• Sonuç bulunamadı

Türkiye'nin zor günlerinde:Sefir-i kebirler:Kuneralp:Taksim gerçekleşmiş Kıbrıs sorunu çözümlenmiştir

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Türkiye'nin zor günlerinde:Sefir-i kebirler:Kuneralp:Taksim gerçekleşmiş Kıbrıs sorunu çözümlenmiştir"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

[~ S a y f a

0 |

IZ J V İA R T 1 9 8 2

HOPPALA cM PPALAAAİ.

NEl^EOEM Ç IK A N IN

^İNU>i İÎMNU CAVI DAHİ

PfcN İENDEN

L ANfclUÍ. MMM

H t i .. . c a n i n A Y I L M A K ÎÎTÎVOM A B E N HAlllUM

!< ER A iM ¡,

32 KISIM TEKMİLİ BİRDEN

TURHAN SELÇUK

A Ç IL A M A Z D I N E

l b e t

, AYRILAM AZDIN

B

aha

olan

h \ m w

t

IH & İLEK û N O M ÎK .

I 5A v tDANUM i$i N

-N FO

f w

I F&nFKi

/ Y

m

TM E C A N İM S EM

H E W N L tW E N / 5EMÎÜ » i t , » ™ » ,

AYRILAMAZ-

İKLİR

î

ÎN ijMNU.

TAMAM KERAMİ

Ruı Î4 Bu r a d a B İ T E R .

NADll giTEfckApjÛM?

anlavam adim d em ek

İSTEPÎ&Mİ.

L -İ0 9

ÇETİN ALTAN

Kuneralp'in eşi ve bacanağı, Ermeni terörünün kurbanı oldu

E

M E K L İ B ü y ü k elçim iz

Zeki Kuneralp, bir Erme­ ni terörüzede. İki hun­ har, hayat arkadaşını ondan koparıp götürmüş. Anılarını to p ­ ladığı ve ikinci baskısı yapılan ‘ ‘ Sadece Diplomat” kitabını ithaf ettiği eşini: ‘ ‘N E C L A ’ya, ki hayatımda başarı ne sayılırsa, benzen ziyade onundur.” Sadece ‘ ‘Kariyerim boyunca bana sevgi ve şefkatiyle, kibarlığı ve zekâ­ sıyla en kıymetli destek olan, yaşantıma ruh ve mâna veren” diye anımsadığı hayat arkadışmı mı? Eski büyükelçilerden pek sevgili bacanağı Beşir Balcı- oğlu’nu da katletmişlerdi lanet olasıcalar.

Üzüntüsünü zarif bir tebes­ sümle örterek anlatıyor seçkin diplomatımız:

Beşir eşini kaybetmiş, teselli aramak için 1978 hazira­ nında Madrid’e, bizi ziyarete g elm işti, F ra n sız d ostla rım ız Marlyn ve kocası gelip Beşir ile Necla’ya şehri gezdireceklerdi. Fakat kör talih, otomobilleri çalışm a m ış. B izim Sefaretin Mercedes’i ile gittiler Marlyn Ter- le buluşmaya. Ben de kançılarya­ da çahşıyorum. Hava oldukça sıcak, odamın pencereleri açıktı. Tak, tak, ta k ...’ gürültüleri duydum. Egzost patlaması zan- nıylaönce umursamadım. Kançı­ laryada Koşun, gelin, bakalım ne oldu!’ diye telaşlı koşuşmalar üzerine kalktım. Olay yerine vardığımda, cesetleri hastaneye götürmüşlerdi. Şükürler olsun ki hemen ölmüşler ve ıstırap çekme­ mişler. Kana susamış Ermeniler de otom atik tabancalarını atıp otomobille kaçmışlar.”

Korkunç olay, hatırlarsınız, Büyükelçiliğimize. 300.400 .metre mesafede, trafik lambalı kalaba- lik bir kavşaktâCereyan etmişti. Kuneralp bir gün önce aynı yerden hadisesiz geçmiş. Rah­ metli Balcıoğlu da, Kuneralp gibi bastonluymuş. Anlaşılan saldır­ ganlar ikisini karıştırmışlar.

Türk bayrağına sarılı tabutlar hastaneden getirilip büyükelçili­ ğimizin holüne yerleştirildi&nde, başta bakanlar ve

kordiploma-KUNERALP:«TAKSİM

GERÇEKLEŞMİŞ

KIBRIS SORUNU

ÇÖZÜMLENMİŞTİR»

• Tecrübeli diplomata göre,

«Papandreu’yu fazla ciddiye alıyor

parasız propagandasını yapıyoruz»

tik binlerce kişi tarafından ziya­

ret edilmiş. Suudi Arabistan Büyükelçisi dua okumuş. İspan­ ya Dışişleri Bakanı Oreja “ Krali­ çe İzabel" nişanım iğnelemiş sefirenin katafalkına. Kral Juan Carlos da telefonla arayarak ken­ disi ve kraliçe adına derin üzüntülerini ve taziyetini bildir­

miş, yaslı Kuneralp’e. Suçluların yakalanıp cezalandırılması için İspanya Hükümeti’nin tüm im ­ kânlarım seferbeı edeceği vaa­ dinde bulunmuş. Ama katiller sırra kadem basmışlar, hiçbir ipucu bulunamamış. “ Ellerinden her geleni yaptıklarına içtenlikle in an ıyoru m ^ dedi K uneralp,

MALKOÇOĞLU

& T T Û S U

A Y H A N BAŞOĞLUi

5ZET: Ontar isimli garip bir yabancı, Moldavya Karpatıarınaa oır vadide yaşayan halkı sihirli davulu ve aöûsünde asılı göz şeklin­ de bir taşla İpnotize ederek buyruğu altına almış ve esrarlı bir şato inşa ettirmiştir. İradesini, buyruğu altına aldığı bu insanlara karanlık cinayetler işletmekte ve esrarlı em eline a âlet tmektedır. M alkoçoğlu ve Ejder, u m a rın ızmaeaır. M alkoçoğlu, bir pa­ nayırı talan eden Om adın adamlarını tepeler ve bir kızı ellerinden kurtarır. Halk şimdi Ontar’ ın öfkesi ve intikamından korkmak­ tadır...

N ^ a W c o ç à ^ a B jd e r 'i b u lm a k

için h a n a 3 ö n e r J

A C A & A Ö Me a a ü

BİF2 i z /1Aİ BULpU

İ 7 U Ç M A M A & T IK

ELLE

TU TU LACAK

k 4 p 5 4 K T A K ^ V A ' T A F T A M T f £ a t a p a y a

-i3>i Ù K

A R T A S I V A K

YAŞAMIN İÇİNDEN

TTAKTİYLE bir tanıdığım vardı. Ufarak ona, derdi.

\ / yapılı, kırpık beyaz bıyıklı, İnce tel Av oynatanlar, “Deli mİ bu adam” gibl-

w gözlOklüydü. Gamsızlık anıtı yapacak )erden Şö7|e bir bakarlar, işi uzatmamak bir yontucuya modellik edebilecek kadar 'ÇinL Peki peki, derlerdi,

gamsızdı. Ne parasızlık, ne işsizlik, hatta ne Biri çocuğunu tarım okuluna verdiğini de evsizlik ve ölüm, onu tedirgin ve sinirli

söylese-b° yU kTntin - Yok bu °'™ d ı, ?ok yanhş yaptm, diye

h m® 9'rer- Tam‘ hemen sesini Keskinleştirildi. “ Sen çocuğu

î k ,nH9İ İ H . L . ? . ^ ederdl- u Aklından, bilgisinden ve zekasından o . «arım okuluna değil, dalgıç okuluna vere-u „ m , .

kaçar hoşnuttu ki, tüm yaşamında hiç kazık ” * " h i n , r - ™ „ Z 7 * '

yemeden yaşadığına inanmıştı. de.‘yl ^ sle" ifdl- Tanmc,dan b°< " a var, ama Bu üstünlüğünü paylaşmak, bunun için d?'8'Ç‘£ a hh8V8S 8de" yok 8 'bi " §ansJ yar‘ de ya başkalarının yiyeceği kazığı engelle- ®d p’ ,b'r de babk b r | em‘ ,alan bu'du mek, ya yemiş oldukları kazığı hemen ortaya u ’hlm an «fon .? f/n m

çıkarmak isterdi İ8> bemen al onu tar,m «kulundan, dalgıç

“ ' i r

s

r

■ tar , :

T

_“ i kdr  m r

ak

kuşkuyla bükülmüş dudaklarıyla, başını İki ar Î f ® T lf’ .zu<; ^ f ciyeci dakkan|

«

t e k

â

r b

r r r s

' T

a s s K

i r s z r ' ' - M

— Tahmin etmiştim, kazığı yemişsin, ba- Ne 2aman siyasetten söz açılsa:

yı T ,n! ahrd," \ derdl- , - Horozu bol olan yerde sabah geç olur, ÇaYdabkkîan Ifâene, sigara ağızlığından derlâf, değiştirirdi.

a im ^ a ifavarl1^ 06 kadar birinin bir şey Hiç mi hiç gazete okumaz, sinemaya git-kazıkiandıömı yargı®ına toslamışsa, mez, dazara UCuzca bir lokantaya girerse de, ' y ame e '° lanağı yoktu. garsonun anasından emdiği sütü burnun-— BU teapih yen» mİ? Ver bakayım. Kaça dan getirirdi:

a n — Ne yağıyla yaptınız bu yahniyi... Bak-Tespıh çeken kişi, boş bulunup da: sana gayet yavan o!muş Yahni pişlrir1<en Şu kadara aldım, derse yanardı... azıcık kuyruk katmazsan, lezzetini tuttura-Tespıhı inceden inceye evirir, çevirir, du- mazsın

daklannı kuşkuyla uzatıp, başını iki yana _ '

sallaya sallaya. — Söyle aşçıya pilavı demleyememiş...

— Kazıklanmışsın, derdi. Bunlar çöp te- _ 7 Y

nekesinden toplanmış zeytin çekirdeklerin- _ Bu kadar az kıyma konmaz kum fasul- den yapılma şeyler. Aynı fiyata ben sana ha- uau_

kiki kehribar tespih alırdım. 1

ŞayRLt„eS.^ İ.H ° ynaKy1an ki Şİa * - Bamyaları azıcık limonla ovsa, hepsi

mi Tl ® ai " ,ad'^- blr arkada’ armağ0n sapsan olurdu bunların...

d ! v k k a ^ ' E 5 Y 6 aramaZ' Kendisi kadar hi? kimsenin Va.Şamla y - i . . . ... uyumlu olabileceğine inanmadığı için de, * . .. ®^y 8 arkadaş-na böyle süprüntü şey- kendisinden, hem yaşamından

olağan-hiıl Hozufh6 azma®an ®*mesln. İşporta malı üstü hoşnuttu. Evden bir çıkar, gezine

. . u‘ S8n’f f piÎ exmorakl'ysan bana gezine parklara gider, kahvelere girer, oto-

1« ’ UT, sana hak*kl kökünden bir büslere biner, tanımadığı kişilerle konuşma I?*P,,,a,8y,m a“ flör..^ açıp on(ara ak|, öğretir ve hiçbir şeyi kendi-Tefle ayı oynatanların teflerine bile ne dert etmeden, yatağa girince mışıl mışıl musallat olurdu. Usul usul yanlarına soku- uyurdu.

lur, bir uzman ciddiyetiyle: ¡kj kez dolgunca mirasa konmuş, İş-— Bir dakika versene şu teti bakayım, adamlığına özenip hepsini batırmıştı.

derdi- Keyifli mi, keyifsiz mi yaşadığını

bilme-Tefl bir süre elinde evirip çevirip, önüne yecek kadar, duygularından soyutlanmıştı, arkasına vurarak salladıktan sonra da: Boş zamanlarında tavla oynayıp, akşamları

— Bu tefin kasnağı çatlak, ondan hay- da iki kadeh rakısını atarak, yüz yaşına yakın

van huysuzlaşıyor. Ya yeni bir tef bul, ya bu yaşadı.

tefin kasnağını değiştir. Ayılann kulağı çok Ölürken de pek İstifini bozmamış:

hassastır, bu tefle hiçbir şey yaptıramazsın _ Eh artık ölme zamanı geldi, demiş.

Ermenilerce hunharca katledilen Neciâ Kuneralp'in ölümünden altı ay önce kocasıyla çektirdiği son fotoğrafı...

\ma Ispanya'ya yılda 30 mil­ yon turist gelir. Sınır kapıların­ daki trafik, başkentteki kadar yoğundur. Nasıl bulacaklar?”

Kruşçef, G ü r s e l ' İ

d e n i y o r

Değerli diplomatımıza göre, cinayetler Ermeni hayallerine hizmet etmez. Ters tepen bir silahtır. Yumuşatacak yerde bizi katılaştırır ve azmimizi biler. Yok, ya bir jest yapma niyetinde olsa bile, Türkiye’yi caydırır. Ermeni teröründe Sovyet parma­ ğı aramak pek gözü bağlı bir düşünce değildir. Çünkü Sovyet- ler. Doğu Anadolu’dan toprak taleplerim Kars, Ardahan ve Artvin illerimiz nüfusunun ç o ­ ğunluğunun Gürcü ve Ermeni olduğu asılsız iddiasına dayan­ dırmışlardı.

“ Toprak talebi" sözleri Kruş- ;ef-Gürse! çağrışımını yaptırdı Kuneralp’e: Kuneralp 27 Mayıs İhtilâlinden sonra Dışişleri B a­ kanlığı Genel Sekreteri’dir.

28 haziranda K ruşçef tenGür- sel’e bir mesaj gelir. Mahirane maksadı M B K ’nın ittifaklara bağlılığım denemek, mümkünse bir rota değişikliği sağlamak. Sovyet şefi özetle şöyle demiş:

‘‘ Gelin ilişkilerimizi daha da iyileştirelim. Bizden ürkmeyin. Evvelce de söyledik. Sizden artık ne üs, ne de toprak istiyoruz. Bırakın size taşınmaz masraflar yükleyen ittifak siyasetinizi, ta­ rafsız olun. Atatürk’ün çizdiği yolda dönün.”

Rahmetli Cemal Aga'nın 8 temmuz tarihli cevabı kesindir:

“ Üs ve toprak talebinden vazgeçtiğinizi teyid etmenizden memnunum. Savunma masrafla­ rının azaltılabilmesi için tek çare, herkesin kabul edebileceği kap­ samlı ve kontrollü bir silahsızlan­ ma sistem in in k u ru lm asıd ır. Gerçekleşmediği sürece Türkiye, ittifaklarına bağlı kalmak zorun­ dadır. Türkiye’nin ittifak siyase­ ti yeni» değildir; yolu Atatürk çizmiştir. Onun devrindeki Bal­ kan ve Sadabad Paktları, buna kanıttır.”

Fenerbahçe’deki evinde yaptı­ ğımız söyleşide, konuyu şöyle bağladı Kuneralp:

18 temmuz günü de Amerikan Büyükelçisini çağır­ dım. K ruşçef ten gelen mektupla Gürsel'in cevabının suretlerini verdim. Böylece siyasetimiz de­ ğişmemiş oldu.”

K ı b r ı s s o ru n u

ç ö z ü m l e n m i ş t i r

Güncel bir konuya, Papand- reu'ya sıçrıyoruz. Deneyimli dip­ lomatımız, “ Yunan Başbakanı hünerli bir politikacı” şeklinde konuşuyor ve sürdürüyor:

Sözleri ve davranışları Yunanlılara yönelik. Dışarısı il­ gilendirmiyor onu. Politikacı dı­ şarıdan önce halkının hoşuna gidecek sözler sarfetmek, davra­ nışlarda bulunmak mecburiye­ tindedir. Biz lüzumundan fazla Önem atfediyor, ciddiye alıyor, parasız propagandasını yapıyo­

ruz adamın. Ne yapabilir?

Kıbrıs’ı mı alacak? Harp mı ilân edecek? Istanbulu mu bom- balayacak?Hangi uçakla? Bilirsi­ niz her kalkış ve inişte savaş uçaklarının lastiklerinin değiş­ in» si gerekir. Amerika lastik

verir mi?

Kıbrıs meselesi halledilmiştir. Taksim gerçekleşmiştir. Türk Ordusunun durumu sağlamdır. Soydaşlarımızın can ve mal güvenliği garanti altına alınma­ dıkça kimse bizi söküp atamaz Kıbrıs'tan.

Sovyetler Birliği'nin nüfusu ve yüzölçümü_ kac? Yaklaşık 300

milyon ile 2 2 . 2 7 3 .7 0 0 kilometre­ kare. bizimki? 45 milyon,

7 8 0 .6 2 3 kilometre-kare . Biz Sovyetlerle savaşmayı hiç aklı­ mızdan geçiriyor muyuz? Bizim için Sovyetler ne ise, Yunanlılar için de Türkiye odur.”

Kuneralp’ in Madrid’in yanışı ra Bern ve iki kez Londra Büyükelçiliği var, 1964'te Kıbrıs

sorunu gene alevlenmiş ve Kune ralp Londra'da daha yeni. L ond­ ra’daki Yunan sefiri, yaşlı, g ör­ müş geçirmiş bir zat. Görevleri gereği ıesmî temaslarda sürekli, kıyasıya çatışıyorlar. Karşılıklı ağır suçlamaların gürültüsü pa­ tırtısı içersinde Kuneralp’ in Yu» nail meslektaşına mutad nezaket

(Devarru S. 10, S. 4'de)

İS ,

7

TRANSTEKNIK

HOLDİNG AS.

gururla sunar..

BÜRO MAKİNELERİ VE SİSTEMLERİ SERGİSİ

Çukurova’nın ilk elektronik büro makineleri ve sistemleri sergisi Ç U K U R O V A ’82,

19-21 Mart 1982 tarihleri arasında Adana Divan Oteli’nde açılacaktır.

Çukurova’82 m odem işyerlerinde kullanılan computer, word processor,

elektronik hesap makineleri, fotokopiler, elektrikli daktilolar, yazar kasalar ve m odem

communication sistemlerini içeren bir sergi olacaktır. Sergide büro

makineleri ve sistemleri konusunda pekçok yenilik sunulacaktır.

Üstelik yarının tekniği, dünün fiyatları ile.

Transteknik Holding; Çukurova’ 82’de aşağıda belirtilen

dünyanın en ünlü markalarını sergileyecektir.

PRİME • SMITH CORONA • KALLE • WANG • IES

BELL - HOWELL • MONROE • SANYO • MINOLTA

Konusunda ülkemizin gerçek lideri olan Transteknik kendi türünde Türkiye’de

ilk defa gerçekleştirilen Ç U K U R O V A ’82 Büro Makineleri ve Sistemleri

Sergisi’ ni tek başına organize etmekte gurur duyar.

Buyrun, bu gururu birlikte paylaşalım.

TRANS TEKNİK TİCARET A.Ş.

TRANSTEKNİK PAZARLAMA A Ş .

TRANSTRONİK TİCARET A.Ş.

TRANSDATA SİSTEMLERİ TİCARET ve SANAYİ A.Ş.

TRANSTEKNİK H O LD İN G A.Ş.

Ayrıntılı bilgi ve davetiye için:

D O L U N A Y E R TA N -A dana Bölge Müdürü

(2)

17 MART 1982

S a y f a I O }

SEFİR İ KEBİRLER

Haştaraf g Sayfada

ziyaretim yapması gerekir. Ha­ vadan sudan konuşmaları yarım saat sürer. Uyuşmazlık konuları­ na hiç değinmezler. Kuneralp’i dinliyoruz:

Yalnız ayrılırken elimi sevecenlikle sıktı ve yüzünde buruk bir acıyla, ‘Bilmem haberi­ niz var mı? Türk-Yunan dostlu­ ğuna inanan budalalardan biri de benim’ dedi. Dilimin ucuna ka­ dar geldi. ‘ Ben de böyle bir budalayım’ cevabını verecektim, geri yuttum, sustum. Türk-Yu­ nan dostluğunun faydasına inan­ cım, beni hiç terketmemiştir.

Birinci oğlumuzun dünyaya geldiği Prag’da Başkâtiptim. Hastanede refikamın başucun- dan bir dakika bile ayrümayan arkadaşı Yunan Başkâtibinin eşi idi. Bizler, Türkler ve Yunanlılar böyleyiz. Ferden sevişir, kucak­ laşırız, milletçe çekişir, boğuşu­ ruz. Benzerliklerimiz çok ve do­ ğal, ayrılıklarımız az ve yapay­ dır. Ne yazık ki, ilişkilerimizde daha çok yapaylık galip gelmek­ te doğal eğilimleri boğmakta­ dır ”

Selvvyn Llyod

a z a r l ı y o r

Türk-Yunan ilişkilerinde bir parantez açıp Kuneralp’in bir başka ilginç Ix>ndra anısını nak­ ledelim. Bir sefaret yemeğinde İngiliz eski dışişleri bakanı Sel-

wyn Llyod’a rastgelir. Tanır Kuneralp'i. Ankara’da, Londra’­ da hep Zorlu'nun refakatinde

görmüştür. Bir köşeye çeker K un eralp’ i, yüksek perdeden

adeta azarlar:

Zorlu’yu niçin astınız? Yürekli adamdı, memleketi için iyi çalışırdı. Why did you kill him? (Onu niçin öldürdünüz?)” .

Diplomatımızın NA TO ’da da emeği geçmiş yurdumuza. Fran- sız-Alman ilişkilerini örnek veri­

yor: —

“ — Daha 35-40 yıl önce Fransızlar ile Almanlar devamlı

boğuşma halinde idiler. Araların­

da derin bir uçurum vardı Uçurum bugün şose olmuştur.

Fransız-Alman ilişkilerine her

alanda ve düzeyde tam bir ahenk ve anlaşma zihniyeti egemendir. iki tarafın devlet adamları, De Gaulle’ler, Adenauer’ler, Gis- card'lar, Schmidt’ler ve başkala­ rı, husumet uçurumunu doldur­ mayı başarmışlardır.”

Birkaç kere N A T O ’daki A l­ man tanıdıklarının aşağıdaki so ­ rularına muhatap olmuş Kune- ralp:

“ — Bakın, biz ve Fransızlar asırlarca kedi köpek gibi idik. Daha bu asır iki kez vahşice döğüştük. Bugün ise sıkı dostuz. Siz de niçin Yunanlılarta anlaşa­ mıyorsunuz?”

O y a la y ıcı ceva p lar verm iş. Pek inançlı olmayan bir ifade ile “ Biz de inşallah anlaşırız” gibisinden geçiştirmiş.

Söyleşimizi noktalarken, tees­ sürle yüzümüze baktı güzide diplomatımız:

Nerede o devlet adamları­ mız? Uçurumu dolduracak basi­ retli devlet adamlarımız nerede?”

BİTTİ

ESANSLAR - EMÜLSYONLAR

Bush Boake Ailen • Essan Ürünleri

M EŞ R U B A T - BİSKÜİ - Ş E K E R LE M E ve GIDA

S A N A Y İ L E R İ

İ Ç İ N

D O N A T IM

MAKİNA ve MALZEME TİCARET A. Ş.

K Â Ğ I T H A N E , MA NDRA SO K A K No. 27 - İ S T A N B U L

^Telg.: MOKOSİ - İstanbul - T l * . : 23374 DOTIITR. ® : 40 78 80 - 48 73 59 - 47 02 45

D .B . D E N İZ N A K L İY A T I T .A .Ş .

G E N E L M Ü D Ü R L Ü Ğ Ü

İKİ A D E T G E M İ S A T IL A C A K T IR

1 — Teşekkülümüze ait Rize ve Malatya gemileri kapalı zarfla teklif almak suretiyle satılacaktır.

2 — Teklifler, kapalı zarflı fiyat teklif mektupları 5 nisan 1982 pazartesi günü saat 16.00’ya kadar Meclisi Mebusan Caddesi 93-97’deki Genel Müdürlük Haberleşme Müdürlüğüne Gemi Satış Komisyonu rumuzu ile verilecektir.

3 — Şartnameler, her iki gemiye ait şartnameler ayrı ayn olup İstanbul’da Fındıklı Meclisi Mebusan Caddesi 93-97’deki Genel Müdürlük veznesinden, Ankara Temsilciliği ile İzmir, İskenderun, Mersin ve İzmit'deki acentelerimizden 2.000.— TL. mukabilinde temin edilebilir.

5 - Teşekkülümüz 2490 sayılı kanuna tabi olmadığından ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine yapmakta serbesttir.

D .B . D EN İZ N A K Lİ Y A T I T .A .Ş . (B: 125941 - g e n e l m ü d ü r l ü ğ ü

K O N YA DEVLET MÜHENDİSLİK VE MİMARLIK

AKADEMİSİ BAŞKANLIĞI'NDAN

Konya, D .M .M . Akademisi’nin bölümlerine değişik bilim dallarında ve belirtilen sayılarda 2547 sayılı Kanununun 32. maddesine ve 1765, 1184 sayılı kanunlara göre smavla A R A ŞT IR M A G ÖR EVLİSİ alınacaktır.

Adayların;

a) Devlet memurluğuna girmede aranılan genel şartlan taşı­ maları .

b) İlgili bilim dalmda en az lisans düzeyinde yüksek öğrenim görmüş olmaları (Yüksek lisans veya doktora öğrenimi yapmış olmak önemli tercih sebebidir). gerekir.

İsteklilerin 2 Nisan 1982*Cuma günü saat 17.30’a kadar Akademi Başkanlığı’na yazılı olarak başvurmalan, başvuru dilekçelerine öğrenim ve çalışma durumlanm gösteren belgeler ile aynntılı özgeçmişlerini eklemeleri, ayrıca askerlik durumla­ nm belirtmeleri duyurulur.

Bölümü

Harita - Kadastro Mühendisilği Mühendisliği İnşaat Mühendisliği Makina Mühendisliği Temel Bilimler Fizik Matematik Kimya Basın: 12688-2403 Sayısı 11 8 11 3 4 1 A N K A R A , ÖZEL

G

ÜMRÜK ve Tekel eski Ba­ kanlarından Tuncay Mata­ racı ve arkadaşlarının 16 Haziran 1981 tarihinden bu yana 9 aydır devam eden duruşmaları dün Yü­ ce Divan’ın son kararlan açıkla­ ması ile son bulmuş ve Tuncay Mataracı toplam 36 sene ağır ha­ pis 787 milyon 368 bin 166 lira ağır para cezasına çarptırılmış. Bayındırlık eski bakam Şerafet- tin Elçi hakkında da beraat kara­ rı verilmiştir. Karardan sonra Mataracı’mn “ Önemli değil, Tür­ kiye sağolsun" dediği duyulmuş­ tur.

Yüce Divan sanıklardan Kok­ sal Mataracı’yı 4 yıl 6 ay ağır ha­ pis ve 31 milyon 875 bin lira ağır para cezasına mahkum etmiştir. Sanıklardan Şaban Eyüboğlu 6 sene ağır hapis 50 milyon 562 bin 100 lira ağır para cezasına, Salih Zeki Rakıcıoğlu 1 sene on ay ha­ pis 1750 lira ağır para cezasına çarptırılmıştır.

Yüce Divan Başkam Şevket Müftügil dün sabah 9 aydır de­ vam eden davamn son aşamasına gelindiğini bildirmiş ve sanıkla­ rın karardan önce son sözlerinin olup olmadığım sormuştur. Bu­ nun üzerine önce Gümrük ve Te­ kel eski bakam Tuncay Mataracı söz almış, “ Kararınızın hukuka uygun ve vicdanızın sesini dinle­ yerek verileceği kanısındayım. Hakkımda verilecek karar zama­ nın politikasına uygun olarak de­ ğil yasalara uygun olarak verile­ cektir. Beraatimi talep ediyo­ rum” demiştir. Daha sonra söz alan sanıklar da beraatlerini ta­ lep etmişlerdir. Bunun üzerine Başkan müftügil duruşmanın ni­ hai karann açıklanması için 16.30’a ertelendiğini belirtmiştir.

Olağanüstü güvenlik önlemle­ rinin alındığı ve büyük bir kala­ balığın bulunduğu Anayasa Mahkemesinin önüne öğleden sonra saat 16’da samk yakınlan avukatlan, basın mensuplan ve halktan kişiler gelmeye başlamış­ lar ancak yetkililer karann açık­ lanmasının saat 18’e kaldığım bildirmişlerdir. Uzun beklemeler sonucu nihayet saatler 2 0 ’yi gös­ terdiği sıralarda Yüce Divan üye­ leri aralannda yaptıklan toplan­ tıyı sona erdirmişler v e 9 aydır süren mahkemenin son oturumu başlamıştır.

22 Sanıklı davamn son karan- nı Yüce Divan Başkan Şevket Müftügil okumaya başlamış an­ cak karar çok uzun olduğu için başka görevliler okumaya devam etmişlerdir.

Mataracı, sabit görülen, Hay­ darpaşa gümrüklerinde bekleti­ len demirler olayından 5 sene ve 150 milyon lira, demirlerin yurda sokulması olayında rüşvet aldığı­ nın saptandığı gerekçesiyle 7 se­ ne ağır hapis 422 milyon 500 bin lira ağır para, Rizespor Kulübüne çay tahsisi yapılmasında rüşvet suçundan 5 sene ağır hapis 50 milyon lira para, Anadolu Basın Birliğine çay tahsisinde rüşvet aldığının sabit görüldüğünden 4 sene ağır 13 milyon 750 bin lira para, çay kurumunun kutu alı­ nlında Rahim M eydandan rüşvet aldığı gerekçesiyle 5 sene astır halâs ve 50 milyon lira para

A f Ö r g ü t ü ’ n ü n

i ş k e n c e

i d d i a l a r ı n d a n

ç o ğ u a s ı l s ı z

ç ı k t ı

A N K A R A , ÖZEL Devlet Bakam İlhan Öz- trak, Uluslararası A f Örgü- tü’nün Türkiye’de 12 Eylül’ den bu yana 70 kişinin iş­ kenceyle öldüğüne dair iddia­ larının hükümetçe incelendi­ ğini ve bunlardan sadece 15’i- nin doğru olduğunun meyda­ na çıktığım açıklamıştır.

Bu yasadışı davranışlarda bulunanlar hakkında 15 dava açıldığını, bunlardan 3’ünün sonuçlandığını ve işkence yap tıkları belirlenen emniyet gö­ revlilerinden 9’u hakkında ha­ pis cezası verildiğini bildiren Oztrak, yönetimin, bu gibi davranışların tamamen karşı­ sında olduğunu ve her ihbadi dikkate alarak soruşturma yaptığım vurgulamış, “ Ulus­ lararası A f Örgütü çeşitli kaynaklardan kendisine inti­ kal eden verileri, hiçbir ön in­ celemeye tabi tutmadan kul­ lanmıştır. A f Örgütü’nün bu yaklaşımım, ciddi ve tarafsız bir tutum olarak nitelendir meye imkan yoktur” demiş tir.

D A V A L A R

MATARACI 36 YIL

HAPİS YATACAK

T E Ş E K K Ü R

Acısını asla unutamayacağım, çok değerli, örnek insan, biri­ cik eşim

REFET ALTAN ın

T T C“ , ,tön?nine ‘ ?tirak eden, çelenk gönderen, Türk Eğitim Vakfı na bağışta bulunan, ’ ’

t

!L Vi

pÇi afî 47 yı 6 ay hukum giyen Gümrük ve

Teke] eski Bakanının 36 yıllık hapis cezası yasalar

geregı 19 yıl 5 aya kadar indirilebiliyor

cezası, emekli Astsubay Harun Gürel’in İpsala Gümrük Müdür­ lüğüne menfaat karşılığı atanma­ sı olayından 8 yıl ağır hapis ve 54 milyon 625 bin lira ağır para, Haydarpaşa Gümrük Müdürlü­ ğüne yeniden Ali Galip Kayıran’ ın atanması için rüşvet aldığı ge­ rekçesiyle 4 sene ağır hapis ve 46 milyon 500 bin lira ağır para ve ömür boyu memuriyetten men cezasına çarptırılmıştır. Yüce Di­ van aynca Tuncay Mataracı’yı 4 görevi kötüye kullanmak suçun­ dan dolayı hükmolunan 2 sene 4 ay, 2 sene, 7 ay ve 6 ay hapis ce­ zalarına çarptırmıştır.

Yüce Divan’ın kararından son­ ra Tuncay Mataracı ile ilgili şöy­ le denilmiştin

“ Samk Tuncay Mataracı hak­ kında Türk Ceza Kanunun 77. maddesine göre sadece ağır hapis cezalan miktan 36 seneyi aştı­ ğından hükmolunan hapis cezala­ nılın tamamı ile ağır hapis ceza­

sından 2 sene 6 ayın tenzili sure­ tiyle neticeden 36 sene ağır hapis 787 milyon 368 bin 166 lira ağır para cezasıyla mahkumiyetine ve memuriyetten temelli olarak yoksun bırakılmasına karar ve­ rilmiştir.”

Yüce Divan diğer sanıkları da şu cezalara çarptırmıştır:

Vural Kazmaz, Nihat Karade- reli 10’ar ay. Rahim Meydan 2 yıl, Paşa Ali Alaman, Nuri Ak- bulut l ’er yıl, Abuzer Uğurlu 2 yıl, Uğurcan Elmas 2 yıl, Harun Gürel 3 yıl, Ali Galip Kayıran 2 yıl, Yusuf Yaman 1,5 yıl, Ali Yıl­ dız 2,5 yıl, Halil İbrahim Demir 2 yıl, Hakkı Kalkavan 1 yıl 8 ay, Salih Aydın 2 yıl, Şahin Balta 36 bin lira.

TUNCAY MATARACI 19 YIL 5 AY

HAPİS YATACAK

Yüce Divan’ın verdiği karar çerçevesinde Gümrük ve Tekel ■eski bakam-T-uncav Mataracı

ce-B A R I Ş D E R N E Ğ İ K U R U C U V E

Y Ö N E T İ C İ L E R İ N D E N 1 9 ' U N U N

İ T İ R A Z I R E D D E D İ L D İ

İtirazları reddadiler arasında Mahmut Dlkerdem, Ortıan Ap-

D~ *

Tümar, Porf. Matin özel, Erdal Atabek

aydın, Prof

davar

Haklarındaki tutuklama kara­ rı vicahiye çevrilen "Barış Der­ neği Başkanı, kurucu ve yöneti­ cilerinden 23 kişinin tutukluluk­ larına yapılan itirazı, Sıkıyöne­ tim Komutanlığı 1 Numaralı A s ­ kerî Mahkemesi’nce incelenmiş 20 u reddedilmiştir.

Gizli örgüt kurmak, yönet­ mek, suç olan fiili övmek, komü­ nizm ve bölücülük propagandası yapmak iddiasıyla haklarında soruşturma açılan “ Barış D em e­ ği" başkan ve üyelerinden 44 kişi için gıyabî tutuklama kararı ve­ rilmişti. Bunlardan 23 sinin g ı­ yabî tutuklama karan vicahiye çevrilmiş ve bu karara bütün sa­ nıkların avukatlan, ya da kendi­ leri itirazda bulunmuşlardı.

Tutuklama kararına itiraz edip itirazları reddedilenler şunlardır: Mahmut Dikerdem (Demeğin

Genel Başkanı - eski büyükelçi), Orhan Apaydın (İst. Baro Baş­ kanı A v ), Prof. Melih Tümer, Prof. Metin özek , Gençay Say­ lan (Orta Doğu Amme İdaresi öğretim üyesi), Halûk Tosun (ODTÜ öğretim üyesi), Hüseyin Baş (Gazeteci), Niyazi Dalyancı (Gazeteci), Kemal Anadol (Eski millekvekili), İsmail Hakkı ö z- tosun (Eski milletvekili), Nedim Tarhan (Eski milletvekili), Mustafa Gazalcı (Eski milletve­ kili), Dr. Erdal Atabek, Uğur Gökten (İnş. Müh.), Aybars Ungan (TEK Müh ), Harun Ay- kııt G öker (Sü m erbank Y. M üh.), Ergun Elgün (Elektrik Y. M üh .', Emi Tayguıı (Dostlar Tiyatrosu Yönetmeni), Harun Aykut (TEK memuru).

Bu arada hakkında da ;ıkmıştır.

Nurettin Yılmaz tutuklama karan

Sanıklara işkence yapan polisin

15 yıla kadar hapsi istendi

A N K A R A .Ö Z E L Sıkıyönetim Komutanlığı A s­ keri Savcılığı,Dev-Yol adlı yasa dışı örgütün merkez komite üye­ lerinden Nasuh Mitap ile Oğuz- han Müftüoğlu’na Ankara

Em-Soysal: «H e r okuyan

aydın sayılm az»

Y A Z K O ’nun düzenlediği “ A y­

dın Sorumluluğu” konulu sem­

pozyumun ikinci gününde konu­ şan Milliyet yazan “ Mümtaz Soysal, “ Her okuyan insan ay dm sayılmaz. Aydın, dünyayı akıla yoldan anlayıp bu anlayış içinde kendi yerini akılcı yoldan sapta­ yan, aaptayabilen kişidir” de­

miştir.

İlk oturumunda Milliyet Baş- yazan Mehmet Barlas ile Yalçın Küçük’ün tebliğlerini okuduktan sempozyumun dünkü bölümün­ de, Mümtaz Soysal’dan sonra, hikayeci ve romancı Selim İleri konuşmuş “Romancı gözüyle aydının yabancılaşması” konusu

üzerinde durmuştur.

Soysal “Toplumsal değişimler

ve aydın tutarlılığı’ ’ konulu tebliğinde “ Aydın tutarlılığı ba­

kımından en önemli olan nokta­ nın, toplumca geçirilen değişik­ likleri doğru gözlemlemek oldu­ ğunu” belirtmiş, bu doğru g öz­

lem çerçevesinde “ Aydın davra­

nışının da özerkçe saptanması gerektiğini" ifade etmiştir.

Sempozyumun 3. oturumu İs ­ tanbul Gazeteciler Cemiyeti’nde bugün saat 14.00’de yapılacak­ tır. Bu oturumda Mehmet Bar­

las, Yalçın Küçük ve Selim İleri’nin katılacağı bir panel yer

almaktadır.

niyet Müdürlüğü 1. Şube’de iş­ kence yaptığı gerekçesiyle polis memuru Bekir Pullu hakkında 2 Nolu Askerî Mahkeme’ye dava açmıştır. Söz konusu davada as­ keri savfi. Bekir Pullu hakkında TCK nin 243. maddesinin üç kez uygulanarak 15 yıla kadar ağır hapisle cezalandırılmasını iste­ miştir.

Açılan davada M üftüoğlu’- nun, emniyetteki, soruşturma sırasında kendisine işkence ya­ pan kişinin temsilî resmini çiz­ diği ve tarifini yaptığı belirtilmiş hastane raporlarının eylemi ka­ nıtladığı kaydedilmiştir. Pullu’ - nun, Nasuh Mitap ile Oğuzhan Müftuoğlu’na Ankara Emniyet Müdürlüğü’ndeki sorgulan sıra­ da, aynca Müftüoğlu’ na tutuk­ landıktan sonra Mamak Askeri Cezaevi’nden sorgu için yeniden getirildiği Emniyet Müdürlü- ğü’nde tekrar işkence yaptığı id­ dia edilmiştir.

zalann infazına göre toplam 19 yıl 5 ay hapis yatacaktır. Cezala- nn infazı verilen cezanın 2/3’ü- nün ve her ayda 6 günün eksilme­ sini öngörmektedir.

Yüce Divan aynca samklardan Halil İbrahim Dernir’in tedbir konulan paralanmn müsaderesi­ ne, Salih Zeki Rakıcıoğlu’nun mal varlığı üzerindeki rüşvet pa­ rasının müsaderesine ödeme ta­ mamlanıncaya kadar mal varlığı üzerindeki tedbirin devamına, Ali Yıldız’ın tedbir konulan ban­ ka teminat mektubunun serbest bırakılarak tedbirin kaldırılması­ na, Şaban Eyüboğlu’nun mal varlığı üzerindeki tedbirin sürdü­ rülmesini de karara bağlamıştır.

Yüce Divan tarafından verilen karar 1,5 saat sürmüş ve 9.30 su­ larında sona ermiştir.

Duruşmanın sona ermesinden sonra kararın okurması sırasında zaman zaman hayretlerini gizle- yemeyen, ancak genellikle sakin duran Tuncay mataracı Yüce Di­ van Başkamna teşekkür etmiş kendisini teselli etmeye çalışan yakınlarına “ Boş verin yahu, Türkiye sağolsun” dediği duyul­ muştur.

Tuncay Mataracı yeniden ce­ zaevine götürülmek üzere araba­ ya bindirilirken de zafer işareti yapmış, "Türkiye sağolsun, biz önemli değiliz” şeklinde konuş­ muştur.

Temyiz olunamayacak

cezaların süresi

6 aya indirildi

9 Bir hafta öncesine kadar

haklannda karar verilmiş

olanlar yeni haktan ya­

rarlanacaklar

A N K A R A ,Ö Z E L Sıkıyönetim askerî mahkeme­ lerince verilen ve temyiz oluna­ mayan cezaların süresini altı aya indiren yasa Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girm iş­ tir.

Yasa hükmü uyarınca, her türlü dernek , v a k ıf ve t e ­ şekküllerin çalışmalarım durdur­ mak veya bunları izne bağlamak Sıkıyönetim Komtanliğı’nın yet­ kisine verilmiştir. Cezalara tem­ yizine ilişkin hüküm ise, yasada şöyle düzenlenmiştir:

“ Para cezaları, para cezası ile birlikte veya müstakil altı aya kadar (altı ay dahil) hürriyeti bağlayıcı ceza hükümleri ve bu cezalara bağlı veya müstakil ve­ ya neticesi olan fer’i ve mü­ temmim ceza hükümleri temyiz olunamaz."

Bu süre, daha önce üç yıldı. Yasanın yürürlüğe girdiği ta­ rih olan 16 mart 1982 tarihinden önce verilmiş, ancak verildiği ta­ rihten itibaren henüz bir hafta geçmemiş olan hükümleri, samk, müdahil, müdafii, görevli savcı veya askeri savcı yukarıdaki hükme dayanarak temyiz edebi­ lecektir. Ancak, daha önce veril­ miş olan cezalarda bu sürenin uygulanmasına üç yıl olarak de­ vam edilecektir.

Bu arada, Sıkıyönetim Yasa- sı’nın bir başka maddesinde y a­ pılan değişiklikle de Sıkıyönetim Yasası’nda yazılan ve takibi izne bağlı olan suçlarda, Türk Ceza Yasası’nın 158. maddesini ihlâl suçu hariç olmak üzere izin şartı aranmaması sağlanmıştır.

vefatı dolayısıyla

, evimize biz­ zat gelerek, telefon veya telgrafla büyük acımızı paylaşan, Ü NİLEVER camiasına, PERYÖN mensuplarına, Haydarpaşa- lılar Derneği ne, bütün akraba, dost ve arkadaşlarımıza teşekkürü bir borç bilirim.

... Eşi: M A ÎDE A L T A N

Mılhyet:

Gazete nedir?

Gazeteci kimdir?

Gazete tekniğinden ne anlaşılır?

Çağdaş habercilik nedir?

Bir gazete nasıl hazırlanır?

Dünya basını hangi boyutlara ulaşmıştır?

Türk basınının sorunları nasıl çözülür?

Sayfa Sayfa Gazetecilik

Nezih Demirkent

» A « *

Altın Kitaplar

250 Lira

PERSONEL

ALINACAKTIR

ÖNBORO,SERVİS,MUTFAK ve KAT HİZ­

METLERİ d a lla rın d a ç a lış t ır ılm a k

üzere ç e ş i t l i seviyede o te l persone­

l i aranmaktadır.

Iş tecrübesi ve yabancı d il b i l ­

g is i te rc ih seb eb idir.

is t e k l i l e r in 25 MART 1982 t a r i ­

hine kadar b o n s e rv is le ri i l e b i r l i k ­

te TURBAN ÜRGÜP MOTELİ‘ ne b iz z a t baş­

vurmaları r ic a olunur.

Adres: TURBAN ÜRGÜP MOTELİ

ÜRGÜP - NEVŞEHİR

İLAN

«A ZO T SANAYİİ T .A .J. GENEL

MÜDÜRLÜĞÜ' NCE PİRİT TAŞITTIRILACAKTIR»

1— Samsun fabrikalarımız ihtiyacına binaen Ispanya'nın Huelva Limanı'ndan 50.000 ton pirit taşıttıniacaktır.

2— Kapalı teklif mektupları en geç 29 Mart 1982 günü saat 18.00’e kadar genel müdürlüğümüzde bulunacak şekilde posta­ lanmış veya elden tevdî edilmiş olacaktır.

Postada vaki gecikmeler ve zamanında verilmeyen teklif mektupları nazarı itibare alınmayacaktır.

3— istekliler bu işe ait şartnameyi Konya, Devlet Yolu, No.: 70 H ipodru m /A N K A R A adresindeki Genel Müdürlük, Ticaret Dairesi Başkanlığı'ndan ve Rıhtım Caddesi, Çıracı Sokak, R. Han. N o.: 26-30 Kat.: 2 K araköy/İS TA N B U L adresindeki Satmalma Müdürlüğümüzden ücretsiz olarak temin edebilirler.

4 — Şirketimiz 2490 sayılı Kanuna tâbî olmadığından, genel müdürlüğümüz taşıtmayı yapıp yapmamakta veya dilediğine vermekte, pirit’i kısmen veya tamamen taşıttırıp, taşıttır - mamakta, taşımayı firmalar arasında taksimde, şartnamesine uygun olmayan teklifleri nazarı itibare alıp almamakta tamamen serbesttir. AZO T S A N A Y İİ T .A .Ş . G EN E L M ÜDÜ RLÜK Basın: 12527-2390

D ERBY,

H E R Ö L Ç Ü D E

PERTİNAKS

FİBER LEVHA

v e

ÇUBUK

Peşin Satış Fiyatları ( Levha o la r a k )

F ib e r lev h a

2 m m . ve ü s tü

6 3 0 T L /K g

-F ib e r lev h a

0 ,5 - 1 ,0 -1 ,5 m m .

6 7 5 T L /K g

-P e rtin a k s lev h a

2 m m . ve ü s tü

3 5 0 T L /K g .

P e rtin a k s lev h a

0 , 5 - 1 , 0 - 1 , 5 m m .

3 8 5 T L /K g .

...

A YR IC A VADELİ SATIŞ YA P ILM A K TA D IR

YETKİLİ SATICI :

BALİ MAKİNA

SANAYİ ve TİCARET A S.

F e rm e n e c ile r C a d . N o . 5 0 K a ra k ö y - İs ta n b u l.

T e le fo n ; 4 9 8 9 3 0 / 3 1 - 4 3 5 9 2 6 - 4 9 8 7 21 - 4 4 7 7 2 8

T e le x

: 2 4 2 3 6

T e lg r a f : V İK B A L İ - İS T A N B U L

ADANA

şubem izin

açılısına gösterilen

yakın ilgiye

teşekkür ederiz.

TURK

DIS TİCARET

BANKASI

” ç a ğ d a ş b a n k a ’’

Referanslar

Benzer Belgeler

İster tuğla, ister beton, ister taş veya her- hangi diğer bir maddeden mamûl olsun, bloklar- la inşaat yapmakta mevcut olan mesele blokun kendisinden ziyade

Eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, AKP’nin Turgutlu ilçe kongresinde, üzüm üreticisinin sıkıntılarını dile getirerek, “Öldük bittik ba şkanım, çare bekliyoruz” diyen

Bush’a, “Bu sana Irak halk ının veda öpücüğü, köpek!” diye bağırarak, ayakkabı fırlatan El Zeydi, Arap dünyasının kahramanı haline gelmişti.

Öğrencilerin yaşam sonu bakım hakkında bilgi alma durumlarına bakıldığında %73.6’sının yaşam sonu bakım hakkında bilgi aldığı, bu bilgiyi %67.8’ının

71 yaşında ölen yazarın cenazesine ailesinin, öğrencilerinin ve yakın arkadaşlarının yanı sıra Alev A la t lı, A hm et Kabaklı, Ruhi Ayangil, Berke Vardar,

Batygin ve Brown Astronomical Journal’da yayımladıkları makalede Neptün ötesin- deki ve ağırlıklı olarak buzul gök cisimle- rinden oluşmuş Kuiper Kuşağı olarak bi-

Eski ABD Başkan Yardımcısı olarak tanınan ancak son yılların küresel ısınma savaşçısı olarak dünyaya adını bir kez daha duyuran Al Gore, Garanti Bankas ı'nın

Yirmi yıl gazetecilik mesle­ ğine emek veren Fikret Otyam, emekli olduğundan bu yana ya­ şadığı Antalya’nın Gazipaşa ilçesindeki evinde günlerinin büyük