde mutlaka üzerinde durulması ve öğretilmesi gereken bir konudur. En azından Almanya‘ya göç eden insanların günlük iletiĢimde kullanabilecekleri ölçüde yabancı dil öğretiminde ele alınması gerekmektedir.

Problem Cümlesi: Uyum kurslarında Almanca yabancı dil olarak öğretilirken hangi yöntemler ve hangi ders kitapları kullanılmaktadır ve bunların ne gibi faydaları ve sonuçları mevcuttur.

Alt Problemler:

— Yabancı dil olarak Almanca ders kitaplarında hangi yöntemlere yer verilmiĢtir?

— Yabancı dil olarak Almanca ders kitaplarında günlük iletiĢimde kullanılan güncel ve günlük dile yer verilmiĢ midir?

— Yabancı dil olarak Almanca Türkiye‘deki uyum kurslarında nasıl ele alınmıĢtır ve ne kadar yoğunluktadır?

— Yabancı dil olarak Almanca, Almanya‘daki uyum kurslarında nasıl ele alınmıĢtır.

— Yabancı dil olarak Almanca uyum kurslarında öğretilme aĢamasında hangi yöntemlere baĢvurulmuĢtur Türkiye ve Almanya arasında nasıl bir fark vardır?

1.2. Amaç

Bu tezin genel amaci, Turkiye ve Almanya daki uyum kurslarinda yabanci dil olarak Almanca ögretiminde kullanilan ders kitaplarini yöntemler bağlamında, nitelikleri ve bu sürece katkıları açısından karĢılaĢtırmaktır. Bu amaçla öncelikle her iki ülkenin uyum kurslarını programları, programın ögeleri açısından incelenmiĢ, benzer ve farklılıkları ortaya konmuĢtur. Daha sonra her iki ülkede sıklıkla kullanılan ders kitaplarının yabancı dil öğreneninin dil geliĢimine katkısı değerlendirilmeye çalıĢılmıĢtır.

(19)

AraĢtırmanın genel amaçları doğrultusunda aĢağıdaki sorulara cevap aranmıĢtır:

1. Türkiye de ve Almanya da yabanci dil olarak Almanca ögrenimini gerceklestirmek amacıyla hazırlanan programların hedefleri nelerdir?

2. Her iki programın, ögretim programlarının ögeleri açısından benzerlik ve farklı yönleri nelerdir?

3. Anadili ögretiminde araĢtırma kapsamında incelenen kitaplar, hedef, içerik, öğrenme yaĢantıları ve değerlendirme açısından programlarla tutarlılık göstermekte midir?

4. Ders kitaplarının hazırlanmasında temel alınan ölçütler nelerdir?

5. Ders kitaplarının dıĢ yapı özellikleri nelerdir? (Kapak, cilt, yazı, resim, kenar ayarları, vb.)

6. Ders kitaplarının içyapı özellikleri nelerdir?

7. Sözcük öğretimi aĢamalı olarak yapılmakta mıdır?

8. Seçilen metin türlerinin nitelikleri ve nicelikleri nasıldır?

9. Kitaplarda bulunan metinlerin türlerine ve iletilerine göre dağılımı nasıldır?

10. Kitaplardaki metinlere iliĢkin sorular öğrencileri düĢündürmeye, düĢündüklerini sözlü veya yazılı aktarmaya yöneltecek nitelikte midir?

11. Programda belirlenen hedeflere ulaĢmak için izlenen yollar nelerdir?

12. Hangi yabancı dil ögretim yöntemleri kullanılmıĢtır?

13. Ders kitaplarına paralel olarak ne ölçüde yardımcı kitap kullanılmıĢtır?

(20)

1.3. Önem

Teknolojik geliĢmelerle birlikte birçok öğrenme aracı geliĢtirilmesine karĢın, Yabancı Dil öğretiminde yine de önemini yitirmeyen ve en yaygın öğretim aracı olarak kullanılan ders kitaplarının nitelikleri konusundaki tartıĢmalar yıllardır devam etmektedir. Yabancı Dil öğretimi sürecindeki hataların, eksiklik ve aksaklıkların nedenleri araĢtırmalarla saptanmaya çalıĢılmaktadır. Ülkemizde anadil olarak Türkçe ve yabanci dil olarak Almanca öğretmek amacıyla yazılan ders kitaplarının nitelikleri konusunda da araĢtırmalar yapma gereği vardır. Çünkü Ģimdiye kadar yapılan araĢtırmalar, bu kitapların niçin, hangi yönlerden eksik olduğunu ortaya koymak bakımından yeterli görülmemektedir. Mesela herhangi bir Türkçe ve Almanca kitabının içerdiği sözcük sayısını bilmek olanaklı değildir. Bu araĢtırmanın, bu bağlamda Yabancı Dil öğretimi için hazırlanan ders kitaplarının niteliklerinin ortaya konmasına katkı sağlayacağı düĢünülmektedir. Almanca ders kitaplarının da bu araĢtırma kapsamına alınmasının nedeni, Yabancı Dil öğretimi sürecinin evrensel yönleri olduğundan hareketle, farklı yaklaĢımlarla hazırlanan ders kitaplarının olumlu-olumsuz yanlarını ortaya koyarak, ders kitabı hazırlama sürecine katkıda bulunmaktır. Her iki ülkenin Yabancı Dil öğretimi programlarını ve ders kitaplarını incelemenin aĢağıdaki konularda diğer araĢtırmacılara ve eğitimcilere katkı sağlayacağı düĢünülmektedir:

1. Eğitim programlarının benzer ve farklı yönleri incelenerek, her iki ülkedeki Yabancı Dil öğretimi bakıĢ açısı ortaya konmaya çalıĢıldığından, eğitimcilerin konuya değiĢik açılardan bakmasına katkıda bulunulacağı düĢünülmektedir.

2. Kitapların biçimsel özelliklerinin nasıl olduğu ve olması gerektiği, biçimsel özelliklerin öğrenmeyi nasıl etkilediği konusunda okura bilgi vereceği düĢünülmektedir.

3. Metinler ve metinlerin veriliĢ biçimleri, öğrenme ilkeleriyle ve programların hedefleri ile uygunluğu, tutarlılığı karĢılaĢtırıldığı için ilgililere yeni kitaplar yazarken ıĢık tutacağı düĢünülmektedir.

4. Ders kitaplarında izlenen dil öğretim yöntemleri günümüz öğretim araçları ve yöntemleri açısından değerlendirilmiĢtir. Bunun da yine, hem öğretmenlere hem de ilgili eğitimcilere ve yazarlara bu bağlamda katkı sağlayacağı düĢünülmektedir.

(21)

1.4. Varsayımlar

Yabancı dil eğitiminde hedef, sadece ilgili dilin gramer yapısını veya belli baĢlı kelime kalıplarını öğrenmek değildir. Ġlgili dilde kendini ifade edebilmek ve iletiĢimden geri kalmamak çağdaĢ dil öğretim yöntemlerinin önemsediği konuların baĢında yer almaktadır. Söz konusu iletiĢimde kopukluk yaĢamamak için ise üstü örtük ifadelerin hangi anlamlara geldiğini de bilmek gerekmektedir. Bu yaklaĢımlar dikkate alınarak çalıĢmamızda aĢağıdaki sayıltılara yer verilecektir:

— Belirli bir yönteme yer vermeyen ders kitapları öğrencinin ilgili dilde iletiĢim sorunu yaĢamasına neden olacaktır.

— Ders kitaplarının düzenlenmesi ve belli bir formatta olması öğrencinin ilgisini dikkatini çekeceğinden de verimi artırtacaktır.

— Öğretmen öğrenci arasındaki yabancı dil öğretim ve uygulamasında en büyük köprülerden biri olan kitapların belli bir yönteme göre uyarlanarak öğrencinin dikkatini çekmeli.

— Yabancı dil eğitiminde yöntemlerin değer ve önemi yeterli derecede benimsenmemekte ve yaygınlaĢtırılmamakta.

— Yabancı dil eğitimi derslerinin daha çekici olması için öğrencilerin ihtiyaçlarına göre yöntemler belirlenmeli ve derslerin sıkıcı olmamasına dikkat edilmeli.

—Belli bir yönteme göre eğitim alan yabancı dil öğrencisi bu öğrendiği yabancı dille daha etkili iletiĢim kurarak toplumda ve hayatta daha baĢarılı ve iletiĢimsel açıdan daha etkin olarak bulunduğu çevreye uyum sağlayacaktır.

1.5. Sınırlılıklar

AraĢtırmamızda Almanya‘da faaliyet gösteren özel veya devlet tarafından açılan uyum kurslarındaki eğitim öğretim faaliyetleri incelenecek bu kursların öğrenci profili ve eğitim araç gereçleri yani ders kitapları incelenecek. Uyum kurslarında okutulmakta

(22)

olan ―Lagune‖ ve ―Berliener Platz‖ gibi Almanca yabancı dil ders kitaplarında hangi yöntemlere göre yer aldığı sorusuna cevap aranacaktır.

Bunun yanı sıra Türkiye‘de de açılan ve yaygın biçimde uygulama alanı bulan bu uyum kursları incelenerek bunların profili ve eğitim durumları incelenecek. Ankara Goethe Kültür Merkezinde, Ġstanbul ve Diyarbakır gibi Ģehirlerde de açılan bu uyum kurslarında kullanılan ders kitapları ve yöntemleri incelenecek. Bu kurslarda okutulan eğitim, öğretim kitaplarında hangi yöntemlerin ne oranda yer aldığı saptanacaktır.

1. Bu araĢtırmada karĢılaĢtırılan eğitim programları, Almanya‘da 2005-2009 öğretim yılında, Türkiye‘de 2006-2010 öğretim yılında uygulanmaya baĢlanan uyum kursları programları ile sınırlıdır.

Bu araĢtırmada incelenecek ders kitapları,

2. 2005-2006 öğretim yılında Türkiye‘de uyum kursları tarafından en çok okutulan, Almanya‘da da yeni programa uygun olduğu önerilen uyum kursları (ders)kitapları,

3. Uyum kurslarında okutulan ders kitapları,

4. Ġç ve dıĢ yapı özelliklerinin belirlenip karĢılaĢtırılması ile sınırlı tutulmuĢtur.

1.6. Tanımlar

Anadil : (Alm. Ursprache, Ġng. Primitive Language, Fr. Languemére) Bir ya da birçok dilin kaynaklandığı dil. Örneğin Latince Romen dillerine göre bir anadildir (Vardar, 1998: 20).

Anadili: BaĢlangıçta anneden ve yakın aile çevresinden, daha sonra da iliĢkili bulunulan çevrelerden öğrenilen, insanın bilinçaltına inen ve bireyin bir toplumla en güçlü bağlarını oluĢturan dildir (Aksan, 1975).

Eğitim: Bireyin davranıĢlarında kendi yaĢantısı yoluyla kasıtlı olarak istendik değiĢme meydana getirme sürecidir (Ertürk, 1984:12).

(23)

Eğitim Programı: Bir eğitim kurumunda çocuklar, gençler ve yetiĢkinler için sağlanan milli eğitim ve kurumun amaçlarının gerçekleĢmesine dönük tüm faaliyetlerdir (Küçükahmet, 1999:9).

Öğrenim: YaĢantı ürünü kalıcı izli davranıĢ değiĢikliği meydana getirme iĢi (Ertürk, 1984:13).

Öğretim: Öğrenmenin gerçekleĢmesi ve bireyde istenen davranıĢların geliĢmesi için uygulanan süreçlerin tümüdür (VarıĢ, 1994:12).

Öğretim Programı: Bir dersle ilgili öğretme-öğrenme sürecinde nelerin, niçin ve nasıl yer alacağını gösteren bir kılavuz, baĢka bir deyiĢle bu nitelikte bir proje planıdır (Özçelik, 1992:4).

Yöntem: Bir amaca eriĢmek için izlenen, tutulan yol, usul, sistem. Bilimde belli bir sonuca eriĢmek için, bir plana göre izlenen yol, metot. Bir sorunu çözüme götürmek için geliĢtirilen yollar. ( DUDEN, Sözlük)

(24)

YÖNTEM

Bu bölümde, araĢtırmanın yürütülmesinde izlenecek olan model, çalıĢma evreni, verilerin elde edilmesi, çözümlenmesi ve yorumlanması üzerinde durulmaktadır.

2.1. AraĢtırmanın Modeli

Ġki bölümden oluĢacak olan çalıĢmamızın ilk bölümünde dil, yabancı dil gibi kavramların yanı sıra tezimizin ana konusunu oluĢturan uyum kursları, ders kitapları, çeĢitli yabancı dil öğretim yöntemleri, kavramını yapılarıyla, özellikleriyle, çeĢitleriyle bilimsel literatürün ıĢığında kuramsal olarak tanıtacağız. Ġkinci bölüm olan ampirik bölümde ise Türkiye ve Almanya‘da en çok yaygın olan uyum kurslarındaki ders kitaplarını ve bu kitaplardaki yabancı dil öğretim yöntemlerini tespit edeceğiz. Elde ettiğimiz Almanya‘daki uyum kursları ile Türkiye‘deki uyum kurslarında Alman dilinin öğretilmesine yönelik ders kitaplarında kullanılan yöntemler irdelenerek karĢılaĢtırılacak ve betimlemeli yöntemle irdeleyip, somut öneriler sunacağız.

Dil öğretimi dört temel beceriden oluĢmaktadır; dinleme, konuĢma, okuma ve yazma becerileri. Yeni öğretim programında bu beceriler arasına görsel okuma ve görsel sunu eklenmiĢtir. Anadili ders kitaplarında bu becerileri öğretmeye yönelik etkinlikler bulunmaktadır. AraĢtırmanın kuramsal alt yapısını, bu temel becerilerin eğitimbilim verileri ıĢığında değerlendirmek oluĢturmaktadır. Bu amaçla Almanca ve Türkçe kitaplardaki ünitelerde bulunan metinler, hedefler, öğrenme stratejileri, öğretim yöntemleri, öğretim sıklığı, sözcük ve dilbilgisi öğretimi açısından çözümlenmiĢtir. Çözümlemeler eğitim ve dilbiliminin öğrenme-öğretme süreçleri açısından yorumlanmıĢtır.

Tarama modeline uygun olarak yapılmaya çalıĢılan araĢtırma için ihtiyaç duyulan eğitim programlarının betimlenmesi ve kuramsal altyapı literatür taranarak yapılmıĢtır. Yine araĢtırma kapsamında bulunan anadili ders kitaplarının nitelikleri eğitbilim verileri ıĢığında çözümlenmiĢtir. Her iki ülkenin ders kitapları oldukları biçimiyle betimlenmiĢ ve karĢılaĢtırılmaya çalıĢılmıĢtır.

(25)

AraĢtırmanın kuramsal alt yapısını oluĢturan anadili eğitimi, eğitim programları ve ders kitapları gibi konulara, her iki ülkeye ait verilerin de ele alındığı ilgili bölümlerde yer verilmiĢtir.

2.2. Evren ve Örneklem

AraĢtırmanın evrenini uyum kurslarında okutulmakta olan Almanca ders kitapları oluĢturacaktır. AraĢtırmanın evrenini temsil edebilecek örneklemi ise ―Lagune‖ ve ―Berliener Platz‖ gibi ders kitapları oluĢturmaktadır.

2.3. Verilerin Toplanması

Bu çalıĢmada, ders kitaplarının incelenmeleri söz konusu olduğundan, ağırlıklı olarak mevcut verilerden, diğer bir deyiĢle, ikincil veri kaynaklarından istifade edilecektir.

Bu kapsamda, Milli Kütüphane, Üniversite Kütüphaneleri (Gazi, Ankara, Hacettepe, Bilkent vs), Alman Kültür Merkezi Kütüphanesi, Ankara YÖK Tez Tarama Merkezi ve çeĢitli internet sitelerinden istifade edilecektir. Almanya da faaliyet gösteren bazi uyum kurslari arsivinden de faydalanilacaktir.

2.4. Verilerin Analizi

Bu çalıĢmada, ders kitaplarının incelenmeleri söz konusu olduğundan, öğrenim gören öğrencilerle etkileĢim sağlanmayacaktır. Dolayısıyla, deney, anket ve saha teknikleri kullanılmayacaktır. Ağırlıklı olarak mevcut verilerden, diğer bir deyiĢle, ikincil veri kaynaklarından istifade edilecektir. Bu verilerin analiz edilmesi ve yorumlanmasıyla genel bir değerlendirme yapılması hedeflenmektedir.

(26)

BÖLÜM-III

DĠL-YABANCI DĠL

Bu bölümde öncelikle insanoğluna özgü ve büyüleyici bir varlık olan dil kavramı tanıtılacaktır. ÇeĢitli bilim adamlarının görüĢlerinden yola çıkarak dilin ne kadar karmaĢık ve dolaĢık bir yapı olduğu ve sırrının hala tam olarak çözülemediği üzerinde durulacaktır. Ardından günümüzde her insanın bilmesi gerektiği yabancı dil kavramı üzerinde durulacak, kısaca tanıtıldıktan sonra yabancı dilin önemi ve yabancı dil öğretiminde karĢılaĢılan zorluklar hakkında bilgiler iletilecektir.

3.1. Dil

Celik, üzerindeki tartıĢmaların günümüze değin devam ettiği dil konusunda 350‘den fazla tanımın yapıldığıni söylemektedir. (Çelik, 1998: 41)

Dilin sözlüksel anlamini arastirdigimizda sonuc olarak benzer olmakla birlikte icerik olarak farkli bir cok tanimla karsilasmaktayiz. Örnegin, Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlüğünde (1992: 374) ―insanların düĢündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya iĢaretlerle yaptıkları anlaĢma” Ģeklinde bir tanim yapilirken, karĢımıza çıktığını görmekteyiz.

ÇağdaĢ dilbilimin kurucusu Saussure (2001: 45-46), dilin kavramları belirten bir göstergeler dizgesi olduğuna dikkat çekmektedir. Bu nedenle de, yazıyla, sağır-dilsiz abecesiyle, simgesel nitelikli kutsal törenlerle, incelik belirtisi sayılan davranıĢ biçimleriyle, askerlerin belirtkeleriyle, vb. karĢılaĢtırılabilmektedir. Fakat tüm bunların arasında, dil en önemli yeri tutmaktadır.

Vardar (1982: 9), in tanimi ise ―Dil, çok değiĢik görünümler sunan, ancak bir soyutlama iĢlemiyle birbirinden ayrı olarak ele alınabilecek yönler içeren karmaĢık bir bütündür. […] Her türlü anlatım ve anlaĢma yönteminin ‗dil‗ terimiyle belirtildiği dilbilim dıĢı, benzetili ya da eğretilemeli kullanımlar, örneğin resim, yontu, sinema vb. sanatların ya da arıların, karıncaların, yunusların, vb. hayvanların ‗dil‗inden söz edilen durumlar sorunları bir kat daha yoğunlaĢtırır, karmaĢıklığı büsbütün arttırır.”

(27)

Banguoğlu (2000: 9) insanların meramlarını anlatmak için kullandıkları bir sesli iĢaretler sistemi olarak tanımlamaktadır dil kavramını. Ona göre, elle, baĢla, gözle kaĢla iĢaretler yaparak da bazı duygularımızı, düĢünce ve dileklerimizi anlatırız. Fakat en mükemmel anlatma (expression) vasıtamız dilimizdir.

KonuĢma (parole) kiĢioğluna vergi olan ve insanı hayvandan ayıran bir yüksek iĢleyiĢtir (function). Ġnsan konuĢma yeteneği ile doğar. Fakat dil doğuĢtan bilinmez. Çocuk içinde yaĢadığı topluluğun dilini, anadilini (langue maternelle) uzun bir çıraklık devresi süresince öğrenir. Aslında her dil (langue) insanlar topluluğu arasında binyıllar boyunca geliĢerek meydana gelmiĢ bir sosyal kurumdur.

Aksan (2007: 55) dil, ―düĢünce, duygu ve isteklerin, bir toplumda ses ve anlam yönünden ortak olan öğeler ve kurallardan yararlanılarak baĢkalarına aktarılmasını sağlayan, çok yönlü, çok geliĢmiĢ bir dizgedir.‖ derken,

Aynı düĢünceleri paylaĢan Sağır (2002: 4), dili, insanlar arasında anlaĢma, haberleĢme aracı olarak kullanılan; duygu, düĢünce ve isteklerin baĢkalarına aktarılmasını sağlayan, seslerden örülmüĢ, geliĢmiĢ bir sistem olarak tanımlamaktadır.

Bu tanimi daha da genisleten Ergin (2001: 3), dilden söz ederken, onu, ―insanlar arasında anlaĢmayı sağlayan tabii bir vasıta, kendisine mahsus kanunları olan ve ancak bu kanunlar çerçevesinde geliĢen canlı bir varlık, temeli bilinmeyen zamanlarda atılmıĢ gizli antlaĢmalar sistemi, seslerden örülmüĢ içtimaî bir müessese” olarak tanımlamaktadır.

Erginin bu düĢüncelerinin yanı sıra, dil milletlerin hayatları için de çok önemli bir görev üstlenmektedir. Altayli dili Mensubiyetlik duygusunun en önemli faktörlerinden biri olarak tanimlar. (2010: 125) Ona göre dil, bir milletin, kendi tarihiyle paralel yürüdüğü ve sürekli olarak geliĢtiği sosyolojik karakterli varlığı, millî mensubiyetinin temel taĢı kabul edilen canlı bir kültürel anıtıdır.

Akerson (2000: 19) dil konusundaki tanimini kategorize ederek , dilin iĢlevini iletiĢim kurma, bilgi aktarma ve düĢünceyi geliĢtirme, hatta mümkün kılma olmak üzere üç baĢlık altında değerlendirmektedir.

(28)

Yukarıda sadece birkaçına yer verebildiğimiz tanımlardan da anlaĢılacağı üzere insanların birbirleriyle kaliteli iletiĢim kurabilmeleri için en önemli faktör dildir. Dilin bu tanımlarının yanı sıra, dille neler yapılacağı, dilin özelliklelerinin neler olduğu konusunda dikkat çekici tespitler de mevcuttur.

Çetinkaya (2008: 6), arastirmasinda Geier‗in görüĢüne yer verir ve onun ilginc tesbitlerini aktarir. Ona göre dille gündelik her Ģeyi yapabilmemiz kendimize güven verir, dil ile duyguları ifade edebilir ve olaylarla ilgili gerçek ifadeleri gizleyebilir veya diğer insanları kandırabiliriz. Dahasi dil ile etkileyebilir ve terbiye edebiliriz, soru sorabilir ve cevaplayabiliriz, nasihat edebilir ve söz verebiliriz, Ģiir yazabilir, hikâyeler uydurabilir ve fıkralar anlatabiliriz.

Celik, Sözlü ve Yazılı Anlatım adlı kitabında dilin bazı özelliklerini ifade eder ve dilin bir anlaĢma aracı olduğunu, temelinin bilinmeyen bir zamanda atıldığını, bir kurallar dizgesi olduğunu, sosyal bir kurum olduğunu, kültürün aynası olduğunu, doğal bir araç olduğunu, düĢünceyi etkilediğini ve canlı bir varlık olduğunu ortaya koyar. )Çelik ,1998: 42)

Ona göre dil, her Ģeyden önce bir anlaĢma aracıdır. Ġnsanlar duygu, düĢünce, istek ve kanılarını dil aracılığıyla karĢısındaki insanlara anlatmaktadır.

Dilin geçmiĢinden bahseden Çelik, dilin temelinin, bilinmeyen bir zamanda atıldığını dile getirmektedir. Dilin ne zaman doğduğu, nasıl doğduğu kesinlik kazanmamıĢ bir konudur.

Dilin bir baĢka özelliği de bir kurallar dizgesi oluĢudur. Her dilin kendine özgü kuralları vardır. Ağızdan çıkan her ses konuĢmayı oluĢturmaz. Bu sesler belirli kurallar doğrultusunda yan yana gelerek seslemi (hece), sesletimlerin yan yana gelmesi sözcükleri, sözcüklerin yan yana gelmesi cümleleri (tümce) oluĢturmaktadır. ĠĢte bu yan yana geliĢler bir kurallar zinciri doğrultusunda olur. Yargı bildiren bu cümleler de isteklerin anlatılmasını sağlar.

Dil sosyal bir kurumdur. Ġnsan sosyal bir canlıdır. Tek baĢına yaĢamaz, yaĢayamaz. Bir toplum içinde toplumla birlikte yaĢamak zorundadır. Onun kullandığı dil de sosyal bir kurumdur. Ġnsan konuĢma yetisiyle doğar; ama kullanacağı dil doğduğu

(29)

toplumda vardır. Yani birey dili hazır bulur. Dil, bireylerin üstünde, toplumun malı olan ve bütün toplumu içine alan bir kurumdur.

Çelik‘e göre dilin en önemli özelliklerinden birisi de kültürün aynası oluĢudur. Dil bir toplumun kültürünün özelliklerini kendisinde taĢır. Kültürün önemli bir öğesi olan dil aynı zamanda kültürün geliĢmesini sağlar. Kültürün gelecek kuĢaklara taĢınması dilin yardımıyla olur.

Dil, sosyal ve canlı oluĢunun yanı sıra doğal bir araçtır. Dil insanların kullandığı herhangi bir araca benzemez. Ġnsan kendisinin ürettiği araçlara istediği biçimi verebilir, onu yönlendirebilir; ama dilin doğallığı buna engel olur. Dilin kendi kuralları vardır. Ġnsanlar bu kurallara uyarak dilden yararlanabilirler. Dil yapay bir araç değildir. Ortak dil olarak oluĢturulmaya çalıĢılan ―Esperanto‖ dilinin kullanılmayıĢının, yaygınlaĢmamasının bir nedeni de budur. Dil maddi bir araç gibi oluĢturulamaz. OluĢturulmaya çalıĢıldığı zaman doğallığı yok olur, kendi kendini üretmez.

Dil düĢünceyi etkilemektedir. DüĢüncenin mi, dili; dilin mi düĢünceyi doğurduğu tartıĢılan bir konudur. Bu iki kavramın da birbirini etkilediği bilinen bir gerçektir. Dil zenginliği düĢünce zenginliğinin bir göstergesidir. Bir dilin bilim dili olmadığını ileri sürmek, o dili konuĢan insanların bilim üretmediklerini kabul ettikleri anlamına gelmektedir.

Kendisiyle bu konuda paralellik gösteren bir cok arastirmaci gibi Celik de dilin degisebilecegine deginir. Dil kendi kuralları doğrultusunda geliĢen canlı bir varlıktır. Dil de canlı bir varlık gibi doğar, büyür, geliĢir, değiĢir ve ölür. Bunun en güzel örneği dili oluĢturan öğelerden sözcüklerin zaman içinde uğradıkları değiĢikliklerdir. Günümüzde, Türkiye Türkçesinde değiĢikliğe uğramıĢ veya kullanılmayan birçok Türkçe sözcük vardır. Bugün kullanılan Türkçe de zaman içinde dilin kendi kuralları doğrultusunda değiĢecektir. Dilin donup kalması olası değildir.

Yukarıdaki görüĢ ve düĢüncelerden yola çıkarak dile sadece bir iletiĢim aracıdır demek doğru olmayacaktır. O, iletiĢim aracı olmanın yanı sıra, doğan, yaĢayan, geliĢen, değiĢikliğe uğrayan, zamanla ölen, ve Altayli nin görüsünü destekler bicimde insanlara milli mensubiyetlik duygusu veren, kıymeti bilinmesi ve özenle muhafaza edilmesi gereken muhteĢem bir yapıdır.

(30)

Son olarak Dil, Toklu‗nun da (2007: 13) belirttiği gibi, o dili konuĢan toplumun kültürünü yansıtan bir ayna, o kültürün düĢünüĢ biçimini, dünyayı algılayıĢını belirleyen belki de en önemli etken, toplum içi ve toplumlararası iliĢkilerin ön koĢuludur. Dil olmasaydı, ne geçmiĢimize iliĢkin bilgimiz olur ne de bilimde ve teknolojide bugünkü duruma gelinebilirdi. Dil, savaĢ ilan etmekten gönüller fethetmeye kadar çok ayrı amaçlarla kullanılabilen bir varlıktır.

3.2. Yabancı Dil ve Yabancı Dilin Önemi

Ġnsanoğlunun, doğumdan, hatta kimi araĢtırmalara göre anne karnından itibaren, duyarak, yaĢayarak, tecrübe ederek öğrendiği dil, anadilidir. Anadilin dıĢında kullanılan veya öğrenilen dillerden herhangi birine ise yabancı dil denmektedir. Anadille yabancı dilin farkını ortaya koyan Özdemir‘e göre (2006: 28), anadil bilinçaltı iĢlemlerle edinilirken, yabancı dil bilinçli bir Ģekilde öğrenilmektedir.

Aksan (2007: 101), günümüzde yeryüzünde kullanılmakta olan dil sayısını kestirmenin zor olduğunu, buna karĢın 3000 ile 3500 arasında dilin dünya üzerinde konuĢulduğunu ileri sürer.

Bu kadar dili öğrenmenin imkânsız ve gereksiz olacağı bilinen bir gerçektir. Buna rağmen öğrenilmesi talep gören diller, özel hobilerin disinda, ilgili dilin konuĢulduğu ülkelerin ticari, kültürel ve ekonomik geliĢmiĢlik düzeylerinin yüksekliği ile doğru orantılıdır.

Yabancı dil olarak öğrenilen dillerin sayısı sınırlıdır. Demirel‘in de belirttiği gibi (1987: 5), bir dilin diğer ulusların bireyleri tarafından yabancı dil olarak öğrenilmesini gerekli kılan ölçütlerin baĢında ilk olarak o ülkenin politik ve ekonomik durumu gelmektedir.

Dilin tanımını yaptığımızda onu her Ģeyden önce bir iletiĢim aracı olarak ifade etmiĢtik. Dil olmadan insanların iletiĢim kurup anlaĢabilmeleri çok zordur. Yabancı dil

(31)

öğrenmek, yabancı ülkenin insanlarıyla gerek yurt içinde gerekse yurt dıĢında sağlıklı iletiĢim kurabilmenin ilk ve en önemli Ģartıdır.

Çağımızdaki teknolojik geliĢmelerin baĢ döndürücü hızı neticesinde farklı dillerin konuĢulduğu ülkelerin insanlarıyla iletiĢim çok kolay hale gelmiĢtir. Bilgisayarın baĢında dünyanın bir diger ucundaki kiĢilerle dahi yazılı ve sözlü iletiĢim kurmak günümüzde mümkündür. Bunun yanı sıra ulaĢım araçlarındaki geliĢmeler, farklı ülkelere yapılan ticari, kültürel, sportif, eğitimsel, dinsel vb. ziyaretlerin daha önceki dönemlerde görülmediği kadar artmasina neden olmustur. Bu ziyaretler sirasinda ilgili ülkenin insanlarıyla kurulan diyaloglar da yabancı dil vasıtasıyla sağlanmaktadır.

Tüm bu geliĢmelerden dolayı günümüzde yabancı dil bilmek çağın bir gerekliliğidir, bir zorunluluktur.

Yukaridaki tesbite uygun olarak Gündoğdu, Çetinkaya‘nın aktarımında (2008: 14), yabancı dil bilmenin önemine değinmektedir ve bilim, teknik, ekonomi, kültür ve sanat alanındaki hızlı değiĢmelerin, uluslararası iĢbirliğinin gün geçtikçe geliĢmesinden dolayı dünyanın giderek küçüldüğünü; ülkeler, toplumlar ve bireyler arasındaki iliĢkilerin arttığını, bir yabancı dil bilmenin artık kaçınılmaz olduğunu ifade etmektedir. Gündoğdu‘ya göre birçok ülke toplumsal, ekonomik, bilimsel ve kültürel alanda bilgi, birikim, deneyim ve düĢüncelerini ortak bir dille paylaĢmaktadır. YaĢamın her alanında uluslararası iĢbirliği ve iliĢkilerin bu denli yoğunluk kazanması yabancı dil öğrenmenin önemini daha da arttırmaktadır.

Aynı görüĢü paylaĢan Demircan da (2005: 17), insanlar, toplumlar, uluslar arasında bireysel, kurumsal, ulusal düzeyde ticaret, ekonomi, siyaset, askerlik, bilim, çalıĢma, turizm, eğitim, kültür, sanat, haberleĢme alanlarında türlü yoğunlukta ikili, çoklu olmak üzere her türlü iliĢkinin kurulup yürütülmesi için anadilinden baĢka uluslararası ortak dillerin öğrenilmesinin gerektiğini belirtmektedir.

Pehlivan, Tapan in görüsüne dayanarak, daha öte bir tesbitle Yabancı dil bilmenin sadece bir dili gramer ve sistemsel olarak anlayıp, konuĢabilmenin degil, ayni zamanda yabancı dil öğrenmenin bir dünyayı, yabancı bir kültürü de anlamak demek olduğunu belirtmektedir. Yabancı olanı anlamaya, çözmeye çalıĢmanın ise öğrenciye

(32)

bilgi ve düĢünce zenginliği kazandırarak onun dünyaya bakıĢını, ufkunu geniĢleteceğini vurgulamaktadır.

Durukafa ve pekmezciler de ayni görüstedir. Cünkü yabancı dil sayesinde insanlar birbirleriyle doğrudan iliĢki ve iletiĢim kurarak kültürlerarası iĢbirliğinin oluĢmasına ve dünya barıĢına katkıda bulunurlar. (Çetinkaya, 2008: 14)

Dünya barıĢına dahi katkı sağlayabilecek olan kültürel ve barıĢ odaklı kazanımların sağlanmasında yabancı dil öğrenmek etkili bir rol oynamaktadır. Çünkü, Genç‗in de (2004: 92) belirttiği gibi; yabancı dil bilmek bir ülkenin dilini öğrenmenin, kültürünü tanımanın ötesinde yabancı olanın aslında kiĢinin kendisinden uzak olmadığını, farklılıklar olsa da yabancıyla anlaĢılabileceğini öğrenmek, çağdaĢ bir dünya görüĢü edinebilmektir. Bu nedenle yabancı dil dersi, bu hedefi gerçekleĢtirmek, öğrenenlerin geliĢimine, kültür bilincine katkıda bulunmak için en uygun ortamdır.

Sonuc olarak yirmibirinci yüzyılda küreselleĢen dünyamızda insanlık, yeni bir bilgi, algı, imaj ve iletiĢim çağına girmiĢtir. Bu nedenle yabancı dilin önemi, daha önceki yüzyıllarda olmadığı kadar artmıĢtır. Bunun yanı sıra yabancı dil öğrenmek hem kiĢiye hem de toplumlara bir vizyon kazandırır, onun kiĢiliğini ve kültürünü geliĢtirir. Ayrıca bu kazanimi edinmis bireyler ve toplumlar dünyadaki bilimsel, teknolojik, sosyal, siyasal, kültürel geliĢmeleri doğru okur ve iyi olana yönlenmesine katkida bulunur.. Bu sayede dünyaya açık, hoĢ görülü, entelektüel ve bilge bireyler ve barisci toplumlar meydana gelir.

3.3. Yabancı Dil Öğretimi ve KarĢılaĢılan Zorluklar

Yukarıdaki tanım ve açıklamaların ıĢığında yabancı dil öğrenmenin ne denli önemli olduğu bir kez daha ortaya çıkmıĢtır. Fakat anadili haricinde bir veya birden fazla dil öğrenmek kolay bir iĢ değil, aksine sabır gerektiren ve belli bir sistemle, bir metotla öğrenilmesi gereken uzun soluklu bir süreçtir. Bu nedenle pek çok dilbilimci, yabancı dili daha kolay öğretmek amacıyla birtakım kuramlar ortaya atarak yabancı dil öğretim yöntemleri geliĢtirmiĢlerdir. Bunların arasında tarih sırasına göre geliĢtirilen yabancı dil olarak Almanca öğretim yöntemlerinin baĢlıcalarını Ģöyle sıralayabiliriz:

(33)

— Dilbilgisi-Çeviri Yöntemi (Alm. Grammatik-Übersetzungs-Methode, Ġng. Grammar translation method)

— Direkt Yöntem (Alm. Direkte Methode, Ġng. Direct method)

— ĠĢitsel-Dilsel Yöntem (Alm. Audiolinguale Methode, Ġng. Audio-lingual method)

— ĠĢitsel-Görsel Yöntem (Alm. Audiovisuelle Methode, Ġng. Audio visual method)

— Eklektik Yöntem (Alm. Eklektische Methode, Ġng. Eclectic Method)

— ĠletiĢimsel Yöntem (Alm. Kommunikative Methode, Ġng. Communicative Method)

— Kültürlerarası YaklaĢım (Alm. Interkultureller Ansatz, Ġng. Intercultural Competence)

Doğru ve sistemli bir yabancı dil ögretimi için geliĢtirilen ve yabancı dil derslerinde uygulanması gereken bu yöntemlere rağmen ülkemizde yabancı dil eğiminin baĢarılı olduğunu söyleyemeyiz. Yabancı dil öğretiminde yaĢanan sorunların ve baĢarısızlığın pek çok nedeni arasında özellikle Ģu sorunları sayabiliriz:

— Öğretmenden kaynaklanan sorunlar.

— Öğretmenin uyguladığı yöntemden kaynaklanan sorunlar.

— Ders kitaplarından kaynaklanan sorunlar.

— Ders araç ve gereçlerinin yetersizliğinden kaynaklanan sorunlar.

— Fiziki ortamın uygunsuzluğundan kaynaklanan sorunlar.

(34)

Yabancı dil eğitimindeki sorunlara araĢtırmasında yer veren Soner (2007: 403), yabancı dille öğretim yapan yabancı okullar dıĢındaki, ister yabancı dille öğretim yapan (Anadolu Liseleri), isterse normal ders düzeyinde yabancı dil eğitimi veren okulların çoğunun, arzu edilen düzeyde yabancı dil öğretemediğini ileri sürmektedir. ―Ülkemizde yabancı dil niçin öğretilememektedir‖ sorusunun yıllardır sorulmakta olduğunu, fakat sağlıklı uygulamalara geçilemediğinden yakınan Soner, bu konuda söylenenlerin özetlenmesi durumunda, yabancı dil eğitiminin baĢarısızlık nedenlerinin kaynağını aĢağıdaki Ģekilde özetlemektedir:

— Yeterli sayıda öğretmen bulunmaması.

— Öğretmenlerin iyi yetiĢtirilmemiĢ olması, yabancı dil ve yöntem bilgilerinin yetersiz kalması.

— Sınıfların çok kalabalık olması.

— Öğrencilerin, diğer derslerin yoğunluğu nedeni ile yabancı dil dersine yeterince zaman ayıramaması.

— Araç-gereç eksikliği, eğitimde çağdaĢ yöntemlerin kullanılmaması.

— Öğrenci çoğunluğunun, yabancı dil öğreniminin önemini kavramamıĢ olması, yabancı dile gerçek ilgi duymaması, motivasyon eksikliği, yabancı dil derslerini de diğer dersler gibi, sınavdan sonra unutulmasında sakınca olmayan bir zorunluluk olarak algılaması.

— Okul dıĢında yabancı dili kullanma olanaklarının bulunmaması.

— Öğrencinin kendi çabası ile yabancı dilde bol kitap okuyarak okulda öğrendiklerini pekiĢtirip geliĢtirmemesi.

— Ailede ve toplumda, ögrencinin yabanci dil kazaniminin diger basarilar kadar takdir görmemesi.

(35)

Bu sorunları çoğaltmak mümkün. Ülkemizde yabancı dil eğitimi için yüksek meblağlarda para, binlerce saat emek ve çaba harcanmasına rağmen, geliĢmiĢ ülkelerin aksine baĢarısızlıkların yaĢanması, üzerinde düĢünülmesi gereken ve bir an önce çözüm üretilmesi gereken bir konudur.

Söz konusu çözüm uğraĢlarından birisi 2001 yılında Avrupa Konseyi tarafından geliĢtirilen ―Diller Ġçin Avrupa Ortak BaĢvuru Metni‖nin ülkemizdeki yabancı dil eğitimine uyarlanma çabalarıdır. KüreselleĢmenin bir neticesi olarak kurulan Avrupa Birliği ve bu birliğin oluĢturduğu Avrupa Konseyi, Avrupa için yukarıda adı geçen ortak bir yabancı dil öğretim programını hazırlamıĢtır. Yabancı dil müfredatlarına, sınavlarına ve ders kitaplarına bir temel sağlanması amacıyla çok dillilik ve kültür ekseninde geliĢtirilen baĢvuru metni; yabancı dil öğrenenlere, neler öğrenmeleri gerektiği, yabancı dilde etkin bir biçimde iletiĢime geçebilmek için hangi bilgi ve becerileri geliĢtirmeleri gerektiği konusunda anlamlı bir yol gösterme amacındadır.

Adı geçen bu baĢvuru metninde hedefler, yöntemler ve kazanımlar geniĢ bir Ģekilde tanımlanarak öğrencilerin ne gibi becerileri kazanması gerektiği ortaya konulmuĢtur.

―Diller Ġçin Avrupa Ortak BaĢvuru Metni‖, eylem odaklı bir yaklaĢım benimsediğini belirtmekle birlikte dil kullanımı ve öğrenmeyi Ģöyle tanımlamaktadır (2009: 8):

―Dil öğrenmeyi de içine alan dil kullanımı, hem genel anlamda yetenekler hem de özel olarak iletiĢimsel dil yetenekleri geliĢtiren bireyler ve sosyal aktörler olarak Ģahıslar tarafından gerçekleĢtirilen eylemleri kapsar. Ġnsanlar, görevleri yerine getirmek için en uygun görünen stratejileri harekete geçirerek, spesifik alanlardaki temalarla ilgili metin üretme ve/veya almaya yönelik dil süreçlerini içeren dil etkinliklerine katılmak için çeĢitli bağlamlarda ve Ģartlarda ve çeĢitli sınırlamalar altında ellerindeki yeteneklere baĢvururlar. Katılımcıların bu eylemleri yönetmeleri sonucunda yetenekleri ya pekiĢtirilmiĢ olur ya da değiĢikliğe uğrar.‖

Burada kısaca Avrupa Konseyinin önerdiği yabancı dil öğretimine değinmemiz gerekir. AB‘nin önerdiği ve günümüzde de pedagogların kabul ettiği yabancı dil

(36)

programı üç aĢamada, değiĢik bir deyiĢle üç düzeyde gerçekleĢmektedir. Bunlar A1-A2 yani baĢlangıç düzeyi, B1-B2 yani orta düzey ve C1-C2 yani ileri düzey gibi dil yeterliliklerini göstermektedir. Söz konusu yeterlilikler ilgili baĢvuru metninde Ģu Ģekilde ifade edilmektedir:

A1 Düzeyi

Sıradan ve gündelik deyiĢlerle somut gereksinimleri karĢılamayı hedefleyen son derece yalın ifadeleri anlayabilir ve kullanabilir. Kendini veya bir baĢkasını tanıtabilir ve bir kiĢiye, kendisiyle ilgili sorular ⎯Örneğin oturduğu yer, iliĢkileri, sahip olduğu Ģeyler, vb. üzerine⎯ aynı türden sorulara yanıt verebilir. Eğer kendisiyle konuĢan kiĢi yavaĢ yavaĢ ve tane tane kendisine yardımcı olacak biçimde konuĢuyorsa, basit bir biçimde yazılı ve sözlü iletiĢim kurabilir. (2009: 24)

A2 Düzeyi

Tek cümleleri ve doğrudan öncelik alanlarıyla (söz gelimi yalın ve kiĢisel bilgiler ve aile bilgileri, alıĢveriĢler, yakın çevre, iĢ) iliĢkili olarak sıklıkla kullanılan deyimleri anlayabilir. Bildik ve alıĢılagelen konular üzerinde yalnızca yalın ve dolaysız bilgi alıĢveriĢini gerektiren basit ve bildik etkinlikler çerçevesinde iletiĢim kurabilir. Eğitimini, dolaysız çevresini yalın yollardan betimleyebilir ve dolaysız gereksinimlerine denk düĢen konuları anlatabilir. (2009: 24)

B1 Düzeyi

Açık ve standart bir dil kullanıldığında ve iĢ, okul, eğlence, vd. bildik Ģeyler söz konusu ana konuları anlayabilir. Erek dilin konuĢulduğu bir bölgeye yapılan yolculuk sırasında karĢılaĢılan durumların çoğunda sorunların altından kalkabilir. Bildik ve ilgi alanına giren konular üzerine yalın ve tutarlı bir söylem üretebilir. Bir olayı, bir deneyimi ya da bir düĢü anlatabilir, bir beklentiyi betimleyebilir ve bir projeye veya bir düĢünceye iliĢkin gerekçeler ya da açıklamaları kısaca dile getirebilir. (2009: 24)

B2 Düzeyi

Uzmanlık alanına iliĢkin teknik bir tartıĢma da dâhil olmak üzere karmaĢık bir metin içindeki somut ya da soyut konuların özünü anlayabilir. Doğal bir konuĢucuyla ne kendisi ne de karĢısındaki için bir gerilim içermeyen bir konuĢma türünden durumlarda belli bir doğallık ve rahatlık derecesiyle iletiĢim kurabilir. GeniĢ bir konu dizisi içinde kendini açık ve ayrıntılı bir biçimde dile getirebilir, güncel bir konuya iliĢkin görüĢ bildirebilir ve farklı olasılıkların avantaj ve sakıncalarını sergileyebilir. (2009: 24)

(37)

C1 Düzeyi

Uzun ve zorlu metinlerden oluĢan geniĢ bir basamağı anlayabilir ve örtük anlamları kavrayabilir. Sözcüklerini uzun uzadıya aramak zorunda olmaksızın doğal ve akıcı bir biçimde kendini ifade edebilir. Toplumsal, mesleki ya da akademik yaĢamı içinde dilini esnek ve etkin bir biçimde kullanabilir. KarmaĢık konularda açık ve dizgeli bir biçimde kendini anlatabilir ve düzenleme, eklemleme ve söylem bağdaĢıklığı gereçleri üzerindeki denetim gücünü gösterebilir. (2009: 24)

C2 Düzeyi

Okuduğu ve duyduğu her Ģeyi neredeyse bir çaba göstermeksizin anlayabilir. Farklı kaynaklardan yazılı ve sözlü olgu ve kanıtları tutarlı bir biçimde özetleyerek yeniden oluĢturabilir. Doğal bir biçimde, son derece akıcı ve kesin olarak kendini ifade edebilir ve karmaĢık konularla bağlantılı ince anlam farklılıklarını ayırt edebilir. (2009: 24)

Yukarıda kısaca tanıttığımız ―Diller Ġçin Avrupa Ortak BaĢvuru Metni‖nin Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulunca hazırlanan ―Ortaöğretim Kurumları 10, 11 ve 12. Sınıf Ġkinci Yabancı Dil Almanca Dersi Öğretim Programı‖na uyarlandığını görmekteyiz. 2006 yılında hazırlanan söz konusu programda (2008: 10), programın; Avrupa Konseyi tarafından yabancı dil öğrenimi ve öğretimi için yabancı dil dersinin uygulanmasına dair, karĢılaĢtırılabilir standartlar getiren ―Diller Ġçin Avrupa Ortak BaĢvuru Metni‖nden yararlanılarak hazırlandığı belirtilmektedir.

Talim ve Terbiye Kurulunca hazırlanan bir diğer program da ―Ġlköğretim Kurumları 4-8. Sınıflar Almanca Dersi Öğretim Programı‖dır. 2011 yılında yayınlanan programın da (2011: 16) ―Diller için Avrupa Ortak BaĢvuru Metni‖nden yararlanılarak hazırlandığı belirtilmektedir.

Adı geçen programlardan da anlaĢılacağı üzere yabancı dil öğretiminde önemle üzerinde durulması gereken ders kitaplarının yöntemler bağlamında incelenmesi ve programın amacına uygun olarak geliĢtirilmesi doğru olacaktır.

Şekil

ġekil 3: Almanya Okul Sisteminin Yapısı (Erginer, 2006:251‟den uyarlanmıĢtır).

Referanslar

Benzer Belgeler

ispat etmek proved proved/proven. put - koymak

Sonuç olarak; marka güveni gerek marka sadakatini gerekse de marka tercihini anlamlı ve olumlu yönde etkilediği ayrıca; marka tercihinin de marka sadakatini

Dönüşüme uğramamış taze merkezsel bölgelerin mikroskopik etüdleri, mineralojik ve kimyasal bileşimleri oflsferitlerin türemiş oldukları ana kayacın bütün hallerde

Böylece eski çağlardan itibaren yeryüzünün pek çok bölgesinde farklı inançların beslediği farklı kültürlerde var olan "ikinci hayat, yeniden doğuş"

İlk mısraı yedi heceden az olan, kafiyeleri cinaslı veya düz olarak kafiyelenebilen mânilere de kesik mâni denir.. Saçım uzun mısraıyla başlayan aşa- ğıdaki mâni

Communicated by Mi´ca S.. Gebarowski studied Einstein warped product manifolds. Motivated by the studies [5] and [10], in the present study, we consider Einstein statistical

Bu çalışmada, araştırma bölgesi olarak seçilen Gönen ve çevresindeki pirinç tarlalarında ürün verimini etkileyen iklim, toprak, gübre, su, yabancı otlar ve hastalıklar

Şekil 4.11: a) DİODFA ile sürekli ekstraksiyon çalışmalarında donör fazdaki Mn(II) derişiminin farklı sıcaklıklarda zamanla değişim grafiği b) DİODFA ile