• Sonuç bulunamadı

Şefkatli doktor acımasız bir erkekti:Gelmiş geçmiş en popüler ruh hastalıkları uzmanı Mazhar Osman'ın romanı yazıldı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Şefkatli doktor acımasız bir erkekti:Gelmiş geçmiş en popüler ruh hastalıkları uzmanı Mazhar Osman'ın romanı yazıldı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

albüm

Hurrıye

' r

<7 fV^

*■"

PAZAR, 12 Ağustos 2001 I ' « 3

Frenk boyunbağı alacak parası yoktu. Elini arkadaşının omuzuna koymuş.

l| p [ Askeri Tıbbiye talebesiyken (solda)

Mazhar Orman iyice ünleniyor ve

karikatürleri çiziliyor.

Toptaşı Bimarhanesi'nde bir muayene sırasında (altta).

%

Mazhar Osman ve Saadet Hanım, kucağında Cülmut, Lahut, İrem, Tuba, solda önde Nasut.

Bakırköy'üne taşındıktan sonra yapılan bir □ım ağ" ameliyatı.

Bakırköy Hastanesinde asistanları ve arkadaşlarıyla.

İsmet İnönü ve Tevfik Sağlam'la birlikte. Gülhane'de vizite sırasında (solda).

I V la zh a r Osman kadınlarına karşı ideal erkek değildi. Rum Mart, Alman M itzi, ilk eşi Nedime, ikinci eşi Saadet, Madam Senni... Kadınlarla ilişkisini en iyi kendi sözü anlatıyor: "Ka d ın dediğiniz pisuar gibidir. Bir iki işersin, rahatlarsın, o kadar!"

Gelmiş geçmiş en popüler ruh hastalıkları uzmanı Mazhar Osman'ın romanı yazıldı

'efkatli doktor acımasız bir erkekti

5 Mayıs 1884'te Meriç Nehri kıyısındaki Sofulu'da doğdu. Ziraat Bankası'nda memur Osman Zühtii Etendi, oğlunu sevinçle kucağına alıp

adım "Büyük adam olacaksın Yusuf Mazhar" diye kulağına fısıldadı. Mazhar Osman, kuşpalazından ölen üç kardeşi gibi talihsiz olmayacaktı gerçekten de. Osman Efendi bankanın Üsküdar şubesine terfien tayin olduğunda Yusuf Mazhar, 10 yaşmdaydı. Üsküdar Mülki İdadisi'ne başladı. Arapça, coğrafya ve Türkçesi o kadar iyiydi ki ileride büyük bir şair ya da ünlü bir yazar olmaya karar verdi. Annesi ona hep Yusuf derdi. Onun sesiyle duyduğu bu ismi başkalarının söylemesine izin vermedi. "Bana Mazhar deyiniz!"

Idadi'den aliyyül'âlâ dereceli şehadetnameyle, okul birincisi olarak mezun oldu. Babası "Hekim ol, hiç olmazsa aç kalmazsın" dese de

Mülkiye'ye başvurup idare adamı olmak istedi. Ama zengin çocuğu olmadığı için burada okumasının imkansızlığım anladı. Tıbbiye-i Askeriye'ye 340 kişiyle birlikte iştirak etti. Askeri İdadi mezunu olmayıp da kazanan iki kişiden biri oldu. O kadar yoksuldu ki ek işler yaparak öğrenimim sürdürebildi. Yatakhanede dolabm üzerine çıkıp meddahlık yaparak kamını

doyurdu, Lübnanlı hocasının tavsiyesiyle evlerde ya da hastanelerde ölü başmda bekleyerek para kazandı.

Haydarpaşa'ya taşman Tıbbiye Mektebi'nde son sınıftayken Raşit Tahsin Hoca, akliyeci ve asabiyeci olmasını salık verdi. Günlerini sağduyu ve mantıktan uzak, akıl hastalarıyla, Toptaşı

Bimarhanesi’nin kalın taş duvarlarının arkasındaki mecnunlar dünyasmda geçirecekti. 1904'te Tabip Yüzbaşı rütbesiyle, sınıf dördüncüsü olarak diplomasuu aldı.

1908'de Meşrutiyetin yemden ilan edildiği gün olan 23 Temmuz'da Almanya'ya, Berhn Üniversitesi'ne gitti. Alman İmparatorluk Psikiyatrisi diye adlandırılan ekolün temsilcisi Emil Kraepehn’le tanıştı, Almanca öğrenip yemden tıp eğitimi aldı. Kraepel'in tedavi yöntemlerim anlamaya başladıkça üstadın dikkatini ve sempatisini kazamnakta gecikmedi. Tıptaki son gelişmelere ilişkin mükemmel bilgi birikimi ve hırsıyla döndü.

L

N

EYZENLİ KOĞUŞ

Askeri Sıhhiye Reisi Süleyman Numan Paşa, Gülhane 'den akliye, asabiye, kadın doğum ve anatomi derslerini kaldırdı. Artık Gülhane, sıradan bir askeri

hastaneydi. Mazhar Osman değil hocahk

Emraz-ı Asabiye

Muallimi, İstanbul Emraz-ı Akliye ve Asabiye Hastanesi'nin başhekimi, hastaların babası M azhar Osman'ı neden yazdığını anlatıyor: " M azhar Osman lider, güçlü, yapıcı ve birleştirici. Aynı zamanda ruh doktoru olarak Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçişi omuzlarında daha da ağır bir yük olarak taşıyor. Kitapta bunu göstermeye çalışıyorum. Halleden, çözüm üreten halini. Bunu da bütün liderler gibi sağını solunu kırarak, insanları çiğneyerek yapıyor." Liz Behmoaras, iki yıl önce İstanbul Ansiklopedisini karıştırırken Mazhar Osman'a rastladı. Onu çok sevdi ve iki yıl süren kitap çalışması başladı. M azhar Osman'ın hayatını romanlaştıran biyografisini yazdı, isimlerin, tarihlerin gerçek olduğu bir zemine kurdu romanı. Behmoaras M azhar Osman'ı sadece hekim yönüyle anlatmıyor. En mahrem huylarına, çapkınlıklarına, yalnızlığına, yoksulluktan gösterişli hayata geçerken katettiği yollara

da tanık olmamızı sağlıyor. Ama en çok da acı çektirdiği kadınların dramına. Kitap, "Tam M azhar Osm anlık",

"Derdini M azhar Osman'a anlat" sözlerinin kahramanını tanımak için iyi bir fırsat.

yapmak, yıllardan beri canla başla çalıştığı Gülhane'de hasta bile

bulamayacaktı. 1914’te hastaneden ayrılıp Haseki'ye klinik şefi olarak atandı. Aym yıl Birinci Cihan Harbi patlak verdi ve binbaşı rütbesiyle Haydarpaşa Askeri Hastanesi'ne başhekim oldu. Zamamn en ünlü şairi Tevfik Fikret'le samimi olma şerefine nail oldu. Savaş nedeniyle İstanbul'a dönen Abdülhak Hamid'i tedavi etti. O günlerde Haydarpaşa'ya Neyzen Tevfik'in geldiğini öğrendi. Vizitede Neyzenle tanıştığı an,

"Mazhar'ın hususileri kervanında" yer alacağını anladı. Neyzen Tevfik, hastaneye gelme nedenini sıraladı:

"Umumi harbe kadar bin sekizyüz okka rakı içtim. Üç-dört ton esrar içtim, bir o kadar afyon yuttum. Sürttüm, sefil oldum, serserilerle gezdim. Sokaklarda köpeklerle koyun koyuna yattnn..." Neyzen gözlerini yumup neyi dudağına götürdü. Mazhar Osman, "İyi beslensin, bol sıvı alsın, istediği kadar da ney üflesin" dedi. Asistanlar, hastalanır rahatsız olduğunu söyleyince de "Müzikten kimseye zarar gelmez" cevabım verdi.

K

a

DIN PİSUAR GİBİDİR

Mazhar Osman, şefkatli bir hekim olsa

da kadınlarına karşı ideal erkek değildi. Rum Mari, Alman Mitzi, ilk eşi Nedime, ikinci eşi Saadet, Madam Senni... Mazhar Osman'ın kadınlarla ilişkisini en iyi kendi sözü anlatıyor: "Kadın dediğiniz pisuar gibidir. Bir iki işersin, rahatlarsın, o kadar!" Nedime'yi ne kadar sevmişti oysa. Onun hatırlı dostlan sayesinde muayenehanesine hastalar gelmeye başlamıştı. Elinde tahta bavuluyla bir akşam çıkageldiğinde kapılanın sonuna kadar açan da yine Nedime'ydi. Ama Nedime'ye fal bakan İhsan Hamm’ın 14 yaşındaki kızı Saadet'i karanlık

koridorlarda arzuyla kucaklamaktan geri durmuyordu. Öyle ya Nedime'nin dişleri

nikotinden sararmıştı ve eskisi gibi tombul da değildi. Nedime'yi boşadı, SaadetTe evlendi. Saadet’e Fransız hocalar tuttu. Yoksul ve cahil kızcağız yedi yılda zorla Fransızca ve keman öğrendi. Viyana işi karyolada yatmayı, alafranga

mobilyalarda alafranga müzikle misafir ağırlamayı öğrendi. Mazhar Osman'a beş çocuk verdi. Daha fazla olmasını Mazhar Osman istese de hekim arkadaşlarının ısrarıyla karısının kürtaj olmasma fazla itiraz edemedi. Saadet, kocasının kıskançlığından ve hakaretlerinden kaçarak her seferinde yatakodasındaki çekmecesine sakladığı likörlere sığındı.

rERGİ REKORTMENİ

Mazhar Osman, büyük bir hırsla çahşıyor, çahştıkça kazamyor,

kazandığım giyhne, pek düşkün olduğu boğazma harcıyor, bir yandan da mal mülk ediniyordu. 15 Haziran 1927'de İstanbul Emraz-ı Akliye ve Asabiye Hastanesi resmen hizmete girdi. Topkapı Bimarhanesi'ndeki başarılan, etrafında efsane halesi oluşturuyordu. Mazhar Osman'm yıllarca uğraşması, nihayet sonuçlandı ve hastalar Toptaşı

Bimarhanesi'nden manda arabalanyla Bakırköy'e taşındı. Hastalar, karanlık ve izbe hücrelerden çıkıp daha insancıl koşullara kavuştular. Mazhar Osman vizitelerinde yine mucizeler yaratıyor, yine en problemli hastayla en güzel diyalogu kurmayı başarıyordu. Hastanenin çevresindeki binlerce

dönümlük araziyi ağaçlandırdı, bağlar ve bostanlar oluşturdu. Üstelik bütün bunları hastalarla birlikte yaptı.

Bol para kazanmaya devam ediyordu; Soyadı Kanunu'yla Uzman soyadım alan Mazhar Osman Uzman 1942'de doktorlar arasında Operatör Mim Kemal Öke'yle birlikte "Varlık Vergisi Rekortmeni" oldu: 5 bin lira vergi ödedi o yıl. Gençhğinde mandolin çalıp şarkı söylediği Çamlıca tepesinde büyük bir bahçe içinde eski bir köşk satın aldı. Yaşlanıyordu. Şeker hastalığı,

şişmanlığı arttı. Köşkün onaranına ne zamanı vardı, ne hali. Oysa karısı Saadet henüz 44 yaşındaydı. Mazhar Osman'm 1951'in 31 Ağustos sabahında nefes darlığı arttı, konuşması peltekleşti, kafası karıştı. Geceyarısma çeyrek kala öldü.

Ölümünden iki gün sonra,

Bakırköy’deki kıdemli hastalarından "De Gaulle", pencereden bahçedeki

doktorlara seslendi: "Doktor beyler, Mazhar Osman öldü diye uydurmuşlar. Mazhar Osman ölür mü? Ne saçma şey. Bir zamanlar Atatürk için de öldü diye çıkarmışlardı."

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Tablo 14'de görüldüğü gibi orta grup çocuklarının ebeveynlerinin %22.5'i, büyük grup çocuklarının ebeveynlerinin 9ı 12.5'i çocuklarına beslenme ve besinlerle

Kitapçılann bu çeşit eserleri tercih — bittabi bazıları, hepsi değlV— ettik­ lerine ve meselâ Ahmet Basimin basın tarihini ilgilendiren mühim makalele­ rini,

Bunun gibi her bir üçlü karta ait imgeyi me- kânsal iliflkilerle efllefltiren Cooke, is- kambil destesindeki kartlar›n dizilifl s›- ras›n› hat›rlayaca¤›nda akl›nda

Şimdi kendi hazırladıklaıı silâhın kendi aleyhlerine dönebilmesi ihtimali karşı-- smda ne düşündüklerini bil­ miyoruz. Çünkü “ Mürür-u zaman” a

Ortaköy'dc Halice Sultan'ın yalısının bahçesini düzenler ve Mclling kısa zamanda kendisini Hatice Sultan'a kabul ettirilerek resim yapma izni alır.. Ancak bu

Hıristiyan ayinlerinde 3501i yıllardan yaklaşık 1000 yıl sonra müzik ve sözler birleştirilmiş ve özellikle 14’üncü yüzyıl sanatçıları bu müziğin şiir,

Ölüler hakkında yapılan tenkit ve takdirlerin on lar için olmayıp diriler için ol­ duğunu nazarı itibare alarak müstakbel nesilerim iz için bu ciheti ihmal

Hattâ denilebilirki, duyarlığı, zekâsı, zev­ ki, yetenekleri ile çok üstünde olduğu çevresine se­ vimsiz görünmemek, onlarda bir aşağılık kompleksine yol